Aşk Sürgünü...( Sürgün Serisi...

By EvindarCangle

352K 33.2K 4.6K

Aşk için, nelerden vazgeçersin? Ya da; Aşk, her şeyin üstesinden gelebilir mi? Aşk uğru... More

Leyla...
Azad...
Bölüm 1 - ilk Bakış...
Bölüm 2 - Seçim...
Bölüm 3 - Vazgeçmem...
Bölüm 4 - Yeni Hayat...
Bölüm 5 - Leyla adında bir kızım yok!
Bölüm 6 - Seni Seviyorum...
Bölüm 7 - Binevş'a Narin...
Bölüm 8 - Benimle Gel...
Bölüm 9 - Düğün...
Bölüm 10 - Mutluluk...
Bölüm 11 - Acı...
Bölüm 12 - Kimsesizlik...
Bölüm 13 - Mutluluğumuz Kefaret Olmalı...
Bölüm 14 - Sessiz Veda...
Bölüm 15 - İncir Kavurması...
Bölüm 16 - Düne değil, Yarına Bak...
Bölüm 17 - Geçmişin İzi...
Bölüm 18 - Cennetimsin...
Bölüm 19 - Misafirsin...
Bölüm 20 - Sır...
Bölüm 21 - Neden?
Bölüm 22 - Güzel Bakan Senin Gözlerin...
Bölüm 24 - Benim Evim...
Bölüm 25 - Gerçeğin Korkusu...
Bölüm 26 - Senin Eserin...
Bölüm 27 - Geçmişten Gelen...
Bölüm 28 - Yarının Umudu...
Bölüm 29 - Saklanan Gerçek...
Bölüm 30 - Buruk Mutluluk...
Bölüm 31 - İstek...
Bölüm 32 - Kızım İçin...
Bölüm 33 - Sevdanın Sen Hali...
Bölüm 34 - Tehdit...
Bölüm 35 - Geç Gelen Mutluluk...
Bölüm 36 - Kızımız...
Bölüm 37 - Kaza...
Bölüm 38 - Ölüm...
Bölüm 39 - Eksik...
Bölüm 40 - Umursamamak...
Bölüm 41 - Varis Vermen Gerek...
Bölüm 42 - Katil olursun...
Bölüm 43 - Bırakmam...
Bölüm 44 - Salacak...
Bölüm 45- Oyun...
Bölüm 46 - Ronyam...(Gün Işığım)
Bölüm 47 - İmkansızı İstemek...
Bölüm 48 - Dönülmez Yanlış...
Bölüm 49 - İhanet...
Bölüm 50 - Vazgeçiş...
Bölüm 51 - Günahın Zaferi...
Bölüm 52 - Ya Seninle, Ya Sensiz...
Bölüm 53 - Kalbin Seçimi...
Bölüm 54 - Marsilya...
Bölüm 55 - Narin...
Bölüm 56 - Akıp Giden Zaman...
Bölüm 57 - Kir...
Bölüm 58 - Korkunun Soğuk Nefesi...
Bölüm 59 - Final...
Yemin...

Bölüm 23 - Aşka Düşen Gölge...

4.6K 535 106
By EvindarCangle


Gölgene bak,
Beni anlamak istiyorsan;
O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan...

      Cemal Süreya






Kevser hanım, kapanan kapının ardından bakarak öylece kalmıştı. İçini saran korkuyla boğazında büyük bir yumru oluşmuş, yutkunamamıştı. Azad'ın evliliği ile beraber kızının takıntılı hâli ve Gülistan hanımın bitmeyen teşviği yüzünden olmasından korktuğu şey olmuş, kocası durumu öğrenmişti.

Her daim sakin bir yapıya sahip olan kocasının arkadaşını dinlerken ki hâli, artık kocasının nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordu. Duyduğu kızının sesi ile gözlerini kapatmış, yavaşça arkasına dönmüştü.

Şilan, yüzünde kocaman gülümsemeyle odasından çıkmış, küçük kardeşinin yanlış anladığı şeyi ona söylemesi ile mutlu olmuştu. Mutluluktan kanıtlanmış, koşarak annesinin yanına gerek sıkıca sarılmıştı.

" Anne Balhanım Ahmed amcamın geldiğini, benim hakkımda konuştuğunu söyledi. Doğru mu? Ahmed amcam geldi mi? "

" Geldi! Babamla da çok önemli bir şey konuştu. ''

" Gerçekten benimle alakalı mı konuştu? Gülistan annem sonunda Ahmed ağayı ikna etmiş mi? "

" Saçmalama Şilan! " diyerek kızının kolunu tutmuş, sinirle kendine gelmişti. " Kendine gel artık! Ahmed ağa bunun için gelmedi! "

" Niçin geldi peki? Neyse, ben yanına gidiyorum. " diyerek kolunu annesinin tutuşundan kurtararak annesinin sesini duymamazlıktan gelmiş, hızla salona yönelmişti.

Ciwan bey, arkadaşının gitmesinden sonra olduğu yerde taş olup kalmıştı. Her ne kadar Ahmed ağa onun yaralanmaması için daha naif konuşmuşsa da, duydukları kızının adına mahcup olmasına neden olmuştu.

İçini yavaş yavaş saran öfkeyle açılan kapıya bakmıştı. Şilan'ın yüzünde kocaman gülümsemeyle görmüş, yavaşça yerinden kalkarak kızına bakmıştı.

" Baba! Ahmed amca nerede? Annem geldiğini söyledi. " demişti Şilan sesinde belli olan mutlulukla.

" Gitti. "

" Ee neden hemen gitti ki? ''

" Neden kalsın ki? Söyleyeceğini söyledi ve gitti. "

Şilan, anlamayan gözlerle bakmıştı babasına. Babasının gözlerinde gördüğü şey yavaş yavaş korkmasına neden olmuştu.

" Sen neden bu kadar heyecanlandın? "

" Şey... Balhanım, benim adımın geçtiğini duymuş - "

" Sen de seni istemeye geldiği kanısına vardın! " diyerek kızının sözünü kesmişti Ciwan bey.

" Ben! "

" Sen ne Şilan? Böyle aptalca bir şeye gerçekten inandın mı? " diyerek bağırmıştı. Kızının heyecanlı hali öfkelenmesi ne neden olmuştu.

" Ciwan sakin ol! " diyerek Kevser hanım araya girmiş, kocasının kolunu tutmuştu.

" Gel Kevser! Gel de kızımızın kırk yıllık dostuma karşı nasıl başımı eğdirdiğini gör. "

" Ben ne yaptım ki baba? Neden böyle konuşuyorsun? "

" Ne yaptın söyleyeyim kızım. Her ne yaptıysan, Ahmed geldi ve bana kızına sahip çık oğlunun evliliğine zarar vermesin dedi! Senin bana bunu yaşatmaya ne hakkın var? Ama yeter! Yarından tezi yok, bir daha dönmemek üzere seni Van'a amcanın yanına gönderiyorum. Zaten yıllardır Kadir seni oğluna istiyordu, en kısa zamanda da düğününüzü yapmasını söyleyeceğim! "

Şilan, şok olmuş irice açılan gözlerle babasına bakmıştı. Heyecanla mutlu heberi beklerken duydukları boğazında büyük bir yumruya neden olmuştu. İçini saran korkuyla;

" Botan ile evlenmem! " diyerek dolan gözlerle başını iki yana sallamaya başlamıştı.

" Ciwan bu çok ani değil mi? Hem, Şilan Botan'ı sevmiyor. "

" Azad'da Şilan'ı sevmiyor! " diyerek öfkeyle karısına bakmıştı Ciwan bey. Ardından kızına dönmüş; " Hazırlan gece yola çıkıyoruz. " diyerek bir süre kızının gözlerine bakmış, kapıya yönelmişti.

" Ne yaparsan yap, ben buradan da gitmiyorum baba. Botan ile de evlenmiyorum. " demişti Şilan öfkeyle. Gözlerini aynı hırs ile silmiş; " Ben Azad'ı seviyorum ve onunla evleneceğim! Hiçbiriniz onunla birlikte olmama engel olamazsınız! "

" Sen delirmişsin! Adam zaten evli Şilan! "

" Umrumda değil! " diye bağırmış; " Hem, Gülistan annem de benim yanımda, o da onu istemiyor! Gelin olarak beni istiyor! " demişti.

" Onun ne istediğinin ne önemi var? "

" Neden önemi yok? Hım baba neden yok? Bence çok önemi var! Üstelik senin için de çok önemi var! Yoksa korkuyor musun? Sonuçta senin yarı yolda bıraktığın kadın kızını seviyor, ve kendine gelin olarak almak istiyor! "

Ciwan bey, duyduğu şey karşında karısı gibi şok olmuş, şaşkın gözlerle bakmıştı kızına.

" Sen neler söylüyorsun Şilan? " demişti Kevser hanım zor çıkan sesi ile.

" Doğru duydun anne? Sevgili kocan zamanında Gülistan annemin duyguları ile oynayıp, onu yarı yolda bırakmış birisi! " demişti ki, yanağında hissetiği acı ile başı hızla sağ omzuna doğru hızla dönmüştü.

" Kendine Şilan! Sen nasıl biri haline geldin böyle! " demişti öfkeyle Kevser hanım.

" Hesap soracağın kişi ben değil, kocan olacaktı anne! Sonuçta sevdiğini yarı yolda bırakarak hercai olan o! " diyerek öfkeyle babasına bakmış; " Ben hiçbir yere gitmiyorum! " demişti. Ardından son kez annesine bakmış, hızla salondan çıkmıştı.

Kevser hanım, gözünden akan damlayla bakmıştı kızının arkasından. Sıklaşan nefesi ile yavaşça arkasını dönmüş, olduğu yerde buz kesmiş olan kocasına bakmıştı.




*************




Ahmed ağa, üç gündür yorgun düşen kalbi ile arkadaşının taziyesi için evinde, son kez konuştuğu salonda oturarak gelenlerden baş sağlığı dileklerini kabul etmişti.

