Euphoria ❧ KookU

By ibangtanyou

497K 54.7K 49.8K

Tenimde yalnızca çilekli lipbalmını yaydığın dudaklarının izi olsun. 🍓💙🐇 More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.Bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
Final Bölümü

12.Bölüm

10.1K 1.1K 917
By ibangtanyou

(Jieun)

Saçlarımın bir kısmını kulağımın ardına sıkıştırırken aynadaki görüntüme son kez göz gezdirdim. Mavi kazağımın gri eteğim ve siyah botlarım ile uyumunu sevmiştim.

İçine bir not defteri ve kalem yerleştirdiğim küçük çantamı elime aldıktan sonra Çoko ismini verdiğim kedimin başını okşayıp odadan çıktım ve Jungkook ile karşılaşmamak adına sessiz olmaya özen göstererek koridoru, merdivenleri ve son olarak salonu geçmeyi başararak kendimi dışarı attım. Beni kucağında taşımak gibi bir hata yaptığı günden beri mümkün olduğunca onunla muhatap olmamaya çalışıyordum. Zaten Jimin'in işe başladığı kafede ona yardım ederken zamanın nasıl geçtiğini pek anlayamıyor, eve oldukça geç bir saatte dönüyordum.

Bahçe kapısının dışında beni beklediğini bildiğim Jimin'in yanına hızlı adımlarla ulaştığımda yüzüme kocaman bir gülümseyiş yerleştirdim.

"Günaydın, hadi bir şeyler yemeye gidelim," dedim. Karşımdaki Jimin de olsa karnım açken başka bir şey düşünemiyordum.

"Pekala hot dog yemeye ne dersin?"

Gözlerimi büyüterek Jimin'in koluna girdim. "Süper olur," derken sesime yansıyan sevince engel olamamıştım. "Nerede yiyeceğiz?"

"Okulun karşısında çok iyi bir yer biliyorum. Hem derse de gecikmeyiz."

"Nereden biliyorsun?" diye merakla sordum.

"Kayıt yaptırdığım gün denedim," dedikten sonra yayalara yeşil ışığın yanması ile birlikte karşı caddedeki durağa geçtik.

Oldukça şanslı olmalıyız ki Yonsei Üniversitesi'ne gidecek olan otobüslerden birine hiç beklemeden denk geldik.

Otobüs oldukça sıkışık olduğundan Jimin elimi tutarak beni arkadaki boş alanlardan birine yöneltti. Tutacaklardan birine uzanmak istediğimde ise etrafımızdakilere bakındıktan sonra bileğimden tutup beni kendine doğru çekti.

"Belime tutunabilirsin."

Sanırım etrafımızı saran erkek topluluğundan beni korumaya çalışıyordu. Olası bir taciz durumunda karşı taraf için endişeye düşmesi gerektiğini bilmiyor muydu?

Gerçi bilmiyor olması benim işime gelirdi.

Ellerim Jimin'in belini kavrarken bakışlarımı yüzüne çıkardım. Kipriklerinin altından bana gülümseyerek bakmasına bayılıyordum.

"Okulun ilk günü için heyecanlı hissediyor musun?"

Büyükbabam alternatif tıp ile ilgilendiği için daha çok küçük yaşta bitkilerin şifalı yönleri ile tanışmıştım. Şimdi eczacılık okuyarak modern tıp ile alternatif tıp arasındaki o ince çizgide durabilecek biri olmak istiyordum. Yine de Jimin'in sorusuna karşılık omuz silktim.

"Hot dog yiyeceğimiz için daha heyecanlıyım."

Jimin boşta kalan eliyle alnıma bir fiske vurduğunda sahte bir şekilde sızlandım. Yüzümü acı çekiyormuş gibi buruşturmaktan da geri kalmamıştım.

"Kızarmadı bile, beni kandıramazsın," dediğinde omuzlarını düşürdüm.

"Çok mu belli ettim?"

"Çok fazla," diyerek saçlarımı karıştırdı.

Oysa saçlarıma minik öpücükler kondurması benim ilk tercihim olurdu.

.....

Yaklaşık olarak üç saat süren blok dersin ardından not defterimi çantama atıp amfiden çıkış yaptım. Öğleden sonra iki saatlik bir dersim daha vardı ve Jimin'in de programı benimkine oldukça benziyordu.

