Aşk'a Direniş

By Jutenya_

3M 159K 185K

Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'... More

Tanıtım
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. BÖLÜM
11. bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
Derde Héwí (kuma Derdi)
23. Bölüm
İnstagram Hesabımız
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
31. Bölüm( AŞK'A DİRENİŞ 2)
32. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
33. Bölüm (AŞK'A DİRENİŞ 2)
34. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
35. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
36. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
37. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)
38. bölüm ( Aşk'a Direniş 2)

5. Bölüm

106K 5K 4K
By Jutenya_

Okumaya başlamadan önce lütfen yıldıza basmayı unutmayın aşklarım.

Jutenya_ şurayı tıklayarak benim jutenya aileme sizde katılın. Ailemiz büyüyor ve 15k olmamıza az kaldı.

Twitter hesabım Jutenya_

İnstagram hesabım jutenya82

Tiktok hesabım watpadjutenya

Twitter ve tiktokda #azadsaruhan #mardinetutsak #așkadireniș #jutenya etiketlerini kullanarak bize destek olabilirsiniz. Kitaplarla ilgili yorumlarınızı çok merak ediyorum ve bu etiketlerini kullanan herkese dönüyorum.

Ve unutmadan hepiniz benim hayal dünyamın evreninde dünyama değinen yıldız tozlarısınız ve hepinizi çok seviyorum.
#wattpadtanıtım keyifli okumalar.

Korumalardan Seyit hızla yukarı çıkıp Berat ağanın yanına ilerledi. Şiveli aksanıyla "Ağam Ağir ağa vurulmuştur. Durumu da ağır! Hastaneye kaldırmışlar."

Masadaki herkes şok geçirdi. Daha biraz önce Ağir bu masadan kalkıp gitmişti. Berfin hanım kendini tutamayıp ağlayarak çığlık attı. Keje ve Zilan koşup ona sarıldılıp tutular.

Loran ve Berzan yutkundu. Ağir abileri vurulmuş hastane de deniliyordu. Ağıtlar sardı birden konağı. Kahvaltı masasından hızlıca kalktılar hastaneye gitmeleri lazımdı.

Herkes hastaneye gitmek için hazırlanırken, merdivenlerden hiçbir şey olmamış; gibi çıkan Heja'ya hayretle baktılar. Berat ağa sinirle, "buke"diye bağırdı!

"Kocan yaralı hazırlan hastaneye gidelim"

Heja ateş saçan gözlerle döndü bir zamanlar, baba dediği insana;

"Kusura bakma Berat ağa! Benim hastane kapıların da bekleyecek, bir kocam yoktur! Gelinin Ağir ağanın karısı, yanınız da. Taze gelin hem onun dökecek göz yaşı da çokt! Ama benim yok gelininizi alın ve gidin."

"Ne demek oluyor bunlar? Nasıl kocam yok hala onun nikahında, olduğunu unutursun. Şimdi çabuk düş, önüme millete güldürme bizi. Kocan hastane köşelerinde ölmüş kalmış belli değil? Sen hala kocam yok dersin sana hiç yakıştıramadım doğrusu. "

Heja buruk bir tebessümle baktı! Çevresindeki insanlara. Hâlâ kocan diyebilmelerine, neden anlamak istemiyorlardı? Onun için Ağir bitmişti, sadece şimdilik mecbur kaldığı hayatı yaşımaya çalışıyordu.

Boğazını temizleyip Berat ağaya bakarak konuştu.

"Berat ağa benim hastane köşelerinde bekleyecek, bir kocam yok; size de geçmiş olsun Allah evlat acısı , göstermesin. Yüreğinizi de yakmasın elimden gelen bu bence, siz gelininizi alın ve gidin. Malüm oğlunuz yaralı. Benimle bu konuyu tartışacağınıza hastaneye koşun."

Arkasını dönüp çıkmaya, başladı, merdiven basamaklarını, insanın yüreğinin sevdiğine koşarken ayaklarının gidememesi ne kadar da zordu. Kader dedi Heja, kaderin de sevdiğine gidememekte var deyip devam etti yukarı çıkmaya ardındın da şaşkın aile fertlerini bırakarak.

Onlar da anladı!

Heja'nın Ağir'den vazgeçtiğini.

Eski Heja olsaydı? Şimdi hastane kapılarını, çoktan aşındırmıştı.

Şimdi ise gitmeye, bile tenezzül etmiyordu.

