ASENA

By denizmavisii22

5.5M 224K 49.8K

Göz göze geldiği tüm erkekleri etkisi altına alabileceği halde, o bir tek kişide tutuklu kalmıştı. Göz göze... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
-56-
-57-
-58-
-59-
-60-
-61-
-62-
-63-
-64-
-65-
-66-
-67-
-68-
-69-
-70-
-71-
-72-
-73-
-74-
-75-
-76-
-77-
-Alıntı-
-78-
-79-

-32-

64.3K 2.7K 242
By denizmavisii22

Konu konuyu açarken 1 buçuk saatin sonunda aynı yerde otururken Kutay Yarbay, korgeneral ve yanında yaklaşık 10 tane adamın az ilerde yürüyerek ilerlediğini gördüler.

"Önemli üstler geldi heralde komutanım"

Kağan berata kafa sallayıp "konferans salonunda mı olacak ödül töreni?" Diye merakla aklımdakini dışa vurdu.

"Kardeşim, Maskeliler gizli bir tim. Bizim timden başkasının yüzlerini bildiğini sanmıyorum"

Fırat'ı onaylayan Ali "Nevra'yı bile sadece Yarbayın yeğeni olarak biliyorlar" diye konuştu.

"Sen nerden biliyorsun?"

Kağan bunu sorarken Ali dudağını ısırdı.

"Alt devrelerden bir kaç kişi onun hakkında konuşurken duydum"

Kağan'ın yumruğunu sıktığını görünce hızla ekledi "ben müdahale ettim komutanım merak etmeyin"

"Bunu sonra konuşacaz"

Ali kafa sallayıp gözlerini kaçırırken Kağan sinirlenmemek için derin bir nefes aldı.

Kızın adım atması Bile olaydı anasını satıyım.

"Sesi duyuyor musunuz?"

Hepsi birden kafalarını yukarı kaldırdığında Fırat Bülent'i onaylayarak "aynen helikopter sesi" dedi.

Sürekli oturdukları bank bahçede bulanan tüm banklara tezat bir şekilde helikopter alanının hemen yanındaydı ve geliş gidişlerine sık sık rastlıyorlardı.

Kağan heyecanla ayağa kalkıp üzerini düzeltti ve sesini kontrol etmek için bir kaç kez öksürdü.

"Maskeliler mi lan?"

Tim onun bu haline gülerken Kutay Yarbay ve postasının koşarak yanlarına geldiğini gördüler.

Saygıyla Asker selamı verdiklerinde yanlarında duran Kutay Yarbay eliyle gözüne gelen güneşi engellemeye çalışarak "geldiler" dedi.

"Maskeliler değil mi komutanım"

Bülent'in sorusuyla adam ona bakmadan "Zeki" diye takılıp bakmaya devam etti.

"Komutanım selman komutan mı o?"

Yarbay postası olan asker bunu sorarken Kutay Karahan kafa sallayıp "maalesef koçum, sağlam geldiler ama sağlam inebilecekler mi bakalım" diye mırıldandı.

Kağan soru sormak için ağzını açmışken helikopterin yere yaklaşık 10 metre uzaklıkta durmasıyla susmak zorunda kaldı.

"Niye inmiyorlar?"

Fırat bunu derken bağırmıştı.

Kutay Yarbay aynı Fırat gibi sesini duyurmak için bağırarak "selman yıllardır maskelilerin hava kuvvetlerinden olan askeri. Onları düz zemine daha hiç indirdiğini görmedim" diye yanıtladı.

"Ee nasıl inecekler?"

Fırat bunu sorduktan saniyeler Sonra helikopterin kapısı açılmıştı.

"Hasiktir"

"Siktir"

"Harbi mi lan?"

"Konutanım bir şey olmasın?"

Hepsinin ayrı ayrı tepkisiyle Kutay Yarbay gülerken En son Kağan'ın endişeli sesiyle "onlar alışkın boşver" diye cevap verdi.

