Sarpişkom || Texting

De terayaziyore

2.5M 148K 52.3K

-Tamamlandı- Bilinmeyen numara: Şşş Bilinmeyen numara: Aloğ Bilinmeyen numara: Sarpişkom Bilinmeyen numara: B... Mai multe

B İ R
İ K İ
Ü Ç
D Ö R T
B E Ş
A L T I
Y E D İ
S E K İ Z
D O K U Z
O N
O N B İ R
O N İ K İ
O N Ü Ç
O N D Ö R T
O N B E Ş
O N A L T I
O N Y E D İ
O N S E K İ Z
O N D O K U Z
Y İ R M İ
Y İ R M İ B İ R
Y İ R M İ İ K İ
Y İ R M İ Ü Ç
Y İ R M İ D Ö R T
Y İ R M İ B E Ş
Y İ R M İ A L T I
Y İ R M İ Y E D İ
Y İM R M İ S E K İ Z
Y İ R M İ D O K U Z
O T U Z
O T U Z B İ R
O T U Z İ K İ
O T U Z Ü Ç
O T U Z D Ö R T
O T U Z B E Ş
O T U Z A L T I
O T U Z Y E D İ
O T U Z S E K İ Z
O T U Z D O K U Z
K I R K
K I R K B İ R
K I R K İ K İ
K I R K Ü Ç
K I R K B E Ş
K I R K A L T I
K I R K Y E D İ
K I R K S E K İ Z
K I R K D O K U Z
E L L İ
E L L İ B İ R
E L L İ İ K İ
E L L İ Ü Ç
E L L İ D Ö R T
E L L İ B E Ş
E L L İ A L T I
e l l i y e d i
E l l i s e k i z
E l l i d o k u z
A l t m ı ş
Final
Özel Bölüm

K I R K D Ö R T

37K 2K 263
De terayaziyore


Elimi çantamın iplerinden çekip son merdiven basamağınıda çıkınca derin bir nefes aldım. Sabah sabah uyandığım yetmiyor birde 3 kat merdiven çıkıyordum iyi mi? Sınıfıma doğru giderken heyecanım doruklarına ulaşmıştı çünkü Sarp sınıftaydı. Bana okulda olduğuna dair bir mesaj atmış ve nerede olduğumu sormuştu. Geç kalmamıştım ama zilin çalmasına pek fazla olduğunu da sanmıyordum.

Sınıftan içeri girdiğimde gözüm direkt olarak Sarp'ın sırasına kaymıştı. Eren'e sinirli sinirli bakıyordu. Kapının önünde durmaya devam ederken Eren Sarp'ın saçlarına dokundu. En sonunda Sarp sinirle eline vurduğunda bağırmıştı.

"Kaç kez dedim sana saçıma dokunma diye?"

Eren bir kez daha kahkaha attığında beni görmüştü. Aslında sınıftaki bir çok kişi bana bakıyordu. Çünkü mal mal sınıf kapısında dikiliyordum. Eren Sarp'ın kolunu dürtüp kafasıyla beni göstermişti. Sarp'ın kafası bu tarafa döndü, sinirli ifadesi ile karşı karşıya kaldığım anda çatık kaşları gevşedi. Güzel gülümsemesini bana bahşederken sıradan kalkmıştı. Bana doğru yürürken ona gülümsemeden edememiştim. Yanıma geldiğinde kolunu omzuma atıp sıraya doğru yürümeye başladı. Omzumdaki kolunu idrak etmeye başladığımda ne yapacağımı bilemedim. Kolunu tutup çeksem bunu ne ben isterdim ne de Sarp, sanırım. Çekmesem sınıftaki delici bakışların radarında kalmaya devam edecektim.

Umursamadım. Sıraya kadar kolu omzamdayken yürüdük. Sıraya oturmak için elini tuttum ve kolunu omzumdan ayırdım. Sırama oturduğumda ise yanıma oturmak yerine önüme oturmuştu. Elini sıraya koyup bana gülümsedi.

"Naber sevgilim?"

Söylediği kelimeyle gözlerim büyümüş hızla kafamı sınıfa çevirmiştim. Umarım kimse duymamıştır diye düşünürken Sarp kafamı tutup kendine çevirmişti.

"Sevgilim dememde bir sakınca mı var? Yoksa ayrıldıkta ben mi bilmiyorum? Hadi ama 24 saat olmasına fazla bir süre kalmamıştı oysaki"

Dediklerine gülümsemeyle karşılık verdim. Hep böyle tatlı olmamalıydı. Kafamı iki yana sallarken "sadece, bir anda söyleyince" daha lafımı bitirmeden "okuldakilerin öğrenip öğrenmemesi umurumda değil umarım seninde değildir?" Dediğinde olumlu anlamda salladım kafamı. Bu neden umrumda olsundu ki? İnsanların ne dediği umrumda değildi sadece alışmam gerekiyordu. Ben bu anı tam 4 yıldır bekliyordum. Şimdi bu ana ve Sarp'a sahip olmuşken bunu berbat edemezdim.

"Alışacağım" dedim sadece. Gülümseyerek elini bana doğru uzattı ve sırıtan suratımda belirmiş olan gamzeme dokundu. "Çok güzel" diye mırıldandı. Gülümsemem daha yayılırken duyduğumuz ses ve yanımda hissettiğim hareketlilikle ikimizde bakışlarımızı çevirmiştik.

"Hey aşıklar"

Gülümseyerek bize bakan Akipek'e sırıttıp sevimli bir şekilde "akocum kokucum mu gelmiş?" Dedim. Ona böyle seslenme mi sevmezdi. Göz devirirken hala gülüyor olması benimde gülmeme sebep oluyordu. Cidden sahip olduğum en iyi dostu. Annem onun döndüğünü öğrenince çıldıracaktı. Sahi ona hala söylememiştim. Bunu aklımın bir köşesine not ederken Sarp ile Akipek'in yaptığı muhabbete katılmak istedim. Ancak o sıra aklıma gelen bir diğer detayla dikkatim tekrar dağılmıştı. En kısa zamanda Defne ile de konuşsam iyi ederdim. Çalan zille düşüncelerimi bir köşeye sıyırıp Akipek'in dediklerini dinlemeye başladım.

"Yani cidden sorunlu bir öğretmene benziyor daha bir kaç gündür bu okuldayım, bunu anlamak için senelerimi bu okulda geçirmeme gerek yok anlıyor musun dostum?"

"Kesinlikle haklısın ve haftanın ilk gününü aynı zamanda ilk saatlerini onunla geçirmek zulum gibi"
Sarp konuşmasını bitirip bana baktığında gülerek ona onay verdim. Bahsettikleri Şadiye hocaydı. Çılgın Bakire Şadiye. Evet tam olarak oydu. Ona bu lakabı çok önceden beri takmışlardı. Öyle ki biz dokuzuncu sınıfa ilk geldiğimizden beri onu bu şekilde tanırdık.

"Peki ona neden o şekilde bir lakap takmışlar?"

Akipek'in mantıklı sorusuna minik bir kıkırtı çıkarırken Sarp "bizden çok önceden beri onu lakabıymış. Tam beş kez nişanlanmış. Ancak hiç evlenmemiş. Bir şekilde hep nişan atılmış. Erkek tarafından" diyerek açıkladığında Akipek göz devirmişti. Lakaplardan hiç hoşlanmazdı. Garip olan ise lakaplardan hoşlanmadığı halde ona sürekli Akipek lakabıyla seslenmemi istemesiydi. Çocukken bunu düşünüp dururdum ancak hiç bir zaman cevap bulamamıştım.

Fizik hocası Çılgın bakire Şadiye (!) sınıfa girer girmez hepimiz toparlanıp ayağa kalktık. Kadın cidden arızaydı. Ve hakkını yemeyelim gerçekten dersi en sıkıcı anlatan öğretmen ödülünün sahibiydi!

..

Bir yandan ceketimin yakasını düzeltirken diğer yandan telefonumdan rehbere girmeye çalışıyordum. Yakamı düzeltince iki elimle telefonu kavrayıp rehberden Defne'nin numarasına tıkladım. Telefonumu kulağıma götürürken çoktan onun sesini duymuştum.

"Efendim?"

"Ee, neredesin"

"Konuştunuz mu?"

Heyecanlı sesini duyunca hüzünle gülümsedim. Mal Akipek ne olurdu kızı bir görseydi önce.

"Evet, ee yanına gelecektim"

"Kantinin önünde bekliyorum"

Onu onaylayıp telefonu kapadım. Sarp ve Akipek'i dışarıya birlikte yemek yemeye yollamıştım. Her ne kadar benimde gelmem için ısrar etselerde -özellikle Sarp- bir şekilde onları ikna etmiştim. Zaten bir kaç teneffüs önce poğaça yediğim için fazla aç hissetmiyordum.

Kantinin önüne geldiğimde duvara yaslanmış bir şekilde beni bekleyen aynı zamanda at kuyruğu yaptığı sarı saçlarının ucuyla oynayan Defne'yi görmüştüm. Beni fark ettiğinde gülümseyip yanıma doğru adımladı.

"Gel oturalım" deyip onu kantine soktum. Kantin, öğle arasının ilerleyen dakikalarında olduğum için biraz olsun sakindi. Boş olan masalardan birine oturduk. Ellerini birleştirip beklentiyle bakmaya başlayınca gülümsedim.

"Defne, Akipek ile konuştum ancak o bir ilişki istemediğini söyledi"

Dümdük bir şekilde yüzüne söyleyince içimden kendime kızmam gecikmemişti. Defne sabit bir şekilde bana bakarken az önceki neşesi ve gülümsemesi yoktu. "Ancak kim olduğunu bilse, ki bilmek istedi yani sordu. Düşüncelerinin değişeceğine eminim" diye toparlamaya çalışınca elini kaldırıp hayır anlamında salladı.

"Boşversene, beni dış görünüşümle beğenip kabul etmesinin bir anlamı olmayacak. Eğer ilişki istemiyorsa bunun dış bir etkenle değişmesini istemem. Sadece beni beğendiği için kabul etmesini falan ki beğenir mi ondan da emin değilim ama madem öyle, elden ne gelir ki?" Deyip masum bir gülümseme bıraktı bana. Gözlerinde ki hayal kırıklığını görmem zor değildi. Ona içten olduğuna emin olduğum bir gülümseme sergiledim.

"Bence yine de ona seni göstermeliyim ama sen nasıl istersen" dedim. Gülümseyip kafa salladığında "yine de teşekkür ederim" demişti. Sonra kafasını iki yana sallayıp "yemek yedin mi?" Diye sormuştu. Ona aç olmadığını söylediğimde ise hızla masadan kalkıp kantin sırasına gitmişti.

Kaşlarım istemsizce çatılınca ne yaptığını izlemeye koyuldum. Kısa süre sonra ben tarafa dönünce elinde ki bardakları görmüştüm. Masaya gelince bir bardağı bıraktı "kahve?" Diye tatlı bir ses tonunda konuşmuştu. Hala oturmadığı için ben ayağa kalkmıştım.

"Teşekkür ederim" derken ona kahve parasını vermek için elimi cebime daldırmıştım. Kolumu tutup "hey bunu ben ısmarlıyorum" dediğinde tam itiraz edecektim ki bardağı elime tutuşturup ilerlemeye başladı. Peşinden de beni sürüklüyordu. Ve lanet olsun ki bardak çok sıcaktı.

"Dersimiz beden" demişti. Gittiğimiz yer şimdi belli olmuştu. Okulumuz biraz kalabalık olduğu için bir saatte bir çok sınıfın beden dersi çakışıyordu. Defne'nin sınıfıyla bizim sınıfın ki gibi. Salona doğru giderken hiç bir şey konuşmamıştık ancak henüz boş olan beden salonuna vardığımızda Defne bülbül gibi ötmeye başlamıştı.

"Biliyor musun? Tam 4 yıldır bu okuldayım ve geldiğim ilk günden beri bedenciyi okulun basketbol takımını tüm ihtişamıyla savunan bir amigo kız takımı kurmak için ikna etmeye çalışıyorum. Ancak adam nuh diyor peygamber demiyor. Resmen 4 yıldır ona yalvarıyorum ama bir türlü kabul etmedi. Sence de takımın buna ihtiyacı yok mu?" Ona hiç bir bok anlamadığımı bariz belli eden bir gülümseme yolladım.

Oda gülerek tekrar konuştu. "Ya bak çoğu okulun amigo takımı var ama bizim yok. Sevda hocaya o adamı ikna etmesi için ayarlamaya çalışıyorum. Ama Sevda hoca bile ılımlı yaklaşmıyor konuya" kafamı salladım. Sevda hoca ve o adam diye bahsettiği Selim hoca okulumuzun beden öğretmenlerinden yalnızca ikisiydi. Bide Ercan hoca vardı. Hayatımda tanıdığım en komik öğretmen oydu. Aklıma gelen fikirle kahvemden bir yudum alıp Defne'ye baktım.

"Neden Ercan hocayla konuşmuyorsun?" Diye sordum. Bana bakıp gözlerini kocaman büyüttüğünde "tabi yaa!" Diye bağırmıştı. "Ercan hoca kraldır. Onunla konuşmayı neden akıl edemedim ki şimdiye dek" elindeki boş bardağı çöpe atıp dikkatli bir şekilde bana sarıldı. Çünkü benim elimde hala yarısı doku kahvem vardı. Çalan zille Defne yerinden fırladı.

"Ben Ercan hocayla konuşmaya gidiyorum. Derste onlara küçük bir gösteri yapma karşılığında bizi değerlendirmesi isteyeceğim. Sonra görüşürüzz"

Kapıdan çıkana kadar hızla konuşmuştu. O gitmiş olsa bile ben hala söylediklerine gülüyordum. Cebinden telefonumu çıkardım. Kilit ekranında gördüklerimle gözlerim kocaman kocaman açılmıştı.

Sarpişkom 3 cevapsız arama

Sarpişkom 10 yeni mesaj

Akicik 1 cevapsız arama

Akicik 4 yeni mesaj

Hızla whatsapp'a girerken önce Sarp'ın mesajlarına tıkladım.

Sarpişkom: Yedin mi yemek (12:43)

Sarpişkom: Akşın? (12:48)

Sarpişkom: Aklım sende kaldı bak (12:48)

Sarpişkom: Niye cevap verilmiyor şu mesajlara? (12:53)

Sarpişkom: Arıyorum bak (12:54)

Sarpişkom: açsana lan (12:54)

Sarpişkom: Tamam (12:56)

Sarpişkom: Okula geldik ama sınıfta yoksun? (12:56)

Sarpişkom: La zil çalacak şimdi nereye gittin? (12:57)

Sarpişkom: Akşın?? (12:58)

Ona tam spor salonunda olduğuma dair bir mesaj atacaktım ki duyduğum sesle bakışlarım kapıya döndü. "Seni arıyorum kaç saattir ne yapıyorsun burda tek başına?" Kızgın ses tonu kesinlikle Sarp'a aitti. Bana doğru ilerlerken arkadından belen Akipek'i görmüştüm. Sarp tam önümde durup bana sarıldığında biraz şaşırsamda kollarımı sırtına sardım.

"Bir daha yapma öyle"

Dediğinde kafamı salladım. Gülümsemem dudaklarımda yayılırken burnumdaki hoş kokusu aklımı başımdan alıyordu. O sırada farklı bir ses daha duymuştuk. Hadi ama bir kaç dakika daha sarıldaydık ne olurdu?

"Akşın! Akşın! Buna inanamayacaksın! Taktiğin işe yaradı! Ercan hoca bu ders izleyecek bizi!"

Sarp benden ayrılıp arkasına döndü. Ben ve Akipek gibi oda Defne'ye bakmaya başladı. Defne az önce ki sarılışımızı yeni fark etmiş gibi şaşkınlıkta bize baktı. Daha sonra gözleri ufacık bir şekilde Akipek'e kaysada hemen bize döndü.

"Oha"

Diye bir nida yankılandı salonda

"Sarp eniştem olmuş haberim yok"

Diye bağırmıştı. Sorun şu ki o bunları tam söylerken iki sınıfın öğrencileri salona girmeye başlamıştı bile!

Duyan herkes bize dönerken Defne'de bunu fark edip ağzını kapamıştı. Ama iş işten geçmişti bile..

...

Defne daha bir günlük bile sayılmayan eniştesini bu sayede tüm okula yaymış bulunmaktadır. Tebriks

Mdnskfksd

Bir sonraki bölümde tatlış şeyler olacak yalnızca bekleyiiin

Continuă lectura

O să-ți placă și

minik bebeğim(yarı texting) De a.

Ficțiune adolescenți

995K 33.9K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
TAKINTI De 🌙

Ficțiune adolescenți

1.8M 32.6K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
3.3K 205 13
Mia öldükten sonra melekler ve şeytanlar adlı bir okula gider herkes onun soyadını duyunca ona karşı tuhaf davranmaya başlar bunun nedenini anladığın...
793 220 18
Keşfedilmemiş tek yetenek