Ring 🥊 Tony Stark

By CikolataliUykum

260K 22.7K 16.5K

𝐖𝐚𝐭𝐭𝐲 𝐎̈𝐝𝐮̈𝐥𝐥𝐞𝐫𝐢 𝟐𝟎𝟐𝟎 𝐇𝐚𝐲𝐫𝐚𝐧 𝐊𝐮𝐫𝐠𝐮 𝐊𝐚𝐳𝐚𝐧𝐚𝐧𝐢👑✨ "Siz sadece..." Bellatrix... More

Cast - 0 🥊
1 🖤🥊
2 🖤🥊
3 🖤🥊
4 🖤🥊
5 🖤🥊
6 🖤🥊
7 🖤🥊
8 🖤🥊
9 🖤🥊
10 🖤🥊
11 🖤🥊
12 🖤🥊
13 🖤🥊
14 🖤🥊
15 🖤🥊
16 🖤🥊
17 🖤🥊
18 🖤🥊
19 🖤🥊
20 🖤🥊
21 🖤🥊
22 🖤🥊
23 🖤🥊
24 🖤🥊
25 🖤🥊
26 🖤🥊
27 🖤🥊
28 🖤🥊
29 🖤🥊
30 🖤🥊
31 🖤🥊
32 🖤🥊
33 🖤🥊
34 🖤🥊
35 🖤🥊
36 🖤🥊
37 ❤️🥊 FİNAL
38 - Özel Bölüm IW 🥊
40 - Özel Bölüm SON🥊
Benjamin & Jenski 🥊

39 - Özel Bölüm EG 🥊

4.3K 399 1.3K
By CikolataliUykum

End Game Özel Bölüm

Bölüm 3000 kelime❤️

Eve Dönüş şarkısını daha önce de medyaya koymuştum ama yine koyuyorum merak edenler olmuş.

🥊
UZAY

Tony Stark, zırhının baş kısmına dokunarak çalışmasını umdu. Burada umabileceği tek şey buydu zaten. Birde Nebula'nın onu uykusunda öldürmemesi de vardı tabii. Ama ona da bir şekilde güveniyordu artık.

"Bu şey çalışıyor mu?" diye sordu kendi kendine. "Merhaba Bayan... Jones. Ya da Stark." yavaşça arkasına yaslandı "Bunu görüp görmeyeceğini bile bilmiyorum. Hatta hâlâ yaşadığını bile... Tanrım, umarım yaşıyorsundur. Uzay boşluğuna bakmanın verdiği varoluşsal sorgulama hissi olmasa, bugün daha iyi olduğumu söyleyebilirim. Burada ki mavi manyak bana yardımcı oluyor. Tanısan çok seversin, iyi anlaşırsınız."

"Uzay boşluğunda sürünüyoruz. Oksijen yarın sabah bitecek. Her şey bitmiş olacak. Sakın üzülme ama. Tamam, birkaç hafta üzülebilirsin belki.

"Ama şunu unutma sakın; uzun bir uykuya dalarken yine her zamanki gibi olacak. Seni göreceğim. Hep seni gördüm zaten. Benim evim sensin. En sevdiğin şarkıda dünyaya eve geldiğimi söyle diye bir söz geçiyor. Umarım o şarkıdan nefret etmeyip dinlemeye devam edersin. Seni seviyorum Bellatrix."

🥊
DÜNYA

22 gün.

Tam olarak 22 gün geçmişti.

Yaşlı L, Angela ve tanıdığı diğer arkadaşları gitmişti. Onlar da toz olmuştu.

Tony ve diğerlerinden hiçbir haber yoktu. Ne bir mesaj, ne bir arama, ne de bir yaşam belirtisi. Bellatrix, elinde ki yüzüğe bakıyordu. Acaba Tony şu an ne yapıyordu? Ne durumdaydı? İyi miydi? İyiler miydi?

Tek düşündüğü şey bunlar bile değildi.
Sabah Bruce ile yaptığı konuşma aklına gelip duruyordu.

Sabırsızca oturduğu sandalyede kıpırdanıyordu Bella. Kolundan alınan kanı durdurmak için yapıştırılan pamuğu kaldırarak kenara bıraktı. Hafif bir morluk oluşmuştu. Ama umursamadı.

"Sonuçlar çıktı." dedi Bruce, ona yaklaşarak. Yüzünde garip bir ifade vardı.

