Ejderlerin Leydisi(DÜZENLENİY...

Galing kay Orifiel

6.3K 343 25

Yazım yanlışları ve düşük cümlelerden temizliyorum. Kopuk gelen bölümleri de tekrardan ele alacağım. "+" işa... Higit pa

Başlangıç +
BÖLÜM 1 +
BÖLÜM 3
Bölüm 4
BÖLÜM 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7 "Yeni Başlangıçlar"
BÖLÜM 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12....
Bölüm 13

BÖLÜM 2+

455 25 0
Galing kay Orifiel

Yemekte herkes oldukça neşeliydi. Norvin hariç. O sürekli ejderi ile konuşuyor, arada acaba rüya mı diye düşünerek prensese tekrar bakıyordu. 

Hayır yanılmıyordu. Prenses gerçekten o kızdı. Nişanlıydı üstelik. İlk defa böyle hisler beslediği bir kadın, eğer isteklerini gerçekleştirirse büyük bir felaketin başına getirebilecek bir kadındı. 

Kız Dustin'in nişanlısıydı. Bu zamana kadar hep küçümsedikleri klan, eğer böyle bir olay yaşanırsa, hiç düşünmeden saldırıya geçebilirdi. Üstelik kızın tüm klanı kendi ailesinden tiksiniyordu. Elbette onların da kulağına böyle bir saldırıyla suçlandıkları gelmişti. Babası ve Norvin zerre sallamamışlardı. Bunu babasının yapıp yapmadığını bile sormamıştı Norvin. Onun düşündüğü babasının böyle bir şey yapmayacağıydı. Oysa şimdi ne kadar tersleyeceğini bilse de,  ona bunu sorma isteği ile yanıp tutuşuyordu. 

Ancak babasına sorma şansını bir türlü yakalayamamış, bu tanışma yemeği de danslarla bitivermişti. Ertesi gün, turnuva başlamıştı. Norvin uyanıp penceresinden meydana baktı. 

Çadırlar çoktan kurulmuştu. Bir kaç klanın süvarileri ortaya çıkmıştı bile. Seyirciler yerini alıyordu. Bir ara meydanda bir kaç çocuk ve kurtla gelen bir porsuk gördü. İyice dikkatli baktığında Breanayı gördü. 

Gene ormanda gördüğü gibi saçlarını toplamıştı. Bu sefer pantolon yerine uzun bir elbise ile duruyordu. Aynı olan diğer bir şey ise ok ve yayı bir de dirseklerindeki bıçak mekanizmalarıydı. 

Norvin, hiç turnuvaya katılma isteği yokken bir anda bir heves ile giyinmeye başladı. Karşılaşmalardan birinde Firecry ile Moonguard teke tek düello yapacaklardı. Belki bir ihtimal o bu kızla denk gelebilirdi. Belli ki bu kız da turnuvaya katılmıştı.
Giyinerek aşağı indiğinde, tribünlerde derin bir iç çekiş sesleri duyuldu. Turnuva alanını dolduran gruptaki kadınlardan gelen bu ses, her zaman karşılaştığı bir tepkiydi.

Onlara kulak asmadan klan liderlerinin oturduğu loca kısmına ilerledi. Babası da zırhını giymiş, liderlerin bulunduğu locada oturuyordu.
-Anca uyandın bakıyorum, dedi hiç istifini bozmadan. Norvin babasına kayıtsızca baktı.
-Sen de erkencisin dedi babasına. Oturdu. Lion ve Breana hazır vaziyette yerlerinde oturuyolardı. Breana Norvine baktı ama Norvin ona gözlerini çevirmedi bile. Norvinin babası Darren 

-Breana görüyorum ki sen de ok yarışına katılacaksın
-Evet öyle, dedi. Norvin geçen gün ormanda karşılaşmalarını hoş karşılamamış gibiydi. Husursuzca kıpırdanırken Darren devam etti.
-Gerçekten güzel. Zırhsız yapılabilecek güzel bir iş. Sizler iyi yetişmişsiniz. Haa hazır konu açılmışken. Benim ailenizi öldürdüğüm ile ilgili bir suçlama vardı. Aldığım duyumlara görde bunu yapamayacağıma inanan biri varmış? dedi etrafına bakarak.

Lion konunun açılmasıyla beraber gerilmişti. Küstahça soru karşısında tam ayaklanacaktı ki kardeşi arkasından tutuverdi. Sırtındaki el güvenle onu tutarken
-Evet, bunu ben söylemiştim dedi Breana.

-Buna cür'et edemeyeceğim kadar zayıf gördüğüm için mi dedin bunu? dedi. Kaşları çatıktı. Soruyu sorarken hafifçe dizlerine doğru eğilmiş, dirseklerini bacağına dayayarak havada birleştirmişti. Breana hafifçe kaşlarını kaldırarak adamın tepkisini süzdü
Norvin ve Lion bakıyorlardı. Aralarında resmen soğuk bir savaş başlamıştı. Breana gülümsedi.

-Yapamayacağınızı değil, yapmayacağınızı söyledim; dedi ifadesini bozmadan. Bir süre adamı inceledikten sonra, gözlerinin içine bakarak  "Kral Darren, size bir soru sorabilir miyim?" dedi
Kral Darren ellerini açıp havaya "Ne olabilir ki?" der gibi bir hareket yaparak 
-Tabi dedi. Kız adamın caka satmasına kayıtsız kalarak
-Blackfuse ile muharebeye giderken miğfer giymediğinizi okumuştum bu doğru mu?
-Evet doğru. Ama alakayı çözemedim, dedi. Kral Darren gerçekten neden bu soruyu sorduğunu anlamamıştı. Onun bu hareketinin tüm klanlarca hoş karşılanmadığını biliyordu. Ancak zerre umursamıyordu. Şimdi bu yeni yetme kız, onu buradan mı vuracaktı? Eğer öyleyse, boş boş debelenmesini izlemekten zevk duyacaktı. 

Breana cevabı, ve adamın suratındaki gergin bekleyişe gülümseyerek yanıt verirken konuşmasını tamamladı;

"Siz savaşta bile öldürdüğünüz adamların yüzünüzü görmesini dilersiniz. Hiç bir şeyden korkmadan, o kocaman ejdere binerken bile miğfer takmayan, öldürdüğü kralın kıyafetlerini kanlı kanlı üstüne geçirip, üstelik halkının nefretini kazanmaktan zerre korkmayan adam, barış yemeğine giden iki savunmasız lideri; arkadan ejderine vurdurmaz. Ejder süvari olarak sizi seçmiş ise sizin gibidir o da. Tek başına öldürdüyse bile, birileri onu görene kadar orada eserinin önünde bekleyecektir. Benim tahminim bu. Öldüremezsiniz değil, böyle bir suikastı tercih etmezsiniz. "

Kral Darren'ın konuşma boyunca içinden farklı duygular geçti. Akıllı, güçlü, korkusuz.... Her bir betimleme kıza doğru ulaştı. Konuşması bitince kafasını yere eğdi. Hafifçe sağa sola sallarken gülümsedi ve kıza kaşlarının altından bir bakış atarak
-Eh ne diyebilirim. Keşke benle evlenseydiniz. Karımdan daha iyi tanıyorsunuz. 

Breana "münasebetsizlik genetik herhalde" dedi içinden. Norvin ise gururla kıza bakıyordu. Babası böyle bir şey diyorsa, kızdan oldukça etkilenmiş demekti. Belki onunla hayatını birleştirme konusunda bir kolaylık sağlardı. En azından onaylaması bile bir işaret olurdu. 

Onlar için hala ümit vardı.

-- 

Breana'nın katılacağı turnuva başlamak üzere idi. Breana hazırlık yapıyordu ki Norvin yanına geldi. 

-Turnuvaları bu yüzden mi izleyemeyeceğini söyledin. dedi kısık bir sesle. Breana hafifçe yana dönerek,ona baktı.
-Gerçiii diye devam etti Norvin. Yalan da söylemiş olabilirsin. Adım Loren demiştin.
-Yoo, yalan değil; adım Breana Loren Fey; dedikten sonra, tekrar hedefin olduğu yöne baktı. Norvin hafifçe kıkırdayarak;
-Peki başarılar Breana Loren Fey. o sırada kız nişan almıştı ki. "Kaçırdığın her bir ok için bir öpücük alacağım." dedi bir anda.
Breana'nın göz bebekleri büyürken, bir an ok elinden kurtuluverdi. Iskalamıştı. Norvin kaşlarını yukarı kaldırmış, kızın attı okun hedefte durduğu yere bakarak
-Bu kadar istekli olduğunu bilmiyordum. dedi. Breana burnundan soluyarak; 

-Sana doğru atarım oku. Git buradan.  Norvin bu sinir karşısında ellerini teslim olur gibi havaya kaldırıp geri adım attıktan sonra
-Bir borcun var unutma. Diyerek gözden kayboldu. 

Breana, kaçırmayacağını zaten biliyordu ama niyeyse bir iki defa daha kaçırmak ıskalamak istediğini hissetti. Ancak hiçbirini kaçırmadı. Norvin'i uzaktan izledi. Asilce savaşıyordu. Oradan oraya oldukça narin hareketler sergiliyordu. Ancak vuruşu öyle şiddetliydi ki bir adamın zırhı bu darbe yüzünden parçalara ayrılmıştı. Bir iki düello olacaktı ve abisi bu adamın karşısında oldukça sağlam ter dökecek gibiydi. 

Akşam yemeğine Breana katılmadı. Onun yerine gezinmeyi tercih etti. Savaşan atların olduğu yere sığındı ve orada bugünki savaşın resimlerini defterine çizmeye başladı. 

-Çok fazla ıskaladın galiba. sesiyle elindekilerini fırlatarak ayağa kalktı. Norvin kulübenin girişine yaslanmış kolları bağlı bir şekilde duruyordu. Dalga geçer gibi gülümseyen suratına karşılık olarak, kaşlarını çatarak

-Ne arıyorsun burada dedi ters ters. 

Norvin, omuzlarını yukarı kaldırarak
-Hiiiç, dedi. Bulunduğu yerden ayrılarak kıza doğru yürürken "Biri bana borcu olan biri saklanıyormuş. Borcunu ödesin diye geldim" dedi. Breana adamın yaklaşmasına istemsiz bir geriye adım atma ihtiyacı hissederken
-Sana borcum yok. Hiç ıskalamadım, dedi. Ancak Norvin çoktan dibine gelmişti bile.

-En başında ıskaladın. dedi kıza doğru hafifçe eğilerek. Breana kocaman yerde kapana kısılmış gibi hissetmeye başlamıştı. Kafasını başka yere çevirerek

-Dikkatimi dağıttın ondan ıskaladım.

-Olabilir Breana Loren Fey. Borcunu ödeme zamanı şuan. 

Breana bu emir veren cümlenin ardından adamın yüzüne baktı. Teş kaşını kaldırırken
-Parmaklarından birini kesme vakti de olabilir. Bana emir verme. 

-Emir vermiyorum. Bir an durdu. Yüzü ciddileşirken
"Gerçekten burada olma sebebin ne? Bir kızdan görebileceğimiz en iyi performansı gösterdin. Babamın saygısını kazandın ki, ben oğlu olarak garanti veriyorum, daha ben kazanamadım. O masada oturmama sebebin ben değilim. Belki katkım vardır ama bu çok küçük bir sebep. Diğer sebep ne?" dedi. 

-Seni ilgilendirecek bir durum değil, diyerek başından savmaya çalıştıysa da, Norvin oldukça ısrarlıydı. Dudaklarını birbirine bastırarak

-Hımmm o zaman nişanlın ile ilgili öyle değil mi? Ne oldu kavga mı ettiniz? Yoksa bu akşam olanları mı anlattı?

-Bu akşam ne oldu ki? dedi boş bulunarak. Şaşkın dolu gözleri, Norvin'in bir anda parlayan gözleriyle buluştu.
Norvin'in tek kaşı kalktı.

-Nişanlın turnuvada yarıştı Loren. İzlemedin mi?

-O mu? dedi küçümseyerek. Norvinin bu sefer iki kaşı birden kalktı. 

-Onu küçümsüyorsun. Bunu farkettim. 

-Haddini bil

-Hayır hayır. dedi oldukça ince bir sesle. Breana'nın çatık yüzüne yumuşacık bakarken  "Aksine doğru, eleştirilecek yanları çok. Tek başına savaşmakta oldukça yeteneksiz. Bunu görüyor olduğuna göre başka şeyleri de görüyorsun demek ki. Mesela babası ona hiç bir görev vermedi bu zamana kadar. Yakında ölecek ama tüm işler yeminli çalışanların kontrolünde. Bunu da gördüğüne eminim. Babası bile güvenmiyor. Sana olan görevlerini yerine getirebilecek mi bu adam. Bence bunu da düşünüyorsun."dedi. 

Haklıydı. Ama bir yabancının, hele hele karşılaştığında elini kolunu nereye koyacağını bilemediği bu yabancının bunları bilmesi; haklılığına gölge düşüyordu. Breana, adamın heybetiyle düşen omuzlarını dikleştirdi.
-Çok konuşuyorsun. dedi adama. Arkasını dönüp bir kaç adım geride bıraktığı defterlerini toparlamak için tam eğiliyordu ki, Norvin.

-Yok biliyorum. Bende böyle bir durumdayım ; demesiyle tam elini defterlerine uzatmışken dondu kaldı. Tekrardan ayaklanarak adama bakarken, "yoksa o da mı.." diye düşünerek ağzını açmıştı ki, Norvin .

-Üstelik sen nişanlısın. Ancak ben evliyim, dedi. 

Breana gözlerini kırpıştırdı. Sonra oldukça aptalca
-Ne? dedi. Doğru mu duydu onu bile kestiremiyordu. 

-Evet. Babamın isteği üzerine evlendim. 

-Ama eşin yok. Böyle bir turnuvaya eşsiz... derken Norvin tekrar sözünü kesti. 

-Loren. O davet edilen klanlardan değildi. O yüzden gelemezdi. 

-Ne! dedi tekrar Breana. Ardından gözlerini şaşkınlıkla açarak; "Davet edilmediyse o Grayskulllardan mı? Bir sırtlanla mı evlisin?" dedi. Sesi çatallaşarak çıkarken, Breana duygularını belli ettiği için kendine kızıyordu. 

-Hayır bir büyücü ile evliyim

-Dracety. dedi fısıldayarak

-Evet. Babamın ittifak anlayışı biraz farklı. Tabi cadıların da. Masaüstü anlaşmalardansa bu tür birleşmeleri tercih ediyorlar. 

-Sen bir cadıyla evlisin dedi kız tekrar. Sanki olan biteni tekrar gözden geçiriyordu. Düşüncelerini Norvin böldü;

-Evet. Bu güne kadar bu durum beni zerre ilgilendirmiyordu. Ancak artık biraz farklı bir durum içindeyim. Loren sen benim karşıma o ormanda çıktığından beri aklımdan çıkmadın. Çıkaramadım. Yerlisin diye düşünmüştüm ama şimdi işler çok farklı. Sen şovalyesin. Ruh eş hayvanın bir porsuk. Uçabiliyor olsaydı belki bir ihtimalimiz olabilirdi ama olmaz. Sen Moonguard'ı liderliğe götürecek olansın. Seni alıp götürmek ne kadar istiyorum bilemezsin. Ama ardımızda yıkık dökük felaketler olur. Cadılar senin geleceğini gördüler. Sana özel nefret besliyorlar. Bu duyulursa seni büyülerinden ne kadar korurum bilmiyorum. Biz hiç konuşmadık kızla. Adını bile hatırlayamıyorum. Tek hatırladığım sensin. Tarih kitaplarında savaşlar aşklarla başlar derlerdi. Adı aşk mı bilmiyorum ama sana hissettiklerimle inan savaş başlatırım. 

-Bu kadar kısa sürede mi? dedi inanmıyormuş gibi, ancak ümit doluydu ses tonu. Norvin, bu sesi anlamıştı. kaşlarını düşürürken hızla kafasını salladı

-Evet bu kadar kısa sürede.  Bazen böyle şeyler çok kısa zaman dilimlerinde olur. 

Breana bu rüya bulutundan sıyrılması gerektiğini biliyordu. Gözlerini yere indirip kaşlarını çatarak, sert haline geri dönmeye çalıştı.
-Buradan gitsen iyi olur.

-Gidemem. Loren bak. Farklı yerlere savrulacağız. Sen liderlik köşende oturuyor olacaksın. Ben de ejderimle cadıların halkına da liderlik yapacağım. Karşılaşmamızdan çok önce çizgilerimiz çizilmiş. Ama şimdi denk geldik. Bırak bunu yaşamadığımız için pişmanlık duymayalım.

Breana tekrar yere bakarken, "Yapacak işlerim var. Çizgilerle uğraşacak zamanım yok" diyerek tekrar arkasını döndü. Norvin o anda kızı kolundan sertçe tutarak, kendine çekti ve öptü. 

Breana put gibi oldu. Gözleri kocaman açık onu öpen adama bakıyor hareket etmiyordu. Norvin durdu. Geri çekilip dudaklarını birbirine bastırdı

-Bir sorun mu var? dedi kafasını yana eğerek. Bir tepki arayan gözlerinden rahatsız olan Breana, yukarı doğru bakarak

-Eee, diyerek zaman kazanmaya çalıştı. Yüzünün kızarmaması için dua ederken  "Ne yapmam gerektiğini kararlaştıramadım" dedi. 

Norvin bu cevapla kafasını hafiften geriye çekti. Gözleri hafiften kısılırken, 

-Nasıl yani. Bu bu ilk mi? dedi gülerek

-Yani evet işte. dedi Breana huzursuzca kıpırdanarak. " Ben de ne yapmalıyım ona kadar veremedim bir an. "

Norvin daha sıkı sarıldı. 

-Bu ilk olacaksa biraz daha güzelleştirmek lazım diyerek atların olduğu yere doğru sürükledi. 

-Bizi kimse burada rahatsız edemez. Diyerek iyice sarmaladı kızı. 

-Gözlerini kapat. Ve kendini bana bırak. İkimizin de unutamayacağı bir anı yaratacağım 

Öyle de oldu. Öyle bir anıydı ki hiçbir zaman onların hafızalarından kazınmayacaktı. Gecenin maviliği ise buna şahit olan tek şeydi...



Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

12.5K 661 18
"Senden nefret ediyorum Serkan Bolat" "Duygularımız karşılıklı Eda Yıldız"
42.8K 1.9K 43
'seni severdim ve sana rağmen yine severdim.'
1M 68.7K 85
Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu s...
98.9K 4.7K 44
Tam suratına tokadı patlatacakken kolumdan tuttu ve " bu tokat işi pek hoşuma gitmiyor ona göre " dedi . Sinirlerim altüst olmuştu . Tamam veliaht ol...