Herkes arabalara binip hastaneye doğru yol aldı.

Heja hariç. Heja titreyen eliyle kapı kulpunu indirdi. Odasına girip sırtını kapıya dayayıp yere çöktü. Eliyle ağzını kapatarak ağlamaya başladı. Burda tek başınaydı değmeyecek sevdası için göz yaşı dökebilirdi. İçli, içli ağlayarak dua etti. Artık onun olmasa da ölmesin, ilerde ayrılsalar da nefes aldığını bilsin. Dili öl demişti ama kalbi ise yaşa, işaret parmağını sıkıp ağzına götürüp hıçkırdı. Ağlayışlarının sessizce olması lazımdı. Göz yaşları bir zaman sevdiği adam aydı ve odam artık bir başkasının kocasıydı. Başkasının kocası için göz yaşı dökmeyi kendisine yediremiyordu birilerinin onu o halde görmesini de istemiyordu.

Mirakan ailesi arabalardan inip, hastanenin içine koşarcasına girdiler. Danışmadan Ağir'in bulunduğu yeri öğrenip girdikleri ameliyathane kapısında bekleyişlerine devam ettiler. Herkes onun için dua ediyordu. Marazları Ağir'e bir şey olmamasıydı. Altı saat aradan geçti lakin Ağir hala ameliyataydı. Kimseden ses çıkmıyordu. Artık sabırsızlanmaya başladılar, Berzan sinirle yumruğunu duvara vurdu, Berat ağa öfke ile baktı oğluna; Sert ve șiveli sesi hastane koridorlarında yankılandı.

"Ne yaparsın oğul, zaten derdimiz bize,yeter! bir de senle uğraşak. Ananın bacılarının hali orta da, bir de sana yansınlar kendine gel oğul, vakit harlanıp, yanmanın vakti değil bilesin. Ağir sağlam çıktığında öfkeni bunu bize reva görene gösterirsin."

Berzan yaşına rağmen, hala ayakta dimdik duran babasına baktı.

"Haklısın bav haklısın bunu bize reva görenlere dünyayı dar, edeceğim. Hele bi abim çıksın iyileşsin, öğrenelim bakalım kimin, bizimle derdi ne?"

Sonra anasına döndü, Berzan;

"Ana kurban olduğum yeter, ağladığın. Abim sağ, salim çıkacak üzülme, ne olur. Bak ne kadar yıprattın kendini. Yazık değil mi? Abim dimdik ayakta görsün seni. "

Berfin Hanım'ın gözleri titriyordu. Evladından haber alamadığı her saniye ömründen yılları götürüyor gibiydi. Titreyen sesiyle "Görür değil mi oğul? iyileşir Ağir'im. Kim neden yapar oğul, yüreğim yanar. Hem de nasıl orada yatan ben olaydım oğul Ağir'im daha gencecik. Görecek günleri var." konuşması bittiği gibi titreyen bedeniyle oğlunun kollarına yığıldı. Berzan kollarına yığılan annesi ile şok geçirdi. Loran kısa süreli bir şok geçirip" doktor! "Diye bağırdı. Ferman duyduğu gibi nefesi Diyarbakır'a almıştı. Ameliyathanenin koridorlarında girdiği gibi kız kardeşinin sesini duydu. Korkulu bir şekilde koşup annesini Berzan'ın kollarından alıp boş bir odaya girdi?

Berat ağa ameliyathane kapısında olanları üzüntü ile izliyordu. Yaşlı adamın kalbi yaşananları kaldıramıyordu.

Doktorun odaya girip Berfin Hanımla ilgilenmesiyle Ferman odadan çıkıp babasına doğru yürüdü.

"Baba annemin tansiyonu düşmüş, merak etmeyesen. Serum taktılar birazdan kendine gelir. Sende yorgun görünüyorsun. İstersen sana da oda hazırlatayım? Git biraz dinlen."

"Yok oğul Ağir ameliyathaneden çıkmadan, bana rahat yoktur. Siz ananızla ilgilenin beni merak etmeyin."

Ferman biliyordu babasını, ısrar etmedi daha fazla. Sessizce oturdu koltuğa hayal kırıklığıyla kenarda oturmuş Keje' ye baktı. Nasıl isterdi orada Heja'yı görmeyi. Heja gelmeye bile gerek görmediği gibi merak edip bir telefon dahi etmemişti. Eskiden nasıl imrenirlerdi Heja ile Ağir'e.

Açılan ameliyathane kapısı ile hepsi oraya döndü?

Çıkan doktor kendisini bekleyen, aile üyelerine bakıp açıklama yapmaya başladı.

"Zor bir ameliyattı, Ağir bey geldiğinde çok kan kaybetmişti. Kurşun kalbe çok yakındı, başarılı bir ameliyat geçirdi. Bu gece yoğun bakımda kalması gerekiyor, yarın bir sıkıntı yaşanmazsa, normal odaya alınacak geçmiş olsun."

Mirakanlar sevinçle baktı birbirine.

Berat ağa yorgunca, oturdu yerine, oğlu bunu da atlatmıştı şükür.

Doktor, yorgun aileye bakıp konuşmasına devam etti.

"Yoğun bakımda kalacağı için, hepinizin beklemesine gerek yok."

Berat ağa minnetle baktı karşındaki doktora.
"Sağol oğul dünyaları verdin bana biz bekleriz oğlum uyanınca kadar bekleriz"dedi.

Doktor anladığını belirtir şekilde kafasını sallayıp karşısındaki insanlara tebessüm gösterip gitti.

Ferman babasına dönüp" baba siz gidin ben beklerim, annemi Keje'yi kardeşlerimi alıp eve dön. Herkesin burada kalmasının bir anlamı yok. Duydun doktoru, Ağir'in durumu da iyi!"

"Gideceğim oğul Heja'ya hesap, sormak için gideceğim. Kocası hastane köşelerinde ölüm döşeğin de gelmeye tenezzül etme di. Yarın Ağir uyandığında Heja burada olacak. Ağir bu rezilliği ögrenmeyecek."

Ferman sabır dileyip yüzünü sıvazladı.

"Baba bırak karı koca arasına girme. Ağir uyandığında kendi hesap sorsun."

"Olmaz oğul, oğlum üzülmeyecek, Heja'nın acısı var dedim. Sessiz kaldım, ama yeter. Artık acısına da kendisine saygım yoktur. Yarın Ağir uyandığın da ,Heja burda olacak. Kadınlık vazifesini yapacak! Bu böyle bilene"

"Baba tamam siz gidin ne yaparsanız, yapın ben karışmıyorum. Ama benim bildiğim Heja yarın da gelmez."

Berat ağa ailesini alıp, sinirle eve dönüyordu. Hastane de Berzan kaldı. Ferman babasının öfkesini bildiği için onlarla eve gidiyordu.

Konak kapısından girdikleri gibi, elinde kahvesi, merdiven çıkan bir Heja karşılarındaydı.

Berat ağanın öfkesi bu görüntü ile daha kabardı.

"Bukeeee" diye konağın taş duvarlarını inletircesine bağırdı. Heja gayet sakin hiçbir şey olmamış gibi çıktığı merdiven basamağını geri inip.

"Efendim Berat ağa "

Berat ağa onun umursamaz tavrı ile daha fazla sinirleniyordu.

"Buke bugün hastaneye gelmedin?" elinde ki bastonu sıkıp.

"Arayıp kocam, ne haldedir de demedin." konuşurken sesi bile öfke kusuyordu.

"Bu ne hadsizliktir, buke." elini kaldırdı ve işaret parmağını sallayarak.

"Yarın o hastaneye gidilecek buke. Ağir olanları bilmeyecek. Sen bundan sonra kocana, kadınlık görevlerini yapacaksın." Heja gözlerini yumup sakın olmaya çalıştı. Kendi kendine oğlu vuruldu acısı var diye tekrar ediyordu lakin Berat ağanın durmak gibi bir niyeti yoktu.

"Kocası evlenen ilk kadın değilsin. Bu eve kumanın neden geldiği bellidir. Senin yapamadığını o yapacak. Kabulleneceksin buke, alışacaksın, paylaşmayı da bileceksin?" bakışlarını Berfin Hanıma çevirip.

"Bunları teyzenin sana söylemesi lazımdı. Bakıyorum oda yerini yapacaklarını, unutmuş."

Berfin hanım öfkeyle kocasına döndü. Burda cevap vermeyecekti kocasına., herkesin için de tatsızlık çıksın istemiyordu. Odasına çıktığında anlatacaktı kocasına söylemesi gerekenleri?

"Ben sana anlatayım dedim. Bundan sonra saygısızlığa, tahammülüm yoktur. Bilesin buke!"

