Kuzey Esintisi

By Defnevans

7.7K 502 54

İki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bu... More

Ayakkabılar Sorunsalı
Kız Görme Timi
Hain Planlar
Ava Giderken Avlanmak
Hepimiz Medet'iz
Öpücük
Kaçan Kovalanır
Kuzey Meselesi
İzmir Yolculuğu
Aşkın En Saf Hali
Söyleyemedim
Defne'ye Ait
Doktor Sorunsalı
Ne Yaptın Süleyman
Hep Destek Tam Destek
Ulusoy Çıkartması
Özlem
Kuzey'den
Kuzey'li Bir Gün
Seninle Evlenebilir Miyim?
Kuzey Gelemeyecek
İsteme
Ayrılık
Diren Defne
Klasik Bir İş Günü?
Lina
Sherlock Defne
Al Beni Hatun
Kuzenler
Bir Defo'nun Dramı
Kaynanatör Dürdane
Dövme
Sürün Kuzey
Dostum Münü
Stalkerlık Davası
Gelinlik Mi?
Sıçrayan Yılanlar
Toplantı Basmak
Bulutların Üzerinde
Nikah

Yüzüklerin Efendisi

69 7 0
By Defnevans

"Ne demek o yüzüğü takmayacağım? Ulusoy ailesinin gelini olacaksan takmak zorundasın! Bazı şeyler bizim elimizde değil Defne!"

"Ne yani ailenin büyük gelini olarak o yüzüğü takmazsam beni gelin olarak almayacak mısınız? Almayın! Umrumda değil." Gözlerini tavana çevirip sinirle gülümsedi Kuzey. Kollarımı göğsümde bağlayıp onu izlemeye devam ettim. Ellerini saçlarına götürüp sinirle çekiştirdi.

"Sevgilim abartma lütfen. Takmazsan gelin olmayacaksın gibi bir şey değil bu. Anneme, babaanneme ve hatta onların da büyüklerine saygısızlık olur takmaman." Sakin kalmaya çalışıyordu. Ama ben kararımı çoktan vermiştim ve bu karar onu deli edecekti.

"Takarsam da kendime saygısızlık yapmış olurum Kuzey. Anla beni. Yarın öbür gün seninle ayrılırsak ne olacak. Benden sonra hayatına girecek kişi daha önce iki kişinin takmış olduğu yüzüğü takacak. Yüzüğün değeri sıfırlanıyor böyle." Verdiğim örneğe tüküreyim. İçim sızladı.

"Biz.seninle.ayrılmayacağız. Anladın mı sevgilim? O yüzük de senden başka kimsenin parmağına girmeyecek."

"Ama benden önce birisinin parmağına girdi. Kusura bakma ama cidden takmak istemiyorum ve takmayacağım. Bu konuyu daha fazla tartışmayalım. Benim kararım kesin. Eğer o yüzüğü takacak bir insan istiyorsanız gidip benden önceki sahibinin parmağına takarsınız." Sinirle Kuzey'in yanından geçip içeri girdim. Beni anlayacağını düşünmüştüm ama o hala yüzük diyor. Yerime oturduğum sırada mutfaktan büyük bir gürültü koptu.

Sena telaşla mutfağa koşarken yerimden kıpırdamadım. Çok zordu mutfağa koşmamak ama inadımdan bir milim bile hareket etmedim.

"Vay be. O yüzük için ne kavgalar koptu. Şimdi sen elinin tersiyle itiyorsun." Derin bir nefes alıp Asu'ya döndüm. Aklım mutfakta kaldı. Bir yeri kesilmemiştir umarım.

"Ne bu yüzük Allah aşkına! Kendimi yüzüklerin efendisi filminde gibi hissediyorum. Herkes güç yüzüğünün peşinde. Bense Frodo ona verdiği halde geri çeviren Aragorn." Ali kahkaha atarken Kuzey salona girdi. Sinirli hali değişmemiş aksine daha da sinirlenmişti.

"Birde dalga geçiyorsun! O yüzük bu aile için değerli neden anlamıyorsun?" Sinirle yelloza döndüm. Ben bu yellozu fena yolarım.

"Fatih sevgilini ya sustur ya götür şuradan elimden kaza çıkmasın." Kuzey gayet sakin konuşmuştu ama bağırsa kendimi daha az gergin hissederdim.

"Sen sevgiline söz geçir önce de ben susmasını bilirim. Bir yüzüğü bile taktıramıyorsun." Yok ben anladım. Birileri yellozu benim karşıma çıkartmadan önce yürek yedirmiş.

"O yüzüğü takmamak benim kendime olan saygımla alakalı bir durum. Bu ne benim Kuzey'e olan aşkımı azaltır ne de Ulusoy ailesinin fertlerine olan saygımı, sevgimi azaltır. Ayrıca, Kuzey benim sahibim değil. O gel deyince gelecek, git deyince gidecek süs köpeği olmak için burada değilim ben. Ona hayat arkadaşı olmak için yanındayım. Senin gibi, insanlar yüzüne yelloz dediği zaman gülümseyen bir insandan ders alacak değilim. Ve eğer bir daha benim hakkımda, Kuzey'im hakkında veya ilişkim hakkında konuşmaya cüret edersen, Fatih'in nişanlısı demem bu odadaki herkesin yapmak istediğini yaparım da bu hayata neden geldiğini sorgularsın." Yelloz laflarımı kaldıramayıp sinirle kalkıp evi terk etti. Fatih'de onun arkasından giderken Ekin bana sarılıp teşekkür ediyordu. Nihayet hepsi Ali'nin sözüyle kalkıp evlerine doğru yol aldılar.

Sena son anda çıkmadan Kuzey'e de bana da nasihat vermişti bol bol kavga etmeyelim diye. Hepsi evden çıktığında Kuzey yüzüme bile bakmadan yatak odasına girdi.

Sinirle mutfağa gidip aldığım tepsiyle salondaki bardakları tabakları topladım. Hepsini bulaşık makinesine yerleştirdikten sonra tüm dolapları tek tek açıp her şeyin yerini öğrenmeye çalıştım. Bu süre zarfında Kuzey yanıma gelmemişti bile. Ekstradan oyalanıyorum ama yok gelmedi.

O gelmezse ben hiç gitmem!

Kapının yanındaki dresuarda duran telefonumu alıp salona geçtim. Sinirle koltuğa uzanıp ne zamandır izleyemediğim dizilere göz attım.

3 defa başa sarsam da kafamın almadığı diziyi bir kere daha başa alacakken durdum. 3 kere denediğimde olmayan 4. de mi olacak? Sinirle telefonu yere fırlatarak gözlerimi kapattım. Yarım saatten fazla geçtiği halde yanıma gelmiyorsa bende burada uyurum işte.

....

İçinde bulunduğum sıcaklık bana aptal mısın yat uyu işte dese de gözlerim açılmıştı bir kere. Sıcaklık?

Yatak odasındayım. Halbuki ben en son yanıma gelmeyen sevgilime inat olsun diye salonda koltukta uyumaya çalışmıyor muydum? Kuzey'in belimi sıkı sıkıya kavramış olduğu elinden kurtulmaya çalıştım. Bakın çalıştım diyorum çünkü sadece çalıştım.

Alttan üstten hamleler yaparak zar zor çıktım kollarının altından. Ben çıktım çıkmasına da saçlarım için aynı şeyi söyleyemeyeceğim! Dur önce ufak ufak kontrol edeyim de yuvanın içinde kuş falan kalmasın. Dalgalı-kıvırcık saçlara sahip olmanın negatif yönü saçlarınızın uyku da kendinden geçmesidir. Araba saklasanız kafamın içinde kaybolur.

Tamam azıcık abarttıysam ne olmuş yani?

Yatak odasından çıkıp evin normal banyosuna attım kendimi. Öncesinde kapıyı itinayla kilitledim tabi. Bu detayı neden verdiysem...

Güzel bir banyo yapıp benden daha inatçı olan saçlarımı yatıştırdım zar zor. Şükür ki bu evde saç kremine kadar her şey misafir için düşünülmüş de zorluk çekmedim. Yalnız kafamda deli sorular dönmüyor değil tabi. Bu eve kim kalmaya geliyor ki bu derece hazırlıklı duruyor bu adam. Söylene söylene çıktığım banyodan sesimi kesip Kuzey'in giyinme odasına girdim.

Ne var be? Adama bornozla mı yakalanayım? Hemen meşhur çamaşırlarımdan bir takımı giyindim. Askıda kalan son kıyafetim olan siyah omuzlarımı açıkta bırakan bluzu ve kırmızı asimetrik kesimli uzun eteğimi giydim. Ufak dokunuşlarla bir makyaj yapıp odadan çıktım. Mutfağa girmeden önce dün en son yere attığım telefonu elime aldım. Bir Defne klasiğidir ki lazım olduğu zaman benim telefonun şarjı biter. Çok güzel biter hemde.

Mutfağa geçip telefonumu şarja taktım. Açılmasını beklerken çay suyu koyup buzdolabını açtım. Hazırlayabileceğim şeyleri kontrol ederken telefonum çalmaya başladı.

Yılın Öküzü arıyor...

Evet Alparslan' salağının adını o günden sonra anında değiştirmiştim.

"Ne var?"

"Canımın içi nerdesin?"

"Konum mu atayım tarif mi edeyim? Dur en iyisi tarif edeyim. Zıkkımın dibi sokağını dönüyorsun, Allah belanı verecek caddesine çıkıyorsun. Oradan biraz düz git. Hatta baya düz git ki belanı iyice bul. Sonra köşe başında bir bakkal göreceksin adıda Kazıkçı Abiler heh gördün mü te işte oradan dönüver birden hem gir hala ne demeye beni arıyorsun sokağına. Yüzsüzler caddesine çıktın mı? Oradan da yılın en saf kardeşi tabelasını takip ederek bulunduğum konuma gelebilirsin. Welcome to the hell.!"

"Güzelim hala mı ya?"

"Birincisi bana güzelim deme. İkincisi kapat şu telefonu sinirlerimi oynatma benim daha fazla." Abime gerekli atarı yapıp telefonu ben kapattım.

O üç salak benim elimden hiç çekmedikleri kadar işkence çekecekler. Aklımda bu salaklara ki evet Kuzey'de onlara dahil çektireceğim işkencelerle çayı demledim. Ardından ocağa yağı koyup patatesleri soymaya başladım.

Bakın çaktırmam falan ama enfes yemek yaparım. Kuzey'i de kesinlikle yemeklerimle kendime bağımlı yapıp böreklerimle şişmanlatmayı düşünüyorum. Evli adam kaslı mı olurmuş canım. Bknz Ömer abim. Evlenmeden önce bir kaslıydı bu varyaaa üf. Bi bakan üç beş defa daha bakıyordu. Ama ne oldu? Evlendi! Kendisini bir saldı... Bi ara göt göbek birbirine girdi de zorla diyete soktuk adamı. Şimdi kaslı olmasa da idare ediyor. En azından ayva göbeği var şuan.

Doblolu enişte göbeği yok! Ama bunun için kardeşe teşekkür edildi mi? Aaa olur mu hiç öyle şey!!

"Sakin ol ve elindeki bıçağı yere bırak güzelim. Onlar sadece zavallı salatalıklar."

"Ama gözümde bir Alparslan bir Ömer bir Kuzey ediyorlar." Kestiğim salatalık domatesleri dün yerlerini öğrendiğim kahvaltılık tabaklarından birini çıkartarak içine koydum. Tabiki ona bir kere bile bakmadım! Bakarsam eriyip gitme ihtimalim çok yüksek be.

"Bende sabaha senin kokunla, güzel yüzünle uyanırım diyordum ama..."

"Birlikte uyanmak için birlikte uyumak gerekli Kuzey kutbu! Sen gidip paşalar gibi uyudun." Yanıma gelip saçımı kulağımın arkasına attı. Sinirle geri çekilip eriyen tereyağına mısır ununu döktüm.

"Ama sonradan hatamı fark edip yanına geldim. Seni odamıza götürdüm. Bunlar hafifletmiyor mu?" Her şeyi bırakıp sinirle döndüm ona. Abime olan hıncımı da ondan çıkaracağım farkında değil.

"Hafifletmiyor! Bir gün arayla senin yanında kalabildim diye mi şımardın sen acaba? Daha evlenmedik farkındaysan ve ben bugünden sonra babamın evinde kalacağım. Yani senin yanında değil. Yani bu ne demek oluyor? Basit bir sinir uğruna dün çok güzel geçebilecek bir geceyi baltaladın! Ben bütün gece senin kokunla sarmalanıp uyumanın hayallerini kurarken sen baya baya bana sırtını dönüp gidip yatıp uyudun! Ne bekliyordun Allah aşkına yüzsüz yüzsüz gelip yanında uyumamı mı? Gecenin köründe çıkıp gidecektim de endişeden ölmeni istemedim." Sinirle yanmak üzere olan mısır ununa döndüm. Ben kaşığı sertçe bakır sahana vururken Kuzey sesini çıkarmadan öylece yanımda durdu. Sesini çıkarmaması şu an bizim için çok iyi bir fikirdi.

Yoksa ben bu atarla neler yapardım neler. Önümde dikilen Kuzey'i itip buzdolabından süt ve peyniri aldım.

"Sen bana kuymak mı yapıyorsun?" Ortamı yumuşatma çabaları vol bilmem kaç.

"Hııı evet. Benimle uyumaya tenezzül etmeyen, beni umursamayan sevgilime kuymak hazırlıyorum evet."

"Mıhlama o bi kere diye atarlanmadın." Ona 'yeteri kadar atarlıyım zaten' bakışlarımı göndererek susmasını sağladım.

Ve yine çalan telefonum beni kurtardı. Hala şarjda olduğu için hoparlöre alıp ocağın başına geçtim

"Ne var?"

"Senin ne varına tüküreyim Defne! Nerdeysen çabuk gel buraya Alparslan manyağı kapıya dayandı seni soruyor. Yumurta almaya gitti dedik."

"Şimdide senin geleceğini duyunca yumurtaları münasip tarafına monte etmemek için şirkete gitmeye karar vermiş dersin."

"Ben derim demesine de şirkete giderse ve sen orda olmazsan?"

"O şirkete gidecek ve ben orada olmayacağım zaten. Sonra beni arayacak ve bende sabah aradığı zamanki konum tarifimin aynısını yapacağım."

"Defne beynim yandı."

"Mevo başkan sakin ol. Git o öküze de ki Defne'nin verdiğe adrese git. Senin geldiğini duyunca ardında yumurtalarla oraya gitmiş."

"Bir halt anlamadım ama tamam söylerim." Merve telefonu kapattığında bende mıhlamanın altını kapattım. Onu da mutfaktaki masaya koyarken Kuzey çayları dolduruyordu. Masaya oturup onu görmezden gelerek kahvaltımı yapmaya başladım.

"Bana olan hıncını abinden mi çıkarıyorsun?" Aslında tam tersi ama sen bunu bilmesende olur.

"İstemeye geleceğiniz zaman aradım ya seni. Ağlıyordum. Sende ne olduğunu sordun. Abim öküzleri bana şaka yapmak istemişler. Kuzey gelmeyecek dediler. Bende sana bir şey oldu zannedip aklımı oynatıyordum neredeyse. O günden beri onları görmezden geliyorum." Kuzey elimi tutup avcumun içini öptü. Avcumu yanağında gezdirip kendi kendisini sevdirirken bakışlarım bile yumuşamaya başlamıştı. Lanet olsun içimdeki Kuzey sevgisine!

"Güzelim ben sana gelmez miyim ya. Bir tek sana gelirim. Hep sana gelirim."

"Sonra da sinir yapıp arkanı dönüp gidersin." Yanağındaki elimle ağzına bi ufak vurup çekildim.

"Evlenmeden evli olmak dedikleri bu olsa gerek. Sanki hayatımın başından beri hep yanı başımdaymışsın gibi." Dik dik bakmaya çalıştım ona.

"Romantik romantik konuşup yumuşatma beni de kahvaltını yap." Kuzey'in kahkahaları, derin bakışları ve romantik sözleriyle zar zor yaptım kahvaltımı.

Evden çıktığımızda hep bir adım önde gidiyordum ki dün buraya Kuzey'in o efsanevi arabasıyla geldiğimizi hatırladım. Hay lanet!

"Hadi gel seni işe bırakayım." Kuzey benimle gram dalga geçmeden söyledi bunu. Ben olsam yüzüne hönkürerek gülerdim.

"Bugün şirkete gitmiyorum nişan var akşama bütün gün onunla ilgileneceğiz."

"Tamam güzelim fark etmez nereye istersen oraya bırakırım seni." ERİME DEFNE ERİME! Bu onun en önemli görevi. Elleri belime sarılmış dudaklarını saçlarıma gömmüşken düzgün düşünemiyorum arkadaşlar bi saniye lütfen.

"Ee nereye bırakayım sevgilimi?" Bak kafa gitti işte.

"Four seasons hotel." Diyerek ellerinden kurtulduğum gibi arabanın kapısını açıp bindim.

"Nişan mı var dedin sen?" Arabaya biner binmez konuştu Kuzey. Kontağı çevirdiğinde o efsanevi sesi dinledim önce. Arabalara aşığım evet. Hele ki böylesine...

"Evet canım. Kemal Öztürk'ü bilir misin? Bende kime söylüyorum ki tabi ki bilirsin sen. Onun ikinci kızının nişanı, Atahanlı'lara gelin gidiyor." Biraz daha susmasaydım yedi sülalelerini sayacaktım heralde.

"Biliyorum sevgilim. Hatta bizde davetliydik nişana. Fark etmedin mi? Aslında gitmeyi düşünmüyordum ama madem sen orda olacaksın.. işin rengi değişir o zaman." Kırmızı ışığı fırsat bilip yanaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Sevmeye kıyamıyorum be.

"Davetiye işini Elif'e kitlemiştim." Şirince gülümsememle koca bir kahkaha attı.

Yolun geri kalan kısmında birbirimize çemkirmeden keyifli dakikalar geçirdik. Daha doğrusu ben Kuzey'e çemkirmeden. Otelin önünde inerken Kuzey bırakmak istemiyordu beni. Arkamı dönmüş ilerlerken arkamdan seslenmesiyle ona döndüm. Hala arabanın içindeydi.

"Akşam çok güzel olma. Kıskanırım." Büyük bir kahkaha atıp sevdiğim adama uzaktan öpücük gönderdim.

....

"Ne durumdayız?"

"Biz hazırız da gelinle damat arasında bir sıkıntı çıkmış. Damla bakmaya gitti. E haliyle ailenin tüm üyeleri de orda. Bende burda kapıda kaldım misafirleri karşılayayım diye."

"Sen şuna yarim gelmedi daha desene." Tam çemkirecektim ki gelen misafirleri son anda görüp sustum. Yüzümde bir gülümsemeyle tokalaşıp Nisan'ı misafirlerimize yerlerini göstermesi için gönderdim.

"Sus bee." Çemkirmem yine yarım kaldı. Saniye başı misafir geliyordu resmen. Ay ölcem!

'Sorun çözüldü millet 5 dakika içinde gelin ve damadı indireceğiz hazırlıklar ne alemde?'

Artık elimize yapışıp bizden bir parça olan telsizlerimizden Damla'nın sesini duyduğum anda gördüm Ulusoy ailesini. Kronolojik sıra yapıp geliyor mübarekler. Önce Mehmet bey..baba yanında güzel eşi Nebuş sultan arkalarında sevgili görümgem ve hayatımı paylaşmak istediğim tek insan geliyordu. Arkalarında gereksiz Nevrez ve tayfası vardı. Onunda arkasında Esma ve tayfası. Yalnız o değilde amcalarla ve kayınpederimle doğru düzgün konuşmuşluğum yok ki benim. Heyecan bastı bak yine.

"Merveeeee geliyorlar. Vallaha geliyorlar. Hemde tam kadro. Ay sen karşıla ben gidiyorum." Tam kaçacakken kolumdan tutup zorla durdurdu beni Merve. Ölüyorum anlasana diye bağırmamak için zor durdum.

"İşte benim çalışkan, güzel kızım." Mehmet baba kollarını açmış bana geliyordu. Hemen yüzümde oluşan samimi ama gergin gülümsemeyle sarılışına karşılık verdim. Gerginlikten titriyor muyum ben?

"Hoşgeldiniz efendim nasılsınız?" Uzaklaşırken yüzünü buruşturdu.

"Nebahat'a gelince anne bana gelince efendim mi? Bozuşuruz bak. Gerçi sende haklısın birilerinden bize fırsat mı kaldı ki? Ben evdeyken yemeğe gel bir gün bende kızımı tanıyayım ama değil mi?"

"Mehmet Bey utandırmasana kızı." Nebahat annem gelip beni kocasının ellerinden kurtardı. Canım anam. Ardından Sena'yla sarılacakken Kuzey onu itip önüne geçti.

Ellerimi tutup beni bir süzdü önce. Sonra parmağıma baktı ki yüzüğümü görünce bariz bir şekilde nefesini dışarıya verdi. Nişanlara giderken yüzük takılmaz diye bir kural mı var neden böyle yaptı bu adam şimdi?

"Gözlerimden çıkan kalpleri görüyor musun? Nasıl her seferinde beni kendine daha fazla aşık edebilirsin aklım almıyor!" Kollarını belime dolayıp sıkıca sarıldı bana.

Peki ya ben? Ben anlayabiliyor muyum sanki seni her gördüğümde kalbimin maratona çıkışını? Beynimin beni terk edip uzak diyarlara göçmesini.. Kokunla sarhoş olup da saatlerce kendime gelememem nasıl bir his biliyor musun sen? Seni bu kadar sevmek kalbime zararlı...

'Merve, Defne ses versenize!'

'Hazır değil mi aşağısı gelinle damadı indirelim artık.'

'2 dakikaya haber vereceğim.'

Merve telsizden Damla'yı yanıtlarken bizde Kuzey'le ayrıldık. Ulusoy ailesinin diğer fertleriyle de ilgilenip kapıda Elif ve Nisan'ı bıraktık. Ben bir yanımda Kuzey bir yanımda Mehmet babamla onlar için ayarladığımız büyük masaya kadar eşlik ederken yeni aileme, Merve'de çıkış parçasının hazır olup olmadığını kontrol ediyordu.

"Ne zaman gelirsin yanıma?" Kuzey tam gidecekken elimi tutup durdurdu.

"Yüksek ihtimal ilk dansları başlamadan gelemem. Ama gözüm üzerinde olacak Kuzey yıldızım, dişi sinek görmeyeyim etrafta." Kuzey'in kahkahalarının eşliğinde Merve'nin yanına gittim.

....

Sonunda çift ilk danslarına geçmişti ve ben kalan işleri itinayla kızlara kitledim. Banane bee benim sevgilim burda. Biraz onunla zaman geçirmek benim de hakkım. Tamam biliyorum dün bütün gün onunlaydım. Ama yetmiyor arkadaşlar anlıyor musunuz?

LAN! KUZEY'İN YANINDA BİR DİŞİ VARLIK VAR!

Atarlanma Defo sakin. Deriiin bir nefes. Ama Allah aşkına Ebru Şallı'ya bağlamaya yine. Bak sonra beynine fazla oksijen gidiyor hepten sapıtıyorsun. Olduğun yerde kal dişinin yüzünü gör tanımadığın birisiyse öyle dalarsın. Ay birde o kadın Lina çıkıyormuş..

LAN!

YİNE KENDİMİ GAZA GETİRDİM!

Hızlı adımlarla Kuzey'in yanına gidip kolundan tuttuğum gibi çekiştirdim kuytu bir köşeye.

"Sen utanmıyor musun be adam sevgilinin gözü önünde elalemle kırıştırmaya? Hayır birde uyarıyorum yani. Uyarmasam neler neler yapacaksınız acaba Kuzey Bey. Nereye gitti o şıllık? Hı nerde? Benden mi saklandı? Bak hakkında bir şey bilmediğim için o gün evden canlı çıkmasına izin verdim. Ama bu sefer elimden kimse alamaz onu. Yeminle doğduğuna pişman ederim. Sana yanaştığı güne lanet eder bak. Öldür beni diye ağlatırım onu. Nerde dedim o şıllık? Nasıl ya nasıl? Hala hangi yüzle sana yaklaşıyor? Ay yok ben seninle neden zaman kaybediyorsam git ara bul ve gebert onu Defn..."

Dudaklarımdaki dudaklar susmamı çok güzel sağlamıştı ama beni durduramazsın Kuzey yıldızım bu sefer onu yolmadan bırakmam.

"Çok güzelsin." Kolları belimi sıkı sıkıya sararken gözleri beni eritmek ister gibi yüzümün her bi miliminde geziniyordu.

"Kalbim sızlıyor be güzelim sana bakarken. İçimde bir şeyler kopuyor resmen. Ben sana güzel olma demedim mi? Ne bu güzellik? Sen beni katil mi edeceksin?" Az önce beni durduramaz mı diyordum?

Unutun onu unutun!

Continue Reading

You'll Also Like

819K 16K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
22.2M 903K 116
İşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geç...
83K 1.8K 38
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
746K 28.4K 91
Genç kızın arkadaşının verdiği yeni numarayı yanlış yazan kızın gelecekteki kocasına tesadüfen yazması. İlk başta kız engel yesede engel bir şekilde...