The Artist | Bruce Wayne

By hamartiax

6.6K 754 370

Kadın bir ressam ve artık sakin bir hayatı arzulayan Bruce Wayne. İkisi tanışır garip bir gecede. Sırf her ş... More

-1-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-

-2-

718 75 44
By hamartiax



Florence'in Şehirde ki son gecesiydi ve çok az da olsa yağmur yağıyordu, ama yine de penceresinden esen serin rüzgarlar ve hoş yağmur kokusu heyecanını bastıramamıştı.

Kadın hazır olduğuna kanaat getirdiğinde çocuksu bir hızla odasından çıktı ve hızlı sayılabilecek hareketlerle lobiye girdi. Bruce Wayne'i gördüğünde istemsizce duraksayıp çok hafif. Gördüğü görüntüden memnun bir gülümseme vermekten öteye gidememişti. Adamın bakışları da kendisininkinden farklı değildi.

Yakınlaşıp ''Umarım seni bekletmemişimdir.'' Dedi kadın bu sefer. Hotelin önünde ki arabaya yönlendirilirken. Vale hotelin önünden ayrılmamış arabayı açıp kadın için kapıyı açacakken Bruce eliyle dur işaret yaptı ve kapıyı kendisi açtı. Hemen sonra da ''Hayır'' Dedi ''Hayır bekletmedin.''

Bruce Wayne ile yan yana arabanın adeta gece kuşu gibi ilerlediği yolları izlerken Florence nereye gideceklerini bilmiyorken bir süre adamı inceledi. Sonra da geçen geceyi hatırladı ve garip bir gururla ''Dün ve bugün birkaç tablo satılmış.'' Dedi. Gözlerini adamdan ayırmadı ''Bunun için teşekkürler.''

Konuşan adam hafif bir bakış attı. ''Bu başarı sana ait. Resimlerinle insanları etkileme yeteneğinde.'' Kadın neyden bahsettiğini anladığında camdan dışarısına baktı. ''O gece herhangi birilerini etkileme gibi bir niyetim yoktu aslında.''

Adam konu üstünde kalmadı. Sohbeti yönetmekte bir hayli iyiydi. ''Avrupa'da ki sergiler ve satışlar nasıl?'' diye sordu. Kadın başını hafifçe sallayarak bir an düşündü. ''Burasıyla bir farkı var. Ama tam olarak emin değilim. Öte yandan satışlar aynı seyirde. Almak isteyene çok pahalıya satıyorsun. Sergiyi kurtardığına emin oluyorsun.'' Işıkların açık sularda oyunlarını gördüğünde hoş bir ürperti hissetti. Güzel bir yere gidiyorlardı.

''Senin işin nasıl gidiyor?'' diye sordu kadın. Bruce ise bir an şaşırdı. Uşağı Alfred dışında soran pek olmazdı. Sorduklarında ise kendilerine bir çıkar aradıklarını anlardı. Ancak kadına baktığında, bunu görmüyordu. Sahtecilik yoktu doğaldı ve her yerinde hissedebiliyordu.

Önce tereddüt etti. Sonra ''İşim yoğun,'' diyerek başladı. ''Ancak bir sebep verebilmesini seviyorum. Kendini adadığın, karşılık bile beklemeden yaptığın bir işin olması... Olana kadar ne kadar güzel bir his olduğunu anlamıyorsun bile.''

Kadının kaşlarını çattığını gördü ucundan. ''Beyaz yakalı olmanın bu kadar felsefi olabileceğini düşünmemiştim.'' Gerçek işimi bir bilsen diye düşündü adam. Ancak bir şey demedi. ''Gerçi güç ile ilgili, o takım elbiseyi giydiğinde, sorunları hallettiğinde hissettiğin güç ve tamamlamasıyla da ilgili. Bu durumda aslında felsefi bir kısmının olmasını yargılamamam lazım.''

''Gücü arzulayanlar hakkında bir hayli şey biliyormuşsun gibi konuştun.'' Şehrin dışında ki lokantaya girmek için tekrar sol yaptı. Tüm dikkati kadındaydı. Kadın ise sadece gülümsedi.

Bruce çok üstüne düşmedi sarı ışıklarla donatılmış denizin kenarında ki tek katlı restoranın önünde durdu hızla arabadan indi ve kapısını açmak için giderken kadının da kemerini çıkarıp kapıyı açtığını gördü. Kapıyı açarken kadına elini uzattı.

