NORÂ GÜNCELERİ SERİSİ 1: KAVİ...

De Mona_Rosa05

2.6K 1.3K 1.9K

NOT: SAHİPLEN.COM adresinden telif hakkını üzerime almış bulunmaktayım. Çalıntı durumunda yasal işlem başlatı... Mais

TANITIM:Karakterler🎲🎲
🎲🎲I. NORA'YA YOLCULUK:ANGAL KRALLIĞI
🎲🎲II. MORGOL KRALLIĞI
🎲🎲III.SİFRİNTER KRALLIĞI
🎲🎲IV. ÇAYLAK BÜYÜCÜ
🎲🎲 V. KELF KRALLIĞI
🎲🎲 VI. DAĞ EVİ
🎲🎲 VII. GARNIA KRALLIĞI
🎲🎲 VIII. KAYIP
🎲🎲IX. İTTİFAK
🎲🎲XI. ÖLÜMSÜZ
🎲🎲XII. TOPLANTI
🎲🎲XIII. KRALİYET BULUŞMASI 1. KISIM
🎲🎲XIV.KRALİYET BULUŞMASI 2. KISIM
🎲🎲XV. BALTALI MELEK
🎲🎲XVI. SONSUZLUK TAŞI
🎲🎲XVII.CADI AVI
🎲🎲XVIII.DÜNYA'YA YOLCULUK
🎲🎲XIX. KILIÇ VE EJDERHA
🎲🎲XX. MİLENA İLE GÖRÜŞME
🎲🎲XXI.CEHENNEM YARIĞI
🎲🎲XXII.PERİLİ ORMAN
🎲🎲XXIII. ÖLÜM MAĞARASI
İLK KİTAP SONU📓

🎲🎲X.GİZLİ GÖREV:HERMONYA KRALLIĞI

74 52 33
De Mona_Rosa05

Morgol Krallığı hariç hepsine ittifak teklif edildiğinde reddedenler olmuş fakat bir şekilde ikna edilmişlerdi.
Sifrinter Kralını ittifaktan yanlısı kızı, Angal Kralını ise Gımenda ikna etmişti. Kelf Kralı ise ittifağı kesin bir dille reddettiğinde Simer onu gelecekteki kızı Yelâ'ya götürerek duygusal anlar yaşanmış, Yelâ onu ikna etmişti. Yalnız Hermonya Kralı bir türlü ikna edilememişti. Geriye onları ikna etmek ve Morgol Krallığına gizlice girerek Dorwan'ın desteğini almak kalmıştı.

SİFRİNTER KRALLIĞI

Andalf, Moldora'yı büyüten manevi babası olup beyaz, uzun, dalgalı, gri sakallara sahipti. Uzun, dalgalı, gri saçları olan zayıf, uzun boylu, sarayın yaşlı bilge büyücüsüydü. Mervel'in güçlerini söylediğinde onun da büyücü olduğunu öğrendiği şifacı Gorg da Porz ve Mervel'in isteğiyle görevde onlara yardım edecekti.

Gorg bunca zaman güçlerini gizleyerek kralın hizmetinde çalışmış,krala arkadaşlık etmişti. Gorg, Mervel'i bebekken terkedilmiş olarak bulduğunda onu yanına alarak Angal Krallığı'nda büyütmüş, ailesine ne kadar arasa da bulamamıştı. Çocuk büyüdükçe büyücü olduğunu anlamış, ırkına düşman bir krallıkta barınması tehlikeli olsa da artık ona çok bağlanmış, bırakmamıştı.

Kral Gorg'un dostu ve ailesi gibi olduğundan yanından hiç ayrılmamış, güçlerini onun ve Krallığın iyiliği için gizlice kullanmıştı. Porz, Gorg'u Sifrinter Krallığı'na getirdiğinde Andalf'la birlikte iksirler hazırlamaya koyuldular. İkisi çok iyi anlaşmış, muhteşem ikili olmuşlardı. Bir büyücünün uzun aradan sonra diğer büyücülerle vakit geçirmesi iyi gelmiş olacak ki Mervel, Gorg'u uzun zamandır ilk defa bu kadar mutlu görüyordu.

Gorg'un ise Andalf'a göre daha yaşlı bembeyaz, düz, uzun saçlarıyla sakalları olup ondan daha kısa boylu ve kiloluydu. Fakat ondan daha cana yakın ve sevecendi. Gorg
"Evet şunu da katalım iksirimiz hazır." derken büyü kazanını karıştıran Andalf'a baktı. Ardından memnun tavrıyla
"İksirimiz hazır." deyiverdi.
Büyü kazanı, fokur fokur kaynarken buharını yaşlı büyücülerin yüzlerine yükselterek görüntülerine gizem katıyordu. Andalf
"Ellerimize sağlık mis gibi oldu." dediğinde zaferle gülümsüyordu. Kaldırdığı kaşıktaki iksiri koklarken midesi bulanarak kusar gibi olduğunda
"Çok iğrenç." deyince Gorg,
"O zaman olmuş bil." dediğinde bir süre birbirlerine bakıp gülüşüvermişlerdi.

Gorg ekibin herbirine verdiğinde son olarak bir şişe iksir de Porz'a uzatıp
"Hadi bakalım bir kaç damla damlatın ağızlarınıza." deyiverdi.
Porz çok geçmeden bir Morgol'a dönüşen bedenlerine tiksinerek baktığında
"İğrenciz." diyebildi buluşturduğu suratıyla. Hars, kalın taşı andıran kahverengi derili ellerine bakarken
Elis zaten Morgol görüntüsünden dolayı depresyona girmişti bile. Fiziğinin bozulmasına ve çirkin görünmeye tahammülü yoktu.

Moldora
"Tamamdır. Siz üçünüz Morgol kanadını hallederken biz de Merv ve Gımen ile Hermonya kanadını kıracağız." dedi tüm kararlılığıyla. Hars espirili dille
"Anlaşıldı kaptan." dedi elini alnına kaldırıp asker selamı verirken. Gımen her birine güç kontrolü sağladığı için Garn taşı verdiğinde
"Unutmayın büyü etkisini yitirmeye başladığında taş sadece sizin hissedebileceğiniz şekilde titrer, tekrar iksir içmek için zaman kazandırır." dedi.

MORGOL KRALLIĞI

Morgolların koyu renkli taş ve ürkütücü yapılara sahip barınakları en fazla dört katlı olup krallığa girildiğinde bolca kan, zindanlar ve işkence aletlerine tanık olunurdu.

Porzın, Elis ve Hars çarşıda vahşi Morgollar arasında ürpertiyle saraya doğru ilerlerken bir haberci Gozora' nın huzur ana gelerek
"Kralım çağırdığınız avcılar geldi." deyiverdi. Ardından sarayında kabaca yontulmuş bir masada hunharca yemeğini yiyen kralın önünde eğildi.

Hars, Porz ve Elis Kral'ın huzuruna çıktıklarında korkudan gözbebekleri büyümüş, kalpleri ritminden şaşmıştı. Kral kesilmiş kanlı Morgol parçalarını hunharca yiyorken ağzından damlayan kanları ara sıra koluna siliyordu. Elis kusmamak için direnirken
Porz, saygıyla eğilerek
"Afiyet olsun Kralımız." deyiverdi.
"Demek meşhur avcılar sizsiniz. Öldürdüğünüz ırkların haddi hesabı yokmuş. Sizi şöyle birkaç gün misafir edelim, dinlenin keyfinize bakın. Daha sonra size tehlikeli bir görev vereceğim." dediğinde
"Kralımız nasıl emrederse." dedi Hars hafifçe eğilerek.

#######
Kral birden durarak ciddileşti. "Buyurmaz mısınız?" dedi önündeki kanlı tepsiyi onlara doğru itti.
Elis de yanındakiler gibi önce donakaldı sonra moda bulantısını bastırmaya çalışarak
"Kralımız herşeyden önce gelir.Biz daha sonra yeriz." diyebildi.
Gozora keyifle korkunç bir kahkaha attı.
"Sevdim sizi." dedi kalın, korkunç sesiyle.Uşağına işaret etti.
"Misafirlerimize odalarını göster." dedi.
"Beni takip edin." dedi uşak.Onları saray'ın 3. katında kasvetli, tek pencereli ve yanyana üç yatağı olan taş geniş bir odaya odaya götürdü.
"Burası sarayımızın en iyi odalarındandır.Rahatınıza bakın.Birazdan odaya yiyecek birşeyler yollarım."
"Şey kral nerede kalıyor acaba?" dedi Elis.Sesiyle de bedeniyle de erkek bir avcı Morgol gibi görünüyordu.
"En üst katta kalıyor ama bir şey olursa bana gelin.Bir alt katta sağda odam.Rahatsız edeni canlı canlı kesip yemişliği vardır o yüzden."diyerek çıktı.
Elis korkudan kendini zar zor yatağa attı.
"Off bunlar çiğ çiğ yerler bizi." dedi.
Porz
"Sakin kalmaya çalış Elis." diyerek ona bakıyordu.
Elis
"Iyyy, en iyi odasıymış bir de." derken tiksinerek etrafa bakındı.
Hars "İyi düşünelim.Dorwan'ı bulup tüyüyoruz." dedi.
"Aynen" dedi Porzın, kafasını sallarken.
Elis
"Ama nasıl bulacağız neye benzediğini bile bilmiyoruz." dedi sıkıntılı idi.
"Hadi çıkalım, dağılıp ararız." dedi Porzın.
"Ha gözleri kırmızı değil çoğu gibi, aklınızda bulunsun." diyerek ekledi.
Hars "Savaşta da olabilir bildiğim kadarıyla her gün bir yerleri yıkıyorlar." dedi.
Odalarından çıkıp dağıldılar.Porz dışarı çıktı,Elis alt katlara indi, Hars da orta katlarda dolanıyordu. Porz, bahçeye çıkıp etrafına bakınıyordu.Çoğu oldukça vahşi ve kırmızı gözlüydü.Oysa Dorwan'ın öyle olmadığını duymuştu.
"Afedersin." dedi birine bakarak.Onu sallamayarak geçti .Bir kaç kişiye denedi onlar da durmadı.
"Tuhaflar "diye düşündü.
"Belkide kibarlığa alışkın değiller, daha kaba olmalıyım" diye düşündü.Çıplak, kaba ayaklarıyla ilerlerken birine çarpıverdi.
"Pardon özür dilerim." der demez iri bir adam
"Sen kime çarptığını sanıyorsun." diye Porzin'ın üzerine yürümeye başladı. Olayı büyürken yanındakiler de katıldı ve kavga çıktı.Porzın Angal gücünü kullanıp kendini ele vermemeye çalışıyor fakat dayak yiyordu.Çok geçmeden tartışma büyüdü, sarayın önünde herkes birbirine girdi.Porz yerde yatmış elleriyle başını korumaya çalışırken güçlü bir ses duyuldu.
"Kendinize gelin.N'apıyorsunuz? diye haykırdı.Duyan herkes durdu .Ses yaklaştı Porz'ın üzerindeki Morgolları bir kenara savurdu.Ve elini uzattı.Porz uzatılan eli tutup kalktı.
"Hey dostum naber? dedi sevinçle gülerek.
"Uzun zaman oldu." diye devam etti.
Porz şaşırdı, girdiği bedeni tanıyan biri çıkmıştı, ne halt edecekti şimdi?
"Heeey.İyi dostum yine harika görünüyorsun." diye çaktırmamaya çalıştı.Sarıldılar, bu sırada Porz "Gözleri kırmızı değil." diye düşündü fakat böyle olan sadece Dorwan değildi. En azından Moldora aklına yerine geçtiği Morgol'un bazı kişisel bilgilerini yerleştirmişti.Karşısındakinin adını bilmiyor, o yüzden ismiyle seslenmemeye çalışıyordu.
"Hadi hana gidelim.Orada konuşur dertlesiriz.Uzun zaman oldu." dedi adam.Oldukça kaslı, geniş omuzlu ve fit bir adamdı.Çoğu kilolu,iğrenç Morgollara göre oldukça iyi görünüyordu.
"Tabi süper olur." dedi oldukça az konuşmaya dikkat ediyordu Porz.
Hana girdiler burası ahşaptan yapılmış masaları kabaca yontulmuş ağaç gövdesinden ibaretti.Oldukça otantik bir mekandı, bir sürü böyle masası ve küçük iskemleleri olan geniş, küçük bir pencereden yayılan ışığıyla da loş bir ortamdı. Az ileride ise ahşap bir tezgah ve içecek dolu raflar vardı.Yaklaştıklarında iri yarı fakat onların gözünden oldukça güzel bir Morgol kadını tezgahta bulaşıkları kuruluyordu.Yanındaki Morgol yaklaşarak tezgahın üzerinden kadını öptü.
"Nasılsın bebeğim, nasıl gidiyor?" dedi.
"İyiyim tatlım sen nasılsın?" dedi kadın gülümseyerek.Gamzeleri ile sıcak ve tatlı bir gülümsemesi vardı.Porzın onlara şaşkın bakışlarla bakıyordu çünkü daha önce hiç içlerine girip te böyle ilişkileri olduğuna şahit olmamıştı.
Adam
"Şimdi daha iyiyim.Bebeğim bak misafirimiz var.Tanıştırayım bu Vori, çok eski bir dostum.Komutan olmadan önce eğitimimizi beraber almıştık.O avcı oldu ben de komutan.
Nerden nereye." deyiverdi Porzin'ı gösteretek.
Devam ederek
"Bu da benim sevgili karım,her şeyim Lorâ." dedi ona aşkla bakarak.
Porz hâlâ şaşkındı, demek bu hayvani ırk aşık olabiliyordu.İlk defa Morgolların karşısında değil içlerindeydi.
"Memnun oldum bayan."diyebildi Porzın.
Kadın da nezaketle "Ben de memnun oldum.Hoş geldiniz, buyrun lütfen." diyerek eliyle masayı işaret etti.
Adam da
"Hadi oturalım Vori." dedi.
Adı Voraland'dı bildiği kadarıyla fakat böyle seslendiğine göre bayağı yakın olmalılar diye düşündü.
"Belki Dorwan'ı tanıyordur bir ağzını arasam iyi olacak." dedi içinden.
Karşısındaki adam "Dostum aç mısın ne yer ne içersin? dedi.
"Açım valla ne var? dedi Porz kendini tutamayarak.Garip bir şekilde kurt gibi aç hissediyordu."Morgollar böyle hissedoyor olmalı." diye geçirdi aklından.
"Burada geyik, karz, tavuk, kuş etleri olur genelde ve kımız, şarap,süt, aydan ne istersen." dedi.
Porz'ın adeta içine su serpilmişti. Morgol etinden başka şeyler de vardı.
"Bunu sorduğuna göre buraları bayağı unutmuşsun anlaşılan." dedi adını bilmediği Morgol.
"Öyle dostum uzun zaman oldu gelmeyeli." diye atlatmaya çalıştı Porz.
Adam "Haklısın."dedi gülerek.
Karşısındaki adam diğerleri gibi korkunç durmuyordu.En azından konuşulacak biri."diye düşündü yine.
"Ben geyik ve şarap alayım." dedi kibar olmamaya çalışarak. Şarap, burada meyve sularından yapılan alkolsüz bir içecekti.
"Hangi meyveden istersin." diye sorunca
"Hiç farketmez."dedi.
"Tam senlik bir hareket."dedi gülerek
"Herşeyi yer yemek ayırt etmez." diye devam ederken Porz güldü.
"Aynen." diyebildi.
Moldora'nın kafasına yüklediği anılardan biriydi.Vori'nin sevip sevmediği şeyler...
Han dolup taşmıştı, çok geçmeden yemeği geldi Porz'ın.Büyük bir iştahla yemeğine gömüldü.
Adam "Dostum en son o insanları öldürmediğini söylemiştin.Gozora' ya nasıl da yutturuyorsun ama." dedi gülerek.
Porzın şaşırdı "Ama nasıl tutturuyor?" diye düşünürken
içeri giren bir kaç kişi karşısındaki Morgol'a
"Selam Dorwan." deyince geyik Porz'ın boğazına takıldı.Öksürdü, bir süre nefes alamadı.
Karşısındaki Morgol ona içeceğini uzattı "İç dostum." dedi hafif sırtına vurdu.Porz kendine gelmişti.
"Daha iyi misin?" dedi.
"İyiyim." diyebildi Porzın şaşkınlıkla ona bakarken.
Dorwan "Dikkat et önünden kaçırmıyoruz ya. Hiç değişmemişsin eskiden de böyle hızlı yerdin." dedi gülerek.
"Harika." diye geçirdi içinden. "Adamımızı gökte ararken yerde bulduk.Ama sandığı kişi olmadığımı öğrenirse beni diğerlerinin önüne atar.Onlar da kıtır kıtır yer." dedi içinden ve üpermesine engel olamadı.
Bir şeyler yapmalıydı.
Elis ise sarayın zemin katına inmiş ve yer altında devasa bir zindan bulmuştu.İki tarafı parmaklıklarla dolu koridorun ortasından geçerken parmaklıkların ardında duran korku dolu mahkumlara bakıyordu.Her ırktan var gibi görünüyordu.Dalgın dalgın ilerlerken birden saldırgan Morgollar'ın tutulduğu bölüme gelince korktu.Kırmızı gözlü saldırgan ve vahşiydiler.Her an parmarmaklıkları kıraracaklar gibi onlara dayanmış ve sert sert vuruyorlardı.Elis ilerledi orada gördüğü büyücülerden bir kadın
"Hey sen!" diye seslenince Elis durdu ve ona baktı.
Kadın "Sen Morgol değilsin."dedi parmaklıklara yaklaşarak
"Söylesene o Kralınız olacak adam bizi öldürmek için mi gönderdi seni büyücü." dedi.
Kadın "Hayır tabii ki sizin burada olduğunuzu bile bilmiyorduk.Nasıl oldu bu?" diye sordu şaşkınlıkla.
"Krallığımızım ücra köşelerine saldırıp bir sürü kişiyi öldürdüler ve bizi de kaçırdılar.Nasıl haberiniz olmaz.
"Ben bilmiyordum.Eminim babamın da bir bildiği vardır." dedi Elis.
Kadın "Demek onun kızısın.Kral kendinden başkasını umursamıyor.Bizi gözden çıkardı.Ben 10 yıldır buradayım." dedi.
"Nee!" diye bağırdı şaşkınlığına engel olamayarak.
Kadının elleri bağlıydı.Gözlerine de cam takılmıştı.Merdivenden ayak sesleri gelmeye başladı.Elis telaşla
"Merak etme sizi kurtarmak için elimden geleni yapacağım ama şimdi gitmem gerek."
dedi ve kapının yanına kadar giderek bir köşeye saklandı.Bir Morgol mahkumların yanına geçtiğinde merdivenlerden çıktı.Ve Porz. aniden karşısına çıktı.
Elis "Porz ölümü kopardın." dedi eli göğsünde.
Porzın "Elis onu buldum.Bulduk." diye bağırdı sevinçten.
" Nee! Nasıl, Nerde?" diye heyecanlandı Elis.
"Aslında o beni buldu ama konuyu nasıl söyleyeceğimi bilemedim." derken
Hars da üst kattan yanlarına geldi.
"Bulduk Hars, bulduk." dedi Elis sevinçle.Elis eskiye dönen elini görünce
"Kahretsin."diyerek ceplerini yokladı.
"İksir, iksir yok."dedi .
"Odada bırakmış olmalıyım. " diyerek
koşup merdivenlerden çıkarken Kralın uşağıyla çarpıştı ve düşmemek için merdivenlere tutundu.Uşak elini görünce
"Sen, Morgol değilsin." deyiverdi şaşkınlıkla.
Elis "Aa neden bahsediyorsun?" dedi elini arkasına saklayarak.İçinden "Şimdi yandık." diye geçirdi.
Uşak onu kolundan tutarak "Nöbetçiler! "diye bağırdı.Hemen gelen nöbetçiler üçünü birden tutuklayıp zindana attı.
Oradaki büyücü kadın
"Harika hani bizi kurtarıyordun?" dedi yarı büyücüye dönüşmüş Elis'e bakarken.
"Gerçekten iksiri unuttuğuna inanamıyorum Elis." diye bağırdı. Diğer ikisi hâlâ Morgol göründüğü için her ihtimale karşı ellerini kelepçeyle bağlamışlar ve gözlerine bir çeşit cam gözlük takılmıştı.
Hars "Yakalandığımıza inanamıyorum.Tam da adamı bulmuştuk." dedi kelepçelerden kurtulmaya çalışarak.
Biraz debelenip bağırdıktan sonra çaresizce yere çöktüler.
Bir kaç saat sonra Dorwan ve Gozora geldi.Gozora
"Demek bizi kandıracaktınız ha!" diye bağırdı.Kanlı dişleri,sinirli duruşu ve kırmızı gözleriyle korkunç görünüyordu.Adeta hepsinin yürekleri ağızlarına gelmişti.
Gardiyan
"Kralım onları ne yapalım?" dedi.
O da "Akşama kadar böyle kalsınlar daha sonra kellelerini kesip hediye paketi yapın ve Krallarına gönderin.Anlasın kim daha güçlü." deyiverdi.
Sonra Dorwan'a dönerek
"Dorwan onlar senin sorumluluğunda." dedi omzuna dokunarak.
"Senden başkasına güvenemem." diye ekledi.
O gittikten sonra Elis tamamen eski haline dönmüştü.Diğerleri hala Morgol görünümündeydi.
Gozora Porzın'a yaklaştı.
"Bunu nasıl yaparsın." diye bağırdı.
"Salak kafam hiç de şüphelenmedim." diye devam etti.
Porzın "Bak Dorwan biz barış için geldik.Amacımız seni bulmaktı.Sen onlar gibi değilsin Dorwan." diyerek açıklama yapmaya çalıştı.
Dorwan anlamsız bir ifadeyle "Ne saçmalıyorsun." dedi.
"Bak geleceği gördük.Nora'ın sonu geliyordu." dedi.
Dorwan şaşkınlıkla Ne! Nasıl? diyebildi.Sesi biraz fazla çıkmıştı.
Elis devam etti.
"Zaman yolcuları bizi buldu Nora'nın sonunu bizzat gösterdiler.Biz de diğer ırklara ittifak teklif ettik.Ama Gozora'ya söylemedik çünkü engellemek için herşeyi yapar."
Porzın "Bak dostum Krallığına da barış ve huzur getirebiliriz bize yardım edersen." dedi.
Hars "Seni duyduk, bize yardım edebileceğini söylediler."dedi.
Porz "Lütfen Dorwan bize yardım et. Nora için bir şeyler yapalım bu hepimizin sorunu." dedi.
"Size neden inanayım." dedi Dorwan.
Elis yaklaştı ve "Ellerimi çöz sana zihnimden göstereyim.Biliyorsun bir büyücü bunu uyduramaz." dedi.
Dorwan "Salak mı var senin karşında?" dedi sinirlenerek.
Arkasını dönüp giderken Elis ve Hars "Dur gitme!" diye bağırırken Porz. parmaklıklara dayanmış "Nora tehlikede." diye bağırdı o güçlü sesiyle, ama nafile arkasına bile bakmadan gitti.
Elis "Harika akşama yalnızca 3 saat var." dedi oflayarak.
Hars "Olamaz." diyerek kafasını arkaya dayadı.
Porz."İyi tarafından bakalım.En azından canlı canlı yemeyecekler." dedi imayla Elis'e bakarken.
Elis de "Ahahah içime su serpildi." dedi Porzın' a bakarak.
Hars "Aç ölmeseydik bari.Sabahtan beri hiçbir şey yemedim." diye söyleniyordu.
Elis "Moldora n'aptı acaba girebildiler mi içeri?" diyerek sesli düşündü.
Hars "Şuan onların yerinde olmak için herşeyimi verirdim." dedi iç çekerek.
Porz "Saçmalama orası kale gibi girmek de çıkmak da imkansız.Hele Kraliçe zaten zor bir kadın." dedi.
Hars ortada Elis ve Porz. da iki kenarında oturup duvara yaslanmışlardı.Bayağı yorgun ve ümitsiz görünüyorlardı.
Elis "En azından medeniler.Bunlar gibi canavara benzemiyorlar." dedi.

Hermonya Krallığı
Bunlar uzun boylu, kadınları ince yapılı, erkekleri ise kaslı ve geniş omuzlu olan bir kavimdi.Çekik gözlü olup beyaz tenli ,porselen gibi pürüzsüz ve hafif parlak ciltleri olup her birinde yerleri değişen,vücutlarının bazı yerlerinde gümüş rengi, ince parlak pulları vardı. Aynı zamanda gür ve göz alıcı saçlara sahiptiler.Düzgün ve şekilli fizikleri olup erkekleri eğer pulları sakal bölgelerinde ise sakalsız olur, onun dışında sakalları olabilirdi.Erkekleri kaslı,geniş omuzlu kadınları ise ince ve narin yapılıdır.Kral ve kraliçeleri bu krallığı yönetirdi fakat son söz sahibi kraliçeydi.Diğer ırklarla çok savaştığı için onlara hiç güvenmezlerdi.En katı ve kuralcı ırk olup kraliçe oldukça kibirli ve kendi ırkını hep üstün gören biriydi.Zor bir kadındı, diğer ırklarla muhatap olmamaya özen gösterirdi.Kral da onun sözüne önem verir ve onu dinlerdi.İttifak teklifini reddettikleri yetmiyormuş gibi bir de habercilere aşağılayıcı sözler söylemişti Kraliçe Lemanef. Ülkeleri gelişmiş sayılabilirdi.Yapıları Garnialılardan bile ilerideydi fakat diğer gelişmelerde onlara ulaşamamışlar ve Garnia dışındaki ırklarla eşit olup hâlâ ilkel sayılırlardı.Genelde o meşhur yapıları ülkelerinde bolca çıkarılan beyaz parlak mermerlerden inşa ediliyordu.
Geniş, ferah, ışık alan, sayılamayacak derecede çok katlı ve geniş adeta göğü delen, koca bir dünya olan sarayları vardı.Bu sarayın her katında en az yirmi bölüm vardı. Ve bu bölümlerin çeşit çeşit ağaçları olan bahçeleri, balkonları dahi mevcuttu.Bina binbir çeşit bahçesi ve balkonlarını kaplayan sarmaşıkları ile boydan boya yemyeşil görünüyordu.Yapıda geniş ve büyük camlar ve kalan tarafları da beyaz parlak mermerler göz alıcı bir şıklığı yansıtıyordu.Katlarda kral ve kraliçenin tüm akrabaları oturuyordu.Bir ev büyüklüğünde olan bir çok bölüm varken bile halktan bir kimse saraya asla yerleşemezdi.Girişinde büyük bir salon ve mutfak vardı fakat burası ortak alan olarak kullanılıyordu.Kral ve kraliçe en üst katta binanın büyük ve geniş bir bölümünde duruyorlardı.En alt katta giriş kısmı haricindeki bölgelerde saray güvenlik görevlileri kalıyordu.Böyle bir mimari hiç bir ırkta görülmemişti.Hermonya Krallığı güçleri sayesinde kolaylıkla böyle binalar yapabiliyorlardı.Bir şeyler inşa edebilmek ve ışınlanmak gibi yetenekleri vardı.Oldukça kibar ve medeni bir ırk olup savaş dışında askerler hariç kraliyet ailesi ve halk diğer ırklarla etkileşime girmezlerdi.
Saray benzeri gökdelen gibi oldukça geniş ve uzun yapılar her yerde olup en az yüz katlılar ve her katında bir ev büyüklüğünde en az on beş bölüm, balkonları ve bahçeleriyle birlikte bulunuyordu.Ve toplam olarak milyonlarca Hermonyalı bu bölümlerde yaşıyor, ışınlanma yetenekleri olduğundan inmek sorun olmuyordu.Hastahaneler, cezaevleri, karakollar ve okullar da ihtiyaca göre katları olan ayrı binalara yapılmıştı.Bunlar diğer ırklarınki gibi normal farklı olarak mermer yapılar idi.Yalnızca insanların yaşadığı konutlar böyle gökdelen gibi inşa ediliyordu.Fakat yine saray benzeri çok katlı,devasa bir yapıda kütüphane ve iş yerleri mevcuttu.Eğitime önem verilen bir ülkeydi burası.En geniş topraklara sahip ırklardan birisiydi.

Tek bir binaları bile ayrı bir ülke sayılabilecek kadar büyük ve genişti.
Yine bu binalar geniş ormanların içerisine inşa edilmiş olup oldukça yeşil bir krallık'tı. Sınırlarına kale kadar güçlü ve yüksek surlar inşa edilmiş yüksek güvenlik önlemleriyle korunuyordu.Gımenda, Mervel ve Moldora oraya girmenin mantıklı olmadığı kanatine varmışlardı.Fakat Kraliçe'nin kızlarına ulaşabilirlerdi.Moldora kızı eğiten kişinin zihnine girip bilgilerine ulaştığına göre kızın adı Kira.Oldukça iyi eğitilmiş,iyi dövüşen savaşçı ruhlu bir kızdı.Her türlü eğitimi almış ve ataları Nora'daki suçlara karşı bir teşkilat kurmuştu.Bu teskilat çok özel bir ekip olup Kira buradaki en güçlü kişilerden biriydi.Her türlü suçları ve suç çetelerini tesbit edip ,yakalıyor ve hapse atıyorlardı.Şehirde kale gibi korunan Merkez dedikleri binanın girişinde Özel Merkez yazan beş katlı mermer bir bina onun gibiler için tahsis edilmişti.
Moldora
"Gımen aynı zamanda şuana, merkezin etrafına bir geçit açıyor. Gorg ve Andalf'ın hazırladığı iksirden içip bir Hermonyalı gibi oluyoruz.
Merv
"Kuytu köşede sahte bir iblis ihbarı yapıp onları takip ediyoruz.Genelde Kira böyle önemli görevlere mutlaka çıkıyor." dedi heyecanlı çıkan sesiyle.
Gımen
"Daha sonra 422 yılına geçit açıp Kira ve ekibinin geçmesini sağlıyoruz, arkasından biz de geçip Nora'nın bu halde olmaması için birlik olmamız gerektiği konusunda konuşma yapıyoruz." dedi onlara bakarak.
Moldi
"Eğer ikna edebilirsek onlar da Kraliçe'yi ikna edebilirler." dedi umutla.
Merv
"Hadi bakalım başlıyoruz." dedi kararlı bakışlarıyla.
İksirleri içtiler ve yanak ve alınlarının bir kısmında pullar çıkıp ten renkleri açılıp pürüzsüzleşti.Moldi küçük bir el hareketiyle kıyafetlerini onlarınki gibi yaptı.Daha çok Sifrinter halkı gibi bir giyimleri vardı.Halkın kadınları uzun elbiseler, soğuk olduğunda ise uzun bir kapişonlu pelerin tarzı şeyler giyiyorlardı.Eklekleri ise pantolon ve biraz ilkel gömlekler giyer,soğukta aynı şekilde kışlık pelerin takarlardı.
Fakat Kira ve ekibindeki kadınlar savaşırken daha rahat kıyafetler tercih ettiği için farklı giyiniyorlardı.Gımenda eliyle kendisine ve onlara dokunarak görünmez yaptı.Kolyesinde beliren şimdiki zamanın Hermonya Krallığı'nda Merkez'in etrafını seçti.Geçitten geçip Krallığa görünmez olarak girdiler.Tenha bir yerde Hermonyalı bedenleriyle görünür oldular.
Merv
"Bu halin yakıştı." dedi Moldi'ye bakarak.O da gülümsedi.
Moldora Merkez girişindekilere ihbarı yaptı.
Girişteki güvenlik içeri girerek arkadaşlarıyla sohbet eden Kira'ya
"Efendim ileride bir iblis ihbarı var." dedi.
Kira arkasına dönerek kafasıyla onayladı.
"Hadi bakalım gidelim."dedi yerinden kalkarak.
Kira hafif çekik kahverengi gözlü,kibar kemikli bir burna ve dolgun kibar bir dudağa sahip kahverengi dalgalı uzun ve gür göz alıcı saçları olan bir kızdı.Sağ kaşının üzerinden başlayarak burnuna doğru çizgi halinde ve yanaklarının geri kısmında az az parlak gümüş rengi pullar vardı.Cildi porseleni aldıracak kadar beyaz ,pürüssüz görünümüyle göz alıcı ve eşsiz duruyordu.Orta boylu, şekilli ve oldukça seksi bir fiziği ve dik iddialı bir duruşu vardı.Hem narin hem güçlü duruşuyla bakışları hemen üzerinde toplardı.Fit göbeğini açıkta bırakan kolsuz beyaz bir üst ve siyah kot bir şort giymişti.Bir bacağına kibar bir kemerde silah ve bir hançer takılı,kolunda dirseğinden bileğine kadar dolanmış üzerinde yaprak desenli, gümüş bir bileklik olup bu kırbacının kabıydı.Sol bacağının üst kısmında ortalara doğru hafif kalınlaşan bir çizgi halinde pullar ve iki kolunun yanlarında baş parmağına kadar dalgalı hareketler çizerek kibar ve şık bir dövme gibi duran pulları vardı.Hemen arkasından giden Hârâ, kahverengi saçlı, mavi gözlü,uzun boylu, kaslı, geniş omuzlu ve atletik bir vücudu olup yanağının tek tarafından çenesine kadar az bir pulu olan sakalsız fakat karizmatik yüz hatlarıyla esmer, çekici bir erkekti.Onun dışında Leyd diye seslendiği sarı,dalgalı, dağınık görünümlü saçları, yeşil gözleri,güzel, kalkıp bir burnu ve orta kalinlikta biçimli dudakları ve spor giyimiyle göze çarpan bir kız vardı.Yine ekipten Jordi kumral, boynuna kadar olan dalgalı sarıya çalan açık kahverengi saçları ve bal rengi gözleri olan kaslı, kalıplı,orta boylu bir erkekti.Simena dalgalı koyu kahverengi saçlarını küt kesmiş çoğunu sağ tarafına atmış,kahverengi gözlü,kibar,küçük, ovâl kutu gibi bir yüzü,burnu ve dudakları olan bir kızdı.
Kira ise yirmi beş yaşında diğerleri de ortalama olarak yirmi dört ile yirmi sekiz yaşları arasında gibi duruyorlardı.Moldora yanındakilerle
yine geçit sayesinde ihbar ettikleri bölgede onları bekliyorlardı.Burası harebe, yıkık dökük, karanlık bir binaydı. Gımen daha önce takip edip gördükleri için gelenlerden Kira' yı tanıdı ve saklandığı yerden daha önce denemelerini yaptığı şekilde onların tam karşılarına görünmez bir geçit açtı. Görünmezlik iksirini içip görünmez olduktan sonra açılan geçitler görünmez olabiliyordu.Kira olay yerinde beliriverdi,arkasından ekibi tek tek intikal etmeye başlamışlardı.Savunma pozisyonunda harabe binaya girerken Kira bileğinin içine doğru gelen bileklerinin ucuna dokundu.İçerisinden çıkan kırbaç elinin içinden süzülürken son ucunu tutup kırbacını savuruverdi.Savunma pozisyonunda görünmez geçide doğru yürüyordu.Tam yaklaşmışken
Hârâ "Kira, Dur!" dedi.
Kira durup ona dönerek
"Hara n'oldu, bir şey mi oldu?" dedi.
Hara "İlerden sesler geliyor.Dikkat et." dedi gülümseyerek.
Kira kafasını salladı ve "Tamam." diyerek devam etti. Ve ilerideki geçide girerek gözden kayboldu.Dağılıp etraflarına bakınırken arkadaşları Kira' nın kaybolduğunu farketmemişti.Hemen rkasından gelen Jordi ikinci kişi olarak geçitte kayboldu.Diğerleri birden kaybolduklarını farkedip aramaya başladılar ve hiç farkında olmadan geçidin yanından geçtiler.
