yangın - jikook oneshot

By minvibes

2.1K 155 56

Jeon Jeongguk'un evi yanmıştı, ama bu yangın hayatının dönüm noktasıydı.. Tüm hakları Jikook'un ellerinin bi... More

yangın

2.1K 155 56
By minvibes

"Ben eve geldim!" diye seslendim ama kimse evde yoktu. Evi dolaştım, ama Jimin yoktu. Halbuki daha sabah kapıdan çıkarken görüşürüz öpücüğümü vermişti, aramız soğuk değildi ki. Nereye gitmişti şimdi bu çocuk? "JİMİN! BEBEĞİM ŞAKA YAPIYORSAN KOMİK DEĞİL! NEREDESİN ÇIK ORTAYA!" evin içinde doğru bağırdım. Ses çıkmadı. İçime bir korku düştü, başıma bir ağrı saplandı. Bu... Olamazdı. Beni bırakıp gitmezdi o birden bire. Hem de hiç haber vermeden. Benden başka kimsesi yoktu ki onun... Başımı tutarak salon koltuğuna oturdum ve gözlerimi kapattım.

Bir kaç dakika sonra gözlerimi açınca, masanın üstüne yapıştırılmış post-it dikkatimi çekti. ' Bir süreliğine evden uzaklaşıyorum. Kendine iyi bak.' Bu ne demekti şimdi? Arka tarafını çevirdim, 'şaka' yazıyordur falan diye. Ama onun yerine farklı bir yazıyla karşılaştım. 'İpuçlarını takip et ve gel. İlk ipucu bu evde ilk öpüştüğümüz yerde. O anı sesli olarak anlat.' Bu nasıl bir oyundu böyle?

Koltukta başımı geriye atıp aklıma doluşan anlarla gülümsedim ve anlatmaya başladım.

"Evdeki ilk günümüzde sen tezgaha yaslanmış akşam yemeğini hazırlıyordun. Üstünde civcivli mutfak önlüğü ve dağınık sarı saçlarınla gözüme öyle güzel gelmiştin ki içim seni öpme arzusuyla dolmuştu. Arkana gelip seni tezgahla arama sıkıştırıvermiştim. Şaşırmış bir şekilde arkanı dönünce de dudaklarına kapanmıştım. Ah, dudaklarını çok özledim..."

Anlatmayı bitirince post-iti alarak yüzümdeki gülümsemeyle mutfağa, tam olarak öpüştüğümüz yere gittim. İlk bakışta ikinci ipucunun yazılı olduğu kağıdı görememiştim ama dikkatlice arayınca tabaklardan birinin altından gözüken kağıt ucunu fark ettim. 'Demek ilk öpüştüğümüz yeri hatırlıyorsun. O zaman şimdi de bu ev için beraber yaptığımız mobilyayı hatırla. O anıyı sesli olarak anlat.' Bu çocuk neyin peşindeydi? Tezgaha yaslandım ve gözlerimi kapatıp o anları aklıma getirdim.

"2 aylık iznim ve kenarda birikmiş bolca paramız vardı. Tabi bir de mangaları koymak için bir kitaplığa ihtiyacımız. İstediğimiz gibi bir kitaplık bulamayınca kendimiz yapmaya karar vermiştik. Bir sürü fikir ve bir yığın tahta ile aklımızdaki kitaplığı yapmıştık. Günler sürmüştü ama değmişti. Sonunda kitaplığı, boyası yeni kurumuş duvara asmış ve içine tüm mangalarımızı yerleştirmiştik. Ah, boynuma sokulup sana manga okuyuşumu dinlediğin zamanları özledim.."

Yatak odamızın yanındaki küçük odada asılı olan kitaplığa gittim. O kadar çok manga vardı ki, nerede bulabileceğimi bilmiyordum. Biraz araştırmadan sonra Re:Zero mangalarının altında diğer post-iti fark ettim. 'Bu mangaları tekrar okumadan önce, sana ilk kez en derinimi açtığım ve omzunda ağladığım yeri hatırla. O anları, zor olsa da sesli bir şekilde anlat.' Bunu cidden istiyor muydu?

Yatağımıza oturdum ve yere bakarak anlatmaya başladım.

"Gecenin 2'sinde işten yeni gelebilmiştim. Eve girince sana seslenmiş ama cevap alamamıştım. Evde dolandıktan sonra seni balkonda, soğuk mermerde üstünde sadece ince bir battaniyeyle bulmuştum. Ben de üstüme bir battaniye alıp yanına gelmiştim. Bana bakıp buruk bir gülümseme atmıştın. O gülüşü hiç unutmam. Buruğun gitsin gülümsemen kalsın diye dudaklarına öpücük kondurmuştum ama bir şey değişmemişti. Bir süre suskunluktan sonra anlatmaya başlamıştın. '3 yıl önce, böyle bir dolunaylı gecede, 2 erkek kardeşimi, ve arkadaşlarımın hepsini uçak kazasında kaybettim. Annemin ölümünden sonra, tek ailem olan erkek kardeşlerim, ve küçüklüğümüzden beri her anımda yanımda olan arkadaşlarım.. Hepsini o akılsız pilot yüzünden kaybettim...'"

O anları hatırladıkça kalbimdeki burukluk büyüyor, gözlerim doluyordu. Gözlerimi silip devam ettim.

"O akşam hem kaybının acısı, hem de beni kaybetme korkusuyla dolmuştu bedenin. Hissedebiliyordum. Bu iki duygu o kadar ağır gelmişti ki kalbine, önce kalbinden taşmış olan hislerini dudaklarınla dudaklarımdan kalbime akıtmıştın yükün azalsın diye. Sonra da omzuma yüzünü gizleyip hıçkırarak ağlamıştın. Ben de duygularına ortaktım.. İkimiz beraber soğuğa aldırmadan ağlamıştık.."

~~

Evlerinin arkasındaki boş evin terasında, önünde ekranla sandalyede oturan ve sevgilisi Jeongguk'un her hareketini izleyip her kelimesini dinleyen Park Jimin, elindeki kutuyu masaya bırakıp gözlerindeki yaşları sildi. O anları hatırlamak iyi gelmemişti, ama şimdi aklını yapacağı şeye odaklamalıydı.

~~

Yüzümü iki yana sallayıp anıları aklımdan def etmeye çalıştım. Zordu, ama ikimiz için yapmalıydım. O gün ağladığımız balkona çıktım ve beraber sarıldığımız battaniyenin altında diğer post-iti buldum. 'Zordu, ama geçti. Artık geçti.. Şimdi, senden beni ilk gördüğün yere gelmeni istiyorum. Evden çıkmadan önce anıyı sesli bir şekilde anlat.'

Ah, benden hayatımın en güzel anını anlatmamı istiyordu. Bunu seve seve yapardım.

"Şimdi içinde yanmış eşyalardan başka bir şey olmayan eski evimdeydim. Evimde en sevdiğim yer en üst kattaki terasımdı. Bir gün doğumunda, terasımda oturup güneşin doğuşunu izliyordum. Ama... Sonra, yolda bir hareketlenme oldu. Karşımdaki evden sen çıktın. 'Güneş de kimmiş ki senin yanında' diye düşünmüştüm. Sabahın 5'inde öyle güzel parlamıştın ki hayatıma, artık sabahları senin parlaklığınla uyanmak istemiştim. O günden sonra her gün aynı saatte terasıma çıkıp seni izliyordum. Aklımda sen vardın.. Hiç çıkmıyordun. Hatta öyle ki, aklım seninle dolu olduğu için bir gün yemek yaparken evi yakmıştım.. Senden başka bir şeye odaklanamıyordum.."

Evimin yanması elbette kötü bir olaydı, ama yangın, şu an hayatımın tam merkezi olan sevgilimle tanışmamı sağlamıştı. O yüzden üzülmek yerine kıkırdadım.

"Ama, o yangın, seninle tanışmamı sağlamıştı. Evimden çıkan dumanları ilk sen görmüş ve yardımıma koşmuştun. İtfaye gelesiye kadar evdeki her şey yanmıştı. Tıpkı senin için yanan kalbim gibi. Sadece küller kalmıştı. Yangın sönünce, evin vahim durumu gözler önüne serilmişti, ve sen de evim yenilenesiye kadar sende kalmamı önermiştin. Ama işe bak ki, evim yenilenmeden, bana aşık olmuş ve devamlı senin evinde kalmamı istemiştin. O yangından sonra, sen benim tek evim olmuştun..."

Yüzümde kocaman bir sırıtış vardı. O yangın, hayatımın yeni bir döneme geçmesini sağlamıştı. Ve ben bundan öyle mutluydum ki..

Sevgilimin özlemiyle eski evimin terasına koştum. Merdivenlerden çıkarken bir kaç kez takılmıştım ama önemli değildi. İşin sonunda Jiminie'm vardı.

Terasın kapısında, gül demetiyle karşılaştım. Bu neydi şimdi böyle? Demeti alıp kapıyı açtım. Gözüme ilk çarpan şey, yerdeki kırmızı gül yapraklarıydı. Yaprakları takip etmemi istiyordu sanırım.

Kalbim son hızda atarken, kırmızı yapraklarla oluşturulmuş yolda ilerledim. Sonunda gözlerim, sevgilimin gözleriyle buluştu. Tam olarak benim onu ilk gördüğüm yerde duruyordu. Arkasında bir masa, masanın üstünde de ekran.

Şimdi anlıyordum. Evimize gizli kameralar yerleştirmişti, ve her hareketimi izleyip her kelimemi duyabiliyordu. O yüzden anıları sesli anlatmamı istemişti.

"Senin için biraz zorlu bir yolculuk oldu, ama oyun yapmak istedim. Eve ilk girdiğinde beni bulamayınca korkmuş gibiydin." dedi gülümseyerek. Haklıydı, fazlasıyla korkmuştum. "Hem de nasıl korktum. Bir an için polisi aramayı bile düşündüm." diye yanıtladım onu. Hâlâ aynı yerde duruyorduk. Tam bu oyunun nedenini soracakken, cebinden bir kutu çıkardı. Düşündüğüm şey miydi o?

Sanki mümkünmüş gibi kalbim daha da hızlanırken, yanıma adımladı. Yüzünde gözlerini göremememe neden olan büyük bir gülüş, yüzümde şaşkınlık belirtileri vardı. Önümde durdu, ve dudaklarıma yakınlaştı. Bizi özlemle dolu bir öpüşmenin içine çekti. O kadar özlemiştim ki sabahtan beri dudaklarını, elimdeki çiçeği bırakıp ellerimi boynuna yerleştirdim ve bedenini bedenime yaslayarak öpüşmemize farklı bir boyut kazandırdım. İşte benim üstünlüğüm bu kadardı. Dudaklarıyla dudaklarımın üstünde hakimiyet kurdu, hislerini kalbinden kalbime aktardı ve biz, özlemle birbirimizi öptük.

Daha fazlasını istermişçesine dilini ağzıma yolladı, ama sonra aniden ayrıldı. Asıl amacını aniden hatırlamış gibiydi. Gözlerimi açtım ve gözlerine beklentiyle bakmaya başladım. Gözlerinde gördüğüm parıltı tüm geceyi aydınlatırdı.

Bir anda tek dizinin üstünde yere çökünce, amacını anlamıştım.

"Evindeki yangın, benim de kalbime sıçradı, Jungkook. Alevleri ikimiz birlikte paylaşalım istiyorum. Birbirimizden başka yuvamız olmasın hayatımız boyunca. Parmaklarımızdaki yüzükler kanıtlasın aitliğimizi."

Elindeki kutuyu açtı yavaşça.

"Alevlerimizi paylaşalım, jungkook. Bedenimizdeki, ruhlarımızdaki. Sonsuza dek."

Güzel sözleri karşısında kalbim hiç olmadığı kadar hızlanmış, gözlerim dolmuştu. Kelimelerimi yitirmiştim, başımı yavaşça salladım.

Yüzük parmağıma seçtiği yüzüğü geçirdi ve ben de ona aynı işlemi uyguladım.

İyi ki evim yanmıştı...

Continue Reading

You'll Also Like

7.9K 575 21
Park Jimin her gün kapısının önünde içinde kısa mesaj yazan kırmızı balon buluyor. cr. @taesyoongi ♡
25.8M 916K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
227K 9.8K 29
Arca kişisi sizi engelledi Bilinmeyen:Nasıl?engelledin mi beni? İletilmedi Bilinmeyen:Beni nasıl engellersin?! İletilmedi Bilinmeyen: İletilmedine so...
A0023 By ruhperver

Science Fiction

853K 71.9K 58
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke...