NIGHT CHANGES ~TaeJin~

By LilaEzri

163K 11.7K 33.9K

Taehyung'un oda arkadaşı olan Jin, Taehyung'un geceleri sık sık yurttan ayrılması yüzünden bir gün onu takip... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 13
1 Nisan'a Özel Final Bölümü
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - FİNAL -
Teşekkürler

Bölüm 12

3.9K 345 499
By LilaEzri

''Bu sefer evde mastürbasyon yapmana gerek kalmadı.''

Taehyung kendisini toparladıktan sonra Jin'in kucağından inmişti. Çıplak gövdesinin üzerini kapatmak için yere düşen gömleğini aramaya koyuldu bu sırada. Az önce Jin'in kucağında ihtiyacı varmış gibi sürtünürken şimdi, soğukkanlı haline geri dönmüştü.

Jin ise oturduğu kanepe hala oturarak az önce ne yaşadığını idrak etmeye çalışıyordu. Buraya gelirken kendisinin ya da Taehyung'un boşalacağı aklının ucundan bile geçmemişti. Bir eğlence uğruna bu kadar ileri gideceklerini de bilmiyordu.

Nefes alışverişi ve kalp atışı birbiriyle yarışacak derece hızlıyken, hissettiği ıslaklık az önce yaşadığı tutkuyu bağırıyordu beyninin aksine. Anın akışına o kadar kapılmıştı ki, az önce hiç tanımadığı ve görmediği birisi onu izlerken neredeyse Taehyung'la sevişmişti.

Jin, önündeki televizyon ekranına hipnotize olmuş bir şekilde bakarken Taehyung'un ona yönelttiği soruyla kan yine beynine sıçramıştı. Bu konuyu gündeme getirmekle hiç uslanacağa benzemiyordu. Bu yüzden Jin hızlıca yerinden kalktı ve beyaz gömleğinin kollarını giymeye çalışan Taehyung'un yanına gitti.

Taehyung o sırada daha ne olduğunu bile anlamadan, Jin'in onun bileğini tutup kendisini sürüklemesiyle beraber mutfak tezgahına sırtı dayanmıştı. Bu ani hareketten ne kadar ürkmüş olsa da, Jin'e sert bir şekilde bakmaya çalıştı. Jin'in çatılmış kaşlarının altındaki gözleriyle buluşarak karşılık verdi ona.

Fakat Jin ona tek bir kelime etmeden, Taehyung'u tedirgin eden gözlerini onun üzerine dikmeye devam etti. Taehyung aralarındaki bu gerilimden gittikçe rahatsız olduğundan, bir şey söyleyecekken Jin'in bir hareketi yüzünden ağzını açsa da lafı başlamadan sona erdi. Zira Jin, mutfak tezgahını tutan elini yerinden kaldırarak, Taehyung'un pantolona doğru getirdi ve onun aletini eliyle kavradı.

Taehyung zaten altındaki ıslaklığın etkisiyle daha da her şeyi hissedebilir durumdayken, Jin'in sımsıkı kavrayışı yüzünden daha da aciz bir duruma düşmüştü. Baştan ayağa kadar vücudunda bir enerjinin yükseldiğini hissederken yerinde kıpırdaşarak kafasını geriye attı.

Jin, Taehyung dile getirmese bile tüm vücuduyla tepki vermesi yüzünden bundan tatmin olmuştu. Onu tekrardan zevke getirmek amacıyla tekrar aletini yavaş ve bastırarak okşayınca Taehyung, Jin'in önünde gözlerini kapatarak inledi. Ardından bunu yapmaması gerekiyormuş gibi dudağını ısırdı. Jin hala Taehyung'a odaklanmış bir şekilde yüzüne bakarken, onun tahrik olmuş bu haline cevap verdi. ''Sanırım bu sefer evde senin mastürbasyon yapman gerekecek.''

Jin'in bu lafından sonra tokat yemiş gibi kendisine gelen Taehyung, gözlerini açınca karşısında kendisine sırıtan Jin'i bulmuştu. Otomatikman kaşları çatılırken Jin'in elini hemen üzerinden çekti ve Jin'i kenara atarak söylene söylene kapıya doğru yöneldi.

