into you ¤ taekook

By queensoftaekook

475K 46.6K 33.6K

'cause i'm so into you Ariana Grande-Into You'dan esinlenilmiştir. //270918 More

0
Kim Taehyung
1
2
3
4
6
7
8
9
10
11
Instagram&Whatsapp
12
13
14
15
16
17
18
19

5

18.7K 2.2K 1.4K
By queensoftaekook

5: Berbat bir randevu ve aşık olmak.

"Sen ciddi misin?"

Sinirle elimdeki dosyayı ahşap masaya vururken, boğazımın ne kadar acıdığını umursamadan bağırdım. Elim ayağım titriyordu, her an, karşımdakinin babam olduğunu unup boğazına yapışabilir ve Soobin ya da ben, senin köpeğin değiliz diye haykırabilirdim. Fakat, Soobin'in bundan nasıl nasipleneceğini çok iyi biliyordum, eğer babam bir şeyi istiyorsa ve ona karşı geliniyorsa asla elinden geleni ardına koymazdı.

Beni birkaç kez erkeklerle takılırken yakalamıştı, bu doğruydu. O zamanlar lisenin sonlarında ve koca evde tek başımayken takıldığım ve evime davet ettiğim kişiler oluyordu, çoğu gerçekten hoşlandığım kişilerden ibaretti, oturur film izler; ya da yemek yapar, oyun oynardık ama bunlar biraz, ah, biraz yakın temas içindeyken yapıldığından, babamın erkeklerden de hoşlandığımı anlaması uzun sürmemişti. Homofobik değildi, beni terslememişti bile. Yalnızca bunu dışarıda çok fazla göstermememi istemiş, biraz büyüdüğümde istediğimi yapabileceğimi söylemişti ama işte, kendi kuyumu kendim kazmıştım. Soobin'in ağlayarak bana bu teklifi sunuşu beni mahvetmişti ve gerçekten kabul etmeden önce bir gün dahi düşünmemiştim. Babam beni zorlamamıştı ama, zorunda bırakmıştı ve bu beni gerçekten üzüyordu.

"Sadece sikik bir-" elimi saçlarıma attım, çekiştirip derin nefes almış ve kendimi koltuğuna bırakmıştım. "Sadece sikik bir düet için Soobin'i tehdit ettin mi cidden? Koskoca adamsın Kim! Holdinglerin, milyonların var ama hala gözün daha da fazlasında!"

Babam koltuğunda geriye yaslandı, dudaklarının arasından süzen sigara dumanı kadar sakindi. "Düzgün konuş," cümlesi, hala beni kendime getirebiliyordu.

Ne yaparsa yapsın, hala onu örnek alıyordum.

Çünkü ben, tamamen babamın oğluydum.

"Karşında baban var, oğlum."

Gözlerine baktım, benimkilerin aynısıydı. Bir gözünün kapağı tek, diğeri çiftti ve dudaklarımızın kalınlığı dahi eşitti. "Bu düeti senin için istiyorum, aynı zamanda grubun şirketinin sahibi, eski dostum. Senden rica ettim ama, beni buna mecbur bıraktın, ne yapsaydım," Tek kaşı havalandı, kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. "Arkadaşımı red mi etseydim?"

Yavaşça dudağı kıvrıldı, anında beni etkisi altına almayı başarmıştı ki, kendime sinirimle hızla ayağa kalkıp dosyayı karıştırmış ve imza atmam gereken her yeri imzalayıp kendimi dışarıya atmıştım,  çıkmadan önce söylediği tek şey de Teşekkürler, oğlumdu.

Odadan çıktım, hızlı ve büyük adımlarla şirketten de ayrılmış ve bugün izin günü olduğundan beni yalnız bırakan Jeongguk'un yokluğuyla kendimi sürücü koltuğuna bırakmıştım. Kemerimi taktım, arabayı çalıştırdım ve hızlı bir manevrayla yola koyuldum.

Biraz buralardan uzaklaşmak istiyordum, gerçekten, biraz buradan uzaklaşmak istiyordum. Uzaklaşmak, hatta yok olmak... Her şeyden bıkmıştım, siktiğimin instagramına bile bir fotoğraf atasım yoktu ama öyle çok merak ediliyordum ki bunu yapmaya bile hakkım yoktu. Özel bir alanım yoktu, midem bulanıyordu ve ben uzun bir tatil yapmak istiyordum.

Uzun yol boyunca sürmeye devam etsem de, kalabalık caddeye inmemle yavaşlamış ve trafiğe karışmıştım. Haftasonları gerçekten çile gibiydi, can sıkıyordu ve sürekli gözlerim etrafta geziniyordu. Adım adım ilerleyen trafiğin ortasında, sol tarafıma kayan gözlerim öyle bir şeye denk gelmişti ki aniden açılan yol ve sonrasında uzunca kornaya basan kişiyi umursamadan bakakalmıştım.

Jeongguk, bir kafenin bahçesinde, karşısındaki kadını gülümseyerek dinliyor, dudaklarının arasındaki sigara ve tamamen spor görünümüyle benim bildiğim halinden çok uzakta kalıyordu ancak kafe oldukça yakındı. Hatta buradan ismini seslensem bana dönecekmiş kadar yakındı.

Bir kez daha çalan korna sesiyle kafamı camdan çıkardığımda arabadan inen adamı gördüm, bağıra çağıra söyleniyor ve haklı olsa da küfrettiğinden dolayı kanın beynime sıçramasına sebep oluyordu, yine de, kapıyı açtığım gibi dışarıya çıkmış, "Ne bekliyorsun?" Diye bağıran adamı, "Kusura bakmayın." Diye yanıtlamıştım ama bir yandan da gözüm sürekli daha önce hiç sigara içtiğini görmediğim Jeongguk'a kayıp duruyordu. Masanın alt kısmından görünen mavi kot pantolonunun dizleri yırtıktı, içine sıkıştırdığı siyah tişörtü ve bordo rengi botlarıyla son derece hoş görünmesi yetmiyormuş gibi bir de  kahküllerini kaşlarına dek indirmişti.

Adam bir şeyler söylemeye devam ettiğinde, kadın gülerek Jeongguk'un elini tutmuş ve bu sırada dudaklarımdan, "Kusura bakma dedik!" Dökülmüştü. "Ne uzatıyorsun lan?"

Sonra Jeongguk'un hızla kafasını çevirdiğini gördüm ama nedensizce yükselen sinir kat sayımla birkaç adımda karşımdaki adamın dibinde bitmiş, "Bin arabana," demiştim, "Siktir git, hadi."

Trafiği ve onlarca insanı meşgul ettiğimizin farkında olarak basıp gideceğim sırada, "Sen kime siktir git diyorsun?" Dediğini duymuş, gözümün döndüğünü hissetmiş ve ona dönüp kafamı yüzüne indireceğim sırada koluma sarılan elleri hissetmiştim. "Bay Kim?"

Jeongguk sorar gibi seslendi, bedenimi hızla kendine çekip, adamdan uzaklaştırırken, "Lütfen uzatmayın," demişti. Sinirle nefes alıp verirken, her an patlamaya hazır bir bomba durumunda olduğumu  farkındaydım, şu an kim ne söylerse söylesin sinirlenecek gibiyken bir de lavuğun teki bağırıp çağırıyordu.

Jeongguk tekrar, "Arabanıza, lütfen." Diye adamı uyardığında kollarımı onun ellerinden kurtarıp arabama ilerlemeye başlamıştım ama tekrar peşime takılmıştı işte, "İyi misiniz?" Diye sorarken arabama binmemi umursamadan kendini yan koltuğuma atıp kapıyı kapatmış ve ona dönmeme sebep olmuştu. Bu sırada ışık yandı, arabayı tekrar çalıştırdım ve Jeongguk tekrar, "Sola dönelim," dedi. Onun söylediğine neden uyduğumu ve neden bir anda yanımda bittiğini bilmiyordum, tek bildiğim şey onun gerçekten inatçı olduğuydu ve dediğini yapmazsam beni arabadan atıp kendi sürücü koltuğuna geçebilirdi.

Sola döndük ve girdiğimiz ara sokakta bulduğum ilk yerde arabayı durdurdum, Jeongguk, "Bir sorun mu var?" Diye ortaya yeni bir soru atmıştı. Bugün çok konuşuyor gibiydi. "Babanızla görüştüğünüzü duydum, umarım iyi geçmiştir."

"Evet harika," Sinirden gülerken yanıtladım. "Ve şimdi de evime gidiyordum ama-Pezevenk herif, on saniye bekleyemedi."

Jeongguk sessiz kaldı, yavaşça kafasını sallarken, "Sizi eve..." dedi, ona doğru yavaşça döndüğümü görüp hafifçe gülümsemiş ve saçlarını düzeltirken devam etmişti. "Benim bırakmamı ister misiniz?"

Birkaç saniye boyunca gözlerinin içine bakmam ona bir yanıt olmamış gibi, "hm?" Diye mırıldanmış ve bu serin havada kısa kollu tişört giydiğinden olsa gerek, elini kolu boyunca gezdirmişti. Üst uzun dişi hafifçe alt dudağına baskı yapıyordu, gözleri dışarıdaydı.

"Gerek yok," Basitçe yanıtladım, arabayı tekrar çalıştırmak için elimi anahtara kaydırdığımda, parmakları parmaklarımın üzerine kapanmış; irkilerek ona dönmem sonucunda yüzümün yakınındaki yüzüyle nefesim gerçekten kesilmişti.

Siktir, siktir.

Yanağındaki iz boyunca onu öpmek istiyordum.

Gözlerim yavaşça yüzünde oyalanırken, elini elimin üzerinden sürterek kaydırmış; boşluğa düşmesine sebep olmuştu. "Ben," dedi gözleri kısılırken. "Ben bırakayım."

"Randevun," diye zırvalarken yavaşça ondan uzaklaştığımda, kol saatini yavaşça oynatıp, beni dinlemeye devam etmişti. "Boka döndü, kusura bakma-Ben eve gidebilirim, sen geri dön lütfen."

Jeongguk duraksadı, bir süre düşünür gibi olduğundan,  kilitlediğim arabanın kapılarını açmış, "İyi eğlenceler, " demiştim hafif buruk, nedenini bilmediğim bir gülümsemeyle. Belki de ben bu kadar boka batmışken başkalarının gerçekten birileriyle flörtleşip onlardan hoşlanabilmesi beni sinir ediyordu, bilemiyordum. "Güzel kadınlar yalnız bırakılmamalı."

Ona hafifçe göz kırptıktan sonra sakinleştiğim için Tanrı'ya şükredip derin bir nefes almıştım, kemerimi taktım ve, "Hadi," dedim biraz, sanki eğleniyormuş gibi bir tavırla. "İn bakalım, Jeon."

Jeongguk tekrar cevap vermedi ancak kemerimi çıkartıp hızla arabadan inmiş ve kapımı açmıştı, "Siz inin bakalım, Bay Kim," dedi, sanki birazcık gülümsüyordu. "Berbat bir randevuyu nasıl düzeltebileceğinizi göstermek için büyük fırsat."

Sanki bunu bekliyormuş gibi arabadan inip anahtarı cebime atacağım sırada elimden çekip almış ve beni de çekiştirerek kafenin içine sokmuştu, anahtarı birine verdi, arabayı garaja park etmesi için rica ettiği sırada beni ittirerek cam kapıdan dışarıya götürmeye çalışıyordu,

Kapıyı ittirdik ve beraber, kafenin açık alanına çıktık, uzaktan çok da seçemediğim kadını şu an yakından görüyordum ve  o gerçekten güzel görünüyordu, evet-Kesinlikle öyleydi, yüzümüze genişçe gülümsediği sırada elindeki fincanı masaya bırakmıştı ve kesinlikle öyleydi.

Jeongguk, "Bu Taehyung," dediğinde, az önceki saygı ifadelerini kaldırdığımızı düşünüp gülümsedim ve çektiğim sandalyeye oturdum, kadın, "Elbette biliyorum," dedikten sonra elini uzatıp sıkmam için beklemiş, "Bella." Demişti.

Gülümsemeye devam ederek Jeongguk'a dönmüştü ve bu, hava kararıncaya dek süren sohbetimizin ilk anıydı.

Pekala onlar flörtleşiyor gibiydi, Bella sürekli Jeongguk'un ellerine dokunuyordu ve Jeongguk da ona her seferinde güzelce gülümsüyordu, berbat giden bir randevu olmadığına emindim, hatta buraya gelerek bu randevuyu bozduğumun ve Bella'nın da rahatsız olduğunun elbette farkındaydım. Haklıydı, haklıydı fakat Jeongguk söz konusu olduğunda, tanrım, o beni öyle bir domine ediyordu ki o an, o saniye içinde ne isterse yapasım geliyordu. Ondan nefret ediyordum, beni buraya getirerek hem o kadını kırmıştı hem de benim bunları görmeme sebebiyet vermişti. Beni korkutuyordu, bana böyle davranışlar sergilediğinde beni kendine bağlayacağının ve şu tavırlarına ne kadar düştüğümün farkında bile değildi ve bu beni korkutuyordu. Ona temas ettiğimde dahi basan sıcaklık tüm bedenime yayılıyordu ve ben, o beni bir öpse erir gider; yok olurum gibi hissediyordum.

Hesabı ödeyip kalktığımızda, Bella bizden ayrı bir yol çizerek kendi arabasına binmiş; gideceğimiz yönün tam tersi istikametinde sürmüştü, biz ise, bir gelenek halinde arabamdaydık, sessizce yolculuk ediyorduk. Üzerinde siyah yağmurluğu vardı, siyah saçlarını geriye atıp, alışkın olduğum üzere kaşlarını ortaya çıkarmış ve beni evime, benim arabamla da olsa bırakmayı teklif etmişti.

"Bugün izin günündü," öylesine mırıldandım, parmaklarımın arasındaki alyansla oynarken, kafasını hafifçe çevirip gözlerini önce yüzükte, sonra yüzümde gezdirdiğini hissetmiştim ama ona dönmedim. "Üzgünüm, biraz.. Biraz planınıza dahil oldum ama."

Güler gibi bir ses çıkarttıktan sonra, "İzin günümde bile peşinden ayrılamıyorum," dedi. "Üzgünüm, ben de seni zorla yanımıza çağırdım. Umuyorum başka bir planın yoktu?"

"Yoktu."

Evimin önüne yaklaştığımızda, "Jeongguk," demiştim, bir fısıltı gibiydi. "Ben... Sanırım, gerçekten... Etkilenmeye başlıyorum,"

En çok korktuğum şey, şuydu:

Aşık olmak. Dünya üzerinde elimi kolumu bağlayacak ve tüm hayatımı alt üst edecek en büyük şey aşk olurdu. Evliydim, kağıt üstünde de olsa evliydim ve-Tanrı aşkına, daha önce hiç yaşamadığım bir şeydi. Jeongguk içimi kıpırdatıyordu, her anımı kurtarıyor; bana hiç acımadan duygularımı ilmek ilmek kendine örüyordu ve bunu yaparken her şeyden bir haberdi. Beni sürekli korumak için etrafımda dört dönerken, bu onun işi de olsa her şeyime yetişiyordu. O çok başarılı, çok dikkatli, kesinlikle çok seksi bir adamdı ve bunu atlatabilen bir insan bile varsa dünya üstünde, onu tebrik ederdim.

"Ve sanırım, sen de birinden etkileniyorsun," hafifçe gülümsedim, "Bella güzel bir kadın," dedikten sonra, yavaşça yüzüne yaklaşıp, dudaklarımı yanağına bastırmış, alabildiğim kadar derin bir nefes almıştım. "Gerçekten.. Güzel."

"Araba sende kalsın," Dışarı çıkıp, eve hızla yürümeden önce mırıldandım. "Yarın görüşürüz."

***

Continue Reading

You'll Also Like

36.6K 2K 12
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
40.3K 4.3K 22
"MİNHO EZ BENİ"
25.5K 3.4K 65
Hep aynı yıldıza bakarsan yolunu asla kaybetmezsin...
254K 22.6K 28
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...