YENİ ÜYE

By dear_Ebru

295K 16K 4.3K

Tüm genç kızların hayallerini süsleyen yedi muhteşem adamın yanına bir de güzeller güzeli yeni bir üye eklen... More

Karakter Tanıtımı
#BİR#
#İKİ#
#ÜÇ#
#DÖRT#
#BEŞ#
#ALTI#
#YEDİ#
#SEKİZ#
HappyHoseokDay
#DOKUZ#
#ON#
#ON BİR#
#ON İKİ#
#ON ÜÇ#
#ON DÖRT#
#ON BEŞ#
#ON ALTI#
#ON YEDİ#
#ON SEKİZ#
#ON DOKUZ#
#YİRMİ#
#YİRMİ BİR# *20K ÖZEL BÖLÜM*
#SPOİLER#
#YİRMİ İKİ# *20K ÖZEL DEVAM*
#YİRMİ ÜÇ#
#YİRMİ DÖRT#
#YİRMİ BEŞ#
#YİRMİ ALTI#
#YİRMİ YEDİ#
#YİRMİ SEKİZ#
#YİRMİ DOKUZ#
#OTUZ#
#OTUZ İKİ#
#OTUZ ÜÇ#
#OTUZ DÖRT#
#OTUZ BEŞ#
#OTUZ ALTI#
#OTUZ YEDİ#
#OTUZ SEKİZ#
#OTUZ DOKUZ#
#KIRK#
#KIRK BİR#
#KIRK İKİ#
Teşekkür ederim
#KIRK ÜÇ#
#KIRK DÖRT#
#KIRK BEŞ#
#KIRK ALTI#
#KIRK YEDİ#
#KIRK SEKİZ#
COMEBACK
#KIRK DOKUZ#
ÇOK ÖNEMLİ/FİNAL

#OTUZ BİR#

4K 240 30
By dear_Ebru

Yazar Notu: İki haftadır her gün yazılılarım vardı ve hâlâ da bitmediler. Cuma günü son yazılım olacak inşallah. Pazar gününe kısa bir bölüm daha yetiştirmeye çalışacağım. Gecikmelerin lütfen kusuruna bakmayın. Derslerden çok vakit ayıramıyorum. Olabildiğince uzun bir bölüm yazmaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar,canlarımm💕

YAZARIN ANLATIMINDAN
Tüm üyeler kahvaltı için masaya oturmuş,bir yandan kahvaltı yapıyorlar bir yandan ise sohbet ediyorlardı. Bir üye hariç...Yuna. Yuna dün gece gizli numaradan gelen mesaj hakkında düşünüp duruyor ama ne yapması gerektiğine dair bir türlü karar veremiyordu. Oppalarına söylemek istiyordu. Ancak verecekleri tepkilerden çekiniyordu. Kendi başına halledebileceğine inanıyordu. İlk olarak mesaj atan kişinin kim olduğunu bulmalıydı. Dün geceden beri numarasını verdiği herkesi gözden geçiriyor ve kendince analizler yapıyordu. Ailesi,birkaç arkadaşı,Exo ve Bts üyeleri,bazı ünlüler ve şirkettekiler harici kimse gelmiyordu aklına. Ailesinden biri yapmazdı böyle bir şey. Arkadaşları ise şaka yapmayı severlerdi ancak bu tarz şeyler hiç onların yapacağı türden şakalara benzemiyordu. EXO ve BTS üyelerinin olabileceğine ihtimal bile vermiyordu. Bunlar haricinde aklına iki ihtimal daha geliyordu. Birincisi belki bir hayran numarasını bulmuş olabilirdi. Eğer böyle bir şey olduysa acilen engellemeli ve numarasını değiştirmeliydi. Çünkü eğer bir hayran numarasını bulduysa kesinlikle o numara elden ele dolaşacaktı. İkincisi ise belki de yanlış bir kişiye atılmıştı mesaj. En çokta bu ihtimalin olmasını istiyordu. Ne yapacağına karar vermeden önce mesaj atanın kim olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Bu yüzden gün içerisinde gizli numaraya mesaj atacak ve kim olduğunu öğrenecekti.