İçi yangın yeri olmuş, kalbinin üstüne düşen kor, yakip kül etmişti yüreğini. Kendini suçluyordu. Onun konuşmasından sonra arkadaşının kötü olduğunu düşündüğü için yüreğindeki suçluluk duygusu onu da yaşayan ölüye çevirmişti âdeta.

Oysa ki, Ciwan bey kızının imasından sonra karısı ile tartışmış, ona inanmayan karısının suçlayıcı sözlerinden sonra kalbi dayanamamış geçirdiği kalp krizi ile hayatını kaybetmişti.

Taziyenin son günü akşamın geç saatlerine kadar arkadaşının evinde kalmıştı. Herkesin gitmesi ile o da kalkmış, Azad'ın kolunu girmesi ile evden ayrılmışlardı.

Azad, babası ile beraber gece yarısına doğru konağa dönmüşlerdi. Perişan hâldeki babasının odasına gitmesi için yardım etmiş, sıkıntıyla nefesini vererek odasına gitmişti.

İçeri girdiğinde Leyla'nın pencerenin önündeki koltukta uyuduğunu görmüş, yüzüne yayılan gülümsemeyle kabanını çıkararak yatağın üstüne atmış, uyanmamasına dikkat ederek kucağına almış, yatağa yaptırmıştı ki, Leyla;

" Azad! " diyerek kollarını boynuna sararak daha da sokulmuştu.

Azad, kokusunu içine çekerek Leyla'nın saçlarından öpmüş, Leyla'nın kollarını çözmemesi üzerine üstünü değiştirmeden yanına uzanarak yorgun bedenini uykuya teslim etmişti.

Sabah duyduğu sesler ile gözlerini açtığında, yatakta yalnız olduğunu görmüş, derin bir nefes alarak doğrulmuştu ki, açılan kapı ile bakışlarını kapıya çevirmişti.

" Günaydın. " demişti Leyla gülümseyerek.

" Günaydın. Bu sesler ne? " diyerek yataktan kalkmıştı. Kollarını Leyla'nın beline sararak sarılmış, kokusunu içine çekerek boynundan öpmüştü.

" Öğlen kızlar gelecek, onun hazırlıkları yapılıyor. Sen nasılsın? "

" Ben iyiyim de babam, o iyi değil. Bir şey olacak diye korkuyorum. "

" Babam de iyi olacaktır Azad. Daha çok yeni, ondan bu kadar büyük acısı. "

" Biliyorum Leyla'm, biliyorum ama yine de korkuyorum. Neyse, banyo yapsam iyi olur, malum birileri gece o kadar sıkı sarıldı ki, üstümü bile değiştirmeme izin vermedi. " diyerek Leyla'nın yanağını öpmüş, banyoya girmişti.

Leyla, yüzüne yayılan gülümsemeyle Azad'ın ardından bakmış, odayı toplayarak çıkmıştı.

Aşağıya indiğinde sedirde oturan Ahmed ağayı boş gözlerle önüne baktığını gördüğünde sıkıntıyla nefesini vermiş, yanına giderek sedire oturup sessizliğine ortak olmuştu.

" Çok zormuş Leyla. Çok sevdiğin birinin ölümünü görmek, hele ki sebeplerden biriysen çok zor. " diyerek sessizliği bozmuştu Ahmed ağa.

Leyla, anlamayan gözlerle bakmıştı hâlen boş gözlerle önüne bakan Ahmed ağa. Sevdiğin birini kaybetmek zordur bunu biliyordu ama neden vicdan azabı çektiğine anlam verememişti. Tam konuşacağı sırada açılan kapısı ile susmuş, kapıdan giren kişiyi görmesi ile yavaşça yerinden kalkmıştı.

Ahmed ağa, Şilan ve Balhanım'ı görmesi ile hızla yerinden kalkmış, âdeta koşar adımlarla yanlarına giderek Şilan'ı ve Balhanım'ı kollarının arasına almıştı.

Şilan, kolları iki yanında öylece kalarak durmuş, gözlerini de Leyla'dan çekememişti. Yaşadığı acının boş bakışları değildi bunlar. Yaşadığı açının hırsı, öfkesi, nefreti vardı bakışlarında.

Taki Leyla'nın arkasında merdivenlerden inen Azad'ı görünceye kadar gözlerini kırpmadan bakmıştı Leyla'ya. O zaman yüzüne hafifçe yayılan gülümsemeyle onlara doğru gitmiş, konaktaki tüm şaşkın bakışlara aldırmadan kollarını sıkıca Azad'ın beline sarmış, başını göğsüne koyarak gözlerini kapatmıştı.
















Sevgiler 💕

Continue Reading

You'll Also Like

4M 247K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
16.2K 1.2K 33
Belirsizlikten kurtulmak mümkün mü? Evet diye cevap verdiğinizi duyar gibiyim ancak hayatınızın herhangi bir bölümünde bu duyguyu yaşadığınızı ve ar...
61.7K 3.7K 17
Evet, bir kısa hikaye daha. Evli bir çift Bir ihanet Bir AŞK... Bazen, kaybetmeden kıymetini bilmiyoruz; yaşadıklarımızın, bulunduğumuz anın. Bu da...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.5M 93.1K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...