Hala Helikoptere bakarlarken kapısı onlara dönük olduğu için maskeli bir asker gördüler.

"Alparslan atlayacak ilk"

Alparslan komutan çevik bir hareketle beklemeden atlarken Kutay Yarbay onun artis hareketlerine gülerek tekrar konuştu.

"Bakın koçum bu Yakup"

"Nerden biliyorsunuz komutanım?"

"Düzen bozulmaz, hepsinin sırası var"

Bir asker aşaya takla atarak atladığında Bülent ıslık çalmıştı.

"Atlayan harbi Yakup komutansa yaşına göre maşallahı var"

Kutay Yarbay Gülse bile ona cevap verme gereği duymayıp "sıra imamda" dedi.

Sıra sıra askerler atlarken "son 2" deyip kapıdakini işaret etti.

"Bu hergele Oğuzhan"

"Aslında sırası 3. Ama Nevradan bir önce atlamak için büyük kavgalara girdi."

Gülerek bunu derken Kağan'ın sinirlendiğini bilmeden devam etti.

"Olurda Nevra atlarken bir şey olacak olursa hemen kurtarırım diye pabucumun kahramanı"

Oğuzhan'ın atlayışını izleyen Kağan sinirle yumruğunu sıkarak "piç kurusu" diye söylendi.

Gözlerini Oğuzhan'dan çekip Helikoptere tekrar baktığında kapıda dikilen kızı hemen tanıdı.

Nasıl tanımasın?

Aylardır her zerresini ezberlediği kızı nasıl tanımasın?

"Şimdi Nevra mı atlayacak?"

Kutay Yarbay cevap vermezken Kağan endişeyle gözlerini kıstı.

Umarım bir yerine bir şey olmazdı.

Saniyeler içinde kızın atlayışını izlerken gözlerini kocaman açtı.

Atlayan gerçekten Nevra mıydı?

Şu an Takla atarak yerde oturan?

Kızın zaten asker olduğunu biliyordu ama gördüğü tek şey atış alanında silah tutuşuydu.

Kalbinin hızlandığını hissederken Helikopterin beklemeden uzaklaşmasıyla Kutay Yarbay onlara dönüp "hadi" dedi.

"Bizde mi gelecez komutanım?"

"Keskin olmadan olmaz diye düşündüm"

"Emredersiniz"

Hepsi beraber Maskelilere doğru yürürken Kağan gözlerini nevradan çekmeden ona bakmayan kızın vücudu kontrol ediyordu.

Hasar kontrolü!

"Oğuzhan, yeğenimin yanında çekil"

Kutay yarbayın sesiyle tüm bakışlar keskin timine dönerken Kağan, Nevra'nın yanındaki maskeli askerin Oğuzhan olduğunu öğrenmişti.

"Maskeliyken de tipsiz, tipine soktuğum"

Kızın gözlerine odaklanınca kısılan gözlerinden güldüğünü anlayıp aklındaki Oğuzhan kişini sildi ve gülümsedi.

Dudağını oynatarak "hoşgeldin" dediğinde kızın kafa sallamasıyla başını eğip sırıttı.

"Hadi gidelim"

Bir asker öne çıkıp "nereye?" Diye sorduğunda sesinden dolayı bunun imam olduğunu anlamışlardı.

Kutay Yarbay gülerek Nevra'nın yanına yaklaşıp kolunu omuzuna attı ve "Bekleyeniniz var" dedi.

"Yorgunuz birader önemli mi?"

Bu kez Çıkan sesten dolayı Alparslan Karahan olduğunu anladıkları kişiye bakarlarken Kağan bir adım geri çekildi.

Siktir! Bu adamın varlığını her seferinde unutuyordu.

Kutay Yarbay Kardeşine gülüp kolunun altındaki yeğenini Konferans salonuna doğru ilerletmeye başladı.

