NIGHT CHANGES ~TaeJin~

By LilaEzri

163K 11.7K 33.9K

Taehyung'un oda arkadaşı olan Jin, Taehyung'un geceleri sık sık yurttan ayrılması yüzünden bir gün onu takip... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 12
Bölüm 13
1 Nisan'a Özel Final Bölümü
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45 - FİNAL -
Teşekkürler

Bölüm 11

4.1K 357 698
By LilaEzri

''Sence ailen beni sevdi mi?''

Taehyung'un evinden ayrıldıktan sonra ikisi yine taksideydiler. Gün içinde sürekli koşuşturmaca içerisinde oldukları için takside oturduklarında bile işleri hala bitmemiş gibi hissediyorlardı. Fakat her ne kadar diken üzerinde hissetseler de, Taehyung'un ailesiyle sorunsuz bir şekilde ayrılmanın rahatlığı da vardı üzerlerinde.

Yemekten sonra fazla kalmamışlardı evde. Zira Taehyung yarın dersi olduğunu ve yorgun hissettiğini söyleyip Jin'le beraber ayrılmıştı. O bunaltıcı evde fazladan bir dakika bile kalmak istememişti aslında Taehyung. Fakat büyükannesi onun nadiren eve geldiğini söyleyip bu yüzden biraz onlarla zaman geçirmesi gerektiğini söylemişti. Taehyung da büyükannesini kırmamak için biraz daha kalmıştı orada.

Jin'in sorusuyla düşüncelerinden ayrılan Taehyung, o sırada bu soruya hafifçe güldü, çünkü ailesi ve sevmek kelimesi aynı cümle içerisinde kullanılmışlardı. Onlar asla bir şeyi durduk yere sevmezdi. ''Onlarda saf sevgi diye bir şey göremezsin Jin. Ne kadar faydalıysan o kadar sevilirsin, çıkar uğruna.''

Jin, kafasının karıştığını hissetti. Evdeyken Taehyung'un babası onu o kadar sevmiş görünüyordu ki, neredeyse yanından bile ayırmamıştı. Üstelik kendi ağzıyla bile kendisini sevdiğini söylemişti. Aralarındaki sevgi anlayışının farklılığını duymak istediğinden pek de emin değildi. ''Baban da mı aynı şekilde?''

Jin'in sesi, babasının onu sevdiğine gerçekten inanmak istiyor gibi çıktığında Taehyung ona üzülmeden edemedi. Bir zamanlarlar kendi küçüklüğündeki gibi çıkmıştı çünkü Jin'in sesi. Taehyung'un bu gerçeği öğrenmesi, baya zamanını almıştı. ''Babam güçlü insanları sever. Onunla aynı bölümü okuduğun için seni bu kadar sevdi herhalde. Benim gibi psikoloji okusaydın böyle bir tepkiyle karşılaşmazdın.''

Evden Taehyung için iyi bir şey yaptığını düşünerek ayrılmıştı Jin, bu yüzden böyle bir duyguyla ona yaklaşılacağını düşünmüyordu o ana dek. Bir insanın kendisini çıkar uğruna değil, saf sevgiden kaynaklanan bir şekilde sevmesini tercih ederdi. Kendisini hastalıklı hissetti, insanların ona karşı cana yakınlılığının sadece sahte bir şekilde olması yüzünden.

Taehyung, Jin'in bu sırada sessiz kaldığını görünce gözlerinin ucuyla ona baktı. Verdiği cevaptan sonra oldukça rahatsız olmuşa benziyordu. Onun bu halini gördükten sonra kendi dudaklarına acı bir tebessüm yerleştirdi ve sonra konuşmaya başladı. ''Onlarla alt üstü birkaç saat böyle geçirdin Jin. Bense neredeyse tüm hayatımı onlarla geçirdim.'' Ardından içinden ''Tüm hayatımı senin az önceki halin gibi geçirdim.'' diye kendisine ekleme yaptı.

Jin, Taehyung'a baktığında kendisini çoktan dışarıya vermiş olduğunu gördü. Bu sözünden sonra dalgın göründüğü için, büyükannesinin ona yaptığı gibi Taehyung'un sırtını sıvazlayıp her şeyin iyi olacağını söylemek istedi. Fakat yapamadı, işe yaramayacağını biliyordu çünkü. Kendisinin bir anlık böyle hissetmesine rağmen Taehyung'un bu yaşına kadar böyle hissetmişti. Bunu bir ya da kelimeyle düzelteceğini düşünmek, aşırı iyimserlik olurdu. Yine de içindeki iyimserlik kırıntılarını tamamen süpürmüş de değildi. ''Peki ya annen?''

Konu annesinden açılınca Taehyung keyiflenmiş gibi eliyle pencere camına tempo tutmaya başladı. İçten içe gülerken ''Annem...'' dedi fakat cümlesinin devamını getiremedi, aklına annesinin yemekteki suratı gelmişti. Masada Jin'in cevabına karşı pek bir şey diyemediğini görmek, keyfini yerine getirdi. Kendini bunun ardından toparlayınca konuşmaya başladı. ''Ona verdiğin cevabı beğendim. Düşünceleri kesinlik kazandı mı bilmiyorum ama bir an önce beni ciddiye almaya başlayacağını umuyorum.''

Jin, en azından Taehyung'un annesi konusunda bir gelişme sağlayabildiği için sevinmişti. Taehyung için en azından bir aile üyesine bile Taehyung'u kabul ettirmek, büyük bir adım sayılırdı. Bu yüzden Taehyung'un neşelenmesi için elini yumruk yapıp onun eliyle tokuşturdu, bu öğlen yaptığı gibi. ''Bu konuda en azından başarılıyız.''

Jin, yumruk yaptığı elini Taehyung'dan çekince onun yargılayıcı bakışlarıyla karşılaştı. Her ne kadar gülümsemeye çalışsa da Taehyung'un neredeyse bıçak kadar keskin olan bakışlarıyla, gülümsemesi yarıda bölündü. Taehyung bu sırada gözleriyle bir Jin'e bir de yumruk yaptığı eline bakıyordu. ''Ne yapıyorsun sen yine?''

Jin bu soruya cevap vermedi. Ne de olsa Taehyung'un cevabı öğrenmek istemediğini de biliyordu. Arkasına iyice yaslanıp dışarıyı izlemeye koyuldu, rahatlamaya çalışarak. İki kolunu da birbirine geçirdiğinde kıyafetinin kadifemsi dokusunu hisseti o anda. Evdeyken, kıyafeti hakkında hiçbir konu açılmadığını fark etti, bu yüzden Taehyung'un yine kendisini kandırdığı gibi bir düşünce geçti aklından. Kan beynine sıçrayınca konuşmaya başladı. ''Bu kıyafetin gerçekten herhangi bir etkisi oldu mu yoksa yine beni deneme tahtası olarak mı kullandın Taehyung?''

Taehyung, Jin'in kendisini böyle suçlamasına inanamadığı için gözlerini kocaman açmak zorunda kalmıştı. Sadece bir kıyafeti Jin'in üzerinde görmek istediği için, adı çıkmıştı dokuza inmek bilmiyordu sekize. ''Saçmalama, tabii ki de etkisi oldu. Seni ilk gördüğü anda yüzüne bakması gerekirken resmen üzerini tarıyordu gözleriyle. Babamla konuşurken de de gözleriyle sürekli inceledi seni.''

Jin hala Taehyung'dan emin olamamıştı ama sesindeki yüksek şaşkınlığa bakıldığında onun şaka yapmayacağını düşündü. Yine de içindeki şüpheyle ona göz ucuyla bakmayı sürdürürken bir şey demedi.

''Yurda geldik, beyler.''

Jin o sırada Taehyung ve ailesi hakkında düşünmekten, yurda kadar geldiklerini fark etmemişti bile. Etrafından emin olmak için bir kere daha dışarıya baktığında, gerçekten de gelmiş olduklarını gördü. Arabadan inmek için hareketlendiği sırada Taehyung'un yerinden bir gram kıpırdamadığını ve bir eli çenesindeyken dışarıyı izlediğini fark etti. Arabadan inecek gibi durmuyordu hiç. ''Yurda gelmeyecek misin sen?''

Taehyung, bugün yoğun bir gün geçirse de geceleyin Nyks'e gitmek istiyordu. Bu yüzden taksiye bindiğinden beri kafasında Jin'i yurda bıraktıktan sonra Nyks'e gitmek vardı. ''Hayır.''

Jin, Taehyung'un bu cevabı yüzünden arabadan inmemeye karar vermişti aniden. Taksi şoförü gittikçe sabırsızlanmaya başladığını gösteren bakışlar atmaya başladı bu yüzden. Aynadan ikiliye bakarken Jin, onu fark edince hızlı olmaya çalışarak Taehyung'la konuşmaya çalıştı. ''O zaman ben de inmiyorum.''

