O sırada aklıma gelenle bakışlarımı kızlara çevirdim.
Onları unuttuk. Hemen Suga'nın yanına gidip ipleri kavradım.
Sertçe geriye çektiğimde ipler kopmuştu.
Aslı
"Ulan biz onu çözücez diye neler çektik be. Bu kadar mıydı yani?"
Gülüp Suga'ya baktım. Biranda bana sarılmasıyla gülümsedim. Ben de ona sıkı sıkı sarıldım. Oliks ve bayan Darbus da diğerlerini çözmüştü.
Ben
"İyi misin?"
Suga
"Ben iyiyim. Sen iyi misin?"
Ben
"Merak etme iyiyim."
Biraz sonra hepsi bir yere bakmaya başladığında baktıkları yere baktım. Bizim kızlar geride kalan kötü ruhları öldürüyorlardı.
Hepsi bittiğinde onlarda yanımıza gelip diğer üyelere sarıldılar.
Ben
"Bir dakika. Oliks?"
Herkesin bakışları benimle beraber Oliks'e dönmüştü.
O hala burdaydı. İyide nasıl?
Oliks
"Sanırım farklı birşey var. Bilmiyorum."
??
"Herşey çözüldü."
Kapıdan gelen sesle hepimiz oraya döndük.
Bunlar Kuruculardı.
Alexa
"Oliks'in geleceği görememesinin sebebi ruhunun canlanacak olmasıydı. Evren ona yeni bir şans vermişti. Hem ona hemde......"
Diyerek kapıyı gösterdi. Kapıdan bir kız girmişti. Gözleri dolu doluydu.
Oliks
"Ayrin."
Oliks'e baktığımda gözleri dolmuş hatta bir damla yaş süzülmüştü.
Ayrin
"Oliks!!"
Kız hızla koşup Oliks'e sarıldığında yüzümde bir gülümseme belirmişti. Kız kimdi bilmiyorum ama Oliks'le birbirlerini çok sevdikleri belliydi.
Oliks
"Tanıştırıyım, Ayrin. Benim koruduğum kız."
Ben
"Koruduğum derken?"
Oliks
"Ben 17. Yüzyılda doğup büyüyen bir Koruyucu Melektim Açelya. Ayrıca ilk Özel Güce sahip normal insandım. Tabi 17. Yüzyılda."
Bayan Darbus
"Oliks doğru söylüyor."
Gülümseyip kötü ruhlara döndüm. Binwoo'da dahil hepsi ölmüştü. Ruhlarını bayan Darbus almıştı zaten.
Bakışlarımı Oliks'e çevirip kocaman gülümsedim.
Ben
"Senin adına mutlu oldum Oliks."
Herkes bana katılırken diğerlerine döndüm.
Ben
"Çıkalım artık şuradan."
Suga
"Evet çıkalım da siz bize bir açıklama yapın."
Ben
"Bencede."
Hepimiz depodan çıktığımızda öylece kalakalmıştık. E araba yok. Suga ve diğerlerinin vardı ama biz ne ile gidicez?
Bayan Darbus
"Sanırım ışınlanma büyüsünü kullanmamız gerek."
Hepimiz onayladık. Suga ve arkadaşlarının kendi arabaları olduğu için onlar gitmeye karar vermişti. Bayan Darbus'ta bizi onların evine ışınlayacaktı.
Bayan Darbus
"Hazır mısınız kızlar?"
Onaylayıp beklemeye başladık.
~~~~~~~~~~~~
Gözlerimi açtığımda bir evin önündeydim. Benimle beraber kızlarda vardı.
O sırada buraya doğru gelen arabayla bakışlarımız oraya döndü.
Önümüzde durup arabadan indiler ve yanımızdan geçip eve girdiler. Ne yani bize hala kızgınlar mı?
Yaren
"Yapacak birşey yok."
İçeri girip salona geçtik ve ayakta dikilmeye başladık.
Namjoon
"Anlatın bakalım."
Jimin
"Biraz önce olanlar neyin nesiydi?"
Hepimiz
"Biz Koruyucu Meleğiz."
Tae
"Onu anladık zaten. Başla şeyler anlatın."
Suga
"Mesela bizimle neden takıldığınızı."
Ben
"Dedik ya Koruyucu Meleğiz diye. Görevimiz sizi iyileştirip korumaktı. Sonrasında ise birbiriniz ile buluşturup sonsuza dek hayatınızdan çıkacaktık."
Jungkook
"Peki neden çıkmadınız?"
Yaren
"Çünkü başka şeyler oldu."
Jin
"Ne oldu?"
Ben
"O Binwoo denen adam görevimizi değiştirmiş. Yani aslında bizim görevimiz farklı birşeydi. Sizi iyileştirip korumak değil. Ama yinede sizi korumamız gerekiyordu. Çünkü etrafınızda kötü ruhlar vardı."
Jhope
"Daha sonra?"
Duru
"Daha sonra Binwoo'nun gerçek yüzü ortaya çıktı zaten."
Suga
"Şimdi bir saniye. Siz bizi korumak ve iyileştirmek için hayatımıza girdiniz. Yani her şey başından beri planlıydı."
Ben
"Aynen öyle."
Jungkook
"Yani Rüya'nın hastanede kalması?"
Rüya
"Oyundu."
Tae
"Aslı'nın hırsızlık yapması?"
Aslı
"Oyundu."
Yaren
"Sonuç olarak hepsi sizin hayatınıza girmek için yaptığımız bir oyundu."
Suga
"Vay be. Başından beri her şey yalanmış. Oyuncakmışız meğer de haberimiz yokmuş."
Ben
"Öyle mi yani? Pardonda seninle akşama kadar Jungkook'un kayıp dosyasını ararken oyun yapmıyordum. Dosya gerçekten kayıptı. Seninle zaman geçirirken de oyun yapmıyordum. Ha sen bunları oyun olarak nitelendiriyorsan eğer...."
Bana kaşları havada merakla bakarken yutkundum ve devam ettim.
Ben
"Yaparız bir büyü her şeyi unutursun. İşte bu kadar basit. Ama şunu bil eğer oyun yapsaydım şuan burda olmazdım."
Hızla ordan ayrılıp evden çıktım ve rüzgara dönüştüm. Zaten gündüz olduğu için rüzgar esiyormuş gibi görünüyordu.
Ah cidden şuan çok sinirliydim. Tamam her şeyi oyun olarak düşünüyor olabilirdi ama hiçbir şey bilmeden konuşamazdı.
Ah cidden!
Yaren'den
Açelya gittikten sonra Suga'da gidecekti ki onu tuttum.
Ben
"Şuan rüzgara dönüştü. Ona yetişemezsin. Hem çok sinirli şuan."
Geri yerine oturduğunda Jin'e döndüm. Bana hüzünle bakıyordu. Sana kendimi nasıl affettireceğim ben?
Duru'dan
Hoseok'a döndüğümde bana üzgünce bakıyordu. Ama sanki belli etmek istemiyor gibiydi. Sana kendimi affettirmem gerek Hoseok.
Dolunay'dan
Namjoon'a döndüğümde bana boş bakışlarını yolluyordu.
Sana ne yaparsam yapayım boşa olacağını biliyorum. Ama yinede vazgeçmeyeceğim.
Esra'dan
Gözümü biran olsun Jimin'den ayırmamıştım. O da aynı şekilde bana bakıyordu.
Gözlerinden ne kadar kırgın olduğunu görebiliyordum. Üzgünüm Jimin. Ama sana kendimi affettireceğim.
Aslı'dan
Tae'nin gözlerine odaklandım bir süre. İlk defa böyle olmuştu. İlk defa kalbim bu kadar hızlı atıyordu. Ama onun bana olan nefretini gördüğümde içimde tarif edilemez bir his oluşuyordu. Özür dilerim Tae. Ama sana kendimi affettireceğim.
Rüya'dan
Jungkook'a baktığımda bana baktığını gördüm.
Ona üzgün olduğumu kendimi affettireceğimi söylemek istiyordum ama dilimi yutmuş gibiydim. Konuşamıyordum. Ama yinede kendimi sana affettireceğim Jungkook.