Kızın bu düşünceli halleri diğerlerinin dikkatini çekmişti. Ağzına tek bir lokma bile sürmemişti. Sonunda Namjoon "Yuna,iyi misin?"diye sorusunu yöneltti. Yuna kendine gelip yüzüne oldukça gerçekçi bir gülümseme yerleştirdi. "İyiyim,oppa."dedi ve diğerlerinin daha çok şüphelenmemeleri için tabağında ki soğumuş olan kahvaltısından birkaç şey yedi. Yuna son derece inandırıcı bir performans sergilese bile Suga ona inanmamıştı. Suga küçük kardeşinin bir sıkıntısı olduğuna adı kadar emindi ve Yuna'nın ona anlatamaması onu üzmüştü. İçinden bir ses 'belki kızsal bir meselesi vardır üzerine gitme' dese bile Suga hiçbir zaman içindeki sesi dinlemediği için kahvaltının ardından kızı sorguya çekecekti.

Kahvaltı bittiğinde herkes salona ilerlerken Yuna etrafı toplamak için mutfakta kalmıştı. Suga'da yardım etme bahanesinin arkasına saklanarak Yuna'nın yanında kaldı. İkisi birlikte mutfağı topladıklarında Suga biraz konuşmak istediğini söyleyerek Yuna'yı masaya oturttu. Yuna,Suga'nın az çok ne söyleyeceğini tahmin ediyordu. "İyi değilsin,Yuna. Bir derdin var. Neden sorun neyse bize anlatmıyorsun?Emin ol ki biz sorunu çözebiliriz. Hadi ne olduysa anlat bana" diye oldukça nazik bir sesle konuşan Suga karşısında Yuna kendini kötü hissetmişti. Oppalarından bir şey saklamak onu oldukça üzüyordu ama bunu yapmak zorundaydı. Çünkü bu olay oppalarına anlattığında oldukça büyüyecekti ve herkesin canı sıkılacaktı. Bu yüzden kendi başına halledecekti. "İyiyim,oppa. Hiçbir sorunum yok. Olsa sizlere anlatırdım. Dün gece pek uyuyamadım galiba bu yüzden biraz halsizim."diye oldukça inandırıcı bir şekilde konuşan Yuna karşısında Suga tereddüte düşmüştü. Kızın dün gece uyuyamadığı kızarmış olan gözlerinden ve hafif morarmış göz altlarından belliydi. Peki uyumasına engel olan şey neydi? "Bende onu diyorum,Yuna. Uykunu kaçıran sıkıntın neyse bize anlatmalısın,güzelim."diye ısrar etti Suga. Yuna ise olayı geçiştirmekle yetinmişti. Bu halinin ardından Suga bir sorun olduğuna kesin bir şekilde emin olmuştu. Yuna'nın neden onlara anlatmadığını bir türlü anlamıyordu. Ancak bu demek değildi ki bu konu burada kapandı. Suga kızın her anını daha dikkatli inceleyecek ve sorunun ne olduğunu bulup,sorunu kökünden çözecekti. Küçük kardeşini bu hale getiren sorun eğer bir insansa kaçmaya başlasa iyi ederdi. Çünkü Suga onu bulduğu an kafasını bedeninden ayırmayı hedefliyordu. Ancak bu durumdan Yuna'da bu kadar basit sıyrılamayacaktı. Sorunu bulduğu zaman Yuna'ya da hesap soracaktı. Yaşadıkları iyi ya da kötü şeyleri birbirleri ile paylaşmaları gerekiyordu. Çünkü aile yalnızca iyi zamanında yanında olmak değil iyi,kötü,hastalıkta,sağlıkta hep birlikte dimdik ayakta kalmaktı.

####

YUNA'NIN ANLATIMINDAN

Bütün gün boyunca aklım hep gizli numaradan gelen mesajdaydı. Günüm sürekli ne sıkıntım olduğunu soran üyeleri iyi olduğuma inandırmaya çalışmakla geçmişti. Ama sonunda beklediğim an gelmişti. Salonda koltuklara yayılmış otururken ayağı kalkıp çok uykum olduğunu söyledim ve odama çıktım. Yatağıma oturup dünden beri hiç elime almadığım telefonumu elime aldım. Gizli numaradan yeni mesajlar geldiğini gördüğümde bugün bu işi çözeceğime kesin karar verdim.

Kimden:Gizli Numara
İleti:Selam,güzelim. (13.28)
        Nasıl gidiyor? (14.45)
        Beni görmezden mi geliyorsun,Mira? (15.00)
        Ben tüm cesaretimi toplayıp sana mesaj atıyorum ve sen bana cevap bile vermeyeceksin öyle mi?(21.38)

Bana 'güzelim' deme cesaretinde bulunabilen,diğerlerinin aksine 'Yuna'yı değilde 'Mira'yı kullanan ve hiç tanışmamış olmamıza rağmen benden cevap bekleyen en önemlisi de numaramı bulabilen kişi kimdi?

Kime:Gizli Numara
İleti: Pardon ama kimsiniz acaba?

Olabildiğince kibar bir şekilde sormuştum. Oysa şu an Türkiye'de olsaydım 'Kimsin lan dingil?'diye de sorabilirdim abimin etkisiyle. Neyse konumuz bu değil şimdi. Saniyesinde gelen bildirimle şaşırmıştım. Telefonu elinde mesaj gelsin diye mi bekliyordu?

Gizli Numara: Ben kim miyim? Ayıp oluyor,beni nasıl tanımazsın. Ben gelecekteki sevgilinim. Yani kaderindeki tek kişiyim.
Yuna:Ah,öyle mi? Bana daha çok bir sapık gibi geldin.
Gizli Numara: Sapık mı? Öyle mi olmamı isterdin? Pekala,senin istediğin gibi olsun,güzelim. Bundan sonra senin sapığınım.
Yuna:Her neyse numaramı nereden buldun ve kimsin?
Gizli Numara:Numaranı bulmak kolay olmadı ama senin için değer. Benim kim olduğuma gelecek olursak bu şimdilik ufak bir sır. Sana söylemeyeceğim.
Yuna:Bunu söylediğin iyi oldu. Seni engelleyeceğim.
Gizli Numara:Bunu yapmayacağını ikimizde iyi biliyoruz,Mira. Kim olduğumu merak ediyorsun ve bunu öğrenmenin tek yolu benimle konuşmak. Yani beni engelleyemezsin.
Yuna:Vay,özgüven ha? Severim. Ancak boş ve yersiz bir özgüven. Seni tanımıyorum ve şu anda seni engellemem hayatımdaki hiçbir şeyi değiştirmez. Bana,daha doğrusu bize bu tür mesajlar çok fazla gelir. Seni diğerlerinden ayıran tek şey numaramı bulmuş olman ama bir önemi yok. Kısacası seni şu an engelleyeceğim.
Gizli Numara:Hey,tamam sakin ol. Ben sadece seni çok seven ve sana ulaşmak için çabalayıp sonunda başaran bir hayranım.
Yuna:Nasıl yani,bir ARMY misin?
Gizli Numara:Hayır bir ARMY değil,bir ELİXİR'im.

ELİXİR mi? ELİXİR yaşam iksiri anlamına gelen bir kelimeydi ve bu benim guruba katılmadan önce kendi hayranlarıma verdiğim isimdi. Pekala,şimdi ne yapmam gerekiyordu? Sonuçta o yalnızca numaramı bulmuş olan bir hayrandı. Ben beni seven Bir insana kötü davranamazdım. Ancak onunla konuşmamın doğru olduğunu da sanmıyordum. Tek başıma bir karar verirsem ilerde sonuçlarının ne olacağını ayrıntılı bir şekilde düşünmem lazımdı. Çünkü sonucu ne olursa tek başıma katlanmak zorunda olacaktım ve ben buna hazır olduğumu hiç sanmıyordum. Rahat bir zamanda,her şey gayet iyiyken bir fırsatını bulup bu olayı bizimkilere anlatmalıydım. Hep birlikte karar vermemiz daha mantıklıydı...Ama en azından ben söyleyene kadar beni seven biriyle konuşarak onu mutlu edebilirdim,öyle değil mi?

