one step closer

By GoddessHerondale

21.7K 2K 2.9K

louis asi bir özgürlükler prensi ve aşk nedir bilmiyor; harry ise ona bunu öğretmekte kararlı (zor yollarla b... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.2
1.3
1.4
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5: final

1.1

1.1K 129 227
By GoddessHerondale

bölüm sınırı 70 oy yine

"Z-Zayn'in velayetini alan kişi mi?"

Bu sözler –bu delici, akıl kârı olmayan bu çılgın sözler! Welton Mülkü'ne gelişimden beri yanımda yatan o zayıf, esmer çocukla olan tüm anılarımı baştan sona gözden geçirmemi sağlamıştı: Daha ilk günden soğuk tavrı üstüme geçmişti. O gece herkese berbat davranırken Liam ve Niall üstüme gelmiş, adapte olmam için her şeyi yaparken kollarını bağlayarak uzandığı yatağından kılını bile kıpırdatmamıştı. Futbol seçmelerine girip kazandığımda sahanın öbür ucundaki gülümsemesi, benim uyuduğumu zannederken ablasıyla telefonda konuşması –ses tonunun yumuşaklığı ve sıcaklığı içime dokunmuştu– duşta çarpışmamız, aynı tarz giyindiğimiz için askıda kıyafetlerimizi hep karıştırıp birbirimizin giysilerini giymemiz, dövmelerimi kapatmak için verdiği dahice fikirler, piercingimi takmak için yardım edişi, kahvaltıdaki alaycı konuşması, tutarsız tavırlarına rağmen sakinliğini hep koruyup en sonunda patlaması. Bu çocuğu bu kadar sessiz yapan şey neydi, hep bunu düşünüyordum. Oysa şimdi her şeyi anlıyordum. Harry'e olan ilgisini, bu eve neden sadece onun girebildiğini, bana neden şımarık olduğumu söyleyişini. Çünkü onun hiçbir şeyi yoktu ve ben her şeye sahiptim. Annem öldüğü için kahrolsam bile onun Harry'i taciz eden bir ebeveyni vardı. Çocukluğundan beri de bu mülke tıkılıp kalmıştı ve hiçbir zaman maddi durumuyla ilgili herhangi bir şeyi merak edip sormamıştım. Liam ve Niall da anlatmıyorlardı ki bildiklerini bile düşünmüyordum. Ona attığım yumruktan sonra yüzündeki ifadeyi hatırlayınca mide spazmı geçiriyorum sandım.

"Lou, Lou iyi misin?" Harry'nin sesiyle ona tutunmak zorunda hissederek kollarımı öne uzattım.

Harry hemen beni kabul edip sarıldı. O kısacık an boyunca hiç bu kadar huzurlu hissetmediğimi düşündüm. Fakat bu oldukça saklı bir gerçeği de bana hatırlattı. Harry'nin bana yaptığı etkiden hoşlanmamaya başlamıştım.

"Sigara içeceğim," dedim kollarından sıyrılırken.

"İçme," dedi cebimden çakmağımı çıkarırken. "Bu seni öldürecek."

"Yalnızca sigara olmayacak," dedim odadan çıkarken.

Paketi henüz koridorda çıkarıp bir dalı yakarken kilitli olmayan boş bir oda buldum. Ders kitapları ve iyi aydınlatan şık bir gece lambası vardı. Üstelik Harry gibi kokuyordu. Böylece sigaramdan bir nefes alıp kendimi geniş yatağa attım. Biraz düşünmeye ihtiyacım vardı. Ya da düşünmemeye.

Harry birkaç dakika içinde odaya girdi. Kıvırcık bukleleri beyaz çehresini muhteşem bir şekilde sarıyordu. Yüzündeki yumuşak ifade sert çene çizgisini ve hafifçe büyük burnunun erkeksiliğini bile örtüyordu. Gözlerimizi hiç ayırmadan yatakta benim hemen yanıma uzandı.

"Külleri yere dökülmüş," dedi alçak bir sesle. Sanki odada bizden başka biri varmış gibi.

"Bu okuldan gitmek istiyorum," dedim aniden.

Yastık olmadan yattığımız yatağın üstünde başını yana çevirince ona uyarak başımı ona doğru çevirdim.

"Neden?" dedi.

"Hayatım rastgeleydi ve mutluydum şimdiyse her şeyi çok fazla düşünüyorum. Ayrıca Zayn..."

"Gitme Louis," dedi sözümü keserek.

"Ama buraya ait değilim, herkes böyle düşünüyor. Zayn bile bugün bunu söyl..."

"Sikerler Zayn'i!" diye bağırdı aniden doğrularak. Yatakta yerimden sıçradığım için beni korkuttuğunu düşünerek doğrulduğu yerden eğilip omzuma bir öpücük kondurdu. Belki seks esnasında içinden bambaşka biri çıkıyor olabilirdi ama bu hâli daha farklıydı. Kararan gözbebeklerinden geçen duygular karışıktı; sitem, kızgınlık, panik, acıma... "Bak, anlamıyorsun Louis. Ait olduğun yer illa orası olmak zorunda değil."

Onu üzerimden ittirmeye çalıştım. Geniş gövdesinde yakışıklı suratı omzuma dayanmış, uzun kirpiklerinin altından bana bakıyordu. "Kes şunu! Zayn'le eski sevgili misiniz?"

Birden kafasını kaldırıp kaşlarını çatarak diklendi. "Bu ne saçma bir soru böyle? Tabii ki hayır!"

İçimden gizlice bir rahatlama nefesini dışarı bıraksam da havalı görünmeye çalışarak saçımla oynadım. Sessizlik aramızda bir yılan gibi kıvrılıverdi birden.

"Harry," dedim bakışlarımı kaçırarak. "Ben bu okuldan gitmek için her şeyi yaparım."

Kırgınlığı gözlerinden kitap gibi okuyabilmek canımı yaktı.

"Madem istiyorsun, durma öyleyse."

"Bana yardım et," dedim ellerini tutarak. "Şu zamana kadar bana hep yardım ettin. Bu gece bile ettin. Ondan önce ettin, her zaman. Son kez bana yardım et Harry."

Kaşları mümkünmüş gibi iyice çatıldığında parmaklarını saçları arasından geçirip ayağa fırladı. Hızına karşı korksam da yüksek sesiyle kendime gelmiştim. "Gitmeni istemiyorum, Louis. Sana yardım etmemi nasıl bekleyebilirsin?" Odanın içinde volta atmaya başladığında kucağıma bir yastık çektim. "Yıllardır bu mülkte babamın yadigârını yaşatmak için annem ve ben didinip durduk. Gemma'nın umurunda olmadı, hep yalnız başımaydım. Koşup oynamak, yaramazlık yapmak yerine piyano çalar, ders çalışır ve kitap okurdum. Beni senin gibi serbest bırakmazlardı; yaşıtlarımla dolu olan bir okulda arkadaş edinemiyordum. Bir gün blu çağıma eriştiğim günlerde annemin ofisinde bir ailenin gelişine tanık oldum. Galiba on dört yaşındaydım. Tüm bu çılgınlık hâli işte o zaman başladı.

"Elizabeth Delacour, nam-ı diğer Zayn'in velayetini alan kadın. Fransız bir tanrıça gibi ofisin ortasında oturuyordu. Yanında ise Zayn vardı. O zamanlar dövmeleri yoktu. Sessiz sakin ve pısırık bir çocuktu. Daha ilk dakikadan annem bizi bahçede oynamamız için odadan gönderdi. Zayn benden iki yaş sekiz ay kadar küçüktü. İlk defa bir arkadaşım olmasına çok sevinmiştim. Çünkü Zayn Fransa'da oturan arkadaşlarını bırakıp buraya gelmişti. O da yalnızdı ve bir süre öyle olacak gibiydi. Kısa sürede okula başladı, Bayan Delacour ise hâlâ bir genç kız olarak benim şuan bulunduğum konumda müzik öğretmeni olarak staja başladı. Onunla müzik yapmaktan hoşlanmaya başladım. Bilirsin sosyal anlamda sosyete arasına girmek hariç ilişkiler konusunda her bakımdan yetersiz bir çocuk olarak, ergenlik ve geri dönülmez bir hata sonucu bir gün onu öpmeye kalktım. Beni geri itip kaçarken yaptığıma pişman olmuştum bile; bana bu nimetleri veren o tatlı genç kadını öpmüştüm sonuçta. Bayan Delacour o zamandan beri benim yanıma gelmekten çekinmeye başladı, bir şekilde hep benden kaçıyordu. Aradan zaman geçtikçe büyüdüm fakat içimde hâlâ ona karşı bir arzu taşıyordum. Bir akşam müzik odasında bu arzunun karşılıksız kalmadığını anladım. Böylece benden yaşça büyük hoş bir kadın sevgilim olmuştu. Zayn'le beraber şimdi kaldığımız odada kalıyorduk. Senin yatağında uyuyordum, hayaller kuruyordum. Müzik yapma fikri ilk kez o zaman aklıma geldi. Bunu Zayn'le paylaştığımda çok mutlu olmuştu. Ama vakit akarken Zayn değişmeye başladı. Elizabeth'i benden kıskanıyordu çünkü onun sahip olabileceği tek aile oydu. Böylece bizim onsuz geçirdiğimiz vakitlerde bizi gözlemeye başlamış. Bir gün bizi yakaladı. Kontrol belki Elizabeth'te olduğundan korktu ve onu durdurmaya fırsatımız olmadan anneme haber verdi. Böylece Elizabeth'i götürdüler. Zayn beni koruduğunu düşünerek ailesini yok etmişti ama beni koruduğuna inanmıştı! Onu yüzüstü bırakamazdım. Kaybettiği ailesi olmak zorundaydım. Bir elim hep onun elinde durmaya başladı fakat ilişkimiz zamanla koptu. O sınıfta kaldı ben ise üst üste sınıf atladım. Annem o saçma disiplin kuralını ortaya attı. Zayn'le artık pek konuşmuyoruz bile. Ve ben yeniden yalnızım Louis..."

Böylece aradan uzun bir süre geçti.

Dakikalar yıl gibi geliyordu. Burayı terk etmeliydim, buradan gitmeliydim.

Duyduklarımın ağırlığı omuzlarıma Tanrı'nın elleri gibi bastırarak ağırlık veriyordu. Yatakta olmasam yere yığılıp kalacağımdan emindim. Sonra Harry yatağa yürüdü. Ayakta duruyordu; bu açıdan kafamı kaldırıp oma bakamazdım bile. Boynum ağrıyordu ve kulaklarım yüksek basınçlı bir yerde uzun süre kalmışım gibi uğuldamaya başlamıştı. Harry eliyle çenemden kavradı.

"Gitme."

Cevap vermedim.

İşin canımı yakan kısmı tüm bunlara ne tepki vereceğimi bilmememdi. Ona "neden daha önce anlatmadın?" diye soramazdım. Onun hiçbir şeyi değildim.

"Gitme," dedi daha kısık sesle. Çenemde duran eli elmacık kemiklerimden yanaklarımı okşadı. "Gitme, Lou." Öpücükleri saçlarımda geziniyordu. "Gitme, gitme."

"Bunu zorlaştırma," dedim ellerini ittirerek.

İki eli yeniden yanaklarımı buldu. Başımı kaldırarak yüzüne bakmamı sağladığında gözlerimiz buluştu ve bir an için tüm gezegenler aynı hizaya geldi gibi hissettim. Kanım deniz olmuş gibi çekiliyordu kumsaldan. Gözleri öyle yeşildi ki baktıkça köklerine karışacak kadar derin, derin derin toprakları olmak istiyordum yeryüzünün. O kısacık an Harry'nin dizleri üstüne çöküp bana yaklaşmasıyla yalnızca ikimizin yarattığı bir dünyayı kurmamı sağladı.

Harry elleriyle yüzümü kendine çekerek dudaklarımızı birleştirdi. Yavaş, sıcak, tutkulu.

"Gitme."

Bir öpücük daha.

"Gitme Louis."

"Harry belki hikâyemizin bitme vakti gelmiştir."

"Louis hikâyemiz daha başlamadı bile." Harry itiraz ederek kollarını belime sardı. "Bırak sürsün, bırak olması gerektiği gibi olsun. Bırak bizden bir mucize..."

"Öyle bir şey yok Harry, siktiğimin beyaz atlı prensi değilsin!"

Ona direnmeye çalış, Louis.

"Ama sen benim prensesim olabilirsin."

Kollarıyla belimden beni kucağına çektiğinde yataktan halıya doğru Harry'nin kucağına yuvarlandım. Vücutlarımız tamamen bütünleşti ve beni iyice kucağına çekerek kalçalarına oturttu.

Halıya dökülmüş bukleleri; parlak yeşil gözleri, kızarmış yanakları. Gitsen bile bunları unutabilecek misin Louis?

"Bunun adı ne?"

"Bunun adı..." Harry halıda yerlerimizi değiştirerek beni yumuşak yüne yatırdı. "Aşk."

Aşk.

Vücudumda kalan son gücü Harry'i göğsünden ittirerek kullandım. Yerde afallayarak kendini toparlayamadan uzandığım halıdan sarsak, boş bir hareketle kalkıp merdivenlerden koşarak indim. Ceketimi alıp ayakkabılarımı giyerken üstümde ona ait giysileri umursamadım. Peşimden onlarca kez adımı seslendi. Fakat alabildiği tek geri dönüş kapının çarpma sesiydi.

*

(y/n: meet me in the hallway'i açın)

Pazartesi, çarşamba, cuma, pazar... günler ay ve güneş gibi birbirini kovalıyordu. Gözlerimi açtığım bir gün beş saniye içinde kendimi saatler sonrasında buluyordum. Güneş doğmadan önce sabah saat beş, güneş battıktan sonraki gri gökyüzü ile aynı hâle geldi.
Yağmurlar yağdı, gözyaşlarım aktı.

Öte yandan işleri biraz olsun yoluna koymayı becermiştim. O geceden sonra vadideki evden döndüğümde odamızın ışığını açık gördüğüm o an, Liam içeri girdiğim an annemi ilk kez hatırlatarak beni kucaklayarak iyi olduğumdan emin olmuş, rahatlıkla verdiği nefesi omzuma doğru üflemişti. Niall'ın yanıma gelişini, üşümekten morarmış yüzümü öptüğünü ve endişeden uyuyamadığını anlattığını hatırladığım gece. Zayn'in gün doğarken tan vakti Niall ve Liam'ın uyuduğunu bilerek bana söylediği o iki kelimeyi hatırladım: "İyi geceler."

Sınavlarımız bittiğinde aralık ayı çoktan sonlanmak üzereydi. Okulda yapılacak Noel Balosu için Liam hazırlıklara başlamıştı. Zayn'le barışmamız, bizi sürekli beraber takılır hâle getirmişti. Tuvalete bile artık birlikte gidiyorduk ve sevgili olduğumuzu bilen insanlar ikimizi nerede görürse görsün iyi dileklerini iletmekten çekinmiyorlardı.

Geniş balo salonunun arka camlarından birinde Zayn'le yaptığımız sigara kaçamağı esnasında gözüm vadideki eve kaydı. Bunu fark eden ela gözleri kibirle suratıma çevrildi.

"Farkına varman iyi oldu, Louis. Harry'nin âşık olamayacağını sana söylemiştim." Omuz silkerek sigarasından bir nefes aldı. Dışarı üflediği duman soğuktan oluşan nefesiyle dışarı karıştığında titreyen ellerimle ben de bir nefes çektim.

Pencerenin pervazında beş kat yüksekten düşme tehlikesiyle yerimde kıpırdandım.

"Baloya kimle gideceksin?" diye sordum konuyu Harry'den değiştirerek. Kendime bile itiraf edemediğim bir yanım Zayn'in dudaklarından Harry'nin adını duymak istemiyordu.

Zayn sırıtarak kolunu omzuma attı. "Benim bir sevgilim var, unuttun mu?"

"Kes şunu," dedim gülerek. "Ot içmek istesem beni durdurabilir misin?"

Elimizdeki sigaraları gösterek pis pis baktı. "Haftasonu çarşıdan alırız. Giyecek bir şeyin var mı?"

"Çarşıda ot mu satılıyor?" dedim kaşlarımı kaldırarak.

"Nereye gideceğini biliyorsan."

"Takım falan giymeyeceğim."

"Yapma ama! Eğlenceli olacak," dedi yüzünü buruşturup.

"Yüz ifaden de bunu söylüyordu zaten," dedim omuz atarak. İzmariti bir fiskeyle camdan aşağı fırlattığımda Zayn son kalan tütünü ciğerlerine yolladı. Ve sonra en uygunsuz anda hatırlayacağım bir hareketle konuşmaktan açık kalan ağzıma üfledi.

Şaşırmış ifadem onu gülümsetti. "Sadece yapmak istedim."

"Özür dilerim," dedim soğukta titreyen vücudumu Zayn'in zayıf gövdesine iyice sararken.

Biçimli suratında kaşları çatıldı. "Neden?"

"Bunun için..." Dudaklarımızı tek bir hamleyle birleştirdiğimde elleri saatle kurulmuş gibi yanaklarımı buldu ve beni kendine çekerek öpücüğüme karşılık verdi. Dili dilimle buluştuğunda çaresizce yüzüne soludum. Tütün, nane ve Zayn gibi kokuyordu. O gizemli çocuk gibi. Kollarımı boynuna dolayıp siyah saçlarına parmaklarımı sardım. "Zayn..."

Balo salonunun askılıkları arasından gelen bir sesle başımızı aynı anda o yöne çevirdiğimizde hiçbir şey olmadığını gördük.

"Bakayım," dedi ve zıplayarak pencereden indi. Askılıkları kontrol ettiğinde söyleniyordu. Aşağı inip camı kapattığımda yanına geldim.

"Kimse yok," dedi basitçe. "Liam gelip gitti sanırım."

Arkasını döndüğünde donakaldım. Çünkü ellerinde Harry'nin vadideki evinde kaybettiğim mavi atkım duruyordu.

Harry buradaydı.

Bizi görmüştü.

*

kitap aşkı memnu'ya döndü ya zayn elizabeth'e, elizabeth harry'e, harry lou'ya sonra hepsi lou'ya ahahgajs

gidişat tam istediğim gibi gidiyor bundan sonrası için bolca zourry olacağını söyleyebilirim

istediğiniz bir şey varsa görüşlerinizi lütfeeen yazın,
herkesin isteği doğrultusunda bir sahneyi kitaba MUTLAKA ekledim şu zamana kadar

oy vermeyi unutmayın, sizi çoooook seviyorum❤

13.07.2019

Continue Reading

You'll Also Like

3.5K 370 33
Elinden geliyorsa.. azcık sevsene beni
29.3K 3K 23
kusur dedigin her bir zerreni operim
7.2K 681 7
Bir büyücü, tahta çıkmak için büyü kullanmayı ve Camelot'a sihri geri getirmeyi umarak krallığa gelir. Ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın, Arthur aşk b...
111K 10.8K 40
Harry, yanlış numaraya mesaj attı ama bunun için hiçbir zaman pişman olmadı