Jin onun bu afallamış görüntüsüne içten içe gülerken Taehyung'u olduğu yerden izledi, ne yapacağını görmek için. Taehyung o sırada kapıya kadar gidip önünde dururken, Jin onun kapıdan çıkacağını düşünmüştü. Zira Taehyung'un üzerini giymesinden sonra buradaki işleri bitmiş gibi görünüyordu.

Fakat Taehyung, Jin'in düşüncelerini aksine direkt olarak kapıdan çıkmayıp kapı önünde bir şeylerle uğraşmaya başladı. Jin onu uzaktan izlerken anlam vermediği bir şekilde, Taehyung'un karanlık içerisinde gizlenmiş ve kapının yanında bulunan bir camı kaldırıp bir butona bastığını gördü.

Kırmızı renkli bu buton, sanki birazdan bu odayı disko topuna çevirecek kadar gizemli ve tehlikeli durduğundan Jin elinde olmadan da olsa gerilmişti. Gerçi bu gece kulübünde yer alan neredeyse hiçbir şeyin masum olmadığını düşünüyordu. Zira her şey muhtemel tehlikeli bir alet gibi görünüyordu. Bu sebeple gittikçe gerildiği için Taehyung'un ne yaptığını öğrenmek adına onunla konuştu. ''Taehyung ne yapıyorsun?''

Taehyung bu sırada butona basmaya çalışmış fakat basınca kırmızı bir rengin yanması gerekirken hiçbir şey olmadığını görmüştü. Uzun süredir canlandırma odalarına gelmediği için de sorunun neyden kaynaklandığını da anlamamıştı. Bu yüzden bildiği tek şeyi yapmaya devam etti, sadece düğmeye sürekli basmaya başladı.

Fakat Jin'in şüphe barındıran ses tonuyla sorduğu soruya karşılık, yapmaya çalıştığı şeyin olmaması durumunu hiç bozuntuya vermedi. Az önce ona yaptığı hain hareketi hatırlayınca kendisi de ona küçük çaplı bir hainlik yapmak istedi o anda. Sanki birazdan harika bir şey olacakmış gibi arkasını dönüp Jin'e yukarıdan baktı. ''Sıradaki oyuna geçiyoruz Jin. Isınma turunda yeterince oyalandığımızı düşünüyorum.''

Jin'in her an buradan kaçabilecekmiş gibi duran yüzünü görünce, gülmemek için kendisini zor tutmak zorunda kalmıştı Taehyung. Fakat Jin, onun pek de ciddi olmayan yüzünü fark ettikten sonra Taehyung'un yanına gitti ve onun uğraştığı şeyin kaynağına baktı. ''Dalga geçmeyi bırak Taehyung. Sabahtan beri şu butona basıp durdun, sorun ne?''

Taehyung, o anda Jin'i inandırmak için biraz daha uğraşsa onu inandırabileceğini biliyordu. Yine de canlandırma odasına gelmeyi bile kabul ettiği için bu seferlik fazla üzerine gitmemeyi düşündü. Onu ilk seferinden korkutmak istemiyordu, az önceki hareketine rağmen. Nihai kararını verdikten sonra iç çekti ve pes etmiş bir şekilde cevap verdi Jin'e. ''Basınca yanması gerekiyordu ama bir türlü yanmadı. Bizi izleyen müşterinin canlandırmanın bittiğini anlaması için bir nevi gösterge.''

Jin, bunu duyduktan sonra karanlıkta koyu kırmızı olarak görünen butona sert bir şekilde basmaya çalıştı. Taehyung'un sürekli bastığını görünce kendisi de en azından deneyip görmek istemişti yanmadığını, pek bir inancı yoktu. Fakat buton onu şaşırtır bir şekilde kıpkırmızı yandığında, bunu kolay bir şekilde halletmesine şaşırdı. Üzerini düzelttikten sonra Taehyung'a bakarak şunu söyledi. ''Sanırım lafların kadar güçlü değilsin Taehyung.''

Taehyung o sırada Jin'in tek basışta butonu nasıl yaktığına hala anlam verememişti. Jin'in sözlerini duyduktan sonra gözlerini devirdi ve küçük bir ''Her neyse.'' sözünden sonra odadan çıktı.

Jin, Taehyung'un odadan çıktığını görünce kendisi de onu takip ederek odadan çıkacaktı fakat bir şeyler onu bundan alıkoydu. Ayakları kapıya kadar gitti fakat oradan çıkmadan önce odaya geri dönüp tekrardan bakma ihtiyacı hissetti.

Burada Taehyung'la neredeyse iç içeyken birisinin onu izlediği aklına gelmemişti bile. Odanın bazı noktalarına baksa da herhangi bir kişinin izleyebilmek için duracağı bir yer görememişti., kamera da görünürde yok gibiydi. Fakat her ne kadar müşterinin varlığını hiçbir yerde göremeyip onun eğlenip eğlenmediğini bilemiyorsa da, Taehyung'la ikisinin aralarında eğlendiklerini çok iyi biliyordu.

Gözleri odanın etrafında dolaşırken, ona az önceki duygularını yine hissettirecekmiş gibi son kez mutfağa ve oturma odasındaki kanepeye baktı. Taehyung'la durdukları mesafe ve pozisyonlar aklına gelince, ister istemez vücuduna hararet basıyordu. Buradan çıkmadan önce içinde ne değiştiğini bilmiyordu ama, kimsenin bilmediği bir şeyi yapmanın verdiği küçük bir haz noktası çoktan oluşmuştu ruhunda.

Taehyung'la tanışmadan önce canlandırma odasının ne olduğunu sorsalar, tiyatro ile ilgili bir terim diye cevap verirdi. Fakat artık böyle bir soruyla karşılaştığında, dudaklarına kimsenin gizemini çözemediği bir gülümseme kondurarak cevaplayacaktı bu soruyu. Belki de bu anılarını hatırlayıp, diğerleri tarafından yüzünün neden birdenbire kızardığı sorulacaktı kendisine.

Jin'in geleceğini ve geçmişini düşündüğü bu sırada Taehyung'un kapı dışından ona seslenmesiyle beraber Jin, şimdiki zamanına döndü. Ardından ışıkları söndürdü ve kapı kolunu tutarak oradan yeni duygularla ayrıldı.

Koridora çıktığında Taehyung onu sırtını duvara dayamış bir şekilde bekliyordu. Sabırsız durmuyordu, Jin'e bilerek zaman tanımıştı. Fakat beklediği sırada Jin'e ne diyeceğini önceden hazırlamış gibi konuşmaya başladı. ''Eğer hevesini alamadıysan diğer odalara da götürebilirim seni?''

Sesindeki alaycı tona rağmen, Taehyung'un bu konuda ne kadar ciddi olup olmadığını bilmiyordu Jin. Zira Taehyung'un sağı solu pek belli olmuyordu. Bu soruya olumlu bir cevap verdiği taktirde gerçekten Jin'i götürebilirdi ya da onunla dalga geçtiğini söyleyerek kendisini test ettiğini de söyleyebilirdi. Gerçi Jin bu soruya evet demeyi düşünmüyordu, bugün yeterince şey yaşayarak daha fazlasını görmeyi kaldırabileceğini sanmıyordu. ''Hayır, almayayım.''

Taehyung'un ''Sen bilirsin.'' tarzındaki omuz silkmesiyle beraber koridorun sonuna doğru yürümeye başladılar. Jin şimdi nereye gideceğini tam olarak bilmediği halde ve Taehyung söylemese bile, az önce üzerini değiştireceği yere gideceklerini hissetmişti. Bu yüzden nereye gideceğini önemsemeyerek, koridorda geçtiği kapılara baktı sadece. Her oda kapısı başında yazan numaralarla o kadar gizemli duruyordu ki, Jin merak etmeden edemiyordu onları. ''Bunların ardında ne var?''

Taehyung, dışarıdan gelen birisine göre bunların oldukça ilgi çekici olduğunu tahmin edebiliyordu. Hatta eğlenceli gelmişti Jin'in böyle bir soru sorması. Bu yüzden garipsemeden cevap verdi ona. ''6. odada nasıl oturma odası dizaynını gördüysen, diğerlerinde de başka çeşit dizaynlar var. Gelen müşteriler nasıl bir konsept istiyorsa ona bağlı. Okul, hastane, hapishane, polis merkezi, pastane gibi mekanlar olabiliyor.''

Taehyung açıklamasını bitirdikten sonra ilk defa birisine böyle bir şeyi anlattığını fark etti. Genellikle burada kimseye açıklama yapması hatta kimseyle konuşması bile gerekmiyordu. Fakat Jin soru sorduğunda beklemediği kadar doğal bir şekilde cevap vermişti ona.

Bu sırada kafasını çevirip Jin'in tepkisine baktığında onda bulduğu meraklı bakışlar, nedense hoşuna gitmişti. Zira burası, onun kimseye göstermek istemediği bir parçasıyken bu parçayı merak eden birisi vardı karşısında. Yine de kendisini buna rağmen Jin'e söylemekten alamadı. ''Hevesini alamamış gibi görünüyorsun Jin, hem de basbayağı.''

Jin bu sefer Taehyung'a itiraz etmek yerine sadece iç çekmekle yetindi. Bu sırada yürüye yürüye tahmin ettiği gibi, üzerini değiştirdiği küçük yerin önüne gelmişlerdi bile. Taehyung cebindeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtığında bu sefer kendisi de içeri girdi. Taehyung'u takip eden Jin de içeriye girdikten sonra Taehyung ıslak altlarını değiştirmek için kendisine ayrılan özel dolabı yine kilidiyle açmıştı.

Jin, Taehyung'un ikisine göre seçmek için birkaç altlık çıkardığını görmüştü. Yurda bu şekilde gitmeyeceği için buna minnettar olsa da dolabında kıyafet sakladığını görünce Taehyung'a şaşırdı. ''Burada giysilerini hep böyle bırakıyor musun?''

Taehyung, Jin'e uyacağını düşündüğü kıyafetlerini ona verirken kapıya doğru gitti. ''Ne olur ne olmaz diye bırakıyorum.''

Bunu dedikten sonra Taehyung kapıdan çıktığında Jin, orada artık yalnızdı. Kendisini tamamen temiz hissetmese de altını değiştirdikten sonra kirlenen kıyafetlerini geri çantasına koydu. Ardından kapıyı açıp Taehyung'la yer değiştirdiğinde, bu sefer de Taehyung altını değiştirmeye başladı.

Jin onu kapıda beklerken Taehyung'un kendisiyle böyle bir şey yaşamasına rağmen bunu neredeyse hiç önemsememesinin nasıl mümkün olduğunu düşündü. Striptiz yapması onu bu kadar soğukkanlı hale mi getirmişti? Bilemiyordu. Bu yüzden ona kapı arkasından sordu ''Daha önce başkalarıyla canlandırma yaptın mı Taehyung?''

Taehyung ilk başta altını değiştirmekle cebelleştiği için Jin'e direkt olarak cevap veremedi. Bacaklarını pantolonuna düzgünce sokup pantolonunu üzerine çektiğinde ancak cevap verebildi ona. ''Hayır, yapmadım. Genellikle tektim.''

Taehyung'u başka birisiyle böyle bir şeyi yaparken düşünememişti zaten Jin. Taehyung o kadar yalnız görünüyordu ki, başka birisiyle ortak bir şey yapabilmesi neredeyse mucize olurdu. Eş olduğu şeyler sadece direk gibi cansız nesnelerden oluşuyordu. ''Neden benimle yapmak istedin o zaman?''

Taehyung o sırada kapıyı hızlı bir şekilde açtığı için arkasını kapıya yaslayan Jin'in sendelemesine sebep oldu. Jin, arkasını döndüğünde Taehyung'un umursamaz bir şekilde saçlarını karıştırıp düzelttiğini görmüştü. Bu sorunun cevabı kendisi için önemliyken Taehyung için öyle görünmüyordu. ''Böyle şeylere meraklı duruyordun, ben de merakını gidereyim dedim.''

Sözünden sonra çantasını bir omzuna asarak ilerlemeye başladı Taehyung. Jin bu sırada Taehyung'la beraber yürürken tekrar konuştu onunla. Sırf merak etti diye Taehyung'un onun için bir şey yapması, nedense ona doğru bir cevapmış gibi gelmiyordu. ''Her merak edenin merakını gideriyor musun Taehyung?''

Taehyung, Jin'in bu tür sorularından sıkıldığını belli ederek yüksek bir şekilde ofladığında Jin'e sadece şunu dedi. ''Amacın ne senin Jin?''

Bunu dediğinde Jin'in gerçekten amacını öğrenmek istediğinden sormamıştı Taehyung. Bu yüzden Jin bir şey dememeyi tercih etti. İkisinin koridoru geçmelerinin ardından aralarındaki sessizliğin yerini kulüpteki müzik ve kuru kalabalık doldurmuştu.

Kendilerinden geçen, kendilerini kaybeden, kendilerini orayla doldurmaya çalışan birçok insan kalabalığından geçtiler çıkışa ulaşmak için. Gece kulübü olmasına rağmen bazı insanlar yanlarına çıplak kişilerin gelmesine rağmen günlük sohbet ediyor gibi konuşmaya devam ediyorlardı. Bazıları ise etrafında dans eden kişileri izliyordu, çeşitli düşüncelerle.

Birçok farklı insan vardı ama herkes kendisinden bir parça bulmuş gibiydi orada. Görünüşte hepsi gitardaki teller kadar farklı olsalar da, herkesin bir arada olmasıyla beraber uyumlu bir melodi oluşturmuşlardı. Jin o anda kulübün kapısından çıkarken neden böyle bir düşünceye sahip olduğunu bilmiyordu, sadece bir anda kafasına gelen bir düşünceydi. Fakat buranın kendisinde bıraktığı pozitif enerji çok büyük olduğundan Nyks onun gözüne neredeyse güzel gelmişti.

Ortam değişikliğinden kaynaklanan açık alan soğukluğu yüzüne çarpınca Jin, Taehyung'u azıcık da olsa anlamaya başladığını düşündü bu yüzden. Onu azıcık anlamak bile dünyada başarabileceği ender uğraşlardan birisiydi.

Belki odasını değiştirdikten ya da mezun olduktan sonra Taehyung'u bir daha görmeyecekti, bu sebeple onun için bu kadar uğraşmasına da pek gerek yoktu. Fakat Taehyung gibi birisiyle hayatının diğer noktalarında karşılaşacağını hiç düşünmüyordu. Üstelik onun hakkında bu kadar bilgi biliyorken, onu hayatının geri kalanında unutması imkansızdı. Taehyung'u asla unutamazdı.

Jin düşünceleri arasında kaybolmuş bir şekilde onun yanında yürürken, bu sırada Taehyung çoktan taksinin gelmesi için arama yapmıştı bile. Dışarısı, burunlarından buhar çıkartacak kadar soğuk değildi ama yine de ikisinin elini de soğumuştu. Bu yüzden ikisi de ellerini ceplerine koydular ve dışarıya adapte olabilmek için ısınmaya çalıştılar, taksi gelinceye kadar.

Fazla beklemedikleri bir süre içerisinde taksi geldiğinde ise ikisi de, Nyks'e geldikleri şekilde arabanın arkasına oturarak pencere kenarlarına geçtiler ve yurdun adresini verdiler. Araba çalışınca Taehyung'un yapacağı ilk iş, pencereyi açmak olmuştu. Soğuk esintinin yüzüne gelmesine rağmen Jin, hava çok güzel olduğu için bir şey demedi. Taze havanın ciğerlerine dolması ona iyi gelmişti.

O sırada ciğerleri bayram ederken, bayram eden diğer bir şey de havaya bakan gözleriydi. Gecenin birbiri içerisinde karışan siyahlığı ve maviliği o kadar güzeldi ki, bir resimden çıkmış gibiydiler. Ya da bir tuval üzerinde çizilebilecek değerde bir güzellikteydiler. Renkler içerisinde ışıltı gibi çıkan yıldızlar ise özenle yerleştirilmiş zariflikte parlıyorlardı.

Şehirde yaşamalarına rağmen yolda neredeyse hiç kimse yoktu. Taksi, trafik ışıklarına takılmadan yol üzerinde su gibi akarlarken o anda Jin, şehirde bir o kadar kaybolduğunu ama bir o kadar da kendisini keşfettiği bir duygu yaşadı.

Gecenin bu karanlığı bazı anlarda korkunç olabilirdi ama Jin'in olduğu o anda, onu kucaklıyordu. Kulağına sanki bir anne edasında fısıldayarak her şeyi yapabileceğini söylüyordu. Gözlerinin takip edemediği hızda arkalarında bıraktığı lambalar, sanki gecenin onlara karşı bir gülümsemesi gibiydi. İnsanı o kadar özgür kılıyordu ki ''Ne yaparsan yap benim için önemli değil, ben sadece seni ve yapacaklarını izleyeceğim.'' diyordu.

Saat gece yarısı olduğunda bu saatte isterseniz ağlayabilirsiniz, isterseniz gülebilirsiniz ama bu saatte yaşadığınız şeyler hep burada kalırdı, kendinizle birlikte. Duygularınızın en tepeye ulaştığı bu saatlerde, kimsenin bilmediği bir şekilde istediğiniz her kişi olabilirdiniz. İnsana neredeyse deli cesareti veren büyülü bir özelliği vardı gecenin. Bu yüzden geceleyin yaşadığınız şeyler, yerini sabaha bıraktığında sizde bambaşka duygular uyandırırdı.

Taehyung bu sırada, Jin'in düşünceleriyle eş zamanlı bir şekilde pencereden gövdesini dışarıya çıkarttı heyecanla. Bir eliyle taksi içerisindeki kola tutundu ve kendisini yarı vücudu içeride kalacak şekilde sabitledi. Taksi şoförü Taehyung'u ilk görünce ona sadece dikkatli olmasını söylemekle yetindi ama ardından sanki bu önemsizmiş gibi arabasını sürmeye devam etti.

Jin, Taehyung'un saçlarını sağa sola savuran rüzgar arasında dudaklarıyla gülümsediğini görebiliyordu. Bir eliyle rüzgara selam veriyormuş gibi elini dışarı çıkarmıştı. Bunu hep yapıyor muydu, kestiremiyordu Jin. Fakat gecenin havasını vücudunda ve teninde hissederek yüzünün huzurla dolduğunu görebiliyordu.

Ona içinden taksiye geri binmesini ve bunun tehlikeli olduğunu söylemek gelse de bunu demedi. Taehyung rüzgarla beraber o kadar hafif ve özgür duruyordu ki, Jin tek bir kelime edip onun bu durumunu bozmak istemedi.

Jin, Taehyung'a geceye ait bir parçaymış gibi bakmayı sürdürürken, Taehyung aniden çığlık atmaya başlamıştı. Jin şaşkınlıktan Taehyung'un o anda ne yaptığını anlayamasa da, Taehyung'un yüzüne baktığında onun gülümsemesinin kulaklarına vardığını görebiliyordu. Yardım çığlığı ya da öfke çığlığı değildi bu. Sadece çığlık atmak isteyip de sesini duyurmak isteyen bir insanın sesiydi.

Kimse olmayan bu yollara, sokaklara ya da evlere doğru bağırırken ben buradayım dermişçesine sesini çıkartıyordu. Kim olduğunu ya da ne yaptığı önemli değildi, sadece varlığının orada olması önemliydi olan. Dünyada gelip geçici de olsa bu sokaklarda Kim Taehyung'un sesini yankılanmıştı. Belki kimse bunu duymasa da, üzerinde geçtiği yol ve kendisini izleyen ay biliyordu Kim Taehyung'un burada yankılandığını.

Jin onun bu hareketi yüzünden gülmeden edemedi, Taehyung'u böylesine canlı görmek onu hiç olmadığı kadar mutlu etmişti. Taehyung bağırdıkça, kalbi tüy kadar hafifleyip hoplamaya başladı.

Tahmin ettiği gibi gecenin kucakladığı tek kişi kendisi değildi, Taehyung da gece tarafından kucaklanmıştı.

Continue Reading

You'll Also Like

5.4K 693 20
Dikkat!: Yoonminseok olabilir, ama Yoonmin'den ziyade daha çok Sope veya Jihope içerebilir. Buna dikkat ederek okuyunuz lütfen. ~ Yoongi ve Jimin, ha...
2.3K 300 9
❗ARA VERİLDİ!!❗ Yetimhanede büyüyen Jung Hoseok, müdürünü ikna etmeye çalıştığı sırada borcu için orada olan Kim Namjoon'un dikkatini fazlasıyla çekm...
542K 22.3K 43
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
9.4K 1.2K 54
jimbro: beni ye diyorsun bro gel yiyeyim taebro: sapık mısın bro ! vmin, texting, bro, tava, sansürlü küfür, gwangju, yoonkook, düz yazı, dayı, köpek...