Kuzey Esintisi

By Defnevans

7.7K 502 54

İki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bu... More

Ayakkabılar Sorunsalı
Kız Görme Timi
Hain Planlar
Ava Giderken Avlanmak
Hepimiz Medet'iz
Öpücük
Kaçan Kovalanır
Kuzey Meselesi
İzmir Yolculuğu
Söyleyemedim
Defne'ye Ait
Doktor Sorunsalı
Ne Yaptın Süleyman
Hep Destek Tam Destek
Ulusoy Çıkartması
Özlem
Kuzey'den
Kuzey'li Bir Gün
Seninle Evlenebilir Miyim?
Kuzey Gelemeyecek
İsteme
Ayrılık
Diren Defne
Klasik Bir İş Günü?
Lina
Sherlock Defne
Al Beni Hatun
Kuzenler
Yüzüklerin Efendisi
Bir Defo'nun Dramı
Kaynanatör Dürdane
Dövme
Sürün Kuzey
Dostum Münü
Stalkerlık Davası
Gelinlik Mi?
Sıçrayan Yılanlar
Toplantı Basmak
Bulutların Üzerinde
Nikah

Aşkın En Saf Hali

212 16 0
By Defnevans

Durduğumuzu fark etmem biraz zaman aldı. Düşüncelerden çıkmak benim için iyice zorlaştı şu sıra. Kuzey'e bakmadan arabadan inip abimin arabasına yöneldim. Valizlere yardım bahanesi sağ olsun.

"Ay şükür nerde kaldınız." Asu kapıdan çıkmış yanımıza geliyordu. Ardında diğer kuzenleriyle. Tanımadığım bir kaç kişi daha vardı.

"Biz çıkarırız valizleri geçin içeri siz yol yorgunusunuz." Bu sözün üzerine kızlar kolumuza girdiği gibi bizi içeri sürükledi.

Erkeklerde işlerini bitirip yanımıza geldiğinde abim için tanışma faslı başlamıştı. Eh tabi bende bilmediğim yüzleri tanıyordum.

"Bu da Fatih abimin nişanlısı bizim gelin yelloz ay aman Yeliz." Ekin'in, Yeliz'i bizimle tanıştırmasından sonra herkesin yüzünde 'Allah'ım çok komik ama gülmemem lazım' ifadesi oluşmuştu. Bunlardan biri de bendim. Kendimi abimin omzuna gömerek sakinliğimi korumaya çalışıyordum.

"Ekiiin!" Fatih'in sinirli söylemine rağmen bu durum Yeliz'in umrunda bile değil. Kız etrafa gülücükler saçıyor.

Olası düşman tespit edildi:Yelloz lakaplı Yeliz Bulut.

Valla ben gömüldüğü zaman bile etrafa gülücükler saçan insandan tırsarım. O insan değil yılanüs ordinaryüstür çünkü.

"Saat 12 oldu gerçi ama kahve ister misiniz? Yoksa odalarınızı gösterebilirim dinlenirsiniz." Asu'nun muhattap aldığı o 'siz'in abimle ben olduğunu geç fark ettim. Abimin dürtmesiyle. Diyorum ben size Kuzey Ulusoy beni salak saçma bir insana çeviriyor.

"Ben kahve alsam daha iyi." Abimin sözüyle Sena hemen ayaklanmıştı. Bir an öyle tek başına ayakta olduğunu fark edince koluma yapışıp beni de kaldırdı. Hemen ardından diğer kızlar da kalktı. Asu'nun ablası Demet ve Ekin'in ablası Nisan Yeliz'i lafa tutarken ben Sena ve diğer Ulusoy'lar mutfağa geçtik.

Demet ve Nisan sülalenin evli olan iki kızı. Demet Nevrez'in, Nisan ise Esma'nın kızıydı.

"Zavallı Demet ablam ve Nisan ablam için bir dakikalık saygı duruşu. Ulan şu yellozu oyaladıkları için alınlarından öpecektim de abimden tırstım." Ekin kendisini sandalyelerden birisine attı. Ben bu kızı sevdim ya.

"Senin neyin var Defne bir durgunsun... Kuzey'le ters bir şey mi oldu aranızda yoksa?" Asu tarafından sorguya çekilmem başladı. Ama bu sefer ötmek yok.

