Hüzün Kokulu Papatya

נכתב על ידי hayal_et82

2.8M 133K 21.1K

Eliyle biraz sonra evleneceği kızın çenesini kavrayıp yerde olan gözlerini,gözlerine sabitledi.Tamamen duygud... עוד

1.Bölüm
2.Bölüm
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.bölüm
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.Bölüm
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25.BÖLÜM
26.BÖLÜM
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29.BÖLÜM
DUYURU
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32.BÖLÜM
33.BÖLÜM
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.BÖLÜM
44.BÖLÜM
45.BÖLÜM
DUYURU
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48.BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.BÖLÜM
52.BÖLÜM
DUYURU
53.BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
57.BÖLÜM

36.BÖLÜM

45.8K 2.2K 382
נכתב על ידי hayal_et82

PAPATYALARIM BEN GELDİM.BİLİYORUM UZUN BİR ARA OLDU AMA YAZARINIZ GRİP GİBİ BASİT BİR HASTALIĞA YAKALANMADI NE YAZIK Kİ...BİLMEM BİLENİNİZ VAR MI?VERTİGO DİYE BİR HASTALIK VE BENİ ARA ARA YOKLAYAN ATAKLARI İLE UĞRAŞIYORUM.AYAKTA DURAMIYORUM DENGE KAYBI YAŞIYOR VE MİDE BULANTISI ÇEKİYORUM.AVUÇ AVUÇ İÇTİĞİM İLAÇLAR SAYESİNDE HALA ETKİLERİ SÜRSE DE ŞİMDİ BİRAZ DAHA İYİYİM.TEK SIKINTIM ZİHNİMİ TAM OLARAK TOPARLAYAMIYORUM VE BU BİRAZ YAZIMA YANSIMIŞ OLABİLİR...ŞİMDİDEN AFFINIZA SIĞINIYOR ANLAYIŞINIZ İÇİN SİZE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM...BİRDE BAZI OKUYUCULARIM İLK YAYINLADIĞIM AYGENLE SONRAKİ AYGENİ KIYASLAMIŞ...PAPATYALAR İKİSİ DE AYNI KİŞİ SADECE SON YAYINLADIĞIM RESİMLER KIZIMIZIN BAKIMLI HALLERİ.NEYSE ÇOK UZATTIM...ARADAN ÇEKİLİYOR VE SİZİ ÇOK SEVDİĞİMİ BELİRTMEK İSTİYORUM...

İYİ OKUMALAR; 

"Pardon yenge duyamadım bir şey mi söyledin?"Diye Fatihin sorusuyla kendine gelen Aygen hemen toparlanıp düşüncelerini şimdilik kendisine saklamayı tercih etti.Evet bir oyun dönüyordu ama tam emin olamadığı şüphelerinde su-i zanda bulunmak istemiyordu.   

"Yok sesli düşünüyordum sadece..."Durdu ve aynı şekilde yüzüne bakan adamın düşünceli çehresine inceleyerek iç geçirdi.Hala anlamış değildi madem arkadaşından bu kadar hoşlanıyordu gidip hem güvenini hemde sevgisini kazanmak yerine onun kafasının etini yiyor bilemiyordu.

"Neyse yapacak işlerim var sonra görüşürüz Fatih."

"Yenge...Elçin'i Barbarosların oğullarıyla tanıştırmayacaksın değil mi?"

"Sence ne yapmalıyım?Sen söyle...Ama öyle şeyler söyle ki sana yürekten inanıp tamam budur diyeyim ve arkadaşımı sana gözü kapalı emanet edeyim."Dediğinde karşısındaki adam ilk bocalamış ardından hemen toparlanıp hiç düşünmeden konuşmaya başlamasını şaşkınlıkla izlemişti.Bu iyiye işaretti ona göre.Eğer arkadaşını istiyorsa tıpkı şimdi olduğu gibi kararlı tutumunu sergilemesi duygularında emin olduğunu gösteriyordu.  

"Ben Elçin'in gözlerinde kaybolan ilk ve tek erkek olmak istiyorum.Güldüğü zaman neşesi,ağladığı zaman yaslandığı omuz olmak istiyorum.Sabah yüzüne değen güneş,gece karanlığına düşen ay olmak istiyorum.Temiz diyeceğim bir geçmişim yok ama onu saflığında boğulup yine onun temiz yüreğinde yer edinmek istiyorum.Bende şaşkınım nasıl ne ara böyle oldum bilemiyorum ama eğer aşk baktığın her yerde aynı yüzü görüp yastığa her başını koyduğunda onun adını sayıklamaksa ve her an özlemekse kabul ben Elçin'e aşık oldum..."

"Ne bu evlilik teklifi falan mı etmeye mi karar verdin?"  

"Şimdilik ona olan duygularım ama eğer benim gibi bir adamı yüreğine kabul ederse ileri ki zamanlarda neden olmasın?"Aygen başını eğip gözleriyle arkasını işaret ettiğinde Fatih'in anlamaz yüz ifadesi ile karşılaşması uzun sürmedi.Ta ki arkasını dönüp Elçinle göz göze gelene kadar.Aygen dosya odasından gelen arkadaşını fark eder etmez beklenen soruyu Fatih'e yöneltmiş ikilinin arasında geçen boş bekleyişin böylelikle ortadan kalkacağını düşünmüştü.Elçin'in tutuk ve utangaç hali, Fatih'in şaşkın aynı zamanda hayran bakışlarıyla birleşmiş şirket koridoru ikilinin gözlerindeki yoğun duygulara şahit olmuştu.Aygen boğazını temizleyip olaya hemen müdahil olurken artık aralarından çekilme ve onları yalnız bırakmanın vakti geldiğini anlamıştı.

"Siz ikiniz aranızdaki mevzuyu tatlıya bağlıyorsunuz ve yine ikiniz konuşmanız bittikten sonra odama geliyorsunuz."Deyip kıkırdadı ve arkasını dönüp sağ elini kaldırarak havada salladı.

"İyi şanslar Fatih Yılmazlar..."Aygen arkadaşı adına sevinip gelen neşesiyle odasına girerken Gamzenin her zamanki gülen yüzüyle karşılaştı.Daha sonra eline aldığı notu okuyuşunu ve onu takip edişini izledi.Her zamanki rutin şeylerdi ve yine telefonla yapılacak konuşmalar birikmişti.Gamzenin sabah onu görür görmez sıralayacağı işleri sonraya ertelemiş şimdi ise tüm yoğunluğuyla karşısına çıkmıştı.

"Aygen hanım son olarak Yusuf bey yeni bir proje anlaşması için sizi odasına bekliyor."Gamzenin sözleri biter bitmez Aygen odasına geçmek yerine yönünü diğer tarafa çevirdi.Bir yerden başlamalıydı.Madem ihalenin çizdikleri proje yüzünden kaybedildiği düşünülüyordu oda aksini ispatlamak için elinden geleni yapacaktı.Bunu için ilk iş düşüncelerinin doğru çıkması için kocasının sunduğu teklifi incelemekle olacaktı.   

"Tamam ben Yusuf beyin yanına geçiyorum sende Elçin ve Fatih olmak üzere herkesi topla konuşacaklarım var."

"Peki Aygen hanım!"Karma karışık aklı ve çözmek için deli olduğu bir oyunun ilk düğümüne doğru yol alıyordu.Arap saçına da dönse,sonucu kötüde bitse böyle bir muammanın içerisinde olmak istemiyordu.En azından kendi olmasa da gecesini gündüzüne katan arkadaşları için bunu yapmalı ve suçluyu bulup cezasını fena halde ödetmeliydi.Tabi önce yardım almalıydı.Fatihe ilk başlarda söylememeyi seçmiş olmasına rağmen ondan yardım almanın mantıklı olacağına düşünmeye başlamıştı.En azından Ankara kısmını ona bırakabilirdi.Koridoru aşıp yine Feride hanımı görmezden gelerek kocasının odasının kapısının önüne dolu düşüncelerle geçti.Kapıyı tıklatıp içeri girdiğinde ise kocasının bakışları önündeki bilgisayardan hemen kendisine kaydığında beklemeden söze girdi.

"Beni çağırmışsın."

"Evet gelsene."Aygen odanın ortasına ilerleyip deri koltuklardan birine geçerek oturdu.Kocasının bakışları altında bu eylemi yaparken duyduğu rahatsızlık gözle görülür cinsteydi.Değmemişti onun bakışları bir kez olsun hatta böyle bakma rahatsız oluyorum dememek için şu an kendisini zor tuttuğu gibi odadan koşar adım çıkmamak içinde ayrı bir çaba sarf ediyordu.Sesini düz tuttu.Bakışları ise her zaman olduğu gibi duygudan uzak soğuk ve mesafeliydi. 

"Seni dinliyorum hızlı olursan iyi olur zira birikmiş işlerim ve yapmam gereken onlarca görüşmem var."

"Tamam o zaman hemen konuya gireyim.Çetinoğlu holding yöneticisi Bora bey adını duymuş ve seninle iş yapmak istiyor."

"İşim değil yani adıma göre öyle mi?Her zaman olduğu gibi."Deyip gözlerini devirerek başını sağa sola salladı.

"Zaten adını duyuran yaptığın işler değil mi?Neden böyle konuşuyorsun anlamadım?"

"Zamanında sükse yapan o isim ya eskisi gibi değilse ya artık çizimleri berbatsa.Çok güvendikleri o mimar şimdi çizdiği projeyle insanları hayal kırıklığına uğratıyorsa.

"Bu söylediklerin imkansız.İşinde oldukça iyisin ve Bora bey son çizdiğiniz Değirmencilerin projesinden sonra böyle bir karar aldığını söyledi."

"İşimde iyi olduğumu söylüyorsun ama unutma iki gün önce koca bir ihaleyi çizdiğimiz proje yüzünden kaybettik.Belki bu bizim bundan sonra istenildiği gibi iyi olmayacağını işarettir.Çok fazla bir şeyler beklememek lazım bence."Dediğinde kocası biraz daha öne kayıp başını yana eğdi.Aygen tüm bu konuşmaları yaparken karşısındaki adamın her hareketini detaylıca izliyordu.

"Hadi ama pes etmek yok diyen sen değil miydin?"

"Evet öyle söyledim ve sözümün arkasındayım.Gelecek ilk büyük ihalede tüm Türkiye'ye adımızı duyuracak bir proje ile katılacağım."

"Sana bu konu hakkında fikrimi söylemiştim."

"Bende söylemiştim..."Deyip konuyu değiştirmek ve aklındaki esas konuya geçmek için daha fazla uzatmadı.Bu konu tartışmaya açıktı.Kocası inkar etse de o istediği büyük ihaleye öyle yada böyle girecekti.   

"...Neyse senden Ankara ihalesinin dosyasını isteyecektim hala yedek bir nüshası duruyor değil mi?"

"Kaybedilmiş bir ihalenin dosyasını alıp ne yapacaksın?"

"Nerede,nasıl bir hata yaptım ona bakacağım.Tabi senin için bir mahsuru yoksa."

"Hayır ama ben dosyayı bilgisayarımdan sildim."Kocasının birden değişen yüz hatları ve gözlerini ondan kaçırıp sağa sola bakması Aygen üzerinde tuhaf hisleri uyandırmıştı.Suçlu bir insanın ne söyleyeceğini bilememe çabasına benzetmişti ve ses tonundaki değişimi ise anında yakalamıştı.

 "Ne çabuk...Peki başka yedeği veya taslağı yok mu şimdi elimizde?"Dediğinde kocası önce boynunu kabaca kaşımış ardından karşısındaki dolabı işaret etmişti.

"Şu dolapta yedek nüshası olacak.Madem işine yarayacağını düşünüyorsun sorun değil bakabilirsin."Aygen yerinden doğrulup kocasını işaret ettiği dolabın başına geçti.Tek tek isimleri incelerken yeni proje dosyaları ve mimar adlarına baktı.Nesrin başı çekiyordu.Çoğu dosya ona ve yeni projelerine aitti.Aygen yüzünü buruşturup incelemeyi keserek tekrar aradığı şeye döndü.Alt sıralarda görünmeyen dosyayı arama sırası en üst rafa kaydığında Ankara yazısı gözüne çarptı.İşte oradaydı ve ona ben buradayım diye göz kırpıyordu.Hemen uzandı.Fakat dolap sandığından büyüktü ve boyu almaya yetmiyordu.Parmak uçlarına yükseldi ama bu eylemi de bir işe yaramamıştı.Pes edip etrafına çıkabileceği bir şeye bakınacağı sırada çoktan bir el dosyayı yerinden aldı.Bu beklenmedik davranış tüm uzuvlarını gerilmesine yetmişti.Zira kocası şu an tam arkasında duruyor ve Aygen'in sırtı arkasındaki adamın göğsüne değiyordu.Hızla yüzünü dönüp sırtını dolaba yasladı.Aralarındaki mesafeyi biraz açsa da hala çok yakınlardı.Kocasının derin bakışları altında gözlerini kaçırıp yutkundu ve boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.    

"Dosyayı alabilir miyim?"Deyip elini uzattığında kocası dosya tutan elini havaya kaldırışını ağır çekilmiş film gibi izledi.Kocasının şu anki çocuksu davranışına kızmanın yanı sıra şaşkınlıkta eklenmişti. 

"Tabi ama önce söyle!"

"Neyi?"Aygen kocasının eğlenen haline karşın bakışlarını hızla ona çevirdi.Hala çok yakınlardı ve birde bu saçma oyun canını sıkmaya başlamıştı.

"Neden Ankara'dan apar topar dönmek istediğini?"

"Yiğit için!"

"Nasıl yani?"Dediğinde kocası çoktan gardını düşürmüş merakı ve oğlunu adını duyması dosya tutan tutan elinin inmesini sağlamıştı.

"Ağlıyordu ve bende dayanamadım."Aygen hızlı bir atakla kocasının elindeki dosyayı kapıp markajından kurtularak odanın ortasına doğru ilerledi.Düştüğü nahoş durumdan kurtulmuştu. Şimdi derin bir nefes alarak bu aralar sıkça olan bu davranışların yenisinden kurtulmanın huzuru ile rahatlayabilirdi. 

"Peki ya ihaleyi kazansaydık.Yine de..."Dediğinde kocasının aynı yerde öylece duruşunu izledi.Ne yapmaya çalıştığını ise anlamıyordu.Yada neden bu soruları sorduğunu.Düşünmeden o an ne hissettiyse aynı duygularla cevap verdi.

"Evet hiç düşünmeden yine de çıkıp giderdim çünkü benim için sevdiklerim her şeyden önce gelir ve onlar için yapamayacağım şey yoktur..."

**************************************

Aygen kocasının odasından ayrılır ayrılmaz odasına geçmiş tüm dosyayı kaba taslak incelemişti.Hesaplar yapılan toplantılarda verilecek teklifin bire bir aynısıydı.Her hangi bir değişiklik yada terslik yoktu.Peki sorun neredeydi?Aygen düşüncelere boğulurken ekip arkadaşları çoktan gelmiş şimdi arkadaşı Elçin ve Fatih'in onlara eşlik etmesini bekliyordu.İkilide geldiği zaman yaşanan tüm olayları ve düşüncelerini onlarla paylaşacaktı.Böylelikle belki bir nebze olsun arkadaşlarının morallerinin düzeleceğini umuyordu.Aslında onlar kaybetmemişti.Kaybedilmeye mecbur bırakılmışlardı.Şimdi ise failini arayacaklardı ve suçlusunun cezası düşündüğü gibi ekip olarak verilecekti.Aygen hala yerine tam olarak oturtamadığı taşları hesaplarken içeri yeni çift olarak görmeyi istediği arkadaşı ve Fatih giriş yaptı.Gülmek ve ciddi olamak arasında gidip gelen yüzü arkadaşının pembeye çalan yanakları ve Fatih'in neşeli ifadesini gördüğünde duyguları daha da karmaşık hal aldı.Sevinmişti.Belki sıkıntılı bir evre olacaktı onlar için.Güven duygusu hemen kazanılan bir şey değildi ve Fatih'in işi çok zordu.Tabi seviyorsa aşkın önüne hiç bir engel çıkamazdı.Yada Aygen yanılıyordu.Bundan sonra çok mutlu bir çift olup birlikteliklerini uyum içinde geçireceklerdi.  

"Gelin bakalım bende sizi bekliyordum.Umarım konuşmanız güzel bir neticeye bağlanmıştır."Bu sözlerinin üzerine Elçin daha da kızarırken tam karşısına oturan adamın neşesi daha çok yerine gelmişti.

"Tüm sorunları hallettiğimizi düşünüyoruz.Elçinin güvenini de kazanırsam önümüzde hiç bir engel kalmayacak.

"Sevindim."Deyip onları şaşkınlıkla dinleyen ekip arkadaşlarına döndü.Görünen o ki Elçin ve Fatih Yılmazlar birlikteliği onları epeyce şaşırtmıştı.Aygen boğazını temizleyip yeni çifte olan bakışları üzerine çekerek ayağa kalktı.Yapacağı konuşma önemliydi ve en önemlisi bu odanın içerisinde kalmalıydı.

"Gamze kapıyı örtüp içeri girebilir misin?Konuşacaklarımızı kimse duysun istemiyorum."

"Peki Aygen hanım!"Gamze istenileni yaparken Aygen'de odanın ortasına geçti ve biraz daha ilerleyip tüm ekibi ve diğerlerinin görebileceği noktada durup konuşmaya başladı.

"Bu gün yeni bir güne can sıkıcı bir şekilde başladık.Bunun en büyük nedeni kaybedilen ve oldukça emek harcadığımız Ankara ihalesinin olduğunu da çok iyi biliyorum.Aslında kendime yani bize,ekip çalışmamıza güvenerek girdim ve kesinlikle böyle bir sonuçla döneceğimizi düşünmedim ama ne yazık ki netice bu.Sizden istediğim öncelikle kendinizi ve yaptığınız işi küçümsememeniz çünkü bu işi eli yüzüne bulaştıran bizim projemiz değil verilen teklifin değiştiren kişinin sorgulanması gereken karakteridir."Dediğinde şaşkın yüzlerin yanı sıra olumsuz cümleler kuran arkadaşlarının uğultuları çoktan kulaklarını doldurmuştu.Bu tepkiyi bekleyen Aygen gayet soğuk kanlılıkla karşıladığı gibi akıllardaki soruları yanıtlamak için tekrar konuşmaya başladı.

"Aslında ihaleyi verilen teklifle kaybettiğimizi biliyordum ve bugün Fatihle yaptığımız konuşmada ters giden bir şeylerin olduğunu fark etmem uzun sürmedi.Şimdi diyeceksiniz ki nasıl bu kadar eminsin...Ben ihale günü şans eseri içeriden birinin konuşmasına kulak misafiri oldum ve bizim projenin çok beğenildiğini eğer sunulan teklifte istenilen düzeyde olursa ihaleyi bizim şirkete verileceğine de işittim."Sözleri biter bitmez hüzün çöken yüzlere öfke hakim olmuştu ve kızgınlık nidaları yükselmeye değişik teoriler ortaya serilmeye başlamıştı.Tıpkı Aygen gibi arkadaşları da suçluyu merak ediyor ve bir an önce bulunması için aralarında şimdiden konuşmalar geçiyordu.  

"Yenge sen şimdi içeriden birinin..."

"Evet biri bizim ihale dosyamızla oynamış..."

"Peki kimden şüpheleniyorsun?"Diyen arkadaşına bakıp gözlerini kıstı ve daha sonra bakışlarını karşısındaki adama çevirdi.Kimin olduğu çok basitti ama elinde kanıtlar olmadığı için şimdilik ad vermenin doğru olmayacağını düşündü.

"Biri var aklımda ama emin olmak için Fatih'in bir an önce Ankara'ya gitmesi gerekiyor..."    

****************************************

Aygen yapılan uzun konuşmadan sonra Fatih'i bu konuda sıkı sıkı tembihlemiş ve duyduklarını kimseye söylemem konusunda ondan söz almıştı.Tabi bu konuda arkadaşının payı büyüktü zira ricanın büyüğü ondan gelmişti.Şimdi ise hala karışık olan aklıyla mutfakta zihnini rahatlatmaya çalışıyordu.Küçüğünü kreşten alır almaz eve gelmiş üzerlerini değişmiş mutfak önlüklerini takmış yeni bir kurabiye deniyorlardı.Evdekileri yaptıkları kurabiyelerle bıktırmışlardı ama hem eli hemde Yiğit için en kolay yapabildikleri şey şimdilik buydu.

"Hadi bastır bakalım."Aygen Yiğit'in kurabiye hamuruna bastırıp verdiği çiçek şekline baktı.Küçüğünün eli de alışmıştı.Verdiği görevleri layıkıyla yapıyordu.Tebessümle onu izlerken dayanamayıp saçlarına öpücük kondurdu.

"Sen dünyanın en tatlı küçük aşçısısın."

"Annejiğim bundan da yapayım mı?"Diyen küçüğünün eline aldığı evli kalıba baktı.O istedikten sonra her şeye izin verirdi.Yeter ki o böyle mutlu olup sürekli onunla konuşsun.Şimdiden stresi buhar olup uçmuştu.Aygen artık mutfağın değil küçüğünün ona iyi geldiğine inanmaya başlamıştı.

"Tabi bir tanem onuda kullanabilirsin."

"Ya bunu?"Bu sefer ay şeklinde olan kalıba baktı.  

"Onuda!"

"Kolay gelsin."Gelen sesle Aygen'in bakışları içeri giren kişiye kayarken yüzünün neşeli hali bir anda uçup gitmişti.Son zamanlarda kocası sık sık mutfağa uğrar olmuş ve her yerde kendisiyle konuşma çabasına girmeye başlaması onun uzak durma üstüne çok fazla konuşmama politikasını yerle bir etmişti.Karşısındaki adamın yanından sıyrılıp doğruca küçüğünün yanına gidişini bıkkın gözlerle izlemeye başladı.

"Babacığım ne yapıyorsun bakalım."Yiğit eline aldığı kurabiye hamurunu babasına gösterdiğinde yüzünün aldığı ifadeyi inceledi.Küçüğü halinden ve babasının onunla oluşundan memnundu.Böyle durumlarda her zaman yaptığı şeyi seçerek baba oğul arasında geçen diyaloğu gözlemledi.Kocasına kızmaya yada onları rahat bırakmasını isteyecek kadar bencil değildi.Yiğit için babasına katlanabilirdi.

"Hıımm sanırım bu ev...Buda ay değil mi?"Küçüğü yanıt vermek yerine sadece başını sallaması kocasının umutla beklentisine kamçı vuruyordu.Tek bir cevaba yada baba sözcüğüne hasretle beklediğini duygu geçişlerinde görebiliyordu.Zamanın ikisinin  arasında oluşan engeli yıkacağını da biliyordu.Sadece sabır gerektiren bir durum söz konusuydu ve kocası bu konuda elinden geleni yapıyordu.

"Gelir gelmez kendini mutfağa attığına göre aklın bugün oldukça karışık anlaşılan."Dediğinde sözün kendisine geldiğini anlayan Aygen daldığı düşüncelerden sıyrılıp bakışlarını kocasına çevirdi.

"Benim aklım seninle evlenmeyi kabul ettiğim o günden bu yana karışık merak etme.Alıştım."Sözlerindeki imanın karşısındaki adama ulaşmasını istedi.Çünkü bugün,dün hatta aylar önceki durumunu sebebi şu an ondan gözlerini bir an olsun çekmeyen kocasıydı.

"Ne güzel aynı duygular içerisindeyiz o zaman benim aklımda son zamanlarda senin sayende karışık."

"Çok saçma ben oldukça net bir kadınım.Senin aksine kafa karıştıracak bir yapıya sahip olduğumu da düşünmüyorum."

"İşte beni düşündüren de bu ya...Her şeyin bu kadar yalınken benim kör oluşum ve göremeyişim."

"Hayır sözlerin eksik kör olsaydın feryadımı duyar acı çeken varlığımı hissederdin.Sen beni hiçlik hükmüne koyup bir kabuğa sığdıramayacak kadar yok saydın."

"Aygen bak biliyorum..."Diyen kocasının sözlerini elini kaldırarak kesti.Bu konuşma daha önce yapılmış duygular çoktan dile gelmişti.O  derinden yaralıydı.Bir kaç güzel kelam yada özürle kapanmayacak kadar derindi üstelik.Hem boş buluyordu bu çabasını boşandıkları zaman herkes kendi yoluna gidecek ve yine iki yabancı olacaklardı bir birlerine.Güya stres atmaya ve küçüğüyle vakit geçirmeye gelmişti mutfağa.Şimdi zihni daha çok dolmuştu.Aygen tam kocasına daha fazla uzatmaması konusunda cevap vereceği sırada beklenmedik bir şey yaşandı.İkilinin gözleri şaşkınlıkla önce bir birlerine ardından tezgahın üzerinde oturan küçüğe kaydı.

"Babajığım bak bitti."Yiğit konuşmuş üstelik baba demişti.Kocası ne tepki vereceğini bilemez halde öylece kalırken Aygen küçüğünü ürkütmemek adına boğazını temizleyip kocasının tüm dikkatini tekrar üzerine çekti.Daha sonra ellerini hafifçe havaya kaldırıp sadece dudaklarını oynatarak sakin olmasını söyledi.Bu durumun bir benzeri daha önce yaşanmış İdris bey oldukça sakin karşılayarak Yiğit'i gayet iyi idare etmişti.Aynı dinginliği şimdi kocasından bekliyordu.

"Aferin benim paşama çok güzel olmuş.Peki şimdi ne yapacağız?Fırına mı koyacağız bu kurabiyeleri."

"Evet!"Dediğinde Aygen kocasının gözlerinin dolduğuna yemin edebilirdi.Şu an yaşadığı duygu patlamasını bastırdığını görebiliyordum.Coşkusu ise titreyen elleri ve göz kapaklarında saklıydı.Sevinmişti.Yıkılan duvarlara Yiğit'in tüm engelleri yavaşta olsa aşmasına.Tedavisi iyi gidiyordu o ve artık konuştuğunu bilen ev halkı her sözlerini altın bilip yüreklerinin sandığında kıymetli bir eşya gibi saklıyordu.

************************************

"Küjük kuyba küjük kuyba  kuyyuğun neyede..."Aygen keyifle banyo eden ve öğrendiği şarkıyı söyleyen küçüğünü dinlemekten keyif almıştı.Böyle anlarda kendisini özel hissediyordu.Zira küçük kahramanı onun yanında bu kadar rahat olup uzun cümleler kullanması hoşuna gidiyordu.Öyle ki küçüğü işi daha da geliştirmiş şarkı bile söylemeye başlamıştı artık.

"Annejiğim ben kuyba istiyoyum."

"Hıım yakışıklım ördeklerine arkadaş mı getirmek istiyor?"Aygen ördeklerin en küçüğünü alıp Yiğit'e doğru yüzdürdü.Bugün küçüğü ısrarla banyo yapmak istediğini dile getirmiş Aygen yorgun olmasına rağmen bu işi kayın validesi veya bir başkasına bırakmamış bizzat kendisi üstlenmişti.

"Evet öydekleyimle yüzdüyejeğim.Böylee böylee..."Deyip ördekleri suyun içerisine sokup çıkarmasını gülerek izledi. 

"Tamam küçük kahramanım söyle bakalım kurbağalar nasıl ses çıkarır?"

"Ku vak vak ku vak vak..."Aygen karşısındaki tatlılığa daha fazla dayanamamış ıslak olmasına rağmen küçüğünü öpücüklere boğmuştu.Bazen kendisine inanamıyordu ve dokuz ay karnında bir bebeği taşımanın her şey olduğuna inanmıyordu.Annelik fedakarlıktı.Annelik özveri annelik sonsuz sevgi demekti.İncinecek diye korkmak ağlayacak diye sakınmaktı.Annelik ufak kahkahalar eşlik etmek,neşesine ortak olmaktı.Annelik evladı için var olmaktı.Belki bu ufaklığı doğurmamıştı ama onun tek bir gülüşü için her şeyi feda edebilir tek bir göz yaşı için dünyaları yakabilirdi çünkü sevgisinde bir beklenti yoktu.Peki gittiğinde ne olacaktı?Dayanabilecek miydi onsuz olmaya?Kocasına dediği gibi sadece bıraktığı oydu ama bazen küçüğünü öyle özlüyordu ki akşamı zor ettiği oluyordu.Ayrıldığında belki bu günlere hatta haftalara düşecekti.Düşüncesi bile yüreğini sıkıştırdı ve onu bu çıkmaza sokan kocasından bir kez daha nefret etti.Derin bir nefesle dolan gözlerini kırpıştırıp akmaya hazır göz yaşlarını geri gönderdi.Bundan sonra düşünmeyecekti.Sayılı günlerinin vakitlerini üzülerek değil güzel anılarla dolduracaktı.Daldığı yerden kendini toparlayarak sıyrıldı ve kocaman gülümsemeyle konuşmaya başladı. 

"Yiğit seni çok seviyorum."Deyip Aygen kollarını iki yana açtı.Sevginin ölçüsü olmazdı ama küçüğüne ne kadar çok sevdiğini anlatmanın en çocuksu yolunun bu olduğunu biliyordu.

"Hemde koccaman seviyorum seni."

"Bende seni jok seviyoyum annejiğim.Kojaman büsbüyük."

**********************************

Haram olan bir gecenin sabahına merhaba demiş günün ilk ışıklarıyla beraber kendisini yine koşarken bulmuştu.Dün uzun zamandır hasret kaldığı baba kelimesine nihayet kavuşmuştu ve buna vesile olan kadın kızgın olmasına rağmen oğluna nasıl yaklaşması konusunda direktiflerde bulunmuştu.Hala inanamıyordu.Nasıl olur da oğlu için bile olsa öfkesini bir kenara koyabilirdi?Dün yaptığı tama buydu ve bu halleri onu daha çok düşünmeye düşündükçe delirmesine neden oluyordu.Daha sonra kendisini eski karısına öfke kusarken buluyordu.Öyle kötü duruma düşürmüştü ki kendisini iyiye dair hiç bir şeyi fark edememişti.Yada etmek istememişti.Güvenini yerle bir eden o kadın sayesinde her şey mahvolmuş şimdi çaresizlik girdabında çırpınıp duruyordu.Ne sözlerini ulaştırabiliyor nede varlığıyla kendini gösterebiliyordu.Tıpkı dün olduğu gibi sözlerinin karısı için hiç bir hükmü yoktu.Tek isteğinin bir an önce ondan kurtulmak isteği olduğu bariz ortadaydı.İzin vermeyecekti.Bir şekilde kendisini anlatacak yaralı olduğu için korktuğunu ve tekrar yara almamak için böyle birine dönüştüğünü anlatacaktı.Ekleyecekti.Doğru olmadığını söyleyecek gerekirse milyon kez onu affetmesi için özür dileyecekti.Doğru düzgün boğazına girmeyen lokmalar ve düşünceli bir hal son zamanlarda onun tek yoldaşı olmuştu.İsyan dahi etmeye hakkı olmadığını düşünüyor hatta müstahak sana yaptıklarının cezası bu deyip sineye çekiyordu.Yol boyu bu düşüncelerle boğuştu ve şirket binasına geldiğini Bedrinin ona seslenmesiyle fark etti.Hemen yan tarafına döndüğünde ise karısının beklemeden yanından sıyrılarak indiğini gördü.Her geçen gün yeni bir şeyler fark ediyordu.Mesela ayrıcalıklı davranılmasından kesinlikle haz etmediği gibi.Arkadaş canlısı olduğu ve onlarla vakit geçirmeyi sevdiği gibi.İvedi bir şekilde oda arabadan inip hızlı adımlarla karısının yanına geçerek yürümeye başladı.Sessizdi yine karısı dün yaptığı konuşmalardan sonra birazda öfkeli olduğu aşikardı ona göre.          

"Kızgınsın!"

"Nereden çıkarıyorsun?"

"Attığın tok adımlar ve yüz ifadenden."Dediğinde karısının cevap vermek yerine sessizce yürümeye devam edişine tezat o konuşmasını sürdürdü.

"Sebebi belli ki benim ve dün çok fazla haddimi aştım özür dilerim."Yine karısından tepki gelmemişti.Konuşmak istemiyordu onunla sadece yürüyordu.Bir zamanlar onun yaptığını yapıyor yani kaçıyordu ve kendisini ondan yeterince uzak tutmaya çalışıyordu.

"Yinede vazgeçmeyeceğim üzgünüm.Sen beni affedene kadar bu böyle devam edecek."

"Pes ettireceğim diyorsun yani."

"Hayır sana kendimi kabul ettireceğim diyorum."

"Benim dünyamda sana yer yok!"

"Gerekirse toplar bulutları damla olup düşerim.Rüzgar olur her estiğim de dallarına değerim.Belki güneş olur toprağına can veririm.Sen olmak için her şeyi yaparım bundan sonra.Yeter ki ufacık bir umut ver."

"Bakıyorum da okuduğun şiir kitapları baya etkili olmuş.Güzel sözler yalnız etkisi bende sıfır.Neden başka kadınlar üzerinde denemiyorsun belki etkili olur mesela Nesrin gibi."

"Ne?"

"Hiç...boş ver."Karısının onu geçiştirmesiyle çoktan şirket binasına girmişlerdi.Ona saygı ile selam veren çalışanların çoğu karısına işi gereği hayran bakışlar attığını görebiliyordu.Bazı bakışlardan da rahatsız olmuyor değildi.Özellikle erkek çalışanlar canını epey sıkıyordu.Karısı güzeldi hemde çok güzeldi.Onu her ne kadar sinir etiğini bilse de güzel karıcığım derken cidden onun güzelliğine de vurgu yapıyordu.Aygen bir erkeğin bakıp sonra tekrar dönüp bakacağı kadar güzelliğe ve endama sahip olduğunun en başından farkındaydı.Kıskançlık mı evet kıskanıyordu.Duygulara gelirse belki duyduğu hayranlık karısı oluşu yada artık tüm güzelliğinde etkilenir oluşuydu.İçinde karısına karşı beslediği bazı şeylerin olduğunu biliyordu.Belkide saklı kalmış bastırılmıştı ama açığa çıktığı an yeni yetmeler gibi inkar etmeyecekti.Yüzünü gayet ciddi tutup karısına olan bakışları geri def ettiğinde asansörün açık olmasına ve hemen binmelerine şükretmişti.Aksi halde bazı kıyımlar yapabilirdi.Bu aralar sıkça yaptığı şeyi tekrarlayıp karısını yanına çekti ve onu incelemeye koyuldu.Dar ve kalabalığı çok sevmediğini bu asansör sayesinde öğrenmişti.Birde sayıları takip ederek zihnini meşgul ettiğini.Tebessüm etti.Karısı an itibariyle başını yukarı kaldırmış sayıları takip ediyordu.

Son kata gelip asansörden indiklerinde karısına ettiği bir kaç kelama karşın tek bir yanıt almadan odasına geçmişti.İşleri bu aralar karısı sayesinde oldukça yoğundu.Adını duyan çoğu iş adamı onlarla çalışmak için neredeyse sıraya girmişlerdi.Tabi seçici davranıyor iyice araştırdığı şirket sahipleriyle iş yapmayı kabul ediyordu.Gerçi bu onun ilkesiydi dürüstlük ve ahlak aradığı en büyük özellikti.Şimdi ise daha bir inceler olmuştu.Karısını tehlikeye atacak hiç bir etkene veya kişilere fırsat vermemek için elinden geleni yapacaktı.Düşüncelerden biraz sıyrılıp önündeki iş adamının dosyasını incelemeye başladı...       

Saatler öyle sularını çoktan aştığında yemek molasının bittiğini fark etti.İştahsız oluşu açlık duygusunu önüne geçiyordu.Elindeki kalemi kenara bırakıp hafiften ağrıyan boynunu rahatlatmak için sağa sola çevirdi.Ardından geriye yaslayıp gözlerini kapattı.Zihni yorulmuştu.Neredeyse beş şirket sahibini elemiş binalarına sokmama konusunda Bedri ve Sergene gerekli talimatları vermişti.Geriye kalan seçili insanları da haftanın değişik günlerinde iş konuşmak için davet etmişti.Biraz olsun gevşeyen bedenine gözleri itaat ederken gürültü ile açılan kapı tüm duyularını harekete geçirmişti.Hemen gözlerini bu densizliği yapan kişiye çevirdi ve gördüğü çehre ile kızmak yerine izlemeyi tercih etti.Karısı tam karşısındaydı.Yüzü ise bu sabah gördüğü halden daha beter durumdaydı.Öfke saçıyordu bakışları ve kaldırdığı parmağı gelecek olan fırtınanın ilk işaretiydi.

"Sen böyle mi affettireceksin kendini?Arkamdan iş çevirerek mi?"

"Anlamadım!"

"Kandırdın beni!Önce Ankara turu yaptırıp gözümü boyadın ardından ihaleyi kaybetmem için elinden geleni yaptın..."        

EVET BİR BÖLÜMÜN DAHA SONUNA GELDİK UMARIM BEĞENİ İLE OKUMUŞSUNUZDUR GELECEK BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE SAĞLICAKLA KALIN...

המשך קריאה

You'll Also Like

846K 47.7K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
2.7M 143K 16
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
125K 20.2K 43
TÖRE & ADALET SERİSİ 2. KİTAP♟️👠🎓
792K 46.9K 67
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...