İşin aslında bu da bir güç isteğiydi. Bruce yapabileceklerini gösterip, olanları kontrolü altına almak gibi büyük bir arzusu vardı. Florence bunu çok iyi anlıyordu çünkü kendisi de öyleydi. Risk almayı severdi, kumara atılmayı severdi ancak işlerin nasıl olabileceğini hep hesaplardı.

Keskin yüz hatları ve beyaz teni olan adamın elinden tutup arabadan inerken de bunu düşünüyordu. Kendisinin ve Bruce Wayne'nin gücü hissetmek için nasıl da kontrolü elinden bırakmadığını.

Lokantaya kol kola girdiler, mekan boştu ve bir masa hazırlanmıştı. Bu görüntüye şaşırmadı, adamın gizliliğe ve rahatlığa önem veren birisi olduğunu sergi de anlamıştı.

Göze batmak istemiyordu.

Kabanlarını verdikten sonra sandalyelerine yerleştiler ve Bruce etrafı inceleyen kadından gözlerini almadı. ''Burayı daha önce duymamıştım.'' dedi kadın ''Beğendim.''

Bruce gülümsedi, garsonu çağırdı ve kadına ne içeceğini sordu. İkisi de beyaz şarapta hemfikir oldu. ''İşinden ne kadar memnun olduğundan bahsediyordun.'' Dedi kadın geri kalmadan. Bu sefer neredeyse kışkırtıcı olan bakışları adamın üstündeyken.

''İşim hakkında konuşmayı çok sevmiyorum.'' Kadına doğru eğildi. ''Ancak işim itibari ile sanırım güç arzulayan birisi olduğumu düşünüyorsun.''

''Dolaylı yoldan evet.'' Kadının davranışlarını inceledi. Gayet rahat bir şekilde arkasına yaslanmış düşündüklerini ifade etmekte bir sıkıntı yaşamayacağını gayet iyi belli ediyordu. Bardaklara şarap doldurulurken ikisi de konuşmadı.

''Gücü isteyip istemediğinden emin değilim, ancak kontrol istiyorsun. Etrafındakilerin memnuniyetini kontrol etmek, olan her şeyin doğruluğundan emin olmak istiyorsun. Yanındakileri ve etrafını inceleyip sürekli çıkarımda bulunuyorsun. Bilgi, güçtür Bay Wayne ve siz bilgiyi yararınıza kullanmakta çok iyisiniz.''

''Ve bu çıkarıma iki gece de vardın?'' Kadın şaraptan bir yudum aldı ve memnun olmuş gibi bir mırıltı çıkardı. ''Ortada olanı gördüm sadece. Eminim atladığım birçok nokta vardır.'' Adam cevap vermeyince ''Misal kadınları nasıl gördüğünden çok emin değilim.'' Dedi. Bunu neredeyse tüm gün merak etmişti. Adam onunla eğlenmek mi istiyordu? Bruce'ın kaşları hafifçe çatıldı. Ne duyduğundan emin değilmiş gibiydi.

''Bazıları için eğlence, bazıları için güven, bazıları için ise merak kaynağıyız. Tabii tüm kadınları aynı görüldüğünden bahsetmiyorum.'' Florence bir an aklı karışmış gibi gözlerini kapattı ancak özünde ne demek istediğini anlayacağını biliyordu.

Bruce elini bardağın altında tuttu ve bakışlarını kadının arkasında ki tablo da tuttu. Soruya cevap vermek istemedi. Bu yüzden ''İnsanları okumakta iyi gibisin.'' Dedi. Kadın ile tek gecelik bir ilişki peşinde değildi ancak neredeyse ciddi sayılabilecek hoşlantısını da ortaya koymak istemiyorum.

''Öyle olduğuma inanmayı seviyorum.''

''Ancak beni okuyamadın.''

Kadın gülümseyerek ''Senin beni okuyamadığın gibi.'' Dedi. En azından ilk bakışta.

Zaten en başta o akşam, o lokantada karşı karşıya oturup birbirlerini etkilemelerinin sebebi de buydu.

Sonrasında konuşmaya devam ettiler. İlk bakışta iki ayrı dünyanın insanı gibi duran iki kişi, anlaşabildikleri birçok konu buluyor. Birbirlerinin güzelliğini inceleyip hayran kalmak için durdukları kısa anlar dışında neredeyse hiç garip bir sessizlik olmuyordu.

