Tombik!

Door RahimliFatima

218K 9.6K 2.1K

Değiştim. Değiştik. Hayatın bunu yaptığını söyleyemem. Çünkü değişmek için çabaladık. 4 yıl. Fazla değil mi... Meer

1.Bölüm.
2.Bölüm.
3.Bölüm.
4.Bölüm.
5.Bölüm.
6.Bölüm.
7.Bölüm.
8.Bölüm.
9.Bölüm.
10.Bölüm.
11.Bölüm.
13.Bölüm.
14.Bölüm.
15.Bölüm.
16.Bölüm.
17.Bölüm.
18.Bölüm.
19.Bölüm.
20.Bölüm.
21.Bölüm.
22.Bölüm.
23.Bölüm.
Final.
Tombik! (Oyuncular.)

12.Bölüm.

7.5K 335 44
Door RahimliFatima


M

elisa Arzum:

Gözlerim uzaklara dalarken yanımda oluşan hareketlilikle başımı oraya çevirdim. "N'aber, Marslı Kız?" diye yarım ağız gülen Akad'ın ağzına şöyle bir kürek çekmek istedim.

Yapmacık bir tebessüm edip kaşlarımı kaldırarak "Marslı Kız?" dedim merakla. Bir de takma ad mı koymuştu bana? Sarkıntı herif.

Dudaklarını sarkıttı. Düşünür gibi yaparak "Sanırım dünyadan değilsin. Dünya'ya en yakın gezegen de Mars. Senin ordan gelmiş olma ihtimalin var. Çünkü güzelliğin bu dünya için fazla." tam bir çapkın erkek gibi göz kırparak.

"Nereden biliyorsun? Belki geçmişten geldim?" dedim şaşkınca.

Kafasını sallayıp "Senin gibi bir güzelliği görmüş olsaydım kesinlikle unutmazdım." dedi emin bir tavırla.

"Haaa, bütün kızları röntgenden geçiriyorsun yani." dedim kafamı sallayarak dudaklarımı kıvırıp.

"Yok, ben Allah yolundayım." dedi ellerini 'Ben suçsuzum' der gibi kaldırarak. Tabii ki, öylesin. Zaten geçen gün bahçede esmer bir kızla yiyişen Bakkalcı Hamza. Kesinlikle sen değildin.

Yüzümü Akad'a yaklaştırıp tam karşısında durunca şaşkınlıktan yutkundu. Gözlerini benim zümrüt yeşili gözlerime dikip büyülenmiş gibi bana bakıyordu. Çok yakın durduğum için kalbinin de hızlandığını hissetmiştim. Yüzüme alaylı bir ifade koyup "Akad," dedim fısıldayarak. Nefesim yüzüne vurunca gözlerini kapadı. Adını fısıldamam hoşuna gitmişti anlaşılan. Alayla sırıtıp "Karşında aptal yok." dedim tekrar fısıldar tonda. Gözlerini yavaşça açıp gözlerime baktı bir süre. Bir an ellerini kolumda hissettim tek kaşım havalanırken hâlâ alayla yüzüne bakıyordum.

"Çok güzelsin," yutkunup yüzümde gözlerini gezdirerek "Hem de aşırı." dedi büyülenmiş gibi. Eliyle bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırırken gözlerini bir an olsun gözlerimden çekmemişti.

Hızla geri çekilince bir an kendini kaybetti. Ne yapacağını şaşırmış bir şekilde bana baktı. "Melisa, ben..."

Saçımı geri atarak "Biliyorum." dedim kendime emin bir şekilde. Kaşları havalanınca gülümseyerek ayağa kalktım "Güzel olduğumu tabii ki." deyip göz kırptım.

Arkamı döneceğim an Uraz'a toslayınca bakışlarımı gökyüzü mavisi gözlerine dikip kaşlarımı kaldırdım.

"Ne yapıyorsunuz burada?! İkiniz?" diye hafif bir öfkeyle sorunca. Kaşlarım çatıldı. Sol dudağım kıvrılırken "Sana ne?" dedim sağ gözünü kırpıp kafamı sallayarak. Bu çocuğun nesi var böyle?! Akad'ı kendime âşık etme planımı mahvedecek diye korkuyordum.

Kolumdan tutarak "Melisa, yoksa senin Akad'la ilişkin mi var?" sordu dehşetle.

Kaşlarımı çatıp "Çileden çıkarma beni, Uraz. Ne saçmalıyorsun? Akad bu," deyip sırıtarak Akad'a baktım "Yürümediği kız mı kalmış gezegende?" dedim üstüne basa basa. Yakacaktım oğlum, seni. Tekrar bakışlarımı Uraz'a çevirip "Sen ne halt yapıyorsun beni sorgulayarak?" dedim elinden kolumu çekerek sertçe.

"O zaman neden dip dipeydin?"

Ağzımı açacağım an "Yeter be, sana mı hesap vereceğiz?!" dedi sinirle Akad Uraz'a.

"Evet!" diye Uraz öfkeye kudurmuş bir şekilde söyleyince kaşlarım havalandı. N'oluyo lan? Bir benim mi aralarında olan bu gergin çekişmeden haberim yok?

"Bu bizim özelimiz belki?! Yerini bileceksin, Uraz." diye sesini yükseltince Akad, sinirle ittim onu birkaç adım geriye. İkisinin de bakışları bana dönünce "Bakın canlarım, ben şimdi çileden çıktım nereye geleyim?! Sana mı? Sana mı?" diye ikisine de öfkeyle bakınca susmuştular.

"İkinizin de aklı başınıza gelir ama ben gelmem, anlatabildim mi? Öfkenize de kendinize de hâkim olun azıcık. Bu ne abi? Bir de takım arkadaşı olacaksınız? Tükürürüm ama ben sizin arkadaşlığınıza!" diye yüzümü buruşturup hızla uzaklaştım onlardan. Şu sıralar herkeste bir geri zekâlılık var, arkadaş. Bu ne?

Hızlı adımlarla sınıf kapısında duran Alkım'a bakıp "Cereyan mı çarptı kız? Ne bu gerginlik?" dedim alayla.

"Başlatma kızım, cereyanından Masal yok." dedi kısık sesle.

"Nasıl yok? Kayıp mı olmuş?" sordu ne zaman geldiğinden haberim dahi olmayan Güneş. Göz devirip kafasına şaplak vurunca kafasını tutup gözlerini kısarak baktı bana.

"Güneş, b*k kadar yerde kaybolabileceğini de ancak sen düşünebilirdin, kardeşim." diye isyan etti Alkım. Alkım'ı onaylarken Güneş'e bir kez daha şaplak vurdum.

Yine kafasını tutup "Bu ne içindi?" dedi sinirle bana bakarak.

Omuz silkerek dudak büzdüm "Canım istedi." deyip sırıttım.

Bana tekme atmak istediğini görünce "Yerinde olsam onu yapmazdım. Benim hangi dövüş sanatlarında olduğumu bilmen, yapmaman için geçerli bir sebep bence." kaşımı kaldırarak ona bakıyordum.

"Gelmeyin üstüme ya, Sinan'la ayrıldık zaten. Sinirlerim bozuk." söyledi sahte bir üzüntüyle.

Alkım'la ikimiz de birbirimize bakıp "Ne zaman sevgili oldunuz lan?" dedik şaşkınca.

"Sevgili değildik ya, şey sadece o bana 'Su Gözlüm' derdi. Dalgasına söylese bile hoşuma gidiyordu. 'Güneş' dedi bana o yüzden ben de iletişimi mi kestim. Yürümeyeceğim artık ona."

"Dua et başka isim söylememiş, kanka. Benimki ayrılırken 'Bitti, Algın!' dedi bana." deyip sinirle gözlerini kapattı Alkım.

"Kanka, bir herifi değişik söylemiş işte idare ederdin." diye sırıtarak söyleyince Güneş.

Kafasına yine şaplak vurdum. "Pis sarışın," diye tısladı üzerime.

Gözlerimi Alkım'ın dolmuş gözlerine çevirdim.

"Kızım, ciddi ciddi ayrıldınız mı?" dedim şaşkınca. Dudağını dişleyip omuz silkti.

"Bilmiyorum," dedi üzgünce. Anlaşılan Alkım'ın o pisliğin geri döneceğine umudu vardı. Zaten dönmeliydi o it! Ne hakla benim kankamı üzer!

"Güneş," diye çağıran Sinan'a doğru çevirdik kafamızı yanında Uraz ve Akad'da vardı. Ben göz devirince Güneş kaşlarını çatarak "Pardon? Kimi çağırdınız? Duyamadım da." dedi elini kulağına koyarak. Artiste bak.

Sinan derin bir nefes alıp "Su Gözlüm, bir dakika gelir misin?" deyince Güneş memnuniyetle gülümseyip "Geliyorum." dedi Sinan'a doğru ağır adımlarla giderek.

Alkım'la bir birimize bakıp güldük. Hani lan ayrılmıştın, trip atacaktın sen? Bu kız bu çocuğa bayağı bayağı âşık olmuştu anlaşılan.

Elimle saçımı arkaya savurunca Akad'ın "Saçın olayım sev beni." deyişini duyup ona gözlerimi kısarak çevirdim.

Bu sırada Uraz'dan cevap gecikmemişti. "Kıçım ol karşıyayım seni. Nasıl fikir?" deyip alayla gülmüştü.

Akad yüzünü buruşturup "İğrenç fikir." deyip kusuyormuş gibi yaptı.

Şimdi bu geri zekâlı çocuklar bana tekrar arkadaş olduklarını mı göstermek için çabalıyordular? İnanan da taşa dönsün.

"Geliştirin bence kendinizi. Fazla iyi oynamıyorsunuz." diyerek ikisinin de omuzuna vurdum. Aralarından geçerek kendi bölümüme doğru yürüdüm. Daha çok sürüneceksin Akad Efendi. Senin bu daha iyi günlerin.


Güneş Armağan:

"Ne vardı?" diye keyfimi bozmadan kahverengi gözlerine çevirdim mavilerimi.

"O fotoğraf ne öyle, Güneş?" diye kaşlarını çatarak sordu bana.

"Ne fotoğrafı?" Aslında neden konuştuğunu biliyordum. Ama bilmemekten gelmek hayli işime geliyordu.

"Biliyorsun bence sen."

"Yooo, bilmiyorum. Söyle bileyim." dedim üzerine giderek. Sorsana ya. Bakışlarını gökyüzüne çevirip tekrar bana baktı. Sanırım sabır diliyordu.

Hakkını vermeliyim adam resmen gözlere şenlik.

Gözucu onu süzdükten sonra belli belirsiz gülümsedim. Sinirli hâli tam yemelik bu çocuğun.

Elini öfkeli bir şekilde cebine attı. Telefonu çıkarıp hemen bir şeylere girdi sonra ekranı bana çevirdi.

"Gördün mü?" diye dişlerinin arasında tısladı.

Kaşlarımı kaldırıp "Yani?" dedim anlamayarak. Salağı oynamayı seviyorum ne yapayım?

"Hepsi ayrı ayrı erkek farkındasın değil mi?! Bir de maşallah içiçesin hepsiyle." öfkeli bir biçimde.

"Bazısı arkadaşım, bazısı kuzenim." dedim umursamazca.

"Güneş, onların senin arkadaşın ya kuzenin olması erkek oldukları gerçeğini değiştirmez."

"Sinan'cım, onlar benim arkadaşım senin gibi. Seninle de böyle fotoğraflarım olabilir yani. Benim için sorun olmaz." dedim umursamazca.

Dişlerini birbirine geçirdiği gerginleşen yüzünden ve kasılan vücudundan belliydi. Telefonda bir başka fotoğrafa girip bana çevirdi ekranı.

"Peki, bu erkek çıplak ve neredeyse sana sarılmış durumda! Kim bu?" dedi dişlerinin arasında.

Gözlerimi tekrar alev saçan gözlerine çevirip "Süt kardeşim." dedim aynı sakinlikle.

Oğlum, ne bu şiddet ne bu celal?

"Bunun süt kardeşin olduğuna emin misin? Hiç kardeşçe bir sarılmaya benzemiyor çünkü. Herif ahtapot gibi kollarını sarmış her yerine!"

"Ah, Sinan! Çok büyütüyorsun. Gereksiz birkaç fotoğraf yüzünden nedir bu?" bıkkınca söylendim.

Derin bir nefes aldı. "O fotoğrafları sileceksin."

Kahkaha atıp "Başka emrin, paşam?" diye sordum kocaman açarak gözlerimi.

Yüzünü bana yaklaştırıp "Ve bir daha görüşmeyeceksin onlarla." gözleri ile yüzümü inceleyerek.

"Hayır." dedim kesin bir dille.

Oflayarak geri çekildi. "Şunları silmen için ne yapayım, kızım?!"

Elimi çeneme koyup hafif gülümsedim.

"Şey yap mesela, kudur." deyip göz kırptım.

Arkaya doğru adım atarak gülümsedim. Yanılmıyorsam Sinan beni kıskanıyor.

Üzgünce bana baktı "Güneş," dedi dudaklarını bükerek. Beni kıskanıyordu. Başarmıştım! Evet! Benden hoşlandığına dair bir alametti bu. Ama ondan önce intikam almam gereken biri vardı. Arkamı dönüp emin bir şekilde kafeteryaya doğru yürüdüm sırıtarak. Karşımdan Anıl'ın bir kızla gülerek yürümesini görünce yüzüm düşmüştü. Daha seninle işim bitmedi Anıl Efendi. Bana yaşattığın rezilliğin aynısını sana yaşatmazsam ben de Güneş değilim.

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

18.4K 1.5K 18
Misty'nin yaşadığı dünyada 6 farklı tür vardı elfler, şeytanlar, periler, şekil değiştirenler, element kullanıcıları ve türlerin arasında en güçsüz v...
466K 14.6K 136
Beğeneceğinize Eminimm ...
175K 10.7K 25
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
1.1M 39.5K 58
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!