ah sen

By 1soulless

436K 31.8K 11.9K

Bitiş tarihi| 7 Temmuz 2019 あ H: Ahsen? H: Ah, sen... H: Her şey için özür dilerim. H: Yanında olamadığım iç... More

1|Ah, sen
2|Sen çok güzelsin
3|Ezik
4|İyileşiriz
5|Beni bırak, hallediyorum
6|Kurtarayım seni, lütfen
7|Bak, tut elimi
8|En güzel rüyamsın
9|Korkuyorum Ahsen
10|Ağlarız
11|Sana seni anlatacağım
12|Ben sana tutunmayı seçtim
13|Yaşamak istiyordum
14|Sen gül ömrümü uzatıyorsun
15|Şafak
16|Bırak yanalım
17|Beni duy
18|Diyemedim
8 Mart 1857
19|Dağılacağız
20|Senin için atıyor bu yürek
21|Birlikte uyuyalım
22|Bitti her şey
23|Mezarlık mı?
24|Ben sözlerimi tutarım
25|Erebus diyor
26|Yüşa
27|Kalbinden öperim
28|Yanıyorum
29|Canımı yakıyorlar
30|Ölürcesine
31|Seni seviyorum
32|Güzelliğine içeyim
33|Yaralarımı sardın
34|İyi ki doğmuşsun
35|Sevgilim
36|Söndüremez Marmara
37|Körkütük aşığız
38|H'yi hatırlamıyor musun?
39|Malesef
40|Unuttu
41|Dejavu
42|Ruhumu okşar gibi
43|Mutlu olalım
44|Geleceğim
Son
Özel

Ahsen'den Özel

9.1K 586 538
By 1soulless

Bölüm bitene kadar medyadaki şarkıyı tekrar tekrar dinleyerek okuyun.

Ayna/Ölünce sevemezsem seni

İyi okumalar.

***

" 'O bir nesne değil, benim uçağım. Gökyüzünde uçar' ona uçabildiğimi söylemektende gurur duymuştum doğrusu. Bunun üzerine; 'Ne? Yani gökten mi düştün?' diye haykırdı. 'Evet.' dedim alçakgönüllü bir tavırla. 'Ah, ne eğlenceli.' sonra da kahkahalarla gülmeye başladı Küçük Prens. Bu çok canımı sıkmıştı. Talihsizliğimle alay edilmesinden pek hoşlanmam..."gözlerimi elimdeki kitabın sayfalarından ayırıp dizlerimden yatan minik Yüsra'ya baktım, çoktan kendini o güzel uykunun kollarına bırakmıştı. Anlına minik bir öpücük kondurup kitabı önümdeki sehpaya bıraktım ve başımı üçlü koltukta uyuyan Yekta'ya çevirdim. Gün boyunca uyumak dışında hiçbir şey yapmamıştı. Yüsra'yla bile ilgilenmemişti.

Yüsra'nın başını yavaşca kaldırıp doğruldum ve başının altına yastık koyup ayak ucundaki pikeyi üzerine örttüm. Derin bir iç çekip mutfağa doğru ilerlerken başımı yerden kaldırmıyordum. Başımı kaldırıp karşımda onu göremeyecek olmak, bu canımı yakıyordu.

Tezgahın üzerindeki sürahiden bardağa biraz su doldurup bir yudum içtim. İçim yanıyordu. Yangın öyle kuvvetliydi ki, su bile söndürmeye yetmiyordu. Elimi göğsüme koyup kesik bir nefes aldım. Aldığım nefes beni rahatlatmak yerine daha da huzursuzlaştırıyordu. Nefes almak boş geliyordu artık. Yaşamak, gülmek, eğlenmek her şey kocaman bir boşluktu benim için. Mutfak kapısından baktığımda görünen odanın kapısına bakıp yutkundum.

Tam sekiz ay olmuştu.

Beraber yürüdüğümüz sokaklarda yürümeyeli, elimi tuttuğu sınıfın önünden geçmeyeli, odasına girmeyeli.

Yorgun ayaklarım benden izinsiz o odaya doğru ilerlerken hızlı nefesler alıp veriyordum. O odaya girmeye korkuyordum.

Acaba kokusu sinmiş midir odanın her köşesine?

Elimi kapının kulpuna götürüp okşadım. Kaç bin kez değdi eli bu kapı kulpuna, belki heyecanla açtı kapıyı, bazen mutlulukla açtı, bazen içi acı doluyken dokundu buraya. Gözlerimi kapatıp saçlarımı arkaya doğru ittim ve boynumu ortaya çıkartıp parmaklarını dövmenin üzerinde gezdirdim.

Son nefesini verdiği noktada, boynumda yukarıya doğru yükselen bir duman dövmesi vardı. Dişlerimi birbirine bastırıp gözümden bir damla yaşın süzülmesine izin verdim.

Cansız bedenini kollarımın arasına alıp öpüp kokladığım anlar beynime hücum ederken aniden gözlerimi açtım. Her gözlerimi kapattığımda o zaman film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu.

Kapı kulpunu yavaşça aşağı indirip başımı uyuyan Yekta ve Yüsra'ya çevirdim. Uyanmaları şuan için isteyeceğim son şeydi.