''Gotham'da ki kötü insan sayısının neden artıp durduğunu anlayamıyorum aslında.'' Dedi Florence. Yediği yemekten leke kalmış olabileceği düşüncesiyle dudaklarının kenarını silerken. ''Yani bu tür büyük çaplı olayların genelde bir açıklaması olur. Kuzeyde ki insanlar hava şartlarından dolayı disiplinlidir, güneydekiler daha rahattır. Ticari şehirler refah ve gelişmişlik açısından daha gelişmiştir, gibi. Ancak Gotham'a baktığımda. Sanayisi gelişmiş, bir limanı var. Garip bir işsizlik yüzdesi olmasına rağmen anormalin dışında da değil.''

Bruce başını onaylarcasına salladı. ''Şehir benim çocukluğumdan beri böyle.'' Dedi. ''Kısır bir döngü içerisinde, yaşayanlar bir şekilde yaşadıkları durumdan memnun değiller. Şehri seviyorlar. Ancak bunu değiştirmek ya da basitçe şehirden gitmek yerine ya süper kötüye dönüşüyorlar ya da orada perişan oluyorlar.''

Bruce bilerek ''Bir de Batman olayı var tabii.'' Dedi. Konuyu buraya getirmeyi dört gözle bekliyordu. ''Şehri koruyor gibi.''

Omzunu silkeledi. ''En azından çabalıyor.'' Dedi. Cevap adamın beklediği gibi değildi. Batman'in varoluşuna ya karşı çıkacağını ya da destekleyeceğini düşünmüştü. Cevaptan memnun olmadığını fark edince Florence devam etti. ''Adaletin gerçekten yerini bulamadığında birilerin ipleri eline alması fikri mantıklı. Bu durumda bir sorun yok. Ancak Batman tam çözüm değil.''

Duyduğu cevap karşısında ilgisi artan Bruce'un kaşları çatıldı. Bazılarına göre halen işini iyi yapamıyor muydu?

''Peki bu sorun nasıl çözülebilir?''

Florence elini saçlarından geçirdi ''Uzun vadede ailevi yapıyı tekrar kurmaya çalışarak. Çocukları, aileleri manipüle etmek, kötü birisi olmanın zarardan başka bir şey getirmediğine dair ikna edici olmak. Bu çocukları çarkı döndürmek için gönüllü olan bir insanlar olması için yönlendirmek. Yine de bu yerleşmesi için birkaç nesillik uzun bir zaman ve değişikliğe karşı çıkacaklara karşı güçlü bir duruş için masraf gerektirecektir. Bu sırada kötü adamların türemeye devam edeceğini de unutmamak lazım.''

''Kısa vadede?''

''Caydırıcı olmak.'' Tatlısını bitiren kadın iki dirseğini de masaya koydu ve bardağının üstünde parmağını gezdirdi. ''Aslında bu uzun vadenin bir uzantısı. Eğer suçlular öldürülürse, deliler hastanesi ve ultra korumalı hapishaneler yerine ölümle yüzleşirse bu caydırıcı olur. Heveslenenler geride kalır. Halk kendi kendisinde olayı iyice anlayana kadar refahta bir şekilde sağlanmış olur.''

Omuzlarını silkeledi.

''Ama ben ne bir politikacı ne de insan bilimciyim. Okuduğum haberler ve kitaplar üstüne çok fazla düşünen birisiyim. Yine de bana bu en uygun yolmuş gibi geliyor.''

Bruce karşı çıkmak istedi. Fakat duraksadı. Bakışlarını birbirlerinden ayırmadılar, kadın Bruce'ın gözlerinde ki isteği görebiliyordu. Konuşmak istiyordu.

''İnsan hayatının kutsallığını görmezden gelmiş olmaz mıyız?'' diye sordu. Bruce buna gereğinden çok önem veriyordu. Ancak inandığı şey buydu.

''Bu insanlar halihazırda insan hayatının kutsallığını çiğnemiş değiller mi?''

''Onların yaptıklarını yaparak onların yerine geçmiş olmaz mısın?''

Kadın bu konuşmadan rahatsız oldu. Dikleşti, gözlerini önünde ki gözlerden ayırmadı. ''Bu tür şeyleri konuşacağın en uygun kişi ben değilim.'' Dedi, olayın büyümesini istemiyordu. Bir yandan da Bruce'ın haddini geçmeyeceğinden neredeyse emindi. Ancak rahatsız ediciydi. ''Gotham'da yaşamıyorum.'' Diye devam etti. Adam kadının konuyu kapatışını anladı başıyla onu onayladı. Sohbet daha çok uzamadı, ''Kalkalım mı?'' diyerek hesabı istemeden kalktığında ise kadın kaşlarını çatmış bir şekilde adama bakıyordu.

''Hesap?'' dedi. Eli çantasının üstündeydi. Adam gülümsedi, kadınlar genelde onunla oturdukları bir masadan sonra hesabı ödemeyi teklif etmezdi. Belki de teklif edecek türden kadınlarla dışarı çıkmadığımdandır diye düşündü. Bunun bilerek alınan bir karar olduğunu biliyordu.

''Halledildi.'' Dedi Bruce ve ona eşlik etmesini bekledi. Kadın cüzdanını çıkardı parayı masanın üstüne peçeteliğin hemen altına görülebilecek bir şekilde gördü. Adam bu sırada ''Gerek yok, halledildi.'' Dese de, kadın ayağı kalkarken ''Garson bir hayli kibardı.'' Dedi. ''Senin hali hazırda ona da bir şeyler bıraktığından eminim. Sonuçta sende hayli kibar bir insansın değil mi?''

Bruce gözlerini devirdi. Bahşiş bırakma olayını kabanlarını aldıktan sonra yapmayı hesaplamıştı ve öyle de yaptı. Garsonun cebine bir şeyler koydu. Dışarı çıkarlarken ''Bugün garson için iyi bir gün değil mi?'' dedi kadın neredeyse hafif bir kahkahayla.

Kadın yolculuk boyunca adamın siyah saçlarını ve etkileyici yüz hatlarını incelemekten alamadı kendisini. Adamın izlendiğinin farkında olduğunu biliyordu ancak tadını çıkarmak istiyordu.

Klasik olmayan duruşu, zaman zaman kendini beğenmiş gibi davransa da aslında bunun gerçek Bruce Wayne'den bir parça olmayışı, kibarlığı, gözlerinde ki güç. Gözlerinin ardında ki darmadağın duygular. Florence'in de taşıdığı gibi yorucu olan o duygular.

Araba hotele vardığında kadın biraz tereddüt ederek ''Yarın İtalya'ya dönüyorum.'' Dedi. Bunu daha önce belirtmeliydi. Fakat geceyi kendisi için böylesine üzücü bir haberle bozmak istememişti. Bruce Wayne ile geçireceği zamanın daha fazla olmasını çok arzuluyordu.

''Ben ne zaman gelirim bilmiyorum. Ancak eğer yakınlarda olursan. Ya da ben buralarda olursam...'' duraksadı. Adamın yüzüne baktı narin gözleri. Işık dolu bakışlardan umut aldı ve ''Haberleşelim.'' Dedi.

Bruce'ta kadını bırakmak istememesine rağmen anlayışla onu onayladı. Oysa Florence Lorca ile daha fazla zaman geçirmek için nasılda heyecan duyuyordu.

Kadın yanağına küçük bir buse kondurup giderken onun gidişini izledi. Kadın arkasına dönüp baktığında tepki vermedi. Ancak içten içe hoşuna gitti.

Florence hakkında ki her şey hoşuna gidiyordu.

Yine uzun ve belki de heyecansız bir bölüm. Ancak sonra ki bölümü beklemenizi en büyük içtenliğimle umuyorum. Belki burada yakalayamadığınız heyecanı orada yakalarsınız.

Beğendiğinizi umuyorum. Yine de beğenmediğiniz noktalar varsa benim de farkında olmam için lütfen belirtin.

Güzel bir gününüz olsun.

Continue Reading

You'll Also Like

5.3K 276 34
Hadi ama Severus ben James gibi değilim. - Fiona Potter
47.1K 4.2K 37
barış alper yılmaz, dm kutusunu sorunlarını anlatıp bir dert defteri gibi kullanan fanının mesajlarını okur.
7.3K 358 19
✎Harry dahil herkesin varlığından habersiz olduğu, Harry'nin kayıp kız kardeşi Lara, Dumbledore tarafından bulunup Hogwarts'a getirilir. Lara yeni ha...
70.2K 5.8K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...