End Game ; 𝐣𝐣𝐤 [ᴇɴᴅᴇᴅ]

By kookietopia

272K 26.1K 11.7K

- fantastik kurgudur. - a jk day gift. Bojae, sıradan biriydi. Okula gidiyordu, lise birden beri platonikti... More

level 1: müdür song
level 2: "bir yumurta buldun."
level 3: burası Kore, herkes hyundai'ye biner
level 4: hayal kurmak en masum oyundur
level 5: jet lavicert saçlar
level 6: glitch
level 7: "seni arıyorlar."
level 8: tuhaf, gizli bodrum katı
level 9: Daegu transferleri
level 10: "çünkü bana güvenmene ihtiyacım var."
level 11: "oyun oynayacağız."
level 12: onurlu kırmızı
level 13: "sen gerçek değilsin."
level 14: virüsler ve oyuncular
level 15: işine aşık bir adam
level 16: düşmanlar
level 17: A Takımı
level 18: "bana sen izin verdin."
level 19: "sarılmak ister misin?"
level 20: kız arkadaş
level 21: Min Yoongi
level 22: "seni sevdiğimi söylersem hatırlayacaksın."
level 23: fedai
level 24: "aşık olmak yok."
level 25: eski dostlar, yeni düşmanlar
level 26: Kim Taehyung
just a time break
level 27: hayatını kaçırıyorsun
level 28: ceylanı diğer aslanlardan korumak
level 30: Newton'un elması
leve 31: onu kurtarmak
level 32: Jungkook ve ufak tefek sırları
level 33: kanamak
level 34: cevapların peşinde
level 35: biz olmak hakkında
level 36: özünde insan olmak
level 37: oyunun gerçek yüzü
level 38: DNA
level 39: bir nefeslik ara
level 40: Min Yoongi ne isterse alır
level 41: "senin A takımın olmak istiyorum. "
level 42: hayal kurmanın faydaları
level 43: gerçeğe nasıl gidilir 101
level 44: Taehyung ile gerçek bir yüzleşme
level 45: bir takım planlar
level 46: takip, iz sürmece, kovalamaca ve talep.
level 47: Seokjin'in canı sigara çekiyor
level 48: beklenmedik
level 49: oyunun sonu
final level: oyun bitti
son oyun: yeni bir oyun

level 29: "yeteneklerini keşfet, Bojae."

4.4K 501 350
By kookietopia

Up uzun ama anlamsız bir bölüm olsa da siz beni üzmeyip yorum yapın ben de sabah mutlu uyanayım💜💜💜🙏

Steresle baş parmağımı dişledim.

Gözlerimi kapatıp göz yaşlarımın şimdi akmasına engel oldum. Ağlamak istemiyordum. En azından okulda ağlamayı hiç.

Şu an olmazdı. Şimdi olmazdı.

Önümde ki boş, beyaz kapıya baktım, hiç bir şey yapmadan beklemek, gerçek bir işkence gibiydi.

Neredeyse bir buçuk hafta olmuştu, Jungkook ve ben ölüm sessizliği içinde birkikte yaşamaya çalışan iki aptaldık. Ve bunu yapmak ikimizi de inatçı iki keçiden başka bir şey yapmıyordu. Aynı yerde yaşıyorduk ama ikimiz de dereyi geçmek için birbirimize yol vermiyorduk.

O evi terk etmem gerektiğini biliyordum.

Biliyordum ama o, bir şekilde hala güvende hissettiğim yerdi.

Ne çeşit bir tehdit, ne seviyede bir düşman olursa olsun. Biri beni öldürecekse o olsun istiyordum.

'Sooyoung'un korkunç olduğunu mu düşünüyorsun? Bir de aynaya bakmayı dene.'

Sözcükleri zihnimi bir bıçak gibi kestiğinde işte, göz yaşlarım oradaydı.

Beni, nasıl olurda bu derecede yaralayacak şeyler söyleyip günlerce trip atabilirdi?

Oh, biliyordum ki ben de ona aynısını yapmıştım değil mi?

Ağlamak istemiyordum bu yüzden elimin tersiyle yüzümü sildim. Kızlar soyunma odasındaki duş kabinlerinin içinde, tek başıma oturmuş, dizlerimi kendime çekmiştim.

Ne kadar korktuğumu görmüyor muydu?

Her ne kadar iç güdülerimin güvendiği kişi koşulsuz o olsa da ben, ondan dahi korkarken bu düşman kaynayan okulun içinde, savunmasız ve korku dolu hissediyordum.

Keşke, dedim içimden. Keşke Jimin buralarda olsaydı.

Bana son günlerde en iyi davranan oydu, beni bırakıp okula gelen Jungkook'un peşinden beni okula götürüyor, okuldan alıyordu. Yüzüme dahi bakmayan Jungkook'un yapacağını söylediği şeyleri o yapıyordu.

Jungkook.. onu düşünmek dahi kırılan hayallerimin kalp kırıklarımın arasına karışmasını izlemek gibiydi.

Ona öyle saf bir inancım vardı ki.. onun sonsuza dek sarayımı koruyacak bir prens olduğunu sanan bir prenses gibi davrandığımı düşündüm.

Onu, hiç kaybetmekten korkmuş muydum ki, ya da hiç onun beni korumayı bırakacağını düşünmüş müydüm?

Hayır.

Aslında onun bir insan olduğunun farkında olmadığımı fark ettim, onun koşulsuzca beni seveceğine inanmakta hata mı ettim? Onu, söylediğimin aksine, sadece bir yazılım olarak gören, aptalın tekiydim. Onun duyguları olmadığına en başından beri inanmıyordum bile. Neden böyle duygusuzca konuşmuştum ki?

Kahretsin, nasıl toparlayacaktım?

Yine de bana bir asker olduğunu, babamın emirlerini yerine getimek zorunda olduğunu, bu yüzden beni hep koruyacağını söyleyen yine o değil miydi?

Gözlerime dolan yaşların bulanıklaştırdığı görüntüyü gözlerimi yumarak siyaha gömdüm.

Bir hafta olmuştu, yüzüme bakmadan, beni yok sayarak geçirdiği bir hafta.

Ve onun için çırpınan kalbimin bu sevgi dolu köşesi, çaresizce onu ne kadar sevdiğimi hatırlatıp durdu.

Onu böylesine nasıl sevmiştim, nasıl kapılmıştım ki ona böyle?

Ve şimdi, yapayalnız çöktüğüm bu beton zemine onun için akan göz yaşlarmı döküyordum.

Heemin ile arkadaş değildik, Jungkook ile aram berbattı.. kimsesizce okulda Yoongi'den saklanarak zaman geçiriyordum.

Açıkçası Yoongi veya Taehyung son zamanlarda benimle pek ilgili değildi, sebebi benden önce yok etmeleri gerek Jungkook'du pek tabi.

Acaba o, hala benim zayıf noktam mıydı?

Sabahları, benden erken uyanıp daha ben odadan çıkmadan o evden çıkıyordu, okulda onu gördüğümde Sooyoung'la yemek yerken ya da kadroya yeni dahil olan Hoseok'la gizlice konuşurken görüyordum.

Hoseok, harika bi casustu, yolda yürürken bana çelme takıyor, omuzuma vuruyor ya da kitaplarımı düşürmeme sebep oluyordu ama tenhada kaldığımızda, tüm yaptıkları için özür dileyip bana biraz da brownie veriyordu.

Bu onu benim için iyi biri yapar mıydı bilmiyorum ama beni Jimin dışında gözetleyen biri olduğunu hissediyordum en azından.

Akşamları Jungkook eve geç geliyordu ve böylelikle benden uzak durma işini başarıyla hallediyordu.

Onunla konuşmama bile fırsat vermiyordu ama.. ben de kırılmıştım.

Belki bunların hepsi, onun içinde zordu ama.. benim için de kolay değildi. Her şey. Sanki bir kar topu büyüyordu. Hayatım magmaya doğru kayıyordu.

Soyunma odasının kapısının açılma sesiyle irkildim, "Hey, Bojae!"

Korkuyla yerimde büzüşürken büyük numara erkek ayakkabılarını içine sindiğim kabinin önünde durduğunda onları alttaki açıklıktan görüyordum.

"Pekala, kapıyı açıyorum."diye uyardı, "Umarım bu kabini gerçekten amacı için kullanmıyorsundur."

Duvarla bütünleşirken kapının kolunun açılma sesi havada kaldı.

Lanet olası kabinlerin neden kilitleri yoktu ki?

Taehyung'un bakışlarında, öfke, alay ve ya herhangi bir endişe verici ifade yoktu ama o sevimli gülümsemesi olan bir katilden farksız değildi. Bu yüzden yüz ifadesini okumak anlamsızdı.

Elini öne uzatarak sanki korkmuş bir hayvana yaklaşır gibi kabine girdi, "Hey, iyi misin?"

"Sana ne?"dedim. "Ne istiyorsun?"

Güldü, "Seni öldürmek için geldiğimi düşünüyorsun, değil mi?"

Kollarımı önümde birleştirdim. Zayıf biri olmayacaktım. Yeterdi artık, her zaman birilerininbeni koruyamazdı sonuçta.

"Ya ne için geldin?"dedim, "Veya beni nasıl buldun?"

"İyi göründüğünü söyleyebilirim?"diyerek dalga geçtiğinde mimiklerimi oynatmadan dik dik ona baktım.

"Ah peki.."dedi. "Martha söyledi taman mı?"

Kollarımı iki yana indirdim, "Ah.. peki beni öldürmesi için anneme mi götüreceksin?"dedim. Korkudan dizlerimin arkası titriyordu ama bunu belli etnek istemiyordum.

Zaten Taehyung da öyle sert ve korkutucu bir davranış içinde değildi, yine de tetikte olmak gerekiyordu.

"Neden her şeye bu kadar çabuk teslim olmuş gibisin?"diye sordu.

Kabin onunla yalnız olduğumda fazlaca küçülmüştü sanki.

Derin bir nefes verdim, "Çünkü, pes ettim Taehyung, beni öldürmek mi istiyorsun? Tamam yap. Oyunu kazan. Her şeyi al. Tamam mı? Ama umarim ışınlanabiliyorsundur çünkü kendi irademle hiç bir yere gitmeyi düşünmüyorum."

Güldü, geriye bir adım atarak kabinden çıktı, peşinden de ben çıktım, daha ferah bir alanda olmak bir nebze de olsa beni rahatlattı.

"Jungkook'un gözleri önünde seni bir yere sürüklemek ha? Canıma susamış olmalıyım."dedi.

"Beni umursa-"derken ona fazlaca bilgi vereceğimi fark ederek sustum.

Sonuçta, düşmanımın korumasız kaldığımı bilmesine gerek yoktu değil mi?

Gerçi gözleri ve biraz da ilgisi olan herkes, Jungkook ile aramızın bozuk olduğunu fark ederdi.

"Sana sinirli ama seni gizliden korumaya devam ediyor Bojae. Yoongi'nin sana neden yaklaşamadığını sanıyorsun?"dedi. İfadesi bilmişlik akıyordu.

"Yoongi yaklaşamıyor, ama sen buradasın değil mi?"diyerek iğneleme yaptım.

"Eh.."dedi ellerini ceplerine sokarak, "Benim de kişisel yeteneklerim var."

Tek kaşımı kaldırarak sordum, "Gizli yeteneğin Martha mı?"

"Belki, kendin bul."dedikten sonra bana bir adım yaklaştı, "Sana bir kaç şey göstermek istedim."dedi.

Kafamı uzaklaştırarak sorar ifademle ona baktım.

"Gözlerini kapat."dedi.

Yüzümü bururşturarak, "Beni öpmeyeceksin değil mi?"dedim.

Bıkkınlıkla göz devirerek, "Bojae. Kapa şu gözlerini."dedi.

İçimdeki bastırılmış korku alevlendi, "Taehyung, sana güvenmiyorum."diyebildim.

Elleriyle gözlerimi kapattı, bana dokuduğu anda refleksif olarak bileklerini tutup onu kendimden uzaklaştırdım. O ise bileklerini ellerimden tek hamlede kurtarıp yeniden gözlerimi kapattı, "Her şeyi bırakıp seni öldürmemi teklif eden sen değil miydin? Bu yüzden kapat şu gözlerini."dedi. Nefes verip, "Sana talep yollayacağım."diye açıkladı.

Talep yollamak.

Bu benim için popüler bir terimdi.

"Vay canına bu ne için?"diye sordum. Sadece sesini duyabiliyordum.

Kapalı gözlerimin önünde bi silüet belirdi, sanki beynimin içinde adımlar atan bir adam.

Yaklaştıkça, ifadesi, adımları Taehyung'a dönüştü.

"Hey."dedi. "Bu son oyun'dan daha iyi değil mi?"

Bu da ne?

Sesim sanki zihnimde yankılanmıştı.

Adımlarını beynime atarcasına bir his bırakan Taehyung sanki bir şeyleri kendim anlamam gerekiyormuşcasına yüzüme baksa da baktığı şeyin tam olarak yüzüm olduğuna emin değildim.

Kafamın içinde hissediyordum, bedenimin içinde değil.

"Telefonuna elveda de."diyen Taehyung adımlamaya devam etti, "Biz burada haberleşmek için bunu kullanıyoruz."

B-ben bunu n-nasıl yaparım b-bilmiyorum.. b-ben..

Aniden durarak, "Bana bunun ne için olduğunu sormuştun, değil mi?"diye sorduğunda tek kaşı kalkmış, dudağının kenarı kıvrılmıştı, "Yeteneklerini keşfet, Bojae."

Daha sonra kayboldu.

Önce zihnimden, sonra gözlerimi açtığımda her yerden kaybolmuştu.

Sağa sola kafamı çevirsem de onu hiç bir yerde görememenin paniği ile kapıya koştum.

Soyunma odasından ani bir hareketle çıkıp, "Taehy-"derken bembeyaz duvarlara zıt siyah okul forması giyinen bir bedene çarptığımda durmak zorunda kaldım.

Kalbim heyecanla atmaya başladığı anda zaten o olduğunu anlamama rağmen"J-Jungkook?"diye sordum. Yakalanmış surat ifadesi burada olduğunu bilmemi istemiyor gibiydi. Gergince ensesini kaşıdı.

O kadar çok şey oluyordu ki beynim patlatacaktı.

"Taehyung mu?"diye sordu kaşlarını çatarak, "O ne zaman buraya girdi?"

Ondan uzaklaşarak sorgulayıcı ifademi takındım, "Bundan önce açıklaman gereken bir şey yok mu sence de? Beni mi gözetliyorsun?"

O ise bana aldırmadı, "Taehyung'la mı konuştun?"diye yeniden sordu.

"Evet, hayır.. cevapla ilgileniyor musun?"diyerek onu yokladım.

Ayağını yere vurdu, "Sen buraya girdiğinden beri kapıdayım ama gelen giden görmedim. Bojae ben.."derin bir nefes verdi, "Tetikteydim, her şekilde. Zihinin içinde de tetikteydim, oyunun içinde de.."diyen karmaşık ifadesi benden çok kendiyle konuşur gibiydi.

"Jungkook."diyerek onu böldüm, "Neyin var böyle?"

"Baban."dedi. "Baban geldi."

-
Sizi bekletmeyi hiç sevmiyorum hem de hiiiiiiiç

Amaaaaa pek cok olay oldu!

Map of the soul çıkıyor!!!!!!!!!!

12NİSANDAAAAAAAAAA

İNANILMAZ MUHTEŞEEEEEM BİR HABER BU!

Bunun yanında hoş olmayan pek çok şey de var elbette..

Big Bang'i ya da Seungri'yi tanımıyorum ama gercekten okuduğum korkunç mesajlar gerçek olamayacak kadar kötü.

Ve wattpadi bir kenara koyup, karşınızdaki idolünüz dahi olsa güvenmemeniz gerektiğini kanıtlayan bir olay daha.

Kimse gerçek değil, şüslü paketlerle vitrinde sergilenen oyuncaklardan farkı yok oek çocuğunun. Günün ne kadarlık bir kismi oyunculukla geçiyordur kim bilir..

Bunu bangatan veya herhangi bir grup için söylemiyorum. Bu sektörün kendisi maalesef.

Umarım bu sektör daha kötülerini görmez.

Special fotokart çıkması dileğiyle.

Sizi seviyorummmm.

Haftaya Cuma, 22 Mart, görüşürüz!

Yorum, fikir ve teorilerinizi yazın lütfen ve booooolca yorum yapın!

Sizi seviyorum💜💜💜
-hae💜

Continue Reading

You'll Also Like

174K 17.8K 42
" ' Kalbimin içindesin, seni kolayca unutabileceğimi sanmıyorum. Öylece, gözlerimi boş boş sana dikiyorum; belki beni yeniden çağırabilirsin... " Jeo...
32K 3.3K 49
Jeon Jisoo beklediği yardımı kardeşi Jeon Jungkook'tan alamayınca, çareyi Min kardeşlerde bulur. [Serinin ikinci kitabına ve kitap için hazırladığım...
16.5K 1.2K 21
-Gerçeklemeyecek olan bu hayaldeki tohumlari birlikte yetiştireceğiz. Diye fısıldadım uzattığı elini tutarken. Dipnot: Bu kitaptaki bazı bölümler Att...
91.4K 6.3K 21
''Tüm o güzel anılar ve fotoğraflar... Tutunduğum tek şey.''