"Yorgunum sadece. Benim merak ettiğim bir şey var. Bu kadar insan nerede yatacak?" Konuyu değiştirme uzmanı bir Defne.

"Burası Mehmet amcamların yani Sena'ların evi. İki yanındaysa bizim ve Ekin'lerin evi var. Bu gecelik herkes kendi evinde kalacak çünkü yorgunsunuz. Ama yarın geceden itibaren kızlar ve erkekler olarak ikiye ayrılırız."

"Araya giriyorum ama.. Defne abin kahveyi nasıl içer?" Sena'nın sorusuyla yüzüme pis bi sırıtış yerleştirdim.

"Tuzlu?" Dememle büyük bir kahkaha koptu mutfakta.

Abime ve erkeklerin geneline sade kahve hazırlayıp götürdü Sena kırmızı yanaklarıyla. Aman da aman ne kadar da saygılı, utangaç bir gelin aman kız diycektim.

"Ya bende yol yorgunuyum ama kahveleri ben yapıyorum. Sizin mantığınıza başlarım ama. Asu orta şekerli kahvelerimizi getirirsin artık."

"Ay Asu abla sen dur ben yaparım. İçeri ne kadar geç gitsem o kadar iyi." Ekin kahve kavanozunu eline aldığı gibi hepimiz çıktık mutfaktan.

"Neydi o kahkaha?" Belli ki Ali Osman fazla dayanamadı. Ailenin en gevşek üyesi olduğu için bu soruyu ondan başkası soramazdı zaten.

"Sena şeker yerine tuz atıyordu kahvelere neredeyse. Ona güldük."

"Ya Defneee..." Sena söylenirken bütün herkes kahkahalarla gülüyordu. Abimse yüzünde tatlı bir gülümsemeyle ona bakıyordu. Sena bir kat daha kızardı. Allah'ım çok amin.

"Bize çok da fark etmezdi tuzlu kahveye alışığız değil mi Emre?" Bunu söyleyen Demet'in eşi Koray'dı.

"Öyle mi Koray Bey? Sena al canım Koray'ın kahvesini bas tuzu. 3 senede unutmuştur tadını hatırlatalım."

"Hayatım ne diye benim topuğuma sıkıyorsun şimdi. Ben istiyorum ki sizin oğlanlar da tatsın bu zevki. Yoksa bu gidişle tuzlu kahve onlara anca hayal kalacak."

"Eniştecim neden öyle diyorsun ya.. bak Fatih içti sıra da Kuzey'de. E sonra bi ben ve Fuat kalıyoruz kalıyoruz. Yeni yengelerimizin sülalesinden buluruz bizde birer kuzen." Kahveyi içmediğime şükrettim. Yoksa kesin ortalık yere püskürtüp rezil olmuştum.

"Ay Allah yazdıysa bozsun Ali abi manyak mısın sen?" Ekin'in isyanı belli ki Yeliz'in aileden yapılabilecek başka bir transferdi.

"Demek sende evlilik yoluna giriyorsun ha Kuzey." Abim sonunda açtı ağzını. Aferin Ali Osman uyuyan devi uyandırdın.

LAN! KİM O KIZ?! Benimdir inşallah yoksa ağzınızdan girer burnunuzdan çıkar ömrü hayatınızda duymadığınız tekniklerle size işkence ederim. Saygılar.

"Yok yaa bakma sen bu gevşeğe. Orta da kız yokken nereye evleniyorum."

"Ne demek ortada kız yok? Def..." Çeşitli dirsek darbeleriyle susturulan Ali Osman'dan sonra abimin bakışları bana döndü.

Allah belanı versin Ali Osman!!

"DEFRİN.. Abimin eski sevgilisi Defrin. Ali abi sen fark edemedin galiba da onlar ayrılalı çağ açılıp çağ kapandı." Kuzey derin bir nefes verdi. Bense nefes almaya tırsıyorum. Abim hala bakışlarını çekmedi. Yesem mi yemesem mi diye düşünüyor galiba.

"Ne kadar da değişik bir isimmiş öyle."

"Nüsuf Müdürlüğü Başkanı mısın abi sanane?" Kahveyi tek dikişte bitirip abimin bardağını da alıp mutfağa geçtim. Ulan ne demeye geldik biz buraya? Başımda her kelimeyi didik didik eden bir zebani varken?

