Cehennem Meleği

By bayansalvatorre

63.3K 2.9K 1.2K

"Seni bu cehenneme neyin getirdiğini er yada geç öğrenicem Alya Keskiner, ve öğrenene kadar peşini bırakmayac... More

•1•
•2•
•3•
•4•
•5•
•6•
•7•
•8•
•9•
•10•
•11•
•12•
•13•
•14•
•15•
•16•
•17•
•18•
•19•
•20•
•21•
•22•
•23•
•24•
•25•
•26•
•27•
•28•
•29•
•31•
•32•
•33•
•34•
•35•
•36•
•37•
•38•
•39•
ÖNEMLİ

•30•

1K 62 35
By bayansalvatorre

Rüzgar'ın bana ettiği evlilik teklifinden sonra yol boyunca onun gibi özel bir adamla evli olmanın hayallerini kurmuştum.

Tanrım, harika olacaktı! Tabi, Türkiye'ye dönünce bu durum hiç hoş karşılanmayacaktı ama risk almaya değerdi.

Neyse ki her ne olursa olsun ablam bu konuda beni destekleyecekti. Onun varlığı beni hiç olmadığım kadar cesur ve güçlü hissettiriyordu. Bir an önce ona olan bitenden bahsetmeliydim ama saat çok geç olmuştu. Her şey yarına kalacaktı.

Evin bahçesine vardığımızda her zamanki gibi Rüzgar aniden frenledi.

Başımı olumlu anlamda sallayarak kemerimi çıkarttım ve arabadan indim.

Güvenliğe iyi geceler dedikten sonra poşetlerle birlikte eve doğru geçtik.

Evin bütün ışıkları kapalı gözüküyordu, muhtemelen herkes uyumuştu.

Kapıya doğru ilerleyeceğim sırada tanıdık bir kol aniden beni kendine çekti.

"Nereye?"

"Hadi, içeri geçelim."

Rüzgar beni dinlemeyerek elimden sıkıca tuttu ve benide peşinden arka bahçeye doğru sürükledi.

Sağ köşede Alya'nın kendi gibi küçük oyun parkı beni gülümsetmişti.

"Burası ne kadar güzelmiş. Hiç gezmeye vaktim olmamıştı.." Diye mırıldandığımda boynumdan öperek fısıldadı.

"Senin kadar değil." Sırıtarak ellerimi boynuna doladım ve onun kusursuz yüzünü incelemeye başladım.

"Sen buraya geldiğimizden beri romantik bir adam oldun Rüzgar Karahan. Hiç dönmesek mi?"

Gözlerini kırparak yanıtladı.

"Normalde de böyleyim yavrum sen beni yeni keşfediyorsun."

Eskiden bana yaptığı eziyetleri ve kaba davranışlarını kısaca gözden geçirerek alayla yanıtladım.

"Yaa, tabi."

"Üşüyorsan eğer battaniye getirecektimde nerden bulayım şimdi koca evde amına koyayım. İçeri geçelim istersen?"

İtiraz ettim, zaten üzerimde ceketim vardı. Asıl üşümesi gerek o olmalıydı.

Salıncağa geçip kendi kendime sallandığımda o da demirliğim başına sırtını yaslayarak hem sigarasını içiyor hemde beni izliyordu.

"Hatırlıyor musun? Bir keresinde bizim eve gece ansızın gelmiştin."

"Sende benim kesilen elimi sarmıştın." Dedi hatırladığını onaylayarak.

"O zamanda böyleydik. Ben sallanıyordum, sende sigaranı içerek beni izliyordun."

"Kabul et, o zamanlar da bana deli gibi aşıktın. İçinden ah bu çocuk benim olsa diye hayaller kuruyordun."

Gözlerimi devirdim,

"Senden nefret ediyordum çünkü seni çok yanlış tanımıştım ve içimden bu çocuk iflah olmaz diyordum." Dedim onun yalanını düzelterek.

"Aslında o zaman beni doğru tanımıştın. Ben gerçekten öyle biriydim, hatta sanırım hala öyleyim."

"Ama senin yanında değilim Alya, inan bana.
Senin yanında değilken beni görsen yüzüme bile bakmazsın. Madem evlenmeyi düşünüyoruz,
sana karşı dürüst olmalıyım."

Benim yanımdayken bile öfkesini kontrol etmekte sorun yaşayan biriydi, dışarıdaki halini düşünmek istemiyordum.

"Ama yanımdayken bahsettiğin gibi biri değilsin,
hep böyle biri olmak senin elinde."

"Çünkü sana aşığım Alya, ve sevdiğim kadının  yanımda tutabilmem için kendimi kontrol etmem gerekiyor. Ama başkaları sikimde değil, niye onlara durduk yere tolerans gösteriyim ki?"

O an aklıma gelen şeyle kaskatı kesildim. Hala Rüzgar'a o okula gelme sebebimizden bahsetmemiştim ve sanırım dürüst olma sırası şimdi bendeydi.

Sessizliğim onunda dikkatini çekmiş olmalıydı.

"Alya?"

Ya şimdi anlatacaktım yada sonsuza kadar susacaktım. Çünkü arkadaşlarıma söz vermiştim bu sır bizim ve ailelerimizin arasında kalacaktı.

Ama artık Rüzgar'la evlenecektim ve bu adam artık benim her başım sıkıştığında sığınabileceğim ailem olacaktı. Ondan saklayacağım hiçbir şey olmamalıydı, üstelik Rüzgar'ın bizi koşa koşa karakola ihbar edecek hali yoktu.

Eğer Rüzgar'a anlatmam Doğukan'a, Mert'e veya Duru'ya en ufak bir zarar getirecek olsaydı asla anlatmazdım.

Ama eminim Rüzgar bu konuda uslu duracaktı.

En azından benim için bunu yapardı.

Bakışlarımı Rüzgar'a çevirdim.

"Sana anlatmam gereken bir şey var."

Kaşları çatılmıştı, sigarasını yere atarak söndürdü ve elini yanağımda gezdirdi.

"Kötü bir şey mi oldu?"

Aklıma Rüzgar'ın gözler önünde Aras'ı vurduğum gelmişti. Rüzgar bana kızıp, benden soğumak yerine adamın öldüğünden emin olmak için adamlarından işini bitirmelerini istemişti.

O bu konularda rahat bir adamdı.

Benim bile öldürmediğim bir kızın cinayeti yüzünden niye bana sert davransın ki?

Evet, evet. Belkide boşuna bu kadar endişelenmiştim.

"Güzelim?"

Aniden omzuma dokunduğunda irkildim. Bir an önce kendimi toparlayarak salıncaktan kalktım ve karşısına geçtim.

"Hani bizim Karahan Lisesi'ne gelmemizin sebebini merak ediyordun ya."

Bu konuyu açmam ona komik gelmişti.

"Bir şey oldu sandım bende! Hani filmlerde olur ya evlenecekleri zamana yakın; başrol kız yada erkek HIV veya kanser olduğunu itiraf eder ya. Sende böyle panikleyince-"

Sanırım o hevesle bir şeyler anlatırken kafamın başka bir yerde olduğunu fark etmişti ve anlatacağı şeyi yarıda bırakmıştı.

"Pekala, sanırım gerçekten bir şey olmuş."

Çenemden kavrayarak başımı yukarıya doğru kaldırdı ve tekrardan ona bakmamı sağladı.

"Güzelim, rahat ol. Eskiden sizi okulda istemediğim için eğer o cezanızın sebebini öğrenirsem belki size şantaj yapabilirim ve sizde Karahan Lisesi'nden defolup gidersiniz diye düşünmüştüm."

Dedi ve ekledi.

"İnan bana, şu an zerre sikimde değil. Korkma, bana anlatabilirsin. Zaten sanırım Doğukan'la ilgili." Dedi umursamazca.

"Eğer eline Mert veya Doğukan'la ilgili bir koz geçse, yinede onları kızdırmak için şantaj yapar mıydın?"

Merakla cevabını bekledim. Umarım istediğim yanıtı verirdi ve artık daha fazla tereddüt etmeden ona her şeyi anlatabilirdim.

Ama o beklemediğim bir cevabı vermişti. Sorumu duyar duymaz keyifle sırıtmaya başladı,

"Kesinlikle o kozu sonuna kadar kullanırdım.
Onları tek bir saniye düşünmeden okuldan atardım. Böylece o Mert piçi seni her gün göremezdi.

"Yada dur, okuldan atmazdım. Kölem yapardım ikisinide diğerleri gibi sözlerimi ikiletmeden bana itaat ederlerdi."

Dedi ve ekledi,

"Mert'e arabamı yıkattığımı düşünsene! Siktir! Bak şu an tahrik oldum."

Sinirle soludum. En azından bu iğrenç planlarından benim yanımda bahsetmeyebilirdi.

"Gerçi bunları istesem şu anda yapabilirim ama bi sebebim yok. O kadar da kötü değilim."