Geniş koridorda yürürken çantamdan telefonumu çıkarıp Jimin'e mesaj attım.

Dersim bitti benim. Fakültenin önündeki çardaklarda bekliyor olacağım.

Etrafa bakınarak yürümeye devam ettiğimde Jimin'in cevabı da gecikmedi.

Benim de bitti. Yirmi dakikaya orada olurum.

Jimin ile fakültelerimiz arasında yirmi dakikalık bir yürüme mesafesi vardı. Bu süreçte görüntümü kontrol etmeye karar vererek tuvaletlere doğru ilerledim.

İçeride birkaç kız makyajını tazelerken karşı taraftaki aynaya doğru yöneldim. Çantamdan çıkardığım çilekli lipbalmı dudaklarıma yayarken kızların aralarında konuştukları meseleye istemeden kulak kabarttım.

"Jungkook'u gördünüz mü? Saçlarını uzatmış."

Kızın iç çekerek kurduğu cümleye karşılık yanındaki tiz sesi ile cevap verdi.

"Her seferinde nasıl daha yakışıklı olabiliyor? Aklımı kaçıracağım."

Bahsettikleri uzun saçlı Jungkook, düşündüğüm kişi olamazdı değil mi?

"Kızlar, Mi Na geliyor!"

"Jungkook'a sakız gibi yapışan kız mı?" diye sordu az önce tiz sesiyle kulaklarımı kanatan kız ve hemen ekledi. "Ne buluyor şu kızda anlamıyorum."

"Jungkook, tek gecelik ilişkilerinden farklı tutuyor onu."

Ne tuhaf bir muhabbetti bu böyle.

Bir anda ortam sessizliğe bürünürken içeri siyah uzun saçları, dolgun dudakları, sivri ve belirgin yüz hatlarının yanısıra mükemmel fiziği ile de dikkat çeken kız girdi.

İç sesim "şu saçma ortamda daha fazla bulunacak mısın?" diye beni uyarırken saçlarımı kulağımın ardına sıkıştırıp oradan ayrıldım.

Ağır adımlarla fakültenin karşısındaki yeşil alana doğru ilerledim ve çardaklarda ya da banklarda oturmak yerine çimenlere yöneldim. Kısa eteğim  öylece oturmama engel olduğundan etrafıma bakındım. Jimin biraz üşümeyi göze alıp gömleğini bana verirse bacaklarıma örtebilirdim.

Üzerimde bakışlarını hissettiğim karşımdaki serseri tipli topluluktan biraz uzaklaştım ve o sırada omzumda bir el hissederek irkildim.

"Korkma, benim. Biraz hızlı geldim."

Tanıdık sesin sahibine döndüğümde rahatladığımı hissettim.

"Biraz şu tarafa doğru ilerleyelim," diyerek Jimin'in elinden tuttum ve onu da beraberimde sola doğru sürükledim.

"Burası nasıl?"

"Çimlerde mi oturacağız?"

Usulca başımı salladım. "Tıpkı Daegu'daki gibi. Gerçi biraz çiçek yoksunu bir yer ama idare edebiliriz sanırım."

Jimin gülümsedi ve ben daha istemeden üzerindeki gömleği çıkarıp bana uzattı.

"Eteğin çok kısa. Bu lazım olacak."

Üzerinde yalnızca çizgili uzun kollu tişörtü kalsa da onun soğuğa dayanıklılığını bildiğim için gömleği aldım ve oturup bacaklarını uzatan Jimin'in dizine uzanırken aynı anda bacaklarımı gömlek sayesinde kapattım.

Az da olsa gözlerime güneş ışınları çarptığı için gözlerimi kıstığım anda Jimin dosyasını görüş alanıma doğru siper etti. Dünya üzerinde Jimin'den daha centilmen ve daha tatlı bir varlık var mıydı?

"Acıktın mı?"

İlgiyle sorduğu soruya karşılık başımı olumsuzca salladım.

"Üç tane hot dog yedim farkında mısın?"

"Sen bilirsin," diyerek omuz silken Jimin çimlere bıraktığı sırt çantasının içinden tek eli ile iki tane karam çikolata çıkardı.

"Birlikte yeriz diye almıştım ama ikisini de ben yiyeceğim anlaşılan."

Gülerken kısılan gözlerini yüzüme indirirken boşluğundan faydalanıp elindekilerden birini kaptım.

"Artık biri ile yetineceksin. Ayrıca azıcık sola kayarsan şu dosya ile bütünleşmekten kurtulabilirsin."

Başımı Jimin'in sert bacaklarından birkaç saniye ayırıp sola kaymasını bekledim ve hemen sonra yeniden yerimi aldım.

"Cidden orası rahat mı? Dinlenilecek en son yer olduğunu düşünecek kadar kas yaptım çünkü."

"Sen öyle san. Hâlâ civciv kadarsın."

"Sınıftaki kızların bakışlarını görseydin böyle diyemezdin."

Gözlerimi devirip çikolata paketini açmakla uğraşmaya karar verdim. Başka kızların kendisine olan bakışlarını bu kadar önemsemesine sinir oluyordum.

"Jieun bir şey soracağım."

Bakışlarımı Jimin'in yüzüne çıkardığımda çatık kaşlarla bir yere odaklandığını fark ettim.

"Şu aynı evde kaldığın Jungkook, seninle mi ilgileniyor?"

"Nereden çıkardın?" diye sorduğumda kafasıyla baktığı yeri işaret etti ve ben yan tarafa doğru kafamı çevirir çevirmez Jungkook ve Taehyung'un bir bankta oturmuş bize doğru baktıklarını gördüm.

"Gözlerini bile kırpmadan neden buraya bakıyorlar?"

Jungkook ve Taehyung aynı anda ellerinde bulunan karton bardaklardaki ne olduğunu bilmediğim içecekleri kafalarına diktiler.

"Bilmem," dedim umursamazca. "İkisi de oldukça tuhaf."

Bakışlarımı aptal ikiliden çekmek istediğim sırada Jungkook'un yanına gelen kız onun yanağına bir öpücük kondurduktan sonra çok yer varmış gibi yanına oturdu ve Jungkook'a olabildiğince sokulup göğsüne sığındı. Bu kız, Mi Na diye bahsettikleri kızdı. Bu durumda bahsettikleri kişi de tam olarak aklımdan geçen kişiydi.

Demek ki Jungkook kızlar arasında oldukça popülerdi.

"Jungkook'un tek gecelik ilişkileri ve ayrı bir yere koyduğu Mi Na" söylemi zihnimde canlanırken bakışlarımı oradan çekip yüzümü buruşturdum.

Kesinlikle ondan şimdi daha çok nefret ediyordum.

Ben geldim 💙

Yeni albümümüze kavuştuk 😍 Öncelikle MV hakkında konuşalım hshdjsk Jungkook ve Jimin kalbimden  vurdu beni djjdkdo Genel olarak albümü sevdim ama sert parçalar da bekliyordum açıkçası.

Albümden favori şarkınız hangisi?
(Ben Filter bağımlısı oldum 😍)

Albüm sevincini paylaştıysak bölüm hakkındaki yorumlarınızı da alırım dhhdjskk

Yeni bölüm için;
Vote siniri:300
Yorum sınırı:500

Continue Reading

You'll Also Like

207K 3.6K 95
> 𝐒𝐚𝐝𝐞𝐜𝐞 𝐁𝐓𝐒 𝐢𝐥𝐞 𝐚𝐥𝐚𝐤𝐚𝐥ı 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐩𝐥𝐚𝐫 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧ı𝐲𝐨𝐫𝐮𝐦. > 𝐒𝐡𝐢𝐩 𝐤𝐢𝐭𝐚𝐛ı 𝐝𝐚 𝐩𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧𝐚𝐛𝐢𝐥𝐢𝐫𝐢𝐦, 𝐬𝐡...
155K 10.5K 54
👑hayrankurgu #1👑 👑 #1-jin👑 "Boşanalım" Gözlerim masadaki evraklarla ilişti. Yutkundum. "Boşanalım" imzaladığım kalemi masaya bıraktığım andaki s...
660K 81.2K 69
"Hiç kolay olmayacak." Erkek olan iç çekerek konuştuğunda, kız en yakın arkadaşının sesindeki hüzün içinde boğulduğunu hissetti. Kolay olmayacaktı a...
196K 9.8K 51
"Haru'm," dedi sonra, nefes boruma güller sıkıştırdı. "Gün'üm, Günler'im." Gömleği gerdanıma değdi, yanağımı göğsüne yasladım. Başını eğip, dudakları...