Ve bendeki nasıl bir cahil cesareti ki abime laf sokup dikkati daha da üstüme çekiyorum!?

"Defne iyi misin?" Ay bu soruyu biraz daha duyarsam çıldırırım.

"Değilim Sena, yorgunum dedim ya. Şu soruyu daha fazla sormayın. Lütfen." Sena gergin olduğumu anlamış olacak ki daha fazla bir şey sormadı. Ben bu hallere düşecek insan mıydım be? Tam olarak neye sinirlendiğimi bende bilmiyorum. İşte bu da daha çok sinirlenmeme yol açıyor.

İçeri girdiğimiz de erkeklerin futbol muhabbeti yaptığını görmek içimi rahatlattı. Abimin yanına oturduğumda kolunu omzuma attı. Bende onun omzuna yatıp gözlerimi kapattım. Daha fazla Kuzey muhabbeti kaldıramaz bu bünye bugün.

"Hadi millet kalkın herkes evine. Yorgunuz biz gidin de yatalım artık." Sena itinayla herkesi evden gönderirken gözlerimi açtım. Kalabalığın azalması iyi olmuştu. Her yerde bir gürültü olması sıkıcı olabiliyor. Gerçi ben kalabalığa alışkınımdır ama neyse...

"Burayı senin için ayarladık Defne valizlerin de burda zaten. Alparslan gel sana da odanı göstereyim." Sena abimi de alıp odadan çıkarken kendimi büyük yatağa attım.

O anda artık bağımlılık kazandığım o koku burnuma doldu. Yatak? Hızla doğrulup yastığı elime aldım ve kokladım.

"Yumuşatıcı mı? O zaman bu koku nerden geliyor? Yat Defne yat. Delirdin iyice."

.....

"Defne'm... Hadi güzelim uyan. Defne.."

Gözlerimi açtığımda karşımda Kuzey'i buldum. Oldukça yakınımdaydı. Dudaklarıma bir öpücük kondurup saçlarımı okşadı.

"Günaydın güzelim.. hadi kalk artık herkes aşağıda kahvaltı için seni bekliyoruz."

Bir anda yataktan fırlayarak kalktım. Rüyaymış... Ama çok gerçek gibiydi. Yoksa gerçek miydi? Zaten kokusuyla uyudum. Acaba buralara bir yere gizlenmiş olabilir mi? Saçmalama Defne.

Kendi kendime kızsam da dayanamayıp yatağın altını ve dolabı kontrol ettim.

"Ne bekliyordum acaba? Sapık gibi dolabın içine gizlenmesini mi?" Söylenmeye devam ederek üzerimi değiştirdim. (Medyada)

Saat sabahın 10'uydu ve ayakta kimseyi göremedim. Sena'nın odasını ararken yanlışlıkla Kuzey'in odasına denk gelme potansiyelim olduğu için bu fikirden anında vazgeçtim. Onun yerine günümüz teknolojisine başvurdum.

"Defne?"

"Uyan artık hadi. Aşağıdayım ben kalk da kahvaltı hazırlayalım." Cevap vermesine izin vermeden kapattım telefonu.

"Asu'larda kahvaltı yapıcaz bugün. Söylemeyi unutmuş sanırım Sena." Oturduğum yerde dikleştim ister istemez. Bu adam beni geriyor ya.

"Demek ki..."

"Günaydın bu arada. İyi uyuyabildin mi?"

"Sanada günaydın. İyi uyudum evet." Konuyu kapatmaya çalıştıkça açmaya çalışan bir Kuzey...

"Sevindim. Benim odam en rahat odadır."

"Ne?"

"Sena sana kimin odasında olduğunu da söylememiş sanırım. Dün gece benim odamda uyudun Defne." Midem böbreklerim ciğerlerim hepsi girdi birbirine.

NE DEMEK KUZEY'İN ODASINDA UYUDUM BEN? Allah'ım kalbime aklıma mukayyet ol amin.

"Sen nerde uyudun? Neden ben senin odanda uyudum?" Yanıma oturup elimi tuttu Kuzey.

"En rahatı benim odam o yüzden benim odamda uyudun. Bende misafir odasında uyudum." O bana tatlı tatlı bakarken kızmaya devam edemiyorum ki.

