Çocukluk Aşkım

By _MissLala_

1.6M 85.8K 29.5K

"Söz veriyorum. Kaybettiğin çocukluğunu sana geri getireceğim" ............... Çocukluk Aşkınla birlikte çocu... More

GİRİŞ
~1.Bölüm~
~2.BÖLÜM~
~3.BÖLÜM~
~4.BÖLÜM~
~5. BÖLÜM~
~6.BÖLÜM~
~7.BÖLÜM~
~8.BÖLÜM~
~9.BÖLÜM~
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16. BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20. BÖLÜM
21.BÖLÜM
22.BÖLÜM
23.BÖLÜM
24.BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. Bölüm
27.BÖLÜM
28.BÖLÜM
29. Bölüm
30.BÖLÜM
31.BÖLÜM
32. Bölüm
33.BÖLÜM
34.Bölüm
35.Bölüm
36.BÖLÜM
37.BÖLÜM
38.BÖLÜM
39.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41. BÖLÜM
42.BÖLÜM
44. BÖLÜM
45.BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53.BÖLÜM
54. BÖLÜM
55.BÖLÜM
56. BÖLÜM
57.BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60.BÖLÜM
61. BÖLÜM
62.BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. BÖLÜM
☆FİNAL☆
~VEDA~
ÖZEL BÖLÜM: IG

43.BÖLÜM

16.9K 783 498
By _MissLala_

Yılbaşı Gecesi

"Nasıl gidiyor Rüzgar'la?"

Diye soran anneme çekirdek ağzımdayken salak bir gülüş sundum.

"Böyle güldüysen, güzel gidiyor demektir."

Dedi o da gülümseyerek. Mutfakta oturmuş Ebrar ve Asel'in gelmesini bekliyordum. O sırada da ne zamandır yapamadığımız için çekirdek eşliğinde dedikodu yapıyorduk.

"Kara çalı var mı, kara çalı?"

Kaşlarımı çatarak baktım.

"Ohooo, olmaz mı? Geçen gün bir baktım Rüzgar'ın instagram mesajlarına, kız dolu! Ama tabiki kimseye cevap vermemiş. Hepsini silip engelledim."

Annem çekirdek kabuğunu önündeki kaba atarken başını hızla salladı.

"Aferin benim kızıma. İpleri eline al öyle!"

Kapının çalmasıyla elimdeki çekirdekleri bırakıp hızla kapıya gittim. Kapıyı açmamla kızların mutlu bir ifadeyle ellerindeki poşetleri kaldırması bir olmuştu. Fakat beni görünce yüzlerindeki ifade yavaşça silindi.

"Alya! Niye hazırlamadın? Biz sana hazırlan demedik mi?"

Onlar sinirle içeri geçerken ellerimi iki yana kaldırıp Ebrar'ın sorusunu yanıtladım.

"Demediniz?"

"Dememiz mi lazım?"

Göz devirip ellerindeki poşetleri aldım ve içeri götürmelerine yardım ettim.

"Ya daha 3 saat var!"

Asel ve Ebrar beni umursamayıp mutfağa geçtiklerinde samimi bir şekilde anneme sarıldılar.

"Olsun, anca hazırlanırız."

Dedi Asel annemden ayrılarak.

"Hadi bakalım kızlarım, başlayın hazırlanmaya. Şu paspal kızımı da güzel hazırlayın tamam mı? Size güveniyorum."

Annemin lafına göz devirip üstüme bakarken kızlar gülüyordu. Dizi çıkmış pijamalarım, ayıcıkları panduflarım ve dağınık saçımla gayet yakışıklıydım bence.

"Hadiii! Çok işimiz var."

Kızlar beni ellerimden tutup hızla odama çıkardılar. Paketleri bir kenara bırakırken hızla içindekileri çıkardılar. Size yemin ediyorum, paketlerde bir ben yoktum. Hız elbiselerini paketlerden çıkarırken özenle astılar. Topuklu ayakkabılarını bir köşeye koydular, makyaj malzemelerini masama dizdiler...

Bense şaşkınlıkla onları izliyordum.

"Hadi, saç konusunda becerikli olduğun için saçlarımızı sen yapacaksın."

Bir şey becerebildiğim için gururla başımı salladım. Ebrar gülümseyerek hızla önümdeki sandalyeye oturdu.

"Hani sen düzleştiriciyle su dalgası yapıyordun ya? Öyle istiyorum."

Gülerek başımı salladım ve düzleştiricimi fişe taktım. Sorar gibi Asel'e baktığımda makyaj malzemelerine bakıyordu.

"Sadece düzleştireceğim. Ben hallederim."

Diyip makyaj yapmaya başlamıştı. Çabucak Ebrar'ın saçlarını hallettiğimde dalgaların sönmemesi için ensesinde gelişigüzel bol bir topuz yaptım. Hem böylece makyaj yaparken rahat olacaktı.

"Sen nasıl yapacaksın saçını?"

Diye soran Asel'e bilmiyorum der gibi dudak büktüm.

"Bence yukarıdan salaş bir topuz yap. Sana çok yakışıyor."

Ebrar'ın fikri aklıma yattığında masadaki tarağı alıp saçlarımı taradım. Daha sonrasında yukarıdan salaş bir topuz yaptım. İşim bittiğinde kızlara döndüm. Asel makyajını bitirmiş saçlarını düzleştiriyordu. Ebrar ise makyajına yeni başlamıştı.

"Şimdi gel bakalım, seni hazırlayalım."

Asel piçimsi bir şekilde sırıtarak beni makyaj masasına oturttu. Korkarak ona baktığımda gülümseyerek eline fondöteni aldı ve sünger yardımıyla yüzüme sürmeye başladı.

"Çok abartma ama olur mu?"

"Yok yengeciğim, ne abartması?"

Hadi hayırlısı diyerek kendimi Asel'e testlim ettim.

"Yanlız çok yetenekliyim, baksana Ebrar abla."

20 dakikanın ardından makyajımı bitirmiş ve beni izlemeye başlamıştı.

"Yemin ediyorum Adrina Lima yanında bok yemiş. Bu ne güzellik be!"

Ebrar da Asel'in yanına dikilip beni izlemeye başlayınca sinirle ofladım.

"Çekilin aynanın karşısından da bakayım kendime!"

Kızlar aynanın karşısından çekildiklerinde şaşkınca kendime baktım.

"Bu kim lan?"

Şaşkınca çıkan sesim kızları güldürmüştü. Kendime daha dikkatli bakmaya başladım. Asel göz makyajımı hafif tutmuş sadece eyeliner ve maskara sürmüştü. Yanaklarıma hafif bir allık ve higlither sürmüş, son olarak da dudaklarıma elbisemle uyumlu olarak kırmızı ruj sürmüştü.

"Yanlız bir şey diyeyim mi? Fena bir şey olmuşum ha!"

Dedim havalı bir şekilde.

"Eh, ne de olsa ben yaptım."

Asel gururla konuştuğunda güldük.

"Hadi artık giyinelim."

Ebrar'ı onaylayıp askıda asılı olan kırmızı elbisemi giydim. Altına kalın topuklu siyah ayakkabılarımı da giydikten sonra aynanın karşısına geçtim.

"Ebrar bunları giy dedin ama sakat olurum ben bunlarla ya."

Ebrar göz devirip yanıma geldi.

"Kalın topuklu ayakkabıyla da yürüyemiyorsan kız olduğundan şüphe duymaya başlayacağım kuzu."

"Ayy!"

Diye çığlık attım. Kızlar korkuyla bana dönerken endişeyle konuşmaya başladım.

"Sahnede ya detone olursam? Bide ünlü gruplar, kesin rezil olurum!"

Asel bana ters ters bakmaya başlayınca başımı 'Ne?' der gibi iki yana salladım.

"Bir şey oldu zannettim lan! Hem sen ne zamandır sahneye çıkıyorsun zaten. Hiçbir şey olmayacak, merak etme."

Endişeyle onaylayıp tekrar aynada kendime baktım. Masanın üstündeki telefonumun titremesiyle mesaj geldiğini anlayıp iki adımla masaya ulaştım ve telefonumu elime aldım. Mesaj Rüzgar'dandı.

Gönderen: Sevgilim Bey

Hazır mısınız güzelim?

Hızla mesaj yazmaya başladım.

Gönderilen: Sevgilim Bey

Hazırız.

Birkaç saniye sonra tekrar mesaj geldi.

Gönderen: Sevgilim Bey

Tamam o zaman. Kapının önünde bekliyoruz.

"Hadi, çıkıyoruz."

Kızlar beni onaylarken odamdan çıkıp merdivenleri inmeye başladık. Koltukta oturan annem hızla bize döndüğünde gözleri kocaman açılmıştı.

"Ayyy tü tü tü tü maşallah! Ne güzel olmuşsunuz böyle, kesin nazar değer oturun okuyacağım!"

Annem kolumuzdan tutup koltuğa oturttuğunda hızla konuştum.

"Anne acelemiz var, çocuklar bekliyor."

Annem beni gram takmamış ve okumaya başlamıştı. Telefonum titreyince tuş kilidini açıp mesajlar kısmına girdim.

Gönderen: Sevgilim Bey

İnmeyi düşünüyor musunuz? Ağaç olduk o yüzden soruyorum.

Gönderilen: Sevgilim Bey

Annem güzelliğimize nazar değmesin diye okuyor şuan bi sn.

Gönderen: Sevgilim Bey

NE?
AJSJHDHEHSHDHSHSHSH

Göz devirip telefonumu kapattım ve annemin duasını bitirmesini bekledim.

"Hadi bakalım iyi eğlenceler, mutlu yıllar."

Anneme sırayla sarıldıktan sonra kapıyı açıp dışarı çıktık.

"Bas gaza aşkım bas gazaaa, kim tutar seni bas gazaa!"

Kapının önünde duran arabanın ön koltuğunda oturan Bora, camdan kafasını çıkarmış radyoda çalan İsmail YK ile dans ediyor, bir yandan da elindeki çukulatalı sütü içiyordu. Arkada bir tane daha araba vardı. Sığmayız diye iki arabayla gelmişlerdi.

Arabaların kapıları açıldı ve erkekler teker teker arabadan inerken ağzım açık kaldı.

Ohh my biscolotaaaa!

İç sesim kırk yılda bir doğruyu söylüyordu. Hepsini sanki Allah özene bezene yaratmıştı sanki. Gözlerim Rüzgar'ı bulunca istemsizce iç çektim.

Bu ne yakışıklılık vicdansız!

"Vay be! Hepiniz çok yakışıklı olmuşsunuz. Kendimi biscolata reklamlarında gibi hissediyorum."

Asel'in dediğine gülerken Bora havalı bir şekilde papyonunu düzeltti.

"Tabi en çok ben yakışıklıyım. Yani doğal bir yakışıklılık bu, Allah vergisi. Benim babam da yakışıklı. O değil de, Sude aşkım da burada olsaydı keşke. Belki bu yakışıklı halimi görüp benden etkilenirdi. Neden aynı okulda değiliz ki! Yengov sen haberim yokmuş gibi çekip Sude'ye atsana."

Bora'ya göz devirip gözlerimi Rüzgar'a çevirdim. O da bana bakıyordu.

"Çok şey olmuşsun."

Gülüp kaşlarımı kaldırdım.

"Ne olmuşum?"

Elini ensesine attı.

"Şey işte... Güzel diyeceğim ama güzel kelimesi yanında basit kalacak."

Utanarak gülümsedim.

"Teşekkür ederim. Sende çok şey olmuşsun."

Güldü.

"Hadi, gidelim artık!"

Anıl heyecanla konuştuğunda arabaya doğru ilerledik. Öndeki arabaya ben, Rüzgar, Asel, Bora ve Kaan binerken , arkadaki arabaya Ebrar, Yağız, Anıl, Çınar ve Akın binmişti.

Rüzgar şoför koltuğuna oturduğunda ön koltuğa oturmak için kapıyı açtım. Bora da aynı anda kapı kulupunu tutunca kaşlarımı çattım.

"Hayırdır?"

Dedim. Bora omuz silkti.

"Öne oturacağım yengov."

"Yav bi git. Öne oturacakmış. Öne ben oturacağım."

"Hayır ben!"

Sinirle ayağımı kaldırıp ayakkabılarımı gösterdim.

"Bunları görüyor musun?"

"Görüyorum, çok güzelmiş!"

Sinirli bakışlarımı sürdürdüm.

"Bunları gırtlağına kadar sokarım, Bora."

Bora bana korkuyla baksada öne oturmaktan vazgeçmedi.

"Kaan! Alır mısın şu arkadaşını?"

Kaan gülerek Bora'yı tuttuğu gibi arka koltuğa tabiri caizse fırlattı.

"Oğlunu gelininden kıskanan kaynanalar gibi öne oturmak istiyor bide mal."

Zafer kazanmış gibi ön koltuğa eteğimin açılmaması için dikkatlice oturdum.

"Sen mi kullanacaksın?"

Dedim Rüzgar'a dönüp. Alayla konuştu.

"Şoför koltuğunda ben oturduğuma göre Anıl kullanacak."

Göz devirdim.

"İyi de senin ehliyetin yok ki. Hem 18 yaşında bile değilsin Rüzgar."

Omuz silkti.

"26 gün sonra 18 yaşına gireceğim. Hem bir şey olmaz. Gidip geleceğiz sadece."

Tabi ya! Ocak ayının 26'sı Rüzgar'ın doğum günüydü. Yeni hatırladığımı belli etmemek için ifadesiz kaldım.


"Öyle diyorsun ama ya çevirirlerse? Arkadaki arabayı kim kullanıyor?"

Arabayı çalıştırırken bana ufak bir bakış atıp sorumu cevapladı.

"Yağız kullanıyor."

"Onun ehliyeti var mı?"

"Yok."

"İllegal suçlar diyorsun yani?"

Gülerek başını salladığında emniyet kemerimi takarken içimden dualar ediyordum.

"Dj ver müziği!"

Bora arka koltuktan öne doğru uzanmış aramıza girmişti. Gülerek müziğin sesini açtım.

"Erken başlamışsın?"

Dedim elindeki sütü göstererek. Ayağının altınaki koliyi çıkardığında şaşkınlıkla ona baktım.

"Oha!"

Gülerek bana da bir tane uzattı. Mutlulukla açıp içmeye başladım.

Yılbaşı gecesi olduğu için bir hayli trafik vardı. Yarım saatte gideceğimiz yolu bir saatte anca varabilmiştik. Parti mekanına geldiğimizde arabaları otoparka park ettik ve indik.

"O zaman parti başlasın!"

Elindeki çukulatalı sütlerle dans etmeye başlayan Bora'ya güldük. Rüzgar yanıma gelip elimi tuttu. Hep birlikte içeri geçerken ortama göz gezdirdim. Yine sadece 11. ve 12. sınıflara özel bir organizasyondu ve yılbaşı olduğu için içki serbestti. Millet daha şimdiden başlamıştı içmeye. Kendimize boş bir masa bulup oturduk.

"Ayy, Büşra'nın giydiği elbiseye bak! Hiç giymeseymiş be!"

Asel sinirle konuşurken onun baktığı tarafa hepimiz birden dönmüştük.

"Kendini bana yoldurtmasa bari. Elbise giydim bu gece uğraşamam valla."

Dedim sıkıntıyla. Kendi aramızda sohbet ederken Beren ve Emre sahneye çıktı.

"Hoş geldiniz hepiniz. Umarım güzel bir yılbaşı gecesi geçiririz. İyi eğlenceler dilerim. İşte karşınızda Pera!"

Pera grubu alkışlar eşliğinde sahneye çıktı. Pera benim en sevdiğim gruplarda başı çekiyordu. Daha önce hiç konserine gitme fırsatını yakalayamamıştım. Grubun solisti hepimize selam verip ilk şarkılarını seslendirmeye başladılar.

Bahar diyordun söyle güz mü geldi?
Siyaha çaldı kalbim beyazdan.
Sıcağı beklerdim ellerini tutarken
Nasıl da üşüdüm nasıl da bu ayazdan.

Seslendirdikleri şarkının ismi Ağla'ydı. Ve gerçekten şarkı bende sebepsizce ağlama hissi uyandırıyordu.

Herkes yerinde dans ederken Bora bağırarak şarkıya eşlik ediyordu. Onun bu hallerine gülüp video çektim ve Sude'ye attım. Sude'nin cevabı ise her zamanki gibi Gerizekalı demek olmuştu.

Şarkıyı alkışlar eşliğinde bitirdiler ve diğer bir şarkı olan Seni Kaybettiğimde'ye geçtiler.

"Abi, dans edelim mi?"

Asel'in gülümseyerek sorduğu soruya Rüzgar da aynı şekilde gülümseyerek onaylamıştı. Ikisi birlikte dans edenlerin arasına karıştığında gülümseyerek onlara baktım. Yıllar sonra birbirlerini bulmalarına rağmen sanki hep birlikteymişler gibi davranıyorlardı. Asel'e hepimiz çok çabuk ısınmıştık. Sanki sadece Rüzgar'ın değil hepimizin kardeşiymiş gibi hissediyorduk.

"Şşştt Kaan, biz de dans edelim mi aşkım?"

Bora muzip bir ifadeyle Kaan'a yaklaşınca Kaan sinirle göz devirdi.