"Tamam Rüzgar! Yeter!"

Rüzgar'ın kaşları çatılmıştı.

"Neyin var senin?"

Yine düşüncelerimle baş başa kaldım.

"Konuş artık. Mesele ne?"

"Söz ver bana, bu sır aramızda kalacak. Kimsenin başını derde sokmayacaksın. Onlara şantaj yapıp işkence etmek de yok? Eğer sana anlattığımı bilseler benimle bir daha asla konuşmazlar."

"Ne güzel işte, okuldayken karımın etrafında gerizekalılar ordusu doluşsun istemiyorum. Eğer senin hayatından siktirip gideceklerse, kesinlikle bana anlatmalısın."

Gözlerimi devirdim.

"Rüzgar, sana güvenebileceğimi söylemiştin."

"Evet, bana her zaman güvenebilirsin. Asla seni tehlikeye atacak bir şey yapmam, ama yalnızca seni. Dediğim gibi Alya, başkaları sikimde değil."

Bir süre beni inceledikten sonra sözüne kaldığı yerden devam etti.

"Ama eğer karımla ilgili gerçekten önemli bir şey varsa ve eğer ben bunu başkasından duyarsam kalbini kırarım."

"Öyle bir şey var mı Alya? Bu sana son soruşum."

Hafiften çıkmış sakalların kaşıyarak sabırla cevap vermemi bekledi.

"Ben bir kızın ölümüne göz yumdum. O geceden
beri bunu düşünüp duruyorum! Mutlaka Doğukan'a engel olabilecek bir şey yapabilirdim ama yapamadım! Kendimden nefret ediyorum!"

Rüzgar gözlerini kısarak dediklerimi anlamaya çalıştı.

"Doğukan bir kızı öldürdü ve sende mi oradaydın?"

Sessizce yutkundum. Boğazım acıyla düğümlenmişti. Sadece başımı sallamakla yetindim.

"Bir kız öldürülmeyi hak edecek ne yapmış olabilir amına koyayım?!"

Yüzüne bile bakamıyordum. Rüzgar'ın bile bu
kadar tepki göstermesi kendimi daha da vicdansız hissettiriyordu.

Dizlerimin üzerine çökerek sakinleşmek için ellerimi
saçlarımın arasında gezdirdim.

Rüzgar'da yanıma eğilmişti ve tekrardan ondan kaçırmaya çalıştığım yüzümü ona çevirdi.

Ama bu sefer canımı acıtarak yapmıştı.

"Alya! Kendine gel! O kız o orospu çocuğuna ne yaptı da bu kadar ileriye gitti?!"

Eğer sebebini söyleseydim daha da sinirlenecekti.
Çünkü kız sadece Doğukan'ı uyuşturucu satın alırken görmüş ve ifşa etmişti.

Zaten okulda bir çok kişi kullanıyordu ve bu durum en fazla bir iki hafta konuşulurdu.

Ama Doğukan babasıyla kavga ederek;

Kredi kartını, arabasını, evini...

Kısacası her şeyini kaybetmesi sonucu öfkesine yenik düştü ve sinirini babasından çıkartması gerekirken o kızı ölüme sürüklemişti...

"Siktir, sen hala o pezevenkle konuşuyorsun bide değil mi?!"

Sinirine hakim olamayarak kahkaha atmaya başladı.

"Dur tahmin edeyim; benim yumuşak kalpli, arkadaşlarını her şeyden ötede tutan sevgilim bu durumda bile onu affetti."

Zaten onlara karşı bu kadar alttan almama sinir oluyordu, artık hepten kafayı yemişti.

Kulağımın dibindeyken bağırmaya başladı,

"Sen ona kızmadın bile değil mi Alya? Hatta Doğukan'ın yediği haltla gurur duyarak ona destek olduğunuz değil mi?!"

Gergin bir şekilde dudaklarını birbirine bastırarak sinirle çenesini kaşıdı ve mırıldandı.

"Sizin ben arkadaşlığınızı sikeyim!"

Ağlamam şiddetlenmişti, aylardır taşıdığım bu sırrı ona anlattığım için daha da rahatlarım sanmıştım ama yanılmıştım.

Çok daha pişmandım ve vicdan azabı çekiyordum.

Eski şımarık, bencil, küstah, kendi bildiğini okuyan Alya'dan nefret ediyordum.

Ama onunla gurur duyduğum tek şey arkadaşlarını asla yarı yolda bırakmayarak destek oluşuydu.

Şimdi ise o bile nefret edilecek bir özelliğimdi benim için.

Keşke aileme ve arkadaşlarıma bu kadar inanmasaydım. Her iki tarafda sırtımdam bıçaklamıştı beni.

Ailem dediklerim, yıllardır tanıyamadığım öz ablamı benden saklamıştı.

Diğerleri ise en ufak bir hatamda, beni dışlamışlardı.

Oysa ki ben onlar için bir cinayete bile göz yummuştum fakat onlar benim aramızdan olmayan birine aşık oluşumu hazmedememişlerdi.

Evet, şu an aramız iyiydi ama döndüğümde Rüzgar'la evlendiğimden bahsedince tekrardan beni dışlayacaklardı.

Tabi, eğer Rüzgar hala benim gibi biriyle evlenmek isterse!

Kendinden emin bir ses tonuyla sessizliği bozdu.

"Yok, değil mi?" Anlamazca ona baktım. En son ne konuştuğumuzu unutmuştum.

"Doğukan'ın hiçbir haklı sebebi yok!" Diye anlaşılır kıldı cümlesini.

"EVET, YOK!"

Gözyaşlarımı sildim ve sözüme kaldığım yerden devam ettim,

"Onun o kızı vurmasında hiçbir haklı sebebi yok! Ama benim onun yanında olup, ona destek olmam için yeterince sebeplerim vardı."

Yine yüzünde o alaycı sırıtış belirdi,

"Ne o? Yoksa siz anaokulundayken çocuğun biri senin üzerine bilerek meyve suyu döktü, Doğukan'da bunun hesabını ona sordu mu? Bu yüzden mi ona bu kadar sadıksın."

Gülümsemesini keserek saniyeler içerisinde ciddileşti,

"Ne gibi haklı sebebin olabilir Alya! Delirtme beni, bu sen değilsin! Sen, Aras gibi bir orospu çocuğuna bile beni kurtarmak için sıktığın zaman günlerce uyku girmemişti gözüne! Hatırlasana! Aras'a sıktığın için bile üzülürken masum bir kıza kıydığı için o piçe destek olmanı gerektiren ne kadar haklı sebebin olabilir?!"

Ağlamam şiddetlendiğinde en az onun kadar sesimi yükselterek ona karşı geldim.

"Olaydan bir kaç ay önce Doğukan'ın annesi vefat etmişti! Ben bile Selda Teyze'nin ölümünü kabullenemezken, Doğukan perişan haldeydi!"

Yutkundum. Rüzgar beni dikkatlice dinliyordu.
Sanki hala onun tanıdığı, aşık olduğu Alya olmama inanması için en ufak bir sebep arıyordu.

"Sonra kendini uyuşturucuya verdi! Acısı onu çok değiştirmişti, bambaşka birini çevirmişti! Kendinde değildi Rüzgar! Kendinde olmayan birini nasıl suçlayabilirsin ki? Üstelik onunla geçirdiğin çocukluğunu, bütün masum anlarını bilirken. Nasıl onu suçlayabilirsin?!"

"Üstelik o gece hepimiz sarhoştuk, biliyorsun ben alkol almam ama Doğukan kötü günler geçiriyordu ve tadını sevmesemde ona eşlik etmek istemiştim.
Sarhoş olduğumuz için yaptığımız şeyin ciddiyetinin farkında bile değildik."

Uzun bir sessizliğin ardından Rüzgar'ın yine dalga geçmesini, bana bağırıp çağırmasını beklerken hiç beklemediğim bir şey demişti.

"Sen haklıydın."

Kaşlarımı inanamayarak yukarı kaldırdım,

"G-Gerçekten mi?"

Onu izlemeye başladım, kafasının içinden neler geçirdiğini asla tahmin edemiyordum.

Başını olumlu anlamda sallayarak sorumu yine beklemediğim bir şekilde yanıtladı.

"Belki de evlilik için gerçekten acele ediyoruzdur."

****

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Rüzgar bu kadar sinirlenmekte haklı mı yoksa kendini Alya'nın yerine koyamayıp onun üzerine giderek kalbini mi kırdı?

Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin <3

Continue Reading

You'll Also Like

22.1M 899K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
48.7K 1.1K 30
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
10.6M 377K 30
BÖLÜMLER GERİ YÜKLENİYOR Şakadan zerre anlamayan birine okkalı bir şaka yaparsanız elde edeceğiniz şey yüklü bir para ve birkaç bin fazla tıklanma o...
246K 1.3K 8