james joint ;; taekook

By deirissen

394K 37K 14.8K

Delta Kim Taehyung ve Alfa Jeon Jeongguk'un deli divane âşık olurken birbirlerinin hayatlarını nasıl mahvetti... More

0 | James Joint
1 | desperado
2 | woo
3 | never ending
5 | consideration
6 | yeah, i said it
7 | same ol' mistakes
8 | needed me
9 | sex with me
10 | love on the brain
11 | higher
12 | goodnight gotham
13 | work
14 | pose
15 | close to you
16 | lost in paradise
17 | diamonds
18 | stay
19 | loveeeeeee song
20 | what now
21 | jump
22 | no love allowed
23 | half of me
24 | love without tragedy
25 | get it over with
26 | presh out the runway
27 | right now
28 | pour it up
29 | numb
30 | we found love
31 | you da one
32 | where have you been
33 | we all want love
34 | birthday cake
35 | watch n' learn
36 | fool in love

4 | kiss it better

14.2K 1.4K 469
By deirissen

Human - Christina Perri eşliğinde yazılmış bir bölümdür.

Bu dünyadaki en büyük çaresizliklerden biri: gözünüzün önünde yok olan dostunuza yardımı dokunacak hiçbir şey yapamayacak oluşunuzdur. Elinizden bir şey gelmediği için kendinize öfkelenir, daha fazlası adına çabalayıp durursunuz fakat bunlar aslında hiçbir işe yaramaz, belki vicdanınızı biraz olsun rahatlatmak dışında.

Çünkü her şeyden önce, biz yalnızca insanız ve birçok durum için yeterince kudretli değiliz. Yine de bu kendimizi suçlamaya engel miydi? İnsanın kendisinden uzaklaşmak istemesi, kendine katlanamamaya başlaması, olduğu şeyden tiksinmeye başlaması normal değil miydi?

Belki değildi fakaf normal olması da gerekmezdi, çünkü bazı hisler durdurulamazdı. Aynaya her baktığımda kendime suçsuz olduğumu hatırlatıyor olmam bir işe yaramazdı, gerçekler duygularımı etkileyemiyordu bir türlü.

O gece Jimin'i ara sokakların birinde bulduğumuzdan bu yana üç hafta geçmişti ve bununla beraber birçok şey değişmişti. Hayır, duygusal anlamda değil, gerçekten çok şey değişmişti.

Jimin, benim güzeller güzeli dostum, tamamen çökmüştü ve biz hiçbir şey yapamamıştık. Polise haber vermiştik fakat o gece o sokaktaki güvenlik kameraları çalışmadığından dolayı, hiçbir şekilde adamın kimliğini bulamamışlardı, dolayısıyla o orospu çocuğu çevrelerde geziniyor, benim dostum her gün daha da yitip giderken hayatını yaşamaya devam ediyordu.

İlk günlerde, olabildiğince yanındaydık ve sürekli kontrol ediyorduk fakat bir süre sonra, gördüğü kabuslar yüzünden travmatik davranışlarda bulunmaya başladı. Ona dokunduğumuz zaman bazen irkiliyor, eskisi kadar yakın davranışlardan çekiniyordu. En kötüsüyse, artık ağlayarak uyandığında ona sarılıp sakinleştiremiyorduk çünkü sikeyim ki, hepimiz alfaydık ve alfa kokusu onu korkutuyordu. Benim biricik çocukluk dostum için artık güveneceği bir liman değil, tehlikeydim.

Onu asla suçlamıyordum, çünkü haklıydı. Doyumsuz, kontrolsüz, güç kullanmayı seven, siktiri boktan bir cinsiyet olduğumuzu fark ettirdi bana Jimin. Deltalardan hoşlanmıyordum fakat Tanrı aşkına, kimdim ben? Ben, en yakın dostuma tecavüz eden herifle aynı cinsiyete sahiptim, kim oluyordum da böyle davranabiliyordum ki? Berbattık, belki onlardan bile berbattık. Onlar kadar gücümüz olsa, hepsinden daha cani davranırdık belki de. Biz, muhtemel ki bu dünyadaki masum insanların başına gelmiş en kötü şeylerdendik. Genellemeyi ve diğer tüm şeyleri siktir ediyordum, çünkü benim gösterdiğim iyilik cinsiyetimin adını iyiye çıkartmıyordu. Omegalar güçlenip toplumdaki yerlerini oluşturmaya çalışırken büyük yollar katetmişlerdi. Jimin, küçüklüğünden beri ona yapılan hiçbir haksızlığa sessiz kalmadı, susturulmaya çalışsa da. Fakat biz yozlaşmıştık bir defa, düzelmiyorduk. Biz bastırılıyorduk. Küçüklüğümden beri annem tarafından bu konuda eğitilmiş bir alfaydım ben. Hepimiz eşittik, hepimiz güçlüydük, fırsat verildiği müddetçe.

Peki ya böyle eğitilmeseydim? Kendi hâline bırakılmış bir alfa olsaydım, tamamen içgüdülerimle baş başa kalsaydım da böyle olur muydum? Tüm cinsiyetlere eşit derecede önem veren, bu konuda hiçbir ayrıma gitmeyen bir insan olabilir miydim?

Hayır, olamazdım.

Etraftan görerek kapmadığımız bazı şeylere sahibiz, biz insanlar. İçgüdüsel, yaratılışsal olarak belli başlı özelliklerimiz var. Omegaların çocuklara olan korumacılığı sonradan öğrenilmiş bir özellik değildir, doğurganlıklarının sonucu olan bir içgüdüdür. Güvenli gördükleri yerleri tercih etme sebepleri de budur. Çünkü omega cinsiyetinin en öne çıkan özelliği, doğurganlıkları ve yuva kurmaya yatkınlıklarıdır. Dolayısıyla içgüdüleriyle hareket eden bir omega, anne olma eğilimindedir. Fakat etrafından bir şeyler öğrenmiş bir omega çocuk fikrinden hoşlanmayabilir.

Bu yüzden, bir alfa olarak içgüdülerime bırakılmış olsaydım, asla bugünkü Jeon Jeongguk olmazdım. Belki güç gösterme meraklısı biri olurdum, belki de insanların canını yakmaktan hoşlanan bir insan. Belki, ben de birinin hayatını karartırdım, tıpkı o herifin Jimin'e yaptığı gibi.

Bu koşullarda nasıl olurdu da sevebilirdim kendimi? Aynaya baktığımda gözlerimi kaçırmadan durmam nasıl mümkün olabilirdi?

Titrek bir nefes aldım ve bakışlarımı kenarda oturan Taehyung'a çevirdim yavaşça. Yaklaşık yirmi dakikadır elindeki kitaba odaklanmış durumdaydı ve bir an bile bakışlarını kaldırmayacak kadar kaptırmıştı. Kim Taehyung, üç haftalık hayatımda değişen şeylerden bir tanesiydi.

Annesi, Jimin'i alıp Busan'a götürmüştü. Jimin orada tedavi görecekti ve ailesiyle beraber yaşayacaktı ki bu iyiydi, ona yardımcı olabilecek insanlarla beraberdi artık. İçimde bir şüphe, huzursuzluk yoktu. Orada güvende olduğunu biliyordum, bu da bana yetiyordu.

Daha doğrusu, bu benim kendimi kandırma şeklimdi çünkü kesinlikle yettiği yoktu. Onu görmeden bir hafta zor geçiyordu ve şimdi ne zaman göreceğim bile belli değildi.

Jimin'e yaşananlar ve yokluğu, beni çokça yıpratmıştı. Ağlamıyordum ama işte, gülümseyemiyordum da. Onu düşünmeden duramıyordum, sürekli kendimi suçlamadan duramıyordum, Taehyung'la olduğum zamanlar hariç.

Gerçekten, tüm ciddiyetimle ondan hiç hoşlanmıyordum ve sebepsiz de sayılmazdım işte. Deltaları sevmiyordum, o ferah kokusu beni boğuyordu ve benim kaçasım geliyordu. Huzursuz, diken üstündeydim ve nefes olmak zor geliyordu çünkü onun kokusundan nefret ediyordum.

"Jeongguk?"

Duyduğum derin sesle beraber boş bakışlarımı gözlerine çevirdim. Bu, devam etmesi gerektiği anlamına geliyordu. Son zamanlarda konuşmaya hiç hâlim yoktu, mimiklerimi bile değiştirmek istemiyordum. Tepki vermek zor geliyordu artık.

Bir süre kahve gözlerini bende dolaştırdı sakince. Böyle yaptığı zaman çok çıplak hissediyordum ve bu beni rahatsız ediyordu. Görülmek istemiyordum, onun tarafından görülmeyi ise hiç istemiyordum.  Ardından kitabını kenara bırakarak burnunun ucundaki gözlüğü kenara koydu. Hiçbir şey söylemeksizin ayaklandı ve bana doğru birkaç adım atarak tam önümde durdu. Başımı kaldırmama izin vermeden önümde diz çöktü ve göz göze gelmemizi sağladı.

Nasıl bu kadar naif bakışlara sahip olabilirdi ki? Ondan uzak kalmak istiyordum fakat mümkün değildi, bana böyle bakarken imkânı yoktu.

Sanki... sanki hemen incinecek gibi bakıyordu bana. İstemiyorum desem, üzülecek gibiydi ve ben o üzülsün istemiyordum ki.

Örgüden kaçmış saçları kulağının ardına sıkıştırdı ve ardından tenimi okşayan elini hissettim. İstemsizce eline doğru yatan başım, onun dudaklarında sevimli bir tebessümüm oluşmasına sebep oldu. Çok yorgundum, yemin ederim çok yorgundum. Düzgün uyumak bile mümkün değildi, ben çok bitiktim ve çok ihtiyacım vardı, destek almaya çok ihtiyacım vardı.

Taehyung da bu yüzden buradaydı.

O gece, beni sakinleştirdikten sonra sık sık bana gelir olmuştu.

"Seninle gerçekten yakın dostlar olmak istiyorum, bu yüzden artık hep buradayım."

Böyle söylemişti. Ona, bir deltayla arkadaş olmak istemiyorum diyemedim. Kolay değildi, siz olsaydınız, yemin ederim siz de söyleyemezdiniz. Kim Taehyung, tepeden at kuyruğu yaptığı saçları, mutlulukla irilermiş gözleri ve kare gülümsemesiyle reddedilemeyecek kadar güzeldi.

O yüzden, onu içeri alarak bize hazır noodle yapmasına izin verdim. Odama girmesine, mutfağımı karıştırmasına, uyandığımdaki hâlimi görmesine izin verdim. Ona uyuz oluyordum ama yine de hoşuma gidiyordu. Bu davranışları, hoşuma gidiyordu. İlgiye çok ihtiyaç duyan bir insan değildim fakat herkes bazen istemez miydi? Ben istiyordum, şu sıralar çok istiyordum fakat dile getirebilen bir tip olmadım hiçbir zaman. Alfalık gururum olduğunu mu sanmıştı, bilmiyorum ama anlıyordu. Söylemek istemediğimi veyahut söyleyemediğimi anlıyor ve bana istediğimi veriyordu.

"Çöküyorsun."

Dudaklarının arasından çıkan şey ile yüzüme tıpkı onunki gibi minik bir gülümseme oturmuştu. Biliyordum, çöktüğümü biliyordum. Gözlerimi kırpmak bile acı veriyordu, biliyordum. Sivrileşen çene hattım, moraran göz altlarım ve yağlanan bir alnım varken fark etmemek mümkün değildi ama elimde değildi işte. Taehyung gelip bir şeyler hazırlayana dek yemek yemem gerektiği aklıma bile gelmiyordu. Kendime bilerek eziyet etmiyordum, dalgın ve düşünceli, bir o kadar da mutsuzdum sadece.

"Burada olduğun için teşekkür ederim."

Konuşmadığımdan dolayı kısık, pürüzlü çıkmış sesimi dert etmedim. Üzgünken bir şeyleri umursamak her zamankinden daha zordu.

Taehyung, baş parmağını elmacık kemiğimde yavaşça hareket ettirirken göz kapaklarım yarıya dek inmişti daha fazla direnemeden. İyi uyuyamamıştım ve yorgundum, bu yüzden böyle ufak temaslar beni direkt mayıştırıyor, yığılıp kalmam için bir sebep oluyordu resmen.

"Uyutayım mı seni biraz?"

Omuzlarım, hissettiklerimin ağırlığıyla çökerken, yutkundum güç bela. Şefkat, Kim Taehyung'un her yerine bulaşmış bir peri tozu gibiydi. En ufak esintide etrafa dağılıyordu, şimdiki gibi.

Taehyung, beni de peri tozlarına bularken ikinci defa düşünmedi bile, ve ben de bundan hiç pişmanlık duymadım.

"Benimle ilgilenmek zorunda değilsin."

Uyuşukça mırıldandığım sırada kısık gülüşüne, omuzlarının hafifçe sallanışına şahit oldum. Şekilli dudaklarını diliyle ıslattı ve hemen ardından, doğrularak kanepeye, yanıma attı bedenini. Kollarını gevşekçe bana sararak yavaşça başımı göğsüne yaslamamı sağladı.

"Zorunda değilim."

Küçük bir mırıltı ile beni tekrar ederek onaylamış, ardından sanki başımda beliren hafif ağrıyı sezmiş gibi parmak uçlarını saç diplerimde gezintiye çıkartmıştı. Göz kapaklarım, deltaya itaat ederek kapandığında bir an bile beklemeden kollarımı yanımdaki o güçlü bedene doladım. Ona çok, çok fena minnettardım.

Her şeyden önce, bana güçsüzmüşüm gibi davranmadığı için minnet duyuyordum ona. Çünkü alfaların içgüdüleri güçlerine dayalı olurdu ve bir alfanın özgüvenini güçsüz hissetmekten daha çok zedeleyen hiçbir şey yoktu. Anlıyordu, tuhaftı ama her şeyi anlıyordu. Belki o da güçsüz olmaktan hoşlanmadığındandı, emin değildim fakat bir şekilde yapıyordu.

Ağırlaştırdığı feromonları, bir an refleks olarak bedenim tarafından tehlike olarak algılansa da, birkaç saniye içerisinde sakinleştirici bir hâl alarak iyice ona sokulmamı sağlamıştı. Alışmak istemiyordum fakat önüne geçemiyordum bir türlü. Fakat işin gerçeği, hep onu kırmak istemediğim bahanesine sarılırken hiçbir zaman giderse ne hissederim diye düşünmemiştim.

Çünkü o olmazsa hasta olacağımı, güçten düşeceğimi, eksik hissedeceğimi bilmiyordum.

Öğrenecektim.

Tıpkı o gece olduğu gibiydi. Yine onun kollarında uyuyordum, üç haftanın sonunda. Bedenim, bedeninin üzerinde tamamen gevşediğinde, bir fısıltı duydum.

"Senin gibi kırgın bir çocuğu, şimdiye dek kimse fark etmedi mi?"

Uyku ve ayıklık arasındaki ince çizgideyken, bu cümle benim hafızamda pek yer edecek gibi değildi, zira kulağımın altında hissettiğim dudaklar sayesinde kendimi uykunun kollarına bırakarak günlerdir alamadığım uykuya kavuşuvermiştim.

Ve uyanmak istemedim. Yemin ederim ki, Taehyung'un kollarının arasından çıkıp uyanmayı hiç istemedim, çünkü çok huzurluydum.

Ben, Jeon Jeongguk, onda en büyük huzuru hissetmiştim.

Selam! İki bölümü de aynı şekilde bitirmiş bulundum, fakat cidden isteyerek yapmadım. Böyle bir ruh hâlinde olan çocuğu en çok bu mutlu ederdi diye düşündüm. Zaten, asıl amacım düşünceler ve hisler üzerine gitmekti. Bölümün geneli bunlar üzerine kurulu, uyumak bir nevi aracı.

Umarım güzel olmuştur. Hasta hasta yazdım, ciddi yorgunum. Umut ediyorum ki bol bol yorum bırakmışsınızdır.

Kendinize iyi bakın. Chanel kaçar.

Continue Reading

You'll Also Like

111K 19.2K 15
oğlum sadece en sevdiği oyuncakları kırıyor. ben onun yok ettiği kumdan kalelerin kralıyım omegaverse, etl texting
27.4K 1.2K 38
Bu kitap Yabani dizisinin 28. bölümünden sonra ASLAZ cephesinde yaşanan olayları konu aldığım bir kitaptır. Görmek istediğimiz fakat tüm beklentileri...
655K 55.3K 19
başarılı hukuk öğrencisi jeon jungkook, doktoru sanarak mesaj attığı numaranın eskort kim taehyung'a ait olduğunu öğrenir. text, taekook
210K 20.9K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.