26

4.9K 437 1.2K
                                    

🥣💖

"Şimdi kestiğin muzları dizebilirsin."

Harry, elinde tuttuğu tabağın içindeki muzları dizmeye başladı. Louis'nin yaptığı ev yapımı kremanın üzerine yaydığı muzu deney yapıyormuşçasına özen göstererek düzenlerken Louis ona hafifçe gülümsemişti.

"Bisküviyi de dökmek ister misin?"

Harry hemen onaylayıp boş tabağı kenara bıraktı. Kırıntı haline getirdiği bisküvileri de aynı özenle üzerine serptiğinde, Louis de kremanın geri kalanını bisküvinin üzerine döktü. Tencereyi kenara bırakıp, geniş tabağın üzerine streç örttü. Tabağı alarak Harry'ye doğrulturken ikisi de gülümsüyordu.

"Buzdolabına koyabiliriz, çok güzel olacak!"

"Ver ver, ben koyarım."

Tabağı buzdolabındaki boş bir yere koyup tekrar Louis'ye döndü, onunsa arkası Harry'ye dönüktü. Tenceredeki arta kalan kremayı parmaklarıyla sıyırıp yalarken Harry istemsizce sırıtmıştı. Birkaç sinsi adım atarak ellerini onun her iki yanından tezgaha koydu. Louis, kulağında hissettiği nefesle irkildi, şaşkınca ona döndü. Bir elinde tencere, diğer eli ise hafif ıslaktı.

"Neler yapıyorsun bakayım?"

Louis bir parmağına, bir tencereye, bir de ona baktı. "Şey... Boşa gitmesin diye..."

"Ben de istiyorum." Louis'nin hızlanan göğsünü fark ettikçe sırıtışı büyüyordu.

"Tabii..." Tencereyi hafifçe ona uzattığında Harry başını sağa sola sallamıştı. "Parmağımı bulaştırmak istemiyorum ama."

Louis'nin boğazından sert bir yutkunma geçerken boştaki elinin temiz parmaklarıyla gözlüğünün ortasından yavaşça itti. "O zaman kaşık al?"

"I-ım. Kaşıkla tadı hiç çıkmıyor."

Yavaştan kızaran yanaklarıyla gözlerini kaçırırken, dudakları gülümsemek ve gülümsememek arasındaki ince çizgide kıvrılmıştı. Göğüs kafesi yanıyor gibiydi ve kalbi öylesine hızlıydı ki nefes almak artık güç geliyordu. "Harry..." Bakışlarını zorlukla onun gözlerine dikti. "Ailen... Ailen içerde."

Fakat Harry umursuyor gibi görünmüyordu. Beklemeye devam etmekte kararlıydı ve Louis, tam onun karşısındayken -dibindeyken- içindeki öfkenin usul usul söndüğünü hissediyordu. Ona karşı eskisi kadar öfkeli kalamamak kötüydü, halbuki şimdi tam da buna ihtiyacı vardı. Neden sadece kızarıp bozarıyordu?

"Hm? Ne olacak şimdi?" diye fısıldadı Harry oyunbaz bir hüzünle. "Çok da merak ediyordum..."

Louis tencereyi diğer eline aldı. Parmağını kremaya batırıp titreyen elini onun dudaklarına doğru götürmeye çalışırken eli öyle çok titriyordu ki, Harry, onu bileğinden yakalamak zorunda kalmıştı. Gözlerini onun mavilerinden çekmeden parmağındaki kremayı nihayet yaladı ve Louis nefesini tutmuşken genzinden mm sesi çıkararak geri çekildi.

"Tattığım en güzel puding kreması olmalı."

"Muhallebi de denebilir," diye mırıldandıktan sonra bunun şu an için çok gereksiz bir bilgi olduğunu fark ederek gözlerini indirdi. Harry ise ona gülümsüyordu. Ona hep gülümserdi. Ve kalbi de hep böyle hızlı atardı.

"Bir tane daha alabilir miyim?" diye sorsa da, burnuna kremayı yemesiyle gözleri irice açılırken kulakları Louis'nin kahkahasıyla dolmuş, kendi gülüşüne de engel olamamıştı.

- -

"Hayatımda yediğim en iyi tatlı."

Harry abartılı bir şekilde mırıldanırken Louis gülüşüne engel olamadı. Abarttığını biliyordu ama laf atıp bu ânı bozmak istemedi. Harry şapşalca davranırken çok sevimli oluyordu.

Angry Mascot | Larry ✔Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon