8. Bölüm

3.4K 246 0
                                    

   Bir hafta sonra her şey hazırlanmıştı. Diana imzayı atarken bu hızdan başının döndüğünü hissetti. Evleniyordu. Adını, soyadını, nasıl göründüğün bilmediği bir adamla evliydi artık. Kulağa ne kadar inanılmaz geliyorsa gerçekte yaşıyor olmak daha da beterdi. Az önce evliliğe imza attığı adam tam bir sırdı. Devlet sırrı bile bu kadar iyi korunamazdı. Adam her şeyini başkaları aracılığıyla yapıyordu. Evlilik şartlarını avukatıyla görüşmüş, bir şey olursa ulaşması için sekreterinin numarasını vermişti. Olacak şey değildi! 

    Her şeyi bilen internette bile bu adam hakkında tek bir kelime yoktu. Holding CEO'lar aracılığıyla yönetiliyordu. Büyük patronun adı hiçbir yerde geçmiyordu. Diana onun soyadı yerine kendi soyadını kullanmaya devam edecekti. Damat istemediği sürece evlilik cüzdanı da ona verilmeyecekti. Eğer çok isterse kim olduğunu o kendi söylerdi. Avukatlardan hiç olmazsa görüntüsü hakkında bir şey söylemelerini istemişti ama adamlar başlarını sallayarak bunu yapamayacaklarını belirtmişlerdi. 

     Tanrı aşkına, diye düşündü Diana öfkeyle. CIA bile uzaylı bulduğunu bu kadar iyi saklayamıyordu. Bu adam kimdi ki böyle saklanıyordu? Nasıl biriydi? Ona kötü davranacak mıydı? Bilmiyordu. Çok korkuyordu. Yastığını yüzüne daha çok bastırdı. 

      Evlilik için imzayı atmaya avukatlık bürosuna gittiği bir saati saymazsak odasından dışarı adımını atmamıştı. Canı kusmak dışında hiçbir şey yapmak istemiyordu. Midesi deli gibi bulanıyordu. Ama o kadar heyecanlı ve korku doluydu ki kusamıyordu bile. Bu akşam kocalık hakkını almaya eve gelecekti. Ama elbette ki şartları vardı. Saat dokuzda bütün çalışanlar odalarına çekileceklerdi ve kapılarını kilitleyeceklerdi. Evde tek bir ışık zerresi dahi olmayacaktı. Diana odasının kapısını ve balkonunu açık bırakacaktı. Adam içeri bu şekilde girecekti. Geceyi orada geçirecekti. 

     Bu gece yaşanacak olay kızın midesini daha beter bulandırıyordu. Neden ışıktan ve kendini göstermekten kaçıyordu? Çok mu çirkindi? Aşırı kilolu, ter kokan, yüzünde korkunç yara izli biri canlandı gözünde. Nefesi de iğrenç olmalıydı. Ve Diana akşam o adamla öpüşecekti! Midesi bu kadar bulantıyı kaldıramadı ve yataktan fırladığı gibi odasındaki özel banyosuna koştu. Klozeti son anda tutturmuştu.

      Midesinde olmayan her şeyi çıkardıktan sonra bile bulanmaya devam ediyordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Hediyesini kime vereceğini biliyordu. Titreyen elleriyle dişlerini fırçaladı ve üzerine çeki düzen verdi. Ela gözlerine ne yapacağını bilen bir bakış yerleşmişti. Aynadaki görüntüsüne baktı. Kısa şortu ve ince tişörtüne rağmen oldukça güzel görünüyordu. Yüzüne biraz renk getirmek için yanaklarını çimdikledi. Hazırdı. Kararlı adımlarla odasının çıkışına ilerledi ve Tate'in odasının yolunu tuttu.

     Genç adam serbest vaktinde çoğunlukla yaptığı gibi odasında kitap okuyordu. Diana odaya daldığında sırtını yatağın başına dayamış, uzun bacaklarını çaprazlayarak uzatmıştı. Onun hışımla içeri girdiğini görünce merakla başını kaldırdı. Okumakta olduğu bölüme bir ayraç koyarak kitabı küçük komidininin üzerine bıraktı. Bir erkeğe göre şaşılacak kadar titizdi. Odasında düzesiz tek bir eşyası bile yoktu. 

      Diana girişte bir an duraksadı. Dönerek odanın kapısını kapattı ve kilitledi. Arkasını dönerek bakışlarını merakla onu izleyen Tate'e çevirdi. Gözlerini bir an olsun altın gözlerden ayırmadan ona doğru ilerledi. Yatağa ulaştığında bacaklarını iki yana açarak üstüne oturdu. Ve öpmeye başladı. 

     Beceriksiz dudakları onu karşılık vermeye zorluyordu. Tate şok olmuştu. Diana'da her şeyi beklerdi. Bu hariç. Ama dudakları çok güzeldi. Yumuşak, dolgun ve tatlı. Ağzının içinde çekinikçe gezen dili öpüşmeye katılması için ona baskı yapıyordu. Tate derinden gelen bir sesle inledi ve karşılık vermeye başladı. 

Aşk OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin