Adamlar yavaşça silahlarını indirmiş, Savaş da bunun üzerine ellerini yana indirmişti.
- Arkadaşlarım da gelebilirler mi?
- Gelsinler bakalım.
- Selim, gelebilirsiniz.
Selim ve diğerleri Savaş’ın olduğu tarafa geçmişlerdi. Evin bahçesindeki büyük oturma grubuna yerleşmişler ve konuşmaya başlamışlardı.
- Biz korkmayız da size yazık olacaktı.
- Peki önce tanışalım. Ben Selim bunlarda; Cemal abi, Fuat abi, Ferit Abi ve Savaş. Biz İstanbul’dan kaçarak buraya geldik ve bir yanınızda bulunan yalıya yerleştik.
- Şu büyük yatla mı geldiniz?
- Evet o yatla geldik. Sizin isimleriniz nedir?
- Benim adım Abbas, bu Cemil ve bu da İsmail.
Adamların üçü de son derece iri yarıydı. Abbas kırk beş yaşlarında, Cemil ondan biraz daha küçük ve en iri yarıları olan İsmail ise yirmili yaşların ortasındaydı.
- Siz bu evin sahibi misiniz?
- Nerde o günler, burası Mahmut beyin evidir biz de onun korumalarıyız.
- Mahmut bey burada mı?
- Buradaydı. Koruduğumuz adamı ve karısını öldürmek zorunda kaldık. Mahmut bey hastalanmaktan çok korkar. Bu aşı da çıkar çıkmaz doktoru kendisine ve karısına aşıyı yaptı. En yakın iki korumasına da aşıyı yaptırdı.
- O iki korumayı da?
- Mecbur onları da öldürdük. O gece Mahmut beyle karısı evdeydi. Erkenden odalarına çekildiler, bahsettiğim yakın korumaları onun katında durular biz de aşağıda dururuz. Biz aşağıda televizyona bakıyorduk ki yukarıda bir şangırtı koptu. Biz hemen silahlara davranıp yukarı koştuk. Bir baktık bizim iki arkadaş canavar gibi bir şey olmuş. Ne oluyor demeye kalmadan üstümüze saldırdılar önce bir tokat attım bunlara baktım durulacakları yok nerdeyse beni ısıracaklar mecbur bacaklarından vurdum. Ama heriflerin yine duracağı yok. Bu bizim İsmail televizyon seyretmeye bayılır. Dedi ki Abbas abi bunlar zombi olmuş kafalarından vurmak lazım, baktım olacak gibi değil birini ben diğerini de Cemil kafalarından vurduk. Sonra hemen Mahmut beyin odasına koştuk. Açtık kapıyı ne görelim onlar da aynı korumalar gibi olmuş. Ben vurmayalım dedim ama İsmail bu işin kurtuluşu yoktur abi mecbur vuracağız deyince Mahmut beyle karısını da vurduk. Sonra bunları arka bahçeye gömdük. Sonra düşündük baktık şu anda buradan güvenli yer bulamayız, burada kaldık. Evde bir de hizmetçi kızla aşçı var.
- Peki aileleriniz falan yok mu?
- Benim ve Cemil’in hanımla çocukları yaz diye köye göndermiştik. İsmail’i daha evlendirmedik onun anası babası da memlekette, inşallah bizimkilerin başına bir iş gelmemiştir.
- Umarım. Siz de burada kalmakla en doğru kararı vermişsiniz. İstanbul cehennem gibi, burası yine daha iyi üstelik el ele verirsek bu adayı zombilerden temizleyebiliriz.
- Nasıl olacak o?
- Öncelikle bu sıradaki bütün yalıları kontrol edip güvenliğini sağlayacağız ki kontrol etmediğimiz sadece yandaki yalı kaldı. Sonra adayı taramaya başlayacağız ve kurtulanları buralara yerleştirip, güvenli bir bölge oluşturacağız. Gücümüz arttıkça adanın tamamını kontrol edip zombilerden temizleyeceğiz.
- İyi bir plana benziyor.
İsmail heyecanla konuşmuş ama Abbas’ın kendisine ters ters baktığını görünce hemen susmuştu.
- Evet iyi bir plana benziyor. O zaman şu yandaki yalıyı da kontrol edin sonra tekrar konuşuruz.
- Zaten bugünlük yapacağımız bu kadar ama yarın yavaş yavaş adayı taramaya başlarız. Sizin katılımınız bizim için çok iyi olacak. İsterseniz akşama bizim eve yemeğe gelin. Hem grubun geri kalanıyla da tanışırsınız.
- Olabilir Selim kardeş, akşama görüşürüz. İsmail şimdi sen de onlarla git yardımcı olursun.
- Olur Abbas abi, giderim.
- O zaman biz yandaki yalıya geçelim. Görüşmek üzere.
- Allah kolaylık versin.
Selim ve diğerleri yandaki yalıya geçmişlerdi. Selim Abbas, Cemil ve İsmail’i bulduklarına ve onlarla anlaşmış olmalarına çok sevinmişti. Bu adamların kendilerine çok yardımlarının dokunacağı kesindi. Yanlarında gelen İsmail, bir doksanın üzerindeki boyu ve iri cüssesiyle şimdiden Selim’e güven vermişti. Kontrol edecekleri son yalı Ferit’in de başta söylediği gibi boş gözüküyordu. Ama her zamanki gibi tedbiri elden bırakmayarak en küçük bölümüne kadar aramışlardı. Yalının dış kapılarının da kapalı olduğunu kontrol ettikten sonra buradan ayrılmış ve evlerine dönmek üzere yola çıkmışlardı. Yan tarafa geçtiklerinde İsmail ayrılmıştı.
- Teşekkürler İsmail, akşama bekliyoruz.
- Görüşürüz abi.
Selim ve diğerleri evlerine gitmek üzere yollarına devam etmişler ve kısa bir süre sonra bahçelerine ulaşmışlardı. Evdekilerin yaşça büyük olanları çardakta oturuyor, Mert havuzun keyfini çıkartırken evin kızları ise şezlonglara uzanmış güneşin keyfini çıkartıyorlardı.
- Biz canımızla uğraşalım siz burada keyif yapın.
- Ne oldu Savaş kötü bir şey mi oldu?
-Yok Filiz sakin olun, Savaş sizi kıskandığı için öyle söylüyor, gerçi haksız da sayılmaz.
Selim kendini boştaki şezlonglardan birinin üzerine bırakmıştı. Cemal, Fuat ve Ferit çardağa geçerken Savaş da hızla odasına gitmişti.
- Ne oldu Selim bir sorun çıkmadı ya?
- Yandaki ve en sondaki ev boştu ama ortadaki ev boş değildi.
- Zombiler mi vardı?
- Yok, zombiler varmış ama oradakiler halletmiş. Önden Savaş geçti o eve birden kafasına silahı dayamışlar tabi önce bir korktuk ama sonra konuşunca işi tatlıya bağladık.
- Kimmiş onlar?
- Ev sahibinin korumaları, adamları bir görsen üçü de dev gibi, bize büyük faydaları olacak. Bir de aşçı ile hizmetçi varmış ama onları görmedik. Ama akşama yemeğe çağırdım, hepsiyle tanışırız.
- Peki evin sahibi?
- Ev sahipleri ve iki yakın koruma hastalığa yakalanmış, onlar da mecburen…
- Anlıyorum. İyi bakalım tanışalım.
Bu sırada Savaş üzerinde mayosuyla hızlıca evden çıkmış ve koşarak gelip havuza atlamıştı. Suya dalmış ve bir süre sonra Mert’i de kucaklayarak sudan çıkmıştı.
- Oh be dünya varmış. Kızlar sizde gelsenize?
Aslı, Selen ve uzun zamandan beri ilk defa bahçeye inen Pelin yan yana şezlonglara uzanmışlardı. Selen de havuza girmek istiyordu ama mayosunun olmayışı onu engelliyordu.
- Mayomuz yok Savaş, sen de biliyorsun.
Pelin Selen’e dönmüş ve odasında bir sürü mayo olduğunu ve istediğini giyebileceğini söylemişti.
- Aslı girelim mi? Sıcaktan piştik.
- Bilmiyorum ki, ayıp olmasın?
- Kime ayıp olacak. Hadi inat etme.
- Dur bir dakika diğerlerine de soralım.
Aslı şezlongundan kalkarak havuzun karşı tarafında oturan Filiz, Esra ve Lale’nin yanına gelmişti.
- Pelin de bir sürü mayo varmış Selen çok ısrar ediyor biz de havuza girelim diye, siz ne dersiniz?
- Siz girin kızlar benim canım istemiyor.
Filiz’le beraber Esra ve Lale’de bu teklifi reddetmişti. Aslı, Selen ve Pelin mayo bulmak üzere Pelin’in odasına çıkmışlardı.
- Filiz, Fırat hiç aşağıya indi mi?
- Siz gittikten biraz sonra indi, bir iki lokma bir şeyler yedikten sonra yine yukarı çıktı.
- İyi o zaman ben de bir Fırat’ a bakıp geleyim.