Manolya / Tamamlandı

By Blueebs

20.8K 1.7K 888

Sana neden Manolya diyorum, biliyor musun Manolya? Onun en sevdiği çiçekti, ve o seni sevdi. Ben manolyası ol... More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5🌺
0.6
0.7
0.8🌺
0.9
1.0🌺
1.1
1.2🌺
1.3
1.4🌺
1.5
1.6
1.7 🌺
1.8
1.9
2.0
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
Final 🌺

2.1

323 51 17
By Blueebs

Hala bu dört duvar Manolya, üstelik daha burada kalmaya devam edeceğim. Psikolojik tedavi zırlalıkları işte, sanki bir işe yaracakmış gibi.

O fotoğrafı gördükten sonra ne oldu biliyor musun Manolya, ben bir saat kendime gelemedim. İnanmak istemedim. Birine güvenmek istedim. Biliyorum, güvenmek zordu ve ben onu yeni tanıyordum. Ama beni ilk kez biri seviyordu Manolya, ilk kez birinin benim yüzümden kalp ritmi değişmişti. Bu duyguların hepsi çok masumdu Manolya, o kirletinceye kadar.

Ona sormaya karar verdim. Belki yanlış anlıyordum tüm hepsini, belki günahını alıyordum? Bir ihtimal bile yeterdi. Ve ben deneyecektim. Birini yargılamadan ondan de dinleyecektim.

Buluşacağımız kafeye ilk ben gittim, yaklaşık on dakika kadar falan oturdum ve düşündüm. Nasıl o kelimeler ağzımdan çıkacaktı veya ne tepki gösterecekti? İnkar mı edecekti, yoksa eski bir fotoğraf mı diyecekti? İçimden ikinci seçeneğe tutunurken geldiğini gördüm. Beni gördü ve masaya doğru ilerledi. Ayağa kalkarken gülümsemek şöyle dursun ayağa kalktığıma bile şükretmiştim.

''Fazla bekledin mi? '' diye sordu ve bana sarılmaya kalktı. Başkasına dokunduğu kollarla beni sarmasını istemedim o yüzden sarılmasını önlemek için oturdum hemen.

''Hayır. '' dedim sessizce. Bozuntuya vermeden yerine oturdu.

''Bir şey mi oldu? '' dediğinde bakışlarımı ona değirdim.

''Bunu sen söyleyeceksin. '' dedim ve elim telefona gitti. Kaşlarını çatmıştı.

''Neyi söyleyeceğim? '' ellerim titrerken resmi açtım ve masanın üzerine koyup ona çevirdim.

''Bu ne demek oluyor? '' diye sordum. Gözleri fotoğrafa gittiğinde yüzünü inceledim. Şaşırmıştı ama kısa sürdü, yüzü ciddileşecek sanmıştım ama gülümsedi.

''Neyi sorduğunu anlamadım? '' dişlerimi sıktım. Salak mıydı, bunda anlaşılmayacak ne vardı?

''Bu fotoğraf dün mü çekildi? '' gülüp geriye yaslandı.

''Evet. '' dediğinde neye uğradığımı şaşırdım. Bumu bu kadar rahat söylemesine mi kızmalıydım yoksa gülmesine mi?

''Bana uyuduğunu söyledikten sonra bara gidip bir kızla olduğunu kabul ediyorsun yani? '' sakin kaldığıma şaşırıyordum.

''Ne var bunda? '' kulaklarıma inanamıyordum. Ne demekti bu? Ne saçmalıktı bu?

''Ne ne var bunda? '' güldü ve masaya dirseklerini koydu. Gülüşü dururken konuştu.

''Sevgili değiliz farkında mısın? Bana hesap soramazsın veya bana karışamazsın. Sevgilim olmadığı sürece istediğimi yaparım. '' ciddiydi. Söyledikleri boğazımda kalırken ne diyeceğimi düşündüm.

''Benden hoşlandığını söyledikten sonra mı yani? '' eliyle bilekliğiyle oynadı.

''İhtiyaçlarım var Zühre, abartma bu kadar. '' Bu son damlaydı. Ayağa kalktım ve önüme konan suyu yüzüne fırlattım.

''Benim de buna ihtiyacım var o zaman! '' bilekliği koparıp önüne fırlattım. Hala gülümsüyordu.

''Ne kadar ucuz şeyler bunlar? '' dedi.

Hızımı alamıyordum. Ona doğru yürüdüğümde ayağa kalktı. İttirmeye çalışıyordum fakat elleriyle kollarımı tutuyordu.

''Pislik! Sen tam bir pisliksin! Hani bir geleceğimiz olabilirdi? Hani nerede senin hoşlantın, kalp çarpıntın? Nasıl bir anda değiştin sen? '' Bir şey demiyordu ve sadece beni tutuyordu. Duruldum, boşa güç harcıyordum.

''Yaşattığını yaşamadan ölme! '' diye bağırdım suratına ve çantamı aldım sandalyeden. Önünden geçecekken durdum ve gülümseyen yüzüne bir saniye baktım. Hala inanamıyordum. Elim hızla kalkıp suratına gittiğinde yüzü yana döndü. Kafeden çıkarken nefes alamıyordum.

Cidden bu nasıl oldu Manolya? Her şey bir anda oldu ve bitti. Hızlandırılmış acı paketi gibiydi, zamanı az etkisi büyüktü.

Eve gitmek istemiyordum, markete uğradım ve peçete ile sigara aldım. Ayaklarım yine beni oraya götürdü Manolya, onun mezarına.

Özür dilerim, eğer hatırlayacaksan buraya okumayabilirsib. Alınmam.

Mezarlığın kapısı gıcırtı ile açıldığında ona koştum. Sanki gurbetten gelen evladını karşılayan bir anne gibi, yeni doğan çocuğunu gören bir baba gibi, askerden gelen delikanlının eve girişi gibi... Bendeki etkisi buydu. Sevinç, özlem ve aynı zamanda çekilen ayrılığın acısı.

''Ben geldim. '' dedim ve oturdum mezarına. Peçete paketinden bir mendil çıkardım ve sigara paketini mermere koydum.

''Elim boş bu sefer. Özür dilerim. '' burnumu çektim ve yanaklarıma değen yaşları sildim.

''Sen benim limanım olmuşsun, haberim yoktu bu zamana kadar. Ölünce anladım. '' bir hıçkırık koptu ağzımdan.

''Ben denedim sevdiğim, birini sevmeyi denedim. Biliyor musun, benden hoşlanıyordu ve bana çok iyi davranıyordu. Severim sandım, sever sandım, gerçek sandım. '' elim toprağına gitti.

''Sana ihanet mi ettim şimdi? '' ağlamam şiddetlendi. Üzülür müydü beni böyle görse? Kimi kandırıyorum ki, o beni sevmedi. Üzülse bile senin arkadaşın olduğum için üzülürdü Manolya.

''Ben sevemem yeniden onu anladım. Güvenilecek kimse yok etrafımda, senden başka. Bir de Manolya tabi, senin Manolya'n. '' göğe baktım. Belki boğazımdaki yumru geçer diye. Geçmedi.

''Yok, bir daha denemek falan. Ben sadece seni seveceğim. '' ona baktım. Yani mezar taşına.

''Sen beni kıramazsın değil mi? Gitmezsin de. Sevmezsin, onu biliyorum ama olsun. Şu bir karış toprak bile yeter bana. Senin kokunu vermiyor belki ama idare ederim ben. ''

Hüngür hüngür ağlıyorum şimdi. Ben böyle bir şeyi nasıl yaptım Manolya? Neden hastanedeyim, anladın değil mi? Bence anlamalısın. Yine denedim. Ölmeyi yeniden denedim.

Hem de onun yanında. Sevdiğimin yanı başında öleyim istedim, çok muydu?

Planlanmış bir şey değildi, birden içimde belirdi. Ama kendimi öldürecek hiçbir şey yoktu yanımda. Mezarlıkta bulunan çöpe gittim. İçine baktım biraz, bir cam şişe vardı. Aldım onu, kaldırıma vurdum ve kırdım. Büyük bir parçasını alıp mezarına kenarına oturdum.

''Seni seviyorum. '' camı kenara koydum. Dünyadaki son dakikalarımdı, güzel olmalıydı. Elime sigarayı aldım, çakmakla yakıp bir nefes çektim içime.

''Artık sigara içmeme gerek yok sevdiğim, dumanında belirmene gerek yok. Ben yanına geliyorum. ''

Camı elime aldım, hazır olmamı beklemedim. Derin bir nefes ve bie çizik. Bir çığlık.

''Özür dilerim, sakın korkma. Acımıyor. '' acıyordu. Kan kolumu boyarken kandan dolayı kesemedim. Diğer elime camı aldım. Bir kesik daha. Bir inleme.

''Geliyorum sevdiğim. Sensiz günlere son veriyorum. ''

Gidemedim Manolya. Ölemedim. Yine.

Bağırışım üzerine bir bekçi bakmaya çıkmış. Ben toprağının yanına yatmıştım ve ölümü bekliyordum. Gözlerim kapandı ve açıldığında hastanedeydim.

Ne şanslıyım değil mi? Ölmeyi beceremiyorum.

Kollarım acıyor ama umrumda değil. İstemiyorum hiçbir şey, ne hastanede kalmak ne de psikolojik tedaviyi. Sadece mektubunu ve onun yanına gitmeyi istiyorum.

Sen bana ne zaman mektup yazacaksın Manolya? Gittiğinden beri bana hiçbir şey yazmadın, artık kötü düşünmeye başladım. İyi misin? Lütfen bana yaz, bekliyor olacağım.

***

-Bölüm sonu! Biliyorum cuma atmadım ama yazmak içimden gelmedi ve size kötü sunmak istemedim.

~Yavuz hakkında ne düşünüyorsunuz?

~Manolya neden mektup yazmıyor? Başına bir şey mi geldi?

Pazartesi bölüm gelmeyecek arkadaşlar. Çünkü sınavlarım var ve bunu yazmak için uyumadım. Anlayışınıza sığınıyorum.

Görüşmek üzere 💙🌺

Continue Reading

You'll Also Like

52.3K 2.9K 19
Sınırda görev yapan Gurbetçi bir Doktor'un hayatını değiştiren bir Üsteğmen... Hayat bazen hiç beklemediğin bir anda seni yakandan tutup atar başka...
26.7K 1.7K 36
✍🏻 Anlamıyorum Hetero olduğun için mi bu imkansızlığımız Atakanseksüel ol...
4.8K 960 11
biliyorsun, konu aşık olmaya geldiğinde hepimiz yeterince meşguldük text • seme tae - bu kitabın asıl yazarı @jaey6n ve taekook'a çevrilmesi için i...
90.8K 8.9K 43
Kız gördü adamı içi sızladı... Adam gördü kızı yüreği yandı... "Evime hoş geldin hanımağam. Umarım bu bir sürecin başlangıcı olur. Umarım bu evde he...