Seçme şansım var mı?

By SevgiKaranlk

2.1K 132 119

-Hey tozlu kütüphane bana adını söylesene... -..... -Hadi ama biliyorsun öğrene kadar seni rahat bırakmak gib... More

Seçme şansım var mı?
1.Bölüm
2. Bölüm
4.Bölüm
5. Bölüm

3. Bölüm

113 19 8
By SevgiKaranlk

  Mia huzur bulduğu kafenin Kevin tarafından tüm dingin havasını kaybetmesine dayanamayıp çevik hareketlerle toparlanıp ayaklandı. Kevin sadece yine kendini masayla baş başa bırakan keçi inadına sahip kızın gidişine bakmakla yetindi. Konuşma boyunca ihmal edilen kahve ve yiyeceklerine odaklanıp tadını çıkardı. Küçük kruvasanlar gerçekten lezizdi. Ortamın demode olarak etiketlendirdiği havasına bırakıp kendini müzikle rahatladı bir süre. Uzun zamandır bu kadar eğlenmediği ve aynı zamanda sakin, huzurlu hissetmediğini kabullenip gülümsedi. Bu salaş kızımsı yaratık sinir bozucu, katlanılmaz hatta yüzüklerin efendisindeki orglar gibi görünse de yeni bir uğraş bulmuştu kendine. Önümüzdeki bir kaç günün planında kaçak kıza yapışmak açığını yakalamak vardı anlaşılan.. Karizmasını çizecek olsa da bir erkekle anılmaktan ve bir gay barda kendine girecek birini konuma gelmekten iyiydi. Yada şuanda içinde bulunduğu duruma kısaca beterin beteri arasındaki denede bilirdi.

  Ne kadar sürdüğünü bilmediği, zaman kavramından onu koparan kafenin büyüsüne kapıldığı mekânda boşalan tepsisi ve paspal kızın açık bıraktığı kitabı yarım bırakılan tepsisiyle baş başa kaldı Kevin. Midesi bir birinden lezzetli tatlarla onurlandırıldığı için memnun bir şişkinlikteydi. Müziğin keman, viyola eşliğinde sözsüz ritmi yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı. Düşüncelerine dalıp duyamadığı müzikteki değişimle aldı masada yarım bırakılan, ihmal edilmiş kitabı. Evet, pek kitap okumazdı. Ah kimi kandırıyoruz ki Kevin ders kitapları dışında eline hiç kitap almazdı. Hikâye, roman gibi kitaplara zaman ayırmazdı. Kevin derslerden rahat geçecek notunu tutturduğu sürece ders kitaplarına da pek yanaşmazdı ya neyse.

 Başka birinin biriktirdiği kelimelere kapılıp, kurguladığı hikâyelere inanmayı zaman kaybı gibi görürdü. Kitap okuyacağı o süre de dışarıda insanları gözlemleyerek kendi hikâyesine sahip olabilirdi. Okumak yerine yaşayabilirdi. Kitap kurtlarının asosyal kişiliklerini kitaplarla geliştirmeye çalışan birer kaynaşma ve yaşama özürlüler olarak nitelendirirdi. Belki düşüncelerinde haksızdı ama en azından o kendi düşüncelerine sahipti. Başkalarının düşüncelerini okuyup sönük kalan hayatını renklendirmeye çalışmıyordu. Eline aldığı kitabın açık kalan sayfasına tepsisindeki temiz peçeteyi yerleştirirdi tabi küçük bir notta eklemeyi unutmadan. Kitabın arkasına kısa bir göz atıp ilgi çekici olduğunu kabul etmemek adına masaya geri bıraktı. Müziğin ritmine ayak uyduran vücudundan bir haber biçimde indi merdivenlerden. Alt kata gelen bir iki müşteri de olmasa kapalı sanabileceği sessizliğe sahipti ortam. Kısık sesle melek sesli Jeremy’e  ‘kolay gelsin’ dedikten sonra çıkışa yöneldi. Nedense kimseyi rahatsız etmek istemedi.

  Jeremy giden çocuğun fısıltılı sesiyle kibar, içten temennisine gülümsedi. Bu kafenin etkisine gerçekten bayılıyordu. Kim olursa olsun ve nasıl bir kişiliğe sahip olursa olsun kısa da olsa huzur buluyordu burada. Okulun playboy ve gürültü kaynağı çocuğunu bile az önce insan etmişti işte. Burada çalışmayı da bu yüzden seviyordu ya zaten. Hiç ihtiyacı olmasa da.

  Mia evinin sınırlarına girdiğinde hala agresifti. Ayağındaki ayakkabılardan bir çırpıda kurtulup ilerledi çimlerde. Geniş bahçenin bir getirisi de Mia’ya göre buydu işte. Kendini topraklayarak negatif enerjisini boşalttı elinden geldiğince. Hafif nemli çimenler ayağının altında ezilirken az da olsa rahatladı. Annesi bu topraklama olayına uyuz olsa da Mia yapmakta oldukça ısrarlı davranıyordu. Bahçıvanın tebessümle kendisini izlediğini görünce küçük bir selam verdi. Bu kısaca ‘beni ispiyonlama’ demekti ve tonton bahçıvanın cevabı sevimli bir kahkahayla göz kırpması oldu. Yeni ekildiği belli olan alanın çevresinden geçip ilerledi.