Jin kendinden emin bir şekilde yerine geri oturup taksi şoförüne Nyks'in adresini verdiğinde Taehyung neredeyse Jin'i taksiden kovacaktı. ''Sen gitsene yurduna, gelmene gerek yok. Arabadan zorla çıkartmamı mı istiyorsun?''

Taksi şoförü ne yapmasına karar veremiyormuş gibi aynadan tekrar ikisine baktı. Jin bu sırada Taehyung'u görmezden gelip aynadan şoföre baktı ve ''Oraya gideceğiz, burada inmeyeceğim.'' dedi.

Taehyung o sırada tekrardan itiraz edecekti ki, Jin bunun önünü kesmek için Taehyung'u ikna edecek kozunu kullanmaya karar verdi. ''Sana bugün bana yeterince borçlandığını söylemiştim. Bence artık bunu ödemenin vakti geldi.''

Jin'in bu sözüyle Taehyung, ne diyecekse diyemedi. Taksi şoförüyle beraber Jin, o kadar tartışmalarının ardından ortamın sessizleşmesi yüzünden Taehyung'a pür dikkatle bakmayı sürdürdüler. Taehyung gözünü kırpmadan Jin'e bakarken kafasında bir şey düşünüyor gibiydi. Jin onun ne düşündüğünü tahmin etmeye çalıştığında, Taehyung onu düşüncelerinden alarak cevap verdi. ''Tamam bunu kabul ediyorum ama bir şartla.''

Jin, gözlerini kısarak Taehyung'un bu şartın ne olduğunu söylemesini bekledi. Fakat bakışlarını her ne kadar ona yönlendirse de, Taehyung'un bunu söyleyecek gibi bir duruşu yoktu. Jin yine de merak ettiği için sormadan edemedi. ''Ne şartı?''

Taehyung ilk başta Jin'e cevap vermeyip şoföre ''Gidebiliriz.'' dedi. Ardından kendisini arabanın sol tarafına iyice yaklaştırarak tekrar dışarıya bakmaya başladı. Jin'e cevap vermesi bir hayli zaman alsa da, verdiği cevap Jin için pek tatmin edici değildi. ''Oraya gidince açıklayacağım.''

Taehyung'un kendisini dışarıya vermesinden sonra onun başka soruya cevap vermeyeceğini biliyordu Jin. Cevapları her zaman çok keskindi, eğer bir şeyi yapmayacağım diyorsa sonuna kadar yapmıyordu. Bu yüzden Nyks'e gidene kadar ne Jin soru sordu ne de Taehyung konuştu.

İkisinin aklında düşünceler birbirleri içinde karışmaya devam ederken, taksi şoförünün ''Geldik.'' demesiyle canlılık kazanmış gibi yerlerinden kalktılar. Jin, Taehyung'un söylediği şartın ne olduğunu bilmiyordu ama kendisini o kadar heyecanlı hissediyordu ki buna sesini çıkartmadı. Bu gece kulübünde yapılabilecek şeylerin pek de masum olduğu düşülünce Jin, bundan korkmadığını hissetti. Aksine bilinmeyen bir şeye doğru gitmenin tadını öğrenmek istemişti o anda. Belki bundan korkmalıydı, ama aksine kendini güvende hissediyordu.

Taehyung'la beraber gece kulübüne doğru adım attıklarında Jin, buraya üçüncü kez gelişinde artık ortamı çok da garipsemediğini fark etti. Kapıdaki korumalardan bardaki barmene kadar, hatta seyirciler bile tanıdık hissi veriyordu ona. Fakat müzik, hala başını ağrıtacak kadar gürültülüydü.

Kulübün içerisinde girdiklerinde Taehyung, Jin'in kendisini takip etmesi ve kulüpte kaybolmaması için adımlarını yavaşlatmak zorunda kalmıştı. Taehyung'u sadece takip eden Jin o sırada merakına yenik düşüp Taehyung'un yanıtlayabileceğini düşündüğü bir soru sordu. ''Nereye gidiyoruz?''

Kulübün açık alanından kurtulduklarında bir koridora girdiler. Burası, Jin'in daha önce hiç gelmediği bir yerdi ve burada neredeyse kimse yoktu. Yerden yansıyan mor ışıklardan dışında. Kimsesiz olan koridorda bir sürü kapı ve numara olduğundan buralarda oda bulunduğunu düşündü Jin. Sessizliğin de insanların odaların içinde olmasından kaynaklanabileceği hakkında bir tahminde bulundu. Fakat kulübün açık alanından gelen boğuk müzik sesi dışında neredeyse insan sesi bile yoktu. Jin burada bir sürü insanın olduğunu hissedebiliyordu ama bunu kanıtlayamıyordu. Odadaki ses yalıtımlarının sağlam bir derecede yapıldığını düşünmüştü o anda. Her bir kapı o kadar gizemli duruyordu ki, insanın her kapının ardında ne olduğuna bakası geliyordu.

Jin'in etrafı incelediği sırada Taehyung, koridorun sonundan sağa dönünce karşısına çıkan kapının önünde durdu, Jin'in içeriye girmesini bekleyerek. ''İçeri girip üzerini değiştir hadi.''

Jin o anda yerinden kıpırdamayarak Taehyung'un artık bir açıklama yapması gerektiğini hissetti. Burada üstünü değiştirmesine sebebiyet verecek ne tür faaliyet yapacağını bilmeye hakkı vardı. ''Bence artık bu şartı söylemenin vakti geldi Taehyung.''

Taehyung, Jin'in heyecanlı olduğunu görünce içten içe onun kadar heyecanlanmıştı kendisi de. İlk defa kendi dünyasına ait bir şey gösterecekti birisine, üstelik bu kişi onun oda arkadaşıydı. ''Pekala, Jin. Bugün bana yardım edeceksin.''

O anda Jin'in kafasında ''yardım'' kelimesinin bir sürü boyutu vardı ve bu boyutların hiçbiri gerçek anlamda güzel bir yardıma açılmıyorlardı. ''Ne yardımı Taehyung? Eğer benden direk dansı yapmamı istersen, yemin ederim bunu yapamam.''

Taehyung, Jin'in neredeyse gergin denebilecek telaşını görünce gülmeden edemedi. ''Hayır, direk dansı değil. Koridor üzerindeki 6. odada bizi kadın bir müşteri bekliyor. Kendisi iki erkeğin birbiriyle eğlenmesini izlemek isteyen birisi, bu yüzden biz de onu bugün eğlendireceğiz. Odalarda perde olduğu için o bizi görse de, biz onu göremeyeceğiz. Sanki birisi tarafından gözetleniyormuş gibi olacak ama aynı zamanda gözetlendiğini bileceksin.''

Taehyung bunu oldukça normal bir şeymiş gibi söylemesine rağmen Jin, cümlenin her kelimesinde renkten renge girerek şaşkınlıktan gözlerini kırpıştırıp durmuştu. Onun eğlence anlayışı kitap okumak ya da arkadaşlarıyla takılmaktı, daha önce bir kadını hiç eğlendirmemişti. ''Taehyung, ben böyle bir şeyi yapamam.''

Taehyung, Jin'in bunu reddedeceğini biliyordu, bu yüzden ona şöyle cevap verdi. ''Sanki seni fahişe yapıyormuşum gibi bana bakmayı keser misin Jin? Hayatında daha önce yapmadığın ve büyük ihtimalle de bir daha yapma şansının asla olmayacağı bir fırsat sunuyorum sana. Eğer bunu reddedip yine de buraya gelmek istersen suratına yumruğu çakacağımı bilmelisin.''

Jin buna ne kadar ''fırsat'' diyebileceğini bilmiyordu. Taehyung bir konuda haklıydı, böyle bir şeyin tekrar karşısına çıkacağını düşünmüyordu. Fakat bu durum her şeyiyle ona tersti ki, ne yapacağını da bilmiyordu. Az önce ne kadar özgüvenli hissettiğini düşününce bunun ne kadar aptalca olduğunu fark etti, her şey işin içine girince daha zor oluyordu.

Taehyung'un hayatına girmek de zordu. Üstelik ilk defa Taehyung ona bir şey öneriyordu, Jin bunu reddederse Taehyung'la olan iplerini de elinden kaçıracağını hissediyordu. Yapacağı şey ne kadar zor olabilirdi ki? İstediği zaman oradan ayrılabilirdi, zorlanırsa en azından denedim diyebilirdi Taehyung'a. Bu yüzden kendisinden pek de emin olmayarak ona şöyle cevap verdi. ''Pekala, yapacağım.''

Taehyung, Jin'in ikna olduğunu görünce ona hafifçe gülümsedi. Jin o anda bu gülümsemenin ne anlama geldiğini bilmek için bir sürü para vermeye hazırdı, fakat bunun yerine sadece Taehyung'u izlemekle yetindi. Çantasını karıştıran Taehyung, Jin için aldığı kırmızı kadife üstü ona doğru uzatmıştı işini bitirdiğinde. ''Bir yerlerden tanıdık gelmiştir, sanırım?''