Kimden: Gizli Numara
İleti:Şimdi beni engelleyecek misin? Bana en azından bir şans veremez misin? Bir süre konuşsak. Ben bunun için çok uğraştım,lütfen.

Yuna:Seni engellemeyeceğim. Yani en azından şimdilik.
Gizli Numara:Nasıl yani? Gerçekten benimle konuşacak mısın?
Yuna:Numaramı kimseye vermediğin sürece öyle görünüyor.
Gizli Numara:Seni kimseyle paylaşamam. Bunun için bu kadar uğraşmışken bunu kimsenin bozmasına izin vermem.
Yuna:Güzel. Sana nasıl hitap etmem lazım? Adını söylemeyecek misin?
Gizli Numara:Adımı sana söylemek istesem,kim olduğumu bilmeni istesem gizli bir şekilde mesaj atmazdım sana.
Yuna:Neden kim olduğunu bilmemi istemiyorsun ki? Hayranı olduğun birinin seni bilmesi,tanıması hoşuna gitmez mi?
Gizli Numara:Bunu ne kadar istediğimi bilemezsin ama en azından bir süre sana kim olduğumu söyleyemem.
Yuna:Neden?
Gizli Numara:Korkuyorum! Sonuçta ben sıradan bir hayranım,sen ise ünlü hatta oldukça ünlü birisin. Ah, ne anlatıyorsam. Şu an beni anlayamazsın ama bana 'Anonim' diyebilirsin ya da 'ELİXİR' de, ne demek istersen diyebilirsin.
Yuna:Pekala,sevgili anonim. Bana bu gecelik bu kadar macera yeterli. İyi geceler.

Son mesajı da atıp gelecek cevabı beklemeden telefonumu kapattım. Doğru bir şey yapıp yapmadığım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ancak iyi bir şey yapıyormuş gibi hissediyordum. Daha fazla beklemeden pijamalarımı da giyip yatağıma girdim. Fiziksel anlamda hiçbir şey hissetmiyor olsamda bugün ruhen oldukça yorulmuştum. En azından artık bir şey düşünmeden uyuyabilirdim. Düşündüğüm gibi de oldu. Gözlerim uykuya yenik düştü ve kısa sürede uykuya daldım.
  
