Percy Jackson Ship Defteri

By FatihDuyar9

338 13 14

Percy Jackson kitaplarını okurken oluşan anlık dürtüler sonucu kaleme aldığım çeşitli hikayeler... More

PercyxThalia
PercyxReyna 2
PercyxPiper

PercyxReyna

176 4 4
By FatihDuyar9

Percy yatağından kalktı. Pencerelerden dışarıya baktığında, güneşin yeni doğmakta olduğunu gördü. Jüpiter kampı aydınlanmaya, etraftaki karanlık dağılmaya başlamıştı. Çabuk bir şekilde yüzünü yıkadı ve üzerine mor kamp tişörtlerinden birini geçirdi. Altına bir kot pantolon giydi ve en son olarak ta mor renkli yargıç pelerinini omuzlarına geçirdi. Percy bu pelerini seviyordu. Bu pelerin, onu Reyna'ya biraz daha yakın tutuyordu.

Bu kampa geldiği ilk günü düşündü bir an için. Hiçbir şey hatırlamıyordu geçmişinden, tek yapabildiği şey savaşmaktı. Kurt Lupa, onu bir süre eğitmiş ve sonra da savaşmaya hazır olduğunu söyleyerek Jüpiter kampına gödermişti. Percy yolda birçok tehlikeyi atlatarak buraya gelmeyi başarmıştı. Kampa ilk gelişinde dikkatini bir kız çekmişti, Reyna! Reyna'nın herkese yukarıdan bakışı, o itiraz kabul etmeyen kararlı ses tonu ve öldürecekmiş gibi bakan gözleri... Ama gözlerinde başka bir şey daha görmüştü Reyna'nın, yalnızlık!

Zamanla da bunun nedenini anlamıştı. Reyna, Jüpiter kampını yönetirken her şeyi kendisi yönetmeye çalışıyordu. Bütün yükü omuzlarında taşıyor, ama buna rağmen dışarıya karşı hâlâ sarsılmaz lider imajını koruyordu. Percy nasıl olduğunu anlayamamıştı ama Reyna'nın hissettiklerini daha önce yaşamış gibi hissetmişti. Oda sırtında büyük bir yük taşımış, ama buna rağmen başkasına hiçbir şey belli etmemişti, bundan emindi. Reyna'ya karşı hisler beslemeye böyle başlamıştı. Onun güvenini kazanmak için çok uğraşmış, en sonunda Hazel ve Frank ile beraber çıktıkları görevde ölüm tanrısı Thanatos'u kurtarıp, kampın kayıp altın kartalını geri getirdiklerinde ve gigant saldırısını durdurduklarında onun ilgisini kazanmayı biraz olsun becerebilmişti.

Ne diyebilirdi ki! Sırf bu kızın ilgisini çekebilmek için tanrıların ötesindeki diyara gitmiş, sayısız kez ölümle yüz yüze gelmiş ve bir gigant öldürmüştü. Reyna kesinlikle ulaşılması zor bir kızdı. Ama Percy, onun etrafına ördüğü bu geçilmez duvarı aşmaya kararlıydı. Onu içinde bulunduğu yalnızlıktan çekip kurtarmak, o güzel yüzünde sıcak ve kalbinin derinliklerinden gelen bir gülümseme oluşturmak istiyordu.

Percy bunları düşünerek yemekhane gitti. Frank ve Hazel, beşinci kohorttaki diğer çocuklarla beraber yemek yiyor ve arada gülüp konuşuyordular. Percy'i görünce selam verdiler. Percy de onlara selam verdi, ama gözleri hala etrafa bakıyordu. Reyna'yı göremedi, sonra hızla yemekhaneyi terk etti. Reyna'nın Principalis Geçitindeki yargıç evine gitti. Reyna'yı orda buldu. Reyna birçok parşömenin ve kâğıdın içine gömülmüş gibiydi. Bir yandan bir şeyler okuyor, sonra önündeki kâğıtlara bir şeyler yazıyordu. Üzerinde mor yargıç cüppesi ve omuzlarında madalyalar ile birlikte sırtında pelerini vardı. Kapının açıldığını görünce başını kaldırıp gelene baktı. Siyah saçları omzundan aşağıya inecek şekilde taranmış gibiydi. İnsanın ruhunun derinliklerine kadar işleyen kömür gibi gözleri bütün dikkatini Percy'e vermişi. Percy ona bakakaldı. Sonra ayaklarına bir şeylerin dolandığı fark etti. Argentum ve Aurum kafalarını Percy'nin bacaklarına sürtüyordular. Yakut gözleri ile Percy'e baktılar. Percy gülerek onların kafalarını okşamaya başladı. "Nasılsınız dostlarım?"

Reyna kaşlarını kaldırdı. "Bunu nasıl yaptığını hala çözemedim Jackson?" dedi. "Şu anda yerinde başka biri olsa, öldürmek için sabırsızlanırlardı." Percy sırıttı. "Ne diyebilirim ki" dedi. "Sanırım senin tek dostunu parçalamak istemiyorlar. Yoksa senin huysuzluğunu başka kim çekebilir ki!". Reyna yüzünü buruşturdu. "Kaybol Jackson!". Percy sırıttı "Hıhı, Olur" diyerek. "Ama senin yemek yediğini gördükten sonra." Reyna, Percy'i boğazlamak istermiş gibi baktı. Sonra siyah gözleri irileşti. "Yemek mi? Saat kaç oldu ki?!" Percy şaşırmıştı. Gözlerini şüpheyle kısarak "Sen ne zamandan beri çalışıyorsun?" diye sordu. Sonra bir anda donakaldı. "Sakın bana bütün gece uyumadan çalıştığını söyleme!".

Reyna sesiz kalınca Percy aniden Reyna'nın kolundan tutup onu sürüklemeye başladı. Reyna kısa bir süreliğine şaşkınlıktan sesini çıkartmadı. Sonra kolunu Percy'nin kavrayışından kurtarmaya çalışıp "Jackson!" diye bağırdı. "Sen ne yaptığını sanıyorsun!" Percy onu duymazdan gelerek onu sokağa çıkarttı ve yemekhaneye doğru çekmeye başladı.

Reyna yardım istercesine Argentum ve Aurum'a dikti. "Durdursanıza şunu!" diye bağırdı onlara. Ama tazılar yakut gözlerini aşağı indirerek Reyna'nın bakışlarından kaçtılar. Reyna onlara kızgın gözler ile baktı. Bu sırada Percy konuştu. "Sakın onlara kızma" dedi. "Onların birinci önceliği senin güvenliğin. Onlarda senin böyle kendine zarar vermene izin vermez". Percy konuşurken sesi kızgın çıkıyordu.

Sonunda yemekhaneye geldiler. Percy diğer masalardan yüksekte olan bir masaya Reyna'yı oturttu. Reyna küçük bir kız çocuğu gibi somurtmaya başladığında dayanamayıp gülmeye başladı. Reyna "Ne?" dedi kızarak. "Ne var?" Percy sonunda nefes alabilmek için gülmeye ara vermek zorunda kaldı. Derin bir nefes alarak yeşil gözlerini Reyna'ya dikti. "Şu anda yüzünün halini görmen gerek".

Reyna çenesini biraz yukarıya kaldırarak "Ne varmış yüzümde?" diye sordu. Percy gülümsedi "Ödevini yapmak istemeyen küçük bir çocuk gibisin." Sözünü bitirdiği anda da Reyna onun dizine doğru sert bir tekme attı. "Kes sesini Jackson!"

Reyna önüne gitirilen yemeği yerken, Percy bütün dikkatiyle onu izliyordu. Onu görünce suratındaki gülümseme elinde olmadan büyüdü. Reyna yemeğine ara vererek ona baktı. "Ne var yine?" diye sordu merakla. Percy sanki güzel bir rüyadan uyanmış gibi oldu. "Anlamadım?". Reyna gözlerini ona dikerek "Yine neden gülüyorsun?" diye sordu. Percy utançla başını eğdi. "Hiç... Sadece... Eee, ben düşünüyordum da... Yemek yerken çok şey gözüküyorsun..." Reyna kaşlarını çattı. "Sen ne diyorsun Jackson?!" dedi. "Bir şey anlayamıyorum!" Percy, kelimelerin boğazında sıkıştığı hissediyordu. Nefes almak bir anda zorlaşmıştı. Şu anda hava tartarus kadar sıcak mıydı, yoksa Percy' mi öyle hissediyordu. Yüzünün kızarmaya başladığını hissediyordu. "Bilirsin" dedi. "Sen... Şey gözüküyordun, çok şey...". Reyna daha da meraklanmıştı. "Jackson! Sen söyleyecek misin, yoksa ben sana vurarak söyleteyim mi?" Percy en sonunda derin bir nefes alarak "Çok güzel gözüküyordun!" diye bağırdı gözlerini kapatıp, herkesin duyabileceği bir ses tonuyla.

Percy gözlerini açtığında herkesin gözü onun ve Reyna'nın üzerindeydi. Percy yavaşça Reyna'ya baktı. Reyna'nın suratında öyle bir ifade vardı ki Şu anda seni delik deşik edebilirim yâda Şu anda senin kollarına atlayabilirim der gibiydi. 'Umarım ikinci seçenek olur' dedi Percy içinden. Çünkü delik deşik olma fikri pek hoşuna gitmemişti. Reyna'nın vücudu bir anda dikleşti, omuzları sanki gerilmişti. "Tanrılar aşkına! Percy, ne yapıyorsun sen!" dedi. Tereddütle etrafına baktı. Meraklı kalabalık onların etrafında toplanmaya başlamıştı. Percy gözlerini kıstı. "Percy mi? Az önce bana Percy mi dedin sen?".

Reyna'nın yanaklarının kızarmaya başladığını gördü. "Hayır demedim" inkar etti bakışlarını Percy' den kaçırarak. Percy'nin gözleri parladı. Şu ana kadar Reyna ona hep Jackson demişti. Gülerek "Hayır, kesinlikle duydum" dedi "Bana adımla seslendin." Reyna utancından yerin dibine girecek gibiydi. Percy etrafta toplanan kalabalığa dönerek "Hey çocuklar!" diye bağırdı. "Duydunuz mu, bana ilk kez adımla seslendi!" Reyna nefes almakta zorlanıyormuş gibi tamamıyla kızarmıştı. "Jackson" dedi. Utancından başını eğmiş ve gözlerini yere dikmişti. "Yalvarırım daha fazla devam etme! Diğerlerinin önünde bunu yapmayalım."

Percy'nin onu dinlemeye niyeti yoktu. "Reyna" diye bağırdı Percy herkesin duyabileceği bir ses tonuyla. "Seni seviyorum! Seni bu kampa geldiğim ilk günden beri seviyorum". Reyna'ya baktı, onun siyah gözlerinde bir parlama gördü. Bunda cesaret alan Percy sözlerine devam etti. "Senin, çeneni hafifçe kaldırarak kendinden emin bir şekilde yürüyüşünü seviyorum. Tek kaşını kaldırıp yüzünü buruşturarak bakmanı seviyorum, âmâ her şeyden öte, senin bütün yükü kedisi taşımaya çalışan, sessizce herkesi mutlu etmek için uğraşan ruhunu seviyorum. Ama izin ver de bu yükü taşırken sana yardım edeyim. İzin ver de seni mutlu edeyim Reyna. Söz veriyorum sonsuza kadar yanında olurum."

Reyna gözyaşlarına hâkim olamıyordu. O, Jüpiter kampında yargıç olduğundan beri yalnızdı. Kampın güvenliği için elinden geleni yapmıştı. Bütün vaktini kampı daha da iyileştirmek ve kamptaki melezlere daha iyi bir hayat yaşatabilmek için harcamıştı. Karşısına çıkan zorlukları her zaman kendisi aşmaya çalışmıştı.

Jason Grace yargıç olduğunda, bir umudu olmuştu. Onunla dertlerini paylaşabileceği, kalbini açabileceği biri olarak görmüştü onu. Ama bu hislerine asla karşılık almamıştı. Ve sonra Jason kaybolmuş, onun yerine kampa Percy gelmişti. Reyna Percy'i gördüğü ilk anda tanımıştı. Yıllar önce evlerini yok eden kişiydi bu. İlk başlarda ondan nefret etmişti, ama zamanla onun ne kadar iyi biri olduğunu anlamıştı. Percy Alaska görevinden döndükten sonra yargıç olduğunda, belli etmese de sevinmişti. Zaman geçtikçe de onunla yakınlaşmıştı. Ne zaman yardıma ihtiyacı olsa Percy orada oluyordu. Percy'e ne kadar sert davransa da, kırıcı sözler söylese de o, her zamanki muhteşem gülümsemesi ve parlak yeşil gözleriyle onu bekliyordu. Percy'e âşık olmamak mümkün değildi Reyna için. Ama ona karşı olan hislerini iç bir zaman belli etmemişti, çünkü Jason'da olduğu gibi bunda da hislerinin karşılıksız kalmasından korkuyordu. Bir kez daha böyle bir acıya dayanamayacağını biliyordu.

Reyna hıçkırmamak için ağzını kapattı. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Percy'e baktı. Sonunda nefes alarak "Yüzüm her zaman kızgın gözükür" dedi. "Ayrıca bir kız gibi değil, daha çok bir savaşçı gibi düşünürüm. Sana güzel sözler de söylemem. Üzüldüğünde seni avutmamı da bekleme benden". Percy gülerek kafasını salladı. "Tıpkı benim sevdiğim Reyna gibi!" dedi. "Anlaşıldı Yargıç".

Percy Reyna'ya yaklaşıp onun gözyaşlarını sildi. Reyna gülümseyerek "Eee..." dedi. Percy ona anlamamış gibi bakınca da "Çıkma teklifi" dedi. "Bana beni sevdiğini söyledin ama henüz çıkma teklifi etmedin?". Percy'nin yüzü kızardı. "Ah!" dedi. "Kusura bakma "Bu işlerde pek deneyimli değilim." Heyecandan ne yapacağını bilemiyordu. Reyna gülümsedi. "Bende pek tecrübeli sayılmam aslında".

Percy etrafına bakı. Sonra bir su bardağına gözü takıldı. Suyun bardaktan çıkarak yuvarlak tanecikler halinde Reyna'nın etrafında dönmesini istedi. Suda Percy'nin isteklerine boyun eğdi. Reyna'nın etraf minik su kürecikleriyle doluydu ve su kürecikleri onun etrafında dönüyordu. Reyna etrafında dönen su kürecikleri güneş ışında parıldıyor ve büyüleyici bir görsel şölen sergiliyordular. Percy diz çökerek elini Reyna'ya uzattı. "Sayın yargıç, benimle çıkar mısınız?". Reyna gülerek "Kes şu gösterişi ve çabuk beni öp Jackson" dedi.

Percy su taneciklerinin Reyna'nın etrafına oluşturduğu daireden geçerek onun yanına geldi. Reyna ve Percy'nin dudakları birleşti. Reyna, dudaklarını Percy'nin dudaklarında gezdirirken tuz tadını fark etti. Deniz tuzu Reyna'nın dudaklarına geçiyordu. Ama bu, şu andaki öpücüğü batırmak yerine daha da mükemmel yapıyordu. Percy'nin kokusunu içine çekti. Sahil gibi kokuyordu ve okyanus. Gözlerinde, yeşile dönük okyanus suyunun sakin sakin dalgalandığını, insana huzur veren dalga seslerinin sonsuzluğa doğru yankılandığını canlandırabiliyordu. Sonunda öpüşmeleri bittiğinde etraflarını çeviren kalabalık alkışlamaya başlamıştı. Kalabalıktaki çocuklar çılgınlar gibi seviniyor, alkışlıyor, bazıları ıslık çalıyor, bazıları da bağırıyordu.

Reyna bir an için sinirli bir şekilde "Romalılar, kesin sesinizi!" diye bağırdı. Herkes bir an için dondu. Sonra Percy'e dönerek güldü. "Bu şapşal yargıcınız ve ben bir süreliğine baş başa bir gezinti yapacağız. Geri dönene kadar sakın bir sorun çıkartmayın!" 

Continue Reading

You'll Also Like

496K 20.3K 61
╰┈➤ *⋆❝ 𝐢'𝐝 𝐫𝐚𝐭𝐡𝐞𝐫 𝐧𝐨𝐭 𝐥𝐨𝐬𝐞 𝐦𝐲 𝐜𝐨𝐟𝐟𝐞𝐞 𝐭𝐚𝐛𝐥𝐞 𝐚𝐬 𝐚 𝐫𝐞𝐬𝐮𝐥𝐭 𝐨𝐟 𝐲𝐨𝐮 𝐩𝐢𝐬𝐬𝐢𝐧𝐠 𝐨𝐟𝐟 𝐭𝐡𝐚𝐭 𝐭𝐢𝐦𝐞-𝐛...
1.2M 52K 98
Maddison Sloan starts her residency at Seattle Grace Hospital and runs into old faces and new friends. "Ugh, men are idiots." OC x OC
409K 12.3K 94
Theresa Murphy, singer-songwriter and rising film star, best friends with Conan Gray and Olivia Rodrigo. Charles Leclerc, Formula 1 driver for Ferrar...
1M 38.6K 90
𝗟𝗼𝘃𝗶𝗻𝗴 𝗵𝗲𝗿 𝘄𝗮𝘀 𝗹𝗶𝗸𝗲 𝗽𝗹𝗮𝘆𝗶𝗻𝗴 𝘄𝗶𝘁𝗵 𝗳𝗶𝗿𝗲, 𝗹𝘂𝗰𝗸𝗶𝗹𝘆 𝗳𝗼𝗿 𝗵𝗲𝗿, 𝗔𝗻𝘁𝗮𝗿𝗲𝘀 𝗹𝗼𝘃𝗲 𝗽𝗹𝗮𝘆𝗶𝗻𝗴 𝘄𝗶𝘁𝗵 �...