Heja karşısında durmuş. Ona saygısızlık hadsizlikten bahseden adama baktı. Üstüne kendisini eksizliği ile vurmuştu. Tahammül sınırlarının tüm duvarları yıkıldı. Sesli bir nefes alıp.

"Efendim" dedi. Kulakları duyduklarına anlamaya çalışıyordu. Konuşurken sesinin titremesine engel olamadı. Yutkundu! Çenesini kaldırıp hayal kırıklığıyla gözlerini Berat ağanın gözlerine dikerek "Anlamadım gerçekten,ne söylediğinizi anlamıyorum. Evet eksiktim, siz de eksizliğimi tamamlamak için başka bir kadın getirdiniz. Ben size de oğlunuza da bunu kabul etmeyeceğimi söyledim. Sessiz kalıyorsam,buradaysam korkumdan değil, Berat ağa? Sevgimden hiç değil. Eksikliğimden hiç, hiç değil. Sadece iki aşiret karşı karşıya gelmesin diye, bunu sizinde anladığınızı varsayıyorum. Haaa saygıya gelince saygıya, duyacağım en son kişi bile değilsiniz."

Heja yüzüne inen tokatla, eline dökülen kahveyle yere savruldu.

Herkes şok içinde Berat ağa ile Heja'ya bakıyordu?

Ferman bunu hiç beklemediği için dehşet içinde kaldı. Loran ve Zilan gözlerindeki yaşlarla baktılar Heja'ya Keje ise durduğu yerde keyifle sırıtıyorum. Berfin hanım, elindeki çantanın kulpunu sımsıkı tuttu. Dişlerinin gıcırtısından öfkesi belliydi.

Ferman Heja'yı kaldırmak için atıldı ama Heja eliyle dur işareti yaptı. Kendisine kör, sağır olmuş bu aileden hiçbir şey istemiyordu.

Ellerinden destek alarak kalktı, artık susması için hiçbir neden yoktu! Çenesini kaldırıp bakışlarını etrafında gezdirdi. Berat ağayla göz göze geldiğinde dudakları kenara kıvrıldı.

"Berat ağa, biliyor musun sabrımın, sonlarındayım.
Bakıyorum susmam size kabullendiğimi düşündürmüş? Kabullenmem Berat ağa ka-bul-len-mem hece hece söyledimki anlayasınız. Ailemi arkamda bırakarak geldim. Hiç değmeyecek biri için, ikinci bir yanlışta bulunmamak için kaldım. Biliyorum şimdi çıkar gidersem abilerim boş durmayacak. Bir sizden, bir bizden devam edecek. Sizce sineye çekerler mi bu yaptıklarınızı?" sesinde ki tını o kadar keskindi ki Berat ağa bedeninden akan akıyor hissine kapıldı. Gelinin sesinde ki bariz öfke iliklerine kadar işliyordu.

Heja tavrından ödün vermeden " Haaa! illa olsun çıksın ortaya bir kan davası diyorsanız. Devam edin bi baktınız, öfkeme yenildim çıktım, gittim. Sonrasını siz düşünün?"

Berat ağa karşısındaki, kadının söyledikleri dondu kaldı. Doğru söylüyordu Boran ağa sineye çekip oturacak biri değildi. Ama Ağir'i de bu yola o itmişti. Yarın karım nerede, dediğinde gelmedi de diyemezdi.
Genzini temizleyerek, konuşmaya başladı zira geri adım atmak zorundaydı.

"Buke bak, oğlum yaralı, yarın millet sormaz mı? Neden gelmedi, neden burada değil diye? Sen yarın gel hastanede bir görün biliyorsun; Ağir seni çok sever, uyandığında ilk seni görmek ister. Gelmezsen ben ne derim ona karın gelmek istemedi. Bende onu getiremedim mi? Benide anla buke."

Heja sinirle güldü neden insanlar bu kadar bencildi karşısındaki anlamak bu kadar zormuydu? Aslında zor değildi. İnsan oğlu konu can olunca cananı düşünmüyordu.

"Berat ağa Heja nerede diye soran olursa, öldü deee. Ağir karım nerede derse" bakışlarını Keje'nye çevirip eliyle "ahaaa sana Keje taze gelin. Al karın deee, hem taze gelin karı koca hasret gidermek isterler. Anlamıyorum koynuna sokarken zorlanmadınız da hastane odasına sokarkenmi zorlanacaksınız."

