Korkusuz -Divergent/Uyumsuz F...

By katenight

114K 5.1K 1.7K

Bu hikaye 2 bölümden oluşan bir Eric Divergent Fanfiction'udur. Hikaye içerisinde Arrow'dan da alıntılar vard... More

Korkusuz -Divergent/Uyumsuz Fanfiction-
1 - Topluluk
2 - Pislik
3- Biri Şunu Sustursun
4- Bir Bir
5- PSİKOPAT
6- Açılmaması Gereken Kapı
7- Demek Öyle
8- Korkular
9- Gerçekler Acıtır
10 - Run Joey Run
11- İntikam Dayağı Soğuk Yenir
12- Ne İstediğine Karar Ver
13- Bastardo
14- Wing Man Four
15- Angel Down
16- Benimle Kal
17- İhanet
18- Basic HEEL Turn
19- Keçileri Kaçırmak
20- Mal Paylaşımı
21- Savaş Klubü
Akışına Bırak Tanıtım
22- Kıskançlık Sonsuzdur
23- Tanım: Üçüncü Teker
24- Herşey Değişti
25- Küçük Hırs Canavarı
26- Final
27- Son Sınav
29- Tek Seçenek (FİNAL PART 1)
30- Vazgeçtiklerimiz (Final Part 2)
EK BÖLÜM - Aitlik
Ek Bölüm: Buzdan Kalp
Ek Bölüm: Acı Bir Kez Daha
Yazar Notu
2. Kitap 1.Bölüm -Sensizlik-
2. Kitap Spoiler..
2. Kitap 2. Bölüm "Açık Yara"
2. Kitap 3. Bölüm "Saydam"
Yazar Notu
2. Kitap 4. Bölüm "Geri"
2. Kitap 5. Bölüm "The Big Bang"
2. Kitap 6. Bölüm Part 1 "Dean"
Yazar Notu

28- Geri Kalan Hayatımın İlk Günü

2.1K 128 36
By katenight

En uzun yorumlara sahip olan: bu yolculukta beni hiç yalnız bırakmayan EcErsoy ve matmazelanne 'ye çok büyük teşekkür ederim. Final iki parttan oluşacak, ve siz ikisini de hakettiniz. Çok teşekkür ederim. 

Ve diğer yorum + vote atanlarıma da çok teşekkür ederim. Umarım hepinizi bundan sonra yazmaya başlayacağım Akışına Bırak hikayemde görürüm. Tanıtımı profilimde bulabilirsiniz. Resmi olarak kitabın son 3 yada 4 bölümüne girmiş oluyoruz. Korkusuz ailesinin annesi olarak, hepinizle gurur duyuyorum, aynı hikayem Korkusuz'la duyduğum gibi. Ve tüm Korkusuz aileme teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum. 

Bölüm şarkısı - Rihanna / Diamonds

İyi okumalar 

-

-

-

"Hey Eva, dün sana hiçbirşey bundan kötü olamaz dediğimi hatırlıyor musun?" diye sordum yanımda hareketsiz duran Eva'ya.

"Hmm-mm." diye mırıldandı. Etrafıma bakındım. Ortada kocaman turuncu ışıklı bir sedye, yanında kocaman bir televizyon, ve tüm etrafı Korkusuz üyeleri ile çevrili kocaman bir salon.

"Vazgeçtim. Bu daha kötüymüş." dedim zorlukla yutkunurken. 

"Hadi gidip... Oturalım." dedi Eva. Gözlerimi zorlukla turuncu koltuktan ayırıp kırmızı saçlı arkadaşıma baktım. Tam evet demek üzereyken arkadan salona giriş yapan Eric'i gördüm. 

"Sen git. Ben birazdan geliyorum." dedim. Eva bakışlarını birkaç saniye üzerimde tutarak kafasını salladı. Sonra yavaşça yanımdan uzaklaşıp acemilerin oturduğu yere doğru ilerledi. Bende Eric'e doğru yürüdüm. Beni görene kadar gözlerindeki acımasız bakış devam etti. Sonra yavaşça tetikte olan surat ifadesini gevşetti. MİNİK BİR GÜLÜMSEME GÖRDÜĞÜME YEMİN EDEBİLİRİM. Birkaç adımda yanına vardım.

"Merhaba kız arkadaş." dedi dudağının kenarını kıvırarak. Hızla etrafıma birileri duydu mu diye bakındım.

"Şşşş. Şu an bunu cidden yapmak istemezsin." dedim ve buz rengi gözlerine baktım. Derin bir nefes verip gülümsedim. "Ama sana da merhaba... erkek arkadaş." dedim son kısmı fısıldayarak. 

"Heyecanlı mısın?" dedi. Dudağımı ısırdım ve kafamı evet anlamında salladım. 

"Sen değil miydin?" dedim kafamı çevirip turuncu, ışıldayan boş koltuğa bakarak. 

"Hayır. Çok iyi yapacağımı biliyordum. Aynı senin de çok iyi yapacağını bildiğim gibi. Hem sen zaten bir Korkusuzsun. Endişelenmeni gerektirecek hiçbir şey yok." dedi. Yanaklarımda doldurduğum nefesi verdim. 

"Evet ama bu hayatımın geri kalanını belirleyecek değil mi?" dedim. Arkadan bir aceminin adı duyuldu. 

"Başlıyor. Benim gidip birilerinin kafasına girmem gerek. İyi olacaksın." dedi ve etrafına baktıktan sonra kafama minik bir öpücük kondurdu. O arkasını dönüp giderken iç geçirdim. Sırtı gerçekten de çok seksiydi aynı yürüyüşü gib... KES SESİNİ BE.Kendi içimdeki konuşmaya kızdım ve Eva ile Dean'in oturduğu yere ilerledim. 

"Katy." dedi ince bir ses. Sesin geldiği noktaya döndüm.

"Ne istiyorsun Lola?" dedim. Görüntüsü ile vücudumun gerildiğini hissedebiliyordum. Bana hafifçe "ben zararsızım" gülüşü attı. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tuttum.

"Sadece... Tüm olanlar için özür dilerim. Alice'in son zamanları... İkimiz için de çok eğlenceli değildi. Ama tüm bunlar geride kaldı. Ve ben sadece sana iyi şanslar demek istemiştim. Bir daha benimle uğraşmak zorunda kalmayacaksın." dedi dudak bükerek. Açık mor saçlı, mavi gözlü, minyon tipli, kısa boylu bir kızdı Lola. İlk gün sorduğu sorular hala aklımdaydı. 10 hafta öncesi... Anılara dalmayı sonraya sakladım ve moron moron Lola'ya bakmayı kesip gülümsedim.

"Teşekkürler. Sanada." dedim ve arkamı dönüp Eva ve Dean'in oturduğu yere yürümeye başladım. Şu Lola'nın samimiyetine azıcık inanıyorsam beni Barışçıl topraklarına gömsünler. Yerime oturdum ve bana bakan Dean ve Eva'ya küçük bir gülümseme attım. Gözlerim James'i aramaya başladı. Odanın köşesinde oturuyordu. Yanında daha önceki siyahi çocuk vardı. Ve bana bakıyordu. Gözlerimi ondan tekrar turuncu koltuğa çevirdim. En yakın arkadaşımla böyle olmaktan nefret ediyordum. 

1..

2..

3..

4..

5..

6..

7..

8..

9..

10..

78..

79..

80..

81..

82..

Dakikalar geçip giderken her geçen saniye (ve evet sayıyorum) de daha çok heyecanlanıyordum. Bazılarının ki inanılmaz uzundu, bazılarının ki ise beklebilir ortalama bir süredeydi. Ellerimi dizlerime dayadım ve kafamı da ellerimin arasına aldım. Parmaklarımı saçlarıma geçirirken zorla dudağımı ısırdım. Acı, şuan heyecanı bastırabilecek tek şeydi. 

"Katy! Lütfen sınav olacağın alana geç!" diye bir ses duyduğumda kafamı kaldırdım. Eva heyecanla bana bakıp elini omzuma koydu.  

"Başarılar." dedi ve gülümsedi. Gülümsemesine karşılık kafamı salladım ve turuncu koltuğun olduğu alana doğru ilerledim. 

"Otur şöyle." dedi siyah saçlı bir adam. Dediğini yaptım ve koltuğa yayıldım. 

"30 saniye içinde simulasyona gireceksin. Başarılar dilerim. Umarım geçersin." dedi siyah saçlı adam şırıngayı boynuma sokarken. Minnetle gülümsedim, halbuki bunu her adaya söylediğine emindim. Aklıma bir anda 5 liderin de simulasyonu benim kafamdan izleyeceği gelince telaşa kapıldım, fakat birşey yapmak için çok geçti. Heryer kararırken kafam iki demirin arasına düştü. 

'

Bir anda uyandım. Gözlerim etrafımda gezindi. Sonra elim ıslak anlıma gitti. 

"Hepsi rüyaymış." dedim yatağımda doğrulurken. Siyah beyaz döşenmiş kocaman odaya baktım. Koskocaman bir yatakta yatıyordum, ve yanımdaki camdan içeri ışık giriyordu. Ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım ve elimi boynuma götürdüm. Tuhaf, rüyamda saçlarım uzundu. Yataktan aşağı atladım ve banyoya ilerledim. Banyonun kapısının üzerinde kocaman bir Dürüstlük işareti vardı. Banyonun ışığını yaktım ve içeri girdim. Suyu açıp suratıma su vurdum ve aynaya baktım. Rüyamdaki tipimle, şuanki tipim çok farklıydı. Saçlarım küt ve kısa kesilmişti, kahkülüm bile vardı! Üzerimde beyaz bir bodi ve altımda da siyah bir şort vardı. Gözlerim boynuma takıldı. Boynumda bir kolye vardı. Üzerinde bir tartı vardı. 'Aynı Dürüstlük işareti gibi. Gözlerimi tekrar aynaya çevirdim. 

"Hepsi rüyaydı." dedim ve gözlerimi kapadım. Bir anda belimde hissettiğim eller ile yerimde zıpladım.

"Ne rüyaydı hayatım?" dedi biri, boynuma öpücük kondururken. Gözlerimi açtım ve omzuma yaslanmış kafaya baktım. 

"Aiden!" diye bağırdım hızla kollarından ayrılıp ona dönerek. 

"Hayatım sorun nedir?" dedi Aiden. Üstü çıplaktı ve altında sadece siyah bir şort vardı. Rüyamdaki herşey, bana yaşattığı herşey aklıma şimşek gibi düştü. 

"Burada ne arıyorsun!" diye bağırdım. Kalp atışlarımı kulaklarımda duyabiliyordum. Nefes almanın zorlaştığını hissettim. 

"Tatlım. Biz evliyiz. Tabiki evimdeyim." dediğinde gözlerimin kocaman açıldığını hissettim. Koşarak içeri girdim. "Dikkat et! Bebeğe zarar vereceksin!" diye bağırdı arkamdan gelirken. Hızla dolabın aynasının olduğu yere koştum. Karnım neredeyse yarı dünya kadardı! Tüm odanın küçülmeye başladığını hissettim. Hayır! Hayır! Hayır! 

"Ben burada olmamalıyım. Ben Korkusuzları seçtim!" diye bağırdım Aiden'a doğru. Kapıya doğru gitmek için arkamı döndüm. Aiden ile burun buruna geldim. 

"Sen mi Korkusuz olacaksın?" dedi ve alayla kahkaha attı. "Millet! Duydunuz mu! Korkusuz olacakmış!" diye bağırdığında kime bağırdığına bakmak için kafamı kaldırdım. Tüm ailem etrafımda çember oluşturmuştu ve bana kahkaha ile gülüyordu. 

"Sen mi Korkusuz olacaksın?"

"Sen başarısızlıktan başka birşey değilsin?"

"Hiçbir işe yaramazsın!"

Gözlerimi kapatıp olduğum yere yavaşça çöktüm. Gözyaşlarım yanaklarımdan kafamı yasladığım dizime akıyordu. 

"Topluluksuz kalmalısın!" 

"Seni hiçbir zaman sevmedik!" 

"Sen başarısızlıktan başka birşey değilsin?"

"Sen mi Korkusuz olacaksın?"

"Hiçbir işe yaramazsın!"

Derin bir nefes aldım. Nefesimi düzenlemeye başladım. Ve o an da sesler kesildi. Kafamı yavaşça dizlerimden kaldırıp etrafa bakındım. Herkes gitmişti. Ancak hala Dürüstlükteki odadaydım. Yerden kalktım ve etrafıma bakındım. Dolaptaki ayna gözüme çarptı. Rüyamdaki gibi görünüyordum. Saçlarım yine uzundu, üzerimde daha deminki kıyafetlerim vardı. Boynumda ışıldayan şeye baktım. Dürüstlük kolyesi. Kolyeyi kopararak çıkardım ve fırlattım.

"Ben Korkusuzum." diye fısıldadığımda kapıda bir ayak sesi duydum. Etraftaki ölüm sessizliğinin içinde bir nefes alma duyuluyordu ve bu kesinlikle benim değildi. 

"Katy..." diye biri bana seslendi. Kapının altındaki aralıktan siyah ayakkabıları gördüğümde kalp atışlarımın hızlanmaya başladığını hissettim. Kapıya yavaşça, üç kez tıkladı. Geri geri giderken dolaba çarptım. 

"Katy..." Kapıdaki kişi bir kez daha seslendi. Sesi aynı korku filmlerinde küçük çocukları çağıran hayaletlere benziyordu. 

"GİT BAŞIMDAN!" diye bağırdım. Kapının arkasından minik bir kıkırdama geldi. 

"Katy..." dedi tekrar ve kapıyı tıkladı. Dolaba yaslanarak yere çöktüm. Kalbimin sesi tekrar kulaklarımı dolduruyordu. 

"Senin için geliyorum Katy. Beni hatırlıyor musun?" dedi kapının arkasındaki. Evet, onu hatırlıyordum. O benim yatağımın altındaki canavardı. Ve şimdi peşime düşmüştü. 

"GİT BURADAN!" diye bağırdım. 

"Yeterince cesur musun Katy?" dedi ve birkaç saniye sessizlik oldu. "Kapıyı aç." dedi. Nefes alış verişlerini duyabiliyordum. Kapının kolunun dönmeye başladığı görünce hızla ayağa kalktım ve banyoya koştum. KAPI KAPALIYDI VE KİLİTLİYDİ! Eğer ondan kaçamıyorsam...Savaşmalıydım. Yeterince cesurdum, ben KORKUSUZDUM! Koşarak çekmeceleri açmaya ve içini karıştırmaya başladım. 

"Hadi!!!" Burada kullanabileceğim birşey olmalıyd... TÖRPÜ! Törpüyü elime aldım ve tekrar tıklanan kapıya ilerledim. Dönen kapı koluna elimi uzattım. Diğer elimle ise törpüyü sıkıca havada tutuyordum. Kapının arkasından bir kıkırtı daha geldiğinde kalbimin sıkıştığını hissettim.

"Yapamam." diye fısıldadım. Etrafıma bakındım, BAŞKA BİR ÇIKIŞ YOLU OLMALIYDI. TUVALET. Tuvalet kapısına koştum ve ana kapının tokmağı tekrar dönmeye başlarken tuvalet kapısının anahtar deliğine törpüyü soktum. Bunu başarabilirdim. Ondan kaçabilirdim. 

"Hadi. Hadi. Hadi." dedim anahtar girişine. Bir yandan da diğer kapıya bakıyordum. Tam ana kapı açıldığı anda tuvaletin kilidi açıldı ve canavarım içeri girmeden tuvaletin içine girdim. Girmemle çıkmam bir oldu. Çünkü kapı tuvalete değil, Korkusuz odalarından birine açılıyordu. Hayır, Korkusuzlardaki Eric'in odasına açılıyordu. Güvende hissetmenin verdiği mutlulukla rahat bir nefes aldım.

"Eric?" diye bağırdım ama sesim boş odada yankılandı. 

"Kendisi duşta. En yakın arkadaşım." dedi bir ses. Kafamı yatağın olduğu yere çevirdim. 

"Alice." diye fısıldadım, çıplak bir şekilde çarşaflara sarılmış eski en yakın arkadaşıma bakarken. Eric'in bana ihanet ettiğine inanamıyordum, hemde en -eski- yakın arkadaşımla! Az önce çıktığım kapının tekrar açıldığını farkettim ve kafamı o tarafa çevirdim. Buharlar odayı doldurmaya başladığında Sadece altına havlu saran ve ıslak Eric'e baktım. 

"Bana mı seslendin hayatım?" dedi Eric Alice'e bakarken. 

"Eric?" dedim, bu sefer fısıltılı bir şekilde. Eric alaylı bir ifadeyle bakan sert gözlerini bana doğru çevirdi. Sonra sesli bir kahkaha attı. 

"Başarısızlık prensesi de buradaymış." dedi tekrar gülerek. Ve sonra bana doğru yürümeye başladı. Normalde olsa çıplak vücudundan su damlaları süzülürken ne kadar seksi olduğunu düşünürdüm. 

"Dürüstlükte kalmalıydın hayatım." dedi Alice. Çıpak bir halde yataktan kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Görüntüden rahatsız olurcasına kafamı Eric'e çevirdim. Neredeyse dibime girmişti ve üstünde bir anda simsiyah Korkusuz kıyafetleri vardı. Bana doğru bir adım atınca bir adım geri gittim. O sırada diğer yanımda bir anda giyinmiş olan Alice belirdi. İkisi üzerime doğru gelirken geriye doğru yürüdüm. Taaa ki bir yere çarpıp popo üstü yere düşene kadar. Arkamdaki şey bir anda yokolmuştu. 

"Buraya ait değilsin." dedi Eric bana doğru bir adım atarken.

"Canım sence de artık onu KESmenin zamanı gelmedi mi?" dedi Alice bana doğru bir adım atıp kahkaha atarken. Nefesimi tuttum, hayır Eric bunu bana yapmazdı.

"Seve seve. Gerçekten seni sevebileceğimi sandığına inanamıyorum. Çok... acınası." dedi Eric ve bir anda elinde silah belirdi. Silahı bana doğru kaldırdı ve elini tetiğe koydu. Alice de Eric'in silahlı olan koluna sarıldı ve tek elini silahın üstüne koydu. Bu görüntüye daha fazla dayanamadığım için gözlerimi kapadım ve derin derin nefesler alarak silah sesini bekledim. Ama onun yerine yere koyduğum ellerimde bir ıslaklık hissettim. Gözlerimi açtığımda su bir anda gözlerime doldu. Canımın acısıyla inlediğimde ağzıma suyun kaçtığını hissettim ve öksürdüm. Sonuç: daha çok su yuttum. Etrafıma bakındım. Kocaman bir havuzun içindeydim. O kadar büyüktü ki sonunu göremiyordum bile. Yukarı doğru yüzmek için ellerimi hareket ettirmeye çalıştım, ama yapamadım. Gözlerimi ellerime doğru çevirdim. Havuzun merdivenine sıkıca bağlanmışlardı. Ellerimi çekmeye çalıştım ama canım fazlasıyla yanmıştı. Ciğerlerim daha fazla dayanamadığını belirterek burnuma NEFES AL komutu verdi, ama bu burnumdan ciğerlerime suyun dolmasına sebep olmuştu. Etrafımdaki havuza baktım. Ellerimi açamıyordum. Çaresizlik hiç bu kadar kötü hissettirmemişti. Yapabilecek hiçbirşeyim olmadığını anladığımda gözlerimi kapadım ve ölümümü bekledim. Ve bir anda sert bir zemine düştüm. Ellerimi yere yasladım. Ciğerlerim oksijenin verdiği sevinçle kahkaha attı. Nefes almak için birkaç kez öksürdüm ve gözlerimi açtım. Saçlarımdan damlayan suları görebiliyordum. Kafamı kaldırdım ve karşımda duranlara baktım. Eva, James ve Dean'i gördüğümde içimde bir rahatlama oluştuysada kafalarına dayanan silahı gördüğümde kalbim sıkıştı. Hızla ayağa kalktım ve onlara doğru atıldım ama birşey beni aşağı çekti. Bir anda ellerime bağlanmış kocaman demir zincirlere baktım. 

"James! Eva! Dean!" diye bağırdım. Dean ve Eva elele tutuşuyorlardı, James ise yanlarındaydı ve bana bakıyorlardı. Yaşların gözümden aşağı aktığını hissettiğimde bir kez daha onlara atıldım ama başarısız oldum. 

"Sorun yok Katy." dedi James. Gözlerimi arkadaşlarımda gezdirdim. Eva'nın bir eli karnında duruyordu ve karnı inanılmaz büyüktü. Hamile olduğunu anladığımda birkez daha onlara doğru hamle yapmaya yeltendim ama ellerim beni geri çekti. 

"HAYIR!" diye bağırdım. Sevdiklerime zarar veriliyordu ve ben hiçbirşey yapamıyordum. Üçü de aynı anda silah sesiyle yere devrildiğinde dizlerimin üstüne düştüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ama hemen sonra kendimi tuttum ve derin derin nefesler aldım. Hayır, bu olmadı. Olmadı. Olmadı. Yerde kanlı cesetlerle karşılaşmak adına gözlerimi araladım. Ama yemekhanedeydim, bana bakan birkaç kişi dışında fazla dikkat çekmemek için hızla ayağa kalktım ve her zamanki masamıza yürümeye başladım. James, Dean ve Eva gayet sağlıklı bir şekilde oturuyorlardı ve gülüyorlardı. Gülümsedim ve yanlarına çöktüm.

"Hey." dedim ama kimse bana bakmadı. Elimi James'in yüzünde gezdirdim ama beni görmedi bile. Parmaklarımı şıklattım, yine birşey değişmedi. Arkamdan Eric'in geçtiğini gördüğümde hızla ayağa kalktım.

"Eric! Eric bekle!" diye bağırdım peşinden koşarken ama beni duymadı. Yemekhaneden çıkarken arkasından bakakaldım. Yanımda duran ve bana arkası dönük oturan bir kişiye doğru ilerledim ve elimle sırtına vurdum. Herkesin aksine o beni farketti ve yavaşça bana doğru döndü. Suratını gördüğümde çığlığı bastım. Çığlığımla birlikte tüm yemekhanedekilerin suratı bana doğru döndü. Boğazımın ikinci çığlıktan dolayı yırtıldığını hissettim. Herkesin suratı canavarlaşmıştı. Göz bebekleri boştu, içinden solucanlar çıkıyordu, ağızları gerçek anlamda kulaklarına kadar kesilmişti, burunları ise içe doğru açılmış içinden larvalar çıkıyordu. Hepsi bir anda oturdukları yerden kalktılar ve bana doğru yürümeye başladılar. Hızla arkamı döndüm ve koşarak yemekhaneden çıktım. Merdivenlere koştum ve yukarı tırmandım. Birine çarpana kadar. 

"James?" dedim çarptığım kişiye bakarak. James ellerini omuzlarıma koydu.

"Buradan çıkmalıyız." dedi ve elini belime koyup hızla yürümeye başladı. Arada bir kafamı arkaya çevirip tuhaflaşmış yaratıkları geliyor mu diye bakarken James beni birkaç koridordan döndürdü. 

"Yemekhanedekiler.." demeye çalıştım ama korkuyla titredim. James beni bir odaya soktu ve hızla kapıyı kapadı. 

"Biliyorum." dedi ve bana doğru yürümeye başladı. 

"James?" dedim geriye doğru yürürken. James bir anda bana doğru atıldı ve ikimizi yere devirdi. Üstüme çıktığında birkaç saniye bana baktı sonra üzerime eğildi. Dudaklarını boynumda hissettiğimde içimdeki tüm alarmlar çalmaya başladı.

"ÇEKİL ÜZERİMDEN!" dedim ve ittirmeye çalıştım. Ama bir işe yaramış gibi durmuyordu ki dudakları çıplak göğsüme kaydı. Ayağımı kaldırdım ve erkekliğine vurdum. Acıyla geri çekilirken suratına tokadı geçirdim ve hızla ayağa kalktım. Bana doğru elini uzattığında kafasına tekme geçirdim. 

Ve tekrar uyandım. Ama bu sefer ne Dürüslükteydim, ne Eric'in odasında. Turuncu koltuktaydım, başımda siyah saçlı Korkusuz duruyordu ve etraf sessizdi. Sandalyeden doğruldum ve etrafımdaki kişilere baktım. Hepsi ayrı ayrı göz kırpıyordu ve bana bakıyorlardı.

"Tebrik ederim. 10 korkusuzu olan birine göre 12 dakika gerçekten çok iyi." dedi siyah saçlı adam. Teşekkürler dercesine dudaklarımı kıvırdım ve kapıya doğru yürümeye başladım. 12 dakika o kadar uzun gelmişti ki. Sanki saatlerdir içerideydim. Kimseyle konuşmadan hayatımda son defa yatacağım yatakhaneye doğru ilerledim ve kendimi son kez yatağımla buluşturdum. Gözlerimi kapadım. Yaşların gözlerimden süzüldüğünü hissettiğimde kafamı yastığa gömdüm. Zor bir gün geçiriyordum. Zor bir hayat, daha doğrusu. Tüm bu adaylık olayının bitmesi için can atıyordum. Herşey bitecekti işte. Mutlu mesut devam edecektik. Gözlerimi açıp birkaç kez kırpıştırdım ve tekrar kapadım. Uyku yavaşça beni ele geçirirken akşamki skor açıklanmasını ve iş dağılımını yapmak rüyalarıma kadar giriyordu. 

-

"Hadi Katy! O koca kıçını son kez kaldır!" dedi Eva bana yastıkla vurarak. Gözlerimi açtım ve tepemde saçlarını atkuyruğu yapmış olan kırmızı bir cadıyla karşılaştım.

"Of. Cidden zaman geldi mi?" dedim yatakta doğrulurken. Bana baktı ve gülümsedi.

"Evet, zaman geldi." dedi ve kıvırtarak yatağına doğru ilerledi. Yataktan kalktım ve üstümü değiştirdim.Skor açıklandıktan sonra iş dağılımı yapılacaktı ve kendimize ait dairelerimizi alacaktık. Tabiki işe başladıktan sonra daha büyük bir daireye girme gibi bir şansın vardı, ama şimdilik Korkusuzluk bize küçük ama bize yetecek geçim alanları sağlıyordu. Yatağa oturup ayakkabılarımı giydim ve girişte bekleyen Dean ve Eva'nın yanına koştum. 

"Hadi gidip skorboardları sallayalım." dedi Dean kolunu Eva ve benim omzuma atarken. 

"Teknik olarak, tek bir skor tahtası var." dedim ve güldüm. Dean omuz silkti. Birlikte yemekhaneye, yani skorların açıklanacağı yere giriş yaptık. Herkes toplanmaya başlamıştı bile. Kalabalığın arasına girdik ve beklemeye başladık. Skorbord bir anda hareketlendi ve isimler sıralanmaya başladı. 

1- Tedd

2- Dean

3- Aimee

4- Katy

5- James

6- Eva

7- Jessica

8- Nick 

9- Andy

10- Lauren

11- Lola

12- Elly

Aman tanrım! Aman tanrım! Aman tanrım! 4. olmuştum! Demek siyah saçlı çocuk bunu kastediyordu. 12 dakika ile iyi yaptığımı düşünmüştü. Lauren, Lola ve Elly'nin Korkusuzları terk etmesi çok kötüydü, ama şuan onlar için üzülemeyecektim. 4. OLMUŞTUM. James'in bir anda düştüğüne inanamıyordum. Eva ile birbirimizi kucakladık, Dean de üstten ikimizi kucakladı. Bir süre öylece kaldık. 

"Sonunda başardık!" diye bağırdık üçümüz ve zıpladık. Kahkaha atarken gözüme bize bakan James takıldı. Dean ve Eva'nın kollarından ayrıldım ve koşarak James'e sarıldım. James de anında kollarını bana doladı ve burnunu boynuma dayadı.  

"Tebrik ederim." dedi ben kollarından ayrılırken. 

"Teşekkürler. Seni de." dedim ve birlikte bizi bekleyen Dean ve Eva'ya yürüdük. Dördümüz, onca zorluklara rağmen başarmıştık. 

"Acemiler!" diye bir ses duyduğumuzda sesin geldiği yöne, yani balkona baktık. Max, yanında dört lideri ile birlikte bize bakıyordu. Bakışları etrafımızda gezince tüylerim diken diken oldu. Ama yine de sevincimin önüne geçmesine izin vermedim. 

"Yoksa artık Korkusuz üyeleri mi demeliyim." dedi ve hafifçe güldükten sonra devam etti. "Fazla uzatmayacağım. Bir an önce işlerinizi ayrıştırıp evlerinize dağılmanızı istiyorum. Yarın, hayatınızın geri kalanının ilk günü. Hepinizi kutlarım. Buraya kadar başardınız, buradan sonra da başaracağınıza inanıyorum. Bizi gururlandırın ve onurlu Korkusuzlar olun. İş dağılımı için lütfen sıralamanıza göre sıralanın." dedi ve gözden kayboldu. Arkasındaki 4 lider de onu takip etti (Eric'de dahil). Gözlerim onları takip etti, beş lider de balkondan aşağı indi ve onlar için hazırlanmış uzun masaya yerleştiler. Sıralamamıza göre arka arkaya dizildik. Dördüncü sırada beklemeye başladım. Önümde bir kız onun önünde Dean ve onun önünde de benden dayak yiyen 'HAVAM BATSIN BE' Tedd vardı. Tedd şimdi liderlik eğitimi alma hakkına sahipti. Birinci olmuştu. Sıra bir adım daha ilerledi, Dean de kontrol odasında çalışmaya karar verdi. Önümdeki kız işini seçerken heyecanın tüm kalbimi kapladığını hissettim. Kız duvarı korumayı seçtiğinde az da olsa şaşırdım. Ama beni ilgilendirmezdi çünkü sıra bana gelmişti! İçimdeki ergen kız çığlık çığlığa bağırdı. yüzümdeki gülümsemeye engel olamadan masanın başına ilerledim ve beş kişinin karşısına oturdum. 

"Merhaba Katy." dedi Max. Yüzümü buruşturma isteğimi engelledim ve gülümsemeye devam ettim.

"Merhaba." dedim kısaca. 

"Öncelikle tebrik ederim canım. Sıralaman da çok iyi, liderlik dışında her türlü işi seçme şansına sahipsin." dedi diğer lider Angelica. Gözlerim Eric'e kaydı. Minik bir sırıtışla bana bakıyordu. Ne olmak istediğimi biliyordum, Eric'e yakın olmak istiyordum.

"Kontrol odasında çalışmak benim için uygundur." dedim. Eric bir liderdi, sürekli Korkusuz merkezindeydi, ve Korkusuz merkezinde olan işler ya kontrol odası, ya kütüphanecilik, yada dövmecilikti. 

"O zaman... Kontrol odası." dedi Angelica ve bana bir anahtar uzattı. "Bu da yeni evinin anahtarı. Tekrar tebrik ederim." dedi. Gülümseyerek anahtarı aldım ve elimde çevirdim. Başarmıştım! Zafer dansı yapmak istiyordum. Yavaşça sandalyeden kalktım ve tüm liderlerin elini sıktım. Eric elimi gereğinden biraz daha fazla sıkmıştı. Ah canım benim. Elimi en son Max'e uzattım, Max elimi yakaladı ve masanın üstünden kendine doğru çekti.

"Senin için harika planlarım var Katy." dedi kısık bir sesle ve gülümseyip göz kırptı. Gözlerimi hemen Max'in yanında oturan Eric'e kaydırdım. Tüm kasları gerilmişti, ve yumruklarını masaya koymuştu. Max'e vurmamak için kendini zor tuttuğunu biliyordum. Tekrar Max'e baktım ve zorlukla yutkunarak geri çekildim. Max yerine oturdu ve sırıtmaya devam etti. Birkaç adım geri attım ve dönüp yürümeye başladım.

"Eric nereye gidiyorsun!" diye bağırdı Max. Masaya baktım. Eric ayağa kalkmıştı ve masanın arkasından dolanıyordu.

"Herkese yerini bildirmeye." dedi Eric bana doğru yürürken. Kalbimin hızla atmaya başladığını hissettim. Tüm yeni- Korkusuzların gözlerinin üzerimizde olduğunu hissediyordum. Eric hızlı adımlarla yanıma geldi ve kollarını belime dolayıp dudaklarıma yapıştı. Yeni-Korkusuz üyelerinden şaşırma sesleri yükseldi. Max...James...Dean...Eva...Angelica... Hiçbiri umrumda değildi. Mutlulukla kendimi Eric'in kollarına bıraktım ve öpücüğünün tadını çıkardım. 

"Seni seviyorum." dedi Eric alnını bana yaslarken. İlk defa bana seni seviyorum demesi nedeniyle ilk başta şaşkınlıktan mal gibi kaldım. Sonra hemen kendimi topladım. Suratıma inanılmaz büyük bir gülümseme yayıldı.

"Bende seni seviyorum." 

-

-

-

VE KARŞINIZDA ŞUANA KADAR YAZDIĞIM EN UZUN BÖLÜM. :D 

Bu kadar uzun bölüme biraz yorumu haketmişimdir artık :/ Çok uzun olması gerekmez, düşüncelerinizi bildirseniz yeter. Hem bak final de geliyo 5 bölüme. Mutlu edin beni hadi canlarım pleaseeee... Herkes yorum atsın lütfen :') Şimdiden herkese teşekkürler

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neleer. 

Beğendiniz mi

Bir eksiği var mıydı

(matmazelanne senin istediğin bölüm bir sonraki bölüme geliyo, tam istediğin gibi yapmaya çalışıcam) 

Bi isteğiniz var mııı

Sonraki bölümde neler olucak

Sizce ölen kim olucak

Katy'nin Korku zımbırtısı nasıldı??? 

Sizin korku zımbırtınız nasıl olurdu???

Yeni bölüm kısa zamanda sizlerle... Sizi çok seviyorum <3 <3 <3 <3 Hepinize teşekkür ederim. 

hola_chica her ne kadar şuan uyumuş olsa da, seni çok seviyorum bebeğim, bu bölüm de tekrar senin olsun. matmazelanne ve EcErsoy ile birlikte tabi... Ama uzun yorumun için çok teşekkür ederim <3 Hep yanımda olduğun için de teşekkür ederim. En yakın arkadşaım olduğun için çok şanslıyım <3 #hate 

Continue Reading

You'll Also Like

20.2K 1.5K 33
her hikayede alışık olduğumuz masum kız ve ona eziyet eden bir yan karakter kızımız vardır. Şimdi sizi bu hikayanin yan kararakter denilen kötü kızın...
154K 16.3K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
12.8K 1.7K 40
Ay Savaşçısı ... Reenkarnasyonla Ve Ay ışığının yardımıyla tekrar ve tekrar dünyaya gelen Masal bu sefer uyandığında bambaşka bir Dünya'dadır.. Ay o...
29K 2.7K 12
Kim Taehyung öğrencisine fazla mı ayrıcalık tanıyordu? Daha ona sınav cevaplarını verdiği kısma gelmedik. Yaş farkı !