THREE || zm

By zetkai

1.8K 157 85

"No wealth, no ruin, no silver, no gold, Nothing satisfies me but your soul, Oh, Death! Well I am Death, none... More

tanıtım
bir
iki
üç
dört
beş
altı
yedi
sekiz
dokuz
on bir
on iki
on üç
on dört
on beş
on altı
on yedi
on sekiz
on dokuz
yirmi

on

39 5 2
By zetkai

"Kolay değil vermek, yardım istemek,

Kendin olmak, neyle yaşadığını bilmek ve sevmek.

Kolay değil nefes almak, dokunmak, hissetmek,

Başka bir bedenin ihtiyacını yavaşça dışa vuruşunu."

Şarkı: Damien Rice - It Takes a Lot To Know a Man


*

"DKB'nin temel belirtileri bellek ve kimlikle ilgilidir. Kendi içinde sürekliliği olan, birbirinin yerini alabilen kimlikler, aynı kişide birlikte varlığını sürdürmektedir. Genel olarak alter kişilik diye adlandırılan bu kimlikler yineleyici biçimde denetimi ele alırlar ve algıladıkları kendilik kavramı doğrultusunda davranırlar. Bu kimlikler belirgin olarak farklı ses, aksan, kelime dağarcığı, yüz ifadesi, hareket özellikleri, psikolojik test bulguları, cinsiyet, yaş farklılıkları olabilir.

DKB' li vakalarda ikiden başlayarak birçok farklı kimlik türleri olabilir. Kimlikler arası geçiş ani ve dramatiktir. Değişim genellikle vakanın, çevresinde psikososyal bir tehdit algılanmasıyla, stresli hale gelmesi sonucu oluşur. Bir veya iki baskın kişilik kuraldır.Bunlardan biri vaka tarafından orijinal kişilik ( ev sahibi kişilik ) olarak tanımlanır.

DKB çoğunlukla sevilen bir kişi ( anne, baba,kardeş ) tarafından ya da güvenilir bir ortamda ( ev, okul, kreş gibi) gerçekleştiğinden sürekli ve şiddetli bir istismardan kaynaklandığı olabilmektedir."

Açtığım ilk sitede tam olarak bunlar yazıyordu. Bu bilgisayarı birçok şey araştırmak için kullanmıştım ama daha önce beni böylesine düşündüren ve yaralayan başka hiçbir durum olmamıştı. Bu bilgisayarda katillerin yüzlerini aratmıştım, bana bırakılan ipuçlarının ne anlama geldiğini, bazen yabancı bir kelimenin çevirisini aratmış ve her davanın sonunda bu bilgisayardan öğrendiklerim sayesinde bir şeyler başarmıştım. Bu korkunç paragraflar bana nasıl bir galibiyet getirecekti? 

Başımı ellerimin arasına alarak ofladım. Zihnimde masam gibi karman çorman olmuştu. Tüm dosyaları masanın sol tarafına yığmış, hepsini sığdırabilmek için kalabalık bir çöp grubundan kurtulmuştum. Masanın sağında yarısı içilmiş bir pet şişe, titreşimsiz bir telefon ve kararmış bir elma çöpü vardı. Gözlerim ağrımaya başlayıp okuduklarım beni bunaltınca ekran parlaklığını sona getirip siteden çıktım. Bu kadarı yeterdi.

Kurt'un dediği gibi onların aynı kişi olmadığını düşünmeye çalışmıştım ama yazılanlar hiçte öyle demiyordu. Zayn'in yaşadığı şey bir kimlik bölünmesi, bellek parçalanması, ruhun ikiye ayrılması gibi bir durumdu ve denilene göre Kurt'un Zayn'nin bir parçası olduğu inkar edilemezdi. Zayn'in acılarından, hatıralarından, tecrübelerinden bir kısmına Kurt sahipti. Zayn'in öğrenmesi, bilmesi gereken bazı şeyleri Kurt biliyordu. Yaşarken edindiğimiz ve bize ait tüm mimiklerimiz, hareketlerimiz, düşünce tarzımız, his yoğunluğumuz; Zayn'in bazı anılarından elde ettiği alışkanlıkların ve tecrübenin bölünmesiyle kendine ait mimikleri, düşünme şekli ve kimliği olan yeni bir kimse yaratmıştı.

O halde Kurt, Zayn miydi? Buna Zayn'i ikna edebilir miydim? Buna Kurt'u ikna edebilir miydim? Onunla bir kez karşılaşmıştım ama bana verdiği tek his kocaman bir tehlike olmuştu. Onu gördüğümde bir katili, bir suçluyu, bir caniyi görmüş gibi hissediyordum. Aynı Zayn gibi görünüyordu ama sanki tüm merhametini ve insanlığını kaybetmiş başka bir Zayn'di. Bunu gözlerinde okumak elzemdi.

Aklımda o gece canlanınca etime tane tane batan buz sarkıtı cani gözleri hatırlayıp irkildim. Bakışlarım masamdaki kartlara takılmış, belki düşünürken dakikalar geçmişti. Bu aralar sürekli zamanı kaybediyor ve ömrümü amaçsızca tüketiyordum. Birden acele etmem gerektiğini hissettim. Öğrendiğime göre Henry evine dönmüştü, yani onu aramak yerine mesai bitiminde evine gidecek ve biraz konuşmak isteyecektim. Şimdi karakoldan çıkarsam on beş dakikaya orada olurdum.

"Jaxon sabah geldiğinde beni aramasını söyleyin," diye uyardım çocukları. "Bu gece nöbete kim kalıyorsa kulağı telefonda olsun, her an arayabilirim." Üzerime ceketimi geçirirken göz ucuyla Arnold'ın ofisine baktım. "Bir aksilik olursa haber verin."

Arabamın anahtarını, telefonu ve cüzdanımı yoklarken ceplerimi kontrol ettim ve koridora çıktım. Zayn kollarını göğsünde kavuşturmuş, karşı duvara yaslanmış duruyordu. Üzerinde şişme, lacivert bir mont vardı. Ayağındaki botlara yakınlarda bulaştıramayacağı kadar çamur bulaştırmıştı, belli ki uzak bir yerden geliyordu. Aramızdaki iki metreye rağmen burnuma gelen güçlü sigara kokusuna bakılırsa da baya stresli bir gün geçirmişti.

Onu gördüğüme şaşırmamış gibi davrandım. Buraya daha önce de gelmişti. Arnold ile tanışmıştı. Gerek işlerini halletmek için, gerek beni ziyaret etmek için gelmesi normaldi. Ancak olanlardan sonra yaptığı her hareketi sorguluyor ve buna mecbur hissediyordum. Buraya gelen Zayn miydi, yoksa katillerle beraber ortadan kaybolmayı alışkanlık haline getirmiş ve bedeninde bir caninin ruhuna ev sahipliği yapan canavar mıydı?

"Burada ne işin var?" diye mırıldandım. Ceketimin yakasını düzeltirken bilerek kaşlarımı da kaldırdım ki ona karşı olan tavrımın farkında olsun istiyordum.

Kolunu kaldırıp saate baktıktan sonra bakışlarını yüzüme çıkardı. "Mesainin bitmesine iki dakika var. Seni almaya geldim."

"İşlerim var."

"İşlerini yarın hallet. Bugünlük mesain bitti."

Sırıttım. "Öyle bir şey olmayacak."

Çenesindeki kaslar seğirdi. Başını eğip gözlerini kaldırarak bana öfkeyle baktığında bir karanlığa bakıyor gibi hissediyordum. Ruhum öfkesi karşısında sendeliyordu. "Bizim gelmek zorunda olduğumuz bir ev var. Birbirimize karşı sorumluluklarımız var. İşini iş saatinde yapacaksın. Gece nöbetin olmadığı sürece bir daha eve gelmemezlik yapamazsın."

Sesini yükseltmeye başlayınca göz ucuyla masasına çökmüş bizi dinleyen polislere baktım ve onu kolundan tutup dışarı sürükledim. Ne söylemek istiyorsa yalnızken söylemeliydi.
Onun bir canavar olduğunu, katil olabileceğini, belki de onu öldürmek zorunda kalacağımı düşünüyordum. Bu canavarları yok etmek hakkında kafamda senaryolar döndürüyor, düşmanlığı konusunda kendimi ikna etmeye çalışıyordum. Ondan nefret ediyor ve ondan korkuyordum. Oysa o tüm bu yaşananlar benim sanrılarımdan ibaret gibi, sanki basit iki sevgiliyiz gibi beni eve gelmediğim için suçluyordu. Böyle her zaman ki gibi, eskiden olduğu kişi gibi, basit bir sevgili ya da... insancıl davrandığında kafamda dönüp duran tüm senaryoları kaybediyordum.

Zayn'in işim için söylendiği çok olmuştu. Bu sahneyi o kadar çok yaşamıştık ki bir an geçmişe gidip kendi zihnimde yaptığım tüm suçlamalardan onu akladım. O hala aynı Zayn'di. Çok çalışmamdan, ondan kaçmamdan, evin yükünü ona yıkmamdan nefret ediyordu. Eğer zihnimdeki bu şehir çöplüğü ve son iki haftada yaşadıklarımız olmasa, eskiden olduğu gibi ona birkaç kuru özür mırıldanır ve işimin kötü yanlarını kabul etmesi için baskı yapardım. Şimdi ise onu arabaya doğru ittirip öfkeyle solurken ne diyeceğimi bilemiyordum.

"Seninle çok şey konuşmamız lazım, Thea. Soruların olduğunun farkındayım ama onlar umurumda bile değil. Senin şu halin umurumda! Ne yapmaya çalışıyorsun sen? İlişkimizi bitirmek gibi bir arzun mu var?"

"Ne ilişkisinden bahsediyorsun? Her şeyi hallettik de ilişkimizi mi düşüneceğim? Günlerdir senin Zayn olup olmadığını, bir canavar olup olmadığını, bir katil olup olmadığını düşünüp duruyorum, sen bana ilişki diyorsun!"

Derin bir nefes bıraktı. Gözleri şaşkınlıkla üzerimde dolanıyordu. Biraz sakinleyip soluklandığını gözlerinde gördükten sonra bana doğru adımlayıp kollarımı kavradı. Sırtımın araba kapısına değdiğini hissettim. Beni ona bakmaya mecbur bırakıyor, göz teması kurmak için beni hapsediyordu. O bana dokununca hissettiğim bu şefkat, sevgi, huzur... Hepsi her şeyin eskisi gibi olduğunu bana kanıtlamak için tenime sıcak sıcak batıyorlardı.

"Elbette benim Thea. Bir an olsun değişmedim. Ömrün boyunca beni nasıl tanıdıysan oyum işte. Hala seni seviyorum."

"Peki ya Kurt?"

Dudaklarını ısırıp bakışlarını uzağa dikti. "Bilmiyorum. Şu yaşıma kadar varlığından haberim yoktu."

O halde Kurt, canavarın ona yaptığı şeyden sonra ortaya çıkmıştı. Sanki bana dediği birkaç şeyde bunun mesajını verdiyse de o gece konuştuklarımızı net olarak hatırlamıyordum. Korku zihnimi ele geçirmiş gibiydi. Şimdi bile hatırlamaya çabaladığım da, net olarak zihnimde ve vücudumda canlanan tek şey korku oluyordu.

Her şeyden sıyrılmaya çabaladım. Bu kadar yakından Zayn'e bakarken hissettiğim huzura ihtiyacım vardı. Yalan bile olsa, her şeyin eskisi gibi olduğunu hissetmeye ihtiyacım vardı. Kıvrık, uzun kirpiklerinin altında sakladığı yorgun gözlerinin yirmi yedi yıllık ömründe çektiği tüm çilelerin gölgesinde dinlendiğini görmeye ihtiyacım vardı. Ona ait olan her şeyi görebiliyordum. Dudaklarının çatlakları rutubetten çatlamış duvarlar gibi hareketsizken, onun hiç konuşmadan günler geçirebilecek olduğunu; yoğun sigara kokusuna rağmen burada olduğunu haykıran teninin kendine has rayihasını duyabiliyor ve görebiliyordum. O Zayn'di. Ona sırtımı dönmem değil, onu kurtarmam gerekiyordu.

Burnumu boynuna sürtüp dudaklarımı öpmek niyetinden çok aynı dinlendirir gibi tenine bıraktım. Kokusu beni öyle mayıştırıyordu ki ayakta bile uyuklayacak gibi hissediyordum. Neyse ki beni tuttu, arabanın anahtarlarını benden alıp yolcu koltuğuna oturmamı sağladı. Başımı çevirip direksiyonu kavrayışına, başını hafifçe sallayışına ve teninden yayılan huzurun burnuma çarptığı esintiye bakınca; iki haftadır beynimi ve kalbimi yeyip kemiren tüm kurtları ayağımın altında ezip, kendi sesimi kendi kafamın içinde duyabilecek kadar net ve gür bir söz verdim.

Kendi kimliğimi kaybetmek uğruna da olsa, Zayn'in tüm kimliklerini kabul edecektim.

Continue Reading

You'll Also Like

804K 18.5K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
278K 24.3K 44
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
293K 5.4K 33
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
267K 18K 31
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...