Sarpişkom || Texting

By terayaziyore

2.5M 148K 52.3K

-Tamamlandı- Bilinmeyen numara: Şşş Bilinmeyen numara: Aloğ Bilinmeyen numara: Sarpişkom Bilinmeyen numara: B... More

B İ R
İ K İ
Ü Ç
D Ö R T
B E Ş
A L T I
Y E D İ
S E K İ Z
D O K U Z
O N
O N B İ R
O N İ K İ
O N Ü Ç
O N D Ö R T
O N B E Ş
O N A L T I
O N Y E D İ
O N S E K İ Z
O N D O K U Z
Y İ R M İ
Y İ R M İ B İ R
Y İ R M İ İ K İ
Y İ R M İ Ü Ç
Y İ R M İ D Ö R T
Y İ R M İ B E Ş
Y İ R M İ A L T I
Y İ R M İ Y E D İ
Y İM R M İ S E K İ Z
Y İ R M İ D O K U Z
O T U Z
O T U Z B İ R
O T U Z İ K İ
O T U Z Ü Ç
O T U Z D Ö R T
O T U Z B E Ş
O T U Z A L T I
O T U Z Y E D İ
O T U Z S E K İ Z
O T U Z D O K U Z
K I R K
K I R K B İ R
K I R K İ K İ
K I R K Ü Ç
K I R K D Ö R T
K I R K B E Ş
K I R K A L T I
K I R K Y E D İ
K I R K S E K İ Z
K I R K D O K U Z
E L L İ
E L L İ B İ R
E L L İ İ K İ
E L L İ Ü Ç
E L L İ D Ö R T
E L L İ B E Ş
E L L İ A L T I
E l l i s e k i z
E l l i d o k u z
A l t m ı ş
Final
Özel Bölüm

e l l i y e d i

30.9K 1.5K 1K
By terayaziyore


Aman amaaan

Aman amaaan amaaaaan

Bu gözler neler görüyooorr

Aman yarabbiii

100k olmuşezz!!

100kaaaa

Halay çekme mod on 💃💃💃💃💃💃💃

Şaka maka, çok mutlu oldum lan. Hepinizi çok seviyorum. Hemde çoook. Umarım Sarpişkom ailesi çook çook daha büyür.

Hep benimle olanlara, çok teşekkür ederim.

Şimdi daha fazla duygulanmadan sizi bölüme atıyorum. Hadi by dkfkdld

..

Bir anda kolumdan tutup beni kaldıran Defne ile hafifçe sarsılsamda dengemi sağladım.

"Akşın hadi hadi!"

Beni çekelemeye başlayınca kafamı arkamda kalan Sarp'a döndürdüm. Üzgün bir ifadeyle ona baktıktan sonra direnmeyi bırakarak Defne'nin peşinden ilerledim. Beni sahadan çıkarıp soyunma odasına soktu. Kimsenin olmadığına kanaat getirince kolumu bırakıp bana döndü.

"Ayy!"

Heyecanlı çığlığı kulaklarımı yırtarken yüzümü buruşturdum. "Ne olduğunu söylesene bağıracağına" dedim. Elleriyle sarı saçlarını arkaya atıp heyecanlı gözleriyle bana baktı. O an Defne'nin müdürün yanından geldiğini hatırlayınca "bizim sınıfta mısın yoksa?" diye sordum yüksek bir ses tonuyla. Bir anlık duraksayıp kafasını kurcalayan bir şey varmış gibi düşündü.

"Ha şey, o konu. Evet sizin sınıftayım da onu geç. Çok daha başka bir şey oldu."

Söyledikleriyle kaşlarımı çattım. Bizim sınıfta olmasına sevinmiştim ama başka ne olmuş olabilirdi ki?

Yoksa...

"Ya hani ben geçen gün kantinden Cem ile konuşmak için kalktım gittim ya. Cem'i de peşimden sürükledim falan."

Konuşmasını bölerek hatırlattığı şeyle "haa" diye bir nida çıkarttım. Tabi ya. Hiç sormamıştım ona ne konuştuklarını. Aptal kafam. Unutmuştum.

"O gün tam konuşacaktık ki müdür beni yanına çağırınca konuşamadık. Bende bir daha o cesareti gösteremedim. Ama az önce müdürün odasından çıktığımda, karşılaştık ve bana o gün benimle ne konuşacaktın diye sordu. Bende geçiştirdim ama peşimi bırakmadı. Beni boş koridora çekti ve konuşmamız gerektiğini söyledi."

Anlattıklarıyla büyüyen gözlerim ile "ee sonra ne oldu" diye sordum meraklı sesimle.

"Sonra.."

(Defne'nin ağzından)

"Ya konuşmak istemiyorum dedim bırakır mısın kolumu?"

Sinirli ses tonum ona hiç etki etmemişti. Hala beni peşinden sürüklemeye devam ediyordu.

"Cem!"

Gerçekten sinirli bir şekilde adını sarf ettiğimde durup bana baktı.

"O gün sen beni konuşmak için sürüklerken ben böyle mi yaptım?"

Söylediklerine kaşlarımı çatıp cevap verdim.

"İstemiyorsan yapsaydın!"

Kafasını sağa sola sallayarak yürümeye başladı. Onu takip etmediğimi anladığında ise durdu ve  tekrar bana döndü.

"İki dakika Defne, sadece iki dakika ya" dediğinde pes ederek derin bir nefes verdim. Ve içimde ki heyecana yenik düşüp onu takip etmeye başladım. Yürüyerek laboratuvarın ve kütüphanenin kapladığı boş koridora gittik. Koridorun sonuna geldiğimizde ikimizde birbirimize döndük.

"Bak, belki bana hala sinirlisin belkide çok kızgınsın ama şunu bilmelisin ki ben de böyle olmuştum. İlk anladığımda ben de tıpkı böyle hissetmiştim. Empati kurmanı beklemiyorum senden. Çünkü benim yaptığım çok daha kötü şeylere sebep oldu. Üzgünüm. Gerçekten bunun için üzgünüm. Ve böyle sonuçlanacağını bir an için tahmin edebilseydim, inan ki yapmazdım. Ama edemedim. Kavga çıkacağını, Beril'in bu şekilde üstüne gideceğini tahmin edemedim. Yemin ederim ki tahmin edemedim Defne."

Söylediklerini bitirip gözlerime baktığında yüzünde olan bakışlarını kaçırdım. Pişmandı. Bende öyleydim.

"O gece seninle konuşanın ben olduğumu nereden anladın?"

Söyledikleriyle alakasız sorumu işittiğinde önce gülümsedi ardından cevap verdi.

"Anlamamak mümkün müydü?"

Sinirle kaşlarımı çatıp "o zaman sabah ben olmadığımı anladığın halde Beril'in numarasına yazmaya neden devam ettin. Bunu neden yaptın, başka bir şekilde cezalandırsaydın beni! Başka bir şey yapsaydın! Ama neden, neden bunu yaptın?"

Önce kaşlarını çattı. Ardından anlamadığını belli eden bir ses tonuyla konuştu. "Defne ben gerçekten konuşmadım ki onunla? Bunu daha önce söylemedim mi?"

Çatık olan kaşlarım daha da yaklaştı bir birine. Beril'in telefonunu elime aldığımda konuşuyorlardı? Bu nasıl mümkün olabilirdi ki?

"Ben o dediklerimi uydurdum?"

Nasıl ya?

"Ama ben o gün öğrenip Beril'in yanına gittiğimde konuşuyordunuz?" diye sordum. Ancak sesim mırıltı gibi çıkmıştı.

"Evet gün içinde bana bir kez mesaj atmıştı. Ama ben konuşanın sen olmadığını anladığımda ona görüldü atmıştım?"

Dediklerini yavaş yavaş algılarken şok olmuş bir ifadeyle baktım ona.

"Peki ya Beril'in söyledikleri?"

"Ne söyledi ki?"

Sorusuyla daha da afalladım. Anlaşılan her şeyden bi haberdi. Ve Beril beni ayakta uyutmuştu.

"Yok efendim o seni değil beni beğendi. Geceye nazaran sabah daha neşeli olduğumu düşündü. Gece onunla konuşan sendin sabahsa ben yani beni daha iyi buldu gibi şeyler."

"Yuh!"

Oldukça yüksek çıkan sesiyle yerimde sıçradım. "Özür dilerim seni korkutmak istemedim, ama tepkimide kontrol edemedim. Öyle bir şey hiç olmadı konuşmalar bende duruyor inanmıyorsan bak" deyip telefonunu çıkardı ve bir kaç saniye sonra telefonu bana uzattı. Şok içindeyken telefonu alıp açık olan mesajları okudum.

053..: Teşekkür ederim

053..: Neyse o zaman iyi geceler

Cem: İyi geceler :) (01:09)

053..: Günaydın :)

Cem: Günaydın

053..: Napün?

Cem: Okuldayım?

053..: heee dnjdjd doğru
(Görüldü)

053..: Neden görüldü?
(Görüldü)

"Ciddi olamazsın!"

Tepkimi gizleyemeyip dışa vurduğumda yavaşça telefonu ona uzattım. Konuşmaların dakikalarına bile bakmıştım. Her hangi silinmiş bir mesajda olamazdı. Ve gerçekten Beril ile benim konuşmam kolayca ayırt edilebilecek kadar farklıydı.

"Ben şimdi kaç gündür bunun yüzünden mi kendimi geri çekiyorum senden?"

Kendi kendime konuşuyor gibiydim. Gözlerimi ona çevirdiğinde beni anladığını söyleyemezdim. Kendi kendime gülmeye başladığımda Cem'in bakışları daha da anlamsızlaştı. Gülüşlerimin arasında konuşmaya başladım.

"Gerizekalı! Niye bana bunları daha önce göstermedin?"

Kendimi zar zor durdurup ona döndüğümde "ben biliyorsun sanıyordum" dedi. Gülümseyerek elimi kaldırıp koluna tuttum. Bakışları anlık olarak oraya kaysada onu kendime doğru çekmemle gözleri hızla açılıp yüzüme döndü.

Tamamıyla onu kendime çekip sarıldığımda burnuma vuran kokusuyla gülümsedim.

"Salaksın sen şu sarılmayı bu kadar geciktirecek kadar salaksın" diye mırıldandım gülerek. Kollarını belimde hissettiğimde gülümsemem daha da yayıldı dudaklarımda.

Sonra o gülüş kahkahaya dönüştü.

(Akşın'ın ağzından)

"Oha!"

Anlattıklarını bitirince bende tepkimi kontrol edemeyip bağırmıştım. Şu an aşırıaşırıaşırı mutluydum.

"Yani bu artık birliktesiniz mi demek oluyor?" diye sordum heyecanlı ses tonumla. Defne'de benimki gibi hatta benimkinden fazla olan bir heyecanla "ayy" diye uzata uzata bir nida çıkardı ardından "bilmiyorum ki, zil çalınca ben utancımdan hiç bir şey diyemeden koşa koşa buraya geldim" dedi. Şu an anlıma vurmak istedim. Defne'de maldı. Gerçekten iyi anlaşıyor olmamızı artık çok iyi anlıyordum.

"Peki artık bizim sınıfta olduğunu ve sürekli aynı ortamda olacağınızı biliyorsun değil mi? Yada listeler hala değişmemiş olsada ikimizinde beden dersinin çakıştığını hatırlıyorsundur umarım?"

Sanki bu ayrıntıyı yeni fark etmiş gibi bir hal aldı suratı. Aslında bunun sankisi falan yoktu. Tamamıyla bu ayrıntıyı yeni fark etmişti. Haline gülmemek için kendimi tutarken "bunu nasıl unuturum ya?" diye mırıldandı kendi kendine. O transa geçmiş bir şekilde suratında mimik oynamazken soyunma odasının kapısı tıklatıldı.

İlerleyip kapıyı açtığımda kapının ardında Sarp'ı gördüm. "Sevgilim hocalar yoklama almaya başlıyor gelmeniz lazım" dedi. Ama sanki dedikleri çok önemsiz bir şeymiş gibi bendeniz Akşın tarafından umursanmadı. Hızla ellerimi omuzlarına koydum ve bir kaç kez yerimde sıçradım. "Sarp çok güzel bir şey oldu!" dedim harfleri uzata uzata. Zannımca halime gülümseyip "ne oldu?" diye sordu.

"Akipek'le Defne oldu!" diye bağırdım.

Sarp hafifçe gözlerini açıp gülümsediğinde bende ona katıldım. Gülüşmemizin ardından Sarp son sözleri söylemiş ve bizi sahaya yönlendirmişti.

"E hayırlı oldu o zaman."

..

Günümü son iki derse kadar aşırı mutlu geçirirken son dersin boş olduğunu öğrenince aşırı aşırı aşırı mutlu geçirmeye başlamıştım. Defne hala bizim sınıfa geçmemişti. Yarından itibaren yenilenen listeyle gelecekti. Ancak ben yerini çoktan akocum kokocumun yanını boşaltarak ayarlamıştım zaten. bende Sarp'ın yanına duvar kenarına oturmuştum. Allah'ım en sevdiğim sıra! En arka, duvar kenarı!

Ayrıca gün içinde Defne ve Akipek sadece bir kez bizim zorumuzla yan yana gelmiş ancak ikiside hiç bir şey konuşmamıştı. Ben asıl utangaçlığı Defne'den beklerken Akipek çok daha fazla utanmış neredeyse öğle arasında onları aynı masaya oturttuğumda kızarıp bozarmıştı.

Beden dersinde Akipek ile konuşmuş bütün gerçekleri öğrendiğimi ve ona haksızlık ettiğimi bizim çok uzun süredir dost olduğumuzu ve asla sidik kokmadığımı söyleyip özür dilemiştim. Onunlada aramız düzelmişti. Bu gün her şey o kadar güzel gitmişti ki, hele ki son iki dersin boş olması gönlümü feth etmişti, bozulacak diye korkuyordum.

Üçümüzde çantalarımızı toplayıp sırtlandığımız gibi zil çalmadan sınıftan çıktık. Defne'nin yanına gidip ona gideceğimi söyleyecektim. Sarp yanımda Akipek biraz arkamda yürürken Sarp ortaya bir fikir atmıştı.

"Hadi bize gidelim."

Durup ona döndüğümde Akipek'de yanımıza ulaşmıştı. "O nereden çıktı?" diye sorma gereği duymuştum. Aslında güzel fikirdi. Hem Defne'de bu gün izinliydi. Sınıfı değişeceği için yoklamaya alınmamıştı. Oda gelirse mecburen aynı ortamda olacaklardı ve konuşmak zorunda kalacaklardı. Üstelik eve gitmek yerine Sarp ile daha fazla vakit geçirebilecektim.

"Ne bileyim. Şimdi eve erken gidersem ve annem bunu öğrenirse beni zorlayıp spor salonuna getirecek ama siz gelirseniz hem eğleniriz hem arkadaşlarım geldi diye Diana reyiz de beni salmış olur?"

Uzunca yaptığı açıklama bana çok mantıklı gelmişti. Defne'nin sınıfının önüne geldiğimizde hepimiz durduk. Akipek omuz silkip "bana uyar" dedi. Olumlu cevabın ardından Sarp bana dönüp "il mio amore? Sana uyar mı?" dedi. Yine o kelimeyi o müthiş aksanıyla kullanması gülümsememi sağlarken kafa salladım ve "olur" dedim. İlk kez evine gidecektim. İçimde belli belirsiz bir heyecan yeşerirken sınıfa girip Defne'nin oturduğu yere adımladım. Mutlu mutlu gülümseyip dalmış bir şekilde önüne bakıyordu. Bende yüzüme içten bir gülümseme yerleştirip önündeki sıraya oturduğumda irkildi. Ben olduğumu idrak edince rahatlayıp "ne oldu kanka?" diye sordu. Sırıtarak "dersimiz boş" dedim ritmik bir şekilde.

"Vay şanslı nıggılar sizi" dedi. Gülerek ayağa kalktım ve sıradaki çantasını alıp ona bakıp "hadi gidiyoruz" dedim. Şaşkınlıkla bana dönen gözleriyle "ben nereye?" diye sordu. Bu kez onu kolundan tutup kaldırdığımda kulağına doğru konuştum.

"Sarp bizi evine davet etti. Sen, ben, Sarp, Akipek."

Uzata uzata isimleri sayarken bilerek Akipek'i sona saklamıştım. Gözleri hızlıca büyüdü, adımları durdu. "Ben gelmem." Söylediklerini dinlemeyerek tuttuğum kolundan onu kapıya doğru çekmeye başladım. O hala itiraz ederken kapıya yaklaşmıştık bile. Kaçarı yoktu.

Kapının önünde bekleyen Sarp ve Akipek gülümserken Akipek utanıp kafasını önüne eğdi. Bu hali beni güldürüyordu. Mutlu mutlu kapıya doğru ilerlerken bir anda durmamı sağlayan suratla kaşlarımı çattım.

"Müsade eder misin Sarp?"

Sarp gelen sesle doğrulup arkasına döndü. Büşra'nın yüzüyle karşılaştığında gülen suratını düzeltip kenara çekildi. Büşra Sarp'a gülümseyip sınıfa girdiğinde gözleri beni buldu. Gülümseyen suratını aniden düz bir hale getirip yanımdan geçip gidene kadar göz kontağını kesmedi. Benim suratımda ki ifadeden ise bir haberdim ama artık kendimi zor tuttuğum çok iyi farkındaydım.

Hayır yani bu yaptığı neydi?

Bu kez ilerlememizi sağlayan taraf Defne olmuştu. Sınıftan çıkarken Sarp hızla koluma girmiş ve beni okuldan kaçırıyorcasına çıkarmıştı.

Sinirlenmeyecektim, hayır.

"Allah'ım yarabbim sen beni bu seviyesizlerle neden sınıyorsun ki? Benim hangi günahımın cezası bu? Hangi günahımın!"

Sinirli bir şekilde soluyup adımlarımı hızlandırdım. Bir an önce buradan gitmek istiyordum. Gerçekten bir an önce.

..

Sarp'ın evin ziline basmak yerine yarım saattir anahtarını bulma çalışmaları sona ermiş ve anahtarı en nihayetinde kapı deliğine yerleştirip kapıyı açmıştı. Yolda Kerem, Kerim ve Eren'i arayıp evde toplandığımızı isterseler gelebileceklerini ama yemek almadan gelirseniz kapıyı açmayacağını söylemişti. Çıkarcı sevgilim.

Ayakkabılarımızı çıkarıp eve girdikten yalnızca bir kaç saniye sonra içerden bir koşma sesi geldi.

"Abi! Abi! Abi! Abi! Abi!"

Bu sesin sahibi 'abi' kelimesini yanımıza gelinceye kadar tekrarladı, yanımıza ulaştığı gibi Sarp'ın kucağına atladı. Sarp kardeşi Emirhan'ı kucağına alırken "hoop koca adam" diye gülerek konuşmuştu. Şu tabloya ömrümü verebilirdim.

"Hoşgeldin de bakalım misafirlerimize."

Dediklerinin ardından Emirhan'ı kucağından indirdi. Emirhan ayaklarını yere koyduğu gibi en yakınında ben olduğum için önce bana baktı.

"Hoşgeldiniz, Ben Emrihan."

Kurduğu cümle ile şaşırarak uzattığı eline baktım. Sanki karşımda benimle yaktaş biri var gibi hissetmiştim. Halbuki şu an karşımda duran çocuk henüz 10 yaşındaydı. Uzattığı elini tutup sıktığım sıra "merhaba ben," Akşın diye kendimi tanıtamadan lafa atıldı.

"Akşın abla?" diye sordu tereddütlü bir şekilde. Tereddütünü anlayamayıp başımı salladım ve "evet" dedim gülümseyerek. Adımı nereden bildiğini bilmiyordum ancak mütüş bir hızla çalışan beynim %99 Sarp'ın sayesinde diyordu.

Emirhan elini kalbinin üstüne koyup "ohh" dedi.

"Yine pot kırdım sandım abi!" dedi korkulu sesiyle. Ve hızla bana döndü.

"Abim bana senden çok bahsediyordu. Ve bende yanlışlıkla eve gelen bir arkadaşını sen sanıp Akşın abla demiştim. Ama kızın adı Büşra'ydı ve öyle söylediğim için çok sinirlenmişti. Yine öyle bir şey oldu sandım!"

Emirhan oldukça telaşlı konuşmuştu. Ve konuştukları her seferinde kaşlarımı bir milim daha çatmamı sağlamıştı. Büşra, Sarp'ın evine mi gelmişti? Birliktelikleri hiçte fazla sürmemişti oysa.

"İşte şimdi pot kırdın koca adam."

Sarp'ın mırıltısını duyduğumda silkelenip kendime gelmiştim. Bozulduğumu belli etmemeye çalışarak zorda olsa Emirhan'a gülümsemeye çalıştım.

"Sonunda yengemle tanıştım!"

Bu söyledikleri beni gerçekten güldürürken uzanıp saçlarını okşadım. Saçları tıpkı Sarp'ınkiler gibiydi. Birbirlerine çok benziyorlardı. Emirhan Akipek'i tanıdığı için bende olan ilgisini çekip Akipek'e doğru bir iki adım koşup beline sarıldı "hoş geldin Cem abi!" dedi. Akipek saçlarını okşayıp "hoş buldum delikanlı!" dedi. Son olarak Emrihan'ın bakışları Defne'ye yöneldi. Bir kaç saniye onu incelemesinin ardından bize döndü.

"Bu barbie kim?"

Az önceki sinirimi sonraya saklayıp bende herkes gibi gülmeye başladığımda Defne tanışmak için eğildi, Emirhan ile aynı boya geldi ve elini ilk uzatan o oldu.

"Ben Defne" dedi. Emirhan elini tutup sıktı. "Bende Emirhan ama sen bana Emir de, çünkü Emirhan denilince uyuz oluyorum. Delikanlı, veya koca adamda tercihimdir" deyince az önce dinen kahkahalar tekrar yükseldi. Bu çocuk aşırı komikti. Hayatımda hiç bir çocuğun böyle mantıklı ve komik konuştuğuna şahit olmamıştım. Defne "peki ben sadece bana özel bir lakap bulsam? Olur mu?" diye sorunca Emirhan gözlerini kıstı.

"Bende sana Barbie diyeceksem olur" dedi.

Defne gülerek "tamam olur" dedi ve düşünür gibi yaptı. Sonra "bende sana Ken diyeyim o zaman?" dedi ve bir onay beklediğini belirten bakışlar atmaya başladı. Emirhan bunun hoşuna gittiğini belli eden gülüşüyle kafasını salladı. O sıra Akipek'de Defne gibi eğilip "delikanlı! Kıskanıyorum ama oda yengen senin" deyince Defne ve ben gözlerimizi kocaman açıp ona baktık. Emirhan da dönüp Akipek'e baktı ancak onun gözünde şaşkın bir ifade yerine sinsi bakışlar vardı.

"Sanada Ken diyor mu?" 

Akipek duyduğu soru karşısında bir kaç saniye afalladı ve sonucunda başını hayır anlamında salladı. Emirhan daha çok sırıtarak "o zaman günah benden gitmiştir" deyince tekrar tekrar güldük. Tabi bu gülüşlerimize Akipek katılmamıştı. Suratında ki ifade konuşsa 'ulan 10 yaşındaki çocuğa ezildik' derdi.

Sarp "bana bak koca adam, bazen hızını alamıyorsun gözümden kaçmıyor. Kendini tut! Birde hadi içeri girelim artık ya ayaklarım ağrıdı" dediğinde salona açıldığını tahmin ettiğim kapıya doğru yürümeye başlamıştı bile. Bizede gülerek onu takip etmek kalmıştı.

Hepimiz salona geçip oturduğumuzda huyum gereği gözlerim ile salonda ki her şeyi analiz etmeye başlamıştım bile. Salon çok güzel döşenmişti.

"Ufaklık, senin kursun yok muydu?"

Sarp'ın sorusuyla Emirhan bacaklarını üst üste atıp ona döndü.

"Bir türlü öğrenemedin kursumun saat üçte başladığını" dedi hayıflanarak.

Çocuğun ağzından çıkan her cümle etrafta bir kahkaha tufanı yaratıyordu.

"Neyse etrafı dağıtmayın sonra annem bana toplattırıyor. Ben çantamı hazırlamaya gidiyorum" deyip oturduğu yerden kalktı. Ve salondan ayrıldı.

"Ya ben bu çocuğu yerim!"

Bu sevgi dolu cümle Defne'den çıkmıştı. Ona katılarak "bende ya büyümüşte küçülmüş derler ya canlı kanıtı gibi maşallah" dedim. Sarp sırıtarak "evimizin babasıdır kendisi" dedi. O sırada telefonu çalınca ortamdaki muhabbet dağıldı ve o cebinden çıkardığı telefonu aramayı yanıtlayarak kulağına koydu.

"Ha? Olur. Tamam. Yahu tamam diyoruz kapat. Kerem boş yapma. Harbi mi! Kankam be hadi hemen gel iki gözümün çiçeği. Bekliyoruz! Tamam görüşürüz."

Konuşmasını sonlandırıp telefonu koltuğa bırakınca "Kerem herkese burger alıp geliyormuş!" dedi heyecanlı bir sesle. Şimdi anlaşılmıştı neden bir anda konuşmasının değiştiği.

"Akşın gelsene, biz mutfakta masayı hazırlayalım" deyip oturduğu yerden kalktı. Tam kalkacağım sıra karşımda oturan Akipek "ne masası zaten her şey hazır paketle gelecek?" diye sordu şüpheli bir bakışla. Sarp kaş çatarak ona döndü. "Sana ne kardeşim halla halla" diye kızarak bana döndü. Oturduğum yerden kalktığımı görünce kapıya doğru ilerledi. Bende onu takip ettim.

Mutfağa geçtiğimizde ilk defa görmemin verdiği merakla önce bir kaç saniye etrafı inceledim. Ardından Sarp'a çevirdim gözlerimi ve beklemeye başldım. Ellerini mutfak tezgahına yasladı ve derin bir nefes aldı.

"Sen sormadan ben anlatayım dedim."

Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "Emirhan'ın dedikleri" diye hatırlattı. Kaşlarımı kaldırıp hatırladığımı belirten bir nida çıkardım. Sarp suratına ciddi bir ifade yerleştirip konuşmaya başladı.

"Eve sadece bir kere geldi oda zorunda kaldığı için. Evde Emirhan'da vardı. Biz onunla uzun bir ilişki yaşamadık ve zaten o zamanlar küçüktük dediğim gibi zorunda kalmasaydı böyle bir şey olmazdı. O kadar ileri boyutta değildi ilişkimiz yanlış bir şey düşünmeni istemiyorum. Anneme bile kızar diye söylememiştim. Emirhan o zaman çok daha küçüktü bu olayı nasıl hatırlıyor ona bile şaşırıyorum. O konuşmaya başladığından beri benim dert ortağımdır. Yani 4 yılda ona sıkça senden bahsedip dururdum. O gün Büşra'yı görünce sen sandı. Akşın abla dedi. Öyle işte."

Anlattıklarına sadece kafamı salladım. Dudaklarını yalayıp "kızdın mı?" diye sordu. Gözlerine bakıp hafifçe gülümsedim. "Neden kızayım? Geçmişte olan bir şey." Rahatlamış gibi derin bir nefes verdi. Aramızdaki mesafeyi üç adımda kapayarak kollarını bana sardı. Kısaca sarılıp geri çekildiğinde "beni asıl kızdıran asıl sinirlendiren ne biliyor musun?" dedim. Ellerini tekrar tezgaha yaslarken gözlerinde ki meraklı bakışlarla sordu.

"Ne?"

"Büşra'nın hareketleri. Süreki bana bakması omuz atması ve son yaptığı şey. Beni gerçekten sinirlendiriyor" diye açık açık söyledim. Kafasını sallayarak "sinirlenmekte haklısın sevgilim aynısı bana olsa bende sinirlenirdim" dedi. Aslında yarı yarıya bitmiş olan konuşmamızı Emirhan'ın sesi sonlandırdı.

"Abi servisim geldi ben gidiyorum" dedi mutfağın kapısının önündeyken. Onunla beraber kapıya kadar gidip hepimizle vedalaştıktan sonra servisine teslim etmiştik.

Ardından salona yönelip girmeden önce içeride yalnız olan Akipek'i ve Defne'yi gizlice kapının önünden kontrol ettim. İkiside başını öne eğmiş öylece oturuyordu. Yav iki kelam edin sizde ya! Ben bile bu kadar utanmamıştım. (Yazar buna inanmadı)

İçeri girdiğimizde daha oturmadan çalan zille Sarp tekrar kapıya yöneldi. Giderken "Kerem'lerdir" demişti. Kısa süre içerisinde dediği gibi Kerem, Kerim ve Eren ellerinde Burger King poşetleriyle içeri girince kısa bir selamlaşmanın ardından hemen mutfağa geçilmişti. Mutfakta aklıma gelen telefonum ile onları orada bırakıp koridorun ucundaki portmantoya asılı ceketime ilerledim ve cebinden telefonumu çıkardım. Bir kaç şeye bakarken mutfağa geri gidip boş bir sandalyeye otururdum.

Bütün paketler açılıp herkese dağıtılmıştı. Fazla aç değildim. O yüzden hamburgeri hiç açmadan sadece patateslerden yemeye başlamış ve hamburgeri Sarp'a vermiştim. Oda bunu seve seve kabul etmişti zaten.

Bütün yemekler bitince her kes tokluğun verdiği mutlukla arkasına yaslanmış gülümsüyordu. Sarp kalkıp bütün çöpleri bir poşete koydu ve elindeki çöp torbasını kaldırıp beylere baktı.

"Ee çöpü atmak için kimler gönüllü?" diye sordu. Akipek karnını ovuştururken "giderken atarız işte" deyip Sarp'ı geçiştirdi.

Sarp tek elini beline koyup "yalnız Diana reyizin radarlarına yakalanmamak için üst sokaktaki çöpe atılacak. Buger yediğimi öğrenirse beni ss.." sözlerini yarıda kesip gülümseyip bana baktı "beni döver" dedi. Haline gülümseyip çenemi elime yasladım. Annesi gerçekten beslenmesine dikkat ediyordu. O sıra uzun süre üzerine Defne'nin sesini duydum.

"Millet!"

Hepimiz Defne'ye bakarken Defne sadece bana bakıyordu.

"Akşın, bunu sana göstermeliyim ama lütfen sakin ol!" dedi. Söyledikleriyle çatılan kaşlarıma hakim olamamıştım. Ardından elindeki telefonu bana uzatınca uzanıp aldım. Ve karşıma çıkan Instagram gönderisiyle öylece bir tepki veremeden donup kalmıştım.

                             147 beğeni 13 yorum
@Büşratunc01: Özledim..

Continue Reading

You'll Also Like

841K 58.2K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
485K 31.7K 52
Anonim: İzmir'den kalktı tren Anonim: Ankara'da yaptı fren Anonim: Bu mesaja cevap vermeyen Anonim: Ya pezevenk ya da götveren *
1.6M 53.3K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...
1.6M 59.2K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...