Aşk Oyunu

By FusunS

92K 5.4K 57

More

Aşk Oyunu
Giriş
1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
Final
Epilog
Ek Bölüm

8. Bölüm

3.4K 246 0
By FusunS

   Bir hafta sonra her şey hazırlanmıştı. Diana imzayı atarken bu hızdan başının döndüğünü hissetti. Evleniyordu. Adını, soyadını, nasıl göründüğün bilmediği bir adamla evliydi artık. Kulağa ne kadar inanılmaz geliyorsa gerçekte yaşıyor olmak daha da beterdi. Az önce evliliğe imza attığı adam tam bir sırdı. Devlet sırrı bile bu kadar iyi korunamazdı. Adam her şeyini başkaları aracılığıyla yapıyordu. Evlilik şartlarını avukatıyla görüşmüş, bir şey olursa ulaşması için sekreterinin numarasını vermişti. Olacak şey değildi! 

    Her şeyi bilen internette bile bu adam hakkında tek bir kelime yoktu. Holding CEO'lar aracılığıyla yönetiliyordu. Büyük patronun adı hiçbir yerde geçmiyordu. Diana onun soyadı yerine kendi soyadını kullanmaya devam edecekti. Damat istemediği sürece evlilik cüzdanı da ona verilmeyecekti. Eğer çok isterse kim olduğunu o kendi söylerdi. Avukatlardan hiç olmazsa görüntüsü hakkında bir şey söylemelerini istemişti ama adamlar başlarını sallayarak bunu yapamayacaklarını belirtmişlerdi. 

     Tanrı aşkına, diye düşündü Diana öfkeyle. CIA bile uzaylı bulduğunu bu kadar iyi saklayamıyordu. Bu adam kimdi ki böyle saklanıyordu? Nasıl biriydi? Ona kötü davranacak mıydı? Bilmiyordu. Çok korkuyordu. Yastığını yüzüne daha çok bastırdı. 

      Evlilik için imzayı atmaya avukatlık bürosuna gittiği bir saati saymazsak odasından dışarı adımını atmamıştı. Canı kusmak dışında hiçbir şey yapmak istemiyordu. Midesi deli gibi bulanıyordu. Ama o kadar heyecanlı ve korku doluydu ki kusamıyordu bile. Bu akşam kocalık hakkını almaya eve gelecekti. Ama elbette ki şartları vardı. Saat dokuzda bütün çalışanlar odalarına çekileceklerdi ve kapılarını kilitleyeceklerdi. Evde tek bir ışık zerresi dahi olmayacaktı. Diana odasının kapısını ve balkonunu açık bırakacaktı. Adam içeri bu şekilde girecekti. Geceyi orada geçirecekti. 

     Bu gece yaşanacak olay kızın midesini daha beter bulandırıyordu. Neden ışıktan ve kendini göstermekten kaçıyordu? Çok mu çirkindi? Aşırı kilolu, ter kokan, yüzünde korkunç yara izli biri canlandı gözünde. Nefesi de iğrenç olmalıydı. Ve Diana akşam o adamla öpüşecekti! Midesi bu kadar bulantıyı kaldıramadı ve yataktan fırladığı gibi odasındaki özel banyosuna koştu. Klozeti son anda tutturmuştu.

      Midesinde olmayan her şeyi çıkardıktan sonra bile bulanmaya devam ediyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Hediyesini kime vereceğini biliyordu. Titreyen elleriyle dişlerini fırçaladı ve üzerine çeki düzen verdi. Ela gözlerine ne yapacağını bilen bir bakış yerleşmişti. Aynadaki görüntüsüne baktı. Kısa şortu ve ince tişörtüne rağmen oldukça güzel görünüyordu. Yüzüne biraz renk getirmek için yanaklarını çimdikledi. Hazırdı. Kararlı adımlarla odasının çıkışına ilerledi ve Tate'in odasının yolunu tuttu.

     Genç adam serbest vaktinde çoğunlukla yaptığı gibi odasında kitap okuyordu. Diana odaya daldığında sırtını yatağın başına dayamış, uzun bacaklarını çaprazlayarak uzatmıştı. Onun hışımla içeri girdiğini görünce merakla başını kaldırdı. Okumakta olduğu bölüme bir ayraç koyarak kitabı küçük komidininin üzerine bıraktı. Bir erkeğe göre şaşılacak kadar titizdi. Odasında düzesiz tek bir eşyası bile yoktu. 

      Diana girişte bir an duraksadı. Dönerek odanın kapısını kapattı ve kilitledi. Arkasını dönerek bakışlarını merakla onu izleyen Tate'e çevirdi. Gözlerini bir an olsun altın gözlerden ayırmadan ona doğru ilerledi. Yatağa ulaştığında bacaklarını iki yana açarak üstüne oturdu. Ve öpmeye başladı. 

     Beceriksiz dudakları onu karşılık vermeye zorluyordu. Tate şok olmuştu. Diana'da her şeyi beklerdi. Bu hariç. Ama dudakları çok güzeldi. Yumuşak, dolgun ve tatlı. Ağzının içinde çekinikçe gezen dili öpüşmeye katılması için ona baskı yapıyordu. Tate derinden gelen bir sesle inledi ve karşılık vermeye başladı. 

      Öpücükleri iyice derinleşmiş, şehvet bulutları etraflarını sarmıştı. Dudakları artık birbirlerini tanıyor, dilleri yeni öğrendikleri bir dansın adımlarını uyguluyordu. Tate'in dili arsızdı. Ve oyuncu. Türlü oyunlar oynayarak Diana'ya hem işkence ediyor, hem de büyük zevk almasını sağlıyordu. 

      Diana her şeyi unutmuştu. Aklında sadece Tate, onun dudakları ve bacaklarının arasında büyüyüp sertleşen şey vardı. Bakire olabilirdi ama saf değildi. Onun ne anlama geldiğini biliyordu. Tate onu istiyordu! Kızın içi mutlulukla doldu. Dışarıdan katı, yıkılmaz bir duvar gibi görünüyor olabilirdi ama Diana'ya karşı boş değildi. Başka ne isteyebilirdi ki?

      Tate'in elleri tişörtünden içeri süzülür, göğüslerine doğru ilerlerken tüm vücudu titredi. Göğüslerine dokunan ilk erkek oydu. Birazdan başka bir ilk daha olacaktı. Ve Diana bunun için en ufak bir pişmanlık duymayacaktı. Bekaretini sevdiği, istediği adama verecekti. 

      Dudaklarında dolaşan dudaklar önce kulağına, sonra boynuna gitti. Dili yine ona oyunlar oynuyordu. Fazla oyalanmadan aşağı kaydı. Diana başını geriye atmış, gözlerini yummuştu. Göğüsleri tam önünde duruyordu. İç çamaşırı giymemişti. Uçları tişörtü delmek ister gibi kabarmıştı. Tate görüntüye bakıp bir an yutkundu. İlk gördüğü andan beri bunu yapmak istemişti. Ama yapamazdı. Kahretsin!

      Hızlı bir hareketle kızı üzerinden çekerek yatağa bıraktı ve ayağa fırladı. Odanın öbür ucuna gidip ona arkasını döndü. Başını serin duvara yasladı. İçinde kaynayan volkanı söndürmeliydi. 

"Bunu yapmayacağız, Bayan Avery." diye mırıldandı yüzünü dönmeden. Diana onu duymuştu. Aklı Bayan Avery'ye takılmıştı. Biraz önce öpüşürken aralarında oluşan sıcaklık bu iki kelimeyle buz kesip parçalara ayrılmıştı. Şimdi küçük odaya ölüm sessizliği hakimdi. Bundan rahatsız olan Diana çocuk gibi itiraz etti.

"Neden?" 

"Neden mi?" Tate yüzünde inanmaz bir ifadeyle yüzünü ona çevirdi. "Artık evli bir kadınsın." 

"Hakkında hiçbir şey bilmediğim, büyük ihtimalle şişko, iğrenç kokan, üzerimde tepinmekten öteye gitmeyecek bunak bir adamla." diye tamamladı genç kadın onun sözünü. Sesinden ne kadar tiksindiği anlaşılıyordu. 

"Sonuç olarak evlisin." dedi Tate. Korkusu reddedilmekle birleşince Diana göz yaşlarına daha fazla hakim olamadı. Hıçkırıkları bedenini sarsıyordu. Onu o halde gören Tate ne yapacağını bilemedi. Yanına giderek kollarını ona doladı ve başını göğsüne yasladı. Diana'nın göz yaşları tişörtünü ıslatıyordu ama umurunda değildi. Böylesi neşe dolu bir kadının bu derece içli ağlıyor olması onu kahrediyordu. Başına bir öpücük kondurdu Saçlarının kiraz çiçeği kokusu kalbine dokunuyordu. 

"Şşş, sakin ol. O kadar kötü olmadığına eminim." diye mırıldandı. Diana başını kaldırdı. Ela gözleri akmaya hazır gözyaşlarıyla parlıyordu. Başını salladı. 

"Anlamıyorsun. Ben... Ben bakireyim. Bekaretimi her zaman deli gibi sevdiğim bir adama vermek istedim. Ama bu gece zorla elimden alınacak. Bundan nefret ediyorum. Ve senden çok hoşlanıyorum. Bekaretimi onun değil senin almanı istiyorum." Tate sıkıntıyla iç geçirdi. 

"Yapamam." diye mırıldandı. "Eğer yaparsam çok hassas olacaksın. Ve o da bunu mutlaka anlayacaktır." Diana omuz silkti. 

"Umurumda değil. Beni bir eşya gibi satın aldı." Gözlerinden dolu dolu bir damla daha yuvarlandı. "Canımı yakacak." diye fısıldadı korkuyla. 

     Tate bir şey söylemedi. İçinde ne kadar duygu varsa hepsi karman çorman olmuştu. Ne hissedeceğinden emin değildi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Diana'nın hayalinde canlandırdığı koca tarifi üzerine gülümsedi. 

"İstiyorsan vakit gelene kadar burada kalabilirsin." dedi yumuşakça. Genç kadın başını salladı ve ona daha çok sokuldu.

***

     Diana odasında endişeyle volta atıyordu. Vücudu Tate'in kollarının sıcaklığından ayrılınca yine titremeye başlamıştı. Genç adam korkusunu gidermek için bütün o saatler boyunca konuşmuş, komik şeyler anlatarak onu güldürmeyi bile başarmıştı. Onun yanında, kollarında olmak evde olmak gibiydi. Tanıdık ve güvenli bir limandı.Memnuniyetle sığınmıştı oraya. Ama bitmişti. 

     Koca ev sessizleşip karanlığa gömülürken Diana korkunun en uç noktalarına sürükleniyordu. Adam vahşice üzerine mi atlayacaktı? Canını çok fazla yakacak mıydı? İlk seferinde ağlayıp çığlık atan bir çok kadın olduğunu okumuştu. Diana da onlardan biri olmak istemiyordu. Tanrı yardım etsin, birazdan şurada korkudan düşüp bayılacaktı. 

     Gözü bozulmamış yatağa kaydı. Yatıp örtüyü üzerine çekmeyi düşünmüştü. Adam belki uyuduğunu düşünür ve giderdi. Kimi kandırıyordu ki? En başta Diana öyle bir şey yapamazdı. Karşısında tam bir korkak gibi görünmek istemiyordu. Başı dik, yılmaz bir görüntü sergilemek istiyordu. Hazırlanmıştı, evet. Ama onun için değil. Gururu için yapmıştı bunu. Kendini teskin etmeye çalıştı. Sadece bir kaç dakika. Bir kaç dakika boyunca adamın altında yatacaktı. O iğrenç ellerini vücudunda gezdirirken kıpırdamadan duracak ve başka bir şey düşünecekti. Tate'le denizde geçirdikleri eğlenceli zamanı düşünebilirdi mesela. Belki buradan uzaklaşmasını daha kolay sağlardı. Hatta belki onunla sevişen Tate'miş gibi de düşünebilirdi.

      Düşüncelerine o kadar dalmıştı ki içeri giren karanlık figürün farkına bile varmamıştı. Arkasından gelen sesle yerinden sıçradı.

"Merhaba, karıcığım." Ses yumuşak bir tondaydı. İngiliz aksanı o kadar barizdi ki. Bir o kadar da güzeldi. Ağzından çıkan notalar içini okşuyordu. Ama arkasını dönmedi. Yanağından süzülen göz yaşını görmesini istemiyordu. Bunun yerine sadece iki kelime fısıldadı. 

"Canımı yakma."

Continue Reading