Gımenda onu kapatıp önlerine aynı yer ve zamana tekrar görünmez bir geçit açtı.Diğer ikisi de peşpeşe geçitten geçtiler.
Kalan Hara iyice panikleyip "Kimsin çık ortaya? "diye bağırmaya başlamıştı.Gımen onu kapatıp tekrar Hara'nın önüne bir geçit açtı.Fakat Hara bir türlü girmiyordu geçide.
Mervel
"Bu böyle olmayacak." diyerek ona doğru üfledi.O da havada süzülerek geçide girmiş oldu.
"Harika hadi biz de girelim." dedi Gımen.
Hara aniden karşısında beliren Moldora'ya hançerini doğrulttu.
Diğerleri de savunma pozisyonunda onlara ters ters bakıyorlardı.
Kira sesini yükselterek "Siz de kimsiniz.Söyleyin nerdeyiz? dedi.
Mervel
"Sakin olun.Size zarar vermeyeceğiz." dedi.
Hara sinirli sinirli
"Ne saçmalıyorsun sen.Siz de kimsiniz?" diye bağırdı.
Ardından "Seni gebertmeden önce ötsen iyi olur." diye bağırarak Mervel'in üzerine yürümeye başladı.Diğerleri de sinirlenmiş bağırıp çağırarak üzerlerine yürüyorlardı.
Moldora "Aah yeter ya bir sakin olun." diye bağırırken elini havaya kaldırdı ve hepsi havada asılı kaldılar.Mervel de bakışlarıyla silahlarını onlardan uzaklaştırdı.Mervel 'in bakışları sayesinde sanki arada görünmez bir duvar varmışçasına bir adım daha onlara yaklaşamıyorlardı.Gımen' e bakarak işaret etti.
Gımen konuşmaya başladı.
"Burası Nora. 422 yılı Hermonya Krallığı'ndayız."
Kira "Nee!" dedi şaşkınlıktan.
"Ben zaman yolcusuyum farkettiğiniz üzere.Arkadaşlarım da büyücü." diyerek
eliyle yan tarafı işaret etti.
"Bak burası tanıdık geldi mi? Burası sarayınız." dedi bir mermer yığınını gösterek.Ama az çok anlaşılıyordu eskiden sarayları olduğu.
"Bak burası o güzel ormanlıklarınız. Şimdi ne halde yanıp kül olmuşlar değil mi?Bütün bunlar o bitiremediğimiz savaşlar yüzünden.Aç gözlülüklerimiz yüzünden.İblisler, cadılar ve Morgollar da var tabi.Onlar da büyük bir etken.Bak tam 160 yıldır buralar böyle,günümüzden sadece 12 yıl sonra olayların koptuğu ana da gidebiliriz isterseniz." dedi ciddi tavırlarıyla.
Hepsi sus pus olmuş dinliyorlardı.
"Krallığım her ırka ittifak teklif etti.Bak biz o yüzden bir aradayız, Nora için.Ne gerekiyorsa yapacağız.Kraliçeniz teklifimizi reddetti.Nasıl bir tehlike içinde olduğunu göremiyor.Onlar belki göremeyecek ama biz muhtemelen böyle bir zamanda olacağız." diye devam ediyordu.
Mervel Kira' ya bakarak
"Eğer kraliçeyi ikna edebilirsen birlikte Nora için birşeyleri değiştirebiliriz."
dedi.
Kira ciddileşti ve gözleri korkuyla dolmuş bir şekilde "Günümüzden 12 yıl sonrasına götürür müsün?" dedi Gımen'e bakarak.
Gımen gülümseyerek
"Tabii ki." diyebildi ve 262 yılı Hermonya Krallığına yerde bir geçit açtı.Kira önden olmak üzere hepsi içine atlayarak geçitte kayboluverdi.
Bir anda düşüverdiler.Kira yerden kalkarak etrafına bakındı.
Her yer kan ve cesetlerle doluydu.Gımen şaşkın bakışları arasında her birine dokunarak onları görünmez yaptı.Hafif yüksek bir tepede durup olanları izlemeye başlamışlardı.
Sınırlarındaki güçlü surlar parçalanmış Büyücü, Morgollar ve daha çok ırklar birbirine girmiş savaşıyor, herkes birbirini öldürüp etrafı yağmalıyordu.Büyücünün biri elini saraya doğrultup onu ikiye yararken Kira eliyle ağzını tutmuş olanları korkuyla izliyordu.Kraliçe ve kral aşağı ışınlanıverdiler, etraflarında bir sürü asker onlari koruyorlardı.Morgollar vahşice saldırıp askerleri dağıtmaya başlamıştı.En sonunda başka bir Morgol kraliçeyi iri kollarıyla tuttu, diğer bir Morgol bıçağı saplayacakken Kraliçe birden ışınlandı ve bıçak karşısındaki Morgol'a saplandı.Diğeri kanlar içindeki Morgol'un başında "Kardeşim" diyerek bağırıp çağırmaya ve ağlamaya başlamıştı.O sıra büyücünün biri büyüyle hareket ettirdiği keskin bir metal parçasını Kraliçe'ye fırlatıverdi.Kraliçe'nin arkasından giren metal ön tarafından çıkıp her yerini kana bulamıştı.Kraliçe korkulu gözlerle metala bakıp olduğu yere yığılıverdi. Kira bir çığlık attı, gözlerinden yaşlar gelmişti.Arkadasları onu tutup teselli etmeye çalıştılar.Leyd de bir çığlık atıp ileriye koştu.Yerde yatan birine
"Kardeşim" diyerek ağıtlar yakarak ağlamaya başlamıştı.
Hara hemen
"Kendinize gelin." diye haykırarak arkadaşlarını toparladı.
"Böyle bir şey olmayacak.Biz engel olacağız."diyerek Gımenda'nın önünde durup
"Ben varım." dedi kararlı ses tonuyla.
Daha sonra gözyaşlarını silerek Kira
"Ben de varım."
dedi.Diğerleri de tek tek Gımen, Merv. ve Moldora'nın karşısında sıralandı ve
"Biz de varız." dediler.Her birinin gözlerinde korku ve ifadelerinde endişe ile karışık şaşkınlık görülüyordu.
"Kraliçe izin versin ya da vermesin biz Nora için savaşacağız." dedi Kira gözleri yaşlıydı hâlâ.
Mervel,Moldi ve Gmen birbirlerine bakıp gülümsedi.
Mervel "Doğru karar Arkadaşlar." dedi karşılarında yarım daire oluşturan beş kişiye tek tek bakarak.
Mervel "Gerçekten harika görünüyorlar." diye düşünmekten kendini alamadı.
Gımen kendi zamanlarına Hermonya Krallığı'nın hemen girişine geçit açtı ve döndüler.
Kira "Annemle konuşacağım.Size haber veririm." dedi
Gımen "Peki ama nasıl haberleşeceğiz?" diye sordu.
Kira "Birinizin yanına ışınlanırım.En güvenli yer neresi?" dedi üçüne bakarak.
"Bilemiyorum güven garantisini veremem ama farketmez bizden birilerinin yanına ışınlanırsın." dedi Gımen.
Kira "Peki, gelince görüşürüz o halde." diyerek sınır girişlerinden içeri girdiler.
"Görüşürüz ."dedi Merv elini kaldırarak.

Continue lendo

Você também vai gostar

MODEL-1 De reredrumm

Mistério / Suspense

486K 23.9K 67
Gizem/Gerilim #1 Bazen bir bütünü görebilmek için parçaları birleştirmek gerekir. Ve şimdi ben; elime aldığım her parça beni derinden kessede, bütüne...
7.7M 446K 83
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
105K 6.4K 35
Odanın zemininde uyanık kalırsın Kapının altından gölgeler görüyorsun Kafanda dönüp duran aynı his Babacığın tekrar şehirden ayrılırken Ve tekrar...
864K 87.3K 44
[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Fr...