"Misafir odasında ben kalırım sen odanda kalmaya devam et." Elimi elinden çektim. Bu belirsizliğin bitmesi istiyorum artık.

"Ama senin rahat olduğunu bilmezsem uyuyamam ki ben." Benim tersliğime rağmen güzel konuşuyordu. Birisi bana benim gibi ters konuşsa ağzının ortasına vurup giderdim.

Bir anda kalkıp üst kata çıktım. Sabah sabah aşırı doz Kuzey Ulusoy yüklemesi yaptım yine. Kapısı kapalı olan tüm odalara girerek Sena'yı aramaya başladım. Bu iş böyle olmayacak. İçerden bilgi almam lazım benim.

Açtığım ilk kapıda karşıma benim sarı çıktı. Hala uyuyor şükür ki. Sessizce kapıyı kapatıp diğer odaya geçtim. Burda boş ama dağınık bir oda karşıladı beni. Kuzey'in odası. Yani bu gece yattığı oda. Kokusundan da belli ediyordu zaten kendisini. Bir sonraki oda şükür ki Sena'nın odasıydı. İçeri girdiğim gibi Sena'yı dürtmeye başladım.

"İnsan öperek uyandırılmak istiyor halbuki. Sabah sabah rüyanda mı gördün beni Defne?" Zorla doğrulup yatak başlığına dayandı. Yarım açık olan gözleri söylediğim şeyle tamamen açıldı.

"Seni değil abini..."

"Ay yaşasın. Nasıl gördün? Ne yapıyordunuz ha anlatsana?" Heyecanla ellerini birleştirip bakmaya başladı bana. Bense kendimi yatakta Sena'dan kalan boşluğa bıraktım.

"Uyandırıyordu beni. Defne'm diyerek, saçlarımı okşayarak... Sena bu iş iyice tuhaflaşmaya başladı. O yüzden sorduğum sorulara doğru cevap ver. Kuzey'le benim hakkımda konuştunuz mu hiç?"

"Evet. Ama ne konuştuğumuzu söylersem abim beni keser."

"Söylemezsen de ben keserim!" Yataktan kalkıp tehditkarca üzerine eğildim. "Sena ben senin abini anlayamıyorum. Anlamamda yardımcı ol bana yoksa.. neyse orasını şimdilik karıştırmayalım."

"Şu kadarını söyleyeceğim, sana ilgisi var."

"Yemin et Sena.. bende diyorum bu adam beni neden öpüyor, neden bana odasını veriyor..??" Sırıtması iyice genişledi. Gül bakalım Sena Hanım gül. Ben sana yapacaklarımı bilirim..

"O zaman neyini soruyorsun tatlım madem sana ilgisini anladın?"

"Sana bir şey söyleyeceğim ama şimdilik aramızda kalacak. Tamam mı?"

Beni onaylayıp ciddi bir ifadeye bürünmesiyle Sena'ya her şeyi anlattım. Halamın annemi arayıp damadını(!) hayırlamasını, evde kopan kavgayı ve son olarak doktor meselesini hepsini ama hepsini anlattım.

"Neden Alp'e abimle aranda bir şeyler olduğunu söylemedin?"

"Aramızda ne var ki Sena? Sizin evde olan şey bir anda ana kapılıp gitmemizle oluştu. Ya da lansman... Ben ne düşünmem gerekli bilmiyorum. Kuzey beni hayatında nereye koyuyor bilmiyorum. Öyle iki günlük bir macera istemiyorum Sena. Evet Kuzey'den etkileniyorum. Baya baya hemde. Evet onunda bana ilgisi var. Ama bu böyle olmaz. Abimi gördün dün Ali salağı Def dedi diye dikti kenafir gözlerini bana."

"Yani kısaca ciddi değilse uzak dursun diyorsun. Doğru anladım değil mi? Peki ya ciddi olduğunu söylersem?"

"İzmir nikah dairesine başvururuz hemen çifte nikah yaparız." Sena kahkahayı bastı. Bende ister istemez sırıttım tabi.

"Asu aradı kızlar bizi bekliyorlarmış."

Kuzey güzel yüzünü kapının kenarından bir gösterdi ve hemen kayboldu. Bizde hızla yataktan kalktık. Gidip abimi uyandırdım ve oda hazırlandığı zaman yan eve geçtik.

Bahçe de büyük bir masa hazırlamış kızlar. Börekler poğaçalar havada uçuşuyordu. Aklıma bir an teyzemlerle buluşunca kurduğumuz sofralar geldi. 3 demlik çay bitermeden sofradan kalkamayız asla.

Asu'nun çekiştirmeleriyle gelir gelmez mutfağa girdim. Asu hemen ardımdan dışarı çıkarken Ali Osman'la baş başa kaldık.

"Sen sinirlenmeden hemen konuya gireyim ben. Yalıda olan olay yüzünden özür dilerim. Sen olduğunu bilmiyordum valla. Zaten sen olduğunu anlasam orda iki göbek atardım. Sonuçta Kuzey sonunda kavuştu sana. He bir de dün içinde özür dilerim abinin bilmediğini bilmiyordum. Affettin mi?"

"Sonunda kavuştu derken?" Onca söylediği şeyden ben buraya takılmıştım evet. Ama takılmayacak gibi değildi ki yahu.

"E yani sonunda işte. Dur biraz.. bizim salak sana nasıl aşık olduğunu anlatmadı mı Defne?" Aşık derken? Ay bana bişeyler oluyor. Tansiyonum oynadı sanırım. Birşey çaktırmamaya çalışarak mutfak sandalyelerinden birisini çekip oturdum. Ali'de karşıma oturduğunda açtım çenemi.

"Ne kadar sorduysam da anlatmadı. Meraktan ölecektim artık. Bence sen bana anlatabilirsin? Söz veriyorum Kuzey anlattığı zaman hiiiç bilmiyormuş gibi yaparım." Yüzüme tatlı, sevecen, heyecanlı bir gülümseme oturttum.

"Ayıpsın YENGE ya tabiki anlatırım. Bizim bu aptal aşık seni bi düğünde görmüş. Hep anlatır üstünde bordo bir elbise varmış baya da bacak yırtmaçlı olanından. Organizatörlüğünü sen yapıyormuşsun düğünün. Bu ilk görüşte baya baya aşık olmuş sana ama konuşamamış o gün seninle. O günden sonra seni araştırmış tabi. Sürekli sizden randevu almaya çalışmışlar şirket için ama doluymuşsunuz. Eh bu da abinle ortaklığa girişmiş o yüzden. Sana yakın olabilmek için yani. Abinle işleri düzgün ilerlediğinde ailecek yemek yeme bahanesiyle seninle tanışmaya çalışacaktı. Plan böyleydi. Ta ki Sena çıkıp gelip Oğuz'la evleneceklerini söyleyene kadar. Kuzey başta kabul etmedi ama Sena da az sinsi değildir. Ne yaptı etti kabul ettirdi Kuzey'e Oğuz'u. Nişan için organizatör olarak sizin şirketi düşünmüş Sena'da. Kuzey, bunu duyunca balıklama atladı tabi. Zaten bu seni Nebahat Sultan'a da anlattı. Yani ilk yalıya gelişinde baya görücüye çıktın yani. Eh tabi herkes bildiği için durumu seferber olduk. Ta ki salak ben işin içine edene kadar. Ama şimdi aranızın iyi olması beni o kadar mutlu ediyor ki?"

"Yaa..." Duyduklarımı sindirmem lazım. Bu adam beni ne zamandır seviyormuş. Bende diyorum ki Kuzey benimle ciddi mi düşünüyor. Demek Sena o yüzden anlatamam demişti. Adam ciddiyetin kitabı yazmış. Ay beni annesine anlatmış. O gün olan tüm tuhaflıkların sebebi şimdi anlaşıldı.

Ay ben ailesine nasıl da sinsi yönümü gösterdiiim. Tüüü bana. Rezillik...

"Eeee şu meşhur tuzlu kahveyi ne zaman içirteceksin bizim oğlana. Acıma sakın ha bas tuzu."

Bi dur Ali ya bi dur! Gelmiş bana tuz diyor kahve diyor. Bırak biraz toparlanayım.

"Yalnız cidden. Aranız iyi değil mi? Sen bir durgunsun dünden beri. Kız yolda kavga mı ettiniz yoksa? Ne yaptı öküz?"

