Manolya / Tamamlandı

By Blueebs

20.8K 1.7K 888

Sana neden Manolya diyorum, biliyor musun Manolya? Onun en sevdiği çiçekti, ve o seni sevdi. Ben manolyası ol... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5🌺
0.6
0.7
0.8🌺
0.9
1.0🌺
1.1
1.2🌺
1.3
1.4🌺
1.5
1.6
1.7 🌺
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.5
2.6
Final 🌺

2.4

350 50 7
By Blueebs

Bunu yapmış olduğuma sinirleniyorum ama umrumda değil, birine anlatmalıyım. Açıkçası düşündüm de, belki mektup yazmaya vaktin olmuyordur. Belki de yeni bir hayat kurdun kendine ve beni istemiyorsundur. Belki, belki ve belki... İhtimalleri sayfalarca yazabilirim.

Umrumda değil. Yaşadıklarımı anlatıyorsam sen de okumak zorundasın. Çünkü hala arkadaşımsın, en yakın dostumsun. Beni unutmana izin vermeyeceğim. Anlıyor musun? Bunu yapmana izin vermiyorum Manolya.

Her neyse. Gerekirse ölene kadar yazarım sana. Şimdi gelelim anlatacaklarıma. Merak ediyorsun değil mi?

Liva'yla tanıştığım günden sonra onu hiç düşünmedim. Merak ettiğimi söylemiştim ama açıkçası her mezarlığa gittiğimde geldi aklıma. Düzensiz saatlerde gittiğim için de onu görmemiştim üç gün. Ama içimden bir ses o saatte gitmem gerektiğini söyledi. Onunla tanıştığım saatte.

Sanki daha önceden planlanmış gibi tam o saatte gittim oraya, gözlerim onu aradı ama göremedi. Hayal kırıklığı yaşadığımı söyleyemem, çünkü o gelmese bile ben buraya gelmeye devam edecektim. Aşina olduğum arnavut kaldırımlı yolu geçtim ve onun yanına oturdum. Konuşmaya başlayacaktım ki onu gördüm. Kumral saçlarını bu kez tepeden bir at kuyruğu yapmış, gözlükleri olması gerektiği yerde değildi. Attığı her adımda kalbim atışlarını arttırdı. Neden heyecanlandığımı bilmiyorum, belki de günler sonra konuşacak birini bulduğum içindir.

''Selam. '' dedi ve yanımda durdu.

''Merhaba. '' dedim. Sesime şaşırdım. Sevecen değildi belki ama üzgün çıkmamıştı. Bu da bir ilerleme değil mi?

''İleride banklar var. Orada oturalım mı? '' diye sorduğunda ayağa kalktım. Yan yana yürümeye başladık. Sesimiz çıkmıyordu, mezar taşlarına baktım.

Çoğu insan korkardı mezarlıklardan. Geceleri ölülerin ruhu gezindiği rivayet edilirdi. Oysa biz, mezarlıkta buluşuyorduk. Çünkü biliyorduk ki, sevdiklerimiz toprağın altında olunca burası korkutucu değil, hüznün yeri oluyordu.

Banka oturduğunda yanına iliştim. İlk önce konuşmak istesem de ne diyeceğime karar verememiştim. O başladı.

''Tanışalım mı? '' gülümsedim. O direk karşıya bakıyordu. Manzaramız beyaz taşlardı, üzerinde isim ve tarihten ibaret bir metre topraktı.

''Olur. '' dedim ve konuşmasını bekledim. Bakışlarımı onun yaptığı gibi karşıya diktim.

''Adımı biliyorsun zaten. Bu sene üniversiteye başlayacaktım ama başlamaya hiç niyetim yok. '' deyip güldü. Ben de güldüm.

''Yaşıtız o zaman. '' dediğimde şaşırdı.

''Daha küçük gösteriyorsun. '' omuz silktim.

''Sana neden intihara giriştiğimi anlatacağımı söyledim ama hikayeye en başından başlamam gerek. '' kafamı salladım.

''Söz. Sen bitirmeden bir şey demeyeceğim. '' dedim. Rahatladı.

''Biz dört kişilik bir aileyiz, yani öyleydik. Kardeşimle büyüdüm resmen. Benden küçüktü, on yaşındaydı ölmeden önce. '' Biraz durdu. Ona zaman verdim. Anlatmak kolay değildir Manolya. Birden dökülmez her şey o dudaklardan.