"Neyim varmış?" diye sordu Bellatrix. Kendini bir süredir çok halsiz hissediyordu. Hasta gibiydi. Bruce'da ona birkaç test yapmayı önermişti.

"Bellatrix... sen..." Bruce derin bir nefes aldı. "...sen hamilesin. Hemde ikizlere." dedi.

Bellatrix'in kaşları çatılırken oturduğu sandalyeye iyice sindi. Karşısındaki adamın dediğini idrak etmeye çalışıyordu. Bir ara bundan şüpheleniyor gibi olmuştu ama bu fikirden hemen uzaklaşmıştı.

Tony olmazsa bunun altından nasıl kalkacaktı?

"Tebrik ederim." dedi Bruce ve elini onun omzuna koydu. "Ancak ciddi bir şekilde konuşmamız gerekiyor. Çünkü kan değerlerin çok düşük çıktı."

"Düşük mü?" diye sordu Bellatrix, elini istemsizce karnına götürürken.

"Hamile olan kadınlar, bebeğin besinlerini sağlamaya yardımcı olmak için vücudun ürettiği kan miktarının fazla olması nedeniyle anemi gelişimi için daha yüksek bir risk altındadır." dedi Bruce, ona açıklayarak. "Eğer tedavi edilmezse hem senin için hem de bebekler için tehlikeli olabilir. Üstelik iki tane varsa."

"Ne yapacağız?" diye sordu Bellatrix.

"Kendini yormayacaksın. Demir ve vitamin takviyesi ekleyeceğiz. Sağlıklı olman için her şeyi yapacağız yani." dedi Bruce.

"Bellatrix." Natasha'nın sesiyle kendine gelen Bella onlara döndü. Günlerdir çok az uyuduğu için yorgundu.

"Özür dilerim, dalmışım." dedi. Kafası o kadar doluydu ki, neyi düşüneceğini bilmiyordu.

"Bir şey bulabildiniz mi?" diye sordu, Nick Fury'nin aletine bakarak. Bir süre önce onu bulmuşlardı ve ne işe yaradığını çözmeye çalışıyorlardı.

"Henüz değil. Ama sen biraz dinlensen fena olmaz." dedi Steve.

"O dönünce dinlenecek zamanım olacak." dedi Bellatrix.

Tam o anda, içeri giren yabancı sarışın bir kadın ile herkes ayağa kalktı.

"Fury nerede?" diye sordu.

🥊

Bellatrix titreyen dizine hakim olmaya çalışarak ayağa kalktı. Carol'un anlattıklarını dinlemişlerdi. Kim olduğunu ve Fury ile bağlantısını artık biliyorlardı. Ayrıca o aletin ne işe yaradığını da.

"Neden en başından beri burada değildin?" dedi Bellatrix, sinirli sesine hakim olamayarak.

"Diğer gezegenlere de bir kahraman gerekiyordu. Ve orada da siz yoktunuz." dedi Carol. "Gerçi sen... normal bir insansın sadece."

"Bu normal insan kaybettiğimiz savaşın ortasındaydı! Herkes toz olurken onları izledim!" diye bağırdı Bellatrix. "Kocamın beni koruyup uzayda kayboluşunu telefonda dinledim!"

Ortam büyük bir sessizliğe büründü. Bella genelde onların arasında sessiz  ve sakin kalarak konuşmalarını dinliyor ve gerektiğinde konuşuyordu. Ama hamile olduğunu öğrenmişti ve 3 hafta geçtiği için de Tony'nin hayatta olup olmadığını daha çok merak etmeye başlamıştı. Gereğinden fazla sinirli hissediyordu.

"Bahsettiğiniz Stark ve diğerleri... yaşıyor olabilirler mi?" diye sordu Carol, onun aksine sakin bir sesle.

"Bunu umut ediyoruz." dedi Rhodey.

"Gidip bakabilirim."

Bellatrix, Carol'a doğru yaklaştı. Az önceki sinirli halinden eser kalmamıştı bir anda.

"Gerçekten mi?" diye sordu.

"Evet. Deneyebilirim." dedi Carol.

Herkesten onayı aldığında, uzaya doğru yola çıktı. Bellatrix uzun bir süre onun dönmesini bekledi. Sürekli ileri geri yürüyüp durdu, saatlere baktı. Artık tamamen kafayı yiyeceğini düşünürken, Rhodey ortak salona geldi.

"Carol döndü." dedi.

Herkes koşarak dışarı çıktığında, gökyüzünde büyük bir uzay aracı gördüler. Carol, onu tutarak çimenlere indirdiğinde Steve oraya doğru ilerledi. Bellatrix elini kalbinin üzerine koydu. O kadar hızlı atıyordu ki...

Uzay aracının kapısı açıldığında, Nebula ve Tony gözüktü. Bella tam olarak oraya çivilendiğini hissetti. Gözleri yaşlarla dolmuştu.

"Onu durduramadım." dedi Tony, Steve'in onu tutmasına izin verirken.

"Bende durduramadım." dedi Rogers.

Tony'nin gözleri Bellatrix ile buluştuğunda sarışın kadın zorlukla bacaklarını hareket ettirdi.

Koşarak ona sarıldığında ağlamaya başladı. Tony güçsüzleşen kollarını ona sardığında gözlerini kapattı. Hayalini kurduğu anı şu an yaşıyordu.

Evine kavuşmuştu.

Ama savaşı kaybederek.

"Peter'ı kaybettim." dedi Tony.

🥊

"Tam olarak söylediği şeyi yaptı." dedi Natasha. "Canlıların %50'sini yok etti."

"Şu an nerede?" diye sordu Tony.

"Bilmiyoruz. Bir geçit açıp gitti. Sen onunla savaştın. Bir koordinat ya da ipucu biliyor musun?" diye sordu Steve.

"Ne? Hayır. Ben onunla savaşmadım. Adam beni gezegen ile tokatlarken, bizim Büyücü ona taşı verdi. Birkaç yıl önce bunu hayal olarak görmüştüm. İnanmak istememiştim." dedi Tony, oturduğu tekerlekli sandalyede kıpırdanırken.

Bellatrix bir yere tutunma ihtiyacı hissetti. Eli ayağı kesilmiş gibi hissediyordu.

"Tony, odaklanmanı istiyorum." dedi Steve. Bellatrix, onların bir kavgaya tutuşacağını hissediyordu.

"Bende senden yardım istemiştim. Ama geç kaldın dostum." dedi Tony. "Ben ne istiyorum biliyor musunuz? Tıraş olmak." dedi ve masada ki şeyleri yere devirdi. Ayağa kalkarak kolunda ki serumu bir çırpıda çıkarttı.

"Tony." Bellatrix, ona doğru hareketlendiğinde, Stark onu eliyle durdurdu. "Kaybederiz dediğimde birlikte kaybederiz demiştin Steve. Kaybettik, ve sen orada değildin. Biz neyiz? İntikamcılar. İntikam alanlarız biz." diye alayla konuştu. Şu an hiç iyi değildi.

Bella, ona yavaşça yaklaştı ve kollarından tuttu.

"Tony, tamam. Anlıyoruz seni." dedi. Ama Tony ondan kurtuldu ve Steve'e yürüdü.

Bellatrix kendini o kadar yorgun hissediyordu ki, şimdi yere yatsa uyuyacakmış gibiydi. Yorgunluktan başı dönüyordu artık.

"Sana verebileceğim ne bir ipucu ne de koordinat var." dedi Tony ve göğsünde ki reaktörü söktü. "Bunu al, onu bulursan giy ve saklan." diyerek Steve'in eline tutuşturdu.

O anda, Bellatrix artık ayakta duramayacağını anladı ve yere düştü. Gözleri kapanırken, Tony'nin onun ismini bağırdığını duymuştu.

"Hemen revire getirin! Bebekleri kontrol etmeliyiz!" diye bağırdı Bruce.

Tony, yere çömelmiş bir şekilde dururken kafasını kaldırarak ona baktı. O az önce ne demişti öyle?

"Ne bebeği?" diye sordu.

"Tebrikler Stark. Baba oluyorsun." dedi Steve.

Bruce, Bellatrix'e uzun bir süre uyuması için ilaçlar verdi. Dinlenmesi gerekiyordu. Hemde uzun bir süre.

Nebula, Thanos'u nerede bulabileceklerini diğerlerine anlattığında, hepsi onu öldürmek ve her şeyi düzeltmek için yola çıktılar. Özellikle Thor bunun için aşırı hevesliydi.

Ancak, geri döndüklerinde hepsi hayal kırıklığı içindeydi. Thanos'u öldürmüşler, ama taşlar da artık yoktu. Thanos eldiveni, taşları yok etmek için kullanmıştı.

Kaybetmişlerdi, ve bunun farkındaydılar.

🥊
5 YIL SONRA

"Benjamin! Hayır!" diye bağırdı Bellatrix.

Benjamin Stark, merdivenlerin tırabzanından kaymaya çalışırken aniden Tony onu yakaladı.

"Örümcek Adam'ın yokluğunu aratmıyor gerçekten."

Bellatrix hüzünle gülümsedi. Oğullarına Peter'ın ikinci adını vermişlerdi. Ve bazen Tony bunun için pişman oluyordu. Çok hiperaktifti.

"Peter ne zaman gelecek? Onunla tanışmak istiyorum!" diye bağırdı Benjamin, babasının kucağındayken.

Tony'nin bakışları Bellatrix ile buluştu. İkisi de bu soruya nasıl bir cevap vereceklerini bilmiyorlardı. Peter'dan evin içinde çok bahsediyorlar, ve fotoğrafı bile çerçevelerde duruyordu. İnsana elbette merak uyandırıyordu.

Bellatrix'in hamilelik süreci çok zor geçmişti. Doğumda büyük tehlikeler yaşayacağını bile bile bundan vazgeçmemişti. Ama Tony onu bir saniye bile yalnız bırakmamıştı. Herkes büyük destek olmuştu.

Annesi, Bellatrix'i doğururken ölmüştü. Onun da hamileliği zor geçmişti. Ama Bella aynısını çocuklarının başına gelmesini istemiyordu. Annesiz olarak büyümek büyük bir eksiklik demekti. Onunla aynı kaderi paylaşmak istemiyordu.

Eğer doğum ters giderse, doktorlar bir fedakarlık yapması gerektiğinden bile bahsetmişlerdi.

Bu da ya bir bebekten, ya da kendi hayatından vazgeçmek anlamına geliyordu. Bu onun için hayatında aldığı en zor kararlardan biri olmuştu.

"Hey! Bakın ne buldum!"

Ama Bellatrix hiç ümidini kesmemişti.

Üçünün de bakışları sesin geldiği yere doğru döndü.

Jenski Stark, bahçe kapısında dikiliyordu. Sarı saçları iki taraftan örgülü şekilde omuzlarına düşüyordu. Kucağında ise yavru bir kedi vardı.

"Onu büyütüp bir kaplan yapabilir miyiz baba?!" diye sordu heyecanla Benjamin.

Tony ve Bellatrix onun dediğine güldüler. Oğlunu kucağından indirdikten sonra Benjamin koşarak ikizinin yanına gitti.

''Bunlardan bir sürü var! Kendimize hayvanat bahçesi kurabiliriz!'' diye bağırdı Jenski. Benjamin ve o koşarak evden çıktılar. Tony ve Bellatrix'de diğer yavruları görmek için peşlerinden gitti.

Evlerinin bahçesine yaklaşan araba ile, ikisi de durdu. Jenski, kucağındaki yavru kediyi yere bıraktı. Benjamin ise bulduğu başka yavruyu sanki bir uçakmış gibi havada tutuyor ve uçuruyordu.

Arabadan inen Steve, Natasha ve Scott ile Tony kollarını göğsünde birleştirdi. Jenski, onları gördüğü an kocaman gülümsedi.

''Steve!'' diye bağırdı.

Sarışın adam, onun sesiyle gülümsemesine engel olamayarak yere eğildi ve kollarını iki yana açtı. Jenski, koşarak ona sarıldığında küçük kızı kucağına aldı. Steve'i çok seviyordu ve bu bazen Tony'de kıskançlık hissi bile uyandırıyordu.

''Bana sarılmak yok mu?'' diye sordu Natasha.

''Nat! Şu küçük kaplanlara bak!'' diye bağırdı Benjamin, kediyi havada tutmaya devam ederken.

"Kaplan mı?" dedi Natasha, kaşlarını çatarak.

"Şşş.. onları küçük birer kaplan sanıyor. Bu çok eğlenceli." dedi Jenski, kısık bir sesle.

Bu çocukların, Tony ve Bellatrix'e ait olduğu ilk bakıştan bile belliydi.

🥊

''Şu an nasıl göründüğünü biliyoruz..'' dedi Scott.

''Tony, gördüğün her şeyden sonra imkansız diye bir şey...'' Steve'in konuşmasını kesen Tony olmuştu.

''Kuantum değişimleri planck birimlerini bozar. Bu da alman önermesini engeller. Bunda hemfikir miyiz?'' dedi.

Bellatrix, elinde limonatalarla onların yanına geldi. Çocuklar bahçede kedilerle oynuyordu ve onları duyamayacak kadar meşgullerdi.

''Teşekkürler.'' dedi Natasha. Bella ona gülümsedi.

''Başka bir deyişle geri dönüşü yok demektir.'' dedi Tony. Bir zaman yolculuğundan bahsediyorlardı ve Bellatrix'e bu çılgınlık gibi geliyordu. Ama yinede onlara sesini çıkartmadı. Bir şans bile büyük umut demekti.

''Ama ben geri döndüm.'' dedi Scott.

''Sen kazara döndün. Milyarda bir ihtimal ile.'' dedi Tony. ''Bu tamamen komik bir hayalden ibaret."

''Taşlar geçmişte varlar. Geri gidip onları alabiliriz.'' dedi Steve.

''İtiraf etmeliyim, bu gıcık iyimserliğini bazen özlüyorum.'' dedi Tony, alayla. Bellatrix hafifçe genzini temizledi ve onu uyardı.

''Bir şeyler yapmalıyız.'' dedi Natasha.

''Yaptık, ve sonuçlarıyla yaşıyoruz.'' dedi Tony.

''Seni anlıyorum. Karın ve çocukların var. Ama herkes sevdiklerini kaybetti.'' dedi Scott. ''Şimdi ise elimizde böyle bir şans var ve sende hayır mı diyorsun?''

''Evet, aynen öyle diyorum.'' dedi Tony. Ortamda oluşan sessizlik ile bakışları Bellatrix'e döndü. ''Bana katılmayacak mısın?'' diye sordu.

''Ben... bilemiyorum.'' dedi Bella, omuz silkerken. ''En azından denemek için ikinci bir şansımız var...''

Tony sinirle gülerken ayağa kalktı.

''Benim ikinci şanslarım şu an bahçede duruyor. İsterseniz yemeğe kalabilirsiniz, masada yer var.'' dedi Tony ve onların cevap bile vermesini beklemeden içeri girdi.

🥊

''Anne! Babam aşağıda çok kötü bir kelime kullandı! Hemde dahilik yaparken!'' diye bağırdı Jenski, salona koşarak.

''Bize meyveli dondurma alacaktı! Neden ispiyonluyorsun?!'' diye arkasından sinirle geldi Benjamin.

Bellatrix, kızını ondan korumak için kolunun altına aldı.

''Dahilik yaparken mi dedin?'' diye sordu.

''Evet, bir şeylerle uğraşıyor. Çok şaşırdı.'' dedi Jenski. Bella, onun neler yaptığını az çok anlamıştı. Bu sırada yukarı gelen Tony ile üçü de sustu.

''Pekala.. hadi artık yataklara. Saat geç oldu.'' dedi Stark.

İki çocuk, annelerinin yanaklarını öptükten sonra odalarına çıktı. Bella, Tony'e imalı bakışlar atarken Stark gözlerini ondan kaçırdı ve çocuklarının arkasından ilerledi.

"Yarın iki tane dondurma yiyebilir miyiz? Bugün hiç yemedik." dedi Jenski, yatağına yatarken.

"Annenizden izin alırsak olur." dedi Tony, onun üstünü örterken.

"Annemden izin mi alacaksın? O senin patronun değil ama..." dedi Jenski. Tony gözlerini kısarak onlara baktı. Bu bir tuzak.. bu bir tuzak, beni oyuna getirmeye çalışıyorlar diye düşündü. Ardından Benjamin'in yastığını düzeltti.

''Bize masal anlat.'' dedi Benjamin, küçük elleriyle yorganı üstüne çekerken.

''Masal mı? Pekala.'' dedi Tony ve Jenski'nin yatağının kenarına oturdu.

''Bir varmış, bir yokmuş ikizler uyumuş. Son.''

''Bu berbattı.'' dedi Jenski, gülerken.

''Ama her seferinde işe yarıyor.'' dedi Tony ve onun yanağından öptü. Ardından kalkarak Benjamin'in yatağına yaklaştı ve ona da bir öpücük kondurdu.

''Sizi seviyorum. İyi geceler.'' dedi, kapıya ilerlerken.

İkizler; aynı anda konuştuğunda, tam çıkacakken durdu.

''Biz seni 3000 kez seviyoruz.''

Tony Stark, çocuklarına birkaç saniye sevgi dolu gözlerle baktı. Ardından gülümsedi ve odadan çıktı. Tam kapıyı kapatacakken, kafasını içeri geri soktu.

''Hemen uyuyun yoksa minik kaplanlarınızı satarım.'' dedi. Ardından ikisinin gülüş seslerini duyarken kapıyı kapattı.

Salona, karısının yanına indiğinde bir kitap okuduğunu gördü. Koltuğa yavaşça otururken konuştu,

''Yarıştığım falan yok ama.. beni 3000 kez seviyorlar.'' dedi.

Bella gözlerini sayfadan ayırdı ve ona baktı.

''Hadi ya, öyle mi?'' dedi gülerek.

''Seni de en fazla 600-900 arası falan.''

Bellatrix kitabı kapattı ve sehpaya bıraktı.

"Aşağıda ne dahilik yaptın? Seni 3000 kez sevenler biraz ispiyonladı da..''

''Çözdüm. Zaman yolculuğunu.'' dedi aniden Tony. Bella'nın kaşları yukarı doğru kalktı. Kocası çok ciddi duruyordu.

''Vay canına.. bu..'' söyleyecek doğru kelimeyi bulmakta zorlanıyordu. ''.. inanılmaz ama biraz ürkütücü.'' dedi. ''İnsanları kurtarabilirsin.''

''Evet, belki.''

''O zaman dene.'' dedi Bellatrix ve onun elini tuttu. ''Denemezsen için rahat edecek mi?'' diye sordu.

"Etmeyeceğini biliyorsun." dedi Tony ve onu göğsüne yasladı.

"Bunu yapmalısın."

"Çok tehlikeli."

"Üstünden gelirsin." dedi Bella ve kafasını kaldırıp ona baktı. "Her zaman eve dönmenin bir yolunu bulursun." uzanıp kocasını öptü.

"Evet, her zaman bulurum."

Tony Stark, aldığı karar ile arkadaşlarına yardım etmeyi kabul etti. Ertesi gün, arabasının bagajına garajdan eşyaları yerleştirdi.

"Onu ben kızak yapacaktım ama." dedi Benjamin, Kaptan Amerika'nın kalkanına bakarken. Yüzünde büyük bir hayal kırıklığı vardı. Tony gülmemek için kendini zor tuttu.

"Döndüğümde, sana yenisini yaparım." dedi, göz kırparken.

"Ne zaman döneceksin baba?" diye sordu Jenski.

Tony bagajı kapattı ve onlara döndü. Bu sorunun cevabını maalesef bilmiyordu.

"İsminin anlamı neydi Jenski?" diye sordu Tony.

"Eve dönmek." diye yanıtladı küçük sarışın kız.

"Eğer uzun bir süre dönmezsem... asla üzülmeyin. Çünkü benim evim sizsiniz." Tony onların önünde yere çömeldi ve iki elini de onların kalplerinin üstüne koydu. "Ben her zaman burada olacağım. Beni hep yanınızda hissedebilirsiniz." Bir an durup eğer ölürse çocuklarını ve Bella'yı bir daha göremeyeceği aklına geldi. Dün geceden beri bu düşüncelerle boğuşup duruyordu. Her an bundan vazgeçecekmiş gibiydi.

"Annenizi de ben yokken üzmeyin. Happy buraya gelecek. Onu da çıldırtmayın sakın."

"Buna söz veremeyiz. Happy bize dondurma almıyor." dedi Benjamin, dudak büzerek.

"Döndüğüm zaman, kocaman tabaklarda dondurma yiyeceğiz. Anlaştık mı?" diye sordu Tony.

"Güzel bir anlaşma." dedi Jenski.

Tony kollarını iki yana açtığında çocuklarına sarıldı. İkisinin de kokularını içine çekti ve saçlarından öptü.

Bellatrix, yanlarına doğru ağır adımlarla yaklaştığında Tony ayağa kalktı. Eşine de sıkıca sarıldı ve yanağından öptü.

"Çok dikkat et." dedi Bella, alçak bir sesle.

"Edeceğimi biliyorsun." dedi ve son kez onu öptüğünde arabaya bindi.

Bellatrix, Jenski ve Benjamin onun arabayla uzaklaşmasını izlediler.

Birbirini takip eden birkaç günde, onları sık sık aradı. Bella'ya yaptıklarını kısaca anlatıyordu.

Ama bir gün, Tony onları aramadı. Çağrılara da üsten kimse yanıt vermedi.

Bellatrix ve Happy tedirginlikle evde oturuyordu. Çocuklar da oyuncaklarıyla yerde oynuyorlardı. Benjamin ayağa kalkarak kapıya doğru yürüdüğünde Bella ona nereye gittiğini sordu.

"En sevdiğim arabam dışarıda kalmış.." diye yanıtladı küçük çocuk. Kapıyı açarak bahçeye çıktığında bir süre sonra dışarıdan sesi duyuldu.

"Anne!"

Bella ayağa kalkarak bahçeye ilerlediğinde Benjamin'e baktı.

"Ne oldu?" diye sordu.

"Peter burada!" diye bağırdı.

"Ne?" dedi Bellatrix kaşlarını çatarken.

Onun eliyle gösterdiği yere baktığında, Peter'ı fark etti. Yanında Strange, Wanda, Bucky, Sam ve diğerlerini gördü.

"Anne ne oluyor?" dedi Jenski, ona yaklaşarak.

"Aman Tanrım.." Bella elini göğsünün üstüne koyarak onlara doğru yürüdü. İkizler, annelerinin tam arkalarında duruyordu. Bunca insanı görmeleri onları ürkütmüştü.

"Döndünüz."

"Bellatrix." dedi Peter. Bella, çocuğa doğru kollarını açtığında ikisi sarıldı.

"Başarmışlar." dedi Bellatrix. "Başarmışlar!"

"Anne.." dedi Jenski korkulu bir sesle.

"Sorun yok." dedi Bella, çocuklarına dönerek. "Onlar babanızın arkadaşları."

"Buraya nasıl geldik ki?" diye sordu Wanda.

"Güvenli yer olarak burayı düşünmüş olmalılar." dedi Strange. O sırada evden çıkan Happy oldukça endişeli gözüküyordu.

"Çocuklar... eve girin. Biz hemen geleceğiz. Kedilere bakın. Tek kalmamalılar, değil mi?" dedi Bellatrix.

İki çocuk hafifçe kafalarını salladı ve el ele tutuşarak içeri girdiler.

"Üste bir patlama olmuş. Büyük enkazlar varmış. Saldırı altındalar." dedi Happy.

"Oraya gitmeliyiz." dedi Bucky.

"İlk önce ordumu almalıyım." dedi T'Challa. "Yardıma ihtiyacımız olacak."

"Gidip onlara yardım edelim." dedi Strange ve portal açtı.

Herkes, portaldan geçerek giderken Peter son kez Bella'ya sarıldı.

"Tony'i alıp döneceğim. Merak etme." dedi Peter. Bellatrix onun saçlarını öptü.

"Sana güveniyorum." dedi.

Onlarla birlikte gitmeyi çok istiyordu ama bunu yapamazdı. Çocuklarını bırakamazdı. Happy'e emanet edebilirdi ama onları yalnız bırakmak hiç istemiyordu.

Bu yüzden, eve geri girdi ve stresli bekleyişi daha çok arttı. İkizler sürekli ona bahçelerine aniden gelen kahramanlar hakkında bir sürü soru soruyordu. Koltukta ikisini de kollarının arasına almıştı ve sorularını yanıtlamaya çalışmıştı.

Jenski ve Benjamin bir süre sonra annelerinin yanında uyuya kaldığında hala diğerlerinden haber gelmemişti. Göğsünde bir ağırlık hissediyordu. Sanki kötü bir şeyler olmuş gibi bir histi bu. Geçmek bilmiyordu.

Kapı hafifçe çaldığında, Happy ve Bellatrix ayağa kalktı. Bella korkuyla kapıyı açtığında, karşısında Peter'ı buldu. Berbat gözüküyordu.

"Peter... iyi misin?" diye sordu Bellatrix. Çocuk kafasını hafifçe aşağı yukarı salladı.

"Tony nerede?"

Peter konuşmak için dudaklarını araladı, ama geri kapattı. Bir şeyleri söylemekten korkuyor gibi duruyordu. Ayrıca ağladığı da belli oluyordu. Bella, elini kalbinin üstüne koydu. Babasını kaybettiğinden beri böyle bir acı hissettiğini hatırlamıyordu. Düşündüğü şeyin olmuş olmasından korkuyordu. Kalbinde ki hissi asla tarif edemiyordu.

Onu kaybetmek istemiyordu. Eğer kaybederse, onun sayesinde sağlam olan kalbi tekrar yaralı bir hale dönerdi.

Tam o anda, Bellatrix duyduğu ses ile Peter'ın yanından hızlıca geçti.

Ve onu gördü.

Tony Stark, orada duruyordu. Sapasağlam bir şekilde.

Bella gözlerinin dolmasına engel olamayarak ona koştu. Tony, kollarını sevdiği kadının bedenine sararken gözlerini kapattı. Yaşadığı onca şeyden sonra geri dönmüş olmasına inanamıyordu.

Bellatrix ondan uzaklaştı ve yara bere içinde kalmış olan suratına baktı. Ardından onun yüzünü defalarca öptü.

"İyisin." dedi. "Sana bir şey oldu sandım. Çok korktum."

"İyiyim. Ama..." sözcükler Tony'nin boğazına diziliyordu resmen.

"Ama ne?"

"Natasha ve Steve... onlar... öldü." dedi Tony ağlamaya başlarken. "Bizi kurtarmak için... kendilerini feda ettiler." artık ayaklarının üzerinde duramayınca dizlerinin üstüne düştü. Bella'da onunla birlikte yere oturdu.

"Eldiveni ben almalıydım.. ama Steve benden önce davrandı..." Tony kafasını onun omzuna yaslarken ağlamaya devam etti. "Jenski, Benjamin ve senin için yapmama izin vermedi." güçsüz hissederken Bella'ya sarılamıyordu bile. Kolları iki tarafında duruyordu.

Büyük bir acı hissediyordu. Ve bu fiziksel değildi.

🥊

Cenazeler yapılmıştı. Steve ve Natasha en onurlu şekilde uğurlanmıştı. Herkes büyük bir yas içindeydi.

Bu yaptıkları hiçbir zaman unutulmayacaktı. Onlar artık birer efsane olmuşlardı. Sevdikleri ve insanlık için, kendilerini feda etmişlerdi. Ölüm kötü bir şeydi, ama bundan daha iyi bir şekilde ölemezlerdi.

Tony arabayı durdurduğunda ikizler hızlıca indiler ve bahçeye doğru koştular.

Bellatrix tam arabadan inecekken, Tony'nin kafasını direksiyona yasladığını gördü. Elini onun omzuna koydu.

"Çok yorgunsun. Dinlenmelisin."

"Uzun bir süre dinlenmeliyim." dedi Tony.

"Evet, ve bunun için evinde oldukça vaktin var." dedi Bellatrix.

"Evet, öyle." dedi Tony ve ona baktı. Ardından omzundaki elini tuttu ve öptü.

İkisi arabadan indiler ve Tony bahçedeki masaya oturarak çocuklarını izlemeye başladı. Bellatrix eve girerek hazırladığı iki içecek ile onun yanına geri döndü.

Bardakları masaya bırakarak Tony'e sarıldı. Jenski ve Benjamin gülerek oyun oynuyorlardı. Ve bu manzarayı izlemek Bella ve Tony için dünyanın en güzel şeyiydi.

Tony Stark; kolunu, karısı Bellatrix Stark'ın omzuna sararken diğer eline de bardağını aldı.

Kedi otuydu.

Gülümsedi.

🥊
End Game Özel Bölüm Sonu
Son Özel Bölümde Görüşürüz❤️

Jenski isminin anlamı; eve dönüş demektir*

Sınava girecek olan herkese başarılar diliyorum.❤️

Continue Reading

You'll Also Like

95.3K 5K 61
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
253K 15.5K 65
Ama bugün, işimi yapacağım. Seni koruyacağım, ne olursa olsun. Ve sen de Pandora'yı koruyacaksın. Seni 3000 kez seviyorum. ...
124K 4.4K 12
❝Neden onunla aynı odayı paylaşmak zorundayım?❞ ❝Ertesi sabah onun gömleği içinde tüp çoraplarınla dans ederken bana teşekkür etmek zorunda kalacaksı...
185K 14.3K 44
𓆩*𓆪 𝐅𝐄𝐍𝐈𝐊𝐒 𓆩*𓆪 Türkiye'de bulunan Feniks Cadılık ve Büyücülük okulu İskoçya'da bulunan Hogwarts tarafından ziyaret edildiğinde en fazla kül...