Konak halkı şaşkınlıkla Heja'yı dinliyordu. Kadın kocasını kumasına sunum ediyordu.

Heja ona şaşkın şekilde bakanları, aldırmadan "Berat ağa sen bundan sonra, benden ne bu eve gelinlik nede oğluna kadınlık bekle. Heja ile Ağir'i siz bitirdiniz. İki cihan bir araya gelse benle Ağir olmaz! Ağir'e gelince benim için öleli çok oldu. Ben yasımı da taziyemi de kocam bir başkasının koynuna girdiğin de verdim. O yüzden lütfen benden beklentin olmasın. Yeni gelinin yabancı değil yeğenin. Karşına al ona durumu anlat sana gelinlik oğluna da kadınlık yapsın. Zira konağa ne için geldiği belli, rica ederim sizde unutmayın. Neyse gerçekten geçmiş olsun sonuçta babasınız Allah yüreğinizi yakmasın."

Heja artık söyleyeceklerini bitirdiğini düşünüp arkasını döndü ve merdivenler basamaklarını çıkmaya başladı. Çıktığı birkaç merdiven basamağından sonra Zilan'ın sesini duydu. Tırnaklarını öfkeyle merdiven korkuluğuna geçirdi. Bu aile ondan ne istiyordu. Yaptıklarının son bulması için illa gömülmesimi lazımdı.

"Heja" diye bağırdı Zilan.

" Abim de mecbur kaldı. Onun da hakkı baba olmak. Senin de onu anlaman gerekiyordu. Bu muydu sevgin Heja o göklere yerlere sığdıramadığın aşkın; bu kadar mıydı? Hani hiçbir şey ayıramazdı sizi? Merak ediyorum gerçekten Ağir abim, hastane köşelerinde yatarken. Sen burada nasıl nefes aldın. Benim tanığım Heja sen olamazsın. Bu kadar duyarsız olamazsın Heja! hani hepimiz kardeşindik aileydik. Bu zor günümüzde, yanımızda olman gerekirken yaptıkların hiç doğru değil."

Bugün gerçekten sınanıyordu, Heja çünkü sabrının son demleri taşıyordu artık.

"Zilan! Gerçekten şaşırdıkça, şaşırtıyorsunuz beni! Anladım bugün eksikliği mi, yüzüme vurup abinizi haklı görme gününüz. Peki olsun ben yeterli olduğum yerlerden cevap vereyim. Ben anladım sizi çocuk yoksa kocada yok diyorsunuz ama hepiniz kardeşim ailemdiniz, değil mi? Ailem dediğim insanlar gidip kocama kız istemez. Ailem dediğim insanlar kocamın nişanına saçlarını yaptırıp, karşımdan salınıp salınıp gezmez. Ailem dediğim insanlar utanmadan gelip gelin alışverişine gelmemi istemez. Kumamın gelin alışverişine bide? Ailem dediğim insanlar kocamın düğününde halay başı olmaz. Daha sayayım mı Zilan şimdi istersen o timsah gözyaşlarını dökmeyi, bırakıp sus! Ailem olmadığınızı bana çok güzel öğrettiniz. Ben artık ne kimseyi teselli nede kimsenin tesellisini istiyorum. O yüzden uzak durun benden. Bende sizden uzak duruyorum. Hani kör sağır olmuştunuz yaaa bana öyle devam edin."

Loran'ın hıçkırıkları duyuldu.

"Heja" dedi.

"Heja üzgünüm, biliyorum, bunların hiç birini hak etmedin. Haklısın sonuna kadar, haklısın yaralarını göremedik. Acılarını saramadık, ama abim çok kötü affetsen, yarın gelsen görsen. Yeniden deneseniz her şeye bir çıkar yol bulunur. Heja abim senden vazgeçmez? Birbirinize bir şans verseniz olmaz mı? "

"Olmaz Loran, olmaz ben kabullendim sizde Ağir'de kabullenin artık bizden olmaz ortada, ihanet var. Kanlı canlı başka biri var beraattı
olmayan bir suç! Ve bazı suçlar idama mahkûm bizimki de öyle. Üçümüz de idam sehpasındayız. Sadece birinin ayaklarının altında sehpa çekilecek. Biri baba olmak istedi diğeri kuma bense ikisine hayır diyenim. Doğru olan benim üstün de bulunduğum sehpanın çekilmesi, zaten ellerin de nefes alan ölüye dönüştüm. Şimdi ise infazımı bekliyorum. "

Deyip çıktı, arkasında ailem değilsiniz dediği insanları arkasında bırakarak.

Herkes yaşananların, şokunu yaşıyordu? Bu kadar büyük bir tepki beklemiyorlardı; Heja artık herkesi yok saydığını açık açık belirtmişti.

Ferman sinirle soluyordu? Yaşananların açıklaması yoktu. Bir kadına böyle bir kader reva görülmemeliydi. Üstüne arsızca kabullenmesini beklemek saçmalıktı. Gerçi ailesi aynı şeyi ona yapmaya çalışmamıșmıydı. Niye yadırgıyorduki? Zihninde ki geçmiş öfkesini daha çok artıyordu.

"Mutlu musunuz? " diye gürledi.

"Mutlu musunuz, gerçekten merak ediyorum? Birde sıkılmadan ,utanmadan kadına hesap soruyorsunuz? Bence az bile yaptı size, kadın aileler çatışmasın diye çabalıyor. Sizin yaptığınıza bakın. Kadını eksik gördüğünüzü üstüne kuma getirdiğizi söylediniz. Üstüne susup güllük gülistanlık yaşamasını. Kendi adıma iğrendim hepinizden. "

Ferman babasına dönüp.

"Baba Heja şimdi çıksa, gitse babasına; Boran Karadağlı yanınıza bırakır mı? Git kapısına dayan evinde çıngar çıkar. Adam kızı mutlu olsun diye tüm Amed'e göz yumup size versin. Sizce kızı için olmasaydı biz o evden çöp dahi alabilrmiydik. Ve geldiğimiz duruma bak, yemin ederim utanıyorum. Heja'nın yüzüne bakmaya utanıyorum. Ağir bir uyansın ağzını, burnunu dağıtmazsam namerdim. "

Ferman'ın yüzü kızarıyordu. Bir kadına böyle bir kaderi reva görmek bu kadar acıyla sınanmasına sebep olup bir de acılarını izlemek. Gömleğinin üst düğmelerini açıp "Madem sevdasına sahip çıkamayacaktı, neden girdi Heja'nın günahına. Adam olan sevdiği kadını yarı yolda bırakmaz. Gerçi Karadağlı'lar da bırakmaz bunu Ağir'in, yanına, şimdi kızlarına öfkeliler. Yoksa bu konağı başınıza yıkarlardı. Bir de Hazar var. Bakalım olanları duyunca ne olacak, adam sırf sevdiği kız mutlu olsun diye sevdasını içine gömüp gitti. Ağir'i bir tebriğe gelir herhalde değil baba! O yüzden baba şimdi Heja susuyorsa sizde susun." sesinde ki tını o kadar öfke barındırıyordu ki avluda ki herkes bunu hissetti. Bakışlarını tiksinir gibi ailesinin üzerinde gezdirip kimsenin cevap vermesini beklemeden öfkeyle çıktı konaktan. Sırf bunları yaşamamak için çekip gitmişti buralardan.

Şimdi konakta yüzleşmeleri gereken Berat ağa ve Berfin hanım vardı?

Berfin hanım Berat ağaya dönüp.

"Odaya" deyip çıktı merdivenleri yeteri kadar göz yumuştu bu rezilliğe.

Arkasından Berat Ağa, sesizce ilerledi oda farkındaydı bu sefer ileri gitmiş öfkesine hakim olamamıştı.

Berfin hanım odaya girdiği gibi elindeki çantayı fırlattı. Bugün her şey üstüne üstüne geliyordu. Daha oğlunun yaralanmasını atlatamadan kendisini karkagașanın içinde bulmuștu. Onun arkasından Berat ağa içeri girdi. Karşısındaki kadının öfkesi bariz ortadaydı.

"Sen ne yaparsın Berat ağa" diye görledi resmen.

"Yeğenime tokat atmak ne demek. Yaptıklarınız yetmedi mi? Sen hangi yüzle hesap sorarsın. Ne sıfatla eksik olduğunu söylersin. Keje yi bu eve getirdiginiz zaman Heja'ya söz söyleme hakkınız bitmedi mi?"

Berfin hanım işaret parmağı ile kendisini gösterip." Sence ben Heja'ya hastaneye gel diyemez miydim. Hııı sence ben diyemezdim aynı evin içinde kızın yüzüne bakmaya utanıyorum ben. Gelmiş teyzenin yapması gerekeni ben yapıyorum diyorsun. Bir sorsana teyzenin dili varmı konuşmaya yüzü varmı yüzüne bakmaya." bakışlarıyla Berfin Hanım yüzünü sıvazlayıp öfkeli bakışlarını kocasına dikti.