Kutay Yarbay ve Nevra'nın arkasında karışık bir şekilde yürürlerken Kağan yanına gelen uzun boylu maskeli askere bakmaya başladı.

Gözlerini tanıdığında yürüseler bile dikleşerek "komutanım?" Dedi.

Adamın dik dik suratına bakıp "bir gün elimde kalacaksın ya ne zaman bilmiyorum" demesiyle yutkundu.

Yanında gülen Fırat'ın sesini duysa Bile bakmadan "neden komutanım?" Diye sordu.

Alparslan Karahan sol elinde tuttuğu tüfeğini boynuna asarak elini onun omuzuna koydu ve sertçe sıktı.

"Hoşgeldin?"

Mesajı alan Kağan sessiz kalırken Alparslan Karahan onun omuzundaki elini çekip adımlarını hızlandırdı ve yanından ayrıldı.

"Nasıl gördü lan?"

"Neyi?"

Fırat gülerek bunu sorarken Kağan sessiz bir şekilde "Nevraya ağzımı oynatarak bir şeyler dedim onu görmüş" diye konuştu.

Fırat istemsizce kahkaha atarken ona dönen bakışları umursamadan dostuna acı gerçeği söyledi.

"Bu daha hiçbir şey kardeşim"

Konferans salonunun girişine geldiklerinde Kağan bir anda timine dönüp "keskin, geç" diye bağırdı ve sırayla komutanlara selam vererek arka koltuklara geçtiler.

Ayakta duran Maskeliler Kutay yarbayın göstermesiyle tam sahneye geçerlerken şaşkın olduklarını belli ediyorlardı.

"Ne oluyor ulan?"

Alparslan Karahan bunu derken Kutay Yarbay gülmemek için kendini kastı ve ön koltuklarda oturan komutanlarına asker selamı verdi.

Onun verdiği selamdan Sonra Maskelilerde tek tek asker selamı verdiklerinde Korgeneral Mehmet Ali komutan ayağa kalkıp "hoşgeldiniz" diye seslendi.

"Saol"

Tüm tim aynı anda konuşurken Korgeneral "asker maskeni çıkart" diye bağırdı.

Tim komutanı olan Alparslan Karahan hızla maskesini çıkartıp kamuflajının cebine koydu ve bozulan saçlarını umursamadan yan yana dizilmiş timine döndü.

"Tim, maske çıkart"

Salonda tek ses çıkmazken Maskeliler aynı anda maskelerini çıkartmışlardı.

Şimdi konferans salonundaki tüm üstlerin karşısında yüzü gözü morarmış, kaşı ve dudakları patlamış 7 tane asker duruyordu.

"Operasyon zor geçti ha?"

Üstlerden biri olan komutan keyifle bunu sorarken Alparslan Karahan önce kızına Sonra timine bakıp yüzünü buruşturdu ve "hayır komutanım" diye bağırdı.

Nevra sızlayan dudağını umursamadan yüzünü yere eğip güldüğünde Oğuzhan ona yan gözle bakıp "Canın yanacak kızım gülmesene" diye homurdandı.

Kız ona kafa sallayıp yüzünü ciddileştirdi ve hızla geri kaldırdı.

Hemen karşısında endişeli gözlerle ona bakan sevgilisini gördüğünde yutkundu.

Yüzünü en son 2 gün önce görmüştü ve hatırladığı kadarıyla yanağında koca bir morluk ve dudağında bir patlak vardı.

Timde nerdeyse en az hasar alan oydu. Hele Oğuzhan'ın haritayı andıran yüzü aklına gelirken kendi kendine kafa salladı. Gerçekten en az hasarla kurtulan kendiydi.

Dudağını ısırarak Kağan'dan bakışlarını kaçırırken ön sıralarda oturan komutanların hepsi ayağa kalkmıştı.

Bir komutan öne çıkıp "Alparslan Karahan" diye bağırdığında Alparslan komutan hızla önüne geçti ve "emret komutanım" dedi.

"Bu zorlu operasyonda her türlü şeye göğüs geren timin ve sana minnettarız." Adam elindeki plaketi Alparslan Karahan'a uzatıp "kendi çocuklarınmış gibi davrandığını biliyoruz"

Adam bunu derken gözü Nevraya takılınca salondaki herkesten bir gülüş çıkmıştı.

"Bu hassasiyetin umarım askeri hayatın boyunca devam eder"

Alparslan Karahan gururla omuzlarını dikleştirip elindeki plakete baktı ve "saolun komutanım" dedi.

Yerine geçerken Kutay Karahan'ın alaycıl gözlerini görünce gözüyle plaketi gösterip göz kırptı.

Onun ağzını oynatarak "siktir" dediğini fark ettiğinde eliyle çaktırmadan orta parmağını çıkarttı.

Büyümüştü küçülmüş adamların arasında kalan tim biraz önce olduğu gibi Alparslan komutana verilen plaketten sırayla almaya başladılar.

Hepsine farklı bir komutan ödülünü verirken ayrı ayrı yorumlar yapıyordu.

Hatta biri Sarı'ya "sarışına morun yakıştığını bir sende gördüm asker" demişti.

Normalde ciddiyetin olması gerektiği ortamda ciddi olan tek bir kişi yoktu.

Onların bordo bereli özel harekat askeri olmalarından dolayıydı bu.

Kendi evlatları gibi bakıyorlardı gözlerine.

"Asena Nevra Karahan"

60'lı yaşlarında olan Komutan bu ismi söylerken Nevra onun önüne adımlamıştı.

O esnada Kağan "Asena mı dedi o?" Diye sorunca Fırat aklına gelen şeyle "daha önce Alparslan komutanda demişti ama lakap sanmıştım. Diğer ismiymiş demekki" dedi.

Kağan öğrendiği yeni bilgiyle kafa sallarken Kızın neden daha önce söylemediğini düşündü.

Belki de unutmuştu?

Kendi kendine kafa sallarken yakınlarında olan Komutanın nevraya plaket uzattığını gördü ve Dikkatle onları dinlemeye başladı.

Kızın yüzüne bakarken kendi yüzünün aldığı acılı şekli bilmeden.

"Timin Doktor kızı, Asena ha"

Karşısındaki komutan bunu derken Nevra cevap vermeden suratına bakmaya devam etti.

"Böyle şerefli bir amcan" adamın bakışları Kutay Yarbaydayken Alparslan Karahan'a dönmüştü. "Baban"

Bakışları tekrar kıza dönerken "ve Abin varken Türkiye cumhuriyeti seninle, sizinle gurur duyuyor"

Kızın gözlerindeki duygu değişimiyle elini omuzuna koyup bir istisna yaptı ve "hele abin" dedi.

"Saolun komutanım"

Kızın sert sesiyle kafa sallayıp geri çekilirken Nevra da timinin yanına dönmüştü.

Onun titreyen elini gören Alpaslan Karahan yumruğunu sıkarak "sakin ol Asenam" diye uyardı.

Nevra kafa sallayıp derin bir nefes alırken Salonun sonundaki Kağan'a baktı.

Onun gözlerinin yeşiliyle rahatlamaya başlarken adamın aklındaki soruları bilmiyordu.

Abisi vardı?

Hava kuvvetlerinde askerdi?

Kağan bunu daha önce neden duymamamıştı?

"Komutanım, Nevra'nın birde asker abisi mi var?"

Ali bunu sorarken Fırat kafa sallayıp "hava Kuvvetlerindeymiş bildiğimiz kadarıyla" diye cevap verdi.

"Vay be aileye bak, Bunlar tek başlarına bir tim bile oluştururlardı"

Fırat gülerek Bülent'i onaylarken Kağan çattığı kaşlarıyla ona bakan kıza bakıyordu sadece.