####

"Yuna,kalk artık,güzelim"diye beşinci kez seslenen Jimin'e bir kez daha aynı cevabı verdim. "Jiminie,beş dakika daha"dediğimde Jimin'in elini saçlarımda hissettim. Yaklaşık yarım saattir beni uyandırmaya çalışıyordu ancak ben kendimi aşırı yorgun hissettiğim için gözlerimi açamıyor inatla uyumaya devam ediyordum. Jimin saçlarımı okşarken "Ya ben seninle ne yapacağım böyle? Dün gece doğru düzgün uyumadın biliyorum ancak uyanman lazım kahvaltıya bekliyorlar."demişti fakat saçlarımı okşamaya devam ederse asla açamayacaktım gözlerimi. "Hadi,meleğim..."Jimin lafını bitiremeden kapı açılmış ve biri içeri girmişti. "Nerede kaldınız ve Yuna neden hala yatakta?"konuşan kişinin sesinden dolayı Tae olduğunu anlamıştım ama yinede bir türlü gözlerimi açamıyordum. "Uyandıramıyorum,Tae."diyen Jimin'e karşılık Tae'nin gülüşünü duydum. "Kızın saçlarını okşarsan uyandıramazsın tabi. Sen işini bilmiyorsun. Aşağı in ve profesyonel olan Tae'nin Yuna ile birlikte inmesini bekle."ikisinide göremiyordum ancak Tae'nin suratındaki sırıtışı ve Jimin'in göz devirişini hayal edebiliyordum. Jimin yatağımdan kalktığında yatakta dönerek yüzümü yastığa gömdüm. Birkaç adım sesinden sonra odamızın kapısının kapanış sesini duydum. Jimin Tae'nin söylediği gibi aşağı inmişti."Yuna,kalk hadi kalk kalk kalk..."derken üzerimdeki battaniyeyi çekti. Bedenimde hissettiğim soğuklukla bacaklarımı kendime çekip direnmeye çalıştım. "Hımm...bu güzel kızı nasıl uyandırsam. Buldum! Uyuyan güzeli uyandıran prens taktiği. Şimdi seni öpersem uyanırsın değil mi?"dediğinde uykulu ve boğuk sesimle "Ya gidin kahvaltı mı yapıyorsunuz,amuda mı kalkıyorsunuz Ne yapıyorsanız yapın yeterki beni rahat bırakın!"diye isyan etmiştim. Tae'nin kıkırdama sesini duyduğumda yatakta sırt üstü yatacağım şekilde döndüm. Tae'nin dudaklarını alnımda hissetmiştim ancak tepki vermedim. "Kusura bakma,güzelim. Oyunun sonuna geldik."sözünün bitmesi ve suratıma çarpan ani soğuklukla hızla açtım gözlerimi. Karşımda bana kahkahalarla gülen Tae'ye öldürücü bakışlar atmaya başladım. Bir büyük bardak suyu resmen suratıma boşaltmıştı!

Üzerimdeki ıslanmış pijamama bakıp yataktan kalktım.Tae'nin üzerine yürümeye başladığımda koşarak odadan çıktı. Bende peşinden koşmaya başladığımda evi turlamıştık. Bahçeye çıktığımızda bahçe masasında kahvaltı için bizi bekleyen üyeler bize şaşkınlıkla bakmaya başladılar. Tam Tae'yi yakalayacaktım ki Hoseok oppa aramıza geçip bizi ayırdı. "Sabah sabah ne yapıyorsunuz,çıldırdınız mı?"diye çıkışan Hoseok oppayla Tae "Hyung,kurtar beni lütfen! Bu sefere kesin öldürecek beni."diye yalvarmıştı. "Oppa,çekil aradan yoksa kendimi daha fazla tutamayıp ikinize birden saldıracağım." Diye sinirle konuştuğumda Hoseok oppa beni kolumdan tutmuştu. Hoseok oppa gözlerime bakarken ben sinirden çıldırıyordum. Bu soğuk havada,uyuyan bir insan su ile uyandırılır mı ya? Hoseok oppa ellerini omuzlarıma koyup önüme geçti ve Tae'yi görmemi engelledi. Gözlerime bakarken "Sakin ol,güzelim ve neler olduğunu anlat."diye fısıldadığında derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Bu sırada üşümeye de başlamıştım üzerimdeki ıslak pijamam yüzünden. "Tae,Yuna'ya ne yaptında sinirden titreyecek hale getirdin?"diye bağırdı o sırada Jin oppa. Suga oppa ise oturduğu yerden kalkıp bize doğru gelirken "Sinirden değil,üşüdüğü için titriyor. Baksanıza,pijamaları ıslak. Anlaşılan Tae yanlış bir uyandırma metodu seçmiş."dedi. Yanıma geldiğinde üzerindeki hırkasını çıkarıp omuzlarıma koydu ve "Hadi,odana çıkıp kalın bir şeyler giy. Böyle durmaya devam edersen hastalanacaksın. Ben Tae'nin icabına bakarım."diyerek beni odama geri yolladı.

####

Kahvaltının ardından herkes evin farklı köşelerine dağılmıştı. Jin oppa ile ben ise mutfakta yıkamış olduğumuz bulaşıkları yerlerine diziyorduk. "Yuna?"diye seslenen Jin oppayla elimdeki son bardağı da yerine koyup ona döndüm. "Türkçe zor bir dil mi?"Diye sorduğunda şaşırmıştım. Şimdi nereden çıkmıştı bu soru? "Yani... Benim ana dilim olduğu için pek bir fikrim yok ama bildiğim kadarıyla Koreliler biraz zorlanıyor öğrenmeye çalışırken. Türkçe on iki ülkede yaklaşık iki yüz elli milyon kişi tarafından konuşuluyor ve öğrenilmesi en zor diller arasında altıncı sırada. Ancak her şeye rağmen gerçekten istersek yapamayacağımız bir şey yok,yani en azından ben öyle düşünüyorum."dediğimde tezgaha yaslanmıştı. "Ben öğrenmek istiyorum. En azından kendimi anlatacak kadar bilsem yeter. Bana öğretir misin?"dediğinde şaşırmıştım ama aynı zamanda sevinmiştimde. "Tabii ki,oppa. Sen iste yeterki."dememle beni yemek masasının sandalyelerinden birisine oturtması bir olmuştu. Kendisi de karşıma geçtiğinde "Zamanımız oldukça bir iki  kelime öğrensem bir ayın sonunda birkaç cümle kurabilirim sanırım,öyle değil mi?"dediğinde başımla onaylamakla yetinmiştim. "Pekala,o zaman selamlaşma ile başlayalım. İlk kelimemiz 'merhaba' ben söyledikten sonra tekrar etmeye çalış,oppa. Mer-ha-ba"diyerek hecelediğimde Jin oppa kaşlarını çatarak "Anlaşılan sandığımdan daha zor olacak..."diye mırıldandı. "Mir...devamı neydi?"dediğinde gülerek "Mer-ha-ba"diye tekrarladım. Birkaç denemenin ardından "Mirheba... oldu mu? Söyleyebildim mi?"diye heyecanla konuştuğunda "Yani,oldukça yaklaştın oppa. Bir kez daha dene Mer-ha-ba"diyerek onu can kulağıyla dinlemeye başladım. 'Marheba,merheba,marbeha...'gibi birkaç denemenin ardından sonunda başarmıştı. Ona başardığını söylediğimde ayağı kalkıp komik bir sevinç dansı yapmaya başlamıştı. Ben onun bu haline kahkahalarla gülerken o ise "Artık Türkçe bir kelime biliyorum. Bunu hemen diğerlerine söyleyip onlara hava atacağım."diyerek mutfaktan çıkmıştı. Ben ise hâlâ arkasından bakıp gülmekle uğraşıyordum. Bazen oldukça çocuksu olabiliyorlardı ve bu halleri oldukça sevimli geliyordu bana.

Salona geçtiğimde içeride sadece koltukta uyuklayan Suga oppanın ve kitap okuyan Namjoon oppanın olduğunu gördüm. Belim ağrıdığı için boşta olan koltuklardan birine kendimi atıp,uzandım. Sessiz ortamı fırsat bilip gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım. Annem Türkiye'de oldukça tanınan,işinde başarılı olan bir avukattı. Genelde çok yoğun olur,nefes almaya zaman bile bulamazdı. Ancak bu kadar yoğun temposuna rağmen bana ve abime her zaman vakit ayırırdı. Babamın vefatından sonra kendini iyice işine ve biz çocuklarına adamıştı. Abim bir özel kuvvetler askeriydi. Görevden göreve koşar,vatanı için elinden gelenin çok daha fazlasını yerine getirmeye çalışırdı her zaman. Aynı babam gibi. Ben ise aynı annem gibi hukuk okumayı planlıyordum. Puanım tutuyordu ancak onun yerine konservatuvar okumak istiyordum. İstediğimide yaptım. Başta annem çok itiraz etti ama ne kadar istekli olduğumu gördüğünde o da beni desteklemeye başlamıştı. Okurken arkadaşlarımla amatör bir dans grubumuz vardı. Gitgide kendimizi geliştirdik ve sonunda koreografilerimizi kayıt altına alıp sosyal medyada paylaşmaya başladık. Oldukça sevilen bir gruptuk. Bunun üstüne birde ben coverlar paylaşmaya başladım ve buralara kadar geldim. Aslına bakacak olursak hayallerimin peşinden gitmekten asla vazgeçmedim. Eğer hukuk okumuş olsaydım bu yedi muhteşem adamla asla tanışamayacak,hayallerimi hiçbir zaman gerçekleştiremeyecektim. Hayallerimin peşinden gitmeseydim muhtemelen şu an oldukça stresli ve oldukça sıradan bir hayatım olacaktı. Beni düşüncelerimden ayıran şey bir kırılma sesi olmuştu. Hızla gözlerimi açıp neler olduğunu anlamaya çalıştım. Namjoon oppanın bir vazoyu düşürmüş olduğunu ve kırılan parçaları toplamak için eğildiğini gördüğümde "Oppa,bekle! Ben toplarım,sen bırak."diye telaşla konuştum. Ancak Namjoon oppa "Saçmalama,Yuna. Her zamanki sakarlıklarım. Sen yatmaya devam-Ah,Elim!"daha cümlesini bile bitiremeden korktuğum gerçekleşmişti. Biliyordum böyle olacağını ya! Koltuktan kalkıp hızla Namjoon oppanın yanına ilerledim. Yanına vardığımda onun gibi eğilip eline baktım. Ufak bir kesik vardı ama oldukça kanıyordu. "Sana ben toplarım demiştim,oppa. Neden dikkat etmiyorsun ki?" Diye azarlayan bir tonda konuştuğumda yaramaz küçük çocuklar gibi bakışlarını yere sabitlemişti. "Gel,banyoya gidelim,oppa. Orada bakalım yaraya."diyerek koluna girip onu kaldırdım. Bu katta bulunan ortak banyoya girip öncelikle suyla yarayı güzelce temizledim. Kesik oldukça küçüktü ve kanaması hızla azalmıştı. İlk yardım malzemelerinden yara bandını alıp küçük kesinin üstüne yapıştırdım. İşi bitirmenin verdiği mutlulukla başımı kaldırıp Namjoon oppaya baktığımda bana gülümseyerek baktığını gördüm. Bende karşılık olarak gülümserken "Neden gülüyorsun,oppa?"diye sordum. "Ufacık bir kesikle ilgilenirken bile o kadar uğraşıyorsun ve o kadar odaklanıyorsun ki beyin ameliyatı yapsan bu kadar olur. Kendinden daha çok bizi düşünüyorsun ve bu beni biraz rahatsız ediyor. Mutfakta yemek yaparken parmağını kessen suya tutup işine kaldığın yerden devam ediyorsun. Ancak aynı durum bizden birinin başına geldiğinde sanki ölecekmişiz gibi müdahale ediyorsun. Bizi bizden daha çok düşünmen genellikle çok hoşumuza gidiyor. Bize anne şefkati ile yaklaşıyorsun..."Namjoon oppanın lafını bölen şey Jimin'in "Jeon Jungkook! Bir daha boyum hakkında en ufak bir şey söylersen seni banyoya kilitlerim. Bak çok ciddiyim!"diye bağırması olmuştu. Namjoon oppa ile aynı anda kahkahalara boğulurken onun kolunu omzuma atması ile banyodan çıkıp salona geri dönmüştük.

####

Yaklaşık bir saat önce yatmış olduğum yatağımda bir sağa dönüyor,bir sola dönüyor ama bir türlü uyuyamıyordum. Tae ve Jimin uyuyalı çok olmuştu. Birkaç gecedir adam akıllı uyuyamıyordum ve buna artık bir çözüm bulmalıydım. Belki kitap okurum,belki uyku hapı alırım. Ancak şu an ihtiyacım olan tek şey temiz havaydı. Aslında dışarı çıkıp biraz gezsem çok iyi olabilirdi ama gecenin bu saatinde evden tek başıma dışarı çıkmam oldukça tehlikeliydi. Aklıma gelen fikirle yatağımdan kalkıp dolaptan üzerime bir hırka aldım. Tae ile Jimin'in üzerlerini örtüp olabildiğince sessiz bir şekilde aşağı indim. Mutfakta kendime hızlı bir şekilde Melisa çayı hazırlayıp en sevdiğim kupama doldurdum. Melisa çayı sinir sistemini rahatlatan bir bitki olduğu için uykusuzluk,stres,kas spazmları,kalp çarpıntısı ve sindirim düzenlenmesi için mükemmel bir çözümdü. Kupamla birlikte mutfaktan bahçeye çıktım. Bedenime aniden çarpan soğuk hava biraz üşümeme sebep olsa bile içeri girmek yerine çimenlerin üstüne oturup bağdaş kurdum. Başımı kaldırıp gökyüzüne bakmaya başladığımda siyah bir zemin üzerine beyaz kırıntılar dökülmüş gibi duran manzara karşısında büyülenmemek elde değildi. Bir yandan yıldızları izliyor,bir yandanda çayımı yudumluyordum. Şu anki huzurumu anlatmaya kelimler yetersiz kalırdı. Boşalmış olan kupamı çimenlerin üzerine koyup ellerimi birbirine sürterek ısıtmaya çalıştım. Yıldızları izlemek her zaman abimi hatırlatırdı. Küçükken yazlıkta geceleri sahile inip kumlara uzanır,saatlerce yıldızları seyreder ve  onlara isimler takardık. Abim her zaman en parlak yıldızı seçer ,ona annemizin adını koyardı. Sebebini sorduğumda ise 'O yıldız en parlak olanı. O gecelerimizi aydınlatır. Ona annemizin adını koydum çünkü o da her zaman bizim hayatımızı aydınlatıyor ve kaç yaşına gelirsek gelelim bunu yapmaya devam edecek.' Derdi. Aklımda canlanan anılarımıza kısık bir sesle gülerken aniden arkamdan belime sarılan kollarla yerimden sıçramıştım. Başımı yavaşça arkaya çevirip bana sarılan kişiye baktığımda mahçup bir şekilde gülümseyen Kook ile karşılaştım. Yanağımdan öpüp"Korkuttum mu? Özür dilerim,Noona. Sana seslendim ancak sen duymadın. Gece gece ne yapıyorsun burada?"dediğinde "Bir türlü uyuyamadım,canım sıkıldı. Bari biraz hava alayım diye çıktım buraya. Senin ne işin var burada?"diye karşılık verdim. "Bende uyuyamadım. Salona gidip oyun oynayacaktım ama öncelikle su içmek için mutfağa geldim. Seni görünce de karar değiştirip yanına geldim."dedikten hemen sonra yanıma gelip,başını dizime koyarak çimenlere uzanmıştı. "Birazcık burada,bu şekilde yatsam,olmaz mı?"diye mırıldandığında elimi saçlarında gezdirmeye başladım. Bir süre sonra yavaşlayan nefeslerinden uyukladığını anlamıştım. Burada uyursa hasta olurdu ama daha yeni uyumuşken kaldıramazdım da. Üzerimdeki hırkayı çıkarıp dizimde yatan Kook'un üzerine örttüm. Hırkanın bedenimi terk etmesiyle soğuk hava aniden bedenimi sarmıştı. Kook'u birazdan uyandırıp odasına götürecektim. Ona yalnızca kısa bir süre tanımıştım. Saçları ile oynamaya devam ederken alnına bir öpücük kondurdum ve başımı kaldırıp onu uyandıracağım zamana kadar yıldızları izleyemeye devam ettim.

Continue Reading

You'll Also Like

155K 14K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
90.8K 5.7K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
31.7K 1.8K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
200K 8.2K 37
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!