"Hangi öküz kime ne yapmış?" Aha Kuzey geldi. Bir anda tüm kan yüzüme hücum etti. Kıyafetim kadar kırmızıydı yanaklarım kesin. Ve Ali Osman herşeye tuz biber olan ağzını açtı.

"Seni çekiştiriyorduk ya neden geldin ki sanki? Ne yaptın lan kıza yüzü gülmüyor dünden beri." Kuzey hızla gelip önümde durdu masanın üstüne eğilip Ali'yi manzaradan çıkartıp yerine kasları gerilmiş bir sırt manzarası koydu. Bu adam ne kadar kaslı be öyle. Hey maşallah..

"Neyimi çekiştirdin lan. Bana bak Ali yine bir şeyleri mahfettiysen gebertirim oğlum seni."

Ali, Kuzey'in yanında eğilip 'ne yapayım' dercesine işaretler yaptığında Kuzey'de bana döndü. Burası sıcak oldu baya be.

"Ali bize biraz müsade eder misin?" Ali sanki bunu dememi bekliyormuş gibi bir anda mutfaktan fırladı gitti. Kuzey önümde diz çöküp ellerimi avucunun içine aldı.

"Ne söylediyse inanma o gevşeğe hepsi yalandır. Ağzından hayırlı bi halt çıkmaz onun. Ne olur inanma Defne, gitme yine.."

"Yalandır diyorsun. Kesin yani?"

"Kesin yalandır."

"O zaman sen benimle oynuyorsun." Ellerimi ellerinden çektim.

"Ne? Hayır asla! Ne anlattı sana bu gevşek?" Ellerimi tekrar tutmaya çalıştığında izin verdim. Ve ilk kez ben ona bir adım attım. Alınlarımızı birleştirip gözlerimi kapattım.

"Senin yapmadığını yaparak beni sevdiğini söyledi. Çok sevdiğini söyledi.." Dudaklarımın bir kaç saniyeliğine Kuzey'in dudaklarını bulmasına izin verdim. Hemen ardından kendimi de ellerimi de geri çektim.

"Ama madem sen 'Ali ne diyorsa yalan' diyorsun. O zaman bir daha görüşmeyelim Kuzey." Gülmemek için kendimi öyle sıkıyorum ki..

Oturduğum yerden kalkıp kapıya gidiyordum ki elimden tutup çekti beni. Bedenlerimiz bir olmuşken gözlerimi diktim gözlerine. Öyle güzel bakıyordu ki.

"Yalan değil. Seviyorum seni. Çok seviyorum. Korktum söylemeye, beni istemezsin diye. Önce bana alışmanı, beni sevmeni istedim çünkü. Ben seninle yeniden var olmak istiyorum Defne. Senin Kuzey'in olmak istiyorum. Beni sev istiyorum. Çünkü ben seni çok seviyorum Defne'm..."

Gözlerim dolmuştu. Kuzey kaybetmekten korktuğu en nadide parçaymışım gibi sıkıca sarılmıştı belime. Tek eli saçlarımı okşarken aşkını haykırıyordu bana. Senin gibi güzel seven adam reddedilir mi be Kuzey..

Sol elimi kaldırıp yanağını okşadım sessizce. Hafif çıkmış sakalları elime batarken bu durum çok hoşuma gitmişti. Yanağını iyice elime yerleştirmesiyse ayrı hoşuma gitmişti. Bu adamın her şeyi benim hoşuma gidiyordu.

"Ne ara her şeyini sevecek kadar içime işledin ki..." Kuzey parıldayan gözlerle bana bakarken dudaklarımız tekrar buluştu. Bu kez doya doya öptüm onu. Oda beni.. ikimizin de kaçacak korkacak bir sebebi yoktu artık.

Abimden başka...

Continue Reading

You'll Also Like

485K 4.1K 25
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
127K 1.1K 49
gözyaşlarımı dinlemeden bir anda içime girdi dudağı dudağımda bir eli göğsümde diğer eli kadınlığımdaydı...
1.3M 56.7K 46
~TAMAMLANDI~ 0545* Sizi "MAFYA" adlı gruba ekledi #Romantizm kategorisinde 1.Sıra✨ #3Ay kategorisinde 1.Sıra✨ #Siyah kategorisinde 1.Sıra✨ #Esir kate...
824K 16.3K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...