Angry Mascot | Larry ✔

By missingsound

353K 32.2K 73.7K

Louis, okulun basket takımında, tüylü ayı kostümüyle görev alan bir maskot. Harry ise ona çoktan abayı yakmış... More

Başlangıç
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
27
28
29
30
31
32❤
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74🏀
75
76
77
78
79
Magazin 1/2
Instagram 2/2

26

4.9K 437 1.2K
By missingsound

🥣💖

"Şimdi kestiğin muzları dizebilirsin."

Harry, elinde tuttuğu tabağın içindeki muzları dizmeye başladı. Louis'nin yaptığı ev yapımı kremanın üzerine yaydığı muzu deney yapıyormuşçasına özen göstererek düzenlerken Louis ona hafifçe gülümsemişti.

"Bisküviyi de dökmek ister misin?"

Harry hemen onaylayıp boş tabağı kenara bıraktı. Kırıntı haline getirdiği bisküvileri de aynı özenle üzerine serptiğinde, Louis de kremanın geri kalanını bisküvinin üzerine döktü. Tencereyi kenara bırakıp, geniş tabağın üzerine streç örttü. Tabağı alarak Harry'ye doğrulturken ikisi de gülümsüyordu.

"Buzdolabına koyabiliriz, çok güzel olacak!"

"Ver ver, ben koyarım."

Tabağı buzdolabındaki boş bir yere koyup tekrar Louis'ye döndü, onunsa arkası Harry'ye dönüktü. Tenceredeki arta kalan kremayı parmaklarıyla sıyırıp yalarken Harry istemsizce sırıtmıştı. Birkaç sinsi adım atarak ellerini onun her iki yanından tezgaha koydu. Louis, kulağında hissettiği nefesle irkildi, şaşkınca ona döndü. Bir elinde tencere, diğer eli ise hafif ıslaktı.

"Neler yapıyorsun bakayım?"

Louis bir parmağına, bir tencereye, bir de ona baktı. "Şey... Boşa gitmesin diye..."

"Ben de istiyorum." Louis'nin hızlanan göğsünü fark ettikçe sırıtışı büyüyordu.

"Tabii..." Tencereyi hafifçe ona uzattığında Harry başını sağa sola sallamıştı. "Parmağımı bulaştırmak istemiyorum ama."

Louis'nin boğazından sert bir yutkunma geçerken boştaki elinin temiz parmaklarıyla gözlüğünün ortasından yavaşça itti. "O zaman kaşık al?"

"I-ım. Kaşıkla tadı hiç çıkmıyor."

Yavaştan kızaran yanaklarıyla gözlerini kaçırırken, dudakları gülümsemek ve gülümsememek arasındaki ince çizgide kıvrılmıştı. Göğüs kafesi yanıyor gibiydi ve kalbi öylesine hızlıydı ki nefes almak artık güç geliyordu. "Harry..." Bakışlarını zorlukla onun gözlerine dikti. "Ailen... Ailen içerde."

Fakat Harry umursuyor gibi görünmüyordu. Beklemeye devam etmekte kararlıydı ve Louis, tam onun karşısındayken -dibindeyken- içindeki öfkenin usul usul söndüğünü hissediyordu. Ona karşı eskisi kadar öfkeli kalamamak kötüydü, halbuki şimdi tam da buna ihtiyacı vardı. Neden sadece kızarıp bozarıyordu?

"Hm? Ne olacak şimdi?" diye fısıldadı Harry oyunbaz bir hüzünle. "Çok da merak ediyordum..."

Louis tencereyi diğer eline aldı. Parmağını kremaya batırıp titreyen elini onun dudaklarına doğru götürmeye çalışırken eli öyle çok titriyordu ki, Harry, onu bileğinden yakalamak zorunda kalmıştı. Gözlerini onun mavilerinden çekmeden parmağındaki kremayı nihayet yaladı ve Louis nefesini tutmuşken genzinden mm sesi çıkararak geri çekildi.

"Tattığım en güzel puding kreması olmalı."

"Muhallebi de denebilir," diye mırıldandıktan sonra bunun şu an için çok gereksiz bir bilgi olduğunu fark ederek gözlerini indirdi. Harry ise ona gülümsüyordu. Ona hep gülümserdi. Ve kalbi de hep böyle hızlı atardı.

"Bir tane daha alabilir miyim?" diye sorsa da, burnuna kremayı yemesiyle gözleri irice açılırken kulakları Louis'nin kahkahasıyla dolmuş, kendi gülüşüne de engel olamamıştı.

- -

"Hayatımda yediğim en iyi tatlı."

Harry abartılı bir şekilde mırıldanırken Louis gülüşüne engel olamadı. Abarttığını biliyordu ama laf atıp bu ânı bozmak istemedi. Harry şapşalca davranırken çok sevimli oluyordu.

Harry, uzandığı yatakta önüne tabağını çekmiş, sağ ayağını uzattığı dizine yaslayıp bacakları arasında bir üçgen meydana getirmişti. Bir eline kafasını yaslamışken diğeriyle kaşık tutuyordu. "Ne güzel yapıyorsun, başka şeyler de yapabilir misin?"

Louis omuz silkerek ağzına bir lokma attı. Harry'nin, hiç kullanılmadığı belli olan çalışma masasında oturuyor, etrafa bakmayı ihmal etmiyordu. "Sanırım yapabiliyorum. Annemle biraz fazla takılırım."

"Mm, benimkilerle pek takılmam ben. O yüzden yemek yapmakta hiç iyi değilim." Ağzına lokmasını götürmeden önce sırıttı. "Yumurta haşlamak sayılıyorsa tabii."

Louis yine güldü. "Babam üniversitede profesör. Ben küçükken sık sık şehir dışına konferans için gitmek zorunda kalırdı. Döndüğünde ona elimle yaptığım bir şeyler sunmayı seviyordum. Bazen fırsatım olduğunda yine yapıyorum."

Harry duraksadı. Ağzındaki lokmayı sertçe yuttu. Gözlerini Louis'den alamıyordu. Onun hakkında bir şeyler öğrenmek pahabiçilemez geliyordu. Louis çok özeldi, iyice derinlerine inmek, onun her noktasını tanımak istiyordu.

Louis de elindeki tabakla kalkıp Harry'nin DVD ünitesine doğru ilerledi. Bir sürü film vardı ve çoğunun romantik film oluşu sırıtmasına sebep olmuştu.

"Film izleyecek miyiz?" dedi Harry.

"İzleyelim," diyerek dikkatini çeken bir tanesini aldı. "Bunu izleyelim." Elinde romantik bir film duruyordu. Harry istemsizce kızarıp yerinde doğrulurken "Olur," dedi sessizce. Nedense raflarındaki romantik filmlerin ifşa edilmesini sevmezdi, ama Louis'nin bunu bilmesi onu heyecanlandırmıştı.

Elindeki DVD ile Harry'nin yanına geçip bağdaş kurdu. "O zaman önce tatlımızı bitirelim, yoksa konsantre olamam."

Harry hemen başını salladı. O ne derse hemen yapmak istiyordu. Dünyaları istese imkânları tükenene kadar ona vermeye hazırdı.

"Tarzını beğeniyorum," dedi Louis dudaklarını yalayarak. Harry ağzındaki lokmada boğulmaktan korkarak hayretle ona baktı. Louis'nin kendiliğinden pembe olan yanaklarına tatlı gülümsemesi de eklenince kalbi milyon kat daha fazla atmaya başlamış gibi hissediyordu.

"Te-teşekkür ederim."

Siktir, diye düşündü. Kekeledim mi ben?

"Peki ya benim tarzım nasıl?"

Harry istemsizce onun üzerini süzdü. Kahverengi ince bir kazak, bileklerini kıvırmış olduğu bir kot ve ince bileklerini örten uzun bir kahverengi çorap giyiyordu. Gözüne çok şirin gözükmüştü. "Tarzın gerçekten çok iyi," dedi sonunda gözlerine bakarak.

"Sahiden böyle mi düşünüyorsun?"

"Elbette."

"Teşekkür ederim." Yüzü huzursuzca buruştu. "Kolye de takıyorum ama dün klipsi kırıldı diye takamadım. Choker takmayı seviyorum, sana da göstermek istemiştim."

Harry nefesi kesilmiş bir halde, onu zarif boynuna choker takarken düşünmekten kendini alamazken "Woah..." diye fısıldadı kendinden geçmiş gibi. Louis'nin güldüğünü fark edince gözleri irileşti. "Pa-pardon, yani, evet, başka zaman gösterirsin. Ben beklerim."

Romantik bir film seçmiş olan Louis, tatlıları bitince tabakları kaldırıp mutfağa götürmüştü, bu sırada Harry de filmi açmakla uğraşıyordu. Tabakları mutfağa bıraktığında Bayan Styles kahvesini yudumlayarak bir dekorasyon dergisine bakıyordu. Louis'yi fark ettiğinde gülümsedi.

"Puding çok güzeldi canım, ellerine sağlık. Harry muzlu pudinge bayılır. Biliyor musun, o kadar çok seviyor ki uğraşmamak için sürekli hazır malzeme kullanarak yapardım. İlk kez evdeki malzemelerle yapınca Des de ben de şaşırdık doğrusu."

Louis de gülümsedi. "Afiyet olsun Bayan Styles."