"Defol git, Bora. Hem sen içtin mi?"

Bora gülerek beş parmağını havaya kaldırdı.

"3 tane falan."

Ona gülerken yanımdaki Akın beni dürttü.

"Gel kız, bizde seninle dans edelim."

Gülerek onu onayladığımda ileride dans eden Asel ve Rüzgar'ı yanına gittik.

"Rüzgişim, neden benimle dans etmiyorsun?"

Dedi dudak bükerek Akın. Rüzgar devirirken güldüm. Dans boyunca Akın ile birlikte okuldaki kızların dedikodusunu yapmıştık.

Aklınızda olsun kızlar, dedikoduyu erkeklerle yapınca kızlarla yaptığınız dedikodudan 1000 kat daha verim alıyordunuz...

Müzik bitince hep birlikte yerimize geçtik.

"Bora?"

Kaan'ın kuşkulu sesiyle ona döndük. Bora salağı dans müziği olmamasına rağmen dans ediyordu.

"Efendim bebeğim?"

"Lan senin içtiğin şey elma suyu!"

Bora dans etmeyi bırakıp ciddi bir tavırla Kaan'a baktı.

"Nasıl yani?"

"Elma suyuyla kafa bulmuşsun bro."

Bora Anıl'ın söylediğine başını sallayıp güldü ve dans etmeye devam etti. Gülerek onu izlerken Pera diğer şarkısı olan Sensiz Ben'e geçti. Rüzgar'ın eli masanın üzerinde duran elimi tuttuğunda başımı kaldırdım. Hiçbir şey demeden beni piste doğru çekti. Gülümseyerek kollarımı boynuna doladığımda ellerini belime yerleştirip beni kendine çekti.

"Dans edelim mi demek zor mu geldi?"

Dudak bükerek omuz silkti.

"Böyle daha güzel."

Gülerek omzuna vurdum.

"Öküz."

Gülümsedi ve anlımdan öptü. Gözlerimi kapatıp başımı omzuna yasladım ve şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Ne kağıt kalemsiz olmayı bilir, ne de ben sensiz kalmayı. Neden bir dert biter diğeri gelir? Ateştir bu, iyi bilir yakmayı. Kuşları anladım da, senin kanatların yok nasıl uçtun da gittin? Kırık cam misali hatalarım acıtır, söyle seni böyle mi kaybettim?"

Ben şarkının bize ne kadar uyumlu olduğunu düşünürken Rüzgar devamını getirdi.

"Bul beni kaybolmuşum, izim silinmiş dilim suskun, susmuşum. Bak bana mahvolmuşum, senden kendimi almayı unutmuşum. Bul beni kaybolmuşum, gecem günüme karışmış bir hoşum. Sanma ki sarhoşum, ne var ne yoksa yıkıldı içimde bomboşum."

Başımı kaldırıp yüzüme baktım.

"Sesin çok güzel, neden hiç şarkı söylemiyorsun?"

Gülümseyerek elini yüzümde gezdirdi.

"Belki sesimi sadece sen duy istiyorumdur?"

"Ama partide şarkı söylemiştin."

Güldü.

"Şaşırmayı severim. Hem kabul et o sürprize düştün."

Gülerek konuştum.

"Evet, fena düşürdün beni."

"Alya,"

'Efendim' demek yerine yüzüne bakmayı sürdürdüm.

"Bu gece çok farklı olmuşsun."

Gülerek başımı salladım.

"Sürekli kot pantolon veya pijamayla gezdiğim için insanın gözüne farklı geliyor."

"Yetmediği gibi birde kırmızı giymişsin anasını satayım! Zaten fazla güzelsin, şimdi daha da dikkat çekici olmuşsun. Okuldaki biri bakıp beğenecek diye ödüm kopuyor, sürekli yanında olayım istiyorum. Şu Baran şerefsizi belki buradadır diye hiç yanından ayrılmamaya çalışıyorum. Diğerlerine çirkin, sadece bana güzel ol istiyorum. Bu kadar güzel olma be kızım, seni koruyamıyorum!"

Birdenbire konuştuğunda şaşkınlıkla bakakaldım.

"Oha! Sen bana baya baya aşıksın lan!"

Evet, verdiğim tepki harikaydı. Kocaman alkış banaa!

Gerizekalı Alya...

Bu sefer haklısın iç sesim.

Ben hep haklıyım, bebeğim.