  Üzerindeki sinir kat sayısının azalmasıyla sakin nefes alıp verse de sakin kelimesinden oldukça uzaktı aslında. Ezberlemesi gereken onca kelime, metin ve çalışması gereken sınavları varken böyle gereksiz konulara takılı kalmak onu çıldırtıyordu. Adımları yine kendini genelde ders çalışmak için kapattığı ağaç evi buldu. Çocukluğundan beri vaz geçilmezi olan bu yeri sonradan sağlamlaştırıp, genişletmişti. Bu ağaç ev Mia’nın gizli dünyası gibiydi. Kimseyi içeri olmazdı. Çocukluğundan beri aynı şeyi yaptığı için zaten meşgul olan ailesi artık onu rahat bırakmayı öğrenmişti. O kendi dünyasında iyiydi hatta mükemmeldi. Bu dokunulmazlığı için oluşturduğu bir norm (ilke) haline gelmişti. Ağaç evine kimse giremezdi. Temizlik görevlileri bile uğramazdı buraya. Evin bakımı, temizliği, ağacın sulanmasına kadar her şeyiyle kendi ilgilenirdi. Özeline attığı ilk adımında değişti ruh hali. Gerçek sihir buydu. Mia’ya göre en büyük sihir insanın duygularını değiştirebilendi ve bu ev onun duygularını düzenleye biliyordu. Tasvir etmek gerekirse bir büyü gibi burada her şey önceliklerine göre kendine yer buluyordu. Huzur bulduğu başka yerlerde vardı elbette ama burası farklıydı. Bu ev Mia’nın mantık alanıydı.

 Gerçi gerçek sihir çoğu kişi için inanç olarak bilinirdi. Bir şeye inandığın kadar başara bilirdin. Mia ne kadar gerçekçi bir yapıya da sahip olsa bazı şeyleri olduğu gibi kabul ederdi. Eğer irdelerse evin onun huzur verdiğine inandığı kadar kendini rahatlattığı aslında görebilirdi fakat irdelemedi. Sonuçta cehalet mutluluktu öyle değil mi?

  Minik penceresinin yanına yerleştirdiği küçük ahşap masasına yerleşip başladı çalışmaya, geçirdiği zamanın farkındalığından kopup bitirdi tüm çalışması gerekenleri. Zihni berraktı hala ve yorulmamıştı. Mini buzdolabına yerleştirdiği atıştırmalıklarla aç bıraktığı karnına istediğini verip doyurdu. Uzandı tek kişilik rahat yer yatağına. Bugün burada uyumak daha mantıklı göründü gözüne. Pencerenin açık unuttuğu perdesini çekerken bahçenin loş ışıklandırmasında ağacını sarmaya çalışan sarmaşığı fark etti.  Aklına kısa bir not düştü, ilk fırsatta düşman ottan kurtulmayı.

 Kevin dediğini yapan zalim dostunu aradı dingin adımlarla yürürken.  Jason saçma fikirlerinin, cümlelerinin sonuna iliştirdiği tehditleriyle göz korkutucu olabiliyordu kimi zaman ve o eşsiz zamanlardan birini yaşıyorlardı. Jason kararlılığını göstermek istediği zamanlardaki tavrı takınıp sessizliğe bürünmüştü üç koca gün boyunca. Bir umut açılmayan telefonun ekranına baktı. Zihninden saçılan küfürlere dur diyemiyordu. Yanıtsız kalan aramayı görmemezlikten gelip tekrar aradı. Jason art arda gelen aramalarına bakıp gülümsedi sinsice. Yaradılışı gereği zaten hiperaktif olan bünyesi arkadaşının umutsuz çırpınışıyla alevlendi. Yanıtladı bu kez aramayı.

 -‘’Naber dostum.’’ Şen çıkan sesini gizleme gereği duymadı Jason.

 -‘’ Yahh hiç açmayacaksın sandım. Nerelerdesin?’’

 -‘’ Stüdyodayım yayın için hazırlık yapıyorum sen neredesin yayını dinleyeceksin değil mi? ‘’ Jason alttan tehdidini savurduğunda Kevin iyice gerildi. Bu deliyle baş etmesi gerçekten zor olacak gibiydi.

 -‘’Şu toz bulutu kızın ensesinde nefessizlikten boğuluyorum sayende.  Jason bu şaka fazla uzadı dostum bu kız olmaz daha doğrusu bu kızımsı şeyden ‘sevgili’ çıkartabileceğimi sanmıyorum. Bu kız resmen senin akvaryumunda ki Rita gibi. Hani şu erkeksiz kalıp dönüşen kılıçkuyruk gibi. Kız demeye bin şahit istiyorum. Acı lan bana! ‘’

 -‘’ Hey hey hey sakinleş bu ne makinalı tüfek gibi açtın ağzını yumdun gözünü. Çok sızlanıyorsun ahbap kızlara ilgin yoksa suçu benim ilgisiz kalan Rita’ma atma ve teklifimi kabul et işte. Ayrıca zaten ben böyle söyleyeceğini bildiğim için profilini yazmaya başladım bile dostum. Tek söylemen gereken olduğun kişiyi kabul edip ‘ben eş cinselim Jason’ demek. Bak ben açık fikirli bir adamım dostluğumuz baki lan.’’

 -‘’ Siktir git Jason. O profile yazdığın her kelime dur hatta her harf için benden bir yumruk yemek istemiyorsan sil hepsini. Aklını kaçırıp böyle bir hataya düşersen fazla aç bırakılmış piranalarıma ufaklığını yem ederim. Bir sonraki yayına kadar bekle kitaplık altında kalıp ölmezsem o şeyi sana takdim ederim.’’

-‘’ Sen nasıl istersen dostum biliyorsun seni kırmam bir sonraki yayına kadar sana kolay gelsin. Bu arada benim ufaklığı görebilmen için kız olman gerek dostum gay olduğunu itiraf etsen de ilişkimiz dostluğu geçmez bilesin.’’

-‘’ Seni adi piç ku—‘’

 Kevin kelimesini tamamlayamadan suratına kapanan telefonla sustu. En son Jason’ın arsız kahkahalarını duymuştu. Bu arkadaşım dediği Truva atının canına ilk fırsatta okumak için dişlerini biledi.

  Jason önündeki ekrana Kevin’ın bilgilerini yazma işine devam etti. Yiyeceği birkaç yumruk gözünü korkutmak için yeterli değildi. Arkadaşının narsist yapısını kıracaksa daha fazla yumrukta yiyebilirdi. Kevin gerçekten eş cinsel de olabilirdi tabi bu bekleyişin sonu sürprizlerle dolu olacaktı. Bu iş oldukça zevkliydi ayrıca. Aptal dostunun toz bulutu dediği kızın gerçek halini gördüğünde ki tepkisi için şimdiden sabırsızlanıyordu. Ön yargıları sayesinde ciddi yanılgılara düşen Kevin’a kıçıyla güleceği de bir gerçekti tabi. ‘Nasıl bir partner tercihiniz? ‘ sorusu Jason’ı en çok güldüren soru oldu. Yanlış anlaşılma olmasın sorudan çok verdiği cevaptı onu kopartan. Kevin olsa bu sorulara her seferinde cevap diye basitçe ‘ mükemmel olsun, kusursuz olsun’ falan derdi. Jason onun yerine daha sıradan (!) cevaplar vermişti. Sonuçta aşırı seçicilik yalnızlığı getirirdi beraberinde. Jason’a göre Kevin dengesiz herifin tekiydi. Arkadaşlarında mükemmeli aramazdı ya da aşırı marka takıntısı olan biri de değildi ama iş sevgiliye gelince beyimizin kusursuzluk takıntısı baş gösteriyordu nedense. Bu durum ya hiç aşık olmaması, seks deneyimi olmamasına ya da kızlara ilgi duymamasıyla açıklanabilirdi sadece. Jason cinsel tercihlerine göre insanları yargılayan biri değildi ki bir keresinde kafası bir dünya olup bir erkeğin kendisine oral seks yapmasına da izin vermişti. Gerçi olanları hayal meyal hatırlıyordu ama zevk aldığını da inkâr edemezdi. Arkadaşı eş cinselse bile kabullenip mutlu olsun istiyordu. Onun da artık milli olmasını istiyordu. İlk tanıştıkları zaman ve ondan sonraki her partide zil zurna sarhoş olup öpüştüğü kızları saymazsak Kevin tecrübesiz bir bedene sahipti. Düşüncelerinden sıyrılıp önündeki ekranda cevaplanmayı bekleyen son soruya yöneldi. ‘ Sitenin uygun gördüğü adaylarla buluşmayı kabul ediyor musunuz?’ Piç bir sırıtışla hemen yanıtladı soruyu Jason. ‘ Evet, kabul ediyorum.’

 Son soruyla bitirdiği işe gururla baktı. Tamam, belki biraz abartıp ileri gitmiş olabilirdi mesela Kevin’in numarasını vermekle ya da pozisyon çeşitliliğini sevdiğini yazmakla falan ama olan olmuştu değil mi? Birazdan Kevin’in fotoğrafını da yükleyip daha da ileri gitse ne değişirdi. Masumca gülümsemeye çalışsa da başında beliren boynuzlarla falso verdi Jason. İçindeki küçük canavara söz geçirememişti yine. Fakat şimdilik gizli bir profil olarak bırakıp yayın günü düzenleyecekti. Ne kadar hemen yayınlamak istese de verdiği söze sadık biriydi. Geniş geniş gülümsedi ekrana ve olacakları tahmin etmek yerine yaşamak, eğlenmek için arkasına yaslandı kısa bir süre. Yeni Dj geldiğinde de bile aklında muhteşem yapıtı (profil) vardı.

Continue Reading