- Peki şimdi ne olacak?
- Biz bir grup İstanbul’dan kaçarak daha güvenli olacağını düşünerek buraya geldik. Güvenlik açısından da sizin evin en uygun yer olduğunu düşündüğümüz için buraya geldik. Sanırım şu an sizin için de en mantıklı olan burada bizimle kalmanız olacaktır.
- 4 kişi misiniz?
- Hayır, biz buranın güvenliğinden emin olmak için önden geldik. Bak şuradaki büyük tekneyi görüyor musun?
- Evet görüyorum.
- İşte biz onunla geldik grubun geri kalanı da orada bizi bekliyor.
- Peki toplam kaç kişi?
- Tam sayı bilmiyorum ama 20 falan olması lazım.
Diğerleri bu sorulardan sıkılmış gibiydi ama Selim yine de sakinlikle cevap veriyordu.
- Evin çalışanları vardı. Onlar nerede peki?
- Ne yazık ki onlar da hastalığa yakalanmıştı. Neyse daha konuşacak çok vaktimiz olacak. Biz şimdi tekneye dönüp diğerlerine haber vermeliyiz. Fuat abi, sen ve Fırat burada kalın. Biz Savaş’la gider hallederiz.
- Tamam Selim, biz buradayız.
- Hadi Savaş gidelim.
- Geldim.
Selim bu arada Fırat’ın yanına yaklaşmış ve kulağına bir şeyler söylemişti.
- Kuzen şu cesetleri de biz gelmeden halledebilir misiniz?
- Doğru söyledin, biz onları Fuat abiyle hallederiz. Bir kısmı zaten bahçede en üst kattakileri indirmekte biraz zorlanırız ama hallederiz. Siz teknede çok da acele davranmayın.
- Olmazsa gitmeden onları aşağı indirelim.
- Olabilir.
Selim Cenk’in yanına çağırmıştı.
- Cenk annenin ve babanın cesetleri yukarda onları aşağı indirip gömmemiz gerekiyor. Sen ve kız kardeşin onları bu halde görmeyin. Siz içerdeki odalardan birine geçip biraz uzanın olur mu?
- Ben de size yardım edeyim.
- Biz hallederiz. Hem onları böyle hatırlamanı istemem.
Cenk kız kardeşine güçlü gözükmek için kendini sıkmıştı ama en sonunda o da gözyaşlarını serbest bırakmıştı.
- Peki, biz içeriye geçelim o zaman.
Dördü birden hızlı adımlarla en üst kata çıkmıştı. Cesetlerin olduğu odaya girmişlerdi.
- Şu dolaplarda çarşaf falan varsa onlara sarıp öyle indirelim.
Fırat dolaptan bir çarşaf ve bir örtü bulmuştu. Cesetleri bunlara sardıktan sonra aşağıya indirmişler ve bahçeye çıkartarak diğer cesetlerin yanına bırakmışlardı. Daha sonra bahçedeki küçük kulübeye girmişlerdi.
- Bu kulübede bize lazım olabilecek her şey var. Şu kazmalarla kürekleri alalım. Çukuru hep beraber kazalım yoksa siz tek başınıza zorlanırsınız.
- İyi olur Selim, çukuru kazdıktan sonra siz tekneye gidersiniz biz de işin geri kalanını hallederiz.
- Fırat bak şu köşede bir bidon var. Bahse girerim içinde benzin vardır. Onu da alalım.
Fırat gidip bidonu almış ve kapağını açarak koklamıştı. İçinde gerçekten de jeneratörü çalıştırmak için gerekli olan yakıt vardı.
- Hadi bakalım. Hepimiz yorgunuz biliyorum ama son bir gayret şu işi de halledelim. Sonra rahat rahat dinleniriz.
- 2 gün önce neler yapıyordum şimdi neler yapıyorum.
Savaş böyle söyleyip kazmayı kaldırdı ve toprağa vurdu. Fırat ‘da toprağı kazmaya başlamıştı. Diğerleri eşilen toprağı kürekle kaldırıyorlardı. Tempolu ve yorucu bir çalışmanın ardından çukuru kazmışlar ve cesetleri çukura indirmişlerdi.