" Alış, paylaş dememi sakın bekleme benden. Ben size olmaz dedim, değil mi? Bundan sonrası umrum da değil. Sen de oğlun da çekeceksiniz yaptıklarınızı, Heja kardeşimin çocukları benim çocuklarımla birbirlerini vurmasın diye burada unutma; ona göre adımını at Berat ağa! Haaa dersin ki yapmam devam ederim. Ararım kardeşimi gelir alır kızını, o zaman da olacaklara karışmam! oğullarının katili Karadağlı'lar değil sen olursun."

Berat ağa derin nefesler almaya başladı. İlk defa karısı bu kadar sert bu kadar asi çıkmıştı.

Alttan alıp karısını yumuşatmak istedi.

"Bak Berfin tamam bugün fazla sert çıktım. Ama unutma Heja bu eve kendi ayakları ile geldi. Kimse zorlamadı, bu eve gelin gelen kadın kefeni ile çıkar. Haklısın, ama Heja'da kabullensin artık bak oğlumuz da üzülüyor. Sende konuşsan biraz boyun eğse, biliyorsun boşanırlarsa iki aşiret birbirine girer. Keje kabul edip geldi Heja'da kabullensin olmaz mı? Olmadı Heja'ya ayrı ev açılsın. Gözünün önünde olmayınca daha kolay gelir. Konuş yeğenine sahip çık. Yarın gelsin hastaneye Ağir'im de mutlu olsun."

Gerçekten anlamıyordu artık Berfin hanım böyle bişi nasıl söylenirdi. Hayretler içinde baktı karşısındaki adama. Gerçi ne bekliyordu. Benzer şeyleri ona da yaşatmamışlarmıydı. Berfin prangalarına el uzatmaya bile cesaret edemezken, Heja tam tersi kırmak için elinden geleni yapıyordu.

"Berat ağa ben zaten yeğenime sahip çıkamadım. Yeğenime sahip çıkabilseydim, senin yeğenin bu eve gelemezdi. Biliyor musun ne yapacağım? Yeğenime sizden kurtulması için elimden geleni yapacağım. Yarın hastaneye gelmemesi içinde. Ben senin hastaneye gelmesi için bu kadar neden direttiğini anlamadığımı mı sanıyorsun. Sözde herkese bakın Heja kumasını kabullendi gibi göstermek için bu çaban. Ama üzgünüm olmayacak Heja gelmeyecek. Unutmadan yeğenine de söyle bir daha benim ağzımdan iş çevirmesin, sabahki kahvaltı meselesini unutmadım."

Berat ağa anladı işinin zor olduğunu. Berfin hanım ve Ferman sırt dönmüşlerdi ona.

Gün geceye karıştı. Gecede güne... Günün ilk ışıklarıyla konakta koşuşturma başladı. Kahvaltı yapan Konak ahalisi nefesi hastane aldı ve doktorlardan gelecek iyi haberi beklemeye başladılar...

Ağir gözlerini açtığında önce beyaz tavanı gördü, sonra etrafına bakınca hastane odasında olduğunu, anladı.
Yatağın yanındaki düğmeye basarak birilerinin gelmesini bekledi.

İçeri gelen hemşire ve doktorlar durumunu kontrol ettikten. Sonra ailesinin odaya alınmasına izin verildi. Başta Berat ağa olmak üzere herkes ordaydı.

Continue Reading

You'll Also Like

ZEVAHİR By Çiğdem

General Fiction

3.9M 205K 81
"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden...
1M 67K 56
"Hiç mi görmüyorsun ya, hiç mi anlamıyorsun beni Elfida?" diye bağırdı sinirle. Kaşlarım bilinmezlikle çatıldı. Neyi anlamıyordum? Yüz ifadem iyice...
2.1M 94.9K 88
"Kitap okuyorum sessiz olur musun?" "Benim yüzümde mi yazıyor cümleler?" "Hayır, kitap baştan aşağı sensin. Tozlanır diye diğerlerinin yanına koyam...
33.8K 9.3K 41
Bir varmış, bir yokmuşla başlar her aşk masalı ama her masalın sonu aynı bitmez, onlar eremez muradına. Hüsrana uğrayan aşkların sonunda bir şarkı...