Organize

By oguzgul

6.2K 613 46

Saçının teline kıyamadığınız evladınızın, gözünüzün önünde eriyip gittiğini gören bir cerrah olsaydınız? Onu... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5.Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm

30. Bölüm

28 6 0
By oguzgul


"Sanırım sen beni dinlemiyorsun Dylan! Kim bu?! Neden kestiği insanlardan sağladığı organları bizim kapımıza bırakıyor? Nakile ihtiyacı olanları nereden biliyor? Neden biz?"

"Bilmiyorum Eliesha. İnan bilmiyorum. Kendimizi şanslı mı saymalıyız, lanetli mi onu da bilmiyorum."

"Bu sabah o kadın beni çıldırttı. Sorguda öyle garip sorular sordu ki, sanırsın benden şüpheleniyor. Bu arada dediğine göre aynı kişiden bir böbrek, karaciğer ve kornea nakli yapılmış başka hastanelerde. Ben de ona kızdım bu bilginin dahilinde. Madem diğer hastanelere de aynı kişiden organ getirilerek nakil yapılmış, neden tek beni suçluyorsun, diye."

Dylan yavaşça omuzlarından kavrayarak Eliesha'ya sarılmış ve, "lütfen canını sıkma, bence bu ilahi adalet," demişti. Son günlerde aralarında duygusal bir yakınlaşma oluşmuştu ve bu Dylan'ın hoşuna gidiyordu. Ekibe yeni biri katılırsa bu fena olmazdı. Eliesha, bu sayede belki sorgulamaktan vazgeçer ve daha çok masum insanı kurtarırız, diye düşünmüştü Dylan.

"Neyse benim çıkmam lazım. Yiğenim Geoffrey'nin dönem sonu piyesi var, onu izleyeceğime söz verdim."

"Tamam Eli, sen git oradan sonra da dinlen. Gece de uyutmamışlar. Bugün tek bir ameliyatımız var zaten. Doktor Kelly'den rica ederim ben."

"Sağol Dylan, iyi ki varsın."

Eliesha, Dylan'ın dudaklarına küçük bir öpücük kondurarak hastaneden ayrılmıştı. Dylan ofisinde kalmış ve koltuğuna oturarak düşüncelere dalmıştı. Bazen yaptıklarından pişmanlık duymuyor değildi ama kurtardığı hayatları ve çocukları düşündükçe huzur bulduğuna inanıyordu. Telefonu kaldırarak Eliesha'nın sekreterine bağlandı ve bugün Eliesha'nın yapacağı ameliyatı doktor Kelly ile planlamasını ve Eliesha'nın ricası olduğunu bildirmesini isteyerek kapatmıştı. Telefonu kapatırken ofisin buzlu camındaki karaltıyı fark ederek toparlanmıştı. Kapı açılırken gözü saatteydi. Sabahın 10:30'u olmuştu bile. Sivil elbisesiyle içeri giren Megan'dı. Hafiften doğrularak konuştu Dylan.

"Sanırım sekreterin bana haber vermesini engelleyecek kadar sinirli geldiniz?"

"İzin almaya gerek görmedim, diyelim."

"Beni suçlayacak bir şeyiniz mi var ki, odaya habersizce girebiliyorsunuz. Kapıyı bile çalmadan. Belki içerde müsait olmadığım bir durumdaydım."

"Kusura bakmayın, burası bir hastane ofisi."

"Farkındaysanız aynı zamanda da muayenehane."

"Tamam, özür dilerim. Oldu mu? Geceyi çok kötü geçirdim ve iki saatlik uykuyla duruyorum."

"Olabilir memur hanım. Ben de gece ameliyattaydım doktorumuzla, ben de iki saatlik uykuyla duruyorum. Bu yine de doktorun odasına izinsiz girmenizi haklı çıkarmaz." Bunları söylerken asabileştiğini belirten bir surat ifadesi takınmıştı Dylan. İçinden dışarıya bunun suçluluk psikolojisi olarak yansımaması için yarım yamalak inandığı tanrısına dua ediyordu.

"Buyrun sizi dinliyorum."

"Size birkaç sorum olacak."

"Bunun için gelmediniz mi zaten?"

"Hep böyle huysuz musunuzdur?"

"Böyle alımlı bir memurun karşısında olmamak mümkün mü sizce?"

Megan kısa bir süre duraksamış, Dylan'ın sözlerinin bir iltifat mı yoksa hakaretvari bir cümle mi olduğunu çözmeye çalışırken, oturdukları masanın cam yüzeyindeki siluetini incelemeye çalışmıştı.

"Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum, teşekkür ederim. Gece nakil için organlar geldiğinde buradaymışsınız."

"Evet doğru, neden burada olduğumuzu soracaksınız, akşam 20:00 gibi katılmamız gereken bir konferans vardı fakat hastane görevlileri heyecanla sekreterimizi arayarak kısa süre önce gerçekleşen olayın tekrarının gerçekleştiğini söyleyince iptal etmek zorunda kaldık."

"Fakat bu sefer organlar farklı bir yere bırakılmış."

"Evet yakınımızdaki bir parktaki banka bırakılmış. Siz zaten kamera kayıtlarını incelemişsinizdir."

"Peki gerçekten bu yaptığınız nakilleri etik buluyor musunuz?"

"Ne anlamda sorduğunuza bağlı? Kurtardığımız yaşamlar için soruyorsanız; bence başarılı olunduğunda insanı mutluluktan zirveye çıkaran mucizevi olaylarından birisi. Sırf bunun için bile Tanrı'ya müteşekkir olabilirim. Yani başka bir insandan aldığımız organı başka bir insanda yaşatabilme mucizesine."

"Peki ama o organlar için solan yaşamlar..?"

"Sizce de bu çok ajite bir soru değil mi? Ben size şöyle sorsam: Diyelim ki bir suçluyla çatıştınız ve yaraladınız. Ambulans çağırır mısınız ya da öylece ölüme mi terkedersiniz?"

Megan düşünmeden cevap vermişti. "Tabi ki asli görevimiz bu, suçlu da olsa suçsuz da olsa tedavisini mümkün olan en kısa sürede sağlayarak hayatına devam etmesini sağlamak, parmaklıkların önünde veya arkasında."

"O zaman neden benim veya doktorumuz için organların nereden geldiğini sorgulamamızı bekliyorsunuz? Geçenki olayda böbreği cebren gaspeden amiriniz olmasaydı, o organın nakledileceği çocuk şu anda yaşıyor olacaktı." Dylan bu cümleyi söylerken duygusal bir hava katmak için kafasını boşluğa çevirmişti. Megan bir an diyecek bir şey bulamadı. "Bu bizim görevimiz," gibi cümleler mırıldansa da Dylan'ın haklı olduğunu içten içe biliyordu.

Dylan, kadının zaten cevap vermesine fırsat vermeden cümlesine devam etti. "Siz de eğer bizi asli bir vazife olan doktorluk görevimiz için suçlayacaksanız, hiç durmayın lütfen. Suçluyu yanlış yerde arıyorsunuz hanımefendi. Bizler hayat kurtarmaya çalışıyoruz, tıpkı sizler gibi. Aynı taraftayız yani."

Megan soracak fazla sorusunun olmadığını biliyordu.

"Peki bu organların alan kişi sizce neden sizi seçti?"

Dylan düşünmeden cevap vermişti. "Birincisi Portland'ın en büyük hastanesi biziz, özellikle nakil konusunda. Doktorumuz da gayet başarılı bir cerrah. Bu organları gasp eden her kimse, bu kadar zahmet çekerek ulaştığı şeyleri bir üniversitenin kadavra bölümüne bağışlamasını beklemezdiniz herhalde?"

"Haklısınız Bay Dylan. Aslında sormak istediğim şuydu sanırım. Bu adam sizin veya doktorunuzun ya da çalıştığınız hastanenin bu organları kabul edeceğine nasıl bu kadar emin olabildi?"

"Bakın sayın Bold, demin bahsettiğimiz olayı tekrar sorduğunuzun farkında mısınız? Suçluyu yaralayan siz olduğunuz hâlde ambulans çağırıp onu kurtarmak isteyen de sizsiniz. Bu tercihi diğer tüm doktor arkadaşlarımızın da seve seve yapacağına eminim diyebilirim. Herhangi bir cerrah, o organların kurtaracağı bir hayat olduğunu bile bile çürümesine göz yummaz. Peki ben size bir soru soracağım. Diğer hastanelerde yapılan nakilleri yapan cerrahlar da olduğuna göre, biz bir ekip kurmuş olabilir miyiz?"

Kısa bir süre düşünen Megan'ın sesi titreyerek çıkmıştı: "Bu pek mantıklı gelmiyor akla."

"Gördünüz mü o yüzden kişisel suçlamalarda bulunmadan sorgulama yapın lütfen."

"Ben kesinlikle sizi şahsi olarak suçlayan bir cümle kullanmadım."

"İma ettiniz ama, neden bu organları naklettiniz, diye sordunuz. Sizin sorunuz ip üzerinde güvenlik halatıyla bağlı bulunan bir cambazın düştüğü zaman, neden o halatı bağladınız da hayatta kaldınız sorusu gibi oluyor. Biz bir hayatı kurtarmak varken, karar vermek için düşünmeyiz. Çünkü kaybettiğimiz her saniye ölü sayısını birden fazla sayıya çıkartmaktan başka bir işe yaramıyor. Yani sonuç olarak Megan, lütfen o organları getiren ya da o organları aldığı kişileri öldüren şahsı yakalayın."

"Bu şu anlama mı geliyor yani: Organlar gelmeye devam ettiği sürece biz de nakil ameliyatlarına devam edeceğiz?"

"Aynen öyle," diyerek kısa ve net konuşmuştu Dylan. O anda çalan Meg'in telefonu maçı bitiren son düdük gibiydi.

"Özür dilerim, buna bakmam lazım."

Bir el hareketiyle sorun olmadığını ifade etmişti Dylan.

"Efendim Carol. Tamam hemen geliyorum, görüşürüz."

"Doktor çok teşekkür ederim bu sohbet için."

"Sorgulama değildi yani."

Megan gülümsemekle yetinmişti. Cam kapıyı açarken, camdaki görüntüsüne tekrar bakmıştı. Dylan'ın iltifatı hoşuna gitmişti. Bu duygularla hastaneden çıkan Meg, çıkarken giriş bankosundaki kızdan kendisine kayıt odasının hazırladığı zarf içerisindeki görüntü kayıtlarını almıştı. Kayıt odasında izlemişti ama yine de gözden kaçırıp kaçırmadığı bir şey olabilir kaygısıyla kayıtların birer kopyasını istemişti. Saat 19:00 sularında bankodaki kıza bir telefon geliyor ve bir koşuşturma hastanede göze çarpıyordu. Hızla dışarı çıkan bir güvenlik görevlisi 10 dakika kadar sonra elinde bir organ kutusuyla geri dönüyordu. Bankodaki kız kutunun üzerindeki notu okuyor ve telefona sarılıyordu. Megan, ne olur ne olmaz diye düşünerek hastanenin otopark ve giriş bölümlerindeki kamera kayıtlarını da almayı ihmal etmemişti. Organ kutusu ve not delil olarak gece diğer memurlar tarafından zaten alınmıştı. Notta organlar, ve nakil bekleyen hastaların isimleri, telefonları da olmak üzere detaylı bir şekilde yazıyordu. Megan'ı en çok meraklandıran konu buydu. Şüpheli vericileri nereden seçiyordu? Seçtiği kişinin organlarının kimlere uygun olduğunu nasıl biliyordu. Hadi diyelim organ bekleyenleri veri bankasından bulması mümkündü. Fakat organları alacağı kişileri nasıl buluyordu? Birinci kurban eski bir suçluydu. Ormanda bulunan kemik yığını cesedin ne olduğu zaten muammaydı. Üçüncüsü ile ilgili henüz bir bilgi gelmemişti. Şimdi Carol'a gitmesi gerekiyordu. Carol'un verdiği bilgiye göre rapor tamamlanmak üzereydi ve elden teslim etmek için Meg'i bekliyordu. 

Continue Reading

You'll Also Like

17.2K 1.5K 30
"Abi burda bir kız var?" Diyen bir sesle. Kendime geldim başımda silahla duran bir adam korkuyla yataktan fırladım. "Kimsiniz ? " Bir kelime düştü...
767K 22.6K 24
Sevgiden nefrete dönüşen imkansız bir aşkın hikayesi. "Onlar cehennemi yaşayacak, Aşk cennetin dilinden onlara kalan tek an olarak kalacak, bu aşkın...
59.8K 2.1K 17
"Ada abla biraz gezelim mi Babam sen ben üçümüz " dedi birden " Babacım belki Ada ablanın işler vardır rahatsiz etmeyelim biz onu " dedi Bora bey Aya...
12:30 SEANSI By damy

Mystery / Thriller

1.6M 100K 50
[WATTYS 2022 KAZANANI] Parmağı omzumun üzerindeki belli belirsiz benlere dokundu. Ardından köprücük kemiğime kaydığında dudaklarım, bir nefese muhtaç...