Kuzey Esintisi

By Defnevans

7.7K 502 54

İki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bu... More

Ayakkabılar Sorunsalı
Kız Görme Timi
Hain Planlar
Ava Giderken Avlanmak
Hepimiz Medet'iz
Öpücük
Kaçan Kovalanır
Kuzey Meselesi
İzmir Yolculuğu
Aşkın En Saf Hali
Söyleyemedim
Defne'ye Ait
Doktor Sorunsalı
Ne Yaptın Süleyman
Hep Destek Tam Destek
Ulusoy Çıkartması
Özlem
Kuzey'den
Kuzey'li Bir Gün
Seninle Evlenebilir Miyim?
Kuzey Gelemeyecek
İsteme
Ayrılık
Diren Defne
Klasik Bir İş Günü?
Lina
Sherlock Defne
Al Beni Hatun
Kuzenler
Yüzüklerin Efendisi
Bir Defo'nun Dramı
Kaynanatör Dürdane
Dövme
Sürün Kuzey
Dostum Münü
Stalkerlık Davası
Sıçrayan Yılanlar
Toplantı Basmak
Bulutların Üzerinde
Nikah

Gelinlik Mi?

90 9 2
By Defnevans

Medyaya Defne'nin aklını başından eden, zekasını aşağı çekip salaklık hormonu salgılatan bir adet Kuzey Ulusoy atıp sizi bölümle baş başa bırakıyorum... Sahur vakti bölüm atıyorum çünkü neden olmasın? Yeni atılan oylar oldu da gaza geldim. Şşşttt çaktırmayın. Ya da çaktırın da büyüyelim biraz. 😄

"Defo sana göre bir gelinlik buldum. Efsane bir şey." Damla sırıtarak ardında Merve'yi de sürükleyerek odama daldı. Şu sıralar gelinlik modellerine dalmıştık. Ama elde var sıfır.

Sözümüzün üzerinden tam bir hafta geçmişti. Biz kızlarla Ağva'dan döndükten sonra odamda Kuzey'ciğimle hasret giderirken Mehmet babam arayıp akşam müsait olursak gelmek istediklerini söylemişti.

Geldiklerinde ise düğün tarihini enine boyuna masaya yatırmıştık. Ulusoy'lar olabilecek en erken tarihe düğünü isterken, Cantürk'ler yangından mal mı kaçırıyoruz modundalardı. Babam da olabilecek en geç tarihe istiyordu yani düğünü. Alparslan zevzeği torun istiyorsa bizi bir an önce evlendirmesini söylemişti babama mutfakta sinsi sinsi. Ben ters teper babam abimi azarlar, beni de uzun süre vermez, bizi süründürür derken ne oldu biliyor musunuz?

"Neyse sizi mi kıracağız siz ne zaman istiyorsanız düğün tarihini o zamana ayarlayalım." Dedi mi? Vallaha dedi. Biz şoka girmiş, kulaklarımıza inanamazken bir an öylece kalakalmıştık.

Sonrası hep itiraz cümleleri...

Yetişmeyecek elbiseler.
2 aya bulunamayacak düğün mekanı.
Gelinlik.
Kına elbiseleri.

İşin en kötü tarafı amcamın kızından önce evlenecek olmam sanırım. Onların evlilik yoluna girmesi bile 1 senelerine mal olurken biz şurada toplamda 3 aya evleniyoruz. Bu kadar kısa sürede evlenecek olmamın getirisi olacak olan dedikodular sizin de kulağınızda çınlıyor değil mi?

Annemin kulağında da çınlamış olacak ki Ulusoy'lar gittikten sonra ilk söylediği söz "Ah Recep millet ne der, bu kadar erken düğün mü olurmuş? Kim bilir ne dedikodular edecekler." olmuştu. Tabi babam klasik Recep'liğini yaparak bağırıp çağırmıştı. Ondan sonrası ver elini gelinlik ve kına elbisesi modelleri.

2 gündür gelinlik görmekten kusacak duruma gelmiştim neredeyse ama el mecbur bakıyorduk işte.

Şimdi diyeceksiniz ki senin işin bu. Bu kadar çabuk sıkılıyorsan nasıl işini yapıyorsun diye. O iş maalesef öyle olmuyormuş. Elaleme fikir vermek çok kolaydı. Bi kere öncelikle insanlar ne istediklerini biliyorlar. Balık, prenses, a kesim, kuyruklu, dantelli, incili, taşlı....

Benimse şimdiye kadar evlenmek gibi derdim olmadığı için ne istediğime karar vermeyi bırak bunun üzerinde bir kere bile düşünmemiştim. Bu yüzden tüm sülale ki Ulusoy sülalesinden bahsediyorum benimkilerin ne mal oldukları ortada seferber olmuş sürekli bana gelinlik modeli atıyorlardı. Bir yandan da Merve ve Damla nedimelerim olarak her şeyle ilgileniyorlardı.

"Göster bakıyım nasıl bir şey." Damla'nın elinden telefonu alıp da gelinliği görünce yüzünü buruşturdum. Halimi gören hain kardeşlerim bastılar kahkahayı. Evet arada böyle olmayacak modelleri gösterip dalga da geçiyorlar benimle..

Straplez olan gelinliğin altında tamamen sahte çiçekler monte edilmişti. Gelinlikte bir çığır açmışlar. Ama bence gömülmesi gereken bir model.

"Çok hainsiniz ya."

"İşimiz bu canım ne demek." Sırıtan Damla'ya çemkirecektim ki masanın üstünde çalan telefon beni durdurdu.

"Efendim Kuzey yıldızım."

"Güzelim şirketin önündeyiz sizi bekliyoruz."

"Tamam hemen geliyoruz."

Telefonu kapatıp kızları da aldığım gibi aşağı inip dışarı çıktık. İşlerin bir kısmını kolaylayıp büyük kısmını asistanlara kitlemiştik yine. Yakın zamanda bu kızlara bi zam şart olacaktı galiba.

Kuzey gözünde gözlükleri, üzerinde kendisine son derece yakışan takım elbisesiyle siyah minibüse yaslanmış bekliyordu. Geldiğimizi görünce arabadan uzaklaşıp gözlüğünü çıkarttı.

"Enişte naber ya? Bizde iyiyiz işte ne yapalım. Ama sayende biraz beyin kızartması durumumuz var tabi. 2 aya evlenmek ne demek ya? Vallahi gelinlik modeli bakmaktan 2 günde canımız çıktı."

"Sadece gelinlik değil Mevo başkan lütfen. Kına elbiseleri, kaftan, saç modeli, taç modeli, evden çıkarken giyeceği beyaz elbisesi, gelinliği, ayakkabısı, saçı başı tacı, çiç..." Damla'nın ağzını elimle kapatıp susturdum. O sayarken ben tekrar yorulmuştum.

"Siz sayarken ben yoruldum. Yazık benim güzelime." Kuzey beni kızlardan çekip kolları arasına alırken keyifle yerleştim göğsüne. Kızlar bize müsaade edip arabaya binerken Kuzey saçlarıma öpücük kondurdu.

"Fazla güzelsin. Kalbime kendisini şaşırtacak kadar fazla." Göğsünden uzaklaşıp yüzümdeki sırıtışla baktım ona.

"Hoşgeldiniz romantik Kuzey Beyciğim. Nerelerdesiniz gözüm gönlüm yollarda kaldı..."

"Öyle mi Defne Hanım? O zaman sizi daha fazla şımartmam lazım desenize." Kuzey'le birlikte arabaya binmemizle hareket ettik. Tam kadro olarak Raşit Bağzıbağlı'nın Levent mağazasına gidiyorduk.

....

"Defne'cim gelinlik kreasyonu burda. Hatta bir kaç tane seçtim senin için. Yeni çizimlerim de var onlara göz atarsın ama öncelikle söyle bakalım nasıl bir gelinlik hayalin var?" Raşit Bey mağazasına geldiğimizde bizi kapıda karşıladı. Ulusoy ismi sağ olsun herkesi harekete geçiriyordu.

Şimdiyse ellerimizde kahveler benim hayalimdeki gelinliği konuşuyorduk. Daha doğrusu konuşamıyorduk. Ben hayalimdeki gelinliği bilmezken millete ne anlatacağım. Üç boyutlu mu? Taşlı mı? Dantelli mi? Balık mı? Kuyruklu mu? Oofff çok zormuş be bu işler.

"İşin kötüsü bu işte. Şimdiye kadar evlenmeyi düşünmediğim için bir gelinlik hayalim de olmadı. Tamamen sizin ellerinize bırakıyorum kendimi." Dedim. Ama dilimi ısıraydım da demeyeydim.

Onlarca gelinlik giydim...

Ve kesinlikle işte bu diyeceğim bir model olmadı. Emin olduğum bazı şeyler oldu tabi. Mesela kesinlikle straplez ve prenses model gelinlik giymeyeceğim!

"Biliyorum şu an ağzıma ağzıma vurmak istiyorsunuz. Ben olsam öyle yapmak isterdim şahsen. Hatta benim bile kendimi duvardan duvara vurasım var da..."

"Sıkıntı yook. He ama bu çok normal bir durum değil onu söyleyeyim. Hangi genç bayan gelinlik hayali kurmaz ki? Zeynep siz Defne'nin üzerini değiştirin bize soğuk bir şeyler getirin ben çizimleri alıp geliyorum. Biraz sağlam kafayla çizimlere bakalım." Ben övdü mü sövdü mü anlayamadan Raşit Bey kaçtı gitti. Zavallı ben ve bana gelinlikleri giymemde yardımcı olan zavallı Zeynep yine baş başa kaldık.

Baş belası prenses gelinliği üzerimden atıp içeriye geçtim. Raşit çoktan annemlerin yanına geçmişti. Kesin beni çekiştiriyor. Büyük bir hayal kırıklığıyla kendimi koltuğa attım. Başımı Sena'nın omzuna koyup karşımda oturan Kuzey yıldızımla bakıştık.

O bana 'iyi misin?' bakışları atarken.

Ben ona 'kaçır beni yiğidim!' bakışları atıyordum. Anlardı değil mi? Ne yapıyor bu mal demez inşallah!

Bir süre daha modellerde boğulduk. Elde yine sıfır olunca evden çıkınca giyebileceğim tarzda bir şeyler bakmaya başladık. İlk modeller aşşırı açıktı. Elbiseye bakmadan da elbisenin açık olduğunu öğrenebilirdiniz. Nasıl mı? Kuzey'in surat ifadelerinden tabiki. Adam renkten renge girdi. Bir ara Raşit bir model çıkarttı. Ama göremedik. Bir baktım elbisenin üzerine Kuzey atladı. Anında elbiseyi geri yerine asarken başını hızlıca sağa sola sallıyordu.

Eh bende ki de merak. Gittim inat ettim o elbiseyi gördüm. Görür görmez aşık da oldum aslında. Ama aramızda büyük engeller vardı. Beni o elbiseyle gören babam evden çıktığımı göremez kalp krizinden öbür tarafa gidiverirdi. Ama ben ne yaptım? Almayacağım halde elbiseyi denedim.

Kuzey uzun bir süre nefessizce bana baktı. Bir ara morluk gördüm gibi oldu yüzünde.

Göğsü sadece iki kup sayesinde kapalı olan elbisenin göğüs ve sırtı tamamen transparandı. Kolları beyaz ipek tülle kapalıydı ve eteği aşırı derece miniydi.

Yani Kuzey Ulusoy beni bu halde görüp de kalp krizlerinin eşiğine gelmekte haklıydı.

"Muazzam... Defne'cim acaba elbiselerime manken olmayı düşünür müsün? Bu elbiseyi kimse senden daha iyi taşıyamaz." Kuzey lafa atlayacak gibi oldu ama bir anda susup dudaklarını ısırdı.

"İltifat ediyorsunuz Raşit Bey teşekkür ederim. Ama ben zaten iş güçle aşırı derece de yoğunum." Kuzey'in gözlerindeki parıltıyı o an yakaladım. Sanki içindeki aşktan patlayacakmış gibi bakıyordu. Bu bakışların üzerimdeki elbiseyle alakası yoktu. Hiç şüphesiz ki Kuzey yıldızım verdiğim cevaptan hoşlanmıştı.

"Maalesef mükemmel bir model kaçırdım. Neyse ki gelinliğin benim imzamı taşıyacak, umarım seninle övünmeme bir şey demezsin. Bak içeriye bir elbise koydurdum sen onu dene bende bir çizim getireceğim sana." İçerde üzerimi değiştirirken askıda gördüğüm elbise çok hoşuma gitmişti. Kalın askılı mini elbisenin arkasında boyunca bir pelerini vardı. Göğüs dekoltesi bir tık fazla olsa da gerek kumaşıyla gerek tarzıyla beğendiğim bir elbise olmuştu. Elbiseyi giyip çıktığımda mutlulukla etrafımda döndüm. Kızlar derin bir oh çekerken annemin gözleri yaşlıydı. Aslında onun gözleri ilk giydiğim gelinlikten beri yaşlıydı.

Bu elbise biraz mini ve dekolteli olmasına rağmen herkesten onay almıştı. Kuzey'den bile. Bende bunun verdiği rahatlığın tadına vardım bir süre. Raşit Bey elinde bir dosyayla gelene kadar sürdü bu rahatlığım.

"İşte bu. Aslında biraz eksik. Şu sıralar üzerinde çalışıyorum. Ne diyorsun? Beğenmediğin yeri olursa üzerinde oynarız..." Raşit daha bir sürü şey söylersen ben kilitlenmiş elimdeki gelinlik çizimine bakıyordum.

Bu.
Benim.
Olmalı.

Balık formundaki yer yer dantelli yer yer normal kumaş olan gelinlik o kadar güzel çizilmişti ki.. bana gel ben senin olmalıyım diyordu.

"Bu. Benim gelinliğim bu.."

....

Gelinliği kararlaştırmanın ardından bir kaç tane de kına için elbise modeli kararlaştırmıştık. Evet bir kaç tane. Bu bir arnavut kınası klasiğidir. İki üç tane boncuklu elbise bir kadife elbise ve kesinlikle şalvar giyilir. Elbiselerin sayısı ailenin durumuna göre artıp azalabilir. Ama bu klasik asla değişmez. Adeta bir gelin savaşı vardır kınalarda. Herkes en güzel en gösterişli olmaya uğraşır. Tabi bu uğurda şaklabana dönenlerde olmuyor değil.

"Ben neden gelinliğin modelini göremiyorum ya!" Ve biz hala modeli görmeyi isteyen Kuzey Ulusoy'la uğraşıyoruz.

"Abicim keyfimizin kahyası mısın? Göstermiyoruz işte! Nerede görülmüş nikahtan önce damadın gelinliği görmesi?" Yengesinin canı savunmaya geçmişti bile.

"Siz olayı karıştırmışsınız canım onun sebebi o değil. Eskilerde dini nikah kıyılmadan damat gelini görmezmiş gelinliği değil."

"Tamam canım madem öyle dini nikah kıyılana kadar görüşmeyelim." Kızlar kahkaha atarken Kuzey'in yüzünde 'bu nasıl geri bana döndü' ifadesi vardı.

"Ne şeytansınız ya! Ben onu mu diyorum şimdi?"

"Ben sana hiç bir zaman safım demedim ki! Hatta sana ve ailene farkında olmadan en şeytan yanlarımı gösterdim. Ne yaparsan yap o gelinliği düğün günü göreceksin."

Kuzey bana trip atarak dışarı çıktığında bizde son kez modellerin üzerinden geçerek ayrıldık mağazadan. Geldiğimiz gibi arabanın arka koltuğuna oturmak yerine şoförün yanına oturan Kuzey'e baktım. Ciddi ciddi trip atıyordu bana...

Sanki ben öne oturamazmışım gibi!

Annemler kızlarla arkaya otururken ben ön kapıyı açıp sevdiğimin yanına kurulmuştum. Koluna girerek başımı omzuna yerleştirdim. Kolunu belime koyarak iyice kendisine çekti beni. Saçlarımı öperken gülümsediğini hissettim.

"Niye sana trip atamıyorum ben?"

"Atamazsıın. Çünkü kıyamazsın. Ben kedi gibi gelip sırnaşırken cidden benden uzak durabilecek misin?"

"Asla. Senden asla uzak duramam."

....

Alışveriş meraklısı annelerimiz yine bir dünya yere götürmüştü bizi. Yok neymiş çok eksik varmış! Bizde biliyoruz ki eksik var ama hepsini bir günde bitirmeye çalışmak nedir? Hiç acımadan gezdirdiler bizi...

Saat altıya geldiğinde Kuzey'in isyanlarıyla alışveriş bitmişti. Canım Kuzey'im hayatımızı kurtardı. Kumaşıydı ayakkabısıydı derken bırak alışverişi hayattan soğudum be.

Şimdiyse gördüğümüz ilk restorana kendimizi atmıştık. Yorgunluktan yemek bile yiyemiyoruz orası ayrı mesele.

"Nebahat teyze sen Gül annemden bile betermişsin yahu. Sizin yan yana gelmemeniz lazım. Bu nasıl bir alışveriş çılgınlığıdır? Bir de bize dersiniz ya resmen adımız çıkmış bizim!"

"Eh tabi marka çantalar göstermedik size değil mi Damla Hanım? Ay Nebahat'cığım görsen varya evde bir dünya çanta var. Ama hala çanta almanın derdinde bu gelinin. Oğlum sen evde bir odayı sırf Defne'nin çantalarına ayır." Annemin beni gömüşünü bile görmezden gelmemin sebebi aklıma dolan ev tadilatıydı. 2 aya yetişecek miydi o ev?

"Kuzey ev yetişecek mi? Bak biz onu unuttuk. Ne vardı sanki bu kadar erken evlenmek istiyorsun? Bak her şey için koşturmak zorunda kalıyoruz. Hadi bu işler kolay git al mağazadan gel ama evin tadilatı bitmezse nerede oturacağız? Bak acele ediyorsun acele. Sonra zaman gelecek ah Defne demişti de ben dinlememiştim diyec.... Ne gülüyorsun be?" Çemkirirken bana gülümseyerek bakan Kuzey'i görmem iyice sinir etti beni. Ben adama dertlerimi sıralıyorum o bana gülüyor. Hey Allah'ım!

"Sen bana ne yaptın böyle? Başımın etini yiyorsun ama ben hala ne kadar güzel çemkiriyor canım sevgilim diye düşünüyorum."

"Düştüm." Kuzey büyük bir kahkaha atarken kızlar da ona katıldı. Annemler bile gizli gizli gülerken benim köşeli jeton anca düştü. "Ben onu dışımdan mı söyledim ya?"

Merve karşımda 'aklı gitti garibim' bakışları atıyordu.
Damla'ysa 'ağırdan sat kendini ne o düşmeler öyle' diyordu.
Bense 'Kuzey düşülmeyecek adam mı' bakışları atıyordum ki görüş açıma gözlerimizle gıybetini ettiğimiz adam girdi.

"Yarın gidip fayans seçelim banyo mutfak için. Ustalar kırmış her yeri. Evin başka değiştirmek istediğin yeri varsa bakarsın yıkılacak bir yer varsa onu da hallederler. Mobilya seçimini biraz bekletelim ama önce kabası bitsin evin." Az önce ki budalalığımla dalga geçmediğin için çok teşekkürler sayın sevgili sevgilim.

"Dur biraz ya nasıl?"

"İç mimarları devreye soktum bile. Ustalar dünden beri evde kırım yapıyor sevgilim. Sen merak etme ben her şeyi ayarlıyorum."

Hayatımda alabileceğim en iyi teminattı bu. Ve bende sevdiğim adama güvenerek düğünün akışı ona ve sevgili dostlarıma bıraktım. Ben işlerle ilgilenirken onlar benim düğünümle uğraşacaklardı. Tabi ki her şey benim zevkime göre olacak. Onlar benim zevklerimi benden daha iyi bilen insanlar oldukları için bir sorun çıkmayacağına gözüm kapalı güveniyorum.

Evli olmanın nasıl bir şey olacağını çok merak ediyorum aslında. Aynı evi anne babandan, kardeşlerinden başka bir adamla paylaşmak. Her güne onunla başlamak onunla son vermek. Hayatı iki kişilik yaşamak nasıl bir şey? Bir yere giderken ona haber vermek, onunla zaman geçirmek. Bunlar işin biraz daha laylaylom kısmıydı aslında.

O evin sahibi, hanımı ben olacaktım. Evi çekip çevirmek benim görevim olacaktı. Yemek ya da ütü gibi şeylerden korkum yok aslında. Ama ya çocuk? Hayatımıza minik bir Ulusoy dahil edecek miydik? Kuzey bu konu da ne düşünüyor? Ya da ben ne hissediyorum?... Bir çocuğa bakacak yeterlilikte olabilir miyim?

Evlenmeye kalkıyoruz ama... Biz bir evliliğin sorumluluğunu üstlenecek kadar, bir çocuk büyütecek kadar büyümüş müydük ki?...

Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 36.4K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
104K 474 5
mesleğini eline alamayınca kendini barlarda escort ilan etmiş bir kızın aşk hikayesi...
80.8K 1.8K 37
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
72.7K 8K 16
Etine dolgun, bol kıvrımlı ve birazcık, çok azıcık tombul bir kız olan Evrim ile sporu takıntı haline getirmiş, sağlıklı yaşam gurusu ve kas yığını D...