''Annem gündelik temizliğe giderdi. Onun kadar çalışan ve çocuklarına düşkün birini tanımadım hayatım boyunca. Geceleri bazen ağrıdan uyuyamazdı ama yine de ses etmezdi. Tek isteği bizim iyi bir yere gelmemizdi. Ne yazık ki bu hiç gerçekleşmeyecek Zühre. Onu hayal kırıklığına uğratacağım, muhtemelen uğrattım bile üniversiteye gitmeyerek. '' elimi omzuna koydum.

''İlla okuyarak başarılı olamazsın ki. Belki çalışırsın bir işte? Ne dersin? '' derin bir nefes verdi.

''Lise mezunu bile değilim. Diploma alamadım, ama annem aldığımı sanıyor. Son dönem neredeyse hiç gitmedim oraya, devamsızlıktan kaldım. '' kaşlarım havaya kalktı. Bunu beklemiyordum.

''Ben de lise mezunu olamadım. '' diye mırıldandım ve elimi omzundan çektim. Sahi, mezuniyet nasıl olmuştu kim bilir?

''Ortak noktalarımız çoğalıyor desene. '' deyip kıkırdadı. Ben de gülümsedim.

''Babandan bahsetmedin hiç? '' diye sorduğumda gerildi. Gülüşü durdu.

''Ona baba demiyorum. '' kaşlarımı çattım, aynı zamanda utanmıştım. İstemeden de olsa onu üzmüştüm.

''O, babalığı sadece paradan ibaret sanan birisi. Mesela annemle kavga ederlerdi çoğu zaman. Bize dönüp, 'Beni savunun.' derdi. Kabuk etmezdik kardeşimle. Para teklif ederdi ve bunu gülümseyerek yapardı. Sanki bir marifetmiş gibi. '' iğrenircesine yüzünü buruşturdu.

''Onu seviyordum. Bunun için kendimden bile nefret ettim ama durduramadım bunu. Bir insan ona sürekli bağıran, annesine şiddet uygulayan ve işi sadece kahvehane dönüşü içki içmek olan birini nasıl sever ki? Bu sorunun cevabı yoktu içimde. Dünyaya gelme sebebim bile olsa, böyle biri neden sevilsin ki? '' durdu ve bir süre sonra sordu. '' İnsan babasını sevmek için bir neden arar mı? ''

Duyduklarım beni düşünmeye itmişti. Babamla çok yakın değildik ama o iyi biriydi. Benim gibi birçok insanın geleceği için kendini tehlikeye atıyordu her gün.

''Öldü mü? '' diye sordum. Güldü ama içten değildi.

''Keşke ölseydi. '' bu cevap beni üzmüştü. Kim bilir neler yaşamıştı da bunu söylüyordu.

''Öncelikle bana bir daha bakma. Çünkü sana hayatımda yaşadığım en kötü anı anlatacağım. İntihara karar vermeden yaşanan o anı. '' gözlerimi ondan kaçırdım.

''Tamam. '' ardından ekledi.

''Bir şey sorma. '' kafamı salladım. Genzini temizledi. Sessizce bekledim.

''Eve sarhoş gelirdi. Yemek geç hazırlanırsa döverdi annemi, bazen dövmek için bile sebep aramazdı. Bize de yapardı. Kardeşimi dövmesin diye dolaba saklardım onu. Bu sefer sinirden daha fazla saldırırdı. '' sesi titriyordu. '' Biliyor musun, komşular sesleri duysalar bile karışmazlardı. Yalvarırdım, 'Vurma' derdim ona. Dinlemezdi. Kafamdan tutup demire kapıya vurmuştu bir gün. Sadece onun konuştuğunu duymayıp konuştum diye. '' gözleri doluydu. Derin bir nefes almak istedim ama alamadım.

Hangi baba çocuğuna bu işkenceyi yapardı?

Aramızda biraz sessizlik oldu. Merak ediyordum ama ses çıkarmadım. Sırf bu işkencelerden kurtulmak için bile intihar edebilirdi bir insan.

''Sonra bir gün, ben okuldan eve geldim. Annem evde yoktu, kardeşim de benimle birlikte geliyordu. Okulumuz ayrıydı ama çıkışta onu alıp eve geçerdim. Evimiz pek büyük değildi zaten, iki oda vardı. Kardeşimle aynı odada kalıyorduk, o ödev yaparken ben yemeği hazırlıyordum. Annem eve geç gelecekti biraz.

Fasulye ve biraz pilav yapmıştım. Üzerimi değiştirip içeriye geçtiğimde o geldi. Kapıyı açtığımda alışkın olduğum görüntü vardı karşımda. Ayakta bile zor duran, elinde yarısı kalan bir içki şişesi ve her zaman giydiği kahverengi pantolonla kazağı.

'Hoşgeldin baba. ' dedim ve içeri girdiğinde kapıyı örttüm. Ayakkabılarını kenara çıkarttı ve düzgün olmayan adımlar atarak koltuğa ilişti.

' Yemek hazır mı? Nerde annen? '' diye sordu. Sofrayı hazırlamaya başlarken yanıtladım.

'O bir eve daha uğrayacak bugün. Yemeği koyuyorum. ' dedim ve tabakları çıkardım. Homurdandı bir süre, çok fazla kulak asmadım. Yemeği sıcak sevdiği için son kez ısıttım ve tabağa koyarken seslendim,

' Hadi buyur baba sofraya. ' kardeşim de gelmişti. Tanısaydın kardeşimi çok severdin Zühre. Siyah saçlı, ela gözlü, beyaz tenliydi. Çalışkandı ama mütevazıydı. Asla övünmezdi ders notlarıyla. Azla yetinmeyi öğrenmişti ve babamı çok seviyordu.

Dövse de, bağırsa da, küfür de etse seviyordu onu. Sırtındaki yara izlerini saklardı bakmam isteyince. Babama hep gülümserdi, gözlerinin içine bakardı. Ama kardeşimi hiç görmedi o, bunları hiç görmedi. Onu sevenleri veya ona katlanan hiçbir şeyi görmedi. Annem bizim için dayanıyordu zaten, severek evlenmemişlerdi. Babası on sekizinde verince onu, mecburen babama alışmaya çalışmış annem. '' gözünden yanaklarına düşen bir yaşı sildi.

O an omzundaki yükü ve kalbindeki acıları ondan almak istedim. Yara izlerini sarmak, bir daha da kimse yara açmasın diye saklamak istedim onu. Ama yapamadım. Varlığımı belli etmemeye özen gösterdim, ses bile çıkaramadım.

Sesi titrerken konuşmaya devam etti.

''Babam yemeğin suyuna banmayı çok sever, ağzına kadar doluydu tabak. Önüne koyacağım sırada kardeşim sandalyesini çekince elimden kaydı tabak. Üzerine düştü babamın. '' nefesi hızlandı.

''Acıyla bağırdı babam, ayağa kalktı öfkeyle.

'Beceriksizler! Doğru düzgün yemek bile yiyemiyorum evde! ' kardeşimi kenara çektim ve mutfaktan bez getirdim. Silmeye kalktığımda hızla elimden aldı bezi.

' Bırak, bırak! ' ettiği küfürleri duymamazlıktan geldim, kardeşim korkuyordu.

' Özür dilerim baba elimden kaydı. ' dedim sessizce. Hiddetlendi. Yüzüm sağ tarafa kaydı hızla, tokat atmıştı.

' Sizden bir bok olmaz! ' diye bağırmaya başladı. Saçlarımı tuttuğunda saç diplerimin yandığını hissettim. O an düşündüğüm tek şey kardeşimdi. Dayak yediğimi görmesini istemiyordum.

' Git. ' dedim ona doğru sessizce. Beni yere doğru attırdı.

' Şimdi gösteririm ben sana bunun hesabını! ' deyip adımlarını attı bana sersemce, alkolün etkisiyle. Kardeşim gitmiyordu, ağlıyordu ve beni izliyordu. Ağlamaya başladım, kaçacak yerim yoktu.'' bir hıçkırık koptu ağzından. Ben de ağlamaya başladım. Bu yaşıma kadar ailem bana bir fiske vurmamıştı.

''Sadece bedenen değil, psikolojik şiddet de gördüm. Her vuruşunda küfür ediyordu. Ne karakterim kalmıştı ne de gururum. Ayaklarına kapanacak raddeye gelmiştim artık. Sonra bir ses duydum.

'Baba dur! ' kardeşim demişti. Ardına baktı babam. Bu iyi değildi, ona kimse karşı gelemezdi. Ona zarar verecekti.

' Benim yüzümden oldu. Bırak ablamı, benim yüzümden döküldü. ' dedi. Ağlıyordu, boncuk boncuk yaşlar akıyordu gözlerinden. Babam beni bıraktı. Kemiklerim sızlıyordu.

Kardeşime doğru adımlarını attı. Hakaretler ediyordu ona. Kardeşim sessizce bekliyordu kaderini.

Ayağa kalktım yavaşça.

' Hayır baba, hayır. Ben döktüm, ona dokunma. ' dedim. Duymamazlıktan geldi beni. Avına yaklaşan bir aslan gibi yaklaştı kardeşime.'' durdu. Gözyaşlarımı sildim, devamını duymaya hazır mıydım?

