〘TR〙「 All Mine - Taek∞k 」✓

By hyvlino

69.4K 3K 966

【DEVAM ETMEYECEK】 ⋆ ♛ ⋆ ❝Sen bana「aitsin」Tavşan ~❞ - ⌦Ağır Sahneler/Smut ⌦Kaçırma/Tutsaklık ⌦övme/aşağıla... More

I
II
III
IV
V [M]
A/N
VI
VII
VIII
IX
X
XI
XII
XIII
XIV
XV
XVI
XVII
XVIII
XIX
XX
XXI
XXII
XXIII
XXIV
XXV
XXVII
XXVIII
XXIX
XXX
XXXI
XXXII

XXVI

500 32 29
By hyvlino


Hazır orijinalde iyi bir noktaya geldiğime göre biraz da çevireyim dedim iyi demiş miyim? şsmgksgk

~

Çift ve arkadaşları- yani Yoongi ve Jimin dışındakiler onlarla birlikteydiler ikiliyi her ne kadar arasalar da telefonlarına cevap vermiyorlardı... her neyse, hepsi teker teker Taehyung'ın arabasından indiler. Tam şu anda Bay Kim'in bir o kadar ünlü ama bir o kadar da gizli, tanınmayan şirketinin önünde dikiliyorlardı. Jungkook, Taehyung'ın gördüğü manzarayla anında ellerinin titremeye başladığını hissedebiliyordu, geçen seferkinden daha şiddetle hem de.

Bu yüzden de Jungkook büyüğünün elini daha sıkı kavradı ki, Taehyung onun her zaman yanında ne olursa olsun olacağını anlayabilsin, tam da düşündüğü ve istediği gibi Taehyung kendi elini kavrayan sıcak avuçtan kalbine ulaşan hisle biraz olsun sakinleşti ve derin bir nefes alarak arkadaşlarına çevirdi başını.

"Pekala, göz açıp kapayıncaya kadar girelim ve aynı şekilde hızla çıkalım, tamam mı? Kalmamız gereken yeterli süreyi aşmamızı istemiyorum."

"Neden maske giydiğimizi biri yine açıklayabilir mi lütfen?" HS

"Bunları takıyoruz çünkü bu devasa binanın, bu şirketin yakınlarında veya içinde hiç fark etmez, fark edemeyeceğimiz kılıkta ve sayıda katil belki de bir çete üyesi olabilir... Ya da daha önceden hiç duymadığımız tipler olabilir, bunları takmamızın nedeni işte bu yüzden hyung." TH

" Ah... Pekala." HS

" Hadi artık girelim. Her ne kadar içerde dışardan daha çok tehlike olsa da katılmamız gereken ansızın oluşmuş tuhaf küçük bir toplantımız var." SJ

Taehyung hyung'ının cümlesine karşılık başıyla onayladı katıldığını göstererek.

"Hadi bunu burada bitirelim."

~

Bay Kim ofisinin kapısının ardından gelen tıkırtıyla başını o yöne çevirdi, koyu bir kahve tonundaki kapının ardında artık her kim varsa girmesi için 'gelin!' diye seslendi. Gelenin bir çalışanı olduğunu anlayınca bir şey demeden yüzüne bakmaya başladı. Gencecik delikan refleks olmuş şu konuşmaya başlamadan hemen önce herkesin ilgisini çekmek için boğaz temizlemeyi unutmadı ve geliş amacını açıklamaya başladı patronuna. Öteki açıdan, Bay Kim ise o meşhur düz ifadesiyle gözlerini dikmiş ne diyecekse bir an önce deyip gitsin diye bekliyordu.

"Patron, oğlunuz Kim Taehyung arkadaşları eşliğinde dışarıda sizin kararınızı bekliyor."

"Mükemmel, hemen içeri gelmelerini ilet."

"Derhal efendim."

Genç adam odadan çıktıktan bir süre sonra, hemen yanı başında Taehyung ve diğerleriyle patronunun izniyle tekrardan içeri girdi.

Jungkook yine diğerlerinin haberiyle aynı role bürünmüş, olabildiğince Taehyung'dan uzak durmaya çalışıyordu.  
   Bu şartlardan dolayı ne kadar üzgün olduğunu hafifçene büktüğü dudaklarıyla SeokJin'in yanında dikilmesinden anlayabilirdiniz.

"Yaklaşın çocuklar, ısıracak halim yok ya sizi." Bay Kim gür sesiyle kendi esprisine (!) gülmeye başladı, adam ses tonuyla ve hele ki cümlesiyle biraz olsun rahatlamalarına izin vermiyordu ama en sonunda Taehyung'ın önden gitmesiyle yaklaştılar, sırayla ofisin ortasında bulunan yuvarlak sehpanın etrafına yerleştirilmiş deri lüks ve ofise karamsar bir hava veren koltuk takımına yerleştiler.

Taehyung sessizliği bozmak adına konuşmaya kalkışacaktı ki, annesi, Bayan Kim içeri yüzündeki o garip ve bir o kadar da korkunç gülümsemesiyle girdi- hatta daha çok içeri daldı diyebiliriz. Kadın ofise girmesiyle Taehyung'ın dibinde bitmesi bir oldu, avuçlarıyla oğlunun omuzlarına yük ediyordu kendini baskı uygulayarak, öte yandan Taehyung hissettiği ani baskıyla dudaklarından hafif, derin bir inleme bıraktı.
Ardından eğilerek oğlunun kulağına yaklaşan kadın fısıldamaya başladı.

"Tatlım biraz dışarı babanla... Ne bileyim kahve içmeye çıkabilir misin? İkinizin arasında bir mesele var da."

Taehyung kafasını omzunun ardından geriye çevirdi annesine bakmak için. Tekli yerlerden birine oturduğu ve annesi fısıldadığı için kendisi dışında kimse onun bu dediklerini duymamıştı, kendisine en yakın olan Namjoon bile duymamıştı. Jungkook, Jin ve Hoseok hemen karşılarında bulunan büyük koltuğa geçmişlerdi.

Ancak buna diğerleri de dahil, herkes kadındaki tuhaflığı fark edebiliyordu.

"Ne demek 'onunla senin aranda'? Bu bizim aramızdaysa arkadaşlarımın ne işi var burada?"

Bayan Kim bir an olsun başını kaldırıp koltuğuna kurulmuş eşiyle göz göze geldi ve yine oğluna dikti gözlerini, yüzündeki 'Sınırları zorlama ve dediğimi yap' diye çığlık attığını duyabiliyordu adeta. Taehyung gerilmeye ve sinirlenmeye başlamış, dudaklarını birbirine bastırmıştı, başını çevirip babasına odaklandı donuk ifadesiyle. Babasının başıyla kapıyı işaret ettiğini gördü, dışarı çıkmak için diretiyordu. Homurdanarak yerinden kalkan genci babasıda takip ederek kapıya doğru ilerlerken adam bir anda durdu ve geri oturanlara döndü.

"Fikrimi değiştirdim, siz ikiniz bize katılmaya ne dersiniz?"

İkisi bir birbirleriyle bakıştılar bir de Bay Kim'e bakakaldılar bir süre sonra, adamı sinirlendirmemek için Namjoon ve Hoseok  yerlerinden kalktılar ve peşleri sıra onları ofisin dışına takip ettiler, hemen arkalarından Bayan Kim kapıyı ittirdi ve üstüne kilitledi. Ardından eli cebine gitti ve çıkmasıyla parmaklarının arasında bir kumanda belirdi, bu kumandayı camlara doğru tuttu ve kumandanın en üst tuşuna basarak camların film camlarla değişmesine neden oldu.

Ofisin karanlığa bürünmesiyle birlikte çöken atmosfer yüzünden buraya ayak bastığından beri artan endişesinin ateşine kadın yüzündeki o gario ve bir o kadar rahatsız edici ifadesiyle durmadan odunlar atıyordu, Jungkook refleks olarak kendini biraz daha Jin'e yaklaştırdı, yutkunurken artık boğazı ağrıyordu.

Jin hissedebildiği ve göz ucuyla görebildiği kadarıyla Jungkook'un durumunu hemencecik anlayabilmiş elini küçüğünün elinin üstüne yerleştirmişti ki yanında olduğunu hissettirebilmek istiyordu. Jungkook bir yandan yerleşen tanıdık elin hissiyle rahatlamaya çalışıyordu ancak eli bir türlü sımsıkı kavradığı koltuğun yüzeyini bırakmaya niyetli hiç değildi, eklemleri ve özellikle parmak uçları uyguladığı baskı yüzünden bembeyaz kesilmişti.

"Eh, sizi tekrar görebilmek çok güzel Jin... Ve özellikle seni, Jungkook."

"Aynı ş-şekilde..."

"Ah tatlım neden bu kadar titriyorsun ki? Katil falan değilim ben değil mi? Tedirgin olma birtanem." Bayan Kim'in sözlerini dikkatle dinleyen ikili patlattığı kahkaha ile irkildi, sesi odada bir şekilde yankılanıyor hatta belki de birkaç kat aşağıya bile ulaşıyor olabilirdi. Jungkook'a hamle vermeden konuşmaya ilk başlamaya karar veren Jin, her şey yolundaymış gibi biraz da aptal rolüne yatarak konuşmaya başladı.

"Burda ne işimiz var? Neden hepimizi bir anda çağırdınız?"

"Ah hiç merak etmeyin yakında geleceklerdir... sadece özel olarak siz ikinizle görüşmek istemiştim hepsi bu."

Jungkook kadının masanın etrafından dolanarak arkalarına doğru ilerleyişini görüş açısının yeterli olabildiği noktaya kadae takip etmeye başladı, sonunda koltuğun arkasına geldiğinde hemen başlarında duru vermişti, elleri bir diğerini arkasında kavrıyordu.

Jungkook sonunda ne hakkında özellikle ikisiyle ne konuşacağını soracak cesareti bulmuştu, şimdiden aklında bir yerlerde iki gün öncesinden, yaşanan tatsızlıktan -hem de ne tatsızlıltan- konuşacakları geçiyordu.

"Bizimle konuşmak istediğiniz şey ne...?"

Kadın onu dönen gözlere bakmış ve yüzünden eksik etmediği gülümsemesini biraz daha genişletmişti, dudakları birbirine bastırılmış vaziyetteydi.

"Ah bilirsiniz ya..."








"...Sizin şu 'akraba' meseleniz hakkında."






"Baba bizi buraya neden getirdin?"

"..."

Sayamadıkları kadar köşe dönmüşlerdi ki daha demin geçtikleri koridorun yüzüncü olma şansını Taehyung artık kabul edecek noktaya gelmişti. Bir yandan da geri cevap alamaması yüzünden öfkesi durmadan bir çıta daha artıyordu.

"Hey... Hey Taehyung."

Taehyung kafasını soluna çevirdiğinde o koca gülümsemesinin yerini kaplamış huzursuzluğu gördüğü hyung'ı Hobi ile göz göze geldi.
"Sorun ne hyung?"

"Bunun sonunun hiç de iyi bitmeyeceği düşüncesine takılıp kaldım ben, ya siz?"

"Aynı durumdayım."

İkili kafalarını bu sefer Namjoon'un kısık sesini duydukları gibi Taehyung'ın sağına çevirdiler, Taehyung derin bir iç çekti.

"Biliyorum... Ama şimdilik aptala yatın, göz açıp kapayıncaya kadar bir açık verirsek eğer şüphelenip başımıza daha büyük bir dert alabiliriz."

Hoseok ve Namjoon küçüklerinin ricasını bağlarıyla onaylayıp gözlerini önlerine diktiler. En sonunda, gelip geçtikleri ve özellikle Taehyung'ın babasının ofisinden de daha parlak olan bir yere vardılar. Üçü gözlerini etrafta gezdirdiler, ne olacaktı bilmiyorlardı ve cevabını burada da bulamıyorlardı.

Taehyung'ın
bu odanın varlığından bile haberi yoktu.

Ayak bastıkları alanda oldukları yerde durdular, durmalarıyla arkalarından gelen iki devasa kapının hızla kapanmasıyla irkilmeden edemediler. Ardından gelen ayak sesleriyle arkalarına dönemeden üç adam
gelip bileklerini arkalarında birleştirip sıkıca tuttu.

Taehyung olabildiğince güçle ellerini serbest bırakmaya çalışıyordu ama ne yazık ki bir sonuç alamıyordu, öylece kalmışlardı.

"Neler oluyor!? Neyin peşindesin yine!?"

Babası birkez daha sorusunu görmezden gelmiş ve üstüne kendi eklemişti.

Taehyung içinden savurduğu küfürle keşke sağır olsaydım diye düşünmeden edemedi.






"Jungkook kim, neyin nesi Taehyung.
Yalanı bırak."





"N-ne...?"

Jungkook ve Jin aynı anda sadece 'ne' diyebilmişlerdi, kadına tıpkı kendi oğlunun ona baktığı gibi bakıyorlardı. Gözler sonlarına kadar büyümüş, dişlerini belli etmeye başlayan genişleyen gülüşü ile bir psikopattan farkı yoktu artık. Sıkı sıkı bastırdığı dişlerini serbest bıraksa sağır edebilecek düzeyde kahkaha atabileceğini düşünüyordu Jungkook.

"Ah ikiniz de çok tatlısınız! Tıpkı o küçük sinir bozucu rolleriniz ve uyduruk hikayeniz gibi!"

Jungkook titrerken nefes alamıyormuş gibi hissediyorken öte yandan Jin olduğu yerde dona kalmıştı.

'Ah siktir...'

"İnanabiliyor musunuz? Az kalsın sizin bu saçmalığınıza inanıyordum ama şuna bakar mısınız! Sizi küçük bir nokta ele verdi! O anne olacak kaltak Bayan Jeon, bize geçen seneden beri ödünç aldığı parayı geri ödeyeceğine söz veren kişi senin annenmiş meğer! Ve aynen senin gibi hala salağa yatmaya çalışıp türlü türlü yalanlar uyduruyor! Biliyor musun Jungkook? O sahtekar annenden bir farkın yok!..."

Ellerini gencin omuzlarına yerleştirip onları sıkıca kavradı ve kulak seviyesine kadar eğildi, ardından sesi, ah Jungkook bir an için sağırlaştığını zannetmişti.

"... TIPKI ONUN GİBİ YALANDAN GEÇEMEYEN BİR SÜRTÜK!"

Jungkook kadının ağzından çıkanlarla sanki tüm korkusu vücudunu terk etmişti ki bir an ayaklanıp arkasını dönmüş ve aynı şekilde karşılık verecekti ki...

"ONA BİR DAHA BÖYLE DERSEN-"

Bugün daha kaç kere beklenmedik sürprizlerle karşılaşacağına akıl edemeden, biri kendi alnına bir diğeri de hyung'ının alnına dayanmış iki silahla karşılaştı.

Ani bir hareketinde ikisi de soğuk ve bir o kadar sert zeminde yığılıp kalacaklardı.

"O ağzını birkez daha aç, ikiniz de ölürsünüz."

Böylelikle içeriye Bayan Kim'in -veya kocasının hiç fark etmiyordu çünkü onun sözü de kocasınınki kadar geçiyordu- adamları girdiler.
Jin'i kollarından tuttukları gibi Bayan Kim'in dışarıyı başıyla işaret etmesiyle onu dışarı sürüklemeye başladılar. Jin ise kadına Jungkook'u yalnız bırakması için bağırıyordu çaresizce ama beklendiği gibi kadın onu takmıyordu bile, onu şimdi bırakmaya hiç niyeti yoktu.

Artık o ve Jungkook kalmıştı.

Silahı alnına daha çok bastırmasıyla genç nefesinin ciğerlerinden çıkmasına izin vermiyordu, bacakları Bay Kim'in masasının önüne çarptı. Temas etmesiyle elleri anında masanın yüzeyine yerleşti. Jungkook görüşünün bulanıklaşmasıyla gözyaşlarının birikmeye başladığını anlayabiliyordu.

"N-nasıl..."

Silahı hızla çekmesiyle ucunun alnında yarattığı kırmızı izin acısıyla acı bir inleme dudaklarından döküldü.

"Senin hakkında neyin ne olduğunu bulmak çok kolay oldu... zaten çok tanıdık biriymişsin. Aileni adım gibi biliyorum."

"O-onlar hakkında ne biliyorsun? Benden ne istiyorsun!?"

"Bir bakalım... Hah! İlk olarak, onlar ölmediler! Ah ne kadar şanslısın değil mi? Onlar bizim altımızda çalışıyorlardı ki kısa sürede işten atmak zorunda kalmıştık peki nedeni neydi? Yalanları ve durmadan fark edilmediklerini düşünerek çaldıkları onca para ve mal yüzünden! Sana annelik ve babalık yapamadılar Jungkook, sana harcamaları gereken parayı tonlarca uyuşturucu, alkol ve yasadışı silaha harcadılar..."

Daha çok yaklaşarak ellerini aynı onun gibi masaya yerleştirdi, kadının nefesini boynunda hissedebiliyordu yüzünü yana çevirdi, gözyaşları çoktan süzülmeye başlamıştı.
Hıçkırıklar peşleri sıra dudaklarının arasından kaçıyordu.

"... Devam etmemi ister misin?"

"..."

"CEVAP VER SENİ OROSPU ÇOCUĞU!"

Eline artık daha fazla hakim olamayan kadının attığı tokat yüzünden gözleri sonuna kadar açılmış Jungkook, şimdi ıslak ve sızlayan kızarmış yanağını tutuyor ve daha çok ağlamamaya çalışıyordu.

"H-hayır sus artık!"

Kadın parmaklarını bastırarak kavradığı çenesini gözgöze gelmeleri için çevirdi.
Saniyeler önceki o itici gülümsemesi artık gerçek yüzünü gösteriyordu. Yüzünü ciddiyet ve öfkesi hükmediyordu.

"SeokJin'in senin kuzenin olmadığını çok iyi biliyorum, bana kim gerçekte kim olduğunu ve oğlumun malikanesinde ne işin olduğunu söyle hemen! Eğer söylemezsen... Hepinizi sen dahil aileni ve arkadaşlarını teker teker öldürtürüm! Hiç biriniz umrumda değilsiniz!"

" Y-yemin ederim ki arkadaşından b-başka bir şey değilim!"

Jungkook boynunu kavrayan ellerin şimdiden kendisini sıktığını hissedebiliyordu.

"SANA YALAN SÖYLEMEYİ KES DEDİM! BENİM OĞLUM SENİN GİBİ BİR SAHTEKARI ARKADAŞ EDİNMEZ!"

Gözlerini açtıysa da kadınınkilerle buluşturamıyordu, yolun sonuna gelmişti.

'Taehyung b-ben çok üzgünüm.'

'Affet beni...'

"B-biz..."












"... Birlikteyiz, çıkıyoruz."

~






Continue Reading

You'll Also Like

528K 47.4K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
110K 7.5K 38
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...
67.5K 5.6K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
8.1K 455 22
"Son anıma kadar yanımda olduğun için teşekkürler Jaehyun... Sana yaptıklarıma, çektirdiklerime rağmen yanımda olduğun için Teşekkürler Jaehyun." "Ta...