Kötü Kızlar Kulübü 2

By siyahkitap_

35.4K 2.9K 665

Bu kitap, Kötü Kızlar Kulübü serisinin ikinci kitabıdır. Maalesef ki ilki okunmadan anlaşılmamaktadır. Tüm h... More

Başlamadan okumanız gereken 'o' bölümdesiniz
ÖNEMLİ
Giriş
0.1
0.2
0.3
0.5
0.6
0.7
0.8
N'aber?

0.4

2K 194 28
By siyahkitap_

Kumru Yüce

"Üzerime ne giyersem giyeyim, yine de bu sınırlı dünya hayatının çeşitli acılarını çekeceğim!"

Mağrur bakışlarla arkamdaki adama baktım. O an dünyanın bütün acılarını yüreğimde hissediyor ve onun bunu bilmesini istiyordum.

"Dünya bana ne veriyor? Hep acılara ve yokluklara katlanmak! İşte benim dünyadan kısmetim bu," diye yakındım. Sırtımı dikleştirip çenemi kaldırdım. Sanki bunları bilmenin verdiği bir cesaret vardı içimde. Devam ettim.

"Böylece hayat, benim için bir yük oluyor. Sanki ölümü özlüyor ve hayattan iğreniyorum!"

Mephisto, karşı çıktı.

"Ama ölüm, yine de iyi bir misafir değildir!"

"Bu kadarı yeterli çocuklar," dedi tiyatro hocası. "

"Mephisto, ölmesini istemeyen bir dost gibi davranmayacaksın. Ölmesini istememenin bir nedeni var. Buraya dikkatini çekerim. Faust, şeytanla anlaşma yapmış bir insan ve sen o şeytansın."

Sahneden inip kendimi elindeki tiyatro metnine dalmış Koray'ın yanına bıraktım. Şeytan'la anlaşma yapmış birine bürünmüş ve ağırlığını üzerimde hissetmiştim. Aslında çok kısa bir zaman önce yeşil gözlü bir şeytanla anlaşma yapmış olduğumdan , bana pek yabancı bir duygu değildi doğrusu.

"Fena değildin," dedi Koray başını elindeki kağıt tomarından kaldırarak. "Bir ara başka bir seylere odaklanmış gibiydin. Peşindeki sürtük ordusu dışında canını sıkan bir şeyler mi var?"

Dudaklarım hafifçe kıvrılsa da sıkıntılarım geri döndüğü için pek mutlu sayılmazdım.

"Anıl'ın son senesi," dedim oturduğum koltuğa daha da gömülerek.

"Bunu Anıl'la konuştunuz mu?"

Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Daha değil. İkimiz de konuyu açmaya pek hevesli değiliz," dedim. Telefonum Koray'ın sözünü keserken arayanın Anıl olduğunu gördüm.

"Sevgilinin aradığı o kadar belli ki," dedi. "Şu haline bak yanakların kızardı. Pişik kremi seni."

Koluna sahte bir yumruk atıp salondan dışarı çıktım.

"Alo benim telefonum," dedim.

"Sevgilimi bağlar mısınız?"

"Tabii eğer ismini verirseniz bir bakarım."

"Kumru Cüc-ah pardon Yüce," diye dalga geçti.

Gözlerimi devirdim ama gülümsememi durduramıyordum bir türlü.

"Artık sevgilim olduğuna göre şunu söylemeyi kessen iyi olur," diye takıldım.

"Azaltarak bırakıyorum diyelim," dedi ve devam etti. "Seni bekliyorum."

Salondan çıktığımda Anıl, bir tarafı sarmaşıklarla süslenmiş, yıkılmış bir taş duvara yaslanmıştı. Kulağında telefonla bana doğru döndü. Çakmak çakmak kahverengi gözleri parladı ve dudakları kıvrıldı.

"Kapatmak zorundayım sevgilim geliyor," dedi ve telefonu kapattı. Ben ona doğru koşarken, o birkaç adımda arayı kapatıp beni kollarına aldı. Kollarını bedenime dolayıp beni sıkıca kendine bastırdığında kokusunu içime çektim. Geri çekilip ona kocaman gülümsedim. Bluzuna tutunarak uzanıp çenesine öpücük kondurdum.

"Şeytan'la anlaşman bittiyse seni geri alabilir miyim?" dedi.

"Sen onu nereden biliyorsun?"

"Faust okumuşluğum var. Şaşırdın mı?" diye sordu.

"Tabii ki şaşırdım. Başıma bela okumaktan vakit bulup Goethe okuduğun aklıma gelmemişti."

Kolunu omzuma attığında parmaklarımı onunkilere geçirdim ve yürümeye başladık.

"Bende daha ne numaralar var bir bilsen," deyip bana göz kırptı. Sonra bir anda durdu ve belimden tutup beni kendine çekti.

Yüzlerimiz neredeyse birbirine değecekti. Bir gören olur diye etrafa bakmaya çalıştım ancak soluğu bu kadar yakınken ve kalbim göğüs kafesime karşı isyan ediyorken bu pek mümkün değildi.

Uzun parmaklı büyük elleri belimi sarmıştı. Bir elini çeneme koyup başımı kaldırdı. Tam gözlerinin içine baktım. O sıcacık kahverengi gözleri öyle derindi ki... Baktıkça içine düştüğüm bir kuyu gibiydi. Biraz daha eğildi ve-

"Iyy sizi ayırmak için aranıza bir kova sıcak su dökmem gerekiyorsa bunu yaparım."

Koray'ın sesiyle birbirimizden hemen uzaklaştık. Yüzümü gördüğünde keyifli bir kahkaha patlattı.

"Kan beynine mi sıçradı Kumru? Bu ne kırmızılık," diye dalga geçti. Bıkkınlıkla üfledim.

"Yeter bu kadar eğlendiğin," diye kestirmeye çalıştım ama yemedi.

"Şimdi de eflatun oldun. Thanos görse duygulanırdı."

Anıl, Koray'a ters ters baktı. Elini tutup bana odaklanmasını sağladım.

"Sizinle daha fazla uğraşmak isterdim ama beslemem gereken bir su kaplumbağam var. Başka bi entrikada görüşmek üzere," diyerek yanımızdan ayrıldı.

El ele okuldan çıkıp arabaya bindik. Usulca kemerimi taktım ve dikkatimi tırnaklarıma verdim. Onları boyayabileceğim kadar uzamışlardı nihayet. Sessizlik dikkatimi dağıttığında Anıl'a baktım. Arabayı çalıştırmamıştı. Arkasına yaslanmış beni izliyordu.

"Neden gitmiyoruz?" diye sordum.

"Neyin var?"

"Benim bir şeyim y-"

"Kumru," dedi sadece.

Uzanıp elini tuttum. "Sadece birlikte olmanın tadını çıkaralım olur mu? Lütfen."

Bir süre yüzümü inceledi. Daha sonra arabayı çalıştırdı ve yola çıktık. Yol boyunca bir eli daima üzerimdeydi. Elimi tutuyor, saçlarımla oynuyor ve bazen gıdıklamaya çalışıyordu. Her kırmızı ışıkta saçlarıma öpücükler konduruyordu.

Arkama yaslanıp onu izledim. Uzun ve iri gövdesini, direksiyonu tutan ellerini ve parmak boğumlarının beyazlığını. Yüzünün hatlarını. Yumuşacık saçlarını.

Kısa süre önce dünyanın diğer ucunda olsa, buna memnun olacağım aklıma geldi. Şimdi ise okulu bitirip uzaklara gideceği için neredeyse yas tutacaktım.

Araba hız kesip, çakıl taşlarının ezilme sesini duyana kadar dalıp gittiğimin farkında bile değildim. Karşımda saraydan bozma çok şık bir restorant vardı. Arka tarafı ağaçlık olan biraz gotik bir yapıydı. Arabadan inerken binaya bakmaya devam ettim. Hayran kalmamak elde değildi.

"Neredeyiz?"

"Karnını doyurmalıyız, aç kalıp beni yemenden korkuyorum biraz," dediğinde ona ters ters baktım.

"Abartma, öyle bir şey yapmam. Yani yeterince aç değilsem."

"İçime su serptin," dedi gülümseyerek. Vale anahtarları aldığında Anıl, daha önce buraya defalarca geldini belli eden bir rahatlığa büründü.

Bizi çok şık bir hanımefendi karşıladı. O kadar güleryüzlü ve profesyonel davranıyordu ki kendimi mahçup hissettim. Az kalsın "Asıl siz hoşgeldiniz. Asıl siz oturun," falan diyecektim.

Mekanın arka tarafı tamamen orman manzarasıydı. Batan güneşin turunculuğu ağaçların yapraklarına vurmuştu. Anıl, bir elini belime koyup beni yönlendirdi. Kolunun altına girip fısıldadım.

"Ben böyle yerlerde yemek yemeye utanırım."

Gözleri alaycılıkla irileşti.

"Sen ne zamandan beri yemek ye-siktir!"

Sanki görünmez bir duvara çarpmış gibi bir anda durdu.

"Ne oldu?" diye sordum. Özellikle yüzündeki o bir daha hiç görmek istemediğim öfkeye dönüşen şaşkınlık ifadesini gördüğümde, gerçekten korkmaya başlamıştım.

Anıl'ın kısılan gözlerini takip ettim. Tam karşımızdaki masada, tanıdık yüzler vardı. Benim için ikisi de birbirinden beterdi.

Anıl'ın camı kırıp hastanelik olmasına neden olan olaydan beri ilk defa görüyordum babasını. Karşısında oturan kıza flörtöz bakışlar atarak elini tutuyordu. Kızın arkası dönük olduğundan sadece uzun, siyah saçlarını görebiliyordum.

Adamın bakışları kızdan uzaklaştı ve bizi gördü. Yüzündeki gülümseme soldu ve yerini memnuniyetsiz bir ifadeye bıraktı.

Anıl'ın artık buz gibi olan eli avcumdan kaydı. Kaskatı kesilmiş yanımda duruyordu ve ellerini yumruk yapmıştı. Öfkeden deliye döndüğünde olduğu gibi çenesi kasılmıştı. Burnundan soluyordu.

Adam bir parça bok görmüş de tadı kaçmış bir ifadeyle bize bakarken bu, karşısında oturan kızın dikkatini çekmiş olacaktı ki kafasını çevirip adamın baktığı yere baktı. Bize.

"Hassiktir!" Şaşırma sırası bendeydi. "Özlen!"






Continue Reading

You'll Also Like

3.7M 65K 20
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...
324K 17.5K 42
Siz: Selamünaleyküm beyefendi Hayırlı Doktor Kısmet: Aleykümselam, kimsiniz? Siz: Teravihte annenizin numaranızı verip, doktor oğlum diye övdüğü kişi...
72.5K 2.7K 21
deli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker...
575K 15.4K 16
24/03/2024 tarihinde düzenlenmiştir! "Dedim işte, sen babamızın yüzde 99,9 kızısın." Allah aşkına bu telefonda söylenir miydi? Tamam söyle diyen bend...