Gözlerime baktı bir saniye. Yeşil gözlerindeki acı görülebiliyordu. Öfke vardı ama seyrekti.

'' Ben 'Dur' dedikçe daha çok vurdu. Elini tutmaya çalıştım, kardeşimi kurtarmaya çalıştım. Yapamadım. Gözü dönmüştü. Sonra...

Sonra aklıma yardım çağırmak geldi. Sana yemin ederim Zühre, yardım çağırmak için çıktım o evden. Kaçmak için değil. Sana yemin ederim. '' Bana aniden sarıldı. Sarsılarak ağlamaya devam ediyordu. Ben sakinliğimi bir kenara bırakmıştım, belli edercesine ağlıyordum artık.

''Sokağa çıktım. 'Yardım edin!' diye bağırdım. Sesim kısılana kadar bağırdım. Sokağın başından annem gözüktü, koşarak geldi yanıma. Titreyerek anlattım, kardeşimi dövdüğünü. Hızla içeri girdik.'' durdu. Ağlaması, sarsıntısı ve sesi durdu. Benden ayrıldı ve gözlerime baktı. Boş boş bakıyordu artık.

''Öldü. Öldürmüştü onu. Sırtında kemer izleri vardı, küçük bedeni duvar dibinde cansız bir şekilde yatıyordu. O...

O sandalyeye geri oturmuş, dökülen tabağı geri koymuş, yemeğe bakıyordu. '' kan vücudumdan çekilirken hareket edemedim.

''Annemin sesi kulaklarımdan çıkmıyor, kardeşimin inlemeleri ve bana son bakışı. 'Beni kurtar' dercesine bakıyordu bana. Ama... Ama ben yapamadım. Kurtaramadım onu. Benim yüzümden öldü. '' ayağa kalktı ve yürümeye başladı. Ardından gittim. Bizim biraz ötemizde bulunan bir mezar taşının yanında durdu. Kenarına oturdu ve konuşmaya başladı.

''O ölmek için çok küçüktü, acı çeke çeke ölmek için çok masumdu. Onun günahı yoktu ki daha, benim ölmem gerekiyordu. Onun değil. Benim suçumdu. ''

Şimdi bile ağlıyorum Manolya, bir insan bu acıyı nasıl kaldırsın? Nasıl yüreğini söndürsün?

Ertesi gün yine burada olacağını söyledi bana, bu bizim dilimizde bir sözdü. Bana intihar edişini anlatacak, sona o kaldı çünkü.

Kalbim o küçük çocuk için ağlıyor, gözyaşlarım ona hayat vermek için yarışıyor. Dünyada o kadar kötü dururken neden hep iyiler ölmek zorunda Manolya? Ölmek isteyen biri iyi olursa, hemen ölecek mi yani?

Artık senin yazmanı beklemeyeceğim, yazana kadar yazarım artık. Yapacak bir şey bırakmadın bana. Telefonlarımı da açmıyorsun.

Bir sonraki mektuba kadar ölmezsem, haberini bekliyor olacağım Manolya.

***
-Bölüm sonu! Yazarken zorlandığım bir bölüm oldu, yaşanan olaylar gerçekten bir kesit çünkü. Kardeşin ölümü haricinde.

~Liva'nın yaşadıklarını nasıl buldunuz?

~Diğer bölümde neler olabilir?

Finale geri sayım başladı Manolya'larım 🌺. Buna üzülenler olacak ama merak etmeyin, yeni kurgularla yine sizinle olacağım.

Finale son 3 diyoruz! 😊🌺

Continue Reading

You'll Also Like

107K 7.6K 49
Genç kız ne anne sevgisi görmüştü, ne baba sevgisi. Sevgi kavramını bile bilmiyorken Allah'ı çok sevmişti. Din sevgisi kalbinde her geçen gün daha da...
4.8M 212K 60
"Abiler, hatta mümkünse tüm erkolar kapatılabilir mi lütfen?" 🫠 17 yılı yalan olan Asya, yeni ailesinin yanında mutlu olabilecek miydi? Peki ya ge...
37.1K 3.4K 9
❝Kimsesizlik etrafınızı dört duvar gibi sardığında artık yalnızlığın tanımını en iyi siz yazarsınız.❞ . . . Bir şans ver, seveceksin🍂
25.2K 1.9K 23
Ömer" Biz ne yaşadik turna kiyamet koptu ama kimse ölmedi bizden başka deprem oldu hiç birşey sarsilmadi kalbimizden başka..Acının zamanla bir ilgis...