Tamam lan alt tarafı haklısı dedik, hemen götün kalkmasın.

Utangaç bir tavırla Rüzgar'a baktığımda gülerek bana bakıyordu. Bende dayanamayıp güldüm.Şarkı bittiğinde gülerek yerimize geçerken Pera'nın solisti konuştu.

"Duyduk ki okulun bir müzik grubu varmış. Bu şarkımızı bir de onlarla seslendirelim mi?"

Heyecanla çocuklara baktığımda gülümseyerek bana baktılar ve hep birlikte sahneye çıktık. Kısa bir selamlaşmanın ardından şarkıya girdim. Çok heyecanlı olsamda hiç şaşırmadan ve detone olmadan şarkıyı alkışlar eşliğinde bitirmeyi başarmıştım. Gülümseyerek tekrar yerimize geçtik.

"Kız bacımsu, o sesi nasıl çıkarıyorsun? Ben ara sıra evde deniyorum, hiç senin gibi olmuyor."

Havalı bir tavırla konuştum.

"Allah vergisi bir yetenek yavrum."

Bizimkiler gülerken Rüzgar saatine baktı.

"Son 5 dakika kalmış."

Daha sonra elimden tutup merdivenlere doğru çekti.

"Nereye?"

Sırıtıp bana baktığında söylemeyeceğini anlayıp başımı salladım. Merdivenlerden çıktığımızda teras gibi bir yere girdik. İlerde gördüğüm manzarayla Rüzgar hızla gözlerimi kapadı. Ellerini çekmeye çalışırken dehşetle konuştum.

"Ohaa! Ebrar mı lan o?"

"Evet, lan bunlar ne yapıyor burada? Tövbe yarabbim, ben döverim lan bu Yağız'ı!"

Rüzgar hızla ileride tövbe estağfirullah şeyler yapan Ebrar ve Yağız'a ilerlediğinde kolunu tuttum.

"Ya salak mısın niye döveceksin çocuğu? Sanki sen beni öpmüyorsun."

Bana ufak bir bakış attıp başını salladı.

"Doğru dedin, gel."

Terastan çıkıp başka bir kapıdan girdiğimizde burasının da teras olduğunu anlamam zor olmamıştı. En uca doğru ilerlediğimizde nefesimi kesen bir manzarayla karşılaştım.

Tüm şehir ayaklarımızın altında, bize ışıklarıyla göz kırpıyordu.

"Çok güzel!"

Hevesle kurduğum cümle Rüzgar'ı güldürdü.

"Senin kadar değil..."

Gözlerimi kaçırarak ağzımın içinden konuştum.

"Yine düştüm lan..."

Ancak Rüzgar bu cümlemi duymuş, gülme krizine girmişti.

"Bir şeyi de duyma be çocuk!"

Dedim sinirle. Rüzgar gülmesini zar zor durdurup saatine baktığı anda aşağıdan gelen geri sayım seslerini duyduk.

"Beş...Dört..."

"Üç...İki...Bi-"

Rüzgar'ın dudakları son sayıyı söylememi engelledi. Kalbim heyecanla kolbastı oynamaya başlamıştı.

Ahiret hangi taraftaydı?

Enkısaölümyolları.com

Bayılmama çelınç

Havai fişeklerin patlamasıyla dudaklarımızı ayırıp başımı gökyüzüne çevirdim. Oldum olası havai fişekleri çok severdim.

"Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer sözü inş doğrudur..."

Rüzgar'ın sessizce konuşmasıyla gülmemi zar zor bastırıp ciddi bir şekilde konuştum.

"Yalan o yalan."

Sırıtıp tek kaşını kaldırdı.

"Görürüz bakalım yalan mı doğru mu."

Konuyu değiştirmek için gözlerimi kaçırıp hızla konuştum.

"Üşüdüm ben!"

"Sarılayım?"

Tatlı bir şekilde konuştuğunda gülümseyerek ona yaklıştım ve sarılmasına izin verdim.

Minnoş yiaaa!

Birkaç dakika sarılı bir şekilde yıldızları izledik.

"Seninle gökyüzünü izlemeyi özlemişim..."

Dedim iç çekip. Saçımdan öpüp başını salladı.

"Bende prensesim."

Birkaç dakika daha öyle kaldıktan sonra Rüzgar geri çekilip elimi tuttu.

"Hadi girelim içeri, üşüme."

Gülümseyerek başımı salladım. Terastan çıktığımızda bizimle aynı anda çıkan Ebrar ve Yağız'la karşılaştık. Duraksayıp birbirimize bakarken Rüzgar'ın Yağız'a olan öldürücü bakışları yüzünden kahkaha atasım geliyordu.

"Ne yapıyorsunuz burada?"

Diye sordu Ebrar kızaran yüzünle. Rüzgar, Ebrar'a ufak bir bakış attı.

"Hiiç. Siz ne yapıyorsunuz?"

"Hiiç."

Dedi Yağız omuz silkip. Ebrar'la göz göze geldiğimizde kaş göz yaparak Yağız'ın elini bıraktı ve benim yanıma geldi.

"Siz gidin, biz geliyoruz."

Rüzgar bize kısa bir bakış attı ve başını sallayıp yanımızdan ayrıldı. Ebrar beni tuttuğu gibi yan taraftaki lavaboya soktu.

"Ayyy Alya bayılacağım tut beni!"

"Uzaktasın."

Dedim omuz silkip. Göz devirerek bana baktıktan sonra mutlulukla zıplamaya başladı.

"Beni öptü Alya, inanabiliyor musun? BENİ ÖPTÜ LAN!"

Bense onu gram takmayıp o topukluyla nasıl zıpladığını merak ediyordum.

Anasını satayım, giydiği topuklu benim boyum kadar. Düzgün yürüyebildiği yetmiyormuş gibi bir de zıplıyor lan karıya bak!

"Hemen bir şey de yoksa öldürürüm!"

Kendime gelip bakışlarımı ayakkabılarından alıp yüzüne çevirdim.

"Süper! Çok güzel bir iş başarmışsınız! Tebrikler, öpüşmek güzeldir. Aman şey yani, tebrik ederim!"

Sahte bir mutlulukla konuştuğumda dediğim saçma şeyle utançla gözlerimi kapattım.

G E R İ Z E K A L I

Ebrar sırıtarak bana baktığında konuyu değiştirmek adına hızla konuştum.

"Bu arada rujun dağılmış."

Hızla aynaya baktıktan sonra yine aynı piçimsi sırıtışınla bana döndü.

"Biz ne yaptıysak siz de aynısını yapmışsınız galiba. Senin de rujun bozulmuş..."

Gözlerimi açıp hızla aynaya baktığımda rujumun dağıldığını gördüm. Hızla kenarlarını silerken aynadan sırıtarak Ebrar'a baktım.

"Bu arada ulu orta yerde tövbe estağfirullah şeyler yapmayın kardeşim. Maazallah biri görür falan."

Ebrar bir hışımla bana döndü.

"Ne? Kim gördü!"

Kahkaha atarak konuştum.

"Biz gördük. Rüzgar Yağız'ı dövmeye geliyordu, zor tuttum."

Utançla yüzünü kapattı.

"Olamaz yaa!"

Gülüp kolundan tuttum.

"Oldu bile, hadi inelim artık."

Birlikte aşağıya indiğimizde öğrenciler saçma bir müzikle kopuyorlardı. İnsanları yararak masaya geçtiğimizde Akın ve Bora'nın salak salak güldüğünü gördüm.

"Noldu lan size?"

Dedim kaşlarımı çatıp.

"Noldu aga bize?"

Dedi Akın gülerek ve Bora'ya kol attı. Akın'ın sorusuyla Bora anırmaya başlarken hepimiz bu iki malı izliyorduk.

"Biz yukarıdayken shot atmış gerizekalılar."

Dedi göz devirerek Rüzgar.

"Kaç tane?"

Korkarak sorduğum soruyu Kaan sinirle cevapladı.

"6 tane. Ulan ben senin götünü toplamak zorunda mıyım hayvan!"

Bora birden Kaan'nın üzerine atlayıp onu öpmeye çalışmasıyla, Kaan Bora'ya yumruk attı.

"Yavşak herif."

Üstünü düzeltip yerde yatan Bora'yı ayağa kaldırdı.

Kanka işte... Sever de, döver de.

"Aaaa Sude! Senin ne işin var burada?"

"Mal mısın abi ya ne Sude'si?"

Anıl gülerek Kaan'a yardım etti ve Bora'yı koltuğa oturttu.

"Teyzem ağzına sıçacak Akın, ama yine de sen bilirsin."

Dedi Ebrar. Akın gülerek omuz silkti ve elindeki içkiden içmeye devam etti. Elimdeki titreyen telefona baktığımda babamın aradığını gördüm.

"Kim?"

Diye soran Rüzgar'a telefonu gösterip, buraya nazaran daha sessiz olan bahçeye çıktım ve aramayı yanıtladım.

"Efendim babacığım?"

"Yeni yılın kutlu olsun güzel kızım. Nice mutlu senelere."

Gülümseyerek konuştum.

"Senin de yeni yılın kutlu olsun baba."

"Nasılsınız, var mı bir yaramazlık? Çok sapıtmadınız dimi?"

Dudaklarımı birbirine bastırarak Bora ve Akın'ı yerden toplamaya uğraşan bizimkilere baktım.

Bizim gittiğimiz yerde yaramazlık olmaz mı be baba...

"Yok babacığım, ne yaramazlığı? Düzgünce eğleniyoruz merak etme."

"Pek inanamadım ama neyse, annene veriyorum bak."

"Tamam, ver."

Annemle de kısaca konuşup içeri geçtim.

Duyduğum tanıdık melodiyle hızla bakışlarımı sahneye çevirdim.

Yedinci Ev sahnedeydi!

Ve en sevdiğim şarkıları Utanıyorum Halimden'i söylemeye başladılar. Sahneden gözlerimi almadan masaya geçtim.

"Satırlar bile bıktı benden, anlatamıyorum seni... Yaptığım son şarkı utanıyor halinden anlatamıyorum seni... Dokundum, dokundum ezberlettim tenime. Kokladım, kokladım doldurdum içime."

Arkamdan bir el belimi kavrayıp beni kendine çekti ve saçımı öptü. Duyduğum tanıdık kokuyla Rüzgar olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

"Biliyor musun," dedi kulağıma doğru fısıldayarak. Gözlerimi kapatıp başımı arkaya attım göğsüne yerleştirdim.

"Buraya gelmeden önce, yani biz daha karşılaşmamışken yazdığım bir defter vardı. Tüm her şeyimi oraya anlatmıştım. Şarkı da 'Satırlar bile bıktı benden, anlatamıyorum seni' diyince aklıma geldi."

Başımı hafifçe yukarı kaldırdım ve gözlerine bakarak konuştum.

"Okumak istiyorum."

"Okuyacaksın..."

Dedi başını sallayarak. Fazla irdelemedim ve gözlerimi kapatıp kokusunu solumaya başladım.

Bu çocuk niye çok güzel kokuyor lan?

Birbirimize sarılı ne kadar durduk bilmiyorum ama Bora'nın bağırarak şarkı söylemesiyle gözlerimi açtım.

"Tabi ki sen bana çok görüyorsun, benden çok biliyorsun ya nasıl sevilir ayayay! Rüyalarla yaşıyorum ben aşkımı, ama bak sen seviliyorsun, bense bekliyorum."

Bağırarak şarkı söylemeye başladığında kahkaha atarak videoya çekmeye başladım.

"Elinden geliyosaaaaaa, azıcık sevsene beniii! İçinden geliyorsaaaaaaa, tutup öpsene benii!"

Kıçı başı dağıtıp dans ettiği sırada gözleri Anıl'ı buldu ve gözleri parladı. Hepimiz ikisine bakarken Bora hiç beklemediğimiz bir şey yaptı.

Anıl'ı öptü.

Dudağından...

Buyrun efendim, cenaze namazına.

Sellaaaaam. Nabersiniz?

Uzun zamandır bölüm atmıyordum, özledim valla.
Bu bölümü 1 haftadır bitiremiyorum aq.

Neyse, yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın yavrumlar💙

Kendinize cici bakın, öptüm KOCAMAN😘😘

Continue Reading

You'll Also Like

57.3K 19.8K 55
Bir SERİ KATİL'in gözlerindeki masumiyeti göre bilirmisin ? O bir seri katil onu masum yapan tek şey amacı. Daha önce bir seri katilin hayatını mer...
1.4M 90.5K 52
Bir gün uyandığınızda erkeklere karşı fobiniz olduğunu fark etseniz ne hissederdiniz? Tuba bu sorunun cevabını çok iyi biliyor çünkü tam olarak bunu...
144K 12.1K 29
"Şey bir de daha ismini bile bilmiyorum söylemeyecek misin?" "Gizemli biri olarak kalsam daha iyi değil mi? Telefonun ardındaki gizemli bir ses olara...
2.7M 87.5K 60
İtalya da başlayan bir hikaye...