mor salıncak' /namseok

נכתב על ידי rosseliny

18.4K 2.5K 1.4K

Bu, bir gece yarısı salıncakta asılı bulunan çocuğun öyküsü. #minicikbirhikaye עוד

Mor salıncak'
bir'
iki'
üç'
dört'
beş'

final'

2.3K 352 402
נכתב על ידי rosseliny


Genç oğlan kucağında taşıdığı oğlu ve yanında yürüyen eşi ile beraber hastaneye ağır ağır ilerliyordu. Bugün her zamanki saati yerine bir kaç saat daha geç gelmişti. Tek değildi çünkü, babasını tanıştırmak istediği misafirleri vardı. Hastanenin önüne geldiklerinde, oğlunun sabırsız davranışları güldürmüştü genç adamı. "Hızlı yürü baba! Dedemi özledim hadi!" diyerek bağırıyordu küçük çocuk. Dedesini uzun zaman sonra ilk kez görecekti ve ona sarılmayı çok istiyordu. Genç adam oğlunun istediği gibi hızlandığında, yanlarında ki eşi de gülmüş ve onlara yetişmek için koşmak zorunda kalmıştı.

Genç adam hep yaptığı gibi koridordan geçerken, hemşirelere selam verdi, fakat suratlarındaki mutsuz ifadeyle birlikte bir geri dönüt alamadığında, yoğun iş temposuna yordu bunu. Belki de öyle olduğunu düşünmek istedi. Farkında olmadan adımları yavaşladığında, oğlu daha fazla dayanamayacak sinirle kucağından atladı ve dedesinin olduğunu düşündüğü odaya koştu. Genç adam giden oğlunun ardından, kendine gelmeye çalıştı. Ancak göğsü bilmediği bir nedenden daralıyorken bunu yapması zordu. Eşi durumu farkettiğinde kocasına yaklaşıp elini tuttu ve, "Hadi gidelim, baban bekliyor." diyerek gülümsedi. Genç adam derin bir nefes vererek, eşinin arkasından odaya ilerledi.

Tam odanın kapısının önüne geldiklerinde, içerden ağlayarak çıkan oğlu ile, telaş içinde odaya koştular. "Dedem yok." dedi küçük çocuk burnunu çekerek. "Hani bizi bekliyordu, dedem nerde baba?" Genç adam odada, boş bir yatak ve kapalı perdelerle karşılaştığında, oğlunu odadan çıkartarak koridorun başında ki hemşirelere koştu. Giden eşinin ardından, ağlayan oğlunu yanına çekip sarıldı ve bomboş odaya bakarak dolan gözlerini sildi Taehyung.

Genç adam az önce gördüğü tüm hemşirelerin gittiğini, yalnızca birinin titreyerek ona bakmasına anlam veremedi. "Babam." dedi eliyle koridoru gösterip, gözlerini kırpıştırarak. "Babam odasında yok, nerede?" Hemşire yavaşça öne doğru bir adım attı ve elleri arasında tuttuğu mektubu, genç adamın avuçlarına bıraktı. Ve çekip gitmeden önce de; "O sizi hep hatırladı, bize hep sizi sevdiğinden bahsetti. Üzgünüm.." diyerek arkasını dönüp mavi ışıklar altında kayboldu. Genç adam kırışmış mektuba bakarken, çoktan ağlıyordu. Yer ayaklarının altından kayıp, soğuk zemine düştüğünde, titreyerek kağıdı açtı ve önüne yamuk bir el yazısıyla yazılmış satırlar düştü.

**

"Hasret kaldığım, hüzün kokulum, oğlum;

Bana çok kızacaksın biliyorum, seni bırakıp gittiğim için affetmeyeceksin belki de. Ama üzgünüm oğlum, ben yapamadım, babandan, evim'den uzak kalmayı başaramadım.

Bugün onsuzluğun tam yirmi beşinci yılı. Nefessiz kaldığım, koca yirmi beş yıl. Her gece ağlayarak uyuduğum o yirmi beş yıl. Babandan sonra aklımı kaybettiğimde, seni de almışlardı elimden. Sen, seni bıraktığımı düşündün belki de fakat ben her gün seni aradım oğlum. Hastaneden sayısız kez kaçtım, evimize gelip seni bekledim hep. Baban yoktu, sende yoktun. Kaçtığım her saniye yakaladılar beni, tedavim uzadı, senden ayrı kaldığım yıllar gibi. Verdikleri ilaçlar öyle ağırdı ki, bir zaman sonra kaçacak gücü bulamadım kendimde. Her gece rüyalarıma girdin, benden nefret ettiğini söyleyip durdun. Günlerce bu rüyaların etkisinde kaldım ve günün birinde tamamen delirdim. Seni, sizi unuttum. Alıştım bu kötü hayata derken, sen buldun beni. Odama girdiğin ilk dakika hissetmiştim seni.

Onun gibi kokuyordun çünkü, tıpkı baban gibi kokuyordun.

Benimle konuşmadın, ama dizlerime yaslanıp ağladığında ruhunda ki acıyı vermiştin bana. Hiç durmadın oğlum, o gün hep ağladın. İkinci gün biraz daha iyiydin, bana ailenden bahsettin. Üç yıl önce evlendiğini ve bir oğlun olduğunu anlattın. Resimler gösterdin bana gülümseyerek, fakat son resme geldiğinde ellerinin titreyişi benim de içimi titretmişti.

O gün uzun zaman sonra ilk kez ağlamıştım oğlum, hafızamda yerini kaybeden can'içimi hatırladıkça, giden yıllara çok ağladım.

O günden sonra hep geldin yanıma, hep sen konuştun ben dinledim. Arada seni izlerdim, bana eşini anlatırken gözünün içi parlardı. Tıpkı benim gençliğim gibiydin, onu çok sevdiğini ve asla bırakmayacağını söylerken hep gülümserdin. Sonra bir gün bana sadece oğlunu anlattın. Henüz iki yaşında olduğunu ve çok da yaramaz olduğunu.

Adı Hoseok'muş öyle dedin.

İlk o gün yutkunamadım ben, çığlık çığlığa ağlamak istedim yanında. O gün sadece sana sığınmak istedim Jungkook.

Zaman geçti aradan, bana bir gün öykü anlatacağını söyledin. Mor salıncakta asılı bulunan çocuğun öyküsüymüş.

Bir şeyleri ilk hatırladığımda, evden kaçtığımız zamanı anlatıyordun. O gece kafamda sadece o öykü dönüyordu. Bir süre düşünüp bulmaya çalıştım ve sonunda buldum. Her şeyi öğrendiğim gün, hatırladım oğlum.

Ben seni o gün hatırladım.

Ve şimdi bunları yazıyorum sana, çünkü ben artık pes ediyorum. Şu an bana çok kızgınsın biliyorum ama sen bilmezsin oğlum.

Gözlerinin güzelliğine ağladığın insanın, dünyaya gözlerini yummasının ne kadar acı olduğunu bilemezsin.

Seni bırakırken ilk kez böyle huzurlu hissediyorum, çünkü yalnız olmadığını biliyorum. Her zaman, her saniye yanında olacak bir eşin var, zor günlerinin neşesi bir oğlun. Onlara sahip çık Jungkook, çünkü ben yapamadım. Ben aileme sahip çıkamadım.

Baban beni bekliyor şimdi, tam karşımda. Ellerini uzatıyor bana. Gülümsüyor biraz da. Gelmemi istiyor ve bende gidiyorum.

Mor salıncağım ile birlikte, tekrar papatya olmaya gidiyorum oğlum.

Baban ellerimi tuttu, avuçlarım papatya kokuyor artık. Mektuba da uzunca bir öpücük bıraktı senin için, seni çok seviyormuş öyle dedi.

Bende çok seviyorum, seni çok seviyorum Jungkook, çok seviyorum oğlum.

İyi bak olur mu kendine, ben bakmayı beceremedim sen bak n'olur. Sıkı sıkı ört üstünü geceleri, kâbus gördüğünde yorganın altına gir ve ona kadar say, yorganı kaldırdığında geçecek hepsi. Sabahları aç karnına işe gitme, gün içinde terleme ve ailene vakit ayır.

Rüyalarda buluşuyoruz oğlum, ben ve baban seni mor salıncakta bekliyoruz. Gel ve sallanalım hep beraber.

Ağlama, sil gözlerini. Öpüyorum kirpiklerinden.

Hoşçakal en güzel hediyem."


**

Genç adam bitirdiği mektubu, göz yaşları ile ıslattığında; "Hoşçakal." dedi sessizce. "Hoşçakal baba. Hoşçakal."

**

Kim Namjoon sekiz kasım sabahı, aldığı yüzlerce ilaçla beraber intihar etmişti. Kim Jungkook babasını kaybettikten sonra ağır bir travma yaşamıştı ve günlerce ilaç almıştı.

Kim Taehyung bu günlerde eşini bir an olsun yalnız bırakmamış, oğulları Kim Minhyuk ile geceler boyu hastanede kalmışlardı.

Kim Jungkook babasının cenazesine güçlükle katılmış ve mezarları başından bir an olsun ayrılmamıştı. Kim Minhyuk hiç görmediği dedelerinin mezar taşlarını minik parmakları ile sevmiş ve; "Beni bir gün mor salıncakta sallar mısınız?" diyerek herkesin yüreğini burkmuştu.

Herkes gidip, mezarlık eski sessizliğine kavuştuğunda Kim Jungkook babalarının başına eğilmiş ve avucunda taşıdığı iki mektubu toprağın üzerine bırakmıştı. Sağ elindeki kurumuş papatyaları usulca öptükten sonra ikisinin de başucuna koymuştu.

O gün bir devir kapanmıştı, mor salıncak kurulduğu yerden sökülmüş, herhangi bir çöplüğe atılmıştı.

Böyle bitmişti bu öykü, mor salıncak sahipsiz, Kim Jungkook evsiz kalmıştı.

Burda böyle bitmişti ancak,
Kim Namjoon ve Kim Hoseok yıldızların üstünde, mor salıncakta oturmuş, dillerinden tek bir şarkıyı mırıldanıyorlardı;

"Sen hiç gitme benden ve mor salıncak hiç durmasın."














Okuyan, beğenen, beğenmeyen herkese sonsuz teşekkürler. Mor salıncağın sonuna geldik.

Destek veren herkese minnettarım, ve özellikle; bu hikaye için bana hep yardım eden, gece gündüz, bıkmadan beni dinleyen ve her ne olursa olsun beni bir an bile yalnız bırakmayan Hobierella'ya gelsin tüm alkışlar.

Sizi çok seviyorum, mor salıncakta buluşalım tekrar, papatyalarımda hazır bekliyor sizin için.


המשך קריאה

You'll Also Like

155K 16.4K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
26.9K 2.3K 11
Dünyaca ünlü müzik grubunun iki üyesinin 'gizlice' yaşadıkları aşklarının başlangıcı nasıl mı? • Namjin/ Taekook/ Yoonseok
6.1K 363 8
Komşu:Hyung Jungkooktan haberin var mı? Gi Hyung:Tabii ki var Jimin-ah. Komşu:Güzel.Acaba bana nerede olduğunu söyleyebilir misin? Gi Hyung:Az önce y...
92.5K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.