Yekta o olaydan sonra ne üniversite sınavını kazanabilmişti ne de herhangi bir işe girebilmişti. Gün boyunca yaptığı tek şey boş boş televizyon izlemek ve uyumaktı. Bu evde kalmak onun için çok zordu, her yerde o'nun anıları vardı, her yerde o vardı. Ben bile nereye baksam onu görüyordum. Sanki mutfağa neşeli bir şekilde gelip gülerek 'günaydın' diyecek gibiydi. 

Açtığım kapıdan içeri adımlayıp kapıyı arkamdan kapattım ve başımı yere eğip yanan gözlerimi sımsıkı kapattım. Şuan yatağın üzerinde oturmuş, elindeki telefonuyla ilgileniyor olmasını o kadar çok isterdim ki. Sanki biraz sonra beni yanına çağıracak o güzel sesini duyacaktım.

Bekledim.

Bekledim fakat ses yoktu.

Yavaşça gözlerimi aralayıp bakışlarımı yatağa doğru çevirip korkunç gerçekle karşılaştım.

O yoktu.

Bir daha hiç bir zaman olmayacaktı.

Burnumu çekerek göz yaşlarımı parmağımla sildim ve yavaş adımlarla dolabına doğru ilerledim. Dolabın kapağını açıp düzgün bir şekilde dizilmiş, düzenli dolabına bakıp gülümsedim.

Her zaman düzenliydi.

Parmaklarımı asılı olan kıyafetlerinde gezdirip yutkundum. Benim yanıma gelirken giydiği kıyafetleri, okul forması, montları, ne de yakışıyordu onun üstüne. Dolabı yavaşça kapatıp yatağın üzerine oturdum.

Komidinin üzerinde çerçeveli bir şekilde duran ikimizin fotoğrafına bakıp gülümsedim. Hemen çerçevenin önünde de ucunda diktörtgen şekli olan ve üzerinde 'A' harfi yazılı kanlı kolyesine baktım.

Vurulduğunda boynunda olan kolye.

Ellerimle yüzümü kapatıp hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Çok dayanılmaz bir acıydı. Sevdiğinin kollarının arasında can vermesi ve senin ona yardım edememen o kadar zordu ki. O an kendimi dünyanın en çaresiz insanı gibi hissetmiştim. Ellerimden kayıp giderken hiçbir şey yapamamıştım. Hıçkırıklarım artarken elimle dudaklarımı kapatıp kendimi frenlemeye çalıştım.

Bacaklarımı yatağın üstüne çekip yan döndüm ve onun başını koyduğu yastığı kollarımın arasına alıp sımsıkı sarıldım. Kokusu gitmişti fakat bir zamanlar bu yastığa kafasını koyup uyuyor oluşu bile yetiyordu. Yastığı koklayıp öptüm ve hıçkırıklarımın arasından konuştum.

"Seni çok özlüyorum."

'Bende seni çok özlüyorum' diyormuş gibi hayal edip acı içinde gülümsedim. O da özlemişti, hissediyordum.

"Keşke göndermeseydim seni."

'Seni seviyorum' sesi sanki kulaklarımda yankılanıyordu. Hıçkırıklarım daha da artarken yastığı yüzüme bastırıp kenarlarını sıktım.

Gözlerimin önünde acı çeke çeke öldü ve ben bir şey yapamadım.

En çok canımı yakan buydu.

Benim canını yakmaktan korktuğum sevdiğim gözlerimin önünde can çekişirken öylece izlemekten başka bir şey yapamamıştım.

"Beni de yanına alsaydın."diye konuştum yastık yüzünden boğuk çıkan sesimle. Onsuzluk artık kalbime çok ağır geliyordu, baktığım yerde onu görememek nefes almamı zorluyordu.

Keşke demekten nefret ederdim fakat onu kaybettikten sonra o kadar çok keşke demiştim ki.

'Keşke biraz daha fazla sarılsaydım.'

'Keşke biraz daha fazla izleseydim yüzünü.'

'Daha fazla ciğerlerime çekseydim keşke kokusunu.'

'Daha çok öpüp, daha çok dokunsaydım keşke.'

"Kokunu çok özledim."diye fısıldadım kırık sesimle. Başımı kaldırıp yastığı göğsüme bastırdım ve acı içinde ağlayarak konuşmaya başladım."Eğer beni duyuyorsan sana yalvarıyorum beni de yanına al, artık dayanamıyorum!"Bir kez daha hıçkırıp ıslak yanaklarımı ellerimle sildim."Yalvarıyorum beni de al!"

Biliyordum, bir yerlerde izliyordu beni, duyuyordu sesimi. Belki o da üzülüyordu bu kadar acı çektiğim için. Belki de kızıyordu bana ama dayanamıyordum. Birlikte yaşayamamıştık, bu dünya çok yakmıştı canımızı bari birlikte ölseydik.

'Bu dünya seni haketmiyor' demişti bana ama asıl bu dünya onun gibi güzel bir adamı haketmiyordu. O yüzden gitti belki de buralardan.

"Benim yüzümden gitti."diye fısıldadım kendi kendime. Her şey benim yüzümdendi. Beni kurtarmaya çalışırken kendi canından olmuştu. Son nefesini verdiği andan itibaren kendimi suçluyordum, bu vicdan azabı her gün öldürüyordu beni. Yastığı kendime biraz daha bastırdığımda elimde hissettiğim sertlikle kaşlarımı çatıp elimi yastığın üzerinde gezdirdim. Kağıt sesine benzer bir hışırtı duyduğumda hızlı bir şekilde yatığı çevirip fermuarını açtım ve elimi pamukların arasına daldırıp yastığın içindeki beyaz zarfı çıkarttım. Üzerinde yazan şeyi görmemle kalbimde bir sızı oluştu.

Yaralı kızım'a

Göz yaşlarımı silerek zarfı nazik bir şekilde açtım ve içindeki katlanmış kağıdı çıkarttım. Kağıdı açıp onun el yazısıyla karşılaşınca ellerimin titremesine engel olamadım. Okumak için bir kaç kez dudaklarımı araladım fakat her seferinde derin derin nefesler alıp gözlerimi kapatıyordum. Sonunda kendimde okuma cesaretini bulduğumda titreyen dudaklarımı bir kez daha araladım ve bana yazdığı satırları okumaya başladım.

Güzelim, iyi kalpli kızım.
Öncelikle o göz yaşlarını sil, ıslak yanaklarından öpemiyorum, canım yanıyor.

Hıçkırıklarım daha da artarken yanaklarımı silmeye başladım fakat hemen yerlerine yenilerini eklendiği için yanaklarım hala ıslaktı.

Özür dilerim sevgilim, sözümde duramadım, seni yalnız bıraktım. Canını yakmaktan korkarken bir anda en çok canını yakan ben oldum, affet beni.

Sana ölürüm derken ciddiydim güzelim. Sana öldüm, senin için öldüm. Seni o kadar çok seviyorum ki sevgim dünyayı aştı, uzak yerlere ulaştı. Çok uzak. Yanında olup o güzel kalbine bir öpücük bırakmak isterdim, yaralarını sarmak, titreyen ellerini sımsıkı tutmak isterdim ama bunu okuyorsan demek ki hiçbirini yapmayacağım.

Öpemediği kalbim acıyordu.

Saramadığı yaralarım kanıyordu.

Tutamadığı ellerim sızlıyordu.

Senden tek bir isteğim var güzelim, beni unutman. Beni unutup hayatına devam etmeni çok istiyorum. Birini sevmeni, kendin gibi iyi yürekli arkadaşlar edinmeni, bensiz bir hayat kurmanı, anne olmanı çok istiyorum Ahsen. Arada bir beni aklına getirip ağlamanı, üzülmeni istemiyorum. Kalbindeki beni en derinlerine göm, göm ki yanmasın o güzel yüreğin.

Yekta' unutma Ahsen. Çok üzülür o, biliyorum kardeşimi. Onunda elinden geldiğince yanında olmaya çalış.

Son olarak acı değmesin o güzel kalbine, seni çok seviyorum.

Hıçkırıklarım daha da artarken elimdeki kağıdı dudaklarıma götürüp bir öpücük kondurdum ve göğsüme bastırdım.

"Seni nasıl unutabilirim?"canım çıkana kadar ağlamak istiyordum. Sevdiğime varana kadar ağlamak istiyordum. Onu unutmak değil, onun yanına ulaşmak istiyordum.

"Allahım..."dedim yalvarırcasına."Beni de al onun yanına, ne olur!"

Sabaha kadar aynı şekilde oturup bir şey olmasını bekledim. Ne olacaktı ki? Ne olabilirdi?

Ne ben gittim sevdiğime.

Ne de o geldi.

Hiçbir şey olmadı.

***

Sevdiklerinizin değerini onlara zarar gelmeden önce bilin.

Annenizi öpün, babanıza sımsıkı sarılın, kardeşinizle, abinizle, ablanızla vakit geçirin, sevdiğiniz insana onu sevdiğinizi söyleyin.

Her şey için geç olabilir, unutmayın ölüm var.

***

Herkesin kalbinde herkesten gizlediği bir yer vardır, acısını saklar orada, yaralarını gizler, mutluluğunu saklar. Oraya az da olsa dokunabildiysem ne mutlu bana.

Hepinize ilginizden dolayı çok teşekkür ederim, mutlu kalın.



Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 152K 67
Dikkat Etmeyin Bağımlılık Yapmaz. "O sabah Ziya Holding'te her şey alışanın aksine ilerliyordu. Durup dururken çıkan tartışmaların ardından değişen...
106 50 5
Sahranın hayatı bir sabah aldıgı gizemli bir mektupla hayatı tümden değişir . Gizemli mektupların sırı ortaya cıkıcakve sahra yeniden hayat bulacak
543K 41.6K 90
Şiddete maruz kalan bir kızın yaşadığı kötü bir günün ardından intikam almak istemesi ve aldığı intikamdan sonra herkesin intikamını almak isteyerek...
yirmi By ilayda

Short Story

658K 49.3K 64
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting