Kuzey Esintisi

By Defnevans

8.1K 547 57

İki kalp vardı birbiri için atan. Ayrı yerlerde birbirlerini arayan iki insan. Defne ve Kuzey birbirlerini bu... More

Ayakkabılar Sorunsalı
Kız Görme Timi
Hain Planlar
Hepimiz Medet'iz
Öpücük
Kaçan Kovalanır
Kuzey Meselesi
İzmir Yolculuğu
Aşkın En Saf Hali
Söyleyemedim
Defne'ye Ait
Doktor Sorunsalı
Ne Yaptın Süleyman
Hep Destek Tam Destek
Ulusoy Çıkartması
Özlem
Kuzey'den
Kuzey'li Bir Gün
Seninle Evlenebilir Miyim?
Kuzey Gelemeyecek
İsteme
Ayrılık
Diren Defne
Klasik Bir İş Günü?
Lina
Sherlock Defne
Al Beni Hatun
Kuzenler
Yüzüklerin Efendisi
Bir Defo'nun Dramı
Kaynanatör Dürdane
Dövme
Sürün Kuzey
Dostum Münü
Stalkerlık Davası
Gelinlik Mi?
Sıçrayan Yılanlar
Toplantı Basmak
Bulutların Üzerinde
Nikah
Ara Bozan Şıllık

Ava Giderken Avlanmak

330 18 0
By Defnevans

Bugüne içimdeki küçük Medet'le uyandım. Maalesef kız halaya benzer diye bir söz vardır bilir misiniz dostlarım? İşte ben o söze uygun bir insanım. Her ne kadar halama sinir olsam da onun izinden gittiğimi söylerler. Gitmek istemesemde..

Bugünün ve içimde uyanan küçük Medet'in sebebi ise abim Alparslan.

Annemin dün akşam ki yemekten sonra 'Ne olacak bu çocukların hali Recep Bey' yakınması beni derinden üzdü. Eh bende sıvadım kolları. Bu Alparslan bu sene evlenecek. Hemde Ulusoy'ların kızı Sena'yla!

Bu arada dün gece Sena'yla ayak üstü bir iki şey konuştuktan sonra yanındaki yalı kazığının şikayetlenmesiyle ayrıldık. Onlar masalarına gitti bende sonunda nihayet gelen yemeklerime gömüldüm. AÇ KARNA KAFAM ÇALIŞMIYOR.

Zaten şuan o yüzden kahvaltı masasında ne var ne yok ağzıma tıkıyorum. YAŞASIN YEMEK YEMEK.

"Annem yavaş tıkanacaksın." Bana bir şey olmaz dercesine bir işaret yaptım. Ve yemeğe devam. Çikolataya buladığım bir pankeki daha attım ağzıma.

AHA! VALLA BULDUM.

"Abi kalk kalk kalk. Daha çok işimiz var." Cidden işimiz var. Şu lansmanı alnımın akıyla bitireyim de sıra senin nişan organizasyonuna gelsin sarıcım.

"Lan daha erken otur şuraya iki lokma yiyeyim."

"Alparslan doğru konuş kardeşinle." Aslanım Reçkom. Tabi ben babamın yanında abilerimle gayet saygılı konuştuğum için adam benim ne şeytan olduğumu bilmiyor. Halbuki masum ve temiz olan oğulları şeytan olan benim.

Hep halamın yüzünden!..

Tabi abim, babama 'esas kızına söyle' diyemediği için el mecbur kalktı masadan. Ceketini giyinip düşük omuzlarla kapıya yürürken kardeş yüreğim el vermedi. Hemen ekmeğin arasına sıkıştırdım patatesleri. Etrafa biraz patates saçtığım için çığıran anneme öpücük atarak evden çıktım. Abimle eş zamanlı kendimi arabaya attım.

"Al şunu ye de sonra aç kaldım diye söylenme." Parlayan gözlerle bana bakan abime sırıtıp maillerime bakınmaya başladım. İşte böyle de hayırlı kardeşimdir.

Ulusoy mu? Lan! Kuzey Ulusoy'un davet listesinde ne işi var?

"Abisi Kuzey Ulusoy kim?"

"Sonon Sononon oboso.?"

WTF? Dediğinizi duyar gibiyim. Senin Sena'nın abisi diyor sayın ağzı dolu öküzümüz. O benim değil senin Sena'n yavrum dememek için kendimi zor tuttum. Eli direksiyonda ayağı gazdayken bu deliyi dellendirmemek lazım
Daha çok gencim.

"Vallaha de! Bende diyorum kim? Onu mu diyorum lan ben ne alaka lansmana davetli bu adam?"

"Şöyle ki zeki kardeşim. Adamlarla şimdilik küçük çaplı bir ortaklığımız var. İlerde büyüteceğiz tabi yani sıkıntı çıkmazsa. O yüzden de Kuzey lansmana davet edilen önemli konuklar arasında. Bu pazarlamayı iyi yapalım ki adam bizden vazgeçmesin. Anladın mı maviş? Yani ne yap ne et Kuzey'i etkile o akşam. Yoksa tepene çökerim!"

Aman iyi tamam be diye çemkirsem de. Aslında bu ortaklık işi çok hoşuma kaçtı benim. İlerde ben sizi akraba da edeceğim canlarım benim merak etmeyin siz.

"Bir dakika ya. Sen madem Kuzey Ulusoy'u tanıyorsun dün neden konuşmadın onunla?"

"Konuştuk maviş. Siz o sıra derin bir muhabbete dalmıştınız." Fark etmemişim ne yapayım yani?!

Abimin Kuzey'i etkile lafından sonra gittiğimiz her yeri abim beğenmiş lakin ben bir kulp takmıştım. Adam 28 yaşında koskoca şirkete CEO olmuş ben onu nasıl etkiliyim be. Çantada keklik gördüğüm lansman şimdi benim için en zorlu organizasyona dönüştü. En sonunda benim göz bebeğim olan Fuat Paşa Yalısında karar kıldık.

Yalıyı gezerken yapacaklarım aklımda bir bir yer ediyordu. O kadar balık bir hafızam var ki not tutmasam hepsini unuturum tabi.

"Bak yalının deniz gören bahçesine büyük bir masa kurarız. Yemek sunumları burda olur. Bak şu köşeye de şirketi nasıl kurduğunuzla ilgili ufak tarihçe gibi bir şey yapmayı düşünüyorum. Ama en önemlisi taşımacılık. Gemiler, tırlar bak onlar içinde süper bir fikrim var. Çünkü senin kardeşin süper. Büyük sunumu bahçeye çıkmadan önce içerde yapalım ama millet dışarı çıkınca içeri girmek istemez tekrar. Bahçeye çıkınca sırf keyif yapmalı...." Ben boş boş konuşurken abim uzaklaşmış sandalyelerden birisine oturmuş. Elinde telefon bir şeylere bakıyor. Ulan!

"Bostan korkuluğu mu var burada abicim! Ben burda hayallerimi anlatıyorum sen oturmuş telefonla oynuyorsun." Beni bilen bilir. Burda ölümüne çemkirmem lazım normalde. Yalıyı gezdiren görevliler olmasa onu da yapardım. Kendimi arabaya saklıyorum.

"Efendim Mevo Başkan." Bu sefer de ben konuşan abimi takmayıp çalan telefonumu açtım. Yüzümdeki pis sırıtışla tabi.

"Bebeğim biliyorum abinlesin ama Ulusoy'ların yalısına bugün gidip keşif yapabilir misin? Bu hafta hep dolularmış maalesef."

"Bu şirkette bir tek ben mi çalışmak zorundayım arkadaşlar?"

"Ay aman be tamam ben giderim! Ama sonra istediğin şeyler eksik olursa bana çemkirme Defo." Hıı o da doğru. Planlama bendeyse keşif de bende olmalı. Ulusoy'lar dört köşeden taarruza geçti üstüme üstüme. Aslında Sena'yı işlemeye de şimdiden başlarım gidersem. Hem Kuzey Ulusoy'u da etkilersek...

YEMİN EDERİM TRUVA ATI GİBİ KADINIM!!

"Ya aşkım ne kızıyorsun hemen. Yoruldum bende yani iki pohpohlanmak istedim sadece. Hemen bağırın zaten. Neyse giderim ben."

"Ay köpek. Vicdan yaptırdın. Sen eve git dinlen ben giderim." Vay ben benim dilimi!

"Yok aşkım yok takılıyorum sana. Alp'in ömrünü yerim enerji depolarım ben şimdi. Sen ara Ulusoy'ları bi 15 dakika sonra ulaşırım heralde." Kendimi de abime bıraktırtacağım için Sena'yla bir selamlaştırırım. Benim Alparslan'ım varken Oğuz kim köpek!! Sinsi planlarımı seviyorum.

"Abisi beni Ulusoy yalısına bırakıyorsun hayde canım."

"Defne'm bin taksiye gitsene abicim banane." Abime sırıtarak 'senin ömrümü yerim' temalı bakışlarımı atınca hofladı ki bu hoflama Aplarslanca da 'tamam baş belası' demek. Bize yalıyı gezdiren Gizem Hanımla tarihi kararlaştırıp anlaşmayı sağlayınca hemen arabaya koştum. Kütüğümse ağır ağır geliyordu. Ay acaba Sena gibi cıvıl cıvıl bir insanı buna yapıp da yakmasam mı? Amaan banane be. Yapmazsam başıma kalacak salak. Bunu bu öküzlükle kimse de almaz. Ay allah'ım başıma bir öküz daha verme amin.

Yalının önüne geldiğimizde büyük kapılarda beklettiler bizi. Abim Allah'tan totosunu yırtıp da bir şirket açıp zenginledi yoksa annem sosyeteden kız almaya çalıştığımı duyduğu anda kalp krizi geçirirdi ki şimdi de planlarımı duyunca bir panik atak krizi sorunumuz yok değil.

"Buyrun." Vay anasını güneş gözlüklü kapı korumaları. Ay bunların silahı da vardır. Çok havalı bee. Silahlara ilgim vara ne olmuş yani!

"D.M.D. Organizasyon'dan geliyorum. Sena Hanımla görüşmüştük."

"Buyrun." Diyerek verdiği işaretle demir kapılar açıldı. Benim bu Sena'yı almam lazım. Valla yoksa gözüm açık gider. İçimdeki Esra Erol'u bi yere kapatın! Organizasyoncu kişiliğimi bulamıyorum!!

"İn arabadan bi selamlaş bak kız kapıya kadar çıkmış ayıp. Abisi öküzmüş demesinler." Tabi ki de diyeceğimi deyip kaçtım arabadan. Öküzdür böğürür falan.

Arabadan söylene söylene inen abime sırıtarak baktım. Elimden kurtulamazsın Alparslan Cantürk.

"Hoşgeldiniz. İşin varken geldiğin için çok teşekkür ederim Defne. Ama bu hafta o kadar yoğunuz ki."

"Sorun değil canım. Zaten abimle işimiz bitmişti."

"Ah Alparslan'dı değil mi yanlış hatırlamıyorum. İçeri buyurmaz mısınız bir kahve ikram etseydik." Alparslan canım evet ama sen yakında sevgilim, bir tanem, aşkım falan dersin. Yani inşallah.

"Teşekkür ederim ama işe gitmem lazım. Önemli bir toplantım var da. Hatta şimdi gitmezsem yetişemem. Defne'm kaçta çıkarsın sen geleyim mi?" Ay düşünceli öküzüm.

"Bilmiyorum ki duruma göre bakarız. Ararım ben seni." Abim Sena'yla tokalaşıp arabasına bindiği gibi gözden kayboldu. Bu gözler senin bu kapıları aşındırdığın günleri de görecek.

"Seni yoracağız belki ama telafisini çok güzel yapacağım şüphen olmasın." Ah ben seni hiç uğraştırmam Sena'cım bizim eve gelin gel yeter. Zavallı kız nasıl da masum masum yüzüme bakıyor. Bir de bana bak ne sinsilikler yapıyorum.

"Ne yorgunluğu canım işim bu benim."

"Yalnız ben uyarıyım seni önden. İçerde sülalemizin büyük bir kısmı hazır ol da bekliyor her şeye müdahale etmek için. Çıldıracak gibi olursan bana söyle seni kaçırmaya çalışacağım." Sena'nın yüzünde ki mahçup ifadeye vurulmamak elde değil. Gör kızın bu hallerini Alp'im gör. Gör de kör kütük aşık ol.

"Merak etmee sülalelerle savaşmak benim uzmanlık alanım. Doktoram var o konuda."

Sena'nın gülsem mi ağlasam mı bilmiyorum ismini koyduğum yüz ifadesiyle birlikte yalıdan içeri girdik. Bir klasik Defne hareketi olarak girdiğim yeri iyice bir süzdüm. Bu evin kadınları kesinlikle zevk sahibi. Her minik detayda gözüm kaldı.

Etrafı incelerken birilerinin de beni incelenmeye aldığını fark edemedim tabi!

"Defne'cim annemle tanıştırayım. Nebahat Sultan'ımız."

"Memnun oldum efendim."

"Yengelerim Nevrez ve Esma. Annemin diğer yanında ki de teyzem Süreyya. Genç tayfayla konuşa konuşa tanışırsın zaten." Yengelerden sinsilik akıyor. Bu sinsiliği nerde olsa tanırım ben. Ben ki ailem sağolsun sinsilik üniversitesi mezunluğunu almış bir insan olarak sinsiliği nerde görsem tanırım.

"Tanışma faslımız bittiğine göre biraz da nişan hakkında konuşalım. Siz bana istediklerinizi anlatın ben gerçeğe dönüştüreyim. Siz ne düşünüyorsunuz Nebahat hanım?"

"Aslında ben pek karışmak istemiyorum. Sena nasıl istiyorsa öyle olsun her şey." Bu kadıncağız bu eltiler tarafından ezilmediyse benim de adım Defne değil.

"Anne olur mu öyle şey... Ben senin içine sinmeyen bir şey olmasını istemiyorum."

"Ay aman. Bunlara kalırsan sen işini bitiremezsin Defne'cim. Gel ben sana önce yalıyı gezdireyim de sen fikir edin. Hem nişanla ilgili düşündüklerimi anlatırım." Diyerek koluma anakonda gibi sarılan baş yılan olarak atadığım Nevrez Hanımdı.

"Şöyle yapalım Nevrez Hanım, Sena ve Nebahat Hanım önderliğinde yalıyı gezerken BEN de sizlere neler yapabileceğimizi anlatayım? Uygun mudur Nebahat Hanım?" Baş yılan kolumu salarken onun yerini Sena aldı. Annesinin de onayıyla kalkıp yalının gerekli yerlerini gezdik.

"Önce şuna karar verelim. İç mekan mı dış mekan mı?" Turumuza yalının rıhtıma bakan kısmında son verdik. Güzel bir kış bahçesi vardı ben gözümü oraya dikmiştim. Şimdi diyeceksiniz ki sen bu kızı abine yapmak istiyorsun da birincisi bu kızın sevgilisi var. İkincisi nişanını organize ediyorsun. Sevgilisinden ayırırız, nişanı da abimle yaparız sorun ortadan kalkmış olur dostlarım. Benimde çabalarım boşa gitmez. Sende az yılan değilmişsin demeyin şimdi. Ben hiç bir zaman masum bir kızım demedim.

"İçerde daha iyi canım. Ne gerek var dışarıda yapmaya. Havalar bi sıcak bi soğuk belli değil bir şey." Bu konuşan tabi ki Sena'nın kiçük sinsi olan Esma yengesiydi. Ay ben bunları yolarım.

"Sena'cım bana sorarsan dış mekanda yapalım. Hatta gözüme kış bahçesini kestirdim. Orayı dizayn etsem ve nişan resimlerinden bir kaçını orda çeksek olur mu?"

Sena'nın her dediğime onay vermesi, Nebahat Hanımın yüzündeki mutluluğu ve sinsi yengelerin yüzündeki hoşnutsuzlukla bütün fikirlerimizi konuştuk. Ama ben hala yalıdayım. Çünkü salmıyorlar. Baya bırakmıyorlar beni. Yok yoruldun dinlen bak çayımız var, tatlımız var dediler savaştım. Lakin Nebahat Hanım boşuna uğraşma Defne seni yemekten önce göndermeyi planlamıyoruz dediğinde susup kaderime razı oldum. Tabi ki şeytanı dinlemedim arkadaşlar. Ne demek istihbarat toplamak, ne demek Sena'yı 'o' şahıstan ayırmak için çalışmalara başlamak için orda kalmak! Ben öyle birisi miyim be?

Evet tam da öyle birisiyim. Allah'ım kendimi seviyorum.

Tam bir laz ailesine uygunlukda olan ince belli bardaklarda çayımız geldiğinde gülmeden edemedim. İnsan yalıda olunca fincanda falan çay bekliyor tabi.

"Ee Defne yok mu senin sevgilin falan?" Diye soran Nevrez'in kızı Asu'ydu. Annesinden pek bir özellik almadığını söylemişti Sena ama şu an aksini düşünüyorum. LAN! Ben burda yılanlığımı konuşturayım derken kanalizasyon yollarına düşmeyeyim?

"Yok." Kısa ve öz ol Defne. Fazla açılma Defne. Laf al Laf verme Defne. Kesin bülbül gibi öterim ben. İşte benim yılanlığım anca bu kadar olur. Annemden kaptığım bazı saf özelliklerim var maalesef.

"Nasıl yok? Senin gibi güzel başarılı bir kadının nasıl ilişikisi olmaz?" Nasıl yok ne demek be yok işte!

"Güzel ve başarılı olmamı kıskanıyolardır belki de?"

"Hadi amaa. Ulusoy'larda yakışıklı erkek bitmez Defne bence sana uygun bir tane bulabiliriz?" Çay ağzımdan burnumdan çıkıyordu neredeyse. Son anda püskürtme işlemini iptal ederek boğulmaya geçiş yaptım.

AVA GİDERKEN AVLANIYOR MUYUM BEN ŞU AN?!!

Defne'mizin bugün ki kıyafeti

Continue Reading

You'll Also Like

3.1M 46.6K 11
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
137K 3.4K 46
Ünlü İtalyan mafyası Korhan Kumludağ, yıllardır aradığı aşkını rüyasında görür. Rüyasındaki kızı yıllarca arar ve sonunda bulur; Pera Adıgüzel. Hay...
41.1K 3.7K 33
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
140K 5.4K 41
İhanetin gölgesinde kalan kadınların intikamı ağır olur. Mecburiyet, kollarını hayatına doladığı zaman susacağını sanır, seni hislerle yanıltır. Ama...