Büyük bir heyecanla yayınlıyorum bu bölümü.
Bol yorum gelmeden yeni bölüm de gelmez öpüldünüüz 😘
DÜŞTÜĞÜM YER DİPTEN DERİN.
YÜRÜDÜKÇE DİPLERDEYİM.
Telefonumda çalan şarkıyı kapatıp kulaklığımı telefonuma sardım. Yatağıma telefonu atıp derin bir nefes aldım. Duşa ihtiyacım vardı evet evet bir duşa ihtiyacım vardı.
''Alisa kızım girebilir miyim ?'' Canım anneciğimin sesini duyunca yüzümde sahte gülümseme oluştu.
''Gir.'' Annemin adı Güldü. Eski arkadaşlarıysa genellikle ikinci ismi olan Arzuyu kullanırdı. Ben ise anneme Gül derdim.
''Moralin bozuk gibi iyi misin ?'' Yüzümdeki sahte gülümseme büyüdü.
''Ne zaman paylaştım ? Duşa girmem lazım.'' Boğazını temizledi. Annemle aram hiçbir zaman iyi olmamıştı. Şuan okuldan çıkmış eve gelmişken annemle uğraşmak hiç istemiyordum. Cidden onu sevmiyordum. Bana annelik ettiğini düşünmüyorum. Sadece beni doğurmuştu. Bu yüzden birinin yumurtalığından oluştum diye ona anne diyemezdim . Bu benim seçimim değildi.
''Baban haber göndermiş.'' Konu ilgimi çektiği için hemen geri döndüm. Elimle devam et dediğimde yüzü düştü.
''Önümüzdeki 3 ay içinde gelemeyecekmiş.'' Yüzümdeki pırıltılar gitmişti. Tekrardan sertleşirken banyoma doğru ilerledim.
''Duşa gireceğim.'' Gül Hanım odadan çıktığında banyonun kapısını kapatıp suyu açtım. Sinirle okul formalarımı üstümden çıkarırken kendime hakim olamıyordum.
18 yaşımdaydım. Lise son sınıfın Ekim aylarındaydık. Babam tarafından 15 yaşımda terkedilmiştim. Kafamı hayır anlamında salladım. Baban seni asla terketmezdi Alisa Demir. Gitmek zorunda kalmıştı. Tehlikeli işlere bulaşmış ve başı derde girince ülkeyi terketmek zorunda kalmıştı. Yoksa o beni, biricik kızını bırakmazdı.
Kendimi suyun içine bıraktım.
MELİH DEMİR...
O belalı bir adamdı. Çok kötü işlerle uğraşmıştı. Ne kadar karanlığa gömüldüğünü hiçbirimiz bilmiyorduk. Sonra o gün geldi. Kardeşim Umutun öldürülmesi ve babamın tüm piyasalardan çekilip bizi korumak için bu ülkeyi terkettiği zamanlar... Derin bir nefes aldım. Babam silah kaçakcılığı yapıyordu. Ülkenin her yerinde otel zincirleri vardı. Yurtdışında bile vardı otelleri. Önceden ben, babam, kardeşim ve Gül Hanım bol bol gezerdik. Her yerde evimiz var gibiydi. Babam keşke otelleriyle ilgilense ve o karanlık işlere asla girmeseydi. Böylece kardeşim yanımızda biz de mutlu olabilirdik. Çok paraya üne ihtiyacım yoktu.
Şuan büyük bir namım, 8 nesil torunumu zengin yaşatacak param vardı. Babam tüm mal varlığını üstüme geçirmişti. O kadar çok param vardı ki her şeyi satın alabilirdim. Sadece babamın sevgisini satın alamıyordum. O yoktu ve ben onun saçlarımla oynamasını çok özlemiştim. Benimle uyuması için her şeyi yapardım.
Kafamı salladım. Babam da kardeşim de üç senedir yoktu ve ben artık bunları düşünmeyecektim.
Duştan çıktım. Kıyafet odama geçip dolabımı süzdüm.
Bugün cumaydı. Yarın okul yoktu. Bu da demek oluyordu ki bu gece parti gecesiydi.
Altıma siyah bir etek alıp üşümemek için dizimin altındaki siyah çoraplarımı çektim. Üstüme bordo rengi v yaka bir askılı giydim. Elime deri ceketimi alırken ayağıma da ayakkabılarımı giydim. Deri ceketimin ceplerine bir miktar para, kimlik, çakımı ve telefonumu yerleştirdim. Makyaj olarak yüzüme rimel sürüp dudaklarımı rahat bıraktım. Makyaja ihtiyaç duymayacak kadar güzeldim.
Boy aynasının karşısına geçtiğimde kendimi süzdüm. Siyah köprücük kemiğimde biten saçlarım vardı. Tenim süt beyazıydı. Sol kolum tamamen dövmeyle kaplıydı. Bacaklarımda da 3-4 tane dövme bulunuyordu. Gözlerimin rengi yemyeşildi. Bulunduğum çevreden biraz farklı fiziksel görünüşüm vardı. Arkadaşlarım sıcak ülkelerde doğduğuma inanmıyorlardı. Kuzeyli diyenler bile vardı. Fakat güzelliğimle etkileyemeyeceğim bir erkek yoktu. Bana düşmeyecek erkek büyük ihtimal gaydir. Vücut hatlarım oldukça seksiydi.
Gerçi 3 erkek vardı. Bu şehirde benimle olmak istemeyen sadece üç erkek... Alaz ve Berk kardeşler yancıları Mesih. Pek tanışmamıştık zaten babam yüzünden bana pek gözükmezlerdi. Bu şehir belli bölümlere ayrılıyordu. Ben Güneyde zengin kesimin yaşadığı seviyesi yüksek tarafında yaşıyordum. Onlar ise Kuzey-Batı tarafında kalan genellikle fakir kesimin takıldığı taraftalar. Bunun nedeni oraların kralı olmalarıydı.
KUYU
Tüm pis işlerin döndüğü semt. Onların evinin adı buydu. Ben oralara çok nadir barlarına gidiyordum. Çünkü orada dönen ortam şehrin hiçbir yerinde bulunmuyordu. Ah belki bugün oraya giderdim.
Telefonumun çalmasıyla hızlıca paketimi de alıp aşağıya indim.
''Seni bekliyorum bir saattir.'' Masalın yanağına kocaman bir öpücük bıraktım. Benim soğukluğuma rağmen yanımda duran nadir insanlardandı. Nadiri boşverin tek insandı. Hadi atla gidelim. Arabaya binerken bende yanına oturdum.
Ben tamamen motor aşığıydım. O ise araba meraklısıydı. Bugün arabayla gelince bir daha motorumu çıkarmadan lüks arabaya bindim.
''Masal kuyu mu yapsak bu gece ?" Dudaklarını büzdü.
''Bu porsche ile oraya girmek istemiyorum.'' güldüm. Müziğin sesini kısıp ona baktım.
''Bebeğim yıllar geçmiş olabilir ama ben hala Melih Demirin kızıyım. Benim bindiğim arabaya kim zarar verebilir ?'' Dil çıkardığında gülüp şarkıyı açtım.
Biz küçük parti kızlarıydık. Gezer dolaşır bazen de depresif yaşardık.
Kuyuya geldiğimizde o boğucu hava içimi sertleştirmişti. Derin bir nefes aldım. Leş sokaklardan geçerken araba dikkat çekiyordu. Bu sokaklar bu tarz arabalara alışıktı. Çünkü çoğu genç eğlenmeye para akıtmaya da buralara gelirdi. En popüler Clupa geldiğimizde arabadan indik. Masal anahtarı güvenliğe verirken ben sadece göz kırptım. Sırada bekleyen onlarca insan varken beni gören güvenlik gülümsedi.
''Hoşgeldiniz Alisa ve Masal Hanım.'' Buralara az gelirdik ama babam sayesinde tüm şehir beni tanırdı. Ee ülkenin en taşaklı adamının kızıydım.
İçeriye girdiğimizde yüksek müzik kulaklarımı tırmaladı. Localardan birine doğru ilerleyip deri bordo koltuklara oturdum. Masal içkimizi sipariş verirken aşağıya inip dans etmeden önce kafamı dağıtmak istedim. Gözüme yakışıklı çocukları kestirmek istiyordum.
Ben birine aşık olmazdım. Ben birilerine aşık olurdum. Yakışıklı ve zeki her erkeğe aşıktım. Güçlü erkeklere bayılırdım. Gençtim güzeldim ve eğlenecektim. Bir erkeğe bağlı kalacağımı asla düşünmüyordum. Benim aşkım da çok basitti. Genelde herkese serttim ve duvarlarımın içine asla almazdım ama bana içki veren barmene anlık aşık olabilirdim. Kafedeki yan masamda oturan çocuğun kurduğu zeka içeren cümle yüzünden ona aşık olabilirdim. Her şey beynimin içindeydi aslında.
Ah böyle dediğime bakmayın. Partilerden çıkmayan bu alkolik ama somurtkan kız hala bakireydi.
''Mesih geldi.'' Masalın sözleriyle kafamı kaldırdığımda gülümsedim. O üçlüden selamlaştığım tek oydu. Mavi gözleri siyah saçları vardı. Oldukça yapılıydı ve sağ kolu ful dövmeyle kaplıydı. Arkasındaki Alazı gördüğümde yüzümdeki gülümsemeyi sildim. Alaz bana soğuk gelirdi. Sadece girdiğim birkaç mekanda karşılaşmıştım. İlk defa bu kadar net görüyordum. Alaz kumral yapılı bir vücudu vardı. Açık kahve gözleri ve saçları vardı. Sertti ama konuşurken gamzeleri gözüküyordu. Açıkcası daha önce hiç karşıma çıkmamış Berki de merak ediyordum. Lakin sadece ikisi ortama gelmişti. Aslında ben varken buraya gelmezlerdi. Babamın bulaşma diye beni tembihlediği üçlüydü onlar. Büyük ihtimal babam onları da tembihlemişti.
Tam karşımızdaki locaya oturduklarında içkilerimiz de önümüze gelmişti. Masalla ilk tekilayı shot atıp yenisini doldurduk. Üç bardak bu şekilde devam ettikten sonra hala çakır olmuyorduk. Bir sigaraya yakıp biraz muhabbet ettik. Bir bardak daha içtiğimizde muhabbetimiz koyulaşmıştı.
''Hadi artık sahnenin tozunu attıralım.'' Dilimi tuza batırıp tekilayı diktikten sonra Masalla birlikte dans pistine indik. Çok güzel dans ederdim. Masalla bunun için kurslara bile gitmiştik. Vücudumuz her kıvrımlarına kadar oynuyordu. Saçlarım sallanırken uçuyordum. Bu kafayı ve bu şekilde iyi olmayı çok seviyordum. Derin bir nefes aldım. Vücudumun ısısı artmıştı. Kahkahalar eşliğinde vücudumuzu sallıyorduk. Başım dönüyordu ve ben bu hisse aşıktım.
Masal bana göz kırpmış arkasındaki çocukla dans ederken kendimi pistten alıp bar taburesine attım. Barmene dönüp bir bardak viski isterken saçlarımı geriye attım. Sarhoş değildim sadece çakırdım. Hareketlerim hala bilinçliydi. Biraz daha gitmek kafayı bulmak istiyordum.
İzlendiğimi hissettiğimde soluma döndüm. Yan tarafımda oturan erkek tarafından göz hapsine alınmıştım.
Teni kumraldan beyaza giden adama baktım. Yapılı ve dövmeli sanki gangster tipli biriydi.
''Ne baktın ?'' Yüzüm hep sertti, kendim herkese karşı serttim. Bu tipte hiç tekin değildi ama çok da yakışıklıydı, ürktüm. Sert yüzünde cümlemden sonra ufak bir gülümseme mi oluştu yoksa ben mi öyle algıladım anlayamadım.
Gözleri deliciydi
''Az önce kahkahalar atarak dans eden kız aniden çökmüş gibi burada oturuyor, nesin Bipolar mı ?'' Dedikleriyle yüzüm kasıldı. Eğlenmediğim her an kafama yaşadıklarım gelirdi. Yüzüm sertleşir depresifliğe itilirdim. Bu onu hiç ilgilendirmezdi.
Cesurca ona doğru hafif eğildim. Gözlerini tam gözlerine çevirdim.
''Herkesin takıldığı bu ortamda gelip seni hiç farketmemiş bir kızı izlemek mi, nesin saplantılı aşık mı ?'' Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu. Kimseye tamamım yoktu. Kimseden korkum yoktu. İnsanlardan korkmam için nedenim yoktu. O ise aynı benim gibi davranıyordu.
''Beni farketmeni istemediğim için beni farketmemişsindir güzelim.'' Dediğini algılayamazken ayağa kalktı. Gözlerinin kestiği kişiyi görünce gözlerim istemsiz açıldı. Göz kırpıp yanımdan Mesih ve Alazın yanına doğru ilerledi.
Galiba yıllar sonra onunla tanışmıştım:
Berk Soyluyla bir bar taburesinde tanışmıştım.