"Ahh, lütfen bana Anne de." Louis'nin elini tutarken gözleri ışıl ışıl parlıyordu. "Harry daha önce grubundan başka arkadaşlarını eve getirmezdi, biliyor musun? Seni görünce çok şaşırdım. Tatlı yapmanı da bu yüzden engellemedim, resmen Harry yumurta haşlamak dışında bir şey yapmaya gönüllü oldu!" Louis de ona katılıp gülmeye başlamıştı. "Ama yine de çok mahcup oldum. Bir dahaki sefere geldiğinde tatlıyı da yemekleri de ben yapacağım, ona göre."

"Benim için bir zevkti, gerçekten. Yemek yapmayı çok seviyorum."

"Ahh, inanamıyorum." Anne hevesle ellerini göğsünde birleştirdi. Bir an için havaya minnetle bakıp Louis'ye kocaman gülümsedi. "Harry için bulunmaz bir dostsun resmen! Üç aydır partilediğini bile görmedim, Louis. Onu partilerden sen uzak tutmuş olmalısın."

Louis anlamadan kaşlarını çattığında Harry içerden ona sesleniyordu. Gülümsemeye çalışıp oradan uzaklaşarak, yatakta Harry'nin yanında bir yer bulup onun gibi bilgisayara doğru uzandı.

Fakat Louis'nin aklına Bayan Styles'ın, Harry'nin artık partilememesi hakkında dedikleri takılmıştı. Bunu sormak haddine miydi bilmiyordu ama soracağı kişinin Bayan Styles olmadığını biliyordu. Bu yüzden filmin en sıkıcı yerinde cesaretini toplayıp ona döndüğünde şaşırmıştı, çünkü Harry o yeşil, pasparlak gözleriyle odaklanmış bir halde onu izliyordu.

Harry bakışlarını kaçırdığında istemsizce gülümsedi. Birinin ondan hoşlanması pek gördüğü bir şey değildi. Şimdi Harry'le uzun zaman sonra bu kadar yakınken tadını çıkarmakta bir sakınca görmüyordu.

"Annen bana bir şey söyledi," diye başladığında Harry korkuyla ona döndü.

"Ne dedi?"

"Korkunç bir şey değil. Sadece üç aydan fazla bir süredir partilemediğinden bahsetti." Dudağının iç kısmını ısırıp, hafif bir tebessümle bakışlarını bilgisayara çevirdi ama oraya odaklanmış gibi görünmüyordu. "Bunun sebebinin ben olabileceğimi, çünkü senin için harika bir dost adayı olduğumu ima etti." Ona döndüğünde Harry'nin yutkunduğunu ve hay aksi bakışıyla boşluğa daldığını fark etti. Bu onu daha çok güldürmüştü. "Eskisi gibi partilemediğine gerçekten sevindim Harry."

"Evet, artık eskisi kadar dikkat çekici gelmiyor." Dikkatini her şeyden çok daha fazla çekmeyi başarana dönüp, "Bak, annemin dediğini unut," dedi. "Öyle bir şey yok."

"Şey, tamam. Önemli değil." Güven verici bir gülümsemeyle omuz silkti. "Partilemek zorunda değilsin ki zaten. Merak etme, benden sır çıkmaz."

"Ondan bahsetmiyorum," diye mırıldandı. "Dost adayı olduğunu söylediğinden bahsediyorum. Seni sadece arkadaş veya dost olarak istemiyorum, Louis. Biliyorsun ki seni çok daha fazlası olarak görüyorum." Louis'nin açılmaya başlayan gözlerine son kez bakıp filme dönmeden önce fısıldadı. "Ve bu asla değişmeyecek."

Louis bir şey diyememiş, konuyu değiştirecek bir kelime dâhil bulamamıştı. Belki demesine bile gerek yoktu. Dudakları gülümsemek için kıvrılırken önüne dönüp kocaman sırıtmamak için alt dudağını ısırdı. Dirseği onun dirseğine değerken kalbinde yankılanan o tatlı ve aşk dolu gürültüyü işitebiliyordu.

Güm güm. Güm güm...

Continue Reading

You'll Also Like

613K 6.7K 33
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
35.2K 2.4K 20
Taeyong jigololuk yapan bir gençti, Jaehyun ise ondan nefret eden ve her fırsatta kovulması için apartman yöneticisiyle konuşan gıcık bir komşuydu.
256K 1.5K 2
"Peki en sevdiğin renk ne Şervano?" Gökyüzüne bakıyordu bende ona. Onu izlemek gökyüzünü izlemekten daha cazip geliyordu bana. "Firuze. " " Efendim...
2.2K 228 6
Mahallenin temiz aile çocuğuysanız ve mahallenin belalı abisi size bulaşmışsa işiniz çok zor. Mermiler seksin bu alemde teksin Suga abimmm📿🦅👑