Mafya Lisede Poysel •Tamamlan...

By birpatibirkitap

1.2M 56.7K 22.3K

Narin,saf ve pembemsi bir kişiliğe sahipmiş gibi görünse de güçlü,sabırlı ve inatçı bir kız. Asabi,sinirli,ha... More

Bölüm 1 •Kirli Ve Tozlu•
Bölüm 2 •Yerçekimli Karanfil•
Bölüm 3 •Kırık Geçmiş•
Bölüm 4 •Kelebeğin Rotası•
Bölüm 5 •Eliz•
Bölüm 6• Karanlığın İçindeki Papatya•
Bölüm 7 •Panda Cehenneminin Yılan Kraliçesi•
Bölüm 8 •Güneş•
Bölüm 9•Ruhu ölü sarışın•
Bölüm 10 •Ruhu yanan Sarışın•
Bölüm 11•Renkleri Solduran Kraliçe•
Bölüm 12 •İrislerine deniz kaçan kız•
Bölüm 13 •Ruhsuz ve Sarhoş Part 1•
Bölüm 14•Ruhsuz ve Sarhoş Part 2•
Bölüm 15 •Meyhaneciye Aşık Rakı•
Bölüm 16 •Kanatlanan Filler•
Bölüm 17•Okyanusun Dibindeki Aşk•
Bölüm 18 •Toprağına Aşık Papatya•
Bölüm 19 •Huzur Kolları•
Bölüm 20 •Ruha Bırakılan Dümen•
Bölüm 21 •Lunapark'ın Katili•
Bölüm 22•Okyanusun Dibindeki Ceset•
Bölüm 23 •Katil Bir Kelebek•
Bölüm 24 •Anı Atlıları•
Bölüm 25 •Hikaye Katili•
Bölüm 26 •Dev Bir Küllük •
Bölüm 27 •Alevlenen Okyanus•
Bölüm 28 •Kül Kadın•
Bölüm 29 •Yaşama Tutunan Okyanus•
Bölüm 30 •Sarışına Açılan Okyanus•
Bölüm 31 •Ölüme Açılan Adım•
Bölüm 32 •Aptal ve Bencil•
Bölüm 33 •Karabela•
Bölüm 34 •Gönül Ateşi•
Bölüm 35 •Sarmaşık•
Bölüm 36 •Ruha Aşık Avcı•
Bölüm 37 •Serzeniş•
Bölüm 38 •Anımsama•
Bölüm 39 •Güzel ve Çirkin•
Bölüm 40 •Çift Kuyruklu Tilki •
Bölüm 41 •Külkedisi•
Bölüm 42 •Gök•
Bölüm 43 •Belirsizlik Çukuru•
Bölüm 44 •Denge•
Bölüm 45 •Çizgi•
Bölüm 46 •Küçük Bezelye•
Bölüm 47 •Yaşam Savaşı •
Bölüm 48 •Kanlı Takvim•
Bölüm 49 •Küçük Tırtıl•
Bölüm 50 •Tuzlu 2020•
•~•
Bölüm 51 •Sahipli Papatya•
Bölüm 52 •Peri Masalı• 👰🏻🤵🏻
Bölüm 53 •Karpuz•
Bölüm 54 •Minik Periler Aşkına•
Bölüm 55 •Anne Karahan•
Bölüm 56 •Fal•
Bölüm 58 •Çırpınış•
Bölüm 59 •Kargaşa•
Bölüm 60 •Barut'un Perileri•
Bölüm 61 •Duru ve Doğa•
Bölüm 62 •Masal•
Bölüm 63 •Kutsal Bebek Günü•
Bölüm 64 •Peri Kızı•
Bölüm 65 •Geçmiş Silsilesi•
Bölüm 66 •Tom ve Jerry •
Bölüm 67 •Mavi Dolunay•
Önemli Mümkün Olduğunca Herkes Okusun
Bölüm 68 •Alyans•
Bölüm 69 •Süper Amca!•
Bölüm 70 •Dantelli İletişim•
Bölüm 71 •Kavramlaşan Aşk•
Bölüm 72 •Aşk Savaşı•
Bölüm 73 •Aşk Yılı•
Bölüm 74 •Zehir ve Antidot•
FİNAL •İmkansızlık Kümesi•
•75,5•
Özel Bölüm 1 •Ayışığı Dansı•
Duyuru BALKABAĞI
Balkabağı

Bölüm 57 •Mektup•

9.3K 440 102
By birpatibirkitap


•••
Selen Karahan

Sandalyede yavaşça sallanırken,Bartu'nun annesi için hazırlanışını izliyordum.İki gün boyunca onunla kalacağı için büyük bir heyecanla sırt çantasına eşyalarını koyuyordu.

"Benim için pudin yapar mısın?"

Hâlâ puding diyemediği için 'pudin' diyişine karşılık gülümsedim.Kafamı olumlu anlamda sallarken,aldığı cevabın sevinci ile bağırıp zıplamaya başladı.Bartu Karahan'ın favorisi,Antep fıstıklı pudingti.Genel olarak hepsini yiyordu fakat özellikle sevdiği tek çeşidi vardı.Antep fıstıklı.Poyraz,amcasına büyük bir toplantıda eşlik edeceği için tüm gün boyunca evde olmayacaktı.Bartu ise annesine gidiyordu.Evde sadece kızlarım ve ben kalacaktık.Bartu'nun gereksizde olsa annesine göstermek istediği oyuncaklarını başka bir çantaya dolduruşunu izledim.Anne olarak kabul ettiği günden beri,bana daha yakındı.Herşeyini anlatıyordu.Hatta izlediği çizgi filmleri bile bana heyecanla anlatıyordu.Onun sayesinde çizmeli kedinin aslında insan olabileceğini,çünkü onun konuştuğunu fark etmiştim.Kediler konuşamıyordu fakat çizmeli kedi konuşabiliyordu,öyleyse bu onu insan yapmaz mı Anne?.Sorusu tamı tamına bu şekildeydi.Babasının aksine beni gerçekten aptal gibi hissettiren tek kişiydi.Şahane bir zekası,farklı bir görüşü vardı.

"Ona Çizmeli Kedi'yi anlatıyım mı?"

Minik elleri ile uzamış saçlarını geriye doğru atıp,son oyuncağını da çantasına sıkıştırmıştı.Eliz'in bu hayran olunası bakış açısına karşılık vereceği cevabı merak ettiğim için kafamı hafifçe olumlu anlamda salladım.Bartu'ya vereceği cevabı merakla bekliyordum.

"Elbette,annenin ne diyeceğini bende merak ediyorum"

Köşede duran süt bardağını elime alıp,kızlarım için koca bir yudumu hızlıca mideme indirmiştim.Onlar için yediklerimin haddi hesabı yoktu.Karnım hızla büyümeye devam ederken,Bartu sürekli arkadaşı Ada'yı yiyip yemediğimi soruyordu.Karnımın büyümesi,ona arkadaşı Ada'yı anımsatıyordu.İlginç bir çocuktu.Sırtına giysileri ile dolu çantayı takıp,hızlıca yanıma geldi.

"Hey,o benim!"

Açıkcası,o benimdi.Lakin yarılanmış bardağı,üzülmüş bir şekilde ona uzattım.

"Üzgünüm Bartu,geri kalanını iç"

Bartu eli ile bardağı hafifçe itip,yanağıma küçük beklenmedik bir öpücük kondurdu.

Başka hiçbir veda sözcüğü söylemeden,odanın önünde onu bekleyen Emre'ye doğru koştu.İkisi beraber aşağı doğru inerken,derin bir nefes aldım.Bartu,iki gün boyunca çizgi film anlatamayacaktı.Buna üzülmem gerekiyordu çünkü gelince hiç susmayacaktı.Yavaşça sütün geri kalanını içip,sakince odanın camından dışarıyı izledim.Bartu mutlulukla arabaya binip,kendi kapısını kapatmıştı.Emre ile gözden kaybolana dek onları izlemiştim.Yardımcımız Emine hanım,koşarak odaya girince yüreğim ağızımdaki gelmişti.Sinirle ona baksam da,çalan telefonumu bana uzatınca hiçbirşey söylememiştim.Gözden kaybolana dek,çalan telefonu umursamamıştım.Bir önceki yardımcı ile olan sorunu hâlâ dün gibi hatırlıyordum.

"Seni dinliyorum Çisem"

Çisem kalabalık bir ortamda olmalıydı ki,sesten onu duyamıyordum.Telefon kapandığında,umursamamaya çalıştım.Nasıl olsa geri arayacaktı ve her zamanki gibi yeğenlerini soracaktı.Bu artık alışılmış bir aktiviteydi.Yavaş hareketlerle oturduğum yerden kalktım.Aklım falcı kadın ve o kadının söylediklerindeydi.İçim tuhaf bir duygu ile adeta kavruluyordu.Yakmayı düşündüğüm günlüklerimi alıp,adımlarımı Poyraz'ın çalışma odasına doğru yönlendirdim.Daha önce onun çalışma odasına hiç girmemiştim.Evde büyük bir temizlik havası hakimdi.İkizlerin odası hariç,her yer temizleniyordu.İkizlerin odasıyla özellikle kendim ilgilenmek istediğim için Çisem'in de gelmesini bekliyordum.Aldığımız eşyalar,yerlerine yerleştirilecekti.Fazla büyük bir oda değildi burası.Kapının hemen karşısında büyük bir çalışma masası ve rahat bir sandalye vardı.Duvar kitaplıkla kaplanmıştı ve oda fazla büyük olmadığı için kolay olmuştu.Küçük bir koltuk,bir bilgisayar ve birkaç dosya hariç kayda değer hiçbirşey yoktu.Gözlerim duvara asılı mantar panoyu buldu.Bartu'nun rengarenk çizimleri,panoyu doldurmuştu.Ellerimi yavaşça resimlerin üzerinde dolaştırdım.Onun bu kadar iyi bir baba olabileceği,aklımın ucundan bile geçmemişti.İyi bir insan olduğunu biliyordum.Lakin iyi bir baba olmak,daha farklı gibiydi.Ellerimi karnımda gezdirip,gülümsedim.Neşeden uzak,buruk bir gülümsemeydi.Yavaşça masasına doğru ilerleyip,günlükleri dosya ve raporların bulunduğu masaya bıraktım.Belimdeki ağrı kendini yine göstermeye başlamıştı.Oyalanmadan kendimi sandalyesine bırakıp,odaya işlenmiş kokusunu içime çekmiştim.Çocuklar yüzünden sigara içmeyi azaltmıştı.Sadece bahçede veya eve gelmeden içiyordu.Eve işlenmiş kokusu,daha çok kendisine ait bir kokuydu.Masasının üzerinde duran aile fotoğrafımıza baktım.Yeni bir fotoğraftı.Bartu,çizgi filmde bir deniz görmüştü ve oda görmek istediğini söyleyip gidene kadar ağlamıştı.Emre'nin çektiği bu fotoğraf,eşşizdi.Poyraz,Bartu'nun hizasında yere çökmüştü.Kumların yapıştığı ayaklarına gülerken,ben elim belimde onlara bakıyordum.Tuhaf bir fotoğraftı fakat yansıttığı mutluluk görmeye yetiyordu.Olabildiğince çok arkama yaslanıp,sandalyenin hafifçe sallanmasına izin verdim.O sırada telefonum yeniden çalmaya başlamıştı.Bu kez arayan annemdi.Kısaca açıp,günün kısa değerlendirmesini ve iyi olduğumu ona sunmuştum.Babamla aralarından su sızmıyordu.Yeniden barışmışlardı ve beraber yaşıyorlardı.Aklımı kurcalayan ve içime düşen hüznün sebebi olan o konuyu onada sormuştum.

"Doğum zor mu?"

Annemin basit ve rahatlatıcı cevaplarının ardından,ona falcı kadının söylediklerini anlatmıştım.Öfkeyle kadına saydırıp,hamile bir kadına neler söylediği için onu suçlamıştı.Oysaki kadın sadece hissettiklerini söylüyordu.O sırada çalışma odasının kapısı tıklatıldı.Annemle hızlı bir vedalaşmanın ardından,içeri girmesi için ses çıkardım.Gülümseyerek,merakla kimin geldiğine baktım.Gelen kişi müstakbel dostum,Sarp Ekin Devrimdi.Poyraz'ın ondan ölesiye nefret ettiğini düşünürsek,burada olması garipti.Ayağa kalkacağım sırada beni engelleyip,eliyle oturmamı işaret etti.

"Ben...sadece seni görmek istedim.Poyraz'ın haberi var"

Ufak detayına karşılık gülümsemiştim.Elindeki küçük bir kutu ile masanın önündeki koltuklardan birine oturdu.

"Sanırım,gördüğüm en güzel hamilesin"

En paspal halimi görmüştü ve nazik olmak adına böyle söylediğini biliyordum.İnanılmaz bel ağrıları çeken,karnı yüzünden uykusuz kalan,ödemli bir kadın nasıl güzel olabilirdi ki?.

"Ah,çok naziksin Sarp"

Gülümsedi.Laciverti anımsatan gözleri,merakla Poyraz'ın odasında dolanıyordu.Açık bıraktığı kapı,yanlış anlaşılmak istemediğinin açık bir göstergesi gibiydi.Niyeti ve samimiyeti o kadar masumdu ki,onun gibi bir erkeği hiç görmediğimi o zaman fark etmiştim.

"Bu renkli defterler de ne böyle?"

Hızlıca defterlerimi ondan kaçırdım.İstediğim son şey,Poyraz'a olan aşkımın yazılı olduğu sayfaların okunmasıydı.O an,ona tüm endişelerimi açıkça anlatabileceğimi fark etmiştim.O aile içinden uzaktı ve beni hiç yargılamadan dinleyebilirdi.Poyraz'ın benim endişelerimi korkuyla dinlemesi,Çisem'in hafife alıp herşeyin iyi olacağını söylemesi,diğer kızların bu konu hakkında hiçbir düşüncesinin olmaması yorucuydu.Annem...o sadece kendi kızını düşünüyordu.Onları benimsemiş,sevmişti fakat söyledikleri ikizlerden çok beni düşündüğünü gösteriyordu.Oda kendi kızını düşünüyordu,tıpkı benim kendi kızlarımı düşündüğüm gibi.Sarp,heyecanla bana bakıyordu.Birşeyler duymaya,destek olmaya her an hazırdı.Derin bir nefes aldım.Sarp,dertleşmek için mükemmel bir dosttu.Tarafsız olması ve yargılamaması harika bir dost yapıyordu onu.

"Aslına bakarsan,bunlar güçlü olduğumu ve her an mucizelerin olabileceğini hatırlamak için"

Elimdeki günlükleri hafifçe ona salladım.Dikkatle beni dinliyordu ve gözlerime de bakarak bunu bana hissettiriyordu.Asıl endişemin duyduklarım olduğunu,yaşadığı kötü deneyimi anlatan kadın ve falcının söylediklerini ona söylemiştim.

"Bu çok tuhaf bir duygu Sarp.Ya onlar için yeteri kadar güçlü olamazsam?.Onlara kavuşmadan,kaybetme fikri o kadar korkunç ki...kafayı yiyeceğim"

Duygularımı tüm samimiyetim ile ona dökmüştüm.Onda olan rahatlığım,onu sık görmediğim içindi.Elindeki paketi verirken,dalgın görünüyordu.Gülümsemeye çalışşa da,yüzündeki o ifadeyi yakalamıştım.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Hiç dercesine,elini savurdu.Hiç demenin,aslında büyük bir paragraf dolusu olay barındırdığını biliyordum.Ellerimi karnımın üstüne yerleştirirken,günlükleri de yeniden masanın üzerine bırakmıştım.Hediyesine bakmadığım aklıma gelince,hızlıca paketi aldım.Orta boy bir kutuydu.Beni heyecanlandıran bir hediyeydi çünkü ondan ilk kez bir hediye alıyordum.O kadar zevkliydi ki,onun zevkinin neye dönüştüğünü görmek beni sabırsızlandırıyordu.

"Seni anlayabiliyorum" dedi,dalgın bir şekilde.Gözleri bir noktaya sabit bir şekilde bakıyordu.O an onun kesinlikle bir yarası olduğunu anlamıştım.Annesi hayattaydı.Ya çocuğunu kaybetmişti -ki bu düşük ve düşünülemez korkunçlukta bir ihtimaldi- ya da kardeşini.Paket kare şeklinde bir kutudan oluşuyordu.O kadar özenle hazırlanmış ve güzeldi ki onu alamayacağımı düşünmeme sebep olmuştu.Kutunun içerisinde üç küçük kutu daha vardı.Hızla kutuya açtığımda gördüğüme inanamamıştım.Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken,Sarp'a bakıyordum.

"Yuh!.Altın emzik mi aldın?!"

Aklıma bile gelmeyecek ultra zenginlik alan bu hareket,şaşırmama sebep olmuştu.Sanırım ikizlerime alınan altın emziği,hayatım boyunca unutamayacaktım.O kadar gereksiz ama etkileyiciydi ki,yüz ifadem Sarp'ın komiğine gitmişti.Aslına bakarsanız,hayat komikti.Sarp,zorla evlendirilmek üzere olduğum bir adamdı.Eğer o iyi biri olmamış olsaydı,ben Poyraz'ı bir daha hiç görememiş olacaktım.Bezelyeler hiç varolmamış ve Bartu bana hiç 'Anne'dememiş olacaktı.Aslında hayatimdaki herşey onun hayatıma girmesi ile düzelmişti.Şimdi Sarp,neredeyse evlenmek üzere olduğu kadının çocukları için iki tane altın emzik almıştı!.

"Sarp şaka gibisin!"

O an en mantıklı olan şeyi söylemiştim.Üzülerek paketi ona itmiştim.Bunları kabul edemeyeceğimi söylemeye hazırlanırken,Sarp elini kaldırdı.Durmam için kaldırdığı eli,yeniden paketi bana doğruda itmişti.

"Aklımdan geçenleri söyleme sakın.Usulca önündeki diğer kutuyu aç sevgili dostum"

Sözlerini ikiletmeyip,biraz da meraktan kabullenmiştim.Önümdekinin takı olduğuna hiçbir şüphem yoktu.Kutuyu açarken,abartısız birşey olmasını dilemiştim.Hamile bir kadının boydan bir hali ve küçük bir kedinin kolyesiydi bu.Şaşırarak ona bakmıştım.Hamile kadını bir tık anlasam da,kediyi anlayamamıştım.Yeniden beni şaşırtabilemesine karşılık gülümsedi.

"Kedi,bir Mısır Tanrıçasını temsil ediyor"

Işıl Işıl parıldayan kolye,kalbimin erimesine sebep olmuştu.Hayranlığımı gizlemek adına,kutuyu hızlıca kapatıp onu dinlemeye başladım.

"Bu tanrıçanın adı Bastet,tanrıların tanrısı Ra'nın kızı.Cinsellik ve doğurganlık tanrıçası.Daha sonra hastaları iyileştirme,yağmur yağdırma gibi birçok özelliği olduğu söylense de hamileleri koruyan bir tanrıça olarak biliniyor"

Uzun soluklu açıklamasını bölen,odaya giren Emine hanımdı.Muhtemelen ona eve girer girmez,ne istediğini sormuştu.Önüne kahvesini bırakıp,hızlıca odadan çıkmıştı.Sarp gibi oda kapıyı açık bırakmış ve gözden kaybolmuştu.Kediyi anlamanın verdiği rahatlıkla,koltuğa iyice yaslandım.Sarp,kahvesinden büyük bir yudum alıp yeniden konuşmaya başladı.

"Babasıyla kavga ettikten sonra inzivaya çekildiği ve orada büyük bir aslana dönüştüğü söyleniyor.Nil'in suyu ise onu bir kediye dönüştürmüş.Mısır ziyaretimde bu gereksiz bilgiyi edinmiş bulunmuştum.Hamile olduğunu duyunca,inanmasam da seni korumasını istedim"

Kalbim yeniden pamuk gibi olmuştu.O kadar ince düşünceli,nazik ve zevk sahibi bir adamdı ki...Poyraz'a aşık olmasam onu kesinlikle severdim.Bu kesinlikle dost olarakta olmazdı.İnce düşüncesi,sanki korkularımı destekler gibiydi.Sanki bunu sezmiş ve psikolojik olarak bile rahatlamam için bunu getirmiş gibiydi.

"Ah,Sarp...o kadar ince düşüncelisin ki.Kızlarım seni gördüğü ilk an aşık olacak"

Tuhaf teşekkürüme karşılık,aldığı iltifatla kocaman bir gülümseme bahşetti.Ona bakarken,Kocamı ne kadar çok özlediğimi fark etmiştim.Onu ve minik çillerini,gamzelerini çok özlüyordum.

"Babaları duymasın!"

İşaret parmağını dudağına bastırıp,kapıyı kontrol etti.Poyraz,çok kıskanç bir baba olacaktı ki...bunu tek anlayan da ben değildim.Kızlarımın başı büyük dertteydi.Kahkaha atıp,onu izledim.Moralimi tamamen düzeltmeye yetmişti.

"Neden hamilelik korkumu sana anlatınca üzülmüş gibi oldun?"

Gözlerindeki tuhaf ifade yeniden belirmişti.

"Ben...bilmiyorum.Bunun bir önemi yok bence.Sadece şunu bilmelisin ki,böyle bir ihtimalin var olduğuna inanıyorsan bile onlara veda et.Ben...tanımadığın ve taşıyamayacağın birinin..."

Yutkundu.Bunları söylemek ona o kadar zor gelmişti ki,rahatlamak için kahvesinden büyük bir yudum aldı.Onun bu halini anlamaya çalışıyordum.Neden onun bu halde olduğunu ve söylediklerini anlamaya çalışıyordum.Veda etmenin önemini bu kadar yaşayarak anlatan bu adam,ne yaşamıştı?.

"Muhtemelen zevzeklik ediyorum,söylediklerimi düşünme!"

Gülümseyip,eski haline dönmeye çalıştı.Cümlesinin devamını getiremeyeceğine inanmıştı.Bunu kendi için mi yoksa benim için mi yapmıştı orası meçhuldü.

"Devam et Sarp"

Sözlerim üzerine,gözlerini benden kaçırdı.

"Söylediğim şu...Onlara kavuşmadan,kaybetme duygusunu yen.Her ihtimale karşı,vedalaş.Karnını okşarayak,onlara hiç hatırlayamayacağı bir vedadan bahsetmiyorum.Bazen insanın bundan çok daha fazlasına ihtiyacı oluyor.Bilmediğin birinin,sana olan sevgisini anlatsalar bile sen somut birşeyler istiyorsun.Görmek,hissetmek..dokunmak istiyorsun"

O an kesinlikle birşey olduğunu anlamıştım.Bu konuya o kadar çok yaşamış gibi hissediyor ve anlatıyordu ki,hiçbir tahmin bu kadar duygusal ve içten olamazdı.

"Anneni mi kaybettin?"

Gözleri bir anda donuklaştı.Annesi ile tanışmıştım ve o yaşıyordu.Kahvesinden son yudumunu alıp,saatini kontrol etti.Göz göre göre kaçıyordu.

"Seni görmek,o kadar güzel ki...kızlarınla tanışacağımız günü sabırsızlıkla çekiyorum.Lakin artık gitmem gerek,ofise uğramalıyım"

Yanıma gelip,hızlıca sarıldı ve onu geçirmemi istemeden odadan çıktı.O güçlü biriydi,herkesle savaşabilir gibiydi fakat şu dakikalarda onun kaçtığı şeyi görmüştüm.Onun arkasına bakmadan kaçtığı şey,bir tecrübeymiş gibi vedalaşmamı istiyordu.Kalbimdeki küçük baskı ile ellerimi göğüsüme götürdüm.Minik kızlarım bu fikirden rahatsız olmalıydı ki,vücudum aracılığıyla bana sinyaller gönderiyorlardı.

"Hayır Venüs,hayır Güneş.Sizin için canım pahasına savaşacağım.Biz bir Karahan kızlarıyız,öyle davranmalıyız"

Kızlarıma yaptığım küçük motivasyonun ardından,rahatlamıştım.Hızlıca Poyraz'ın bilgisayarını açıp,günlükleri bir kenara itmiştim.Sarp,beni büyük bir merakla bırakıp gitmişti fakat bu merakla yaşayabileceğimi sanmıyordum.Tireyen ellerim,yavaşça bırak bunun peşini dese de inat etmiştim.Arama motoruna hızlıca onun adını yazıp,aratmıştım.Karizmatik fotoğrafları,iş ile ilgili haberler,instagramı gibi birçok şey çoktan önüme çıkmıştı bile.Bunun iş ile ilgili olduğunu düşünmüyordum.Şirketsel tüm verileri kafamdan çoktan elemiştim.İnstagramda veya başka hiçbir sosyal medyada acısını paylaşacak gibi de değildi.O sırada beni kontrol etmek için gelen Emine hanım,masanın üzerine portakal suyunu bırakıp gülümsedi.

"Poyraz Bey'in emri"

Gözlerim hâlâ bilgisayardayken gülümsedim ve teşekkür ettim.Sarp'ı kaçıran ne olabilirdi?.Diğer aile üyelerinin sosyal medya hesapları önüme çıkmıştı.Merakla annesinin profiline girdim.Meliha Kuşlu Devrim.Bekarken ona ait olan soyadını da kullanmasına karşılık gülümseyip,hızlıca onu stalkladım.Geçmişe ait bir çok albüm fotoğrafını throwBack olarak atmıştı.Hiçbirinde Sarp ve kocası yoktu.Sonra düğün fotoğrafları çıktı karşıma.Heyecanla portakal suyundan bir yudum aldım ve bardağı sıkıca kavradım.Fark ettiğim ayrıntı ise şok ediciydi.2018 yılında renkli olarak attığı ilk throwback buydu.Resmin altında uzun bir açıklama ve evlendikleri tarih vardı.

12.12.2008.

2008'den bu yana,Sarp'ın bu kadından doğup bu kadar büyümesi imkansız birşeydi.Sarp'ın sorunu annesiydi ve veda ile ilgili söylediklerine bakılırsa o,onunla hiç tanışamamış olmalıydı.Aklıma gelen ayrıntı ve benden kaçma isteği tek bir konuya bağlanıyordu.Annesinin onu doğururken öldüğüne.Bunu bana söyleyememişti çünkü ben bundan korkuyordum.O kadının ve falcının söylediklerine bir de o eklensin istememişti.Bardak elimden hızla kayıp,zemindeki yerini alana dek şokun etkisinden çıkamamıştım.Ben Sarp'ı kendi endişelerim ile istemeden üzmüştüm.Sarp,tanımadığı birinden somut bir veda beklenileceğini söylerken kendi isteğini söylemiş olmalıydı.Emine hanım koşarak yanıma geldiğinde,sayfayı hızla kapatmıştım.Elimi birşey yok,dercesine sallayıp bardağı gösterdim.

"Dalmışım,kusura bakmayın lütfen"

"Sorun değil Selen Hanım"

Emine Hanım,hızla gözden kaybolmuştu.Günlüklerimi ve Sarp'ın hediyesini alıp yavaşça sandalyeden kalktım.Ağır adımlarla odadan çıkarken,hâlâ aklım Sarp'ın dediklerindeydi.Eğer hayat tüm bu örnekleri önüme gönderiyorsa,kesinlikle biraz etkilenip olasılıkları düşünmem gerekiyordu.Bunu yaşayan biri olarak,Sarp dinlemem ilk kişiydi.Tanışmak için günler saydığım kızlarıma,her ihtimale karşı beni hatırlamaları için somut birşey bırakmam gerekiyordu.Emine Hanım,Poyraz'ın çalışma odasını temizlerken ben ikizlerin odasına girmiştim.Sesten en uzak yer burasıydı.Altın emziklerini,usulca rafa koymuştum.Onları tek sandığımda aldığım ilk zıbının yanına.Kolyeyi ve günlükleri yanıma alıp,beşiklerinin tam karşısına oturdum.Kolyeyi,boynumdaki yerine ulaştırıp gülümsedim.Mısır Tanrıçası Bastet,ne kadar doğruydu bilmiyordum ama umarım bana şans getirirdi.Günümüze en yakın olan günlüğümü elime alıp,diğerini usulca kenara koydum.Günlüklerimin yanında her zaman bir kalem olurdu.Yazının renginin birbiriyle bütün olması için bu önemliydi bana göre.Zorlukla yutkundum.Şimdi,hiç tanışmadığım iki mucizeye olasılıklar yüzünden veda mektubu yazacaktım.Gözlerim yavaşça dolarken,günlüğümün bir sayfasını usulca normal bir şekilde doldurmaya başladım.Onlara babasının heyecanını,alışverişleri,Çisem'i,Sarp'ı ve iyi olan herşeyi anlatmıştım.Onlarla tanışmak için sabırsızlandığımı ve en çokta Bartu'nun arkadaşı Ada'yı yediğime dair olan şüpheci bakışlarından kurtulmak istediğimi anlatmıştım.Bartu'nun her zaman onların yanında olacağına dair bir his,kalbimi rahatlatmaya yetiyordu.Anlattıklarım,hamile olduğumdan beri yazmaya başladıklarımın devamıydı.Hayır,bu veda metnimin başı değildi.Gözyaşım,günlüğün sayfasına düşerken bir yaprak koparmıştım.İşte bu çok olasılıklı veda'nın ilk satırlarının yazılmasından önceki son saniyelerdi.Derin bir nefes alıp,burnumu içime çektim.Gözyaşlarım neyse ama sanırım burun salgılarımı günlüğüm kaldıramazdı.Bel ağrım o an beni zorlasa da,karnımın el verdiğince yazacaktım bunu.Kalan 3,5 ay süresince en azından rahatlamış olacaktım.Onları göremesem de,vedasız bırakmamış olacaktım.Mektubun dokunaklı olmaması için büyük bir çaba göstermem gerekiyordu.Bunu okuyan,ağlamak zorunda değildi.Kızlarım,böyle birşey olursa buna dokundukça ağlamamalıydı.Kalbimin titrediğini hissetmiştim.İlk cümlelerimi yazıp,karnımı okşadım.

"Minim Güneş'im ve Venüs'üm.Bugün,çok sakinsiniz.Biliyordum babanızdan çok etkilendiğinizi"

Kendi kendime konuşup,bir de kahkaha atmıştım.Teorim oldukça doğruydu.Kızlarım babasının sesi ile beraber uyarılıyor ve harekete geçiyorlardı.Gülümseyerek,mektubuma veda ettim.Uzun bir süre boyunca mektubu yazmış,bazen de ara vermiştim.Tuvalet molaları,konu veda mektubu bile olsa önemliydi.Bu gereklilik değildi.Yarın ölecekte değildim.Bu sadece olasılık değerlendirmeydi.Çok şükür kızlarım ve ben iyiydik ama ya yarın öyle olmazsak?.İşte bu nedenle bu mektup,olmak zorundaydı.Poyraz'ın sesini duyunca hızlıca mektubu katlayıp,kızların eşyalarının bulunduğu çekmeceye koydum.Poyraz bunu görürse,onu terk etmek istediğimi bile düşünebilirdi.Hızlı adımları,bebek odasında bitmişti.Yorgunlukla gülümseyip,kravatını gevşetti.

"Benim Güneşim,karım ne yapıyormuş yine burada?"

Gülümseyerek,oturduğum yerden kalktım.Ona doğru birkaç adım atıp,sıkıca sarıldım.Karnımın şiştiği süre zarfı boyunca ona tamamen sarılamamak beni üzüyordu.Aramızda kocaman bir dağ var gibiydi.

"Bir an önce doğrup,tamamen sana sarılmak istiyorum"

Küçük bir çocuk gibi söylenip,şikayet etmeme karşılık gülümsedi.Ondan ayrıldığımda ellerini yüzüme yerleştirip,gülümseyerek bana baktı.O sırada kolyeyi de fark etmişti.

"Nerden çıktı bu?"

Gülerek sorduğu soru,temkinli yaklaştığımı fark edince solmuştu.İşte Poyraz Karahan'ın üç numaralı korkutucu bakışları sahnedeydi.

"Sarp,beni psikolojik olarak desteklemesi için almış"

Kaşları hafifçe havaya doğru kalktı.Kediyi onada açıklayıp,anlamasını istemiştim fakat Poyraz kahkaha atmıştı.

"Sikik uydurmasyonların seni korumasına ihtiyacın yok Selen"

Birkaç adım benden uzaklaştı fakat sonra bununla yetinmeyip,odamıza doğru yürümeye başladı.

"Ya adam düşünmüş almış işte!"

Poyraz odanın kapısını açarken,duraksadı.Çılgına dönmüş gibiydi.

"Görebiliyorum,sende resmen bunu bekliyormuşsun gibi hemen takmışşın!"

Beni yeniden ardında bırakıp,hızlıca odaya girdi.Ayakkabılarını çıkartıp bir köşeye attığında ona bakıyordum.Pis ayakkabıları ile evimize mi girmişti o!.Bebeklerim emeklediğinde de böyle mi yapacaktı?.

"Sana takmasına izin verdin mi?"

Sorusu ile aklımdaki düşünceden sıyrılıp sinirle ona baktım.Kıskanıyordu ve bu o kadar saçmaydı ki,bunu ona anlatsam da anlamayacağını biliyordum.Üzerime dökülmüş ve kurumuş portakal suyu kalıntılarını o an fark etmiştim.Bir çırpıda tişörtümü çıkartıp,ona doğru fırlattım.Beni kızdırıyordu.Bu kez ona bağırmamam için dayandığım Bartu'da yoktu.

"Sana takmasına izin verdin mi dedim Selen!"

Ellerini beline koymuş,sinirle bana bakan kocamı izledim.Koskocaman bir karnım ve çatlaklarım ile ona bakıyordum fakat o hâlâ kıskançlık yapıyordu.Adam kolyeyi taksa bile ne olabilirdi ki?!.Kocaman karnım ile her açıdan ofsayttı.Galiba.Kapıya yaslanıp,sinirle gülümsedim.Madem kıskanıyordu,ona bir sebep vermeliydim.Kudurması için tüm sebepleri önüne dökecektim.

"Ah evet...kolyemi takarken hayatında gördüğüm en güzel hamile olduğumu da söyledi hatta"

Çoğu zaman çekik gibi duran gözleri sinirden kocaman olmuştu.

"Ne..ne?!"

Omuz silktim.Aynadaki yansımama bakıp,gülümsedim.Kocaman karnım,kalınlaşan bacaklarım,büyüyen göğüslerim ile ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiydim.

"Öldüreceğim o şerefsizi,sana nasıl dokunmasına izin verirsin!"

Görende bana saldırdı sanacaktı.Kaşlarımı çatıp,ellerimi belime yerleştirdim.Hamile olmak zordu evet ama...Poyraz'ın kıskançlıkları ile başa çıkmak çok daha zordu.

"Poyraz Karahan!"

Uyarıcı bir tonda bağırmamı umursamadan,gömleğini yırtarcasına üzerinden çıkarttı.

"Sikik herife öyle bir iz bırakacağım ki,bir daha kuyumcuya giremeyecek!"

Gülerek ona baktım.Savurduğu tehditler,sinirden kızaran teni o kadar tatlıydı ki buna son vermek çok zordu.Alt dudağımı ısırarak ona baktım.

"Ayrıca kızlarımız için de,altın emzik almış.Emzik odada"

İşte çıldırmasına yeni bir sebep daha.Sinirle kemerini çıkarırken,üstünü değişip onun yanına gideceği o kadar belliydi ki büyük bir kahkaha atmıştım.

"Kızlarımın onun parasıyla emeceği emziğe ihtiyacı mı var?!."

Hediye anlayışına kızları için sonuna dek kapalı gibiydi.Hiç kimsenin onlara birşey almasına izin vermiyordu.Alanlar ondan habersiz ve küçük şeyler almak zorunda kalıyorlardı.Kızlarının herşeyini tek tek kendi almak ve yerleştirmek istiyordu.Dayanamayıp,sinirle dolaba bakarken ona arkasından sarıldım.Karnımın izin verdiği kadarıyla olması üzücüydü.Bana doğru sinirle dönmesine izin verdim.Daha sonra sımsıkı bir şekilde,yarı çıplak bedenini sardım.Onu özlemiştim ve o boş kıskançlıklar peşindeydi.Bedeninin sıcaklığı birkaç saniyede mayışmamı sağlayacak kadar güçlüydü.Kokusunu içime çekerken,hâlâ sinirli olduğu için bana sarılmadıydınız fark etmiştim.Boynuna ellerimi dolayıp,yüzüne baktım.Kaşları hafif çatıktı hâlâ.Bu haline gülümseyip,dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum.

"Sadece şakaydı Karahan,rahatla"

Fısıltı şeklinde çıkan sesimin onu biraz olsun yatıştırmasını umuyordum.Bir tık olsun rahatlasın istiyordum.

"Kolyeyi kendim taktım"

Elleri belimi bulduğunda gülümseyerek başımı gögüsüne yasladım.

"Sana güzel olduğunu söylediği doğru yani!"

Hâlâ hırçınlığı üzerindeydi.Doğru olduğuna dair mırıltılar çıkarıp,anın tadını yaşamaya çalıştım.Kızlarım benimle,ben babalarıylaydım.Daha önemli olan ne vardı ki?.Poyraz'ın gögüsünden kafamı kaldırıp,ona baktım.Belimdeki elleri,karnıma ulaştı.Kızları ile giderdiği ufak özlemin ardından gözleri göğüslerime doğru sarkan kolyeyi bulmuştu.Karnımdaki elleri yavaşça yukarı doğru süzülüp,göğüslerime ulaştığında arsız bir gülümseme sergiliyordu.Elleri yavaşça boynuma doğru yükselip,kolyeyi çıkartırken ona karşı çıkmamıştım.Kolyeyi yere atıp,boynuma ufak bir öpücük kondurdu.

"Göğüsünde benden ve bana ait olan şeylerden başka hiçbirşey bulunamaz Selen Karahan"

Yavaşça az önce kolyenin sarktığı göğüslerime doğru kondurdu öpücüklerini.

"Güzelliğin ise sadece bana"

Göğüslerime ufak bir bakış atıp,yavaşça eğildi.Karnıma ufak öpücükler kondururken gülümsedim.İçimde yeni bir savaş çıkmıştı.Poyraz onların tekmesini hissedince gülümsedi.Küçük bir öpücük kondurup,yeniden ayağa dikildi.

"İstiyorsan kızlarıma sorabilirsin.Babalarının tarafında olacaklarına hiç şüphem yok"

Buna maalesef benimde hiç şüphem yoktu.Onun sesi ve hareketleri ile harekete geçen ikizlerime karşılık tektim.Belimden tutup,olabildiğince kendine çekti.Dudaklarıma kondurduğu hırçın bir öpücüğün ardından fısıldadı.

"Anneye ceza vakti"

•••

Herkese Merhaba!.

Geçen bölüm sonunda bahsettiğim final ve bölüm sayısı kısmında hâlâ kararsızım ve sanırım bir sonuca ulaşmak için biraz erken.

Lakin sonuca ulaşır ulaşmaz sizi haberdar edeceğim.

Hoşçakalın! 🥰

Continue Reading

You'll Also Like

878K 55.6K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin çünkü Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve...
297K 22.6K 41
0536****: "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözl...
1.4M 82.8K 53
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
404K 32.3K 45
Yıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evliliklerin gerçekleşebildiği bir zaman diliminde...