Neden abisini anlatmamıştı hiç?

Acıyor muydu yüzü? Veya görünmeyen bir yerinde var mıydı bu tür yaralar?

Yüzü kasılırken ona bakan kıza gülümsedi.

Neyse ne çok özlemişti ve burdan çıkar çıkmaz kızı kollarının arasına alıp en az yarım saat sevmek istiyordu.

Ve yapacaktı da.

* * * * * * * * * *

Çalan telefonunun sesi kulağına ninni gibi gelirken homurdandı. Bu saatte hangi gerizekalı arıyordu?

Gözlerini açma gereği duymadan elini komidine uzatıp telefonunu aldı ve kulağına dayadı.

"Efendim"

Karşı taraftan ses gelmezken tek gözünü açıp ekrana baktı.

"Hay aklımı"

Telefonu açmadığı için ses gelmiyordu!

Hızla açarak yerinde doğruldu ve bir kaç kez öksürdü.

"Efendim"

"Aç şu kapıyı!"

Telefon yüzüne kapanırken mal mal ekrana bakıyordu.

Kağan mıydı o?

Ne kapısından bahsediyordu?

Omuz silkip telefonu komidine geri koydu ve yatağa sırt üstü devrildi.

Uykusu o kadar tatlıydı ki!

Daha 2 dakika bile geçmemişken pencereden gelen tıklama sesiyle istemsizce gözlerini açarak kafasını kaldırdı.

Kağan?

Aklı yeni yeni kendine gelirken homurdanarak yatakta doğruldu. Birde aramıştı değil mi o?

Yataktan kalkarken adamın camın dışındaki kıvranışını seyrederek salakça gülüyordu.

Yataktan çıkıp hızla cama ilerlediğinde perdeyi tamamen açarak adama baktı.

Ellerini birbirine sürterken kapıyı gösteriyordu.

"Ne oldu?"

Kağan göz devirip "kapıyı açsana kızım" diye bağırınca çıkan yüksek sesten dolayı panikle kilitli balkon kapısını hızla açtı ve adamı içeri aldı.

"Ne bağırıyorsun salak"

Adamın soğuktan kızaran yanaklarına bakarken dudağını ısırdı.

"Bir saattir açmanı bekliyorum"

"Arasaydın"

Nevra bunu derken Kağan üzerindeki montu çıkartıp köşeye fırlattı ve Kıza kaşlarını kaldırdı.

"En az 10 kere aradım!"

Kızın dudağını ısırıp ellerini arkasında birleştirdiğini görünce yüzünü taramaya başladı.

Yanağındaki morluk apaçık belliyken dudağının kenarındaki yara kabuk bağlamıştı.

Yanağı göze batacak bir şekilde belliyken oradan konu açmak istemiyordu. Nevraya ne kadar dokunurdu bilemiyordu ama kadınlar dış görünüşe önem verirlerdi. Annesinden biliyordu!

Boşvererek düşünmeyi bıraktı ve Ona bir adım yaklaşıp dudağına dokandı. Soğuk elleriyle kız irkilirken bunu önemsemeyip "nasıl oldu bu?" Diye sordu.

Kızın utangaç bir şekilde gözlerini kaçırmasıyla gülümserken "cephanemiz bitti" demesiyle de kafa sallamıştı.

"Allah ne verdiyse girdiniz yani"

Kağan şakacı bir tavırla bunu derken Nevra da kafa salladı "hemde neredeyse 50 kişiye"

"Seninle bir gün operasyonda beraber görev almak nasıl olur acaba"

Kağan'ın düşünceli bir şekilde dediği şeyle Nevra onun eline uzandı ve yüzünden çekmesini sağladı.

Bu aralar sık sık yaptığı şeyi tekrar yaparak adamın avuç içini okşarken konuştu.

"Sizinkilere sor, onlarla çıkmıştım ya"

Kağan'ın sessiz kalışıyla Nevra kafasını kaldırıp yüzüne baktığında yüzünün kasıldığını görüp kaşlarını çattı.

"Kağan?"

"Ne zaman?"

Adamın sesi sert çıkarken Nevra anlamaz bir şekilde ona bakıp "ney ne zaman?" Diye sormuştu.

Kağan derin bir nefes alıp kızın küçük elini büyük eliyle sardı ve yatağa ilerletti.

Onu oturttuktan Sonra kapıyı hızla kitleyip kendi de yanına oturmuştu.

"Ne zaman bizimkilerle operasyona çıktın sen?"

Karşısındaki kızın şaşırdığını gördüğünde kaşlarını kaldırdı.

"Söylemediler mi?"

"Söylemedin ve söylemediler güzelim"

Adamın alıngan sesiyle yutkunarak konuştu.

"Senin yaralandığın ve yarım bırakmak zorunda kaldığınız operasyon varya?" Kağan fala sallayınca devam etti. "Onu devam ettirmek için tim komutanları olmuştum"

Adamın şaşırdığını görürken "asker olduğumu nasıl öğrendiler sanıyorsun?" Diye sordu.

"Sormak aklıma gelmedi doğrusu. Demek o operasyondaki asker sendin"

"Habip'in kafasına sıkmıştın"

Adamın durmadan devam etmesiyle gülerek kafa salladı.

"Siktir! Harbi siktir!"

Kıkırdarken Kağan onun gözlerine bakıp "senden korkmalı mıyım?" Diye sorunca şakacı bir şekilde "çokta güvenme" dedi.

Adamın gözlerinden uyku aktığını görünce yatak örtüsünü iyice açtı ve "gel" dedi.

Kağan zaten dünden razıydı!

Adamında yanında yerini almasıyla güzelce üzerlerini örtüp yastığa kafasını koydu. Kağandan tarafa dönüp "neden geç geldin? Daha erken gelirsin diye düşünmüştüm" diye sordu.

Kağan onun yüzüne elini uzatıp dudağının kenarını okşarken cevap verdi.

"Misafirler vardı. Malum sizin için adamlar İzmir ve Ankaradan gelmiş. Onlarla ilgilenmek zorundaydık"

Nevra kafa sallarken gözleriyle Kağan'ın elini takip ediyordu.

Kağan'sa onun bir dudağına birde gözlerine bakıyordu.

Şimdi öpse ne yapabilirdi ki?

Onu kovar mıydı?

Omuz silkerek kıza yatakta yaklaştı ve omuzundan yavaşça kavrayarak onu kendine çekti.

Şimdi tek vücut olmuş gibiydiler.

"Ne yapıyorsun?"

Kızın utangaç sesiyle "şşş" diye mırıldanıp yüzünü ona yavaşça eğdi ve şaşkınlığından yararlanıp yara olan yeri öptü.

Kızın vücudunun kasılmasını hissederken yine yavaş bir şekilde geri çekilip alnını öptü.

"İyi geceler güzelim"

Kafasını göğsüne gömen kızdan ses çıkmazken sırıttı.

Öpüşseler ne yapacaktı bu kız?

Gerçi kendi kalbinin bile hızlandığını hissediyordu kızın heyecanlanması normaldi.

Düşünceleriyle gülümserken kızın "sana da" diye zorlukla mırıldanışını duydu.

Gerçekten utanmıştı!

Kim bilebilirdi ki Nevra Karahan'ın bir öpücükle bu hale geleceğini! Pardon, Asena Nevra Karahan!

Continue Reading

You'll Also Like

149K 6.5K 24
~Yeşim Deniz ~ Kendisi hayatını yaşıyor sanarken daha gerçek hayattı ile bile tanışmaması gerçeği fakat hayatı olan adam Alaz Karadağ onu 7 yıldır ta...
2.5M 80.6K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
73.4K 4.5K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

687K 34K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...