Jin ilk başta koridorun karanlık olmasından ve aşağıdan yanan ışıkların mor olması sebebiyle Taehyung'un uzattığı pek iyi inceleyememişti. Fakat gözü kıyafete doğru iyice odaklanıp bugün mağazadan kıyafet olduğunu gördüğünde, gözlerine inanamadı. Taehyung'un elinden kıyafeti hızlıca alıp gerçekten o kıyafet olup olmadığına bakmıştı, hala inanamadığı için. Bu kıyafetin alışveriş merkezinde kalması gerekiyordu. ''Bunu gerçekten aldığına inanamıyorum, Taehyung!''

Taehyung daha fazla açıklama yapmamak için Jin'i kapının arkasına ittirdiğinde, kapıyı Jin'in itirazlarına karşı kapattı. Müşteri önüne çıkmayı bile kabul ettiyse, bu kıyafeti giymesi de o kadar zor olmamalıydı.

Aslında Taehyung'un, Jin'in kendi teklifini kabul edip etmeyeceği konusunda şüpheleri yok değildi. Jin bunu kabul etmeseydi, ona hak verebilirdi. Fakat Jin onu hep beklemediği konularda şaşırtıyordu ve bu durum Taehyung'un gittikçe hoşuna gitmeye başlamıştı. Jin'in sınırlarını ne kadar zorladığını görmek, onun için sürekli seviye atladığı bir oyun gibiydi. Her seviyeyi görmek ve ulaşabileceği en yüksek seviyeyi görmek istiyordu.

Taehyung bu sefer kapı önünde Jin'i beklerken ona acele etmesi için söylenmemişti. Jin gibi birisi böyle bir şeyi ilk defa yaptığı için kendisini hazır hissetmesini istiyordu, her şeyi aceleye getirirse tadını alamayabilirdi çünkü. Bu yüzden Jin kıyafetini giyip kapıdan çıkana kadar sabırlı bir şekilde bir müddet bekledi.

Taehyung'un bekleyişlerinin ardından Jin kapıdan çıktığında, gördüğü rahatsız görüntü Taehyung'u şaşırtmamıştı. Zira Jin, üstündeki açık kıyafeti sürekli yukarıya kaldırarak kendini en az mertebede çıplak hissetmeye çalışıyordu. Yine de bunu ilk giydiği zamana kıyasla, kıyafete daha alışmış ve içerisinde nispeten daha rahat görünüyordu. Taehyung bu sırada onun hazır olduğunu görünce konuştu. ''Hadi gidelim.''

Taehyung, böyle demesine rağmen gitmeden önce kendi çantasıyla beraber Jin'in çantasını kapının arkasındaki odaya attı ve kapıyı kilitledi. Jin onun üzerini değişmediğini fark edince, üzerini değişenin sadece kendisinin olmasının verdiği bir gerginlikle konuştu. ''Sen üzerini değişmeyecek misin?''

Taehyung, kapının aksi yönüne doğru yürümeye başlayıp koridora çıktığında peşinden Jin'e gelmesi için işaret etti. Ardından Jin'e cevap verdi. ''Hayır, değişmeyeceğim. Eğer çok abartılı kıyafetler giyersem ortamın doğallığı bozulur.''

Taehyung yürüdüğü sırada koridordaki 6. odayı bulunca içeriye girmeden önce önünde durdu. Jin hala o sırada neden Taehyung'un değil de kendisinin kıyafet değişikliği yaptığını sorguluyordu. Taehyung, kapı kolunu çevirmeden önce Jin'in kendi kıyafetine bakıp ''Neden?'' diye sorguladığını gördü. Bu yüzden ona açıklama yaparak ''Kıyafetin bugün için giyilmeye değer bir parçaydı o yüzden değişmeni istedim.'' dedi. Ardından sabırsızca şunu da ekledi. ''Hazır mısın?''

Jin bu soruya nasıl cevap vereceğini bilmiyordu, hazır olup olmadığı o anda asla bilemeyecekmiş gibi hissediyordu. Bu soru artık onun için önemli değildi, zaten buraya gelmekle beraber her şeye hazır olma potansiyelini üzerinde taşımaya başlamıştı. ''Evet.''

Koridorun dışından gelen kulüp müziği koridorun içinde yankılanırken sanki Jin'in kalbinin derinliklerinden geliyormuş gibiydi. Yarın uyandığında bu seçiminden pişman olacak mıydı, bilmiyordu. O anda bildiği tek şey Taehyung'u takip edip bu kapıdan girmekti. Hayatının geri kalanında bu sayıyı ve koridorda yankılanan bu müziği asla unutmayacağına emindi.

Jin bu düşünceler arasındayken Taehyung, kalbinin atışıyla beraber kapı kolunu çevirdi.

Odaya girmeleriyle beraber Jin'in kalbi neredeyse yerinden oynayacaktı. Henüz bir şeye başlamamışlardı ama oda içerisine girmek bile kalbinin teklemesine ve yanaklarının kızarmasına sebep olmuştu. Üniversite sınavındayken bile bu kadar gerildiğini hissetmiyordu.

Etraf karanlıktı, fakat Taehyung'un odanın ışıklarını açmasıyla beraber Jin, bulduğu görüntüyle afalladı. Karşısında bulduğu görüntü, kulübe ait bir parça gibi görünmüyordu. Küçük bir evin oturma odasına ait bir minyatürü yapılmıştı buraya. Yemek masası, birkaç halı, askılık, ayakkabılık, küçük masalar gibi birçok ev malzemesi buradaydı ve düzgün bir biçimde yerleştirilmişlerdi. Bu soruyu sormadan edemedi. ''Biz... doğru yerde miyiz?''

Taehyung oturma odasındaki televizyona bakan krem rengi kanepeye doğru gittiğinde, Jin'in bu masum sorusuna cevap verdi. ''Evet, hem de hiç olmadığı kadar doğru bir yerdeyiz.''

Buraya yapılan tasarım, 1+1 evlere benziyordu. Oturma odasının arkasına doğru mutfak yapılmıştı. Jin, bu sırada kendilerini izleyen kadın müşterinin nerede oturduğunu ya da nereden onları izlediğini bulmaya çalışmış fakat hiçbir yerde bir şey görememişti. Hiçbir yerde insan saklanacak gibi durmuyordu. O anda yalnızca ikisi varmış gibiydi.

Taehyung bu sırada aklına bir şey gelmiş gibi mutfağa yöneldi. Her şey o kadar gerçekçiydi ki, Taehyung dolaptan iki bardak çıkarıp bunları alkolle şenlendirdiğinde Jin kendisini bir evdeymiş gibi hissetti. Bu yüzden kendisine gelmek için Taehyung'un yanına gitti ve onun doldurduğu bir bardağı alıp boğazına dikti. En azından gerginliğini alacağını umuyordu, alkolün bir nebze. Taehyung, onun bu hızlı davranışını görünce onu yokladı. ''Gergin olmana gerek yok. Bu odalar bir tür... canlandırma odası gibidir. Gerçekte nasılsan öyle davranabilirsin.''

Jin, ikinci bardağı doldururken Taehyung'un açıklamasının ona hiç yardımcı olmadığını fark etti. Taehyung onun alkolü fazla kaçırmaması için elindeki bardağı almaya çalıştığında, bunda başarısız oldu. Zira Jin'in eline uzanma girişiminde Jin bardağını onun erişemeyeceği uzunluğa kaldırmıştı. Fakat yukarıya kaldırmaya çalışırken üzerine birkaç damlayı da yanlışlıkla üzerine dökmüştü Jin.

Taehyung, Jin'in köprücük kemikleri üzerinde yüzen bu damlaları gördükten sonra dikkatinin dağıldığını hissetti. Artık Jin'in bardağını yakalamaya çalışmıyordu, direkt olarak odaklandığı tek bir nokta vardı.

Jin bu sırada Taehyung'un ciddileşen yüzünü gördüğünde, elindeki bardağı mutfağın tezgahına bıraktı. Taehyung'un neredeyse kendisine sarhoş olan yüzüyle baktığını görünce, ona neredeyse fısıldar derecede şunu dedi. ''Şimdi ne yapmamız gerekiyor?''

Taehyung bir adım atarak Jin'in iyice yakınına geldi ve ellerini onun omuzlarına götürerek üzerindeki kıyafetin iyice açılmasını sağladı. Bunu o kadar yumuşak bir şekilde indirmişti ki, Jin kendisini üzerindeki kıyafet kadar hafif hissetmekten alıkoyamadı. Üzerinin iyice açılması yüzünden de hiç olmadığı kadar kendisini çıplak hissediyordu. Taehyung'un onun üzerinde dolaşan ve kendisinden başka önemli bir şey yokmuş gibi olan derin bakışları, Jin'in içinden bir ürperti geçmesine sebebiyet vermişti.

Taehyung, bakışlarını hala Jin'in üzeriyken dudaklarını yalayarak ıslattı ister istemez. Bunun ardından ellerini Jin'in omzundan boynuna doğru yukarı çıkarttı ve orayı hafifçe okşamaya başladı. Bunun yüzünden Jin'in vücudundaki her tüy diken diken olmuştu. Taehyung onun vücudunun böyle tepki verdiğini gördükten sonra Jin'in gözlerine bakarak şunu dedi. ''Akışına bırak sadece.''

Size akışına bırakmanız gerektiğini söyleyen kişi, Taehyung ise özellikle bu kelimeyi iki kere düşünmeniz gerekebilirdi. Zira Kim Taehyung'un dilinde bu kelime tehlikeli bir silaha dönüşüyordu.

O sırada akışına bırakan ilk kişi Taehyung oldu. Jin'in boynunu tutan elleriyle beraber Jin'i kendine çektiğinde, vücudundaki ıslak yerleri ilk önce yalamaya başladı. Dili ilk başta Jin'e karşı nazikti, fakat bir kere tadını aldıktan sonra kendi kendine hırçınlaşıp sertleştiler.

Jin, Taehyung'un soğuk nefesleriyle beraber vücudundaki ıslaklığın iç içe olması yüzünden titrek nefes almaya başlamıştı. Aynı zamanda yanıp aynı zamanda buz gibi hissediyordu kendisini. İki hissi aynı anda yaşayabileceğini hiç tahmin etmezdi.

Taehyung, diliyle Jin'in köprücük kemikleri boyunca bir çizgi çektikten sonra Jin'in her bir noktasını içine çekti, onları derin bir şekilde emmeye başladı. Jin özellikle bu bölgesinden hassas olduğu için Taehyung'un her öpüşünde neredeyse nefesi kesiliyordu. Bu yüzden bir ara Taehyung'un bıyık altından güldüğünü duymuştu. Jin'in nefesini kesmeyi o kadar seviyordu ki, öpücüklerini daha da derin vermeye başladı ta ki Jin'i baştan çıkartana kadar.

Derin nefesleri eşliğinde Jin, Taehyung'u belinden kavrayıp mutfak tezgahına yasladığında Taehyung neye uğradığını şaşırmıştı. Jin, onun düğmelerini hızlı bir şekilde çözdükten sonra gömleğini iki yana ayırarak üzerinin açık olmasını sağladı. Ardından uzun elleriyle karnından başlayarak bütün vücudunu okşamaya başladı. Jin'in onun bel kısmına her dokunuşunda karnını kasıp gevşetiyordu Taehyung. Onun boynu hariç belinden de hassas olduğunu öğrenmek, Jin için yeni olmuştu.

Bu yüzden Jin elleriyle onun beline dokunup vücudunu karış karış gezerken karnından başlayarak öpmeye başladı onu. Taehyung bu sırada vücudunu aşırı kastığı için neredeyse inleyecekti, fakat kendini bu konuda çok zor tutuyordu. Jin bunu fark ettiğinde, Taehyung'un rahatça inleyebilmesi için öpücüklerini onun dudaklarına kadar getirdi ve Taehyung'un aralanan dudaklarıyla kendi dudaklarını birleştirdi. İkisinin dilleri birbirleri içerisinde daire çizerken Jin'in üst dudağı çoktan Taehyung'un olmuştu bile. Nefeslenmek için sürekli birbirlerinden ayrılıp ama yine de tadını doyamadıkları dudaklarına hızlıca birleştiklerinde, Jin'in eli yavaşça Taehyung'un alt kısmına gitmeye başlamıştı.

Taehyung bunu fark ettiğinde Jin'i kendinden itip dudaklarındaki ıslaklığı sildikten sonra koşar adımlarla Jin'den kaçtı. Arkasına çocuk gibi dönüp baktığında Jin'i kontrol etti. Jin, onun rol gereği kaçtığını görünce ona uyarak arkasından gitti ve kanepe etrafında birkaç tur atmalarının ardından ona arkasından sarılarak Taehyung'u yakaladı.

Üzerindeki gömleği tamamen Taehyung'dan kurtardığında yere attı. Jin'in başı, Taehyung'un omzuna yaslandığında onun kokusunu tamamen içine çekmeye başladı. İki eliyle ona tamamen sarıldığı için Taehyung ne kadar huylansa da Jin'den kaçamıyordu. Jin, Taehyung'un kokusuyla beraber boynunu arkadan öpmeye başladığında, Taehyung neredeyse parmak uçlarında yükselecekti. Jin'in onun boynuna bıraktığı her ıslak öpücükte vücudu, elektrik alıyor gibiydi. Kendisini daha fazla tutamadığında inlemeye başladı.

Kendi sesi, Jin'in öpücük sesiyle karıştığında Taehyung vücudunun kasılmasıyla beraber arkasını döndü ve Jin'i kanepeye doğru itti. Ardından hızlı bir şekilde Jin'in kucağına oturduğunda ihtiyacı varmış gibi Jin'in dudağını öpmeye başladı. İnlemesiyle beraber her şeyi salıvermiş gibiydi.

Jin'in elleri onun düşmemesi için belini kavradığında kendisini Jin'in üzerinden yükseltti Taehyung. Huylanması bittiğinde ise geri Jin'le birleştiğinde sürtünmesinden dolayı alt bölgelerinin birbirine değdiğini daha iyi hissedebiliyordu.

Taehyung o anda artan inlemesiyle beraber Jin'in dudağını ısırıp kendisine çekti. İki eliyle Jin'in omzunu tutarak Jin'in kucağında ileri geri yapmaya başladığında başını geriye verdi ve kendisini Jin'e sürtmeye devam etti. O anda ikisi de birbirlerinin sertliklerini hissedebiliyorlardı. Her birbirine değiş, her sürtünüş o kadar tahrik ediciydi ki, vücutlarını tamamen ateş gibi olmuştu. Taehyung bunun yüzünden daha da hızlanmaya başladığında Jin'in kulağına yaklaştı. Jin onun dibinde nefeslerini hızlı kalkıp inen göğsüyle beraber almaya çalışırken, Taehyung onun kulak memesini emdi ve şunu dedi. ''İsmimi söyle.''

Taehyung'un sesi yüksek bir hal alınca Jin onun dudağına bir öpücük kondurdu. Ardından koklamayı alışkanlık haline getirdiği boynuna kendisini gömdüğünde fısıldadı. ''Vante.'' Taehyung'un boynunda bu kelimenin yankılanmasının, kendisini bu kadar tahrik edeceğini bilemezdi Jin.

Taehyung'un boynuna ıslak öpücüğünü tekrar bıraktıktan sonra yine Taehyung'a ''Vante'' diye fısıldadı. Ardından bunu gelenek haline getirerek her öpücüğünün ardından ismini fısıldamaya başladı. Bunun yüzünden Taehyung'un sesi neredeyse onun ağladığından şüphelenecek kadar titrek bir hale geldiğinde Jin, onun birazdan boşalacağını anlamıştı.

Taehyung kendini daha da sıktığı sırada iki kollarıyla Jin'in omzuna sarıldı ve yüzünü onun omzuna gömdü. Son kez ona sımsıkı sarıldığında küçük bir nida atmasından sonra alt tarafı artık ıpıslak olmuştu.

Boşalmasına rağmen hala titriyordu Taehyung. Göğsü, kolları, bacakları, karnı ve neredeyse diğer tüm vücut parçaları sarsıntı halindeydi. Kendini bir süre sakinleştirmeye çalışmasına rağmen eliyle pantolonundaki ıslaklığa bakmak istedi. Kendine bakarken, eli Jin'in pantolonuna da yanlışlıkla değdiğinde, ilk başta kendisine ait sandığı ıslaklığın Jin'e ait olduğunu sonradan fark etti. Kendini geri çekip Jin'e baktığında sadece şunu diyebilmişti. ''Sen de mi?''

Jin, kendisine bakan Taehyung'un kızarmış dudağının etrafındaki ıslaklıkları parmağıyla silip, parmağını yaladıktan sonra ona dünyanın en normal şeymiş gibi karşılık verdi. ''Sadece akışına bıraktım.''

Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 34.7K 70
Bir berdelle kaç kişinin hayatını kurtarabilirsin? Bir berdelle kaç kişiyi hayatından edebilirsin?
2.3K 300 9
❗ARA VERİLDİ!!❗ Yetimhanede büyüyen Jung Hoseok, müdürünü ikna etmeye çalıştığı sırada borcu için orada olan Kim Namjoon'un dikkatini fazlasıyla çekm...
258 65 6
Kendisini kurtarmak için hayatını feda eden arkadaşının dönmesi için Tanrı'ya dua eden Yoonginin duası farklı bir şekilde kabul olur ve bu onun başın...
502K 20.6K 42
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...