My Brother's Boyfriend

By Geber_it

241K 21.3K 44.7K

"3. Dünya savaşına çıkmıyorsun Taehyun, eve gitmeliyiz." Sinirle bana döndü. Eğer insanlar bakışlarıyla birin... More

×Tanıtım×
×1×
×2×
×3×
×4×
×5×
×6×
×8×
×9×
×10×
×11×
×12×
×13×
×14×
×15×
×16×
×17×
×18×
×19×
×20×
×21×
×22×
×23×
×24×
×25×
×26×
×27×
×28×
×29×
×30×
×31×
×32×
×33×
×34×
×35×
×36×
×37×
×38×
×39×
×40×
×41×
×42×
×43×
×44×
×45×
×45.30×
×46×
×47×
×48×
×49×M
×50×
×51× Final
Duyuru duyuru duuyyuuruuuuu
Vmin'e merhaba diyin çabuk

×7×

5.3K 556 1K
By Geber_it

Bana bakın şimdi

Zlöföwösöaösö cidden çok sinirleniyorum.

Kitap yüzünden sürekli Jungkook hakkında linç yiyorum ve bu canımı sıkmaya başladı. Nedir sizin bu ficleri aşırı ciddiye alma olayınız ya? İyice gerizekalı oluyorsunuz cidden.

Her ficte kötü şeyler yapan biri olabilir. Ben bu fic için Jungkook'u seçtim. Başkasında Jimin'i seçerim diğerinde Taehyung'u. Ya kötü karakter bile değil, hiçbir şey yapmamış daha. Bu benim kararım ve bu kararın saygı çerçevesinde yorumunuzu yapmayacaksanız sağ köşedeki geri tuşuna basarak hikayemden çıkarsanız sevinirim. Kimseyi zorla burada tutmuyorum.

Siz istiyorsunuz ki Jungkook hikayede bir sürü bokluk yapsın, herkesin hayatını bitirsin, birine tecavüz falan etsin ama onu gömme, ona kötü şeyler yapma, onu ezme. Abi ruh hastası mısınız siz dpeöesösçsşzöeö

İşte okuyor kitabı mesela Jin Jungkook ailesini öldürdüğü için ona kötü zamanlar yaşatıyor. O da giriyor mesaj bölümüne JUNGKOOKA ÖYLE YAPMA. ONU EZMEYİN. JUNGKOOK NİYE KÖTÜ KİŞİ OLUYOR?

Bebeğim, canım, güzelim. Sadece bir kitap. Bak altını çiziyorum. Sadece bir kitap.

İstersem dünyadaki en kötü kişi yaparım. ALT TARAFI KİTAP YA

Ya bakın anlamıyor değilim. Bende okuduğumda üzülebiliyorum. Ama gidip de her boku yapmış bir karakter üzüldü diye ortalığı karıştırmıyorum. Zamanında kötü şeyler yapmış şimdi pişman eyvallah. Suçsuz halde çok kötü davranılmış ona da eyvallah.

Abi lütfen ya, gözünüzün yağını yiyeyim şu ficleri bu kadar ciddiye almayın. Allah belamı versin sizin yüzünüzden hikayeleri silmek istiyorum. Tiksindim yemin ederim.

Hadi ben Jungkook'u ficte kötü karakter yaptım, ezdim, ficin sonunda hak ettiğini buldu. Eeee noldu şimdi? Yaptım da ne oldu? Kıyamet günü mü geldi? Dünyanız mı durdu? Her şey yok mu yoldu?

Ha ben bu ficte Jungkook'u kötü kişi yaptım ya O da okuyup ağlıyordur, şimdi beni niye kötü karakter yaptı, beni niye gömüyor diye.

Ciddiyim. Böyle yapacaksanız okumayın. Aptal davranışlarınıza göz yumacak değilim. Sonra ağlıyorsunuz üstüme geldi, laf attı bağırdı diyerek.

Ayrıca boşunuza parmaklarınızı da yormayın bence. Sizin yorumunuz için aklımdaki hikayeyi değiştirecek değilim. Bu böyle bir kitap olacak. Okuyup okumamak size kalmış.

ÖZÜR DİLERİM CEYKEYİM SENİ HİÇBİR DEĞERİ OLMAYAN SİKİK BİR KİTAPTA KÖTÜ KARAKTER YAPTIĞIM İÇİN. LÜTFEN ÜZÜLÜP KENDİNİ HARAP ETME.

100 oy

Taehyung

Koltuğa kendimi atıp hala sikik bir inatla sedye'de yatan bedene baktım. Tam olarak 5. Haftaya giriyorduk. Doktor beni daha fazla hastane de tutamamıştı. Bende çıkmıştım. Artık hastanede olmadığım için yanına hiç gitmemiştim. 3 haftadan sonra ancak gelebilmiştim çünkü Jungkook asla izin vermemişti.

Neden böyle yaptığını bilmiyordum. Abisine duyduğu kinin nedeni neydi? Ki Jimin'in ona karşı ne bir sinirini ne de soğukluğunu görmüştüm. Sanırım olan her şey, Jungkook'un kafasındaydı.

Koltuğa yerleşip son zamanlarda sürekli yaptığım şeyi yapıp sahtece gülümsedim.

"Bugün nasılsın domuz? Uzun zaman oldu. Benim...vaktim yoktu."

Jungkook'u anlatıp onu sonsuza kadar komaya sokamazdım.

"Doktorların dediğine göre en ufak bir ilerleme bile kat etmemişsin. Amacın ne senin?"

İstemsizce sinirleniyordum. Küçük bir çocuk gibi kaçıyordu resmen.

"Herkes çok üzgün. Ailen perişan. Neden yapıyorsun bunu Jimin?"

"Hepimiz seni çok özledik. Yokluğun çok hissediliyor. En son ne zaman birini delirtip eğlendim hatırlamıyorum. Uyan artık."

Yerimde dikelip ona yaklaştım. Hayatım boyunca kimseyle bu kadar umut dolu konuşmamıştım. Ona bunu her gün yapıyordum. Değer bilmez Jeon Jimin.

"Bak söz eğer uyanırsan istemediğin sürece seni rahatsız etmeyeceğim. Ne istersen yapacağım. Bu benim için zor olur belki ama denerim. Sana sürekli yemek alırım, sen yemeyi seviyorsun. Boyunla ilgili dalga da geçmem."

Asla bir farklılık olmadığından omuzlarımı düşürdüm. Alışmıştım ama her seferinde zor geliyordu.

"Ne dersem diyeyim uyanmayacaksın değil mi?"

Yüzüne biraz bakıp kafamı bacaklarının yanına koydum. Ama yüzümü yüzüne doğru değil ayaklarına doğru çevirdim. Bakmak bile kendimi kötü hissettiriyordu. Yorulmuştum artık.

"Özür dilerim. O gün için....Eğer odada kalsaydın başına böyle bir şey gelmezdi."

Gözlerimi kapattım.

"Kendimi berbat hissediyorum."

Jimin her ne kadar gerizekalı, edepsiz, az biraz da şerefsiz biri olsa da benim kendimi iyi hissettiğim biriydi. Çocukken iletişim ve sosyal çevre hakkında sorunlarım olurdu. Okulda uzaylı diye anılır, sürekli ezilirdim. Belirli yaşıma kadar hiç arkadaşım olmamıştı. Olanlarla da sadece popülerlik ve günlerim boş geçmesin diye takılırdım. Büyüdükçe insanların kötü olduğunu düşünüyordum ama Jimin bütün düşüncelerimi yıkmıştı. O benim Hyung'um Hoseok ve Jungkook'tan sonra adam akıllı iletişim kurabildiğim tek kişiydi

Adiydi evet. Ama insana güzel hissettiriyordu. Kızıp dövse bile, sevdiğini hissedebiliyordunuz. Gittikçe benim için sinir ettiğim birinden daha fazlası oluyordu.

"Seni çok özledim Jimin. Cidden. Sinirden kızaran yüzünü, ben sinirlenince neşelenmeni, kahkahalarını.. Hayatımda büyük bir yer kaplamaya başlıyorsun. Kalk ve yerine sahip çık. Kaparlar yoksa."

Eski anılarım aklıma geldiğinde çektiğim zorluklar gözlerimi doldurmuştu. Ama yavaş yavaş her şey eskide kalıyordu.

Ve ben, her ne kadar birbirimize girsek de, Jimin'in yanımda olacağını biliyordum.

Bu benim için yeni ve garip bir duyduydu. Gözümden ufak bir yağmur damlası sızdı, yanımda olacağını bildiğim için. Gözlerimi kapatıp yağmurun akmasına izin verdim.

"Lütfen.."

Yanaklarımı koyduğum örtüyle silip burnumu çektim. Yorulmuştum. Sadece uyanmasını istiyordum.

Öyle boş bir şekilde kafamı koymuş kapıya bakarken kafamda, saçlarımın arasında bir baskı hissettim. Sonrasında ise, 8 yaşındaki bir kıza benzeyen o ses.

"Bu kadar üzüleceğini bilseydim daha erken uyanırdım."

Vücudum, kaskatı kesildi. Kalbim durur gibi oldu. Aldığım nefes çiğerlerimde kaldı. Bir süre öyle kaldım. Kafamda duran elini oynattığında dünyaya döndüm. Gözlerimi kocaman açıp hızla kafamı kaldırdım. Göz göze geldiğimizde sol gözünden akan yaşa rağmen, yüzünde o kocaman gülümsemesi vardı.

Sürekli söylediğim ama asla karşılık verilmeyen kelimeyi söyledim.

"Jimin?"

Bu sefer, istediğim cevap geldi. Gülümsedi.

"Taehyun?"

O anda, bu nefret ettiğim kelimeyi ne kadar özlediğimi fark ettim. Çok fazla düşünmedim, pek işe yaramıyordu. Bu yüzden hızla yerimden kalkıp ona sarıldım. Elimde değildi, şu anda yaptığım hareketleri sorgulamayacaktım. Bir süreliğine.

"Uyandın.."

Ellerini sırtıma koyup sıvazladı.

"Evet ama burada kalmam için nefes almaya ihtiyacım var."

Hızla çekilip etrafa bakınmaya başladım.

"Özür dilerim."

Yüzüne yerleşen hafif gülümsemeye takılmamaya çalıştım ama özlemiştim. Biraz etrafına bakınıp bana döndü.

"Ne kadar oldu?"

"Bir ay."

Gözlerini yorganına dikip biraz başınj eğdi.

"Okul sınavı?"

"Üç hafta sonra son sınavı yapacaklar."

Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını onaylarcasına salladı. O uyurken geveze olmuştum ama şu anda konuşamıyordum.

"Aç mısın?"

"Evet. Git ve bana 6 kutu ramen al."

Hahladım.

"Niyeymiş?"

Arsızca gülümseyip boğazını temizledi.

"Bak söz eğer uyanırsan istemediğin sürece seni rahatsız etmeyeceğim. Ne istersen yapacağım. Bu benim için zor olur belki ama denerim. Sana sürekli yemek alırım, sen yemeyi seviyorsun. "

Kaşlarımı çattım. Bunca zaman ne dediğimi anlıyor muydu?

"Sen beni mi dinliyordun?"

Gülümseyip onayladığında başka yere baktım.

"Aptal."

"Yah, dediğin her şeyi biliyorum. Bana adam akıllı davransan iyi olur."

Ona döndüm. Kaşlarını çatmış bakıyordu. Tüm mimikleri bana uzak geliyordu. Unutmuştum resmen.

"Niyeymiş? Yüzüne de söylerim."

Anlık bir cesaretle iyice ona döndüm.

"Seni özledim Jimin."

Kaşları eski haline döndü, yüzü garip bir ifade aldı. Tam anlayamıyordum, dokunsam ağlayacak gibiydi. Bakışlarında farklı duygular vardı sanırım. Şey gibi, minnet.

Bir süre öyle bakındığımızda bundan rahatsız olup ayağa kalktım. Kocaman gözleriyle bana seslendi.

"Nereye?"

Gülümsedim. Sanırım rahatsız olup gideceğimi sanmıştı.

"Ramen alacağım."

O özlenilen gülümsemesini gösterdiğinde karşılık verip odadan çıktım. Doktorlara haber vermiş, ailesini aramış ve gidip 8 kutu ramen almıştım.

Resmen içim içime sığmıyordu. Ağzımda ıslıkla zıplayarak yürüyor, sürekli gülümsüyordum. Mutluydum çünkü;

Çabalarım sonuç vermiş, Jimin bize geri dönmüştü.

♡♡♡♡♡♡

Jimin

Taehyung odadan çıktığında elimi mutluluktan atan kalbime koyup gülümsedim. 1 aylık sonra zorlu bir süreçten uyanmış olmama rağmen, mutluydum ve bu garipti.

Ailem kim bilir nasıl kahrolmuşlardı. Onları üzmekten nefret ediyordum.

Ben öyle düşünürken aklıma, sürekli nedenini sorgulayacağım bir soru takılmıştı.

'Taehyung neden benim yanımda kalmıştı?'

Bunu düşünerek kafayı yiyeceğimi biliyordum. O yüzden 'suçluluk duygusu' altına gömerek kenara attım. Şu anda buna kafa yoramayacak kadar açtım.

Bir süre kendi başıma oturdum. Hemşireler beni kontrol edip gittiklerinde Taehyung elindeki açılmış ramenle döndü.

Hızla kalkmaya çalışmıştım, başım aniden sızlayınca inleyip geri yattım.

"Beklesene gerizekalı, öleceksin."

Homdurdanıp geri yattım. Oysa rameni masaya koymuş, yanıma gelerek beni oturur pozisyona getirmişti. Sonra dönüp yavaşça rameni almaya gitti. Sinir bozucu derecede yavaş hareket ediyordu. Açtım ben!

"Ya hadisene acıktım!!"

"Geldim."

Yanıma oturmuş çubukları uzatmıştı. Elimdeki kablolarla mümkün olduğunca büyük bir parça alıp ağızıma attım ama o kadar sıcaktı ki, geri çıkarmıştım.

"Ah, yandım."

"Sana söyleyecek hakaret bulamıyorum artık Jimin."

Çubukla bir süre rameni karıştırdı. Sonra benimkinin 3'te 1'in kadar bir parça alıp üfledi. Ben o sırada yüzümde tebessümle büyük bir zevk içerisinde onu izliyordum.

"Al bakalım."

Çıbukları ağzıma sokacakken kapı açılıp aniden bağırıldı.

"DURUN!!"

Bakışlarımızı kapıya çevirip bağıran hemşireye baktık. Hadi ama yemek yemeye çalışıyordum burada.

Onu umursamadan 2 santim ötemde duran ramene yöneldim. Dediği şeye kadar her şey güzel gidiyordu.

"Hasta bir şey yiyemez."

Dudaklarıma değen ramenden uzaklaşıp bağırdım.

"NE?!"

Taehyung hemşireye döndü.

"Neden?"

"Hasta yeni uyandı, durumu bilinmiyor. Su bile içemez şu anda."

"Pekala."

Taehyung çubukları çektiğinde ramene köpek bakışlarımı atıp dudaklarımı büzdüm. Cidden Ne yapacaktım ben? Çok acıkmıştım.

Hemşire çıktığında Taehyung dışarı çıkıp biriyle konuşmuştu. Sonra o ve yanında Taehyung'a bakan doktorla geri döndü.

"Merhaba Jimin. Uyanman güzel."

"Teşekkür ederim."

"Seni hızlıca kontrol edelim ki ramenin soğumasın tamam mı?"

Bu sefer daha çok gülümsemiş hızlıca kafamı sallamıştım. O da bana karşılık vermiş ve beni hızlıca kontrol etmişti. Sonuç; sağlam ve aç bir Jeon Jimin.

"Evet iyi görünüyorsun. Böyle giderse bir haftaya çıkarsın."

Doktoru onaylayıp Taehyung'a döndüm. Heyecanıma gülüyordu. Rameni alıp bana verdi. Düşünmeden kocaman bir parça alıp ağızıma attım. Tadı ağzıma yayılırken gözlerimi kapatıp inledim. Çok güzeldi.

"Aiigo Jimin'in ilk yemeği. Bu çok güzel."

Bakışlarımı ona çevirdiğimde elinde telefonla gülümseyerek video çektiğini gördüm.

"Ne yapıyorsun?"

"İlk defa yemek yiyorsun Jimin. Bunu ölümsüzleştirmeliyiz."

Ona kıkırdayıp ramene geri döndüm. Salak salak yorumlar yapıp sesler çıkarıyordu.

"Sanırım ağlayacağım. Duygusal bir andayız."

Ramen çubuklardan düştüğünde kıkırdadı.

"Aigoo, yiyemiyorsun bile."

"Kapat artık şunu."

"Hayır."

"Kapat."

Gülümseyip kafasını salladı.

"İstemiyorum."

Bu kadar tatlı olduğundan bir şey demeden önüme dönüp yemeğe devam ettim ama sikik kablolar yüzünden rahat yiyemiyordum. Bu durumu komik yapıyordu ve Taehyung da herşeyi çekiyordu. Sesli gülüşlerimiz odayı doldurmaya başlamıştı.

"Ahh yiyemiyorum."

"Tam bir bebeksin."

Telefonu kenara koyup elimdeki rameni aldı. Bende bunu fırsat bilip telefonunu alarak onu çekmeye başladım.

"Ne yapıyorsun?"

Kıkırdayıp kamerayı ona yaklaştırdım. Saçma sapan bir yüz ifadesi yaptığında gülüşümü tutamamıştım.

"Aç ağızını."

Rameni ağızıma soktuğunda kamerayı kendime çevirdim. Hem rameni çiğniyor hem de garip pozlar veriyordum.

"Beni de çek."

Gülüp onu çekmeye başladım. Sırıtıp saçma bir aegyo yaptı.

"Aman tanrım kusacağım."

Gözlerini kısıp kendi yemeye başladığında çığlık attım.

"O benim yemeğim!!"

Ağzı doluyken piç gülüşünü attı.

"Artık benim."

"Taehyun!!!"

Kıkırdayıp garip şekillere girerek yemeğe başladığında köpek bakışlarımı attım.

"Lütfen Taehyun çok açım."

"Banane."

Dudaklarımı büzdüğümde kıkırdayıp çubukla bana büyük bir parça uzattı.

Gülerek videoyu kapatıp rameni yemeğe başladım. Çiğnememi bekledikten sonra bir parça daha verdi. Tam o sırada odanın kapısı hızla açıldı. Önde annem ve babam arkadan Jungkook odaya girdi. Evet, düşününce yanlış bir pozisyondu.

Ben bağdaş kurmuş Taehyung'a eğilmiştim. O da sandalyeyi yatağa yaslamış bana yaklaşmıştı. Jungkook çıldırmayacaksa hiçbir şey bilmiyordum. Bakışları alevliydi.

Ağzımdakini yutup bana koşarak gelen anneme sarıldım.

"Tanrıya şükür.."

Babam da arkadan geldiğinde Jungkook kenarda kalmayı tercih etmişti.

Bir süre sulu göz halinde sarıldığımızda annem en sonunda benden ayrıldı. Ona söylemek istememiştim ama sanırım az kalsın beni boğacaktı. Yanıma oturduğunda ramenime geri dönmek istemiştim ama bir ayı tarafından yenilmişti bile.

"Seni midesiz! O benim yemeğimdi."

Ağzı doluyken homurdandı.

"Ben aldım sana bunu, bırakta yiyeyim. Senin yüzünden aç kalıyorum"

Ne dediğini tam olarak anlamamıştım. Benim yüzümden aç kaldığını söylemişti. Ne demek istemişti ki? Bunu sonra düşünecektim.

"Yah, Kim Taehyun!  Verdiğin sözleri sana sürekli hatırlatmak zorunda mıyım?"

Bana baktığında kaşlarımı kaldırarak kafamı salladım. Asık yüzüyle ağzındakini yutup ayağa kalktı.

"Gidip sıcak su getireceğim."

Odadan çıktığımda gülümsememi gizlemek için kafamı duvar tarafına çevirdim. Jungkook, en sonunda konuşma kararı almıştı.

"Nasılsın Hyung?"

Durup dururken yaptığı ataklar, ayarlarımı bozuyordu.

"İyiyim."

Bu diyalogtan sonra bir daha konuşmadık. Annem ve babamla konuşurken Taehyung elinde sıcak suyla geldi. Annem ayağa kalktığında Taehyung onu nazikçe durdurdu.

"Ben hallederim Bayan Jeon."

Annem ona gülümseyip oturduğunda Jungkook konuştu.

"Bırak. Annem yapar işte. Senin işin değil."

Bir süre odaya sessizlik çöktü. Jungkook Taehyung'a bakıyordu. Taehyung hareket etmeden elinde sıcak suyla duruyordu. İçinden geçenleri bilmek istemiştim o an. Haklıydı aslında. Bana bakmak Taehyung'un işi değildi. Sadece kabul etmek istemesem de ilgisi hoşuma gidiyordu.

Annem boğazını temizleyip ayağa kalktığında Taehyung ona döndü.

"Lütfen oturun Bayan Jeon."

Bakışlarımı çarşaftan çekip Taehyung'a diktim. Amacı neydi? Sevgilisi keskin bir dille ona bunun onun işi olmadığını, benden uzak durmasını söylemişti. Neden bunu duyduğu halde yapıyordu.

Nedeni ne olursa olsun, bu işin içinde olmak istemiyordum.

"Bırak."

Taehyung bana döndüğünde başımı ona çevirip kafamı salladım.

"Yapma."

Garip bir şekilde bana bakmaya başladığında anneme döndüm. O da garip bakıyordu.

"Anne sen yapar mısın?"

Annem başını sallayıp ayağa kalktığında Taehyung geri geri yürüyerek uzaklaştı. Sonra Jungkook'un elinden tuttu ve hışımla odadan çıktılar.
Ondan sonrası sessizdi. Kimse konuşmamıştı. Ben uyuyana kadar.

♡♡♡♡

Taehyung

Jungkook ile hastanenin bahçesine çıktığımızda onu kendime çevirdim.

Bana artık bir açıklama yapması gerekiyordu çünkü artık bu beni boğuyordu.

"Anlat."

"Neyi-?"

"Abine karşı duyduğun nefreti."

"Taehyung-"

"Anlatmayacaksan gideceğim. Buna daha fazla katlanmayacağım."

Arkamı döndüğümde elimi tuttu.

"Tamam anlatacağım. Oturalım."

Banklara oturduğumuzda bana bakmadan anlatmaya başladı.

"Küçüklüğümüzden beri Jimin hep göz önünde bulunan biriydi. Bebekken daha çok sevilirdi, çocukken benden daha tatlı olduğu için herkes ona bayılırdı. Her zaman onun gölgesinde kalır, bana ayıp olmasın diye edilen zoraki iltifatlarla yaşamaya çalışırdım."

Derin bir nefes aldı.

"Büyüdükçe her şey daha iyi olur sandım ama daha kötüye gitti. Jimin kadar zeki değildim, dansta ya da resimde iyi değildim. Bütün iltifatları gene o alıyordu."

"Sonra birlikte eşcinsel olduğumuz öğrendik. Ben bunu bir fırsat olarak gördüğümden sosyal çevre yapmaya başlamıştım, ama abim bunu kaldıramadı ve küçük odasına kapandı. Ben onun bana yaptığını yapmadım. Onu gölgede bırakmayıp yanıma aldım. Ortamıma sokmaya çalıştım ama istemedi. Bende zamanla onu zorlamayı bıraktım."

Gıkımı bile çıkarmadan hareketsizce onu izliyordum. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı.

" İlk defa, bir konuda ondan iyi olmuştum. Popüler olunca komikleşmiştim. Akrabalarımız artık bana gülüyor, ve iltifat etmeye başlıyorlardı. Köşede onların yüzüne bile bakmadan sadece resim çizen abime kötü bakışlarını atıyorlardı. İlk defa ilgileri bana dönmüştü."

Yüzündeki gülüş soldu.

"Ama bu da uzun sürmedi. Konu terbiye ve adaba döndü. Ortamım geniş olduğundan dolayı serseri, bütün gün it gibi geziyor tarzı yorumlar almaya başladım. Hiçbir şey yapmayan abim gene favorileri oldu."

Bana dönüp ellerimi kavradı.

"Abim hayatımda olan tüm güzellikleri teker teker çalıyor Taehyung. Bana kalan son şeysin, seni de almasını istemiyorum."

Gözlerimi ona çevirdim.

"Ben senin sevgilim Jungkook. Onun değil."

Dolu gözleriyle gülümseyip bana sarıldığında bende hafiften karşılık verdim.

Hala anlamıyordum. Ya da Jimin'in böyle bir şey yapacağına inanmak mı istemiyordum, bilmiyordum.  Bir yanım Jimin öyle bir şey yapmaz diyordu. Diğer yanım Jungkook'u savunuyordu. Fakat kucağımdaki beden sarsılarak ağlamaya başladığında bir taraf ağır basmıştı.

Jimin Jungkook'a böyle bir şeyi nasıl yapabilmişti?

Tam bölümü atacağım, wattpadin bulunduğu telefonu kaybettim aQ. O yüzden geç geldi.

Olaylar olaylar. Fiyuuuu

Nasıldı?

Sizce neler oluyor?

Öneri, düşünce, fikir?

Bu arada yakın zamanda Apricity'e bölüm gelecek. Beklemede kalın.

Fazla uzatmak istemiyorum

Good night 💕

Continue Reading