Şoför | Yarı Texting

By Imposiblety

354K 17.1K 2.3K

Bir lise öğrencisi onu maniküre götürmek için geç kalan şoförüne yazdığını zannederken başka bir lise öğrenci... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73

17

6.2K 289 7
By Imposiblety

Şoför: Çise

Şoför: Ne yapıyorsun güzelim?

Deli: Ders çalışıyordum.

Deli: Sınav haftasına gireceğiz,

Deli: Vakit nasıl geçti anlamadım.

Şoför: Ne sınavın var yarın?

Deli: Kimya ve matematik.

Deli: Neden iki tane sayısal dersi aynı güne koydular hiçbir fikrim yok.

Şoför: Yapıyorlar öyle, alışıyorsun.

Deli: Offff,

Deli: Matematik hocasının zor sorduğunu söylediler.

Şoför: Metin Hoca mı hazırlayacakmış sınavları?

Deli: Evet.

Şoför: Kolay gelsin güzelim o zaman.

Deli: Yaaaa

Deli: Cidden zor mu soruyor?

Şoför: İçini rahatlatmak isterdim ama

Şoför: Cidden zor soruyor.

Şoför: Altmış alan şükreder genelde.

Deli: Sen kaç almıştın geçen sene

Deli: İkinci dönemin ilk sınavından?

Şoför: Seksen sekiz.

Deli | Yazıyor...

Deli: Bayağı düşük almışsın Gökay.

Şoför: Çok çalışmıştım ama.

Deli: En yüksek not seninki miydi?

Şoför: Yok.

Şoför: Levent doksan üç almıştı, o.

Şoför: Ben ikinciydim.

Deli: Gerçekten mi?

Şoför: Gerçekten de

Şoför: Niye şaşırdın?

Deli: Levent ve seni yan yana koyduğumuzda

Deli: Sen daha ciddi birisin.

Deli: Derslere daha çok önem veriyor gibisin.

Deli: O yüzden.

Deli | Yazıyor...

Deli: Hayır, bir dakika.

Deli: Hoş değildi yaptığım.

Şoför: Anlamıyorum güzelim, ne hoş değildi?

Deli: Ön yargıyla yaklaştım,

Deli: Saçma kalıplar kullandım.

Deli: Levent tabii ki senden daha başarılı olabilir veya

Deli: Levent'ten daha komik, daha ciddiyetsiz biri de çok başarılı olabilir.

Şoför: Doğru, olabilir.

Şoför: Kendini kötü hissetme,

Şoför: Kötü anlamda demediğini biliyorum,

Şoför: Sadece nasıl gözüktüğümüzden bahsettin.

Deli: Yine de öyle dememeliydim.

Deli: Benim için yapılınca hoşlanmadığım kalıpları başka biri için kullanmam hoş değil.

Deli: Neyse ya

Deli: Bırakalım beni Şoför Bey,

Deli: Senin hangi sınavların var yarın?

Şoför: İngilizce, fizik ve inkılap.

Deli: İnkılapta çok ezber var mı?

Şoför: Yani, biraz.

Şoför: Kilit bilgileri öğreniyorsun genelde.

Şoför: Denemelerde de detaylar değil, ana hatlar çıkıyor.

Şoför: Sözelci olsak daha farklı olurdu tabii.

Deli: Sözelciliği kafam kaldırmazdı sanırım.

Deli: Daha fazla edebiyat, daha fazla felsefe.

Şoför: Onlar beni de sıkardı.

Şoför: Yazar eser falan sıkıntı bayağı.

Deli: Doğru.

Deli: Neyse ya, nasılsa sözelci değiliz.

Şoför: Doğru.

Deli: Fizik sınavınız nasıl olacak acaba?

Şoför: Bilmiyorum ama fazla çalışmayacağız.

Deli: Neden ki?

Şoför: YKS'ye çalışırken konuları habire tekrar ediyoruz zaten.

Şoför: Formüllere falan bir baksak,

Şoför: Birkaç tane de genel test çözsek yetiyor.

Şoför: Ayrıca on ikinci sınıfları okul sınavlarında çok zorlamıyorlar,

Şoför: Özellikle sözellerde.

Deli: Keşke bizde de öyle olsaydı.

Şoför: Sen sözel derslere de düzenli çalışıyorsun,

Şoför: Sınavlar seni zorlamaz.

Deli: Bilmiyorum,

Deli: Sizin okulun sınavlarına daha önce hiç girmedim ve biraz geriliyorum.

Şoför: Bizim okulun sınavları sadece biraz daha zor olur,

Şoför: Bunun dışında bir farkları olmaz.

Şoför: Ayrıca ne kadar ders çalıştığını görüyorum.

Şoför: Bizim dönem üniversite sınavına çalışıyor,

Şoför: Buna rağmen sen dönemin yüzde doksanından daha düzenli çalışıyorsun.

Şoför: Kendine daha fazla yüklenme.

Deli: Öyle mi diyorsun?

Deli: Yaparım, değil mi?

Şoför: Yaparsın tabii ki.

Şoför: Bak bence ne yapalım biliyor musun?

Deli: Ne yapalım?

Şoför: Ben bizimkileri zaten ders çalışmaya çağıracaktım.

Şoför: Yakınlarda küçük, bayağı tenha bir kafe var, oraya.

Şoför: Sen de Canel'le gel.

Şoför: Hem ben matematikten yapamadığın soru olursa bakarım

Şoför: Ya da bizimkilerden biri bakar,

Şoför: Bir sürü kişiyiz.

Deli: Yok, ben

Deli: Gelemem.

Şoför: Neden?

Deli: Gelemem işte.

Şoför: Çise,

Şoför: Gelememe nedenini söyler misin?

Deli: Senin de sınavların var, üstüne üstlük yks var.

Deli: Benimle uğraşamazsın.

Deli: Gelirsem biliyorum, yapamadığım her soruya bakmaya çalışacaksın ama olmaz.

Deli: Lütfen ısrar etme olur mu?

Şoför | Yazıyor...

Şoför: Taşındınız mı son zamanlarda?

Deli: Ne?

Deli: Ne alaka ki şimdi?

Şoför: ?

Deli: Taşınmadık.

Şoför: Tamam o zaman,

Şoför: Önceden bana yolladığın konuma geliyorum.

Şoför: Sen de Canel'e haber verirsin,

Şoför: O da gelmek istiyorsa beraber hazırlanırsınız.

Deli: Gökay daha az önce ne dedim ben?

Şoför: Bilmiyorum,

Şoför: Saçmalıyormuşsun gibi geldi.

Şoför: Okumadım.

Deli: Gökay

Deli: Saçmalamıyorum.

Deli: Zaten fazlasıyla vaktini alıyorum,

Deli: Başını şişiriyorum.

Deli: Daha fazlasına gerek yok.

Şoför: Ciddi misin sen şu an?

Şoför: Ciddi ciddi mi yazıyorsun bu mesajları?

Deli: Evet, ciddiyim.

Deli: Sen de biliyorsun söylediklerimin doğru olduğunu.

Deli: Zaten aşırı duygularımla uğraştırıyorum herkesi,

Deli: Şu an derslerimle de uğraştıramam.

Şoför: Sana hiçbir zaman kızamayacağımı düşünürdüm ama

Şoför: Yanılmışım.

Şoför: Sana verdiğim değeri göremiyor musun?

Şoför: Duygularımı ifade edemediğimi biliyorum ama sana açık oldum her zaman,

Şoför: Yine de bir şeyleri belli edemiyorum demek ki.

Deli: Hayır, ondan değil.

Şoför: Neden o zaman?

Şoför: Sana verdiğim değeri biliyorsan neden saçma sapan konuşuyorsun?

Şoför: Beni uğraştırıyormuşsun.

Şoför: Başımı şişiriyormuşsun.

Şoför: Başımı şişiriyor olsan seni daha fazla dinlemek için zil çalar çalmaz yemeğe gitmezdim.

Şoför: Bilmiyorum Çise,

Şoför: Sana verdiğim değeri hiçbir zaman fark etmeyecek misin?

Deli: Fark ediyoeum.

Deli: Cisden

Deli: Safece

Deli | Yazıyor...

Şoför: Ağlıyor musun?

Şoför: Ağlama.

Şoför: Kelimelerime söveyim,

Şoför: Özür dilerim güzelim benim.

Şoför: Sana kızmıyorum, saçmaladım.

Deli | Yazıyor...

Deli | Çevrim içi

Deli | Yazıyor...

Şoför: Ağlama güzelim lütfen.

Deli: Tamam,

Deli: Ağlamıyorum.

Deli | Yazıyor...

Deli: Bana verdiğin değeri görüyorum gerçekten.

Deli: Sadece insanları aşırı hallerimle uğraştırdığımı düşünüyorum.

Deli: Mesela benim sınav gerginliğimle uğraşıyorsun ama sen de yks öğrencisisin.

Deli: Kim bilir ne kadar stres yapıyorsun

Deli: Ama gelip benimle uğraşıyorsun.

Deli: Kendime engel olmam, daha stabil olmam gerekiyor ama beceremiyorum.

Şoför: Deli kızım benim,

Şoför: Senden bunu isteyen mi var?

Şoför: Sana yaptığım hiçbir şeyi kibarlık olsun diye yapmıyorum.

Şoför: Kibar biri de değilim zaten.

Şoför: Her şeyi sen sen olduğun için yapıyorum.

Şoför: Sınavlara gerilen kişi başka biri olsaydı

Şoför: Bizimkiler hariç

Şoför: Umrumda bile olmazdı.

Şoför: Ama konu sensen öyle değil.

Şoför: Sen ne kadar aşırı olursan ol,

Şoför: Ben ne kadar yoğun olursam olayım

Şoför: Her zaman sana ayıracak bol bol vaktim olacak

Şoför: Çünkü sen Çise'sin.

Şoför: Bana kalbimin attığını hissettiren insansın.

Şoför: Bu yüzden bir daha sakın

Şoför: Az önceki gibi saçmalama.

Şoför: Bu kadar mesajlaşmak yeter.

Şoför: Yüzünü görmek istiyorum.

Şoför: Hadi, hazırlan.

Şoför: Almaya geliyorum seni.

Deli | Yazıyor...

Deli: Gökay

Şoför: Efendim bebeğim?

Deli: Sana sarılmak istiyorum.

Deli: Şimdi gidip hazırlanacağım,

Deli: Sen geldiğinde de sarılacağız.

Deli: Şey,

Deli: Saçlarımın üzerinden öpersen de güzel olur.

Deli | Çevrim dışı

Şoför: Gelirken kaza yapmamı mı istiyorsun sen?

*****

- Sekiz Yıldır Dört ♡♡♡♡ -

Gökay: Kaç dakikaya hazır olursunuz?

Gece: Neye?

Gökay: Ders çalışmaya gitmeye.

Gökay: Kafeye ders çalışmaya gidiyoruz.

Furkan: Bizim bundan niye haberimiz yok anasını satayım?

Gökay: Artık var.

Gökay: Hepinizi evlerinizden alırım.

Gökay: Furkan sen yürüyerek gel.

Levent: Furkangülün suçu ne

Gece: Jnshahjajaja

Gece: Cidden bu arada

Gece: Sen kardeşlerin arasında ayrım mı yapıyorsun?

Gökay: Evet.

Furkan: Çok net oldu bu bir dakika

Furkan: Sindirmem lazım.

Levent: Kafede soda içersin kardeşim,

Levent: Ben ısmarlarım.

Gece: Hdjajansjs

Gece: Biraz daha dalga geçin,

Gece: Çok eğlenceli.

Furkan: Tabii Gece Hanım,

Furkan: Sana bir şey demiyorlar nasıl olsa.

Gece: XX olmanın faydaları.

Levent: *Grubun tek XX'i olmanın faydaları.

Furkan: +1

Gökay: Boş yapmayın da hazırlanın.

Gökay: Bir bir buçuk saate alırım sizi.

Levent: Kardeşim trafik yoktur şimdi,

Levent: Ne yapacaksın bir buçuk saat boyunca?

Gökay | Yazıyor...

Gökay: Bu seni hiç alakadar etmez.

Levent: Çıt.

Levent: Az önce kalbimden böyle bir ses geldi,

Levent: Sanırım orta yerinden kırıldı.

Gece: Ne güzel işte,

Gece: Artık iki kalbin var.

Furkan: Deniz yıldızı mı ki bu anasını satayım

Furkan: Parçalanınca çoğalsın?

Levent: Konuş Furkan kardeşim,

Levent: Konuş.

Levent: #denizyildizlariicinadalet

Furkan: Lan salak,

Furkan: Neden deniz yıldızlarını savunuyorsun?

Furkan: Kendini savunman lazımdı.

Levent: Ben hayvan sevgisi diye şey etmiştim.

Furkan: Sen hiçbir şeyi şey etme Levent.

Levent: Kalbimi kırıyorsun kardeşim.

Levent: Hıyarsın bu arada.

Furkan: Sen bana hıyar mı dedin?

Gece: Çok doğru dedi.

Furkan: Evet,

Furkan: Hıyarım ben.

Furkan: Çok doğru dedin Levent.

Levent: Herkes hanımcı, ceremesini ben çekiyorum ya

Gökay: Levent

Gökay: Mesajı silmek yerine gönderdin.

Gece | Yazıyor...

Furkan | Yazıyor...

Gece: Ne hanımcılığı?

Furkan: Levent sus.

Levent: Ben hep susarım.

Levent: Habire susarım.

Levent: Yanımda hep bir su şişesi olur bu yüzden.

Gökay: Geyik yaparak mı sıyrılmayı planlıyorsun?

Levet: Evt.

Levent: Neyse, neyse

Levent: Boşverelim şimdi.

Gece: Peki Levent,

Gece: Dua et sınav haftasına giriyoruz,

Gece: Üzerine fazla gelmeyeceğim.

Levent: Allah razı olsun.

Gece: Herkes hanımcı dediklerin kimdi bu arada?

Levent: Furkan dışında mı?

Gökay: Bxqjqjzkqz

Furkan: Kaşınma Levent!

Levent: Pki

Gece: Cevap vermedin.

Levent: Gökay'dan bahsediyordum.

Gökay: Hanımcılık tam olarak nasıl bir şey oluyor?

Gece: Sosyal medyada çok toksik veya abartılı olarak yansıtıldığı oluyor ama genel olarak

Gece: İlişkide kadın olan tarafın dinlenmesi, sözüne uyulması gibi bir şey.

Gökay: Ben de hanımcıyım o zaman.

Levent: Çok masum kabullenmedi mi?

Furkan: Evet ihqsihsqhww

Gece: Gökay ya

Gece: Cidden aptal aşıksın bu arada.

Gece: Zwnkkbwzkb

Gece: Çok tatlı bir şey oldu bu,

Gece: Çocuk gibi.

Gökay: Ben hala buradayım.

Levent: Ok.

Gökay: Mesajlarınızı okuyabiliyorum.

Levent: Tmm.

Gece: Hihqzohwxhoq

Furkan: Levent çok iyi geyiğe alıyorsun falan da

Furkan: Bu işin yüz yüze boyutu da var.

Levent: Orayı da yüz yüze gelince düşünürüz.

Levent: Hem Gökay kardeşim bana kıyamaz,

Levent: Di mi* Gökay?

Levent: Gökay kardeşim?

Levent: Gökay?

Gece: Bence cevabını aldın kanka,

Gece: Zorlamasan mı daha fazla?

Levent: Öyle mi diyorsun?

Gece: Aynen.

Gece: Aptal aşık gibi takılıyor falan ama

Gece: Çise varken sadece.

Levent: Eheheh

Levent: Ders çalışmaya Çise'yi de mi çağırsak

Gece: Olur bu arada.

Gece: Hem yardım da ederiz ona.

Furkan: Bence de.

Furkan: Zaten geriliyordu sınav haftasını duyunca.

Furkan: Çise'ye yazsana sen Gökay.

Gece: Canel'i de çağır.

Levent: Aynen.

Gökay: Gelecekler zaten.

Gökay: Önce Çise'yi çağırdım.

Gece | Yazıyor...

Levent | Yazıyor...

Furkan | Yazıyor...

Levent: Pü sana yazıklar olsun!

Furkan: Pabucumuz dama atılmış çoktan :')

Gece: Çağırmasını biz istemişken görümcelik yapamam, hayır.

Levent: Tamam, bu kadar sitem yeter.

Levent: AY SEN BÜYÜDÜN DE HOŞLANDIĞIN KIZLA DERS Mİ ÇALIŞACAKSIN SEN?

Levent: SORU ANLATMA AYAĞINA KIZI MI İZLEYECEKSİN SEN?

Gökay: Öyle bir şey yapmayacağım.

Furkan: Aynen anasını satayım, aynen.

Furkan: Kesin yapmayacaksın.

Gece: Kıskançlıktan bayılacağım ama haklılar şimdi.

Levent: Tabii ki haklıyım!

Gökay: Abartmayın.

Gece: Dedi Çise'yi izlemek için koluna resim çizdiren insan.

Gökay: Neyse ne.

Gökay: Onlar da geliyor işte.

Gökay: Bu arada sakın sınavlarla korkutmayın kızı.

Levent: Neden ki ya?

Levent: Bir sürü güzel planım vardı benim.

Gece: Evet bu arada,

Gece: Sarardı korkutmak.

Gökay: Olmaz.

Furkan: Gökay iki şaka yapacağız, soruları abartacağız.

Furkan: Buna da laf etmesen mi kardeşim?

Gökay: Bu okulda girdiği ilk sınavlar ve bu durum onu geriyor.

Gökay: Bu yüzden bir şey yapmayın diyorum.

Gökay: Söylediğiniz en ufak şeyi bile ciddiye alacak.

Levent: O kadar takıyor mu cidden?

Gökay: Evet.

Gökay: Belli etmiyor ama en ufak şeyi bile kafasına takıyor,

Gökay: Kendini suçluyor, kendisine yükleniyor.

Gece: Eğer öyleyse tabii bir şey demeyiz Gökay.

Gece: Onu üzmek değil hiçbirimizin niyeti.

Furkan: Aynen.

Furkan: Pek iletişim kurmadık ama iyi kalpli bir kız.

Furkan: Üzmek istemeyiz hiçbirimiz.

Gökay | Yazıyor...

Gökay | Çevrim içi

Gökay | Yazıyor...

Gökay: Teşekkür ederim.

*****

Deli'den (Çise'den)

"Sen git, ben beş dakikaya geliyorum."

Ayakkabımın bağcığına son düğümü de attıktan sonra doğruldum. Montumun içine giren saçlarımı zor bela çıkarırken sordum. "Neden?"

Canel ellerini lacivert montunun cebine koydu. Duvara yaslanıp omuz silkti. "Siz şimdi sarılırsınız, vıcık vıcık hallerinizi izlemek istemiyorum."

Ne giyeceğimi seçmem uzun sürdüğü için Gökay'ın bizi çağırdığını Canel'e son dakikada söylemiştim. Bu yüzden her zamanki şık, zarif halinin aksine şu an rahat gözüküyordu. Üzerinde bir eşofman takımı vardı, saçlarını saydam bir tokayla tutturmuştu. Bu kadar salaşken bile çok güzel gözüküyordu.

Canım ablam benim.

"Hadi, git."

Ona nasıl baktığımı bilmiyordum ama hoşuna gitmiş olmalıydı ki güldü. Ben de gülüp dışarı çıktım. Hava bugün diğer günlere oranla daha ılıktı, bu benim kârımaydı, fazla üşüyen biriydim ve soğuk beni yoruyordu.

Güvenliklere baş selamı verip bahçe kapısını geriye çektim. Demir kapının gıcırtısıyla siyah arabaya yaslanmış Gökay doğruldu. Ellerini siyah montunun cebinden çıkardı ve gülümsedi. Ela gözleri parıl parıldı, kahverengi saçları ise dağınık.

Kollarını hafifçe kaldırınca derin bir nefes aldım. Sırt çantamı kirlenmesini umursamadan yere bıraktım. Pıtı pıtı ilerledim ve kollarımı boynuna sardım. İçine derin bir nefes çekti, biraz öyle bekledi, ona sarılışımın tadını çıkardı. Daha sonra kollarını belime sıkıca ama canımı acıtmayacak şekilde doladı ve burnunu boynuma gömdü. Sıcak nefesleri beni gıdıklıyordu ama o kadar huzurluydum ki huylanmam umrumda bile olmadı.

Birkaç saniye sonra yavaşça geri çekildiğinde sarılışımızın kısalığıyla yüzüm asıldı. Daha tam anlamıyla kokusunu bile alamamıştım.

"Asılmasın hemen güzel yüzün."

Yanağımı okşadı, sonra bana tekrar sarıldı ama bu sefer eğilmemişti. Bir elini boynuma dolamış ve tabiri caizse beni göğsüne bastırmıştı. Dudaklarıma halimden memnun, sinsi bir gülümseme yerleşti. Kokusunu içime çektim. Her zamanki parfümünü sıkmamıştı. Parfüm sıkmamıştı. Hani her evin kendine has bir kokusu olurdu ya... Sanırım Gökay da şu an kendi evi gibi kokuyordu. Sıcak bir kokuydu.

Saçlarımın üzerinden öptükten sonra "Canel birkaç saniye önce evden çıktı ve bize iğreniyormuş gibi bakıyor." diye mırıldandı. Güldüm. Gülüşümle iç çekti, bir kez daha saçlarımın üzerinden öptükten sonra "Gül sen, gül." diye sızlandı. "Nasılsa Canel'in sevmediği kişi sen değilsin."

Geri çekildim. Onun bu çocuksu tavrı tüm endişelerimi, sınav haftasının gerginliğini kısa bir süreliğine de olsa bana unutturmuştu. Elimi yanağına çıkardım. O da ellerini belime indirdi. Dudaklarında güzel bir tebessüm vardı.

"Seni sevmiyor değil, sadece sevgisini pek belli edemez."

Dediğimi duyduğundan, duyduysa bile anladığından emin değildim ama "Hıhım." gibi bir şey mırıldandı. Halimden memnundum ama Canel'in hala daha bizi beklediğini hatırlayıp tamamen geri çekildim.

"Kardeşimi hiç bırakmayacaksın sandım, ahtapot gibi sarılmıştın."

Canel'in alayvari sesiyle Gökay bana baktı. "Tabii..." diye mırıldandı. "Seviyor beni, sadece sevgisini belli edemiyor." Homurdanan o değilmiş gibi gülümsedi ve Canel'e döndü. "Merhaba Canel, ben de seni gördüğüme sevindim."

Bazen ketumluğunu bir kenara bırakıp alaycı biri olabiliyordu. Onun bu hallerini de ayrı seviyordum. Zaten bu çilli çocuk her haliyle benim ayarlarımı fena bozuyor, kalbimi yerinden çıkaracakmış gibi attırıyordu. Mesela şu an saçları dağınıktı, saçlarının bir tutamı alnına düşüyordu. Bu detayın bu kadar hoşuma gitmesi, onu bu kadar yakışıklı bulmam normal miydi?

"Çise, neyi bekliyorsun güzelim?"

Gökay'ın sesiyle irkildim. Çocuğa onu daha önce hiç görmemiş gibi bakarsam olacağı buydu. Yutkunup gözlerimi kaçırdım, sırıttığını hissediyordum. Genelde ben onu beni izlerken yakalardım. Şimdiyse tam tersi olmuştu. Gerçi Gökay son zamanlarda gözünü hiç kaçırmıyordu, göz göze geldiğimizde daha fazla gülümsüyordu. Ben daha o seviyeye gelememiştim.

Belimden nazikçe tutup beni ilerletti. Planı sanırım ön koltuğa oturmam, o araba sürerken onun yanında olmamdı ama Canel faktörünü unutmuştu.

Yolculuğu ön koltukta Levent varken yaptı.

*****

Okulun yanındaki, magnolya yediğimiz kafe gibi şık bir yer bekliyordum ama burası şıktan çok rahat ve samimiydi. İçerisi koyu renk, eski gibi gözüken bir ahşap türüyle döşenmişti. Masaların üzerinde kırmızı beyaz, kareli ve köşeleri püsküllü örtüler vardı. Kafenin kapısı önüne koyulan hasır bir sepetle durdurulmuştu, her daim açık duran kapıdan masalara doğru hafif ve tatlı bir esinti geliyordu.

Sırt çantamdaki dört matematik kitabını ve kalemliğimi çıkarıp masaya koyduktan sonra sırt çantamı zaten kirlendiği için hiç umursamadan yere bıraktım. Masanın ucuna oturmuştum. Diğer yanıma da hemen Gökay oturdu, bunu yapar yapmaz gülümseyerek Canel'e bakmıştı. Arabada beni arka koltuğa sürükleyişinin karşılığını vermişti sanırım.

Hepimiz sandalyelere yerleştiğimizde "Ağaç oldum sizi beklerken." diye sızlandı Furkan ama bu sızlanışı kısa sürdü. Gece ona baktı, "Beklemez misin yani bizi?" dedi tek kaşını kaldırıp. Furkan derin bir nefes aldı; gözlerini büyük bir hızla Gece'nin güzel yüzünde, açık kahverengi gözlerinde, küçük burnunda dolaştırdıktan sonra "Beklerim." diye cevap verdi.

Çoktan yanmış bunlar.

Levent'le göz göze geldim. Sırıttı. O da benim gibi düşünüyor olmalıydı. Acaba Gökay arkadaşlarının bu çekimini fark etmiş miydi? Nasıl olsa birbirlerine çok güzel bakıyorlardı, Furkan Gece'ye hiç kimseye kullanmadığı yumuşak bir ses tonu kullanıyordu, ne zaman ona baksa ilk kez görüyormuşçasına yüzünü inceliyordu. Gece de en çok Furkan'a nazlanıyor, ona trip atıyor, onunla uğraşıyordu. Bu düşüncelerle başımı Gökay'a çevirdim.

Bir şey fark etmemesi imkansızdı; tabii, bana bakıyor olmasaydı.

"Bana şöyle bakma." diye sızlandım. Sesimi sadece ikimiz duyuyorduk. Gece ve Furkan kendi aralarında konuşuyorlardı. Levent ise soğuk espriler yapıyordu, Canel tek kaşını kaldırmış onu dinliyordu.

Bana birkaç santim yaklaştı. Aramızda yine de hatrı sayılır mesafe vardı ama heyecanlanmadan edemedim. Üzerimdeki etkisinin bu kadar büyük olması haksızlıktı.

"Nasıl bakmayayım güzelim?"

Alt dudağımı kemirdim. Güzelim deyişinin bile her seferinde beni bu kadar etkilemesine öfkelenip omzundan hafifçe ittirdim. "Şöyle bakma işte!" deyip kızdığımda pek aldırmadı. Hatta memnun gözüküyordu, sırıttı. "Heyecanlanıyor musun?"

Cevabını bildiği soruları neden soruyordu? Tabii ki heyecanlanıyordum! Söylediği şeyler normal bile olsa öyle bir ses tonu, öyle bir vurgu kullanıyordu ki kendimi ona bakakalmışken buluyordum. Hele bir de işin içine sarılışı, kokusu, yanağıma çıkan eli girerse... Kendime gelemiyordum işte o zaman.

"Bilmiyorsun sanki."

Daha da fazla sırıttı. Onun bu hali sinirime dokundu. Somurttum. Kollarımı göğsümde bağladım ama bu halim kısa sürdü. Aklıma gelen şeyle Gökay'a döndüm.

"Gökay? Bebeğim?"

Bana baktı. Masum masum gözlerimi kırpıştırdım. Kaşlarını çattı. "Yanlış duydum herhalde." diye mırıldandı. Gülmemek için yanağımın içine ısırdım. Daha sonra masanın üzerindeki eline uzandım. Parmaklarını kavrarken "Yanlış duymadın." dedim. Başımı yana eğip tebessüm ettim.

"Bebeğim dedim."

Tepki vermesine bir fırsat bırakmadan elimi elinden çektim. Daha sonra saçlarına uzandım. Alnına düşen ve onu bugün gördüğümden beri aklıma takılan isyankar saç tutamını nazik, adeta esinti gibi bir dokunuşla kenara ittim. "Sana böyle seslenmemden rahatsız olur musun Gökay?"

İşaret parmağımı burnundan yanaklarına doğru dağılan çillerde gezdirdim. "Olmam." dedi, özgüvensiz ve kısık sesi beni daha fazla gülümsetti. Çillerinde gezmeyi bırakıp yanağını okşadım.

"Tamam o zaman."

Elimi çektim. Önüme dönüp matematik kitaplarının en kalınını aldım. "Hadi, ders çalışalım şimdi."

Hiçbir ses gelmedi. Ona doğru döndüm. Hala daha bana bakıyordu. Yüzümdeki imalı gülüşü, onu heyecanlandırma girişimimi başarılı tamamladığım için mutlu olduğumu görünce "Sen adamı mahvedersin." diye mırıldandı. Az önce düzelttiğim saçını fark bile etmeden dağıtırken kendi önündeki kitabı açtı.

"Soru çözecek akıl bıraktın sanki bebeğim."

Bebeğime yaptığı vurgu beni gülümsetti. Önüme dönüp matematik kitabıma, içine bir şeyler yazılmış üçgenlere baktım. Aramızda etkilenen tarafın tek bir taraf olmaması, ikimizin de en ufak şeylerle bile heyecanlanabilmesi hoşuma gitmişti.

O gün orada saatlerce trigonometri çözdüm, midemde uçuşan kelebeklerle ve yüzümde saklamaya çalıştığım bir gülüşle.

Continue Reading

You'll Also Like

472K 7.3K 19
''Sen benim kocam değilsin.'' diye bağırmıştım. Alphan ise dibime kadar girmiş gözlerimin içine bakarak'' Ben senin kocanım gerçek bu artık kabullen...
558K 17K 25
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
304K 19.4K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
6.2M 273K 61
Her şey abimin düğününde beğendiğim çocuk yerine abimin arkadaşının numarasını almakla başladı. Liya; ANALAR NELER DOĞURUYOR Liya; KAYNANAM ABARTMIŞ...