AGORAFOBİ🍓 |Jikook

By jikookunbuzpateni

323K 24K 8.9K

Jeon Jungkook ilk kez birinin yanında titremedi... Park Jimin ise ilk kez birine korkuyla yaklaştı... -TAMA... More

^1^
^2^
<3>
<4>
<5>
<6>
<7>
<8>
<9>
<10>
<11>
<12>
<13>
<14>
<15>
<16>
<17>
<18>
<19>
<20>
<21>
...Bilgilendirme...
<22>
<23>
<24>
<25>
<26>
<27>
<28>
<29>
<30>
<31> (M) 🔥
<32>
<33>
<34>
<35>
<36>
<37>
<38>
<39>
<40> (M)🔥
<41>
<42>
<43>
<44>
<45>
<46>
<48>
<49>
<50> (Final)

<47> (M)🔥

5.4K 327 92
By jikookunbuzpateni

  (medyaya kurban olurum mcşxöcö)

     Jungkook gömleğinin ilk 2 düğmesini açıp bana döndü.

     Bense odanın ortasında gergince dudaklarımı dişliyordum.

     Yanıma gelip ellerimi ellerinin arasına aldı ve başını bana doğru eğerek benimle göz teması kurdu.

  "Bir sorun mu var bebeğim?"

     Anlayışlı ses tonu titrememe neden olurken gözlerimi kırpıp derin bir nefes aldım.

     Jungkook ellerimi tutan ellerinden birini bırakıp elini yanağıma çıkardı ve baş parmağı ile yanağımı okşamaya başladı.

  "Jimin, hadi söyle sevgilim. Ne oldu sana?"

     Ses tonu ağlamama sebep olurken iç çektim.

     Neden böyle olmuştum bilmiyordum ama hem mutluydum hemde biraz önceki olacak şeyden dolayı tedirgindim.

     Evet daha olmuştu ama bu seferki hepsinden farklıydı. Evlenmiştik, eş olmuştuk artık. Ve bu evlendiğimiz gece yapacağımız bir şey olacaktı.

     Ya istediği gibi bir eş olamazsam, ya bu gece ona istediğini bir eş olarak veremezsem diye düşünüp duruyordum.

     Yavaş yavaş akan gözyaşlarımı baş parmağı ile silip şefkatle bana baktı.

  "Jimin, seni kıracak bir şey mi yaptım? Neden ağlıyorsun?"

     Başımı hayır anlamında salladım.

  "O zaman neden ağlıyorsun? Eğer... eğer sorun az sonra yapacağımız şeyse... yapmayabiliriz istemiyorsan. Hiç sorun değil."

     Telaşla başımı kaldırıp ona baktım.

     Öyle düşünmesini istemiyordum.

  "H-hayır hayır. S-sorun o değil."

  "Sorun ne meleğim? Neden ağlıyorsun?"

     Söylemeliydim.

     Söylemediğim sürece olmayan şeyler düşünecekti ki bu istediğim en son şeydi.

  "B-ben mutluyum... Ç-çok mutluyum. Ama aynı zamandada tedirginim."

     Gülümseyerek saçlarımı okşadı.

  "Ya sana iyi bir eş olamazsam?"

     Merhamet kokan gözlerinin bakışları altında eziliyordum.

     O kadar güzel bakıyordu ki...

  "Minie, neden böyle düşünüyorsun? Sen olmasaydın ben ölmüş olacaktım belki. Sen hayatımdaki en değerli kişisin. Senin bana iyi bir eş olmaman söz konusu bile olamaz. Sen benim hayatımda gördüğüm en iyi insansın ve... -"

     Ceketimi omuzlarımdan sıyırıp yere düşmesini sağladı. Ardından boynumdaki beyaz ve yumuşak kurdelayı çözüp ceketin üstüne, yere düşmesini sağladı.

     Daha sonra alnıma öpücük bıraktı ve konuşmaya devam etti.

  "...-Ve sen Jeon Jimin, gülümsemelerimin tek nedenisin. Lütfen öyle düşünme."

     Jeon Jimin...

     Bu kelimeyi vurgulayarak söylemesi istemsizce gülümsememe neden olmuştu.

     Artık Jeon Jimin'dim.

     Bir süre birbirimize bakmıştık. Anın gerçekliğini test ediyorduk belkide.

     Ama gerçek olduğuna ilk karar veren taraf ben olmuştum. Parmak uçlarıma çıkarak Jungkook'un dudaklarını dolgun dudaklarımla örttüm.

     Dudaklarına sadece küçük öpücükler bırakıp hafif geri çekiliyordum.

     Jungkook bunu bir süre yapmama izin verdi. Ardından öne doğru atılıp belimi kavradı ve beni kendine çekerek dudaklarımızı birbirine kenetledi.

     Nefessiz kaldığımızda sesli bir çekilde ayırmıştık dudaklarımızı.

     Yüzümde gözlerini gezdirirken elleri gözleğimin düğmelerindeydi. Tüm düğmeler açılana kadar teker teker açtı ve en sonunda gömleği yavaş ve baştan çıkarıcı bir şekilde omuzlarımdan kaydırdı.

     Tekrar dudaklarımız birleştiğinde savsak ve yamuk adımlarla yatağa doğru gidiyorduk. Aslında ben gidemiyordum. Jungkook beni ittirerek bana yön veriyordu. Takıldığımda hiç zorlanmadan tutuyordu.

     En sonunda sırtımda siyah yumuşak çarşafı hissetmiştim. Çarşafın soğuk olmasından dolayı(?) titremiş ve sesli bir şekilde nefes almıştım.

     Jungkook üzerime eğilmeden önce kendi gömleğini çıkardı ve rastgele bir yere fırlattı.

     Gözlerim karın kaslarında, dövmeli ve kesik izleri olan göğüste dolaştı.

     Tekrar üzerime eğilip dudaklarımdan kısa bir şekilde öptü ve dudaklarını aşağı kaydırarak boynumu öptü.

     Nefeslerim sıklaşmıştı ve yavaş yavaş düşünce yetimi kaybediyor gibi hissediyordum.

  "Ağhh"

     Aniden boynumu ısırmasıyla inlemem benden izinsiz dudaklarımdan fırlamıştı.

     Ve bu kendimi tutma çalışmalarımın çöpe gitmesine yol açmıştı.

     Boynumu ısırmaya, emmeye ve öpmeye devam ederken sık sık nefesler alıp inliyordum.

     Köprücük kemiklerimde oyalanıp dahada aşağı indi.

      Tanrım...

     Dudakları her yerdeydi!

     Sağ göğsümü öptükten sonra zevkten dolayı şişmiş ve belirginleşmiş olan göğüs ucumu ısırdığında çığlık atmıştım.

  "JUNGKO-AHHĞ!"

     Jungkook ise işine devam ediyor bir an olsun dudaklarının hareketini kesmiyordu.

     "Seni seviyorum."

     Göğsümün biraz altında olan ve onun yapmış olduğu dövmenin üzerinden işaret parmağıyla geçti ve uzun bir öpücük bıraktı.

  "Kookhh, l-lütfenhh."

     Yalvarırcasına çıkan sesime karlı Jungkook başını kaldırdı ve bana sırıtarak baktı.

     Tanrım, gerçekten aklımı yitireceğim...

  "Lütfen ne?"

     Sırıtarak söylediği şey tekrar inlememe neden olmuştu.

     Oyun oynuyordu benimle. Ve ben bundan çok hoşlanmıştım.

  "J-Jungkook-ahh"

     Konuşmamı engelleyen şey penisimin sızlamasıydı. Fazlasıyla sertleşmiştim. Ve Jungkook'un benimle oynaması buna hiç yardımcı olmuyordu.

     Yavaşça parmaklarını pantolonumun düğmesine getirdi.

     Düğmeyi çözdükten sonra elini fermuara getirdi. Bilerek ve sırıtarak parmağını penisime yavaşça sürterek fermuarı açtı.

     Kıvranmaya başlamıştım.

  "K-Kookhh lütfen. Seni i-istiyorum."

     Bir anda Jungkook'un hareketleri hızlanmıştı hızla benim pantolonumu ve boxerimi çıkardı.

     Aldığım zevk o kadar sarhoş etmişti ki beni, utanamıyordum bile...

     Kendi pantolonunu da çıkarıp iki parmağını dudaklarıma götürdü.

     Oyun oynama sırası bendeydi...

    Parmaklarını ıslak ve sesli bir şekilde emip ıslatırken baygın bakışlarla ona bakıyordum.

     Boğuk bir hırıltı bırakarak parmaklarını ağzımdan çekti.

     Elini deliğime götürüp parmaklarıyla deliğime dokundu.

  "Mmph"

     Kendimi istemsizce çekmeye çalışmıştım ama bu çalışmalarım Jungkook'un beni omzumdan tutmasıyla sona ermişti.

  "Canın daha sonra çok fazla acımaması için bu gerekli bebeğim, biliyorsun..."

     Başımı tamam anlamında sallayıp bir parmağını içime itmesine izin verdim.

  "Ahmp"

    İlk parmağın çok canımı acıtmadığını düşünürken yerine ikincisi ve ardından üçüncüsü eklendiğinde inlemelerim artmıştı.

     Canım yanıyordu ama yinede Jungkook'u istiyordum.

     Jungkook bir süre parmaklarıyla içimi genişletti.

  "Kook-ahh, seni i-istiyorummhh"

     Jungkook parmaklarını içimden çektiğinde içimde oluşan boşluk hissiyle mırıldandım.

  "Seni seviyorum Jimin-ah."

     Jungkook'un sesini duyduğumda gülümsedim.

     Jungkook ilk önce sağ elimi kendi eline kenetlemişti ardından ise dudaklarıyla dudaklarımı örttü.

     İçimde hissettiğim dolulukla gözlerim yaşarmıştı.

     Dudaklarımı örten dudaklar yüzünden boğukça inledim.

     Dudaklarımız ayrıldığında ben aldığım zevk nedeniyle gözlerimi kapatmış yüksek sesle inliyordum.

  "H-hızlan Kookhh."

     Jungkook aldığı komutla hareketlerini hızlandırmıştı. Sürekli karnımı, göğsümü ve boynumu öpüyor, emiyordu.

     Aynı zamanda bana sevgi sözcükleri söylüyor ve kalbimin imkanı varmış gibi daha hızlı atmasına neden oluyordu.

     Boynumun hatta tüm vücudumun morluklarla kaplı olduğunu biliyordum. Gerçi Jungkook'un da benden farkı yoktu.

  "Ahhmmph"

     Penisimi saran ellerle aklımı tümden yitirmiştim.

     İnlemelerim artmış boşta olan elimin tırnaklarını Jungkook'un sırtına ve boynuna geçiriyordum.

  "Jungkook - ahhmp"

     Jungkook'un eline doğru gelirken belim yay gibi gerilmişti. Ve bu Jungkook'un penisinin dahada derinime batmasını sağlamıştı.

     Jungkook'un düzensizleşen gel-gitlerinden onunda yakın olduğunu anlamıştım.

     En sonunda o da içime geldiğinde alnını göğsüme dayadı ve içimden çıkmadan bir süre soluklandı.

     Nefesleri biraz olsun düzene girdiğinde yavaşça içimden çıkıp beni kaldırarak başımın yastığın üzerine düşmesini sağladı.

     Fazlasıyla halsiz hissediyordum ki her seferinde böyle oluyordu.

     Yatağın diğer tarafıda çöktüğünde Jungkook ikimizinde üstüne siyah örtüyü örttü.

     Ardından beni iyice kendine çekip güçlü kollarıyla belimi sıkı sıkı sardı.

     Kıkırdadım.

     Onunda gülümsediğine emindim.

     Biraz daha geriye giderek ona iyice sokuldum ve bedenlerimizin geniş yatakta bir olmasını sağladım.

  "Seni seviyorum. Seni çok seviyorum."

     Jungkook'un rahatlatıcı sesini duyduğumda içimi kaplayan huzurun göğsümü ağrıttığına karar vermiştim.

  "Bende seni çok seviyorum."

°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Merhabaaaaa. Agorafobi'nin bitmesine son 3 bölüm:')

Nasılsınız bebeklerim?

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Sizi seviyorum... 💜💙💚💛🧡❤️

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 364 15
"Evleniyor olmamız sana iyi davranacağım anlamına gelmez, anladın mı?!" ~~~ Kore'nin en zengin çocuğu Jeon Jungkook, ikinci en zengin çocuğu Park Ji...
28.8K 3.2K 12
Jeon Jungkook model Park Jimin'in fotoğrafçısı. Jungkook ıslak rüyalarını süsleyen Jimin'in arsızlıklarına karşı direnebilecek mi? "Jimin sen baştan...
27.5K 1.8K 14
JM: Jimin? Hyung nerede velet. JK: Bundan sonra hyung falan yok sana.