Daima Genç

By ebytann

1.2K 72 4

»'Aşk, benim sana olduğumdur. Âşık benim, sen değil.' diye bağırdı Yenis. Buğra sustu. Biliyordu, Yenis haklı... More

1. Vişne Suyu
2. Yarın Görüşürüz
3. Okul
4. Gezi
5. Sadrazam
6. Arkadaş
8. Görkem'li
9. Parti
10. Kulübe
11. Maç

7. İlk Gün

77 8 0
By ebytann

     Eve dönmek istemiyordum. Amcama pazar gününe kadar kalmamızı teklif ettiğimde çok şaşırmıştı ama hayır dememişti. Tam tersi herkes çok sevinmişti. Buğra'dan uzakta olmak istiyordum. O duygulardan uzaklaşmak istiyordum. Ben niye arkadaş gibi hissetmiyordum ki? 

     Pazar günü gelmiş sabah otelden ayrılmıştık. O zamana kadar Buğra bana iki kere mesaj atmıştı. Ben hep müsait olmadığımı söyleyip onu geçiştirmiştim. Ama trip atıyor gibi değildim. Normal, arkadaşça. Eve döndüğümüzde Burak kendi bahçelerinde oturuyordu.

     ''Tünaydın.'' dedim, nazikçe.

     ''Sonunda döndünüz. Gözümüz yollarda kaldı.'' ayağa kalkıp yanımıza gelmişti. Bu sırada amcamlar bavullarla meşguldü.

     ''Dönmemek istedim ama amcam işe gitmek zorunda.'' sesim yorgun çıkmıştı.

     ''Niye dönmemek istedin ki?'' sağ eliyle omzumdan tutmuş göz hizama doğru eğilmişti.

     ''Hiç. Burada çok sıkılıyorum artık.''

     ''Sıkılmak? E bize gel bir şeyler yapalım. Film izlemek gibi. Zaten şuan evde kimse yok, bende sıkılıyorum. Bu arada senin hiç arkadaşın yok mu?'' başta sempatikti ama son cümleyi söylerken eğlenmişti.

     ''Ha ha çok komik.''

     ''Yani arkadaşın yok.''

     ''Yok.'' sinirlendim.

     ''Herneyse ben gideyim. Dediğim gibi istediğin zaman gel tatlım.'' deyip göz kırpmıştı.

     ''Teşekkürler.'' dedim o giderken.

     Eve girdim. Eşyalarımı yerlerine yerleştirdikten sonra duşa girdim. Rahatlamış ve kendime gelmiş hissediyordum. Evde yapacak bir şeyim yoktu. Burak'ın yanına gitmek geçti aklımdan. Olabilirdi, niye olmasın? Buğra'yı görürdüm. Ama onu görmek istediğimden emin değildim. Bu olayı abartmak değildi. Sadece duyguları dizginlemekti. Ama oraya gitsem ne olacaktı ki? Hem evde kimse yokmuş.

     Bu düşünceler sonrasında yengeme söyledikten sonra evden ayrılıp yan tarafa geçmiştim. Zili çaldım. Burak kapıyı açtı.

     ''Ooo gelmişsin.''

     ''Hoşbulduk.'' derken içeri girmiştim.

     ''Sen geç film seç ben mutfaktan patlamış mısır ve kola getireyim.'' dedi salonun yanındaki mutfağa geçerken.

     Salonlarını daha önce görmüştüm ama bu kadar dikkat etmemiştim. Yerler beyaza yakın laminant parkeyle kaplıydı. Duvarlarda griydi ama onlarda beyaz gibi duruyordu. Koltuklarda tam tersi koyu renklilerdi. Bordo bir tane L şeklinde üçlü koltuk, iki tane siyah tekli koltuk vardı. Duvarlar boş gibi duruyordu sadece birisinde saat vardı. Yaşam üniteleri neredeyse duvarın tamamını kaplıyordu. Televizyon tam ortasında duruyor ve büyüktü. Televizyonun etrafını kitap ve filmler dolduruyordu. Bir kaç tane de aile fotoğrafı.

     Film seçerken büyük bir olasılıkla Buğra'nın küçüklüğü olan bir fotoğraf gözüme çarptı. Çerçeveyi alıp bakarken Burak gelmişti.

     ''Orada daha 3 yaşında.''

     ''Anladım.'' deyip çerçeveyi aldığım yere bıraktım. ''Neden hoşlanırsın?'' dedim ona dönerek. O yerine oturmuş patlamış mısırı yemeğe başlamıştı.

     ''Kızlardan, kızlardan ve kızlardan.'' demişti sırıtarak.

     ''Yok film türü olarak demiştim.'' dedim bıkkın halde.

     ''Romantik.''

     ''Ciddi misin? Ben bile sevmem.''

     ''Şakaydı tabiki. Bilim kurgu.''

     ''Tamam.''

     Gözüme Lucy çarpmıştı. DVD'yi alarak ona gösterdim. Kafasıyla onayladı. Daha sonra izlemeye başladık. O teklide oturuyor bende üçlüde oturuyordum.

     ''Niye benimle film izlemeyi kabul ettin?'' diye sormuştu. Bana bakmıyordu.

     ''Yapacak başka bir şeyim yoktu. Peki ya sen niye benimle film izlemek istedin?''

     ''Yalnızlık bana göre değil tatlım. Hayatım boyunca hiç tek olmadım. Ama bugün..'' cümlesini tamamlamamıştı. 

     Film izlerken durmadan yorum yapıyordu. Sinir olmuştum. En önemli noktalarda dikkatimi dağıtıyordu. Bir iki kere uyarmıştım ama dinlememişti. Aslında takmamıştı. Filmin bitmesine yakın evin kapısı açılmıştı. Evde yaşayanlardan birisiydi büyük bir olasılıkla çünkü kapı anahtarla açılıyordu.

     ''Ouv pardon Burak.'' demişti Buğra. ''Kız getirdiğini bilmiyordum.'' L koltuk kapıya arkası dönük olduğundan benimde arkam dönüktü yani beni tanımamıştı.

     ''Sus, dikkatimi dağıtma.'' diye bağırıp yastık fırlatmıştı Buğra'ya. Bu sırada bende arkamı döndüm. Buğra yastığı yerden alıyordu. Aldıktan sonra beni gördü.

     ''Sen miydin Yenis?'' demişti ve ben o sırada önüme dönmüştüm. ''Bana niye haber vermediniz erken gelirdim.'' yanıma oturmuştu.

     ''Hiç aklıma gelmedin.'' dedi Burak. Dalga geçmiş gibiydi. Bu sırada film bitmişti. Gitme zamanı gelmişti benim için.

     ''Bittiğine göre ben gideyim artık.'' ayağa kalmıştım.

     ''Nereye? Ben daha yeni geldim.'' Buğra'da ayağa kalkmıştı.

     ''Film için geldim ve şimdide gidiyorum. Sen geç kaldın.'' demiştim imalı bir şekilde gülümseyerek.

     ''Ama bu haksızlık.'' 'Buğra neyin kafasındasın acaba?' demek geldi içimden.

     ''Ortada öyle bir şey yok kardeşim. Sen kızın yanından geliyorsun. Bir kız daha sana fazla. Beni geçemezsin.'' bunu derken Burak sol kolunu Buğra'ya atmıştı.

     Yani Cemre'nin yanından geliyordu. Bu, bu demek.

     ''Oldu o zaman ben kaçtım.'' kapıya doğru gittim. Kapıyı açtım sonra arkamı döndüm Burak'a teşekkür edecektim ama büyük bir olasılıkla Buğra arkamı dönmemi beklemiyordu ondan dibimdeydi resmen. Teşekkür edemeden kapıdan çıkmak zorunda kaldım.

     ''Demek döndünüz.'' demişti Buğra arkamdan.

     ''Burada olduğuma göre dönmüşüz demekki.'' dedim. ''Bu arada Burak'a teşekkür ettiğimi söylersin.''

     ''Ne yaptıki bir film sonuçta.''

     ''Hayır yanılıyorsun. Beni mutlu edebildi.'' dedim. Birkaç saniyesi sessizlik, ''İyi akşamlar.'' dememle bozuldu. Sonra da gittim.

     1 hafta boyunca arkadaş mesafesinde ilişkimiz sürmüştü. Ben bahçeye çıkmıyordum. Yani eskisi kadar değil. Karşılaştığımızda selamlaşıyor, hal hatır soruyor ve sonra konuşmuyorduk. Samimilik yoktu. Mesajlaşmada ve aramada.

     Son tatil günümdü. Yarın okullar açılacaktı. Klasik hazırlıkları tamamlamıştım. Ama bir şey eksikti. Ne mi? Üniversiteye gidiyorsan 18 olmalısın. 18'sen araban vardır. Ama ben 18 değilim. Yani ay bakımından, kasımlıyım. Ondan arabam yok. Rezil mi olucam? Hayır.

     Babamın aramasıyla bütün düşüncelerim yok oldu. Uzun bir konuşma beni bekliyor gibiydi.

     ''Benim üniversiteli kızım neler yapıyor acaba?'' sesi çok sevinçliydi. Açıkçası bende mutlu olmuştum.

     ''İşte yarın için hazırlandım, yatıcam birazdan. Sen nasılsın baba?''

     ''İyiyim hatta çok iyiyim. Sayende tatlım. Heyecanlı mısın bakayım?'' heyecanı sesindende belli oluyordu.

     ''Yani normal gibiyim ama yeni ortam heyecanı var tabii.'' aslında çok heyecanlı gibiydim. Üniversite sonuçta, yeni bir ortam ve değişik değişik yerlerden gelmiş insanlar.

     ''Seni bilirim tatlım, çok heyecanlısındır şimdi sen. Keşke yanında olabilseydim.'' sesinde burukluk hissettim. ''Şuan sana sarıldığımı hayal et.''

     ''Bende sarılıyorum baba.''

     ''Ben kapatayımda sen yat. Geç kalma sakın. İlk günün felaket olmasın birde.''

     ''Haklısın. Öptüm o zaman.''

     ''Bende tatlım.'' dedi babam ve sonra kapattık. Aslında babamı severdim ama annem olmadığı için çok üstüme düşerdi. Hatta çok fazla. Ne yapsam karışır, yardım etmeye çalışırdı. Bir de sert yapılı olduğundan bazen yaptıklarıma farklı şekilde de karşılık verebiliyordu. Anlaşılması zor insan denilebilir.

     Sabah uyandığımda heyecanım daha fazlaydı. Üniversiteye ne giyilir gidilirdi? En iyisi klasik ben olmaktı. Bir dar kot pantolon, üstüne gri t-shirt. Evet bu bendim. Dar kot pantolon giymeyi severim çünkü bacaklarım uzun olmasına rağmen ideal kalınlıktaydılar ondan dolayı çok güzel duruyor. Kısacası manken gibi kızım. Kendimi övmeyi sevmem ama..

     Aşağıya indim, aile fertleriyle kahvaltımı tamamladıktan sonra amcam beni bırakmayı teklif etti ama ben kabul etmedim. Okula velisi tarafından bırakılan bir kız gibi görünmek istemiyordum.

     Çıkma saatim geldiğinde evden çıktım. Bizim bahçe kapısının önünde siyah parlak bir araba duruyordu ve sırtını arabaya yaslamış güneş gözlüklü bir çocuk. Vücudu tanıdık geliyordu. Kapıya doğru ilerledim ve oraya vardım.

    ''Günaydın.'' dedi çocuk ve sonra sağ eliyle gözlüğünü çıkartıp t-shirt ün yakasına astı. Bu çocuk Buğra'ydı.

    ''Günaydın.'' dedim.

    ''Ee binmiyecek misin? Heralde ilk günden okula geç kalmak istemezsin.'' dedi.

    ''Vay canına, unutmamışsın.'' evet o an hatırladım, Buğra bana söz vermişti. Okula belirli bir zaman onunla gidecektim.

    ''Buğra sözlerini unutmaz.'' ukalaca cevap vermişti.

    ''Ama artık benim için fark etmez. Umursamıyorum. Hem yeni başlangıçlarda yalnız olmak lazım.''

    ''Yok olmaz. Yalnızlık kötü, dediğin gibi. Hem söz verdim kısacası bırakmam.'' derken sol kolumdan tutmuş arabanın ön kapısını açıyordu.

    ''Peki, tamam. Kendim binebilirim.'' sonra kolumu bıraktı ve ben kendim bindim.

    ''Bu arada hangi bölüm? Yani seni nereye bırakacağım?''

    ''Edebiyat fakültesi. Yani benim bölüm Amerikan Kültürü ve Edebiyatı. Peki senin?'' bakalım cevap gelecek mi?

    ''Ben Diş Hekimliği Fakültesi'ndeyim. Çok yakınız.'' bana dönüp gülümsemişti. İlk defa kendinden bahsetti, sonunda.

    ''Arabını daha önce hiç görmemiştim.''

    ''İki gün önce aldım...'' aniden fren yaptı. Neredeyse öndeki arabaya çarpıyorduk. Elleriyle direksiyonu o kadar fazla sıktı ki küfretmemek için sıktığını anlamıştım. Dudaklarınıda sıkıyordu çünkü. ''İyi misin?'' rahat bir nefes aldığındıktan sonra sordu.

    ''A evet evet, iyiyim.'' dedim, soru sormasını beklemiyordum.

    ''Yani babam aldı. Öyle.'' yarıda kalan cümlesini tamamlamıştı. Konu bulmam gerekiyordu. Aklıma gelen ilk soruyu sordum.

    ''Resim yapmayıda seviyorsun heralde?'' şu anda onun hakkında öğrenebildiğim her şeyi öğrenmem lazımdı. Çünkü cevap veriyordu.

    ''Hobi olarak uğraşıyorum. İstersen bir gün tuvallerimi gösterebilirim.''

    ''Olabilir, neden olmasın?'' hoşuma gitmemiş değildi. Ama havalı değil mi? Hem diş hekimi olacak hem de resim yapıyor.

    ''Peki ya sen? Yani senin de bir hobin var mı?''

    ''Dans etmek, yabancı dizi izlemek. Basit gibi gelebilir kulağa ama liseye kadar dans kursuna gittim. Yetenekliyimdir yani.'' dedim ve kıkırdadı.

    ''Görmek isterim o zaman.'' dedi ve kampüslere yakınlaşmıştık. Öğrenciler artık gözüküyordu.

    Üniversiteye girmiştik. Sıra kampüslere gitmekteydi. Benim fakülteme gelmiştik. Araba durmuştu.

    ''Dersliğine kadar bırakmamı ister misin?'' dalga geçiyor gibiydi.

    ''Yok babacığım sağol.'' kapıyı açıp aşağıya inmiştim. Kapıyı kapatmadan önce:

    ''Ne zaman çıkacaksın? Alayım mı?''

    ''Bilmiyorum.''

    ''Mesaj at çıkış saatini. Banada uyarsa almaya gelirim.''

    ''Çok teşekkürler.''

    ''İyi dersler.'' gülümsemesi beni benden almıştı.

    ''Sanada.'' deyip kapıyı kapatmıştım. Ve asıl gün şimdi başlıyordu.

____________________

Yeni bölümde geldiii. Bu bölümde Yenis üniversiteye başladı. Asıl olaylar şimdi başlıyor. Bakalım onu neler bekliyor? =) Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar. Okuduğunuz için ayrıyetten teşekkürlerrr. :) - Ebru

Continue Reading

You'll Also Like

2M 72.1K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

894